Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/750 E. 2023/726 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/750 Esas
KARAR NO: 2023/726 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2019
DOSYA NUMARASI: 2017/876 Esas – 2019/157 Karar
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Dairemizden verilen 15/04/2021 tarih ve 2019/1187 Esas – 2021/521 Karar sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29/12/2022 tarih ve 2021/5425 Esas – 2022/9642 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla; dosya incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 23/11/2016 tarihinde … marka bir aracı 96.935,01 TL bedelle davalıdan aldıktan yaklaşık 3 ay sonra 14/01/2017 tarihinde aracın debriyaj setinde yaşanan sorun nedeniyle çalışamaz halde çekici ile yetkili servis olan … AŞ’ye teslim edildiğini, 17/01/2018 tarihinde aracın tamir edilerek teslim alındığını, yine aynı araçta 31/01/2017 tarihinde bu kez motor arızası uyarısı ve çekiş gücünün düşmesi nedeniyle yetkili servis olan … AŞ’ye şirkete çalışamaz halde teslim edildiğini, müvekkilinin aracını 23/09/3/2017 tarihinde yanı servise teslimden 2 ay sonra aracının teslim aldığını, müvekkilinin araç değişimi yapmak istediğini, araçta değer kaybı oluştuğunu beyan etmesi üzerine müspet bir cevap verilmediğini ve aracın firma yetkilisinin itirazı kaydına müteakip teslim alındığını, ancak hemen akabinde aracın tekrar arızalandığını, 28/09/2017 tarihinde ancak çekici yardımı ile tekrar servise götürülebildiğini, aracın davanın ikame edildiği tarihte serviste olduğunu ve taraflarına hiç bir belge verilmediğini, müvekkilinin işbu aracı işçi servisi olarak kullandığını, aracın servis hizmeti verebilmek için satın alındığını ve motor arızası sebebiyle 2,5 ayı bulan ve hala devam etmekte olan tamir süresi zarfında müvekkilinin işçilerinin ulaşımını taksi ile sağlamak zorunda kaldığını, ancak taksi fişlerinin kalabalık olması ve dava açılacağı öngörülmediğinden toplanmadığını, bu nedenle ibraz edemediklerini, dava konusu aracın 0 km ve yeni bir araç olarak yetkili bayi olan davalı şirketten alındığını, halihazırda garanti kapsamında olduğunu, araç henüz 10 aylık olmasına rağmen servisten çıkamadığını belirterek, söz konusu aracın birebir yenisi ile değiştirilmesine, müvekkilinin söz konusu aracın tamiri sırasında işçilerin ulaşımına harcadığı ulaşım bedelinin tespiti ile dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dava konusu aracın, gördüğü tamir ve bakım sonucu değişen parçaları nedeniyle değer kaybı bulunduğundan, değişim talebinin reddi halinde değer kaybının dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının ayıp ihbar sürelerine uymadığını, araçta meydana gelen arızaların sebebinin kullanıcıdan kaynaklandığını, davacının başvurusu sonucu gerekli olan tamirlerinin yapılarak aracın iade edildiğini, arızanın nedininin yakıt kalitesi ve dizel egzos sıvısı standartlarına uyulmamasından kaynaklandığını, davacının her ne kadar aracın davanın ikame edildiği tarihte serviste olduğunu beyan etmiş ise de, aracın 30/09/2017 tarihinde davacıya tesliminin sağlanılığını, araçta üretiminden kaynaklı bir arıza bulunmadığını, garanti kapsamında onarımın sağlandığını, bu nedenle misliyle değişim talebinin yerinde olmadığını, davacının zararını somutlaştırmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/02/2019 tarih ve 2017/876 Esas – 2019/157 Karar sayılı kararı ile; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava,ticari satıma konu araçtaki