Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/958 Esas
KARAR NO: 2023/869 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/38 D.iş – 2023/38 Karar
TARİHİ: 27/02/2023 ( Ek Karar )
TALEP: İhtiyati Hacize İtiraz
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili talep dilekçesi ile; borçlu … tarafından 13.04.2022 tarihinde düzenlenip müvekkili … A.Ş.’ye teslim edilen 18.04.2022 vade, 4.350.000-TL bedelli senedin vadesinde ödenmediğini, taraflarınca borcun ödenmesi için borçlunun defaten uyarıldığını, tüm telkinlere rağmen müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, gerek borçlu gerekse kefil tarafından ödeme yapılacağına dair herhangi bir yazılı veya sözlü taahhütte bulunulmadığını, işbu davaya konu senedin, kefili sıfatını haiz … Ltd. Şti.’nin senedin düzenlenme tarihi olan 13.04.2022 tarihinden sonra, işbu dilekçe ekinde de sunulan 28.09.2022 tarihli resmi gazete ilanından da görüldüğü üzere tür değişikliği yaptığını ve … A.Ş. unvanını aldığını, işbu sebeple, yapılacak incelemeye istinaden, mahkemece verilecek olan hükümde, borçlu kefil şirketin yeni unvan ve vergi numarası üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilinin alacağı bir rehinle teminat altında olmadığı gibi, söz konusu kötü niyetli borçluların mal kaçırma ve adres değiştirme ihtimali bulunduğundan bahisle uygun görülecek teminat karşılığında borçluların, borca yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının haczini menkullerin muhafazası için taraflarınca ihtiyati haciz talep etme zaruretinin hasıl olduğunu beyanla borçluların borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının uygun bir teminat karşılığı ihtiyaten haczine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi’nin 01/02/2023 tarih ve 2023/38 D.iş – 2023/38 Karar sayılı kararı ile; 1-… ( T.C. No : …) 2- …’nin Malları ile 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının; İcra ve İflas Kanununda muayyen tahditler dairesinde İhtiyaten Haczine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı … ve … vekili tarafından itiraz kanun yoluna başvurulmuştur. İhtiyati hacze itiraz eden … ve … vekili itiraz dilekçesi ile; … A.Ş.’nin, 13.04.2022 düzenleme, 18/04/2022 vade tarihli, 4.350.000-TL tutarlı senedin vadesinde ödenmediği iddiası ile ihtiyati haciz kararı aldığını, ancak ihtiyati haciz kararı elde etmeye sebep gösterilen yanıltıcı beyana konu senedin ödendiğini, talep eden şirket tarafından yalan beyanlarda bulunarak, tarafına hem de banka aracılığıyla resmen yapılan ödemeleri inkâr ederek hilafı hakikat beyanda bulunduğunu, unvanında holding ibaresi bulunan firmanın elinde bulunan fakat bedelsiz kalan senede ilişkin ihtiyati haciz kararı elde ederek müvekkilleri aleyhine icra takibine geçilmesinin kötüniyetli ve hukuksuz menfaat temini gayesinden ibaret olduğunu, ödeme banka aracılığıyla yapılmamış olsa, 4.350.000-TL tutarlı senet için ihtiyati haciz kararı alarak aleyhe takibe geçmenin hata ile açıklanamayacağını, müvekkiline yüklenebilecek olan tek kusurun, …Şti elindeki senedin ödeme yapılır yapılmaz alınması için hukuki yollara başvurmamak olduğunu, ancak resmi ödeme yapıldığından bu konuda bir sorun olmayacağının düşünüldüğünü, İİK-madde 265’de; “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.. Mahkeme, gösterilen sebeplere has ren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir.” denildiğini, ödedikleri senet için yeniden ihtiyati haciz kararı elde edilip, aleyhe icra takibine geçilmiş olmakla, sebep, konu ve teminat bakımından en geniş biçimde ihtiyati haciz kararına itiraz ettiklerini, sebep-konu itibariyle hukuka aykırılık söz konusu olduğu gibi, zaten ödenen senedin bir kez daha ödenmesi talep edildiğine göre teminatın çok daha yüksek olması gerektiğini beyanla itirazlarının ve özellikle de sundukları banka dekontu dikkate alınmak suretiyle aleyhe geçilen icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 27/02/2023 tarih ve 2023/38 D.