Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/846 E. 2023/886 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/846 Esas
KARAR NO: 2023/886 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/157 Esas – 2023/137 Karar
TARİH: 24/02/2023
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali İstemli
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, yönetim kurulunun davacıları keyfiyeten ibra etmediklerini, davalının genel kurulda oy kullanan pay sahiplerinin paylarını fahiş fiyattan satmak gibi şahsi menfaat gözettiklerini, kötü niyetli kararların iptali gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin mahkemece ibra edilmesi gerektiğini, davacılardan … ve …’ın taraf sıfatına haiz olduğunu, ibra kararından kaçınılan herkesin ibraz davası açabileceğini, bu nedenle davacıların taraf sıfatına haiz olduğunu, pay sahiplerinin ibra etmemeye gerekçe gösterdikleri hususların somut gerçeklere aykırı olduğunu, davalı şirketin tek malvarlığının bir adet araziden ibaret olduğunu, taşınmazın kısmi bölünen … A.Ş.’ye kiralanması haricinde şirketin hiçbir faaliyetinin olmadığını, şirketin borcunun ve zararının olmadığını, ortada ibra edilmeyecek bir faaliyet, iş ve işlem bulunmadığını, davacıların 2020 ve 2021 yılları faaliyetlerinden dolayı ibralarının gerektiğini, ibra etmeyen pay sahiplerinin yönetim kurulunda yer almadığı 2021 yılında kar ettiğini, 2020 ve 2021 yılları olağan genel kurul toplantısında alınan 4 numaralı kararın ibra etmeme yönündeki kısmının kanuna ve dürüstlük kuralına aykırılık nedeniyle iptaline, davacıların 2020 ve 2021 yılı faaliyetlerinden dolayı ibrazlarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/02/2023 tarih 2023/157 Esas 2023/137 Karar sayılı kararında; “Somut olay itibariyle yöneticilerin iptalini istediği genel kurul kararı, ibra edilmemeye ilişkin olup, böyle bir karar tek başına henüz uygulanabilir bir karar değildir. Zira, böyle bir karara dayanılarak ortaklık adına sorumluluk davası açılabilmesi mümkün değildir. Bunun için, TTK’nun 341’inci maddesi hükmüne göre, genel kurulda dava açılmasına özel olarak karar verilmesi gerekir. Sadece bu karar, sorumluluk davasının dayanağı durumundadır. Bu itibarla, denetim ve yönetim kurulu üyelerinin, ibra edilmemelerine ilişkin bir genel kurul kararının iptalini, haklarında sorumluluk davası açılması yolunda alınmış genel kurul kararı bulunmadan önceki bir aşamada dava edebilmeleri mümkün değildir. (Çamoğlu, Poroy/Tekinalp) Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku 8. Bası, Sh. 330 No:599 vd., H. Pekcanıtez, Prof. Dr. Kudret Ayiter’e Armağan,Sh.479, Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, Türk Ticaret Kanunu’na göre Anonim Ortaklara Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 3. Bası, Sh. 220 ve 221) Bu nedenlerle davacıların ibra edilmemesine ilişkin genel kurul kararının iptalini istemede hukuki yararı bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (T.C. İstanbul B.A.M 12. H.D 2017/605 Esas ve 2018/207 Karar sayılı İlamı) …”gerekçesi ile, 1-Davacıların davasının hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan 6100 Sayılı HMK’ nın 114/1-d ve 115/2.maddesince USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, ibra etmeme kararının iptalini talep etmekte müvekkillerinin hukuki yararı olduğunu, ibra etmeme yönündeki kararın iptalini talep ederek zan altında kalmama ve her türlü ithamdan kurtulmayı amaçladıklarını, yargı kararlarında ve öğretide de ibranın reddi yönündeki kararın iptalini talep etmenin mümkün olduğunun kabul edildiğini, (Yargıtay 11. HD., E. 1984/252, K. 1984/594, T. 07.02.1984) (Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 2020, s. 205) (Zühtü Aytaç, İbranın Reddi – İbra ve Sorumluluk Davası – Yargıtay’ın Görüşü, Prof. Dr. Sabih Arkan’a Armağan, 2019, s. 250-251) (Sıtkı Anlam Altay, “Yargıtay Kararları Işığında Anonim Ortaklıkla Hükmen İbra”, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu 17 Aralık 2021, BATİDER 2022/IX, s. 89) Yargıtay’ın ibra kararının iptali ve ibra kararı verilmesi talepli bir davanın açılması için aradığı sorumluluk davası açılması için geçmesi gereken “makul süre” şartının somut olayda gerçekleştiğini, (Yargıtay 11. HD., E. 2019/3720 K. 2019/6800 T. 4.11.2019) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri tarafından açılan davalı şirketin 17/11/2022 tarihinde yapılan 2020 ve 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan ibra edilmemeye ilişkin 4 numaralı Genel Kurul Kararının iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda Davacıların davasının hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan 6100 Sayılı HMK’ nın 114/1-d ve 115/2.maddeleri gereğince usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Dava konusu genel kurul toplantısının 4. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibraları oylanmış ve davacı yönetim kurulu üyeleri ibra edilmemiştir. Her ne kadar, davacı tarafça işbu genel kurul kararının iptali istenilmiş ise de, söz konusu karar henüz uygulanabilir nitelikte bir karar değildir. Zira, böyle bir karara dayanılarak yönetim kurulu üyeleri hakkında sorumluluk davası açılabilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bunun için, 6102 sayılı TTK’da bu yönde bir hüküm olmasa da mülga TTK’nın 341. Maddesi hükmüne göre, genel kurulun dava açılmasına özel olarak karar vermesi gerekmektedir. Bu itibarla, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmemelerine ilişkin bir genel kurul kararının iptalini, haklarında sorumluluk davası açılması yolunda alınmış genel kurul kararı bulunmadan önceki bir aşamada dava ve talep edebilmeleri mümkün değildir. Zira, yönetim kurulu üyeleri sorumlu olmadıkları iddiasına dayanmaktadırlar, bu husus genel kurul kararlarının iptali davasında değil, şirketin açacağı sorumluluk davası veya bu yola uzun bir zaman zarfında gidilmediği takdirde daha sonra ibra edilmeyenlerin açacağı hükmen ibra davasında karara bağlanmalıdır. Yargıtayın uygulaması bu yöndedir. (Yargıtay 11.H.D 06/03/2017 T. 2015/13056 E-2017/1271 K.) Davalı şirketçe 17/11/2022 tarihinde yapılan 2020 ve 2021 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının içeriği incelenediğinde davacılar hakkında sorumluluk davası açılmasına dair herhangi bir karar alınmadığı görülmüştür. Yine davacılar aleyhine açılmış bir sorumluluk davası olduğu iddia edilmediği gibi bu yönde delilde bulunmamaktadır.Sorumluluk kararı ve davası için makul bir sürenin geçmesi beklenilmeden eldeki davanın bu aşamada dinlenilmesi mümkün değildir. (Yargıtay 11.H.D 11/06/2015 T. 2015/747 E-2015/8180) Davanın açıldığı tarihten sonra davacılar hakkında sorumluluk davası açılması için karar alındığına ilişkin tarafların bir iddia ve savunması da bulunmamakta olup, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre olayımızda sorumluluk davasına açılmasına karar verilmeden yada sorumluluk davası açılmadan önce ibra etmeme yönündeki genel kurul kararlarının iptalinin talep edilmesinde davacıların dava açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığı, mahkemece davacılar tarafından açılan davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden tahsiline yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 25/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.