ayıp nedeniyle aracın misliyle değiştirilmesi, olmadıağı takdirde değer kaybı ve aracın kullanılmamasından kaynaklı zararın tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamında bulunan belgelere göre dava konusu edilen … plakalı aracın davalı tarafından 0 KM araç olarak davacıya satıldığı sabittir. Aracın kullanımı sırasında bilirkişi kurulunca da belirlenen ilk arızası 14.01.2017 tarihinde meydana gelmiş olup, 3 günlük süre içerisinde debriyaj seti değiştirilerek araç teslim edilmiştir. Daha sonra aracın meydana gelen arızası nedeniyle 31.07.2017 tarihi itibariyle teslim edilmiş olup, yapısal arızaları giderildikten sonra 22.09.2017 tarihinde araç onarılarak davacıya iade edilmiştir. Sonraki tamir ön ve arka fren balatalarına ilişkin olup, olağan tamir olarak görülmüştür. TTK nın 23. Maddesi gereğince satılanda ayıp bulunması halinde alıncının, satılanı gözden geçirerek 2 gün içerisinde satıcıya ihbarı, aybın olağan bir gözden geçirme ile fark edilmeyecek ayıplardan olması halinde ise 8 gün içinde incelemek veya inceletmekle ve bu inceleme sonucu malın ayıplı oludğunu ortaya çıkarsa haklarını korumak için bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğu, diğer durumlarda ise TBK nın 223. Maddesinin 2. Fıkrasının uygulanacağı düzenlenmiştir. TBK’nın 223.maddesinin son fıkrasında alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimi ihmal etmesi halinde satılanın mevcut şekilde kabul etmiş sayılacağı, ancak satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkaramayacak bir ayıp bulunmaması halinde bu hükmün uygulanamayacağı, bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılması halinde satıcıya bildirileceği düzenlenmiştir. Somut olayda bilirkişi raporlarında belirlendiği üzere araçtaki ayıp olağan bir kontrolle dahi farkedilmeyecek gizli bir ayıp olduğundan ve ayıbın ortaya çıkması ile birlikte süresinde onarım için davalıya başvurulması nedeniyle ayıp ihbarının süresinde yapıldığı kabul edilmiştir. TBK’ın 227.maddesinde alıcının seçimli hakları düzenlenmiş olup, öncelikle satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alı koyup ayıp oranında satış bedelinde indiirm isteme, aşlı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafların satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkan varsa satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme hakları kanunca alıcıya tanınmıştır. Davacı alıcı son bentte belirlenen imkan varsa, satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesini isteme hakkını kullanmıştır. Devam eden bentte alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verilebilir, düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda satılanın gizli ayıbının ortaya çıkmasından sonra süresinde ihbarda bulunulduğu ve 2.onarımın 60 günde tamamlanarak aracın teslim edilmiş olması nedeniyle TBK’nın 227/3.maddesi gereğince sözleşmeden dönme veya zararın miktarı dikkate alınarak ayıpsız misli ile değiştirme talebi mahkememizce yerinde görülmemiştir. Ancak aracın tamiri dikkate alındığında, araçtan 4.000,00TL değerinde değer kaybı bulunduğu ve aracın kaldığı sürenin olağan tamir sürenin çok aşması nedeniyle mahrum kalınan kazanç veya ikame araç alacağı bulunduğu, bu miktarında denetime elverişli bilirkişi raporuyla 10.600,00TL olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, misli ile değiştirilme talebi yasada ki hüküm kapsamında takdiri olarak yerine getirilmediğinden red nedeniyle davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının kısmen