İş – 2023/38 Karar sayılı ek kararında; “Talep bonoya dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkindir… İhtiyati hacze itiraz eden borçlular ihtiyati haczin dayanağı olan bonoyu ödediklerinden bahisle ihtiyati haczin kaldırılmasını istemiştir. İtiraz eden borçlu tarafın ödeme beyanı yargılamayı gerektirmekte olup, İİK 265 de sayılan itiraz sebeplerinden değildir. Ayrıca verilen ihtiyati haciz kararında %15 oranında yasal miktar üzerinden teminat alınmış olup daha yüksek oranda teminat alınmasını gerektirir husus tespit edilmemiştir.İtiraz eden tarafın teminatın iade edilmemesi talebi; dosyanın ve takibin geldiği aşamada erken bir taleptir.Bu nedenle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.Mahkememiz ihtiyati haczin geçici olarak durdurulması konusunda yetkili ve görevli olmayıp bu husus alacak konusunda yapılacak yargılamada görevli mahkemece değerlendirilebilecektir.”gerekçesi ile itirazın reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden … ve … A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden … Ve … A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile; hilafı hakikat beyanlar doğrultusunda alınan ihtiyati haciz kararlarına dayanak senet bedellerinin müvekkilince banka kanalıyla ödenmiş olup yapılan bu ödemenin ihtiyati haciz talep edenin kabulünde olduğunu, Yerel mahkemece ödeme yapıldığına yönelik savunma ve deliller kapsamında bir inceleme yapılmaksızın, sunulan deliller tartışılarak değerlendirilmeksizin soyut gerekçeler ile ihtiyati hacze itirazlarının reddine karar verilmesi hukuka aykırı olup haczin kaldırılması gerektiğini, ihtiyati haciz talep eden şirket vekili tarafından sunulan itiraza cevap dilekçesi ile protokolden kaynaklanan 13.04.2022 düzenleme tarihli, ayın 15’i vade tarihli, 4.320.000-TL sıra senetlerin düzenlendiğinin (24 adet olarak düzenlenip teslim edildiği), protokol ve ödeme dekontuna konu bu senetlerin vadesi gelenlerin ödenerek iade edildiğinin, davaya konu 13.04.2022 düzenleme tarihli, ayın 25’i vade tarihli, 4.350.000-TL bedelleri sıra senetlerin ise taraflar arasındaki nakdi borç ilişkisinden kaynaklandığının, protokolden kaynaklanan senetler ödenirken bu senetlerin ödenmediğinin iddia edildiğini, talep eden vekilinin iddialarının kurgudan ibaret olduğunu ve yaptıkları ödemelerde ne için ödeme yaptıkları şerh edilmiş olup aynı senetlerin mükerreren tahsil edilmeye çalışıldığını, yapılan ödemenin nedeni üzerinde ve dahi ikrar mahiyetinde beyanların, hatta öncesinde keşide edilen ikrarı muhtevi ihtarname var iken şimdi yaptıkları ödemenin ihtiyati haciz kararına konu senetler sebebiyle gerçekleştiğinin son derece açık olduğunu, ihtiyati haciz talep edenin aksi iddialarının çelişkili tutum ve dürüstlük kurallarına mugayir bir durum olup huzurdaki ihtiyati haciz talebi ödemesi yapılmış senedi mükerrer şekilde tahsil etmeye matuf kötü niyet ve suç teşkil eder mahiyette olduğunu, yerel Mahkemeye bu konuda sunulan tüm yazılı ve sözlü itirazlarına rağmen bu hususta gerekli irdeleme yapılmaksızın itirazların reddine karar verildiğini, borcun itfa edildiğini gösterir deliller kapsamında Dairemizce yapılacak inceleme neticesinde ihtiyati haciz talep edenin protokol kapsamında kendisine teslim edilen sıra senetlerin ödendiğine yönelik ikrarları ve sunulan ödeme dekontu doğrultusunda yerel Mahkeme tarafından tesis edilen ihtiyati haczin kaldırılmasını talep