Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/940 E. 2023/868 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/940 Esas
KARAR NO: 2023/868 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/992 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 22/02/2023 (Ara Karar)
DAVA: Elatmanın Önlenmesi (İnanç Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı … arasında imzalanan sözleşme gereğince müvekkilinin hisselerini davalıya devrettiğini, buna rağmen devralan davalının sözleşme gereğini yerine getirmediğini, hisseleri ve emaneten sahip olduğu iddiası ile şirketin sahip olduğu taşınmazları birlikte hareket ettiği özel ve tüzel kişilere muvazaalı olarak devrettiğini, davalının kötüniyetli olduğunu, başından beri müvekkilinin hisselerini ve şirketin sahip olduğu taşınmazları ele geçirmek gayesinde olduğunu beyanla … Tic. San. A.Ş. nin tüm hisselerinin üçüncü şahıslara devir ve temliğinin önlenmesi, … San. A.Ş adına kayıtlı iken davalılardan bir kısmına devredilen İstanbul ili, Başakşehir İlçesi, … Mah. … ada … parselde kayıtlı … Sokak Bahçeşehir … Kısım Başakşehir İstanbul adresinde kain taşınmazda bulunan bütün bağımsız bölümlerin üzerine üçüncü şahıslara devir ve temliğinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettmiştir.İlk Derece Mahkemesi’nin 28/12/2022 Ara Karar Tarihli 2022/992 Esas sayılı ara kararında; “6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbir düzenlenmiştir. Davanın açılmasıyla hüküm arasında geçen zaman içinde müddeabihin çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalması veya maruz bırakılması mümkündür. Bu değişiklikler sonucu davanın sonunda elde edilecek hükmün icrası mümkün olmayabilir veya güçleşebilir. Bu durumun bertaraf edilmesi için ihtiyati tedbir müessesi düzenlenmiştir… Somut davada, davacı vekili tarafından inançlı temlik sözleşmesi, taraflar arasında yapılan diğer sözleşmeler uyarınca dava konusu şirkete ait hisselerin davacıya aidiyetinin tespiti, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve tescili talep edilmiş, dava dilekçesi ekinde sunulan inançlı temlik sözleşmesi, protokollerden davacının davada haklılığının yaklaşık olarak ispat edildiği, hisselerinin devri ve taşınmazların üçüncü kişilere devri halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği gözetilerek davacı vekilinin hisseler ve taşınmazlar yönünden ihtiyati tedbir talebinin teminat karşılığında kabulüne karar verilmiştir.” gerekçesi ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, dava konusu … Tic. San. A.Ş adına kayıtlı iken davalılara devredilen ve halen davalılar adına kayıtlı olan taşınmazlar üzerine 3.kişilere devir, temlik veya ayni hak tesisinin önlenmesi için 6100 Sayılı HMK389 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. Davacı vekilinin 11/01/2023 tarihli dilekçesi ile; dilekçenin incelenmesinde, bir kısım davalılar tarafından … Ticaret Ltd. Şti’ye davaya konu taşınmazların devrinin yapıldığını, taşınmazlar açısından devreden taraflarla olan davalarından vazgeçtiklerini ve davayı taşınmazları devralan HMK 125.maddesi kapsamında … Ticaret Ltd. Şti’ye yönelttiklerini beyan ettikleri anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesi’nin 17/01/2023 Ara Karar Tarihli 2022/992 Esas sayılı ara kararında; “…taşınmazların … Ticaret Ltd. Şti adına kayıtlı olması halinde 3. kişilere devir, temlik veya ayni hak tesisinin önlenmesi için 6100 Sayılı HMK 389 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş ve verilen karara karşı davalılar vekili tarafından itiraz kanun yoluna başvurulmuştur. Davalılar vekili 25/01/2023 tarihli itiraz dilekçesi ile; davacının dosyaya … A.Ş.den aldığı 06.01.2023 tarihli, … numaralı, 2.700.000,00 TL teminat mektubunu davalılar …, …, … A.