kabulü ile; davacının aracın misli ile değiştirilmesi veya bedelinin iadesi talebinin reddine, 2-Aracın kullanılmadığı süre için takdiren 10.600,00-TL maddi tazminat ile 4.000,00-TL değer kaybı olmak üzere toplam; 14.600,00-TL dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece mahkemesince, gizli ayıbın mevcut olduğu, süresinde ayıp ihtarının yapıldığı ve satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilmesi hakkının kendileri tarafından kullanıldığının kabul edildiğini, ancak 2. onarımın 60. günde tamamlanarak aracın teslim edilmiş olması nedeniyle TBK 227/3 gereğince sözleşmeden dönme veya zararın miktarı dikkate alınarak ayıpsız misli ile değiştirme taleplerinin reddedildiğini, yanılgılı değerlendirme ile tesis edilen kararın hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesince, 26.09.2018 tarihli bilirkişi raporunun aksine, üretim hatasından kaynaklanan gizli ayıplar nedeni ile müvekkilinin araçtan beklediği yararı elde edemediği hususunun irdelenmediğini, 26.09.2018 tarihli bilirkişi raporu ile de sabit olduğu üzere, aracın 22.11.2016 tarihinde 0 km olarak satın alındıktan hemen sonra, garanti süresi içinde, henüz 1 sene ve daha 13000 km olmadan müteaddit defalar üretim hatası-gizli ayıplardan kaynaklandığı kanaatine varılan arızalar için defalarca servise bırakıldığının sabit olduğunu, A- 14.01.2017(2038 Km ) Volant hasarı değişiminin gerekmesi (gizli ayıp üretim hatası kanaati ) B- 28.07.2017(12340Km) Motor arızası lambalarının yanması(değerlendirme yapılmamıştır) C- 31.07.2017(12495Km) Akü arızalı değişmeli -Ad Blue deposu arızalı değişmeli(depo arızasının kullanıcı kaynaklı olamayacağı kanaati ile gizli ayıp üretim hatası)
D-28.09.2017(12736Km)Vites halatı değişimi gerekli ( değerlendirme yapılmamıştır) E-14.12.2017(16852Km) Ön-arka fren balata değişimi F-09.02.2018(20053Km)aracın sürgülü yolcu kapısında takılma(değerlendirme yapılmamıştır) 26.09.2018 tarihli Bilirkişi Raporunda; arızaların meydana gelişinde kullanım hatası olmadığı imalat hatası olduğu, ayıbın gizli imalat ayıbı olduğu, ayıp ihbarlarının servis fişleri ile ortaya çıktığı, arızaların garanti süresi içinde iken ücretsiz değiştirilmekle birlikte, sık sık tekrarı ile araçtan beklenen faydanın sağlanamayacağı kanaatine ulaşıldığının net bir şekilde belirtildiğini, bu yönüyle yerel mahkemenin uzmanlık, özel bilgi ve tecrübe gerektiren 26.08.2018 tarihli bilirkişi raporunu göz önünde bulundurmayarak aksine hüküm tesis etmesinin hatalı olduğunu, Bilirkişi raporuna göre, dava konusu araçta üretimden kaynaklı ve kullanımla ortaya çıkan gizli ayıpların olduğu, sürücüden kaynaklanan bir hatanın olmadığı sabit olmakla, aracın arızalarının tamirleri dolayısıyla en uzunu 53 gün olmak üzere günlerce müteaddit defalar serviste kaldığı, arızaların niteliği nedeniyle araçtan faydalanamamanın süreklilik arz ettiği, araçtaki ayıpların kullanımı önemli ölçüde etkilediği açık olmakla, bu durumda TBK.’nın 227. maddesi uyarınca davalının satılan ve bünyesinde gizli ayıp bulunduran araca karşı sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, Bu konudaki yerleşik içtihatlar ile; aracın onarımı yapılmış olsa bile araçtaki ayıpların kullanımı etkileyen gizli ayıplar olması -imalattan kaynaklanması, bu ayıpların araçtaki kullanımı önemli derecede etkileyen nitelikte olduğu gerekçeleri ile davacının BK nun 203/1, TBK nın 227 /4 maddelerinde bahsi geçen satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme hakkını kullanmasına cevaz verildiğinin belirtildiğini, ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/14844 E., 2018/89 K.