Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/848 E. 2023/864 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/848 Esas
KARAR NO: 2023/864 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/724 Esas – 2022/825 Karar
TARİHİ: 22/12/2022
DAVA: Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin 22.09.2021 tarihinde … Mah. … Cad. Atakule No:…, Beşiktaş/İstanbul adresinde Olağanüstü Genel Kurul Toplantısının yapıldığını, bu Genel Kurul Toplantısında alınan kararların 18.10.2021 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil edildiğini, azınlık grubu pay sahiplerinin kötü niyetli şekilde şirketlerine karşı açmış olduğu 22.09.2021 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptali davalarının olduğunu ve İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2021/636 E. dosyası kapsamında derdest olduğunu, anılan dosyada davacı sıfatını haiz azınlık pay sahipleri tarafından, 22.09.2021 tarihli genel kurulun (2) numaralı gündem maddesi kapsamında şirket ana sözleşmesinin “Şirketin Sermayesi” başlıklı 6. Maddesinin tadiline ilişkin genel kurul kararının icrasının geri bırakılmasının talep edildiğini, mahkemece yapılan eksik inceleme sonucunda, hukuka aykırı ve gerekçesiz şekilde, davacıların, ihtiyati tedbir niteliğindeki genel kurul kararının icrasının geri bırakılması taleplerinin kabul edilmiş olup, yine bu karar kapsamında şirketin uğrayacağı muhtemel zararlarla hiç ilgisi olmayan çok düşük miktarlarda teminatın davacılar tarafından yatırılmasına karar verildiğini, kaldı ki ne Ticaret Kanunu’nda, ne de herhangi bir mevzuat hükmünde “ihtiyati tedbir kararlarının tescilin ve ilanına” ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığını, ancak buna rağmen, söz konusu ihtiyati tedbir kararının Davalı Sicil Müdürlüğü tarafından 13 Aralık 2021 tarihli ve 10471 sayılı resmi gazetede yayınlanarak söz konusu hükümlere aykırı hareket edildiğini, yaptığı işlemlerde sıkı şekilde Kanun ve Yönetmelik hükümleri ile bağlı olan Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün, hiçbir mevzuatta tescil ve ilanı öngörülmeyen bir kararı tescil ve ilan etmesinin kesinlikle kabul edilemez nitelikte olduğunu ve ivedilikle terkininin gerektiğini, yine yazılan müzekkereden de açıkça görüldüğü üzere mahkemece, tedbir kararının sadece sicile bildirilmiş olup, mahkeme tarafından yazılan müzekkerede anılan kararın tescil ve ilanına ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını,Türk Ticaret Kanunu 34. maddesi uyarınca ticaret sicil memurunun vereceği tescil, tadil ve terkin ile ilgili kararlara karşı itiraz yoluna başvurulmasının söz konusu olmadığını, bu hususun Türk Ticaret Kanunun 34. Maddesinde de belirtildiğini, somut olayda müvekkili şirketin 22.09.2021 tarihli Genel Kurulu Toplantısında alınan kararlara ilişkin verilen ihtiyati tedbir kararının açıklanan sebeplerle kanuna açıkça aykırı olması ve mahkemece yazılan müzekkerede tedbir kararının yayımlanmasına, tescil ve ilana ilişkin herhangi bir ifade bulunmaması karşısında davalı sicil memurluğunca bu aykırılıklar dikkate alınmadan, Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 28 ve 34. maddelerine ve hukuka aykırı olarak ihtiyati tedbir şerhinin tescil ve ilan edildiğini, bu durumun taraflarınca kabulünün mümkün olmayıp davalı sicil müdürlüğü tarafından yapılan hukuka aykırı tescilin ivedilikle terkininin gerektiğini beyanlarla öncelikle davanın kabulü ile yukarıda sayılan ve mahkemece resen takdir edilecek diğer nedenlerle; 22.09.2021 tarihli genel kurulun (2) numaralı gündem maddesi kapsamında şirket ana sözleşmesinin “Şirketin Sermayesi” başlıklı 6. Maddesinin tadiline ilişkin genel kurul kararının icrasının geri bırakılmasına ilişkin hukuka aykırı kararın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yapılan tescilinin kanuna açıkça aykırılık taşıması sebebiyle terkinine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; huzurdaki davada, müvekkili müdürlükçe verilmiş bir red kararı bulunmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/2 maddesi gereğince 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m. 34 göre, HMK m. 115/2 gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, nitekim Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2015/10026 E. 2017/2852 K. sayılı ilamının da bu yönde olduğunu, buna göre, dava