Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/777 E. 2023/701 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/777 Esas
KARAR NO: 2023/701 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/126 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 23/02/2023 (Ara Karar Tarihi)
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik olarak gönderilen dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin Kırgızistan Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu, uzun yıllardır ülkemizde ikamet ettiğini, kurmuş olduğu şahıs şirketi bünyesinde başta ihracat olmak üzere bir çok sahada faaliyet göstererek ülke ekonomisine katma değer sunduğunu, müvekkilinin ticari faaliyetleri kapsamında, Ukrayna’ya ihraç edilmek üzere jenaratör satın alma arayışı içerisine girdiğini ve bu bağlamda yaptığı araştırmalar çerçevesinde borçlu şirket ile temasa geçtiğini ve ihtiyaç duyduğu malzeme listesini davalı firmaya ilettiğini, davalı firmanın da müvekkiline yardımcı olabileceğini bildirdiğini, müvekkiline icap anlamına gelen 28.11.2022 tarihli proforma faturayı gönderdiğini, faturada belirtilen bedelin 1/2’sinin derhal ödenmesi durumunda malları kendisine teslim edebileceğini, kalan ödemeyi de teslim anında ödeyebileceğini belirttiğini, davalı firmanın eski yöneticisi, şimdiki çalışanı … tarafından, davalı firmanın kurumsal mail adresinden müvekkiline gönderilen mailde de ”telefonda görüşmemize istinaden jeneratör ödememizin toplam ödemesi 133.900 USD yarı ödeme olarak 67.000 USD olarak 18,63 dolar kurundan hesaplayıp … BANK TL hesabımıza göndermenizi rica ediyorum” denildiğini, müvekkilinin faturada belirlenen 133.900,00 USD’lik bedelinin 1/2’sine tekabül eden 67.000,00 ABD Dolarının TL karşılığı olan 1.248.210,00 TL’yi Proforma Faturanın kendilerine iletilmesini takiben aynı gün içerisinde, borçlu şirkete ait TR… IBAN numaralı hesaba ”67.000 USD KRŞLĞI KUR 18,63 DAN 125 KVA KBNLİ OTMTK JENERATÖR SETİ 20 KRŞLĞI BORÇ OLARAK AVANS ÖDEMESİ” açıklamasıyla gönderdiğini, yapılan sözlü görüşmelerde teslimin 31.11.2022 tarihinde gerçekleştirileceğinin ifade edildiğini ve bu şekilde aralarındaki Satış Sözleşmesi kurulduğunu, müvekkiline davalı tarafından gönderilen Proforma Fatura’nın icap, müvekkilinin de kısmi ödeme yapmak suretiyle bu icabı kabul etmesi ile taraflar arasında geçerli bir satış sözleşmesi kurulduğunu, sözleşmenin kurulmasıyla birlikte ön ödemesini yaptığı jeneratörlerin teslimini beklemeye koyulan müvekkilinin teslim için öngörülen vadenin geçmesini takiben borçlu şirket ile iletişime geçtiğini, teslimatta aksaklık yaşandığını 02.12.2022 tarihinde teslimatın yapılacağına ilişkin mailin müvekkili firma ilgililerine gönderildiğini, ancak bu vadenin de gelmesine rağmen teslimatı yapmayan borçlu şirketin, müvekkili firma ilgililerine ”daha iyi fiyat veren birileri çıktı biz size malı satmayacağız, ne yapıyorsanız yapın” şeklinde geri dönüşte bulunduğunu, teslimat için öngörülen sürede ifasını gerçekleştirmeyip temerrüde düşen borçlu şirkete türlü güçlüklerle ulaşan müvekkilinin teslim için 4 günlük süre verdiğini aksi takdirde sözleşmeden dönme hakkını kullanacağını borçlu şirket yetkililerine ilettiğini, sözleşmeden kaynaklı ifa yükümlüklerini yerine getirmeyip temerrüde düşen borçlu şirketin, müvekkili firmaya yaptığı, sözleşmeden dönme olgusunun ikrarını içerir mahiyette olan 06.12.2022 tarihli 450.000,00 TL bedelli ”İADE” açıklamalı havaleyle eksik ödemede bulunduğunu, kalan bakiyeye ilişkin ödemeleri yapmaktan kaçındığını, her ne kadar TTK m.18/3 uyarınca tacirler arası satım sözleşmelerinde temerrüd için belirli şekil şartları ileri sürülmüşse de müvekkilinin kurulan sözleşmeden kaynaklı yükümlülüğünü yerine getirmiş olması hasebiyle bu şartlardan muaf olduğunu, müvekkili tarafından sözleşmeden dönmeden kaynaklı olarak yaptığı ödemenin kalan 798.242,29 TL’sinin bakiyesinin tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla takip yoluna başvurduğunu ancak davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı bir şekilde bu takibe itiraz edildiğini, dava şartı zorunlu Arabuluculuk yolundan da sonuç alınamaması nedeniyle bu davanın açıldığını, İİK m.257’de düzenlenen ihtiyati haciz müessesine göre bu müessesenin işletilebilmesi için para borcunun varlığı bu borcun muacceliyeti ve rehinle teminat altına alınmamış olması gerektiğini, huzurdaki davada da konunun bir para alacağı olduğunu ve bu alacağın muaccel olmuş davalı borçlu tarafından da herhangi bir teminata bağlanmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin gerekse de bu sözleşmeye bağlı olarak yapılan ödemelere ilişkin sunulan açıklamalı dekontlar ve tarafların yazışmaları birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık ispat şartının fazlasıyla karşılandığının görüleceğini, yine borçlu şirketin sözleşmeden kaynaklı borcunu ifa ettiğine, malları teslim ettiğine ilişkin herhangi bir itirazının vaki olmamasının taleplerinde haklı olduğunun somut göstergesi olduğunu, borçlu şirketin temerrüde düşmesi ve akabinde sözleşmeden dönme hakkının kullanılması ile müvekkilinin ifa ettiği edimlere ilişkin alacağı, dönme hakkının kullanılmasıyla muaccel hale geldiğini, ihtiyati haciz için öngörülen muacceliyet şartın da sağlandığını, bu nedenlerle davalı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/02/2023 (Ara Karar Tarihi) tarih 2023/126 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı kararında; “İhtiyati haciz İİK 257 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup;”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla malları gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” İİK’nin 258. maddesi uyarınca da, alacaklı alacağı ve gerektiğinde haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermek zorundadır. İhtiyati haczin, bir para alacağının ödenmesini güvence altına alan ve borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasını ifade eden tedbir niteliğinde bir kurum olması nedeniyle mahkemece, bu yöndeki istem değerlendirilirken gerçeğe benzerlik karinesi ile hareket edilmelidir. Yine İİK 259 – (Değişik: 3890 – 3.7.1940 / m.1) göre ihtiyati haciz isteyen alacaklı hacizde haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96. maddesinde yazılı teminatı vermeye mecburdur. Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz. Somut olayda; Davacının, her ne kadar Ukrayna’ya ihraç edilmek üzere jenaratör satın alma arayışı içerisine girdiği ve bu bağlamda yaptığı araştırmalar çerçevesinde borçlu şirket ile temasa geçtiğini ve ihtiyaç duyduğu malzeme listesini davalı firmaya ilettiğini, davalı firmanın da davacıya yardımcı olabileceğini bildirdiği, davacıya icap anlamına gelen 28.11.2022 tarihli proforma faturayı gönderdiğini, davacının da faturada belirtilen bedelin 1/2’sinin derhal ödediğini, davalının gününde jeneratörleri teslim etmediğini, İİK m.257’de düzenlenen ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiş ise de, bu iddiaların kanıtlanmasının ancak yargılamayla mümkün olduğu ve bu aşamada sunulan delillerin tek başına bu iddiaların gerçekliğine dair yaklaşık ispat unsurunu sağlayacak yeterliliğe sahip olmadığı, sonuç olarak dosyada yapılan incelemelerde yaklaşık ispat şartlarının gerçekleşmemiş olduğu ve yine mevcut delillere göre temerrütün gerçekleştiğine dair yeterli bir kanı oluşmadığından davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir.”gerekçesi ile, Yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle istinaf etme gerekliliğinin hasıl olduğunu, Mahkeme her ne kadar red gerekçesinde mevcut delillere göre temerrüdün gerçekleştiğine dair yeterli kanının oluşmadığını belirtmiş olsa da mevcut durumun bu şekilde olmadığının izahtan vareste olduğunu; her ne kadar tacirler arasında temerrüdün ihtar yoluyla gerçekleşebileceği kabul edilse de müvekkili tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu 25. İcra Müdürlüğü’nün 2022/22053 E. Numaralı dosyasıyla takibe geçilmesi ile birlikte davalı tarafın temerrüde düştüğünü; bu hususla alakalı yerleşik yargı içtihatlarının da şu şekilde olduğunu (Yargıtay 15. HD 19.01.1978 T., 1977/1857 E.)” müvekkili tarafından davalı tarafın temerrüde düşürülmediğinden söz edilemeyeceğini, Bununla birlikte yine mahkemece İhtiyati Haciz Kararının verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispat şartının da mevcut olmadığının değerlendirildiğini, bu değerlendirmeye katılmanın mümkün olmadığını; dosyaya ibraz ettikleri gerek taraflar arasında akdedilen sözleşme gerekse de bu sözleşmeye bağlı olarak yapılan ödemelere ilişkin sunulan açıklamalı dekontlar ve tarafların yazışmaları birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık ispat şartının fazlasıyla karşılandığının görüleceğini; yine borçlu şirketin sözleşmeden kaynaklı borcunu ifa ettiğine, malları teslim ettiğine ilişkin herhangi bir itirazının vaki olmamasının taleplerinde haklı olduklarının somut göstergesi olduğunu, Borçlu şirketin temerrüde düşmesi ve akabinde sözleşmeden dönme hakkının kullanılması ile müvekkilin ifa