Ş, …, …, …, …, …, …, …, …, … adına uğrayabilecekleri muhtemel zararların teminatını teşkil etmek üzere bankadan aldığını ve dosyaya ibraz ettiğini, aynı zamanda dosyaya ibraz edilen teminat mektubunda bankadan alınan teyit yazısının bulunmadığını, bu hali ile teminat mektubunun kabulünün mümkün olmadığını, son tarihli tedbir kararında aleyhine tedbir uygulanan müvekkili şirketin … San. Tic.Ltd. Şti şirketinin uğrayabileceği muhtemel zararlar için teminat mektubu sunulmamış olup bu hali ile müvekkili şirketin adına kayıtlı ve tescil olunan taşınmazlara ihtiyati tedbir kararı uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, toplamda 180 adet taşınmaz için 2.700.000,00 TL teminatın kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının 180 adet taşınmaz değerini on sekiz milyon olarak göstermiş olmasının kabul edilemez olduğunu, teminat mektubunun içerğinde aleyhine tedbir kararı uygulanan … Tic. Ltd. Şti.nin tedbir kararı nedeni ile ileride uğrayabileceği muhtemel zararların taahhüt altına alınmadığını beyanla davacı tarafça belirtilen taşınmazların toplam değerinin reddine karar verilerek ivedilikle bilirkişi mağrifeti ile değer tespiti yaptırılmasını ve bu tespitin tamamı üzerinden teminata karar verilmesini, şartları oluşmayan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini, aksi halde bir numaralı talep kısmında izah ettikleri nedenlerle teminat mektubunun geçersizliğine karar verilerek, Mahkemece karar verilen yüzde 15 teminat oranının kaldırılmasına, bilirkişi mağrifeti ile tespit yapılıncaya dek her bir taşınmaz için bir milyon teminat yatırılmasına karar verilmesini, bilirkişi tespiti sonrası taşınmazların toplam değerlerinin tamamı üzerinden teminat alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 22/02/2023 Ara Karar Tarihli 2022/992 Esas sayılı ara kararında;”Davalılar …, … ve … Vekilinin, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına itirazları 6100 Sayılı 394/4 maddesi uyarınca itiraz duruşmalı olarak incelenmiştir.Bilindiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir.Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, yasanın hüküm gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır.İhtiyati tedbirin uygulanması sonucu, karşı tarafın zarar görme tehlikesi bulunduğundan HMK’nın 392. maddesinde tedbire karar verilirken talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. İhtiyati tedbir kararı verilirken tedbir isteyen haksız çıktığı takdirde, ihtiyati tedbirden dolayı karşı tarafın uğrayacağı zarar için bir teminat alınmasına da karar verilir. (HMK m.391/2-ç, 392) Dava dosyasının içeriği tapu kayıtları, inançlı temlik sözleşmesi ve diğer sözleşmeler sunulan belge ve deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; şirket hisselerinin davacıya aidiyetinin tesbiti dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ve tescili talebi olmakla taşınmazın aynına ilişkin olup taşınmazların yargılamanın devamı sırasında devredilmesi ve elden çıkarılması durumunda ileride telafisi güç ya da imkansız durum ve zararlar ortaya çıkabileceği, verilebilecek hükmün infaz kabiliyetinin de ortadan kalkabileceği ve davacının hak kaybına uğrayabileceği ayrıca geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbirde sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamından dava konusu olayda davacı yararına yaklaşık ispat koşulu gerçekleştiği anlaşılmıştır.HMK’nun 389.maddesi gereğince ihtiyati tedbirin şartları oluştuğundan, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiştir. Dilekçeler teatisi ve dosyaya gelmesi gereken tüm deliller toplandıktan sonra ve ön inceleme duruşması sonrası ara kararla atanacak bilirkişilerin mahallinde yapacağı inceleme alınacak raporla taşınmazların değeri ile takdiren teminat miktarında değerlendirme resen mehkeme heyetince yapılacağından, HMK 389 ve devamı maddelerinde yazılı hükümlere, dosya kapsamına, mevcut delil durumuna, hak ve yarar dengesine uygun olduğu anlaşılmakla davalılar vekilinin ihtiyati tedbire itirazının reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile tedbire itirazın reddine, teminatın %100 oranında alınması veya keşif kararı verilerek taşınmazların tamamı üzerinde teminat alınmasına ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili Av. … 20/03/2023 tarihli istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkemenin davacı tarafından beyan edilen taşınmazların değerinin yüzde onbeşi oranında teminat karşılığında taşınmazlara tedbir kararı uygulanmasına karar verdiğini, davacının dosyaya davasının haklılığını ispat edecek