konusu işlem ve taleple ile ilgili olarak müvekkili müdürlüğe yapılmış bir başvuru ve müvekkil müdürlükçe verilmiş bir red kararı bulunmadığından davanın, dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın müvekkili müdürlüğe karşı ikame ettiği davada hukuki yararının bulunmadığını, dava konusu işlemin, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/636 E. Sayılı, 06.12.2021 tarihli müzekkeresine dayalı olup; kararın yürütülmesinin geri bırakılması (TTK m. 449) da bir ihtiyati tedbir olduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 394. vd. maddeleri gereğince, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının esasına ve infazına yönelik şikayetlerin tedbir kararını veren mahkemece incelendiğini, buna göre davacı tarafça, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararıyla ilgili olarak müvekkili müdürlükçe tesis edilen işlemde bir hukuka aykırılık olduğu iddiasının ancak ihtiyati tedbir kararını veren mahkemece incelenebileceğinin açık olduğunu, bu nedenle de huzurdaki davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün, TTK. M. 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği M. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, davacı vekilince iddia edilen hususların, hukuki dayanaktan yoksun olup; müvekkili müdürlükçe mahkeme kararı gereğince hukuka ve mevzuata uygun şekilde işlem tesis edildiğini, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün, mahkemece gönderilen müzekkere gereğince tescil ve ilan işlemini tesis ettiğini, mahkemelerden gelen ara kararlar ve müzekkereleri denetleme gibi bir yükümlülüğünün ve sorumluluğunun bulunmadığı gibi aksinin söz konusu olması durumunda İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 06.12.2021 tarihli müzekkeresinin gereğinin yerine getirilmemesi hâlinde “ihtiyati tedbire muhalefet” edilmiş olacağı ve cezai yaptırımla muhatap olunacağının izahtan vareste olduğunu, dava dilekçesinde yer alan; ihtiyati tedbir kararlarının tescil ve ilanına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmadığı ve mahkemece ihtiyati tedbir kararının müvekkili Müdürlüğe sadece bildirildiğini, tescil ve ilanına ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığı hususlarının da hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, TTK m. 449 hükmü özel bir ihtiyati tedbir niteliğinde olduğundan ve sermaye artırımının tescille birlikte geçerli olduğunu, hüküm doğurduğunu; şirketin sermayesine ilişkin hususların kamu düzenini ilgilendirmesi, üçüncü kişilerin hak ve menfaatleri kapsamında da önem arz etmesi; ayrıca TTK m. 449 kapsamında verilen karar karşısında mahkemece, sermaye artırımına ilişkin kararın yürürlüğünün durdurulması yönelik verilen kararının, 06.12.2021 müzekkere de göz önüne alındığında TTK m. 31/1 ve 2, Ticaret Sicili Yönetmeliğinin “Gerçeklik ilkesi, aldatma yasağı ve kamu düzenine uygunluk” başlıklı 27. maddesince işlem tesis edildiğinin açık olduğunu, davacı vekilinin ihtiyati tedbir kararının tescil ve ilanına hükmedilmediği, mevzuatta ihtiyati tedbir kararlarının tescil ve ilanına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı şeklindeki iddiasının dayanaksız olduğunu, buna göre, ticaret siciline tescili kurucu etkiye sahip hususlara ilişkin verilen ihtiyati tedbir kararlarında; kararın ayrıca tescil ve ilanına karar verilmesi gerekmemekte, bu hususta müvekkili müdürlükçe huzurdaki davada olduğu gibi işlem tesis edilmesi, tescil edilen hususun ve kararın doğasından kaynaklandığını beyanlarla haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın öncelikle usulden reddine mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Feri Müdahil …, …, … vekili müdahale talepli dilekçesi ile; müvekkillerinin bahsi geçen İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/636 E. Sayılı dosyasının davacıları olup, mezkur dosya ile davacı şirketin azınlık hissedarı olarak 22.09.