Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/956 E. 2023/957 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/956 Esas
KARAR NO: 2023/957 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/21 Esas – 2023/144 Karar
TARİH: 23/02/2023
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile ihyası istenilen … A.Ş. arasında Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/418 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit ve alacak davası bulunduğunu, söz konusu davanın yargılaması sırasında İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından ihyası istenilen şirketin resen ticaret sicilinden terkin edildiğini, mahkemece davalı şirketin ihyası yönünden dava açmak ve mahkemeye bildirmek üzere taraflarına süre verildiğini ileri sürerek, devam eden davanın görülebilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması için … Dış Ticaret A.Ş.’nin ticaret sicile yeniden tescili ile ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün, TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, resen terkin işleminin 6102 sayılı TTK ‘nın Geçici 7. maddesi ve ilgili yasal mevzuat kapsamında yapıldığını ve tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünün mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, bu nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Feri Müdahil şirket ortağı… vekili tarafından mahkememize sunulan 24/05/2022 tarihli müdahale dilekçesinde özetle; Davaya müdahale taleplerinin kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Md.nün … sicilinde kayıtlı iken 09.10.2014 tarihinde resen terkin olunan … Dış Tic.A.Ş. unvanlı şirketin 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan ihya davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/02/2023 tarih 2023/21 Esas 2023/144 Karar sayılı kararında; “….Somut olayda, davacı tarafından, ihyası istenilen şirkete yönelik açılmış Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/418 esas sayılı dosyasında görülmekte olan menfi tespit ve alacak davası mevcuttur. Bu davanın görülebilmesi ve verilecek kararın infazı işlemlerinin yapılması için ihya isteminde bulunulmuş olup, ihyası istenilen şirket TTK’nın Geçici 7/15. maddesine dayanılarak resen terkin edilmiştir. İhyası istenilen şirket hakkında açılmış 23/07/2004 açılış tarihli dava varken 09/10/2014 tarihinde terkin işlemi yapılması aynı TTK’nın Geçici 7/2. maddesine aykırı olup esasen tasfiyesi de yapılmadığından ve yapılacak tasfiye işlemi de yasaya uygun olmayacağından dava konusu şirket yönünden ihya koşullarının oluştuğu ve ihyası istenilen şirket hakkında görülen bu davaya ilişkin şirket hakkında verilecek karar doğrultusunda yapılacak işlemlerin TTK 547/2 gereği ek tasfiye niteliğinde olması nedeniyle ihyası istenilen davalı şirkete son yetkilisi olan…’ın TTK’nın 547/2 maddesi gereğince tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28/09/2021 tarih, 2017/11-3184 Esas, 2021/1107 Karar ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/09/2018 tarih, 2018/3714 Esas, 2018/5439 Karar sayılı ve 05/09/2022 tarih 2022/3952 Esas, 2022/5493 Karar sayılı içtihatları da bu yöndedir. Bu haliyle ihyası istenilen şirket hakkında devam eden dava nedeniyle şirketin ihyasının gerektiği ve davacının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğundan, … Dış Ticaret A.Ş. unvanlı şirketin sicildeki terkin kaydının Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/418 esas sayılı (Birleşen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/329 Esas) dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararın infazı işlemleriyle sınırlı olarak iptali ile, TTK 547. maddesi gereğince aynı unvanla ticaret siciline tescili sureti ile ihyasına ve şirketin son yetkilisi olan…’ın TTK’nın 547/2 maddesi gereğince tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir. İhyası talep edilen şirket aleyhine açılan davanın varlığına rağmen şirketin, TTK’nın Geçici 7. maddesine göre 09/10/2014 tarihinde re’sen terkin edildiği, TTK’nın Geçici 7. maddesinin 4. fıkrasının “a” bendi uyarınca sicil kayıtlarına göre şirketi temsile yetkili kişilere ayrıca tebligat yapılmadığı anlaşılmakla, terkin işlemini TTK’nın Geçici 7. maddesine uygun olarak yapmayan davalı kurum yargılama giderlerinden sorumlu olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/4755 Esas, 2019/8101 Karar sayılı içtihadı da bu doğrultuda olduğundan davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davalı Ticaret Sicili Müdürlüğünden tahsiline dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…”gerekçesi ile, 1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KABULÜ ile; İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken 09/10/2014 tarihinde TTK’nın Geçici 7. maddesi uyarınca resen sicilden terkin edilmiş olan … Dış Ticaret A.