ettiklerini, müvekkilleri ve ihtiyati haciz talep eden arasında imzalanan 13/04/2022 tarihli “Hisse Devir Sözleşmesi” (“Sözleşme”) ve yine sözleşmenin belirli maddelerinin yenilendiği aynı tarihli “Hisse ve Varlık Devir Protokolü” (“Protokol”) haricinde herhangi bir ticari veya borç ilişkisinin söz konusu olmadığını, var olan ilişkinin tasfiyesinin bu düzenlemelere bağlandığını, bahsi geçen düzenlemelere ilişkin tanzim edilen vadesi gelmiş senet bedellerinin müvekkili tarafından ödendiğini, buna ilişkin ödeme dekontu sunulduğunu, ihtiyati haciz talep eden tarafından ise belki de mecburi olarak bu hususun ikrar edildiğini, taraflar arasında bu düzenlemelerden başkaca bir borç ilişkisi söz konusu olmayıp ihtiyati haciz talep edenin söz konusu düzenlemeler kapsamında kendisine verilen ve ödemesi yapılan sıra senetlerin iade alınmaması sebebiyle tahsil ettiği senetleri mükerreren tahsile giriştiğini, yerel Mahkemece bu kapsamda sunulan tüm taleplerine yönelik bir inceleme yapılmaksızın itirazların reddine karar verildiğini, buna ilişkin tüm iddia, savunma, delil ve ikrarların bir arada değerlendirilerek ihtiyati haciz kararına yönelik sunulan itirazlara konu delillerin tartışılıp, değerlendirilmesi gerektiğini, Yüksek Mahkemenin içtihatlarının da bu yönde olduğunu, huzurdaki talep ile emsal nitelikte İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 21.06.2018 tarihli, 2018/692 E. ve 2018/660 K. sayılı kararında; ihtiyati hacze konu çekten dolayı ödeme yapıldığı ve çekten dolayı borcun kalmadığı dosya kapsamıyla sabit olduğundan bahisle ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın kaldırılması yönünde içtihatın tesis edildiğini, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 20.02.2013 tarihli, 2013/1146 E. ve 2013/3030 K. sayılı kararında ihtiyati hacze konu bonoya konu ödemenin yapılması sebebiyle tesis edilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına yönelik kararın onanmasına karar verildiğini, Yüksek mahkeme kararları böyle iken, somut olaydaki ihtiyati haczin sebebine yönelik itirazların; Yerel Mahkemece “İhtiyati hacze itiraz eden borçlular ihtiyati haczin dayanağı olan bonoyu ödediklerinden bahisle ihtiyati haczin kaldırılmasını istemiştir. İtiraz eden borçlu tarafın ödeme beyanı yargılamayı gerektirmekte olup, İİK 265 de sayılan itiraz sebeplerinden değildir.” gerekçesi ile değerlendirilmediğini, İİK madde 265 amir hükmü uyarınca borçlu olduğu iddia edilen kişinin ihtiyati haciz sebeplerinin bulunmadığını bildirerek ihtiyati haciz kararına itiraz edebildiğini, huzurdaki borcun itfa edildiğine yönelik itirazın esasen içerisinde ihtiyati haczin sebebine itirazı da barındırdığını, itiraza uğrayan ihtiyati haciz kararının, kambiyo senedine konu bedelin ödenmediği ve müvekkilinin mal kaçırdığına yönelik iddialardan kaynaklı olarak tesis edildiğini, basiretli bir tacir olan müvekkilinin kambiyo senedinden kaynaklı borcunu tam ve eksiksiz şekilde ödediği, senedin vade tarihinde ödendiğini gösterir ödeme dekontunun sunulduğu, dolayısıyla ihtiyati haciz talebine sebep gösterilen müvekkilinin mal kaçırmaya yönelik iddialarının da geçerlilik barındırmadığı göz önünde bulundurulduğunda; Yerel mahkemeye sunulan itirazların ihtiyati haczin sebebine itiraz teşkil ettiğinin ortada olduğunu, Yerel Mahkemece haczin dayandığı sebeplere ilişkin itirazların değerlendirilmesizin itirazın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, huzurdaki ihtiyati haciz kararlarına dayanak senetlerin bahsi geçen protokolden kaynaklı olarak teslim edildiğini ve vade tarihlerinde ödendiğini, müvekkilleri ve ihtiyati haciz talep eden arasında imzalanan 13/04/2022 tarihli Hisse Devir Sözleşmesi