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan bir kısım kararların butlanı/iptali; toplantının 2 numaralı gündem maddesi uyarınca alınan şirket ana sözleşmesinin 6. maddesinin tadiline ilişkin genel kurul kararının icrasının durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesinin talep edildiğini, mahkemece taleplerin kabul edilerek, mezkur kararın yürütülmesinin durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davacı tarafça huzurdaki davaya konu edilen kararın, mezkur ihtiyati tedbir kararı olup; bu davada verilecek kararın sonucunun müvekkillerini doğrudan etkileyeceğini, bu kapsamda, 6100 sayılı HMK’nın 66 vd. Maddeleri uyarınca davaya katılmasında hukuki yarar bulunan müvekkillerinin davalı yanında davaya katılması için gerekli tüm koşulların gerçekleştiğini, ayrıntılı beyanda bulunacaklarını, davalı yanında feri müdahil olarak davaya katılma taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 22/12/2022 tarih ve 2021/724 Esas – 2022/825 Karar sayılı kararında;”Açılan dava; 22.09.2021 tarihli genel kurulun (2) numaralı gündem maddesi kapsamında şirket ana sözleşmesinin “Şirketin Sermayesi” başlıklı 6. Maddesinin tadiline ilişkin genel kurul kararının icrasının geri bırakılmasına ilişkin İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2021/636 E. Sayılı dosyasında verilen kararın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yapılan tescilinin kanuna aykırı olduğu iddasiyla terkini talebine ilişkindir. …’ne yazılan müzekkereye cevap verildiği, …’nin tüm ticari bilgilerinin CD ortamında mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır. İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/636 Esas sayılı dosyasının Uyap sisteminden celp edilen örneği dosyamız arasında mevcuttur. Tüm dosya kapsamı deliller birlikte incelendiğinde; 6102 sayılı TTK’nın 34/1 maddesinde, ilgililerin, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilecekleri düzenlenmiştir. Kanunda özel olarak Ticaret Sicil Müdürlüğünün işleminin iptaline dair düzenleme bulunmadığı hallerde Ticaret Sicil Müdürlüğü işlemine karşı açılacak davalarda genel hüküm olan TTK’nın 34.maddesi uygulanacaktır. ( İstanbul BAM 43 H.D.’ nin 2021/1661, 2021/1603 karar sayılı kararı), bu halde açılan davanın Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davası olarak değerlendirilmesi gerekeceği, TTK’nın 34.maddesine göre sicil işlemine karşı itiraz davası açılmadan önce Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvuru yapılması zorunludur. Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından henüz işlem tesis edilmeden ve Ticaret Sicil Müdürlüğünü uyarıcı nitelikte bulunan başvurunun Kanunun aradığı anlamda bir başvuru niteliği olmadığı açıktır. Bunun gibi Ticaret Sicil Müdürlüğünün talebi reddedeceğinin düşünülmesinden hareketle, sicil memurluğuna hiç tescil başvurusu yapılmadan veya red kararı olmadan doğrudan doğruya mahkemeye başvurulması mümkün değildir. Bir diğer ifadeyle mahkemeye başvurabilmek için elde sicil memurunca reddedilmiş bir istem dilekçesi olmalıdır. Bu nedenle Ticaret Sicil Müdürlüğünün işleminin iptali için itiraz dava yoluna başvurulabilmesi için gerekli olan dava şartı gerçekleşmemiştir. Hal böyle olunca davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili şirketin 22.09.2021 tarihinde … Mah., … Cad., … No:…, Beşiktaş/İstanbul adresinde olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığını, bu genel kurul toplantısında alınan kararların 18.10.2021 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil edildiğini, azınlık grubu pay sahiplerinin kötü niyetli şekilde şirketlerine karşı açtıkları 22.09.2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali davasında davacı sıfatını haiz azınlık pay sahipleri tarafından, 22.09.2021 tarihli genel kurulun (2) numaralı gündem maddesi kapsamında şirket ana sözleşmesinin “Şirketin Sermayesi” başlıklı 6. maddesinin tadiline ilişkin genel kurul kararının icrasının geri bırakılmasının talep edildiğini, Mahkemece davacıların, ihtiyati tedbir niteliğindeki genel kurul kararının icrasının geri bırakılması talepleri kabul edilmiş olup, yine bu karar kapsamında şirketin uğrayacağı muhtemel zararlarla hiç ilgisi olmayan çok düşük miktarlarda teminatın davacılar tarafından yatırılmasına karar verildiğini, Mahkemece ihtiyati tedbire ilişkin kararın verilmesinin hemen ardından mahkemenin kararından rücudan çekinen davacıların bir kısmının, aynı gün kendileri adına öngörülen teminatı yatırdığını ve“İstanbul Ticaret Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak ihtiyati tedbir şerhinin sicile işlenmesi hususunun bildirilmesine” karar verilmesini talep ettiklerini, Mahkemece İstanbul Sicil Müdürlüğüne 06.12.2021 tarihinde yazılan müzekkere ile “tedbir kararı gereğince