- 19. Hukuk Dairesi 2015/689 E. , 2015/11401 K. – 19. Hukuk Dairesi 2017/3380 E. – 2018/4509 K.) Müvekkilinin, davaya konu araç her arızalandığında aracın değiştirilmesi talebi ile firmaya başvurmuş olmasına rağmen, aracın servis bölümüne alınarak uzun süren tamir süreçlerinin başlatılmış olduğunu, aracın servise bırakılıp serviste işlemleri bittikten sonra her defasında itirazı kayıt ile teslim alındığını, bu durumun davalı firma tarafından tutanaklara geçirilmemesine karşın, müvekkilinin aracı itirazı kayıtla teslim almak istediğini ve değişim talebi ile firmaya defalarca başvurmuş olduğu hususlarının, dinletecekleri tanıklar ile ispat olunacağını, Yerel mahkemece gerekçe kısmında ‘durum haklı göstermiyorsa hakim satılanın onarılmasına ve satış bedelinin indirilmesine karar verebilir’ düzenlemesine atıf yapıldığının anlaşıldığını, ancak içtihadi uygulamaya göre işbu hükmün uygulama alanının tamiratın önemsiz ve değer anlamında düşük olduğu arızalar için olduğunu belirterek; İlk Derece Mahkemesi kararının, aracın misli (yenisi) ile değiştirilmesi taleplerinin reddi yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin, dava konusu araçtaki sorunun olağan bir kontrolle fark edilemeyecek nitelikte gizli ayıplı olduğu ve bu doğrultuda TBK m.223/2 uyarınca davacı tarafça ayıp ihbar süresine riayet edildiği tespitinin hatalı olduğunu, somut olayda mahkemenin tespitinin aksine, -dava konusu ayıbın kabulü anlamına gelmemek üzere- debriyaj seti şikayetinin inceleme yapılması halinde tespit edilebileceğini, bu nedenle davanın öncelikle ayıp ihbar külfetine uyulmadığı gerekçesiyle reddedilmesi gerektiğini, Araçta meydana gelen arızaların sebebinin kullanıcıdan kaynaklandığını, sarf malzemesi olan baskı balata sisteminin kullanıma bağlı olarak hasarlanabileceğini, motor arıza lambasının yanmasına sebep olan hasarın ise, dizel egzoz sıvısının standartlara uygun kullanılmamasından kaynaklandığını, yasal mevzuatlar gereği emisyon standardını sağlamak adına egzoz sisteminde DPF ve SCR olmak üzere iki sistemin yer aldığını, sistem uyarı verdiğinde uygun özellikte dizel egzoz sıvısı dolumu yapılması gerektiğini, eğer sistemde sıvı biter ve uygun özellikte sıvı eklenmezse araç emisyon standartını sağlamayacağından aracın çalışmaz hale geleceğini, ISO 22241-1 standartlarına uygun yakıt ve dizel egzoz sıvısının kullanılmaması halinde emisyon standartını sağlanamayacağı gibi, aracın çalışamaz hale de gelebileceğini, somut araçtaki arızanın kök nedeninin de yakıt kalite ve dizel egzoz sıvısı standartlarına uyulmamasından kaynaklandığını, Yetkili servislerce orjinal parça ile yapılan mekanik onarımın, araçta değer kaybı oluşturmayacağını, aracın kullanılamayan süresine ilişkin davacının uğradığı iddia edilen ikame araç zararının tespitinin de hatalı olduğunu, Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliği ekinde binek otomobiller, kamyonetlerin azami tamir süresinin 30 iş günü olarak belirtildiğini, buna göre azami tamir süresi hesaplaması yapılırken, aracın serviste kaldığı 53 günden 30 günlük azami tamir süresinin düşülmesi gerektiğini, zira müvekkili şirketin azami tamir süresinin aşılan süresinden sorumlu olacağını, Davacının, misli ile değişim talebinde bulunduğunu, talebini terditli oluşturmadığından, talebin reddi nedeniyle kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin davanın kısmen kabul kararının kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin 15/04/2021 tarih ve 2019/1187 Esas – 2021/521 Karar sayılı ilk kararı ile; ” Bilirkişi raporuna göre, araçta meydana gelen arızaların sebebinin kullanıcıdan kaynaklanmadığı, araçtaki ayıplar, olağan bir kontrolle farkedilmeyecek nitelikte gizli ayıplar olduğundan ve ayıbın ortaya çıkması ile birlikte süresinde onarım için davalıya başvurulması nedeniyle ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, yeni alınan bir araçta çok kısa süre içerisinde bu denli çok arızanın meydana gelmesinin araçtan beklenilen faydayı ve sürekli kullanımı engeller nitelikte bulunduğu, davacı vekilince UYAP’tan ibraz edilen 27/08/2019 tarihli dilekçede, araçtaki arızaların karardan sonra hatta istinaf aşamasında dahi devam ettiğinin beyan edilerek, araca yapılan tamirlere ilişkin servis belgelerinin ibraz edildiği de nazara alındığında, davacının araçtan beklediği yararı sağlayamadığı, arızaların tekrarlamaya devam ettiği, davacının ayıplı aracı kullanmaya zorlanmasının doğru olmayacağı, dolayısıyla misli ile değişim ve aracın serviste tamiri sırasında araç mahrumiyetinden kaynaklanan maddi zararının davalıdan tahsiline yönelik talebinin yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak araç mahrumiyetinden kaynaklanan zararın hesabında, azami tamir süresini aşan kısım yönünden tazminat hesabı yapılması gerekmekte olup, dosya içeriğine göre garanti kapsamında azami tamir süresinin 30 iş günü olduğu anlaşılmakla, bakiye 14 gün yönünden zararın belirlenmesi gerektiği, bilirkişi raporunda aynı nitelikteki aracın günlük kira bedelinin 200,00 TL olduğu bildirilmekle, davacının araç mahrumiyeti nedeniyle 14×200=2.800,00 TL talep edebileceği anlaşılmaktadır. Davacı tarafça aracın misli ile değişim talebi kabul edilmediği takdirde değer kaybına hükmedilmesi istenilmiş olup, terditli olup hüküm kurulmayan değer kaybı talebi yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; “1-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ, davacının istinaf başvurusunun ise KABULÜ İLE; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2019 tarih ve 2017/876 Esas- 2019/157 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle;Davanın KISMEN KABULÜ ile; 2-Davacı tarafça davalı …Otomotiv A.Ş.’den satın alınan Şase No:…, Cinsi: Minibüs(CA Tek Katlı ), Model yılı: 2016, Tipi: …, Marka: … ve … plakalı aracın davalı tarafça ayıpsız misli ile değiştirilmesine, davaya konu aracın davalıya iadesine, 3-Aracın kullanılmadığı süre için 2.800,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 29/12/2022 tarih ve 2021/5425 Esas – 2022/9642 Karar sayılı kararı ile; ” İstinaf mahkemesince, davacı vekili tarafından sunulan 27.08.2019 tarihli dilekçenin ekindeki servis belgelerine göre araçtaki arızanın devam ettiği kabul edilerek davaya konu araç üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmadan dosyadaki belgeler doğrultusunda ilk derece mahkemesi tarafından alınan iki bilirkişi raporuna aykırı şekilde karar verilmiştir. Ancak dava konusu uyuşmazlık teknik bilgiyi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yapılması zorunluluktur. Buna göre, ilk derece mahkemesince alınan raporlar kabul edilmediği takdirde, konusunda uzman bilirkişilerden araç üzerinde yapılacak inceleme ile dava konusu araçta arızanın devam edip etmediğinin, üretim hatası olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. 6098 sayılı TBK m. 227/4, “Alıcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hakim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir” şeklinde düzenlenmiştir. Davacı, aracın misliyle değişimini talep etmişse de hakim, somut olayın koşullarına göre satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilecektir. Yasada belirtilen koşullar gerçekleşip gerçekleşmediği toplanan delillere göre bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, ” karar verilmiş ve dairemizce önceki kararda ısrar edilmiştir.