Ş. unvanlı şirketin sicildeki terkin kaydının Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/418 Esas (Birleşen Ankara 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/329 Esas) sayılı dava dosyasının görülmesi ve mahkemece verilecek kararın infazı işlemleriyle sınırlı olarak iptali ile aynı unvanla ticaret siciline tescili sureti ile İHYASINA, ihya kararının tescil ve ilanına, 2- İhyasına karar verilen şirketin son yönetim kurulu başkanı olan…’ın (T.C. No: …) TTK’nın 547/2 maddesi gereğince tasfiye memuru olarak atanmasına ve tasfiye memurunun şirketi tasfiye sürecinde münferiden temsil ve ilzama yetkili kılınmasına, şirketin son tasfiye memuru olması nedeni ile tasfiye memuru için takdiren ücret tayinine yer olmadığına,3- Davacı taraf harçtan muaf olduğundan alınması gereken 179,90-TL karar harcının davalı İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden tahsil edilerek hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 14 adet tebligat-posta gideri 140,75-TL yargılama giderinin davalı İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden alınarak davacıya verilmesine,5- Davalı İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6- Davacı taraf yargılama sırasında kendisini bir vekil temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca maktu 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nden alınarak davacı taraf verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili ve feri müdahil vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, müvekkilinin dava konusu şirketi resen terkin etmesine ilişkin prosedürü hukuka uygun olarak yerine getirdiğini, müvekkilinin re’sen terkine ilişkin işlemlerinde hiçbir eksiklik olmadığından ve dava konusu re’sen terkin işlemi, re’sen terkin işlemlerine ilişkin geçici m.7 ve buna ilişkin ikincil mevzuata uygun bulunduğundan; kanun gereği işlem tesis etmesi zorunlu olan müvekkili aleyhine, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
Müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğüne 326488 ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Dış Ticaret Anonim Şirketi’nin dosyasında yapılan incelemede, şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi ile 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan “Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ”in 5’inci maddesi kapsamında; “Aralıksız son beş yıla ait olağan genel kurul toplantılarının yapılmaması“ gerekçeleriyle resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 09.10.2014 tarihinde yukarıda belirtilen gerekçelere istinaden sicil kaydının resen terkin edildiğini, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından, dava konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi ya da tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde, ilgili şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu ihtarında bulunulduğunu, dava konusu şirketin, yukarıdaki yükümlülüklerini yerine getirdiğini, Re’sen terkin kapsamına giren dava konusu şirkete ve şirket yetkilisine de, Mevzuat gereğince ve buna uygun bildirimlerin gönderildiğini fakat şirket yetkilisine ve şirketin sicil kayıtlarındaki adreslerine gönderilen ihtar yazıları, adreste tanınmamaları gerekçesi ile iade edildiğini mevzuat gereğince yapılması gereken tebligatların eksiksiz yapıldığını, yerel mahkemenin gerekçeli kararda belirttiği gibi eksik yapılmasının söz konusu olmadığını, bir an için dava kabul edilse dahi müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmenin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay kararınında müvekkili Müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini doğruladığını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.07.2020 tarihli, E. 2020/1551 K. 2020/3396 sayılı ilâmı.) (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.07.2020 tarihli, E. 2020/1551 K. 2020/3396 sayılı ilâmı.) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 04.11.2021 tarihli, E. 2021/1753 K. 2021/1571 sayılı ilâmı.) Dava konusu şirketin ticaret sicilinden re’sen terkin edildiği sırada hakkında derdest bir davası bulunsa dahi bu husus, başlı başına müvekkili Müdürlüğün kusurlu olduğu ve davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden bahsedilmesine sebep teşkil etmediğini, dava konusu şirketin sicil dosyasında yapılan incelemede; bu hususta herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, müvekkili Müdürlüğün re’sen terkin kapsamında yer alan şirketlerden hangisinin derdest davası veya icra takibi bulunduğunu saptayacak sistemle entegrasyonu bulunmaması, bu hususu tespit etmenin hukuken ve fiilen mümkün olmaması karşısında ve son olarak aşağıda yer alan içtihatlar da gözetilerek müvekkili Müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi hukuka ve nesafet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 15.04.2021 tarihli ve E. 2019/825 K. 2021/494 sayılı ilâmı.) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 17.06.2021 tarihli ve E. 2020/1527 K. 2021/772 sayılı ilâmı. ) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 04.06.2021 tarihli ve E. 2019/1120 K. 2021/687 sayılı ilâmı. ) (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 31.12.2021 tarihli ve E. 2021/1503 K. 2021/1551 sayılı ilâmı. ) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, müvekkili aleyhine yüklenen yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Feri Müdahil vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili…’ın ortağı bulunduğu … Dış Tic.A.Ş., İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 326488 sicilinde kayıtlı iken 6335 sayılı yasa ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen Geçici 7. Madde uyarınca, 09.10.2014 tarihinde resen terkin edildiğini, bu hususun, 16.10.2014 tarih ve 8674 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde; “Münfesih olmalarına veya sayılmalarına rağmen TTK’nın geçici 7. Maddesi uyarınca müdürlüğümüz tarafından kendilerine yapılan ihtar ve Türkiye Ticaret Sicil gazetesinde yayınlanan ilana rağmen süresi içinde bildirimde bulunmayan ve aşağıda bilgileri yer alan anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin 09.10.2014 tarihinde ticaret sicilinden resen silindikleri tescil ve ilan olunur.” denilmek suretiyle ilan olunduğunu, Şirketin terkinine esas olan Geçici 7. maddenin 15. bendinde açıkça “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren BEŞ YIL İÇİNDE mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesinin yer aldığını, Resen terkinin söz konusu olduğu hallerde ihya davasının tabi olduğu zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, geçici 7. madde kapsamında ticaret sicilinden silinen şirketlerin ihyası için silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde dava açılması gerektiğini, öngörülen 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan işbu davanın reddi gerektiğini, İhya davasının, hem Ticaret Sicil Memurluğu hem de tasfiye memurlarının hasım gösterilerek açılması gerektiğini, tasfiye memuru taraf gösterilmeden açılan işbu davanın tasfiye memurları davaya dahil edilmeden görülmesinin hatalı olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, , İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicilinde kayıtlı iken 09.10.2014 tarihinde resen terkin olunan … Dış Tic.A.Ş. unvanlı şirketin 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan ihya davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dairemizin 2022/2359 Esas -2022/2004 Karar sayılı 29/12/2022 tarihli kaldırma kararı doğrultusunda İDM. Tarafından yapılan yargılama sonucunda istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7. maddesi gereğince sicilden re’sen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili ve feri müdahil vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili ile ihyası istenilen … Dış Ticaret A.Ş. arasında Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/418 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit ve alacak davası bulunduğunu, söz konusu davanın yargılaması sırasında İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından ihyası istenilen şirketin resen ticaret sicilinden terkin edildiğini öğrendiklerini, devam eden davanın görülebilmesi ve taraf teşkilinin sağlanması için … Dış Ticaret A.Ş.’nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. TTK.’