ve aynı tarihli Hisse ve Varlık Devir Protokolü haricinde herhangi bir ticari veya borç ilişkisinin söz konusu olmadığını, var olan ilişkinin tasfiyesinin bu düzenlemelere bağlandığını, bu sözleşme ve protokoldeki ortak hususun şu şekilde olduğunu; ihtiyati haciz talep edenden bir kısım hisse ve varlıklar alındığını, karşılığında 13.04.2022 keşide tarihli sıralı senetler verildiğini ve bu senetlerin vadesi geldikçe protokolde yer verilen banka hesabına, sözleşme ve protokolde yazılı ödeme açıklamasıyla (“bitexen hisse satış bedeli”) 4.350.000,00 TL olarak ödendiğini; işbu açıklamanın taraflarca karşılığının sözleşme ve protokol maddesinden anlaşılacağı üzere, ödemenin senede atfen yapıldığı olduğunu, ihtiyati haciz talep edenin söz konusu düzenlemeler kapsamında kendisine teslim edilen ciro edilemez şerhi içeren sıra senetlerin vadesi gelmiş olanlarının ödendiğini ikrar ettiğini, taraflar arasında bundan başkaca bir borç ilişkisi söz konusu olmayıp ihtiyati haciz talep edenin söz konusu düzenlemeler kapsamında kendisine verilen ve ödemesi yapılan sıra senetlerin ciro edilemez şerhi içerdiğinden bahisle iade alınmaması sebebiyle zaten tahsil ettiği senetleri mükerreren tahsile giriştiğini, ihtiyati haciz talep edenin 4.320.000,00 TL – 4.350.000,00 TL bedel farklılığını kötüye kullanmak suretiyle sanki 4.350.000,00 TL’lik senetlerin protokolden ayrı başka bir nakdi borç ilişkisi kaynaklı düzenlenmiş havası yaratmaya çalıştığını, sözleşmenin ilgili maddelerine ve protokolün “HİSSE DEVRİ VE ÖDEME BAŞLIĞININ DÜZENLENMESİ” başlıklı 3.maddesine bakıldığında; sözleşmede, senetlerin 4.320.000,00 TL olarak verileceğinin söylendiğini, lakin bu durumun protokolle “senetlerin 300.000 USD bedelli olacak şekilde düzenlenip verileceği” şeklinde yenilendiğinin görüleceğini, kur farkı hesabının yapıldığı protokolün aynı zamanda “ilk 11 senet minimum 4.320.000,00 TL olarak ödenecektir” maddesini de içerdiğini, bunun yanında senetlerin vade tarihinin de her ayın 15’i olarak belirlendiğini, taraflar arasındaki yazılı anlaşmaların bu şekilde maddeler içeriyor olmasına rağmen, tarafların bir kısım maddelerde ortak iradeleriyle değişiklikler yaptıklarını, tarafların gündemdeki dövizle ödeme yasağını da gözetmek suretiyle, senetleri TL olarak düzenleme ve Protokolde geçen “ALICI, hisse devri karşılığı ödemeyi taahhüt ettiği herhangi bir senedi vade tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde ödemez ise” cümlesi gereğince senetlerin vadesini her ayın 25’i olarak belirleme kararı aldıklarını, bu iki hususun taraflarca dosyaya kazandırılan ihtiyati haciz talep edenin ihtarında ikrar edildiğinden bahisle tartışmalı olmadığını, senetlerin TL üzerinden düzenlenirken kurdaki anlık değişim ve anılan senetlerin minimum 4.320.000,00TL olarak ödeneceği maddesi gözetilerek senetleri 4.350.000,00 TL bedelli düzenleme kararı alındığını, bu şekilde düzenlenen senetlerin ihtiyati haciz talep edene teslim edildiğini, geri kalan tüm bilgilerin protokolde yazdığı gibi olduğunu, senetlerin keşide tarihlerinin protokolle aynı tarih olan 13/04/2022 olduğunu, senetlerin tamamına protokoldeki “teslim öncesinde senetlerin tamamına ‘ciro edilemez’ kaydı düşülecek olup, işbu senetlerin hiçbiri ciro edilemeyecektir” maddesi gereğince “ciro edilemez” kaydı düşüldüğünü ve bu senetlerin, vadesi geldikçe protokolde verilen banka hesabına, sözleşme ve protokolde yazılı ödeme açıklamasıyla “bitexen hisse satış bedeli” 4.350.000,00 TL olarak ödendiğini, ihtiyati haciz talep eden tarafından çekilen ve protokol kapsamındaki ödemelerin anlatıldığı 28.01.2023 tarihli ihtarda dahi “Tarafınızca 15.05.2022 tarihinden itibaren yapılmaya başlanan taksit