İSTİNAF TALEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı araç satışından kaynaklanan aracın misli ile değiştirilmesi ve aracın kullanılmamasından kaynaklı zararın tahsili, aracın değiştirilmesi talebinin kabul edilmemesi halinde değer kaybı istemine ilişkindir. Dairemizce İlk Derece Mahkemesi’nin kararının kaldırılması ile verilen karar davalı yönünden esasa ilişkin nedenlerle bozulmuştur. Dairemizin bozulan karar gerekçesinde; “Bilirkişi raporuna göre, araçta meydana gelen arızaların sebebinin kullanıcıdan kaynaklanmadığı, araçtaki ayıplar, olağan bir kontrolle farkedilmeyecek nitelikte gizli ayıplar olduğundan ve ayıbın ortaya çıkması ile birlikte süresinde onarım için davalıya başvurulması nedeniyle ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, yeni alınan bir araçta çok kısa süre içerisinde bu denli çok arızanın meydana gelmesinin araçtan beklenilen faydayı ve sürekli kullanımı engeller nitelikte bulunduğu, davacı vekilince UYAP’tan ibraz edilen 27/08/2019 tarihli dilekçede, araçtaki arızaların karardan sonra hatta istinaf aşamasında dahi devam ettiğinin beyan edilerek, araca yapılan tamirlere ilişkin servis belgelerinin ibraz edildiği de nazara alındığında, davacının araçtan beklediği yararı sağlayamadığı, arızaların tekrarlamaya devam ettiği, davacının ayıplı aracı kullanmaya zorlanmasının doğru olmayacağı, dolayısıyla misli ile değişim ve aracın serviste tamiri sırasında araç mahrumiyetinden kaynaklanan maddi zararının davalıdan tahsiline yönelik talebinin yerinde olduğu” kanaatine varılmıştır. Dosyadaki tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporları, toplanan deliller, davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebepleri birlikte değerlendirildiğinde; aşağıda belirtilen esasa ilişkin nedenlerle Yargıtay bozma ilamındaki gerekçeler somut olaya uygun görülmediğinden Dairemizce benimsenememiştir. İlk derece Mahkemesince alınan alınan 09.05.2018 tarihli ilk bilirkişi heyet raporunda; dava konusu araçta 14.01.2017 ve 31.07.2017 tarihlerinde meydana gelen arızaların garanti kapsamında servis tarafından yapılan onarım ve parça değişimi ile giderildiği, ikinci arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğu, onarım süresi 60 gün olup 10 günlük yasal süre aşıldığından davacının bu süre içinde benzer bir aracı kiralama bedeli kadar zararının meydana geldiği tespit edilmiş, Yargıtay bozma ilamında belirtilenin aksine sözleşmeden dönme ve aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebi ile ilgili bir değerlendirme yapılmadığı gibi yapılan parça değişikliklerinin araçta değer kaybına neden olmadığı mütalaa edilmiştir. Mahkemece alınan 26.09.2018 tarihli ikinci bilirkişi heyet raporunda ise; dava konusu araca garanti süresi içinde yapılan işlemlerin; – 14.01.2017 tarihli (14/01/2017-17/01/2017 teslim tarihli-çekici ile gelmiş, debdiyaj seti; volan ara birim değişmesi gerekiyor) Km 2038 Km; -28.07.2017 tarihli (28/07/2017-28/07/2017 Teslim tarihli; Motor arızası lambası yanıyor-geçici arıza kodları silinimi) Km 12340Km; -31.07.2017 tarihli (31/07/2017-22/09/2017 tesilm tarihli; Akü arızalı değişmeli; Ad