ettiği edimlere ilişkin alacağının, dönme hakkının kullanılmasıyla muaccel hale geldiğini; İhtiyati Haciz için öngörülen muacceliyet şartının da sağlandığını, Konuyla alakalı Yargıtay’ın ilgili kararının şu şekilde olduğunu: ”Somut olaya gelince düzenlenen tutanak ve belgelerde davalı alt yüklenicinin işi bıraktığına dair ibareler olduğu yine davacıların davalı şirkete avans ödenesi yaptığına dair banka dekontları ve … ödemeleriyle ilgili makbuzlar bulunduğu ve davacılar …. Noterliği’nin 07.08.2015 gün … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bu alacaklarını talep etmiş olup davalının ödemeden kaçındığı anlaşılmaktadır. Bu haliyle para alacağı bulunması, muaccel olması ve talep edilmesine rağmen ödemeden kaçınılmış olması sebebiyle İİK’nın 257/I. maddesindeki ihtiyati haciz koşulları oluştuğundan mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür. (T.C. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas: 2017/2365 Karar: 2017/4563 Tarih: 28.12.2017) Tüm bu açıklanan nedenlerle mahkemece verilen İhtiyati Haciz Kararının reddine ilişkin ara kararın kaldırılarak davalı şirket aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesinin gerektiğini, İleri sürerek, yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasını davalı şirket aleyhine ihyitati haciz karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; ticari satış ilişkisinden doğduğu iddia olunan bakiye iade alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Taraflar arasında 28/11/2022 tarihinde, davalının davacıya gönderdiği proforma faturada yer alan telkif üzerinden, 21 adet jeneratörün 139.900,00-USD bedelle davacıya satışı için anlaşma yapıldığı, davacının anlaşma kapsamında 28/11/2022 tarihinde satış bedelinin 67.000,00-USD’sini, 18,69-TL kur üzerinden 1.24.210,00-TL olarak davalı hesabına gönderdiği, davalının 06/12/2022 tarihinde bu bedelin 450.000,00-TL’si davacıya iade ettiği uyuşmazlık konusu değildir. Davacı; taraflar arasındaki sözlü görüşmelerde teslim tarihinin 31/11/2022 olarak kararlaştırıldığını, bu tarihte teslimin gerçekleşmediğini, sözlü görüşmelerde teslim tarihinin bu kez 02/12/2022 olarak kararlaştırıldığını, teslimin bu tarihte de yapılmadığını, davalının daha iyi teklif veren firmalar bulunması nedeniyle teslim yapılmayacağını beyan ettiğini, kararlaştırılan tarihte teslimat yapılmadığı için davalının temerrüde düştüğünü ve davacının sözleşmeden döndüğünü, davacının ödenen bedelin yalnızca 450.000,00-TL’sini iade ettiğini, bakiye 798.242,29-TL nin ödenmediğini, bu tutarın tahsili için başlatılan takibe haksız itiraz edildiğini ileri sürmüş, takibe işlemiş faiz ile birlikte konu edilen iade tutarı ihtiyati haciz talep etmiştir.Davalı; sözleşme konusu jeneratörlerin üretiminin yapılarak davacıya satılacağı konusunda anlaşıldığını, teslim tarihinin ise dört-altı hafta arası olarak kararlaştırıldığını, üretim sipariş üzerine yapıldığı için, davacının sözleşmeden cayması durumunda ödenene bedelin avans olarak davalıda kalacağı hususunda da anlaşıldığını, anlaşma sonrası üretime başlanıldığını, ancak davalının en başta kararlaştırılan koşullardan vazgeçerek erken bir tarih için teslimat istediğini, piyasada daha ucuza ürün bulabileceğini beyan ederek, istediği tarihte teslimat yapılmazsa sözleşmeyi feshedeceğini bildirdiğini, davacının nakit ihtiyacı olduğuna dair talep ve ısrarı üzerine kendilerine gönderilen bedelin 450.000,00-TL’sinin, daha sonra teslimat akabinde tekrar ödenmek kaydıyla davacıya iade edildiğini, taraflar arasında satılanın teslimine ilişkin ifa zamanının net olarak kararlaştırılmamış olması karşısında, davacının temerrüde ilişkin iddialarının dinlemeyeceğini, sözleşmeden haksız olarak dönen davalının gönderdiği avansın anlaşma gereği davalıya ait olduğunu savunmuştur. İİK’nun 257/1 fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nun 258 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. Somut olayda; proforma fatura, davacının davalıya yaptığı ödemeye, davalının davacıya yaptığı iadeye ilişkin dekontlar, e-mail yazışmaları, cevap dilekçesi ile tüm dosya kapsamına göre; davacının muaccel ve rehinle temin edilmemiş satış bedeli iadesi alacağının mevcut olduğuna dair iddiasının esası bakımından yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada oluşmadığı anlaşılmış olup, mahkemece talebin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştırç Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden; davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.