Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/86 E. 2023/107 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/86 Esas
KARAR NO: 2023/107 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/654 Esas 2022/09 Karar
TARİH: 19/10/2022
DAVA: Ticari Şirket ( Ortaklıktan Çıkarılması İstemli )
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin, davalı … Ltd. Şti. Şirketine ortak olduğunu, müvekkilinin şirkete ortak olduktan sonra iki ortaklı şirketin müdürü ve şirketin diğer %50 payına sahip ortağı davalı … müvekkilinin bilgisi dışında 2016 mayıs ayı sonunda annesi olan …’ne şirketin gayrimenkullerini satma yetkisi de içeren müvekkilinden habersiz bir vekaletname verdiğini, 22/09/2016 tarihinde yapılan genel kurul şirketin … adına olan münferit imza yetkisinin kaldırılarak … ve müvekkili davacı …’ın birlikte imzası ile temsil edilebilecek hale geldiğini, ancak iş bu vekaletname neticesinde diğer davalı …’nin annesi … şirketin tek imza yönetildiği döneme ait imza sirküsünün ve vekaletnameyi kullanarak şirket adına şirket adına bulunan tüm gayrimenkulleri satış yaptığını, bu satışlardan müvekkilinin hiçbir şekilde haberi olmadığını, ayrıca şirket kasasına da hiçbir şekilde nakit girişi olmadığını, bu satışlar hakkında yapılan muvazaalı işlemler açısından müvekkilinin Kırklareli 1. Ve 2. Asliye Hukuk Mahkemeleri’nden tapu iptali ve tescil davası açmış ve ilk derece mahkemesince taşınmazların tapu kayıtları iptal edilerek şirketin adına yeniden tesciline karar verildiğini, anılan bu dosyalarda davalı diğer ortak … ve annesi …’nin eylemlerinin iş birliği içerisinde şirketi ve müvekkilini dolandırmak ve şirketin içini boşaltmak adına kötü niyetli hareketler olduğunu belirterek, öncelikle davalı şirket adına kayıtlı gayrimenkullerin satılması ve diğer ortaklar tarafından şirket borçları ödenmemesi nedeniyle öncelikle şirket malvarlığının devrine engel olunması için, şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak şirket aktif ve pasiflerinin, bilançolarının, karar defterlerinin tespitinin yapılması; şirkete adına kayıtlı kalan dairelerin satılmaması için şirket mallarına teminat karşılığında veya teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulması, yine şirket ortakları müvekkiline daha fazla zarar vermemesi için ilgili İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğüne tezkere yazılarak diğer ortakların her hangi bir işlem yapılmamaları ve yetki belgesi verilmemesi için teminat karşılığında veya teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, diğer ortak Davalı …’nin … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nde varlığı bulunan ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini; yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/10/2022 tarih 2022/654 Esas 2022/709 Karar sayılı kararında; “…6102 sayılı TTK’nın 640. maddesi uyarınca ortağın şirketten çıkarılmasına ilişkin davalarda öncelikle şirket genel kurulunda bu yönde karar alınması şartıyla aktif dava ehliyeti şirkete ait olup şirket ortaklarının bu tür davalarda aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır.(Y 11 HD, 2019/3746 E, 2020/2206 K ) Eldeki dava dilekçesi incelendiğinde davacı, diğer ortak …’in usulsüz iş ve eylemlerle ortaklığın devamını çekilmez hale getirdiğini ileri sürerek davalının ortaklıktan çıkarılmasını ve şirketin tek ortakla devamını talep etmiştir. Ne var ki, davalı ortağın çıkarılması istemli davayı ancak şirket açabilir. (Davacı, ancak kendisinin çıkma payı ile birlikte ortaklıktan çıkarılmasını talep edebilir) Bu sebeple davalı … Tikiciler yönünden davanın, davacının aktif dava ehliyetinin bulunmaması; davalı şirket yönünden de ortaklıktan çıkarma davasında şirketin pasif husumetinin olmaması sebebiyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Dava şartının eksikliği sebebiyle ön inceleme duruşması yapılmadan önce karar verildiğinden AAÜT m.7 uyarınca tarifedeki ücretlerin yarısına hükmedilmiştir…”gerekçesi ile, Davanın, her iki davalı yönünden de HMK nın 114/1-d, 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik ve hatalı inceleme neticesinde verildiğini, Davacının diğer ortak …’in usulsüz iş ve eylemlerle ortaklığın devamını çekilemez hale getirdiğini ileri sürerek davalını ortaklıktan çıkarılmasını ve şirketin tek ortakla devamını talep ettiğini, davalı ortağın çıkarılması istemli davayı ancak şirkete açabilir şeklindeki görüşün kabulünün mümkün olmadığını, Kırklareli 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/29 Esas sayılı dosyası ve deliller iş bu dava dosyası içerisine celp edilmiş olması durumunda şirketin genel kurul ve diğer defterlerinin diğer ortak … tarafından yok edildiğini, bu hususta Kırklareli 