ödemelerinde, sadece senet üzerinde yazan rakamlar üzerinden banka havalesi yoluyla yapılmış olup, protokolün yukarıda belirtilen kur farkında yönelik ödeme koşulu eksik ifa edilmiştir” denildiğini, Protokol kapsamında düzenlenen senetler üzerinde 4.350.000,00 TL yazdığının ikrar edildiğini, ödeme dekontlarına bakıldığında protokol kapsamındaki ödemelerin tamamının 4.350.000,00 TL olarak yapıldığının görüleceğini, yine aynı ihtarda, protokolde “senetlerin 300.000 USD bedelli olacak şekilde düzenlenip verileceği” maddesi bulunuyor olmasına rağmen senetlerin, tarafların ortak irade ve kabulüyle TL olarak düzenlendiğinin de kabul edildiğini, Yerel mahkemeye bu doğrultuda gerek senet vadelerinin ayın 15’i olması, gerekse de tarafların bir kısım maddelerinin ortak iradeleriyle değiştirerek uygulandığının ifade edildiğini, sözleşme ve protokole bakıldığında senetlerin vadesinin her ayın 15’i olması gerektiğinin görüleceğini, senetler düzenlenirken vade olarak ayın 25’i yazıldığını, bunun gerekçesinin yukarıda açıklandığını, bu durumun teyidini bizzat ihtiyati haciz talep edenin yaptığını, Üsküdar noterliğinden çekilen, tamamen sözleşme ve protokol konulu ihtara bakıldığında; “her senedin vade tarihi her ayın 25’i olarak yazılmış olup”, “vade tarihi 25.05.2022 olan”, “vade tarihi 25.06.2022 olan”, “vade tarihi 25.07.2022 olan” denerek senetlerin vadelerinin ayın 15’i yerine ortak iradeyle ayın 25’i olarak düzenlendiğinin ihtiyati haciz talep eden tarafından da ikrar edildiğini, ihtiyati haciz talep edenin buraya kadar olan kısımda, protokolün yazıldığı gibi uygulanmadığına ve nasıl uygulandığına dair üç doğrudan, bir de dolaylı ikrarı bulunduğunu; senetlerin para biriminin USD olarak düzenlenmesi gerekirken TL olarak düzenlendiğini, ihtiyati haciz talep edenin bu durumu noter ihtarıyla doğrudan ikrar ettiğini; senetlerin vadelerinin her ayın 15’i olması gerekirken senetler her ayın 25’i vadeli olarak düzenlendiğini, ihtiyati haciz talep edenin bu durumu noter ihtarıyla doğrudan ikrar ettiğini; senetlerin banka üzerinden 4.350.000,00 TL olarak ödendiği ortadayken, ihtarda “taksit ödemelerinde, sadece senet üzerinde yazan rakamlar üzerinden banka havalesi yoluyla yapılmış olup” denerek senet üzerinde yazan rakamın banka havalesi miktarı olan 4.350.000,00 TL olduğunun söylendiğini, ihtiyati haciz talep edenin bu durumu noter ihtarıyla doğrudan ikrar ettiğini, tüm bu değişikliklerin, sözleşme ve protokolün yazıldığı gibi uygulanmadığını, uygulamada tarafların iradeleriyle bir kısım değişikliklere uğradığını gösterdiğini, ihtiyati haciz talep edenin bu durumu da dolaylı olarak ikrar ettiğini, ihtiyati haciz talep eden tarafından sunulan cevap dilekçesiyle; protokolde yazan ama uygulamada farklı olan vade farkı ve 4.320.000,00 TL – 4.350.000,00 TL farkını kötüniyetli bir şekilde kullanarak bedelsiz senedi işleme koyma çabasına devam edildiğinin açıkça görüldüğünü, yerel Mahkemece söz konusu çelişiklikler ve gerçeğe aykırı hususlarda beyanat verilmiş olmasına rağmen, buna ilişkin hiçbir irdeleme yapılmadığını, protokolden başkaca bir nakdi borç ilişkisinin olduğunu ve ihtiyati haciz kararına konu senetlerin de bu nakdi borç ilişkisinden kaynaklandığını söylediğini, bu konuda yapılan tüm izahatlara rağmen Yerel mahkemece ikrar ve ödeme dekontuna ilişkin hiçbir irdeleme yapılmaksızın itirazların reddine karar verilmesinin hiçbir hukuki isabet barındırmadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkilerinden birinin protokol kapsamlı borç ilişkisi olduğunu belirterek, bundaki senetlerin protokolde yazdığı gibi 4.320.000,00 TL bedelli, ayın 15’i vadeli, 24 adet senet olduğunu, vadesi gelenlerin