bir delil sunmadığını, aynı zamanda hakkında tedbir uygulanan davalıların dosyaya sunulduğu beyan edilen bu sözleşmelerde taraf olmadığını, davalılar iyi niyetli 3. kişi olup dosyaya sundukları ödeme dekontları, sözleşmeler değerlendirilmeden kanuna aykırı bir karar tesis edildiğini, davalının milyonlarca ödeme yaptığı somut şekilde ortada iken, ileride haklı çıkması karşısında mahkemece takdir edilen 2.700.000,00 TL’nin davalının zararını karşılamaya yetmeyeceğini, davacının inanç sözleşmesine istinaden işbu davayı ikame ettiğini, mahkemenin de buna istinaden tedbir kararı verdiğini, inananın inanç sözleşmesinden doğan talepleri, onun ancak inanılana karşı ileri sürebileceği şahsi talepler olduğundan bahisle inanç anlaşması ile inanılanın inanç konusu üzerindeki yetkilerine getirilen sınırlamanın onun inanç konusunu devrettiği üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğini, inanç konusunu üçüncü kişiye devreden veya inanç konusu üzerinde sınırlı ayni hak tesis eden inanılan karşısında, inananın inanılana karşı başvurabileceği hukuki yolun inanç anlaşmasının hükümlerine aykırı davranan inanandan BK m. 96 uyarınca tazminat talep etmek olduğunu, inanç konusunu devralan üçüncü kişinin, inanç konusunu devredenin inançlı malik olduğunu bilse, yani kötüniyetli olsa dahi, inanan üçüncü kişiye karşı istihkak davası açamayacağını, ancak inanç konusu eşya veya hakkı devralan üçüncü kişinin inanana zarar verme kastı ile hareket etmişse, inananın kötüniyetli üçüncü kişiye karşı da BK m. 41 f. 2’ye dayalı olarak tazminat davası açabileceğini, inançlı devirle birlikte inanılan inananın inanç sözleşmesinden kaynaklanan bu kişisel hakkını ancak akidine karşı ileri sürebilmekte olup, inanç konusunun üçüncü kişilere devredilmesi halinde kural olarak onlardan isteyebileceği bir hakkın bulunmadığını, bu durumda müvekkili davalılar açısından davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, inançlı işlem yoluyla taşınmazın mülkiyetini kazanmış olan inanılanın bunu bir üçüncü kişiye devrettiği takdirde, üçüncü kişinin iyiniyetli olup olmadığına bakılmayacağını, bu durumda yapılan devrin geçerli olduğunu, mülkiyetin üçüncü kişi tarafından kazanıldığını, kanun aksi durumu kabul etmiş olsa dahi delillerle sabit olduğu üzere müvekkilinin iyi niyetli 3. kişi durumunda olduğunu, haklarının kanunen korunduğunu, inananın inanç sözleşmesinden kaynaklanan bu kişisel hakkını ancak akidine karşı ileri sürebileceğini, davalılar aleyhine uygulanan tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden birinin ispat ölçüsü noktası olduğunu, HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulduğunu, kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispatın değil, tam ispatın arandığını, hakimin mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemeyeceğini, örneğin bir alacak davasında taraflardan biri bir sözleşmenin varlığına dayanıyorsa hakimin bu sözleşmenin varlığı konusunda (mevcut ispat yükü ve delil kuralları çerçevesinde) tam bir kanaate sahip olması gerektiğini, zayıf veya kuvvetli bir ihtimalin karar vermek için yeterli olmadığını, sözleşmenin varlığı konusunda tam kanaat uyanmazsa, o zaman ispat yükü kendisine düşen tarafın aleyhine bir karar verilmesi gerektiğini, kanun koyucunun bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı verdiğini, bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaatin değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaatin yeterli görüldüğünü, yaklaşık ispatla yetinilmiş olmasının, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmediğini, bir tarafın iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bunun sadece bir iddiadan ibaret olduğunu, iddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerektiğini, tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçünün tereddütsüz ortaya konulması gerektiğini, yaklaşık ispat durumundan ise hakimin o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmeyeceğini, bu sebeple, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınmasının öngörüldüğünü, ancak bu teminat miktarının ileride haklı çıkacak olan tarafın yargılamada geçen süre zarfında uğrayacağı zararların tümünü karşılamaya yetecek miktarda olması gerektiğini, 180 adet taşınmaz için 2.700.000,00 TL teminatın kabulünün taraflarınca mümkün olmadığını, Mahkeme kararında davacının haklı çıkması durumunda uğrayabileceği zararın önüne geçmek için 180 adet taşınmaza tedbir kararı verdiğini ancak davalının haklı çıkması durumunda uğraması muhtemel zarar için 2.700.00000 TL teminat belirlediğini, davacının 180 adet taşınmaz değerini onsekiz milyon olarak göstermiş olmasının kabul edilemeyeceğini, dava konusu taşınmazlardan bazılarının … Bankası A.