Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/758 E. 2023/803 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/758 Esas
KARAR NO: 2023/803 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/625 Esas – 2022/613 Karar
TARİHİ: 12/10/2022
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 11/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının, … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’yi hasım göstererek İstanbul 22. İş Mahkemesi’nin 2017/553 Esas sayılı dosyasında prime esas kazancın tespiti davası açtığını, ancak dava devam ederken ilgili şirketin ticaret sicilden resen terkin edildiğinin yapılan yargılamada öğrenildiğini, iş mahkemesinde açılan davada taraf teşkilinin sağlanması açısından ihya davası açmak üzere mehil verildiğini beyanla … sicilinde kayıtlı … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’nin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davalı kurumun TTK madde 32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 34. maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye süreci eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı müvekkili Ticaret Sicil Müdürlüğünün sorumluluğunun bulunmadığını, anılan şirketin 05/01/2018 tarihinde tescil edilen genel kurul kararına istinaden tasfiyeye girdiğini ve tasfiye memuru olarak …’in atandığını, tasfiye sonu genel kurul kararı ve gerekli prosedürün yerine getirildiğine dair evrakların davalıya verilmesi ve talebe dayalı olarak 06/11/2018 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiğini, davalı müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını beyanla davanın reddine, aksi halde müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalı tasfiye memuru davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 12/10/2022 tarih ve 2021/625 Esas – 2022/613 Karar sayılı kararında; “Dava, sicilden terkin edilen dava dışı şirketin İstanbul 22. İş Mahkemesinin 2017/553 Esas saysılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilmesine ilişkin ihya davasıdır. Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının savunması, ticaret sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; …nün … sicil numarasında kayıtlı Tasfiye Halinde … San ve Tic AŞ’nin sicilden terkin edildiği, şirketin son tasfiye memurunun … olduğu, ihyası talep edilen şirket aleyhine İstanbul 22.İş Mahkemesinin 2017/553 esas sayılı dosyasında tespit davası açıldığı ve yargılamanın halen derdest olduğu, açılan davaya devam edilerek hüküm kurulabilmesi için davaya konu şirketin yeniden ihyasına karar verilmesi gerektiği, ayrıca ticaret sicil kayıtlarında şirketin son tasfiye memuru … olduğundan, …’in söz konusu davada ihyasına karar verilen şirketi temsil etmek üzere Tasfiye Memuru olarak atanmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur. “gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile; münfesih … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına davaya devam edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, münfesih şirketin dava ve taraf ehliyetine sahip olmadığından bahisle huzurdaki davanın maddi ve hukuki bir temelinin bulunmadığını, şirketin davacıların ihya talebine konu ettikleri dosyada yargılama devam ederken, ticaret sicilden terkin edildiğini, tasfiye memuru olarak müvekkili …’in atandığını, şirketin, usul ve yasaya uygun olarak, Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilanların yerine getirilmesi suretiyle terkin işleminin gerçekleştirildiğini, tasfiyeye ilişkin ilgili belgelerin dilekçe ekinde yer aldığını, bu halde, davacıların ihya talebine konu ettikleri davada, söz konusu şirketin dava ve taraf ehliyetine sahip olmadığının açık olduğunu, davacıların yasal bir dayanağı olmayan ihya taleplerinin reddi gerektiğini, HMK’nın 115. maddesi uyarınca mahkemenin yargılamanın her aşamasında tarafların dava veya taraf ehliyetine sahip olup olmadıklarını gözetmesi ve buna göre hüküm kurması gerektiğini, HMK’nın 114. maddesinde tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmalarının dava şartı olarak sayıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde ilgili İş Mahkemeleri davasıyla ilgili bilgi vermediğini, ilgili iş dava dosyasında yargılamanın devam ettiğinin belirtildiğini, şirketin dava devam ederken tüzel kişiliğinin son bulması halinde, şirketin taraf