Blue deposu arızalı değişmeli ) Km 12.495; -28.09.2017 tarihli (28/09/2017-30/09/2017 teslim tarihli; Vites halatı değişimi gerekli) Km 12.736; -14.12.2017 tarihli (14/12/2017 -14/12/2017 Teslime tarihli; Ön-arka fren balataları değişimi; Km16.852; -09.02.2018 tarihli (09/02/2018-09/02/2018 teslim tarihli; aracın yolcu kapısında takılma var-ayar yapıldı) Km 20.053 şeklinde olduğu, araçta yapılan onarımların gizli ayıptan kaynaklandığı, arızaların kullanıcı kaynaklı olmayacağı, araçta önemli arızaların çok kısa sürede meydana çıktığı, garanti süresi içinde iken ücretsiz değiştirilmekle birlikte sık sık tekrarı halinde araçtan beklenen faydanın sağlanamayacağı tespit edilmiş, Yargıtay bozma ilamında belirtilenin aksine sözleşmeden dönme ve aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi talebinin yerinde olmadığına yönelik bir mütalaada bulunulmamıştır. Dairemizce ikinci bilirkişi heyeti raporundan, araçta meydana gelen arızaların sebebinin kullanıcıdan kaynaklanmadığı, yeni alınan bir araçta çok kısa süre içerisinde bu denli çok arızanın meydana gelmesinin araçtan beklenilen faydayı ve sürekli kullanımı engeller nitelikte bulunduğu anlaşılmış olup, bilirkişi raporunda yer alan tespitlere aykırı bir karar verilmemiş, aksine HMK’nın 282. maddesi uyarınca, davacı vekilince UYAP’tan ibraz edilen 27/08/2019 tarihli dilekçe ekinde sunulan ve araçtaki arızaların tekrar ettiğini gösterir araca yapılan tamirlere ilişkin servis belgeleri ve tüm dosya kapsamı bilirkişi raporu ile bir bütün olarak değerlendirilerek, davacının araçtan beklediği faydayı sağlayamadığı, aracın ticari araç olması ve arızaların tekrarlamaya devam etmesi karşısında davacının ayıplı aracı kullanmaya zorlanmasının hak ve nesafet kurallarına aykırı olacağı, dolayısıyla aracın misli ile değişimi ve serviste tamiri sırasında araç mahrumiyetinden kaynaklanan maddi zararının davalıdan tahsiline yönelik talebinin yerinde olduğu, araç mahrumiyetinden kaynaklanan zararın hesabında, azami tamir süresini aşan kısım yönünden tazminat hesabı yapılması gerektiğinden dosya içeriğine göre garanti kapsamında azami tamir süresinin 30 iş günü olduğu anlaşılmakla, bakiye 14 gün yönünden zararın belirlenmesi gerektiği, bilirkişi raporunda aynı nitelikteki aracın günlük kira bedelinin 200,00 TL olduğu bildirilmekle, davacının araç mahrumiyeti nedeniyle 14×200=2.800,00 TL talep edebileceği kanaatine varılmış, Yargıtay kararında bozma nedeni yapılan bilirkişi raporlarına aykırı bir karar verilmesi sebebiyle yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğine yönelik gerekçe, yukarıda izah edilen sebeplerle dosya kapsamına uygun görülemediğinden Dairemizce benimsenememiştir.Sonuç olarak; açıklanan gerekçelerle Yargıtay bozma ilamındaki bozma gerekçesi Dairemizce benimsenemediğinden önceki karar gerekçemiz doğrultusunda ısrar edilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Dairemizin 15/04/2021 tarih ve 2019/1187 Esas – 2021/521 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE, 2-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN, Davacının istinaf başvurusunun ise KABULÜ İLE; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2019 tarih ve 2017/876 Esas- 2019/157 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; Davanın KISMEN KABULÜ ile; 3-Davacı tarafça davalı … A.Ş.’den satın alınan Şase No:…, Cinsi: Minibüs(CA Tek Katlı ), Model yılı: 2016, Tipi: …, Marka: … ve … plakalı aracın davalı tarafça ayıpsız misli ile değiştirilmesine, davaya konu aracın