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin dosyasında dava konusu edilen 5 nolu genel kurul kararında dahi Genel Kurulu defterine atılan sahte imzanın ancak ve ancak noterden değiştirilemez sureti ile Adli Tıp Kurumu’nda inceleme yapıldığını ve davanın kabul ile sonuçlandığının görüleceğini ancak ön inceleme aşamasına geçilmeden tensiben davanın usulden reddine karar verildiğini, Genel Kurul Karar defteri için zayi başvurusunun diğer ortak tarafından da yapılmadığını, defterin ne zaman kaybedildiği hususunun net olmadığını, şirketi menfaati açısından daha fazla zarara uğratmamak için bu davayı açtıklarını, Müvekkili şirkete ortak olduktan sonra iki ortaklı şirketin müdürü ve şirketin diğer %50 payına sahip ortağı davalı … müvekkilinin bilgisi dışında 2016 mayıs ayı sonunda annesi olan …’ne şirketin gayrimenkullerini satma yetkisi de içeren müvekkilinden habersiz bir vekaletname verdiğini, 22/09/2016 tarihinde yapılan genel kurul şirketin … adına olan münferit imza yetkisinin kaldırılarak … ve müvekkilinin …’ın birlikte imzası ile temsil edilebilecek hale geldiğini ancak ki; iş bu vekaletname neticesinde diğer davalı …’nin annesi … şirketin tek imza yönetildiği döneme ait imza sirküsünün ve vekaletnameyi kullanarak şirket adına şirket adına bulunan tüm gayrimenkullerin satışını yaptığını, Bu satışlardan müvekkilinin şekilde haberi olmadığını ve ayrıca şirket kasasına da hiçbir şekilde nakit girişi olmadığını, 25/12/2017 tarihinde şirketin diğer ortağı … şirkette genel kurul yapılmış gibi evrak hazırlayıp müvekkilinin imzasını taklit ederek kat karşılığı sözleşmesinin feshi ve ibra yetkisi konulu 5 nolu karar hakkında genel kurul kararı aldıklarını, alınan sahte kararı tüm kurumlar nezdinde karar doğrultusunda işlemler yapmaya başladığını, 06.12.2017 tarihinde müvekkili tarafından azledilen ve azilnameyi tebellüğ eden Av…. bu azilnameye rağmen … ile beraber aldıkları bu kararla şirketin Kırklareli’nde bulunan bir kat karşılığı inşaatını “KAT KARŞIĞI SÖZLEŞMENİN FESHİ VE İBRA YETKISİ” diye sahte bir evrak düzenleyerek Muhasebeci … bu evrakın sahte olduğunu bildiği halde evrakı Kırklareli … Noterliğine götürerek tasdik ettirdiklerini, ardından mal sahiplerine ihtarname çektiklerini, 1348/1 parseldeki kat karşılığı inşaat sözleşmesini fesih ettiklerini ve 730.000 TL civarında bir parayı şirket hesabına akşam 17:00 den sonra giriş çıkış yaparak parayı banka çalışanın da yardımı ile kaçırdıklarını, 25.12.2017 tarihli sahte imza ile alınan genel kurul kararının iptali için Kırklareli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/29 Esas dosyası ile dava açıldığını, Mahkemece “davaya konu iptali istenen genel kurul toplantısında davacı adına atılan imzanın davacıya ait olup olmadığına ilişkin ATK tarafından düzenlenen raporla söz konusu imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne; “Davalı şirketin 25/12/2017 tarihli ve 5 karar nolu genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline” dair karar verildiğini ve kesinleştiğini,Yerel mahkeme dosyasında tüm bu hususların belirtildiğini ancak delillerin celp edilmeden usulden reddine karar verildiğini, İleri sürerek yerel mahkeme kararının düzeltilmesini veya bozulmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haklı nedenlerin varlığına dayalı davalı limited şirket ortağının 6102 sayılı TTK’nın 640/3 maddesi uyarınca ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın her iki davalı yönünden de HMK nın 114/1-d, 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ortağı olduğu davalı şirketin diğer davalı ortak tarafından zarara uğratıldığı, kötü niyetli yönetimi ve müvekkilinin dolandırıldığı iddiasıyla ortaklıktan çıkarılmasını talep etmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 640. maddesinin 3. fıkrası gereğince haklı sebebe dayalı olarak ortağın şirketten çıkarılması için şirket dava açabilir. Ortağın bir başka ortağın şirketten çıkarılmasını isteyebileceğine dair yasada düzenlenmiş bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca şirketin bu davayı açabilmesi için de aynı yasanın 616. maddesinin birinci fıkrasının h bendi gereğince, genel kurulun bu konuda bir karar vermesi gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 640. maddesi uyarınca ortağın şirketten çıkarılmasına ilişkin davalarda öncelikle şirket genel kurulunda bu yönde karar alınması şartıyla aktif husumet ehliyeti şirkete ait olup şirket ortaklarının bu tür davalarda aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E. 2016/24, K. 2016/1120) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70.TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 26/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.