Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/933 Esas
KARAR NO: 2023/867 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/147 Esas Derdest Dava Dosyası
TARİHİ: 08/03/2023 (Ara Karar)
DAVA: Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin özel hukuk tüzel kişisi olduğunu ve tamamen Bulgaristan Cumhuriyeti’ne bağlı olduğunu, ülkemizdeki T.C. Devlet Demiryolları işletmesi gibi hizmet verdiğini ve davalı tarafın müvekkiline bir çok taşıma işlemi yaptırdığını ancak yapılan işler karşılığında müvekkiline hiç bir ödemenin yapılmadığını, müvekkilince davalı taraf aleyhine Bulgaristan’da bir çok alacak davası açıldığını, bu davalardan bir kısmının devam ettiğini, bir kısmının ise kesinleştiğini ve lehe sonuçlandığını, iş bu davaya konu ve tanıma tenfizi istenen Sofya Şehir Mahkemesi Ticaret Bölümü’nün 2426/2020 sayılı, 260618 karar numaralı ve 04/10/2022 tarihli kararı ile 13/10/2022 tarihli icra hükmü kararının kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, bu ilamların ve kesinleşme şerhlerinin çevirisinin yapılarak dosyaya ibraz edildiğini, davalının vadesi gelmiş olduğu iddia edilen borcunu uzun süredir ödemediğini ve Bulgaristan Mahkemesi kararı ile açılan alacak davasında müvekkilinin haklılığının ispatlandığını, borçlunun mallarını kaçırmaya yönelik adımlar atıyor olabileceğini ve iddia edilen alacak için rehin ya da başka bir şekilde teminat altında olmadığından alacağın tahsilinin tehlikeye düşeceğini beyanla alacağa yeter miktarda borçlu davalının yedinde veya üçüncü şahıslardaki menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları ile banka hesapları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 08/03/2023 Ara Karar Tarih ve 2023/147 Esas sayılı ara kararında; “Davacının ihtiyati haciz talebi ile ilgili yapılan incelemede; dava dilekçesi ekinde sunulan Sofya Şehir Mahkemesi kararının onanmış örneği ve tercümesi incelenmiş, ilgili mahkeme yargılaması sırasında davalı olarak görülen ve dosyamızdaki davalı olan … A.Ş.’ne yapılan tebligat bilgileri, savunma yazıları mevcut olmadığı, bu hali ile karar üzerinde öncelikle tanıma ve tenfiz için gerekli şartların incelenmesi gerektiği kararın Türk Kanunlarına göre kamu düzenine aykırılık taşıyıp taşımadığı, Milletler Arası Özel Usul Hukuku ilkelerine uygun olup olmadığı hususunda inceleme yapılması gerektiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı alacağının ilama dayandığını beyan etmekte ise de; yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de ilam hükmünde kabul edilebilmesi için öncelikle tanıma ve tenfiz kararı verilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle davanın dayanağı Bulgaristan Yetkili Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu verilen kararın ilam hükmünde olmadığı anlaşılmıştır. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nun 257. Maddesinde sayılan hususların oluşmadığı kanaatine varıldığından davacının teminatsız yada teminat karşılığı ihtiyati haciz talebi yerinde görülmeyerek reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. “gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine, karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; taleplerinin; “davalıya yapılan tebligat bilgilerinin, savunma yazılarının mevcut olmadığı, bu hali ile karar üzerinde öncelikle tanıma ve tenfiz için gerekli şartların incelenmesi gerektiği, kararın Türk Kanunlarına göre kamu düzenine aykırılık taşıyıp taşımadığı, Milletler Arası Özel Usul Hukuku ilkelerine uygun olup olmadığı hususunda inceleme yapılması gerektiği, yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de ilam hükmünde kabul edilebilmesi için öncelikle tanıma ve tenfiz kararı verilmiş olması gerektiği, Bulgaristan Yetkili Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu verilen kararın ilam hükmünde olmadığı ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için İİK’nun 257. maddesinde sayılan hususların oluşmadığı” gerekçesiyle reddedildiğini, talebe karşılık davalıya yapılan tebligat bilgileri ve savunma yazılarının mevcut olmadığı, bu durumdan tebligat bilgileri ve davalının savunma durumunun açıkça gösterilmesinin ihtiyati haciz talebinin yerinde görülmesi için yeterli olabileceğinin anlaşıldığını, davaya konu mahkeme kararının; “Davalı, Medeni Usul Kanunu, 367. maddesinde belirtilen süre içinde iddia talebine yanıt sunmamıştır. Davada toplanan delilleri ve tarafların usuli davranışlarını değerlendiren Mahkeme, Medeni Usul Kanunu 238. madde, 1. fıkrası ve Medeni Usul Kanuna 239. madde ve bağlı olduğu Medeni Usul Kanunu 377. maddesinde öngörülen ön koşulları ve davada gıyaben karar vermek için nedenlerin mevcut olduğunu aşağıdaki sebeplerden dolayı tespit etmiştir: Sunulan tebligat makbuzuna göre davanın bir nüshasının davalıya tebliğ edildiği tespit – edilmiştir /dava dosyası, sayfa 1294, cilt 3/. Davalı, Medeni Usul Kanunu, 367. maddesinde belirtilen süre içinde iddia talebine yanıt sunmamıştır. Davalının temsilcisi düzenli olarak çağrıldığı davanın ilk duruşmasında hazır bulunmamış ve gıyabında davanın görülmesini de talep etmemiştir. Davaya ekli celpnameden de anlaşıldığı üzere, davalıya süresi içinde yazılı cevap