Ş.’ye rehinli olmakla birlikte müvekkilinin sadece bu banka ile yaptığı sözleşme ile bankaya on sekiz milyonun üzerinde borç altına girdiğini ve banka ile şirket yetkilisinin taksit yaptığını, bu taksitlerin ödeme planının müvekkili ile yapıldığını, sözleşmenin niçin müvekkili ile yapılmadığının cevap dilekçesinde izah edildiğini ve bu taksitlerin çoğu ödenmiş olup halen ödemelerin devam ettiğini, geriye bir kaç taksit kalmış olup … Bankası Dünya Ticaret Merkezi Şubesi’ne müzekkere yazılarak 26.04.2022 tarihli protokole istinaden yapılan ödemelerin ve kim tarafından yapıldığının sorulmasının talep edildiğini, dekontların bankadan istenilmiş olup , ellerinde olan dekontların dosyaya sunulduğunu, bunun dışında davalının 3.şahıslara yirmi milyonun üzerinde ödeme yaptığını, ekte belgelerin sunulduğunu, geçen yıl sadece bankaya 18 milyon ödemesi olan 3. şahıslarda olan taşınmazlar dışında yalnız banka tarafından rehinli olan taşınmazlar açısından tüm taşınmazların şu anki değerinin on sekiz milyon olduğu iddiasının açık olduğunu, tedbir kararı uygulanması için teminat oranının yüzde on beş olacak şekilde karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının, sözleşmenin tarafı kimse sadece ona karşı dava yöneltmesi gerektiğini, tedbir kararının müvekkilini telefisi imkansız zararlara uğratacağını, davacının 20.01.2023 tarihli dilekçesinde HMK mad. 125 gereği seçimlilik hakkını kullandıklarını ve devredenlere karşı açtıkları davadan vazgeçtiklerini, davayı devralanlara karşı devam ettirdiğini beyan etmiş olduğu halde sonradan vermiş olduğu başka bir dilekçe ile vazgeçtiği davalının üzerine kayıtlı taşınmaz için tedbir talep ettiğini ve mahkemenin tedbir kararı verdiğini, bu karara itiraz edilmiş olup itirazın reddedildiğini beyanla Mahkemece verile tedbir kararının kaldırılmasına, davacının Mahkemeye verdiği dilekçe ile asıl davalı … Yönünden davadan vazgeçmiş olması nedeniyle bu davalı adına uygulanan tedbirin kaldırılmasına, davacı tarafça 180 adet taşınmaz için beyan edilen 18.000.000,00 TL değerin reddine, Dairemiz aksi kanaatte olacak ise Dairemizce verilecek karar neticesinde yüzde 15 teminat oranının kaldırılmasına, bilirkişi mağrifeti ile tespit yapılıncaya kadar her bir taşınmaz için bir milyon teminat yatırılması veya tespit yapılıncaya kadar beyan edilen dava değerinin tamamı üzerinden teminat alınmasına karar verilerek Yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, inançlı işlem ile devredildiği iddia edilen anonim şirket hisselerinin aidiyetinin tespiti ve şirkete ait taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile şirket adına tescili talebi ile açılan davada, devre konu taşınmazlar hakkında üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbire ilişkindir.Mahkemece, 28.12.2022 tarihli ara karar ile, dava konusu İstanbul İli, Başakşehir İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bağımsız bölüm vasıflı taşınmazlardan, davalı … San. A.Ş. adına kayıtlı iken davalılara devredilen ve halen davalılar adına kayıtlı olanların tapu kayıtlarına, üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla toplam taşınmaz değeri olarak gösterilen 18.000.000 TL’nin %15’i tutarında teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş, Tapu Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabı doğrultusunda, davacı vekili tarafından sunulan dilekçe ile taşınmazların … Ticaret Ltd. Şti.’ne devredilmiş olduklarından bahisle davaya adı geçen şirket yönünden devam edileceği beyan edilerek yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmekle Mahkemece bu kez 17.01.2023 tarihli ara karar ile; dava konusu İstanbul İli, Başakşehir İlçesi, … Mahallesi, … Ada, .. Parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bağımsız bölüm vasıflı taşınmazlardan, davalı … Ticaret Ltd. Şti. adına kayıtlı olanların tapu kayıtlarına, üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla toplam taşınmaz değeri olarak gösterilen 18.000.000 TL’nin %15’i tutarında teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiş, verilen karara karşı davalılar … Ticaret Ltd. Şti., … A.