gerekli işlemlerin yapılmasının” talep edildiğini, ne Ticaret Kanunu’nda, ne de herhangi bir mevzuat hükmünde “ihtiyati tedbir kararlarının tescilin ve ilanına” ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığını, buna rağmen, söz konusu ihtiyati tedbir kararının davalı Sicil Müdürlüğü tarafından 13 Aralık 2021 tarihli ve 10471 sayılı resmi gazetede yayınlanarak söz konusu hükümlere aykırı hareket edildiğini, yaptığı işlemlerde sıkı şekilde Kanun ve Yönetmelik hükümleri ile bağlı olan Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün, hiçbir mevzuatta tescil ve ilanı öngörülmeyen bir kararı tescil ve ilan etmesinin kesinlikle kabul edilemez nitelikte olduğunu ve ivedilikle terkini gerektiğini, yine yazılan müzekkereden de açıkça görüldüğü üzere Mahkemece, tedbir kararı davalıya sadece sicile bildirilmiş olup, yazılan müzekkerede anılan kararın tescil ve ilanına ilişkin herhangi bir ibare bulunmadığını, Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 34. maddesinin; “Sicile yapılacak tescillerin, gerçeği tam olarak yansıtması, üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımaması ve kamu düzenine aykırılık oluşturmaması gerekir.” şeklinde olduğunu, Türk Ticaret Kanunu 34. maddesi uyarınca ticaret sicil memurunun vereceği tescil, tadil ve terkin ile ilgili kararlara karşı itiraz yoluna başvurulmasının söz konusu olduğunu, bu hususun Türk Ticaret Kanunun 34. maddesinde de “İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli Asliye Ticaret Mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.” denilmek suretiyle ayrıca belirtildiğini, somut olayda müvekkili şirketin 22.09.2021 tarihli genel kurulu toplantısında alınan kararlara ilişkin verilen ihtiyati tedbir kararının açıklanan sebeplerle kanuna açıkça aykırı olması ve mahkemece yazılan müzekkerede tedbir kararının yayımlanmasına, tescil ve ilana ilişkin herhangi bir ifade bulunmaması karşısında davalı sicil memurluğunca bu aykırılıklar dikkate alınmadan, Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 28 ve 34. maddelerine ve hukuka aykırı olarak ihtiyati tedbir şerhinin tescil ve ilan edildiğini, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde verilen tedbir kararına karşı yaptıkları itirazlar neticesinde, kararı veren Mahkemece hatalı yönde karar tahsis edildiğinin anlaşıldığını ve söz konusu karardan rücu edilerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verildiğini, Mahkemece verilen ara karar ile müvekkili şirket hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırıldığını ve taraflarca söz konusu ihtiyati tedbir kararının terkini talepli olarak ikame edilmiş olan huzurdaki davanın konusuz kaldığını, HMK madde 331 hükmü ve Yargıtay içtihatları uyarınca, davanın konusuz kalması halinde, konusuz kalan davayı açmakta davacının kusuru yoksa, onun aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğini, Yerel Mahkemece verilen 28.03.2022 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararının haksızlığının ve buna karşılık tedbirin terkini için ikame ettikleri davanın haklılığının ortada olduğunu, tüm bunlara rağmen Yerel Mahkemece davanın reddine karar verilmesi ve vekalet ücreti ile yargılama giderleri belirlenirken bu hususların gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirdiğini beyanla yerel mahkeme tarafından verilen kararın kaldırılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı … Sicil Müdürlüğü’nün, Mahkemece verilen genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararının tescili işleminin terkini talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Ticaret Siciline tescil işleminin şartları, tescil talebinin şekli, tescil talebinde bulunabilecek ilgililer ve sicil müdürlüğünün görevleri TTK’nın 27 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup aynı kanunun 34. maddesi ile; ilgililerin tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilecekleri kabul edilmiştir. Somut davada, davacı tarafından davalı … Sicil Müdürlüğü’nün yapmış olduğu tescil işleminin terkininin talep edildiği, yukarıda anılan madde kapsamında dava açılmadan önce Sicil Müdürlüğü’ne başvurulmamış ve müdürlükçe bir karar verilmemiş olduğu, dava tarihi itibariyle dava ön şartı mevcut olmadığından Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 25/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.