Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/969 E. 2023/958 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/969 Esas
KARAR NO: 2023/958 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/02/2023
NUMARASI: 2022/263 Esas – 2023/85 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete değişik tarihlerde ürünler sattığını, davalının satın aldığı ürün bedellerinden bakiye borcu ödemediğini, davalıya gönderilen ihtar sonrası bir kısım borcu ödediğini ancak dava konusu olan bakiyeyi ödemediğini bunun üzerine davalı borçlu aleyhine icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun icra takibine itirazında haksız ve kötü niyetli olduğunu, takibe itirazın iptaliyle %20 icra inkar tazminatına karar verilmesine talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın taraflar arasındaki sözleşme uyarınca kararlaştırılmış mahkemeler dışında yetkisiz mahkemede iş bu davayı açtığından mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, taraflar arasında imza altına alınan 25/02/2016 tarihli sözleşmenin son hükümleri başlığı altında sözleşme ile ilgili olsun veya olmasın taraflar arasında oluşacak her türlü ithilafın hallinde İstanbul merkez ( Çağlayan ) mahkemeleri ve icra daireleri yetkili kılınmıştır şeklinde olduğuna, sonuç olarak mahkememin yetkisizliğine, yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibi olmadığından davanın usulden reddine, davalı şirketin ünvanının … A.Ş. olduğundan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, bunlarla birlikte taraflar arasındaki sözleşmeye göre müvekkilinin ticari defterlerinin doğru ve geçerli delil olarak kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilinin ticari defterleri incelendiğinde davacıya cari hesap borcunun bulunmadığının görüleceğini, davacı tarafça hukuka aykırı şekilde kesilen faturaların davacıya iade edildiğini, sonuç olarak davacının icra takibini yapmakta ve davayı açmakta kötü niyetli olduğunu, davının reddini ve davacının %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/02/2023 tarih ve 2022/263 Esas – 2023/85 Karar sayılı kararı ile; ” ….Sonuç olarak taraflar arasındaki ihtilafın davalının tek taraflı olarak düzenlediği iade faturalarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Davacının tanzim ettiği tüm faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmasına ve defterlerin birbirini doğrulmasına karşın davalı düzenlediği iade faturalarının yasal dayanaklarını dosyaya ibraz edememiştir. Davalının tek taraflı tanzim ettiği ve mesnedi bulunmayan fatura ve ticari işlemler ile davalıyı borçlandırması mümkün değildir. Davacı, davalının gönderdiği bu faturaları defterlerine kayıtlamamış ve süresinde noter marifeti ile itiraz etmiştir.Davacı alacağını kendi ticari defterleri ve davalının ticari defterleri ile ispatlamıştır.6100 Sayılı HMK’ nın 193. Maddesi ” Taraflar yazılı olarak veya mahkeme önünde tutanağa geçirilecek imzalı beyanlarıyla kanunda belirli delillerle ispatı öngörülen vakıaların başka delil veya delillerle ispatını kararlaştırabilecekleri gibi; belirli delillerle ispatı öngörülmeyen vakıaların da sadece belirli delil veya delillerle ispatını kabul edebilirler. (2) Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkânsız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir. “düzenlemesine havidir. Davalı kendi ticari defterlerinin münhasır delil kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de sözleşme maddesinin incelenmesinden ( sözleşme sayfa no:8 ) davalı alıcı ticari defterlerinin sadece ve tek ispat vasıtası olduğu değil sadece geçerli ve doğru delil olacağı kararlaştırılmıştır. Yani her iki tarafın kayıtlarının çelişmesi halinde davalı kayıtlarının dikkate alınacağı kararlaştırılmıştır. Zaten davacı kayıtları da davalı kayıtları ile alınan ve satılan mallar hususunda uyuşmakta, herhangi bir aykırılık teşkil etmemektedir. Aksinin kabulü halinde dahi yukarıda izah edilen hususlar salt davalı ticari defterleri ile de ortaya konulmuş durumdadır. Davalı ise iddialarına yönelik somut delil, bilgi veya belge getirememiştir. Açıklanan nedenlerle davalının icra müdürlüğü dosyasına yaptığı itirazın haksız olduğu ve davacının icra takibinde talep edilen kadar davalıdan alacaklı olduğu mahkememizce sabit görülmüştür. Davacı, takip öncesi faiz talebinde de bulunmamıştır. Alacak likit olduğundan hükmolunan alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının kabulü ile; davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline; takibin takip