Ş. ve … vekili tarafından itiraz edilmiş, Mahkemece 22.02.3023 tarihli ara karar ile davalılar vekilinin itirazının reddine karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili Av. … tarafından 20.03.2023 tarihli ve davalılar vekili Av. … tarafından 25.04.2023 tarihli dilekçe ile istinaf başvurusunda bulunmuş, Av. …’ın istinaf dilekçesinin yasal süresinden sonra verildiği anlaşılmıştır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. maddesi; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, 390/3 maddesi; ” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmünü, 392. maddesi; “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir.” hükmünü içermekte olup aynı kanunun 394/2. maddesi uyarınca aleyhine ihtiyati tedbir verilen tarafın süresi içerisinde ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilmesi mümkündür. Somut dosyada; Mahkemece ihtiyati tedbir kararının verildiği tarih itibariyle mevcut delil ve dosya durumuna göre, ihtiyati tedbir kararına konu taşınmazlar ile ilgili taraflar arasında devir sözleşmesi ve protokol imzalandığı, uyuşmazlığın sözleşme ve protokol hükümlerine aykırılık iddiasından kaynaklandığı ve taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile şirket adına tescilinin talep edildiği, yargılama sonucunda verilebilecek karara göre taşınmazların üçüncü kişilere devri halinde, hakkın elde edilmesinin imkansız hale gelebileceği ve bu şekilde ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğu, Mahkemece tedbir kararının verildiği tarihte taşınmazların bildirilen toplam değeri üzerinden %15 oranında teminat alınmasına karar verildiği, gerek tedbir kararının verildiği tarihte, gerek itiraz tarihinde ve gerekse istinaf incelemesi aşamasında dosyaya taşınmazların değerinin tespiti yönünde herhangi bir delilin ibraz edilmediği, Mahkemece itirazın ve teminatın artırılması talebinin reddine dair verilen kararın gerekçesinde, yapılacak keşif neticesinde taşınmazların değeri konusunda düzenlenecek bilirkişi raporu doğrultusunda takdiren teminat miktarında değerlendirme yapılacağının açıklandığı, buna göre mevcut durum itibariyle alınan teminat miktarının usul ve yasaya uygun olduğu, Mahkemece teminat miktarının artırılmasının yargılama sırasında her zaman değerlendirilebileceği, bu minvalde itirazın ve teminatın artırılması talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davalılar vekili Av. …’nın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalılar vekili Av. …’ın istinaf dilekçesinin HMK’nın 346. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalılar …, davalı … ve … vekili Av. …’nın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalılar …, davalı … ve … vekili Av. …’ın istinaf dilekçesinin HMK’nın 346. maddesi gereğince REDDİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılar tarafından ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden davalılar tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 5-Davalılar vekili Av. … tarafından 31/03/2023 tarihli sayman mutemedi alındısı ile fazlaca yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 179,90 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 671,90 TL harcın talep halinde davalılara iadesine, 6-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden davalılar vekili Av. … tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 179,90 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 671,90 TL harcın talep halinde davalılara iadesine, 7-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 8-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran taraflara iadesine, 9-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.