Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/92 E. 2023/85 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/92 Esas
KARAR NO: 2023/85 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/735 (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ:12/12/2022 (Ara Karar)
TALEP: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir isteyen vekili dilekçesinde: müvekkili şirket ile dava dışı … Tic. Ltd. Şti. arasında … Petrol’ün maliki olduğu “… Mahallesi, … Caddesi, No:… Şişli İSTANBUL” adresinde ve tapu sicilinde “İstanbul İli, Şişli İlçesi, … Mahallesi’nde kain ve tapuda … ada … parselde” kayıtlı taşınmazın 01.03.2017 tarihinden başlamak ve 10 yıl 15 gün süreyle geçerli olmak üzere müvekkil şirkete kiralanmasına ilişkin 16.01.2017 tarihli Kira Sözleşmesi akdedildiğini, kira şerhi 02.03.2017 tarih ve … yevmiye numaralı işlem ile tapuya tescil edildiğini, taşınmazın güncel kira bedeli aylık KDV dahil 289.100,00 TL olmakla, kira bedeli müvekkil şirket tarafından ödendiğini ve ödenmeye devam edildiğini, müvekkilinin kullanım hakkına sahip olduğu davaya konu taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt ve otogaz satış ve servis istasyonun işleticiliği için müvekkil ile davalı … A.Ş. arasında 01.09.2022-01.10.2022 tarihleri arası geçerli olmak üzere 01.09.2022 tarihli Akaryakıt Bayilik ve Otogaz Bayilik Anlaşması imzalandığını, müvekkili şirket tarafından … ve Yatırım Belgesi’nde yer alan demirbaşlar bayilik anlaşması süresince kullanılmak üzere davalıya teslim edildiğini, Beşiktaş … Noterliği’nin 09.03.2018 tarihli, … yevmiye numaralı Taahhütnamesi ile, … ile imzalanan Bayilik Anlaşması’nın süresi sonunda veya herhangi bir nedenle süresinden evvel sona ermesi/feshedilmesi halinde fesih/sona erme tarihini müteakiben en geç 3 gün içerisinde, akaryakıt istasyonunun tahliye etmeyi, yetkili idare tarafından adına tanzim alınan işyeri açma ve çalışma ruhsatı’nı (GSM) … veya …’nin bildireceği gerçek veya tüzel kişiye devretmeyi, bu konuda gerekli iş ve işlemleri yerine getirmeyi, anılan süre içerisinde devir işlemini gerçekleştiremediği takdirde … ve … tarafından tayin edilecek gerçek/tüzel kişinin GSM’yi devralma ve adına tanzim olunan GSM’yi iptal ettirmek amacıyla yetkili belediye ve idari makamlar nezdinde gerekli işlemleri yapmaya yetkili olduğunu, işbu taahhütnamede belirtilen 3 günlük süre içerisinde gerekli devir, tahliye ve iptal işlemlerini yerine getiremediği durumda gecikilen her gün için 5.000 USD tutarında cezai şartı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini beyanla dava konusu, “… Mahallesi, … Caddesi, No:… Şişli İstanbul” adresinde ve tapu sicilinde “İstanbul İli, Şişli İlçesi, … Mahallesi’nde kain ve tapuda … ada … parselde” kayıtlı taşınmazın ve üzerinde kurulu akaryakıt ve LPG servis ve satış istasyonunun tüm demirbaş, teçhizat, satış yerleri, kapalı alanları ve mütemmim cüzleri ile birlikte müvekkil marka ve logosu altında işletilmesinin sürdürülmesi için yediemin olarak müvekkil şirkete teslimi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, kayıtlı taşınmaz ve üzerinde mevcut akaryakıt ve LPG istasyonu ve demirbaş, teçhizat, satış yerleri, kapalı alanları ve mütemmim cüzleri üzerindeki haksız müdahalesine önlenmesine ve taşınmaz ve üzerinde mevcut akaryakıt ve LPG istasyonu ve demirbaş, teçhizat, satış yerleri, kapalı alanları ve mütemmim cüzlerin müvekkil şirkete teslimine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/12/2022 tarih 2022/735 (Derdest Dava Dosyası) Esas sayılı kararında; “HMK’ nın 389. maddesi; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı yasanın 390/3 maddesi ise;” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Davanın konusunun, akaryakıt ve otogaz istasyonu tesislerinin işletilmek üzere davalıya ariyet olarak teslim edilen malların davalıdan alınarak davacıya teslimi ve müdahalesinin mennine ilişkin olup, davacının dava konusu malların ihtiyati tedbir yoluyla davalıdan alınarak kendilerine teslimine yönelik talebin, esas hükümle birlikte elde edilecek menfaatin tedbir yoluyla elde edilmesi anlamına geleceği anlaşılmakla; Yukarıda anılan yasal