talebindeki şartlar ile aynen devamına, 2-Hükmolunan alacağın %20’si nispetinde hesaplanacak icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından ” süre tutum ” dilekçesi sunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili 21/02/2023 tarihli istinaf talebine ilişkin ” Süre Tutum ” dilekçesi ile; İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/263 Esas sayılı dosyanın 09/02/2023 tarihli duruşmasında karar verildiğini, İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 09/02/2023 tarihli duruşmada verilen karara karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde istinaf kanun yoluna başvuru süresi tanındığını, İşbu gerekçeli kararın kendilerine hala tebliğ edilmemiş olup süresi içerisinde gerekçeli istinaf başvuru sebeplerini dosyaya ibraz edeceklerini, tehir-i icra ve duruşma talepli istinaf yoluna başvurmakta olduklarını, İşbu kararın, eksik inceleme ve değerlendirmeler içermekte olduğunu ve usul, yasa ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, bu nedenle gerekçeli karara binaen süresi içerisinde gerekçeli istinaf sebeplerini dosyaya ibraz etmek üzere; tehir-i icra ve duruşma talepli istinaf yoluna başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; İstinaf yoluna başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin usul ve yasaya aykırı kararının kaldırılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, açık hesap ticari ilişkiden kaynaklı cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından ” süre tutum ” dilekçesi sunulmuştur. Davalı vekili Av. … tarafından UYAP sistemi üzerinden sunulan 21/02/2023 tarihli istinaf süre tutum dilekçesi ile, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan istinaf yoluna başvurduklarını, gerekçeli kararın taraflarına tebliğine müteakip gerekçeli istinaf dilekçesini sunulacağını beyan etmiş ve gerekçeli karar davalı vekili Av. …’a 26/02/2023 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen Dairemizce dava dosyası ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede davalı vekilinin gerekçeli bir istinaf dilekçesi sunmamış olduğu tesbit edilmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından bu defa 19/04/2023 tarihli istinaf harcının tamamlatılması için kesin süreli muhtıra düzenlenerek davalı vekili Av. …’a tebliğe gönderildiği, muhtıranın davalı vekiline 24/04/2023 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ üzerine davalı vekili tarafından kendisine verilen süre içinde 20/04/2023 günü istinaf karar harcının yatırılmış olduğu, ancak yine Dairemizce dava dosyası ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede davalı vekilinin gerekçeli bir istinaf dilekçesi sunmamış olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’ nın 342/2 maddesine göre istinaf yoluna başvuran taraf istinaf dilekçesinde, başvuru sebeplerini ve gerekçesini göstermek zorundadır. 6100 sayılı HMK’ nın 342/3. maddesine göre de istinaf sebebi içermeyen dilekçeler HMK 355. maddesi çerçevesinde değerlendirilir. 6100 sayılı HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. 6100 sayılı HMK’ nın 352. maddesine göre de, istinaf dilekçesinde başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde öncelikle gerekli kararın verileceği hükme bağlanmıştır. Davalı vekili, süre tutum dilekçesi ile kararı istinaf etmiş ise de süresi içerisinde gerekçeli istinaf dilekçesi vermemiş, süre tutum dilekçesinde istinaf sebepleri ve gerekçesi açık bir şekilde belirtmemiştir. Bunun üzerine davalı istinafı HMK 355. Maddeye göre kamu düzenine ilişkin olarak incelenmiş, anılan ilk derece mahkemesi kararında kamu düzenine aykırılık görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun da reddine karar vermek gerekmiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf süre tutum dilekçesinde istinaf sebeplerinin ve gerekçesinin açık bir şekilde belirtilmediği ve ilk derece mahkemesinin kararında da HMK’ nun 355. maddesine göre re’sen gözetilmesi gereken kamu düzenine ilişkin bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla, davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 352, 355 ve 353/1-b1 maddeleri gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352, 355, 353/1-b1 maddeleri gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davalıdan alınması gereken 3.933,83-TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan (179,90.TL + 803,56.TL=) 983,46.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.950,37 TL.’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.