ödendiğini, ödenenlerin müvekkiline teslim edildiğini söylediğini, fakat ne bir teslim tesellüm belgesi ne ayın 15’inde ödeme ne de 4.320.000,00TL’lik bir ödemenin olmadığını, yerel Mahkemeye izah edildiği üzere taraflar arasında yukarıda bahsi geçen düzenlemeler haricinde bir borç ilişkisinin olmadığını, bu kapsamda ortada protokol kapsamında düzenlenmiş ayın 15’i vadeli herhangi bir senedin olmadığını, protokol kapsamında düzenlenerek ödemesi yapılan senedin huzurdaki ihtiyati haciz kararı alınan senet olduğunu, bu doğrultuda yerel Mahkemece görülen duruşmadaki açıklamaları ile; senetler üzerinde yazan bedelin neden TL cinsinden ve 4.320.000 TL değil de 4.350.000 TL olduğu, senet vadelerinin neden ayın 25’i olarak belirlendiği, protokol kapsamında düzenlenen senetlerin vadelerinin ayın 25’i olduğu hususunun ihtiyati haciz talep eden tarafından da ikrar edildiği senetlere ilişkin ödemelerin neden “bitexen hisse satış bedeli ödemesi” şeklindeki açıklama ile banka aracılığı ile gerçekleştirildiği, senet üzerindeki ciro edilemez şerhinin neden konulduğunun detaylı şekilde izah edildiğini, izahların ihtiyati haciz talep edenin ikrarlarının katkısı ile açık şekilde ortaya koyulduğunu, ödeme dekontu ve söz konusu ödeme ikrarına rağmen, yerel Mahkemece itirazları yönünden bir değerlendirme yapılmaksızın genel geçer ifadeler ile itirazların reddine karar verildiğini, davaya konu senetlerin protokol kapsamında düzenlendiği ve vadesinde ödendiği banka dekontlarıyla ortadayken ödenmemiş olduğuna dair herhangi bir karinenin geçerliliğinden bahsedilemeyeceğini, ihtiyati haciz talep edene ve ihtiyati haciz talep edenin hilafı hakikat beyanları doğrultusunda alınan ihtiyati haciz kararına göre tarafları, vadeleri, miktarları aynı olan bir kısım senetler için protokol yapıldığını, bir o kadar senet içinse herhangi bir protokol, yazışma yapılmadığını, ihtiyati haciz talep edene göre müvekkilinin toplam değeri on milyonları aşan senedi protokolle teslim ederken ihtiyati haciz kararına konu senet dahil, toplam değeri ihtiyati haciz talep eden şirketin sermayesini teşkil eden senetleri kayıtsız, şartsız verdiğini, tüm bu iddiaların büyük çelişkiler barındıran bir kurgudan ibaret olsa da, buna ilişkin tüm talep ve savunmalarına rağmen yerel Mahkemece itirazın reddine karar verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bu kapsamda yerel Mahkemeye sunulan ödeme dekontları, ihtiyati haciz talep edenin ikrarları, tüm iddia ve savunmalar kapsamında ihtiyati hacze konu senedin müvekkillerince ödendiği sabit olduğundan bahisle itirazların kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, yerel Mahkemece somut olay özelinde bir değerlendirme yapılmaksızın ve sunulan ödeme dekontları dikkate alınmaksızın oldukça soyut bir gerekçe ile teminat bedeline ilişkin itirazların reddedildiğini, karar bu yönüyle de hatalı olup kaldırılması gerektiğini, bilindiği üzere ihtiyati haciz kararı veren mahkemenin, teminatı belirlerken borçlu konumundaki kişinin zararlarını karşılayabilecek olmasına dikkat etmesi gerektiğini, ihtiyati hacizde teminatın, haczin haksız olduğunun anlaşılması durumunda, ihtiyatî haciz kararının icrası nedeniyle borçlunun veya üçüncü kişinin bu yüzden uğrayacağı zararları karşılamak için gösterildiğini, bu amacın, teminat gösterme zorunluluğuna ilişkin düzenlemeden de anlaşıldığını, bu bakımdan ihtiyati haciz talep eden alacaklının, hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü kişilerin uğrayacağı tüm zararlardan sorumlu tutulduğunu, bu doğrultuda alacaklının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermekle birlikte söz konusu teminatın bahsi geçen zararları karşılamaya yeterli olması