düzenlemeler, yapılan açıklamalar ve sunulan delil ve belgelere göre; 6100 sayılı HMK’nun 389 vd. koşullarının oluşmadığı, talebin haklılığının tespiti yargılamayı gerektirdiği mahkememizce benimsenmekle, ihtiyati tedbir isteminin 6100 sayılı HMK’nun 389 vd. maddeleri gereğince REDDİNE dair, aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. “gerekçesi ile, Davanın konusunun, akaryakıt ve otogaz istasyonu tesislerinin işletilmek üzere davalıya ariyet olarak teslim edilen malların davalıdan alınarak davacıya teslimi ve müdahalesinin mennine ilişkin olup, davacının dava konusu malların ihtiyati tedbir yoluyla davalıdan alınarak kendilerine teslimine yönelik talebin, esas hükümle birlikte elde edilecek menfaatin tedbir yoluyla elde edilmesi anlamına geleceği anlaşılmakla; 6100 sayılı HMK’nun 389 vd. koşullarının oluşmadığı, talebin haklılığının tespiti yargılamayı gerektirdiği mahkememizce benimsenmekle, ihtiyati tedbir isteminin 6100 sayılı HMK’nun 389 vd. maddeleri gereğince REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yerel mahkemenin tedbir talebinin reddine dair verdiği kararın usul yasaya aykırı olup, Yüksek Mahkeme tarafından akaryakıt istasyonun davacıya yediemin olarak teslim edilebileceğinin kabul edildiğini, Yerel Mahkeme’nin ret kararına gerekçe olarak gösterdiği, davanın esasını çözecek şekilde ihtiyati tedbir talebi verilememesinin her durum için söz konusu olmadığını; tedbirin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin her somut olaya göre ayrı değerlendirmesi ve yaklaşık ispatın varlığı halinde tarafların çıkar dengesi ve tedbirin amacına göre tedbir verilebileceğinin kabul edilmesi gerektiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 04.06.2021 tarih ve 2021/3452E. 2021/6001K. sayılı;”.. Her ne kadar öğretide ve HMK öncesi bazı Yargıtay kararlarında, asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte, uyuşmazlığın özüne ilişkin olarak ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği kabul edilmiş ise de; 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısında 395. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte olmamak şartıyla,” ibaresi, TBMM Adalet Komisyonundaki görüşmeler sırasında HMK taslak madde metninden çıkarılmıştır. Kanun koyucunun bu ibareyi taslak metinden çıkarmasındaki amacın, bu ilkenin dar ( katı ) yorumlanması sonucu, uyuşmazlıkların sonuçlanması uzun zaman almasından dolayı davacının çoğu kez davayı kazandığı halde, dava ile elde etmek istediği sonuca ulaşamadığından kaynaklı olarak oluşabilecek mağduriyetlerin önüne geçmek olduğu sonucuna varılabilir..” Açılan davada esas hakkındaki hükme kadar taraflar açısından davanın uzamasından kaynaklanan sakıncaları gidermek ve geçici hukuki koruma sağlamak, böylelikle davacının açmış olduğu davayı kazanması halinde dava konusu olan şeye kavuşmasını daha dava sırasında güvence altına almak mağduriyetin önüne geçmek amacıyla tedbir kararı verilebilir. Aksi halde özellikle pandeminin doğrudan doğruya etkisi nedeniyle veya salgın önleme amaçlı idari tedbirler nedeniyle faaliyetleri yasaklanan veya kısıtlanan sektörlerdeki işletmelerin kiracıları işletme cirolarının azalması nedeniyle aşırı ifa güçlüğüne düşüp kiralarını ödeyememe durumunda kalıp, uyarlama davasının sonuçlanmasına kadar temerrüt nedeniyle sözleşmenin feshiyle kiralanandan tahliye edilebilecek ve uyarlama davası ile amaçlanan sözleşmenin ayakta tutulması amacına ulaşılamayacak, yargılama sonucu verilecek uyarlama kararı bir şekilde işlevsiz hale gelecektir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, salgın ( pandemi ) hastalık sebebiyle kira bedelinin uyarlanmasına ilişkin davalarda, davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğine ilişkin verilen ret kararının usul ve yasaya uygun bulunmadığı, HMK 389 vd. maddelerindeki koşulların bulunması halinde ihtiyati tedbir kararı verilebileceği; şeklinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairelerinin kesin kararları arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlıklarının bu şekilde giderilmesine,kesin olarak 04.