ehliyeti ortadan kalkacağı için davaya devam edilmesine imkan olmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen geçici 7. maddede özel dava şartları sayılmış olup, huzurdaki davadaki iddiaların işbu şartları taşır nitelikte olmadığından bahisle davanın usulden reddinin gerektiğini, bu madde gereğince ihya davasını ancak hukuki menfaati bulunan kişilerin açabileceğini, ihya davasında kanun koyucu tarafından birtakım özel dava şartlarının belirlendiğini, dava dilekçesinde, davacının hukuki menfaati olduğuna dair herhangi bir beyan ve delile rastlanılmadığını, kanun maddesinde görüldüğü üzere şirketin ihyasının istenebilmesi için hukuki menfaat olmasının şart olduğunu, hukuki yarar HMK madde114 gereğince dava şartı olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen geçici 7. maddede özel dava şartı olan hukuki menfaat ile birlikte okunduğunda dava şartı yokluğu sebebiyle davanın esasına geçilmeden reddi gerektiğini, yine aynı madde uyarınca ticaret sicilinden kaydı silinen şirketin alacaklılarının ihya davası açabildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde ilgili İş Mahkemeleri davasıyla ilgili bilgi vermediklerini, ilgili iş dava dosyasında henüz karar verilmemiş olması sebebiyle, kesinleşmiş bir alacağın olduğundan bahsedilemeyeceğini, davacı karar kesinleşmeden işbu davayı açmış olduğundan bahisle iddia ettikleri işçilik alacağının henüz likit ve icra edilebilir hale gelmediğini, 6102 sayılı TTK’ya eklenen geçici 7. madde uyarınca özel dava şartı olan, dava açabilecek kişilerin ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatiften alacağının bulunması gerektiği gözetildiğinde, alacaklı sıfatına haiz olmayan davacının huzurdaki davayı açma konusunda maddi ve hukuki bir temeli bulunmadığını, her halükarda davanın reddi gerektiğini, işbu davanın açılmasında müvekkili …’in herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını, tasfiye prosedürü usul ve yasaya uygun şekilde yapılmış olup müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden bahsedilemeyeceğini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin taraflarına yükletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ticaret sicil kayıtlarında görüleceği üzere müvekkili şirketin tasfiyesinin süresinde tüm yasal prosedürlere ve mevzuata uygun davrandığını, gazete suretlerinde görüleceği üzere, alacaklıların alacağını bildirmesi için üç kez ilan yapıldığını, bu konudaki aleniyetin sağlandığını, müvekkili …’in işbu davanın açılmasına sebep olduğundan söz edilemeyeceğinden bahisle aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri nedeniyle ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde “tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veyan birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” denilmek suretiyle ek tasfiye düzenlenmiştir. Tasfiye Halinde … Ticaret A.Ş.’nin sicil kaydı 06.11.2018 tarihinde tasfiye neticesinde davalı …’nce terkin edilmiştir. İhyasına karar verilen şirket aleyhine, davacı tarafça İstanbul 22. İş Mahkemesi’nin 2017/553 Esas sayılı dosyası ile 21.12.2017 tarihinde sigortalı hizmetlerin tespiti davası açılmış ve dava dosyasının derdest olduğu anlaşılmıştır. Şirketin tasfiyesinin, hakkında davacı tarafından açılmış ve derdest dava dosyası olması nedeniyle tamamlanmadığı, ek tasfiye işlemlerinin yapılması için yeniden sicile tescil edilmesi ve tasfiye işlemleri eksik bırakıldığından ek tasfiye işlemleri yönünden tasfiye memurunun görevinin devamına karar verilmesi gerekir. Bu nedenle Mahkemece davacının şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi, İstanbul 22. İş Mahkemesi’nin 2017/553 Esas sayılı dosyasında ihyası istenen şirket vekili tarafından cevap dilekçesi sunulmuş olup şirketin davadan haberdar olduğu, buna rağmen tasfiye işlemlerinin tamamlandığı anlaşıldığından davalı tasfiye memurunun davanın açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerekirken, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakıldığı ve davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmediği ancak bu hususta davacı tarafça yapılmış bir istinaf başvurusunun bulunmadığı, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun haksız olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Tasfiye Memuru …’in istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.