vermemesi ve gıyabında davanın görülmesi talebi olmaksızın duruşmaya gelmemesinin sonuçları açıkça söylenmiştir.” şeklinde olduğunu, tebligatın usulüne uygun olarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Muhabere Bürosu tarafından davalının UETS adresine teslim edildiğine ilişkin dokümanların ekte sunulduğunu, yerel Mahkeme’den İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Bakanlık Muhabere Bürosu’na müzekkere yazılarak davalıya gönderilen ilgili tebligat belgelerinin celbinin talep edildiğini, talepleri işleme alınıp sonuçlandığında Mahkemeye sunabileceklerini, davaya konu kararın ticari ilişkiden kaynaklanan ticari alacağa ilişkin olduğunu, davacı şirketin …” … (“Şirket”) Bulgaristan Sofya Kayıt İşlemleri Ajansı’na … sicil numarasıyla kayıtlı, merkezi Sofya’da bulunan ve yurt içi veya uluslararası demiryolu kargo taşımacılığı; demiryolu yük taşımacılığı için lokomotif çekici ve vagon kiralama; lokomotif ve vagon bakımı ve onarımı; kanunca yasaklanmayan tüm muamele ve hizmetleri gerçekleştirme alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, müvekkilinin özel hukuk tüzel kişisi olmakla birlikte tamamen Bulgaristan Cumhuriyeti Devleti kontrolünde bir devlet kurumu olduğunu, şirketin, Türkiye’deki T.C. Devlet Demiryolları İşletmesi gibi hizmet verdiğini, bu sebeple Mahkemeye sunulan çeviri metinlerde şirket unvanının “…” … şeklinde de görülebildiğini, davalı taraf aleyhine müvekkilince … sayılı dosya ile alacak davası açıldığını, davalı taraf müvekkili şirkete pek çok taşıma işlemi yaptırmış olup hiçbir şekilde ödeme yapmadığını, Sofya Şehir Mahkemesi Ticaret Bölümü tarafından davanın kabulüne karar verildiğini, kararın hüküm fıkrasının kamu düzenine aykırılığının mümkün olmadığının değerlendirilebileceğini, işbu dosya dahil toplam beş adet kesinleşmiş alacak davası ilamının tenfizi için dava açıldığını, davalının vadesi gelmiş para borcunu uzun süredir ödemediğini, Bulgaristan’da açılan alacak davalarıyla haklılıklarının ispatlandığını, davalının ise sessizliğini koruduğunu, bu sebeple borçlunun mallarını kaçırmaya yönelik adımlar atıyor olma olasılığının çok yüksek olduğunu, alacaklarının rehin ya da başka bir şekilde teminat altında da olmadığından bahisle alacağın tahsilinin tehlikeye düştüğünü, tanıma ve tenfize yönelik yerel mahkemede görülen davada ilk duruşma tarihinin 14 Haziran 2023 olarak belirlendiğini, MÖHUK madde 57/2 hükmü gereği tenfiz kararı kesinleşinceye dek icrası mümkün olmadığından bahisle davacının uzun bir süre daha alacağına kavuşamayacağını, işbu davanın görülmesi esnasında davacının daha fazla zarara uğramasının önüne geçebilmek adına İcra ve İflas Kanunu madde 257 hükmü gereği ihtiyati haciz talep etme zorunluluğunun doğduğunu ve bu anlamda tüm koşulların sağlandığını, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkeme ilamı sunulmasının zorunlu olmadığını, Yargıtay Hukuk Dairelerinin çoğunluğunun tenfiz yargılamasından önce veya tenfiz yargılaması sırasında geçici koruma tedbirlerine karar verilebileceği görüşünde olduğunu, (Ziya Akıncı, Milletlerarası Tahkim, İstanbul, 2016, s. 396) Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2014/3906 E. 2014/4941 K. 14.04.2014 tarihli kararıyla ihtiyati haciz talebinde bulunulabileceğine hükmedildiğini, İİK madde 259/2 hükmü gereği alacak bir ilama müstenid ise teminatın aranmayacağını, her ne kadar taleple birlikte sunulan bir ilam bulunsa da, ihtiyati haciz kararı verilmesinin taraflar için büyük önem arz ettiğinden bahisle Dairemizin talep etmesi halinde takdir edilecek teminatı ödemeye hazır olduklarını beyanla İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/147 E sayılı dosyasında 08 Mart 2023 tarihli ara kararı ile verilen ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın bozularak kaldırılmasına, alacağa yeter miktarda borçlu davalının yedinde veya üçüncü şahıslardaki menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları, banka hesapları üzerine (takdir edilirse uygun görülecek teminat mukabilinde) ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, yabancı mahkeme kararının tenfizi talebi ile açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.İK’nın 257/1. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmü, İİK’nın 258/1. maddesinde ise; “Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” hükmü yer almaktadır. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Alacağın yaklaşık olarak ispatı için delil sunulması yeterlidir.Somut dosyada; mevcut delil durumu ve davacının ihtiyati haciz talebini dayandırdığı yabancı mahkeme kararı içeriğinin alacağın varlığı ve muaccel olup olmadığı konusunda yaklaşık ispat koşulunu sağlamadığı ve bu nedenle ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla Mahkemece bu gerekçe ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yabancı mahkeme kararının tenfiz koşullarının henüz değerlendirilmemiş olması gerekçesiyle reddine karar verilmesi hatalı ise de, karar sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun görülmüştür.Açıklanan nedenlerle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, 7-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.