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.” şeklindeki kararında HMK taslak metninden ‘asıl uyuşmazlığı çözecek şekilde’ ibaresinin çıkarıldığını, esas hakkındaki hükme kadar taraflar açısından davanın uzamasından kaynaklanan sakıncaları gidermek ve geçici hukuki koruma sağlamak, böylelikle davacının açmış olduğu davayı kazanması halinde dava konusu olan şeye kavuşmasını daha dava sırasında güvence altına almak mağduriyetin önüne geçmek amacıyla tedbir kararı verilebileceğini kabul ettiğini; aksi halde müdahalenin men’i davalarında hiçbir zaman ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmayacağını, bu durumun yargılama süresince haksız şagilin hukuka aykırı şekilde taşınmazı kullanmaya devam etmesine imkan sağlayacağını, müvekkilinin ise mağduriyetinin artması ve hakkının sona ermesi şeklinde hakkaniyetsiz sonuçlara yol açacağını, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, işbu dava ile birebir benzer nitelikte bir olayda dava konusu akaryakıt istasyonun davacıya yediemin olarak teslimine karar verilebileceğinin kabul edildiğini, “…Davacı benzin istasyonunun yediemin olarak teslimini talep etmiştir. HMK 389. maddesi gereğince ‘mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği’ öngörülmüş olup belirtilen hüküm gereğince tedbirin konu ve kapsamına sınırlama getirilmediğinden yasa gerekçesinde de buna özel olarak açıklık getirildiğinden ve tedbir kararıyla geçici olarak sadece yediemin sıfatıyla kullanılma hakkı tanındığından hüküm şeklinde karar verilemeyeceğine ilişkin itiraz haklı bulunmamıştır. Nitekim dosyaya sunulan karar örneklerinden de görüleceği üzere değişik mahkemelerce bu nitelikte verilmiş çok sayıda karar mevcuttur. … ‘Dava konusu akaryakıt istasyonunun dava sonuçlanıncaya kadar davacı …’ye yediemin sıfatıyla tedbiren teslimine oy çokluğuyla karar verilmesi gerekmiştir.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi E. 2018/1087E. K.2018/782 T.28.03.2018 T.
Açıklanan nedenlerle, yukarıda anılan Yargıtay ve Yüksek Mahkeme kararları doğrultusunda, yerel Mahkemece esas hükümle birlikte elde edilecek menfaatin tedbir yoluyla elde edilemeyeceği gerekçesiyle tesis edilen tedbir talebinin reddi kararının kaldırılarak, taşınmaz ile üzerinde kurulu akaryakıt ve otogaz istasyonunun yediemin olarak müvekkili şirkete teslimi yönünde ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, İhtiyati tedbir verilmesinin şartı olan HMK’nın 389. maddesinde sayılan mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin imkansız hale gelmesi veya gecikme sebebiyle sakınca doğması hali mevcut olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin kabulü yerine reddine karar verilmesinin hukuka aykırı düştüğünü, Kira tescil istem belgesi ile, müvekkili ve dava dışı şirket arasında akdedilen kira sözleşmesinin tapuya şerh edildiğinin sabit olduğunu; müvekkili şirket tarafından muaccel haldeki kira bedellerinin ödendiğini ve ödenmeye devam edilmesine rağmen fuzuli şagil konumundaki davalının istasyonu teslim etmemesinden dolayı müvekkilinin taşınmazı kullanamadığı her gün için maddi kaybının mevcut olduğunu ve her geçen gün kira süresi azaldığından nihai karar tarihinde kira sözleşmesinde kararlaştırılan sürenin sona ermesi nedeniyle müvekkilinin taşınmazı kullanmasının büyük ihtimalle mümkün olmayacağını, Davalı şirketin ise kira bedelini müvekkilinin ödediği ve kullanım hakkı müvekkile ait olan taşınmazı haksız ve hukuka aykırı olarak kullanacağını; davalının bu şekilde haksız kullanımına izin verilmesinin hakkaniyete açıkça aykırı olduğunu, HMK’nın 389. maddesi; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini düzenlemekte olduğunu, Davanın uzun sürmesi ve bu süreçte davalının dava konusunu başkasına devretmesi gibi ihtimaller de mümkün olduğundan davacının davayı kazanması halinde dava konusu şeye kavuşmasının tehlikeye girebileceğini; bu nedenle davacının davayı kazanması halinde dava konusuna kavuşmasını, daha dava sırasında (hatta davadan önce) güvence altına almaya yarayan geçici hukuki korumalara ihtiyati tedbir denildiğini, (Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz-Sema Taşpınar Ayvaz, Medeni Usul Hukuku 1. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2016, s. 567). Davanın açılması ile hüküm arasında geçen zaman içinde dava konusu taşınmaz üzerinde birtakım ihtilafların çıkmasının veya dava konusunun çeşitli şekillerde istenmeyen değişikliklere maruz kalmasının söz konusu olabileceğini; bu değişiklikler sonucunda da elde edilecek hükmün icrasının çok zorlaşabileceği gibi imkansız hale de gelebileceğini; ortaya çıkan bu tarz tehlikeleri bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesinin işletilmesi gerektiğini, (Adem Albayrak, İhtiyati Tedbir, Adalet Yayınevi, Ankara, 2017, s. 7/Hakan Pekcanıtez-Oğuz Atalay-Muhammed Özekes, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Hukuk Yayınları, 13. Baskı, Ankara, 2012, s. 873). Açıklanan durum karşısında; müvekkili şirketin kullanım hakkını haiz olduğu taşınmazı kullanamamasından dolayı her geçen gün zarara uğradığı gözetildiğinde, ihtiyati tedbir talebinin kabulü yerine reddine karar verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığını, Taşınmazın kullanım hakkının müvekkile ait olduğunun ve taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt ve otogaz istasyonun işleticiliği için akdedilen Bayilik Anlaşması’nın sona erdiğinin bizzat davalı tarafından ikrar edildiğini, dolayısıyla HMK 390. maddesinde ihtiyati tedbir için aranan yaklaşık ispat şartı gerçekleşmiş iken tedbir talebinin reddine karar verilmesinde hukuka uyarlığın bulunmadığını, Davalı taraf, Karşıyaka … Noterliği’nden keşide ettiği 24.10.2022 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarında yer alan “…Şirketimizin halen akaryakıt bayilik faaliyeti yürütmekte olduğu ve kullanım hakkının şirketinize ait olduğu … Mah. … Cad. No:… Şişli/İstanbul adresinde…” şeklindeki beyanı ile taşınmazın kullanım hakkının müvekkili şirkete ait olduğunu ve davalının taşınmazda faaliyete devam ettiğini açıkça ikrar ettiğini, Davalı tarafından en son keşide edilen Mersin … Noterliği’nin 31.10.2022 tarihli, … yevmiye numaralı Fesih İhbarnamesi’ndeki, “… Mah. … Cad. … No:… Şişli/İstanbul adresinde faaliyet gösteren petrol istasyonumuz ile ilgili olarak tarafınızla yapmış olduğumuz bayilik sözleşmesini gördüğümüz lüzum üzerine ve sözleşme süremizin bitmiş olması sebebiyle tek taraflı olarak feshettiğimizi, iş bu ihbarnamenin tarafınıza tebliğini müteakip 2 gün içerisinde istasyonumuzda halen mevcut bulunan kurumsalınızı ve demirbaşlarınızı söküp teslim almanızı, aksi halde demonte edileceğini ve ücretinde tarafınıza yansıtılacağını, ayırca EPDK lisansımızın … A.Ş. nin dağıtımından düşmesi ve yeni dağıtım sözleşmesini ayrıca EPDK’ya bildireceğimi ihbar ederiz” şeklindeki beyanı ile de bayilik anlaşmalarının süresinin bittiğinin kabul edildiğini, aynı ihtarda istasyondaki müvekkile ait kurumsalların söküleceğini ve başka bir dağıtım şirketi ile sözleşme yapılacağını da belirttiğini, (Dava dilekçesi Ek 10 Mersin … Noterliği’nin 31.10.2022 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarnamesi). Yukarıda anılan davalı tarafından keşide edilen ihtarlarda bayilik anlaşmasının sona erdiğinin ikrar edildiğini, dolayısıyla davalının taşınmaz üzerinde herhangi bir kullanım hakkının kalmadığının, haksız ve hukuka aykırı şekilde taşınmazda faaliyet gösterdiğinin ortaya konduğunu; HMK’nın 390. maddesi 3. fıkrası ile; tedbir talep eden tarafın, ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun düzenlenmekte olup anılan kanun hükmü uyarınca yaklaşık ispat şartının gerçekleştiğinin ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü gerektiğini, Yüksek Mahkeme’nin de ihtiyati tedbir verilmesi için yaklaşık ispatın yeterli olduğunu kabul etmekte olduğunu, “…Somut olayda, iddia, savunma sözleşme ve protokol hükümleri, ihtarname, tapu kaydı ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, sözleşmeye bağlı bayiliğin icra edildiği taşınmazın davacıya tahliye ve tesliminin gerektiği, yaklaşık ispat olgusunun gerçekleştiği sonuç ve kanaatine varılmış olup, açıklanan bu gerekçelerle davacı/ihtiyati tedbir isteyen istinaf başvurusunun kabulü gerektiği…” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi E. 2018/1935 K. 2019/268 T. 04.03.2019 “..İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi . E. 2019/146 K. 2019/140 T. 5.2.2019 “Her ne kadar istinaf dilekçesinde belirttiği sebepler ile İlk Derece Mahkemesinin, tedbirin kaldırılması talebinin reddine dair kararı istinaf etmiş ise de tedbir kararı dava konusu taşınmaz üzerine konulmuş olmakla HMK hükümleri gereğince ve davanın niteliğine göre yaklaşık ispat koşulunun da sağlandığının kabul edilmesi gerektiğinden İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiş..” İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi E. 2017/727 K. 2017/899 T. 21.6.2017 İleri sürerek, yukarıda açıklanan ve Dairemizce re’sen gözetilecek nedenlerle, fazlaya dair her türlü haklarının saklı kalmak kaydıyla; istinaf taleplerinin kabulü ile; İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/735E. sayılı dosyasından verilen 12.12.2022 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulü ile; dava konusu, “… Mahallesi, … Caddesi, No:… Şişli İstanbul” adresinde ve tapu sicilinde “İstanbul İli, Şişli İlçesi, … Mahallesi’nde kain ve tapuda … ada … parselde” kayıtlı taşınmazın, üzerinde kurulu akaryakıt ve LPG servis ve satış istasyonunun tüm demirbaş, teçhizat, satış yerleri, kapalı alanları ve mütemmim cüzleri ile birlikte müvekkili marka ve logosu altında işletilmesinin sürdürülmesi için yediemin olarak müvekkili şirkete teslimi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; davacının kiracısı olduğu ve aralarındaki bayilik sözleşmesi nedeniyle kullanımının davalıya bırakıldığı dava konusu akaryakıt istasyonuna elatmanın önlenmesi davasında, bayilik sözleşmesinin süresinin bittiği, davacının üçüncü kişi ile yapılarak tapuya şerh verilmiş kira sözleşmesi ile dava konusu istasyonun 15 yıl süre ile kiracısı bulunduğu, davalı ile yapılan bayilik sözleşmesi süresinin 19/10/2022 tarihinde sona erdiği, sözleşmenin 13 maddesi uyarınca istasyonun tüm demirbaşları ve davalıya teslim edilen ariyet malzemeleri ile birlikte davacıya tesliminin gerektiği iddialarına dayalı olarak, dava konusu, “… Mahallesi, … Caddesi, No:… Şişli İstanbul” adresinde ve tapu sicilinde “İstanbul İli, Şişli İlçesi, … Mahallesi’nde kain ve tapuda … ada … parselde” kayıtlı taşınmazın ve üzerinde kurulu akaryakıt ve LPG servis ve satış istasyonunun tüm demirbaş, teçhizat, satış yerleri, kapalı alanları ve mütemmim cüzleri ile birlikte müvekkil marka ve logosu altında işletilmesinin sürdürülmesi için yediemin olarak davacı şirkete teslimi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın elatmanın önlenmesi davası olduğu, uyuşmazlığın esasınını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği gerekçesi ile tedbir talebi reddedilmiş, davacı vekilince süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı yanca dava dosyasına sunulan cevap dilekçesi ve istinafa cevap dilekçelerinde, davacı ile davalı arasında da alt kira ilişkisi bulunduğu, 2022 yılı Ekim ve Kasım ayları için davacıya kira bedeli ödendiği savunulmuş, dilekçe ekine dekont örnekleri eklenmiştir. HMK’nın 389/1. maddesine göre, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Ancak, davaya konu uyuşmazlığı esastan çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez. Buna göre yerleşik Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği ve HMK’nın 391. maddesinin gerekçesinde açıklandığı üzere “dava sonunda elde edilecek faydayı sağlayacak şekilde” başka bir deyişle “davanın ve uyuşmazlığın esasını halleder şekilde” ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir. Somut uyuşmazlıkta; davacı iddiaları yargılamayı gerektirmekte olup, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi bulunduğuna dair talep ve karar tarihi itibarı ile dosyada mübrez belge ve delillerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı, ayrıca netice-i talebi karşılayacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin de mümkün olmadığı anlaşılmakla, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesinin 12/12/2022 tarihli ara kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/01/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.