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrasına dayalı olarak açılan İhya davalarında hasım olarak ticaret sicil müdürlüğünün gösterilmesi gerekli ve yeterlidir. Buna göre ticaret sicilden terkin edilen şirketin yetkilisinin hasım olarak gösterilmesine gerek bulunmamaktadır. Dosya içerisinde bulunan İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen cevabi yazı ve ekleri incelendiğinde; İhyası istenen şirketin ticaret sicil kaydının 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 09/10/2014 tarihinde resen terkin edildiği, eldeki davadan önce Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/418 Esas (eski esas 2004/315) sayılı dosyası ile; davacı-birleşen dosya davalısı … Dış Tic. A.Ş. tarafından davalı-birleşen dosya davacısı SGK Başkanlığı aleyhine 23/07/2004 tarihinde menfi tespit davası açıldığı, bu dosya ile birleşen Ankara 15.ASHM’nin 2005/329 Esas sayılı dava dosyası ile davalı-birleşen dosya davacısı SGK tarafından davacı-birleşen dosya davalısı … Dış Tic. A.Ş. Aleyhine 02/09/2005 tarihinde alacak davası açıldığı, yargılama sırasında davacı-birleşen dosya davalısı … Dış Tic. A.Ş.’nin sicilden resen terkin edildiğinin anlaşılması üzerine taraf teşkilinin sağlanması için 04/04/2022 tarihinde istinafa konu ihya davasının açıldığı anlaşılmıştır. Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde aşağıdaki hâlleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır. Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.” denilmek sureti ile kanun metninde sayılan halleri tespit edilen şirket ve kooperatiflerin tasfiyesinin TTK hükümlerine uyulmaksızın anılan maddedeki usule göre yapılacağı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla bu madde ile belirtilen sınırlı hallere münhasıran özel bir tasfiye yöntemi getirilmiştir. Mezkur maddenin 15. fıkrası ile “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” düzenlemesi getirilerek hukuki menfaatleri bulunanlar ile alacaklılara şirket ve kooperatifin ihyası için dava açma hakkı tanınmış olup, davacı tarafça ihyası talep edilen şirket aleyhine terkin tarihinden önce açılmış ve derdest dava dosyasının bulunduğu, böylece şirketin taraf olduğu dava varken ticaret sicil kaydının silinmesinin TTK’nın geçici 7. maddesine aykırı olduğu, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmış olmakla Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde ticaret sicil müdürlüğü tarafından şirket veya kooperatifin sicil kaydı re’sen terkin edilmekle birlikte, bu işlemden önce TTK’nın geçici 7/4-a maddesi uyarınca, kapsam dahilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine, sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ve ilan edilmek üzere aynı gün Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğü’ne ihtar gönderilmesi gerekmektedir. Dosya arasında bulunan ticaret sicil kayıtları incelendiğinde, dava konusu ihyası istenilen şirket 6102 sayılı TTK’nın Geçici 7. Maddesine göre sicilden terkin edilmiş olup, Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin 2020/1896 Esas, 2020/4397 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere, 6102 Sayılı TTK’nın Geçici 7/4-a maddesi uyarınca, şirketin sicil kayıtlarına göre şirketi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere ihtar yollanması gerekmesine rağmen şirket temsilcilerine tebligat çıkarılmadığı, buna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda belirtildiği üzere terkin tarihinden önce açılan ve derdest olan davanın olduğu dolayısıyla terkin işleminin yasaya aykırı şekilde yapıldığının kabulü gerektiği, yapılan terkin işlemi, TTK’nun Geçici 7/4 fıkrasındaki usule uygun olmadığından, Geçici 7/15 fıkrasında düzenlenen ve terkinden itibaren işlemeye başlayacağı öngörülen beş yıllık hak düşürücü sürenin somut dava yönünden uygulanması mümkün değildir. İhya davasının açılmasına davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasaya aykırı yaptığı re’sen terkin işlemi ile sebep olduğundan, mahkemece yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmesi yerinde olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü Vekili ve Feri Müdahil Vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesine göre ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Feri Müdahil’in istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harçların hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 08/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.