gerektiğinin hukuk ve hakkaniyet icabı olduğunu, söz konusu kötüniyetli talep nedeniyle müvekkilinin ciddi bir zararının söz konusu olacağını, hal böyle olunca borcun itfa edildiği ve bedelsiz kalmış senetlerin mükerrer tahsile girişildiğine yönelik savunma ve deliller doğrultusunda teminatın artırılması yönündeki taleplerinin İİK m.265’te sayılan itirazlardan bağışık olmadığını, ortada itfa edilen bir borcun ancak buna rağmen bedelsiz kalmış senetlere ilişkin alınan ihtiyati haciz kararlarının söz konusu olduğunu, bu sebeple 8 adet bedelsiz kalmış senede ilişkin müvekkilinin tüm banka hesaplarına, taşınır ve taşınmaz mallarına haciz tatbik eden talep sahibinin, tüm bu eylemlerine ilişkin olarak çok ciddi bir zarar sorumluluğu olup somut olayda senet bedeli üzerinden alınan %15 teminat bedelinin çok düşük kaldığının açık olduğunu, yerel Mahkemece her ne kadar teminatın %15 oranında yasal miktar üzerinden alındığını ifade edilmişse de; Yüksek Mahkemelerin teminatın miktarına ilişkin karar verirken, somut olayın özelliklerini dikkate almanın sonucunda her bir talep için farklı nispetlerde teminat gösterilmesini araması, mahkemenin teminat miktarını belirlemek konusunda takdir yetkisinin bulunduğunu doğruladığını beyanla İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/38 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin ek kararının kaldırılmasına, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, aksi halde ihtiyati haciz talep eden şirket tarafından yatırılan teminatın artırılarak iade edilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; senede dayalı ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, karara karşı ileri sürülen itirazlar yukarıda açıklanan gerekçeler ile reddedilmiş, ek karara karşı, itiraz edenler vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK’nın 257/1. fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.İİK’nın 258. maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. İİK’nın 265. maddesi hükmü gereğince, borçlu kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haciz kararına yönelik haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata, huzuru ile yapılan hacizlerde haczin uygulandığı, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edebilir. Bu durumda mahkeme, gösterilen itiraz sebepleri ile bağlı inceleme yaparak itirazı kabul veya reddeder.Somut dosyada; itiraz eden tarafından sunulan ödeme dekontu ile senede dayalı borcun ödendiğinin iddia edildiği, dekontta “18 Nisan 2022 tarihli, 4.320.000 TL’lik … Hisse Satış Bedeli Senet Ödemesi” açıklamasının bulunduğu, senedin ise 4.350.000 TL bedelli olduğu, taraflar arasında hisse ve varlık devri nedeniyle bir ilişki bulunmakla birlikte, ihtiyati haciz talep eden tarafından sunulan beyan dilekçesinde taraflar arasında nakdi alacak ilişkisinin de bulunduğu ve senedin bu ilişki kapsamında verildiğinin iddia edilmiş olması ile senet üzerinde nakden kaydının bulunması karşısında, senet bedelinin ödendiğine yönelik itirazın İİK’nın 265. maddesinde sayılan itiraz sebeplerinden olmayıp, esasa ilişkin ve ancak bir davada ileri sürülebilecek nitelikte olduğu, dosya kapsamı itibariyle ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nın 257. maddesinde sayılan koşulların oluştuğu, Mahkemece alınan teminat miktarının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla itiraz eden vekilinin istinaf başvurusu haksız bulunmuştur.Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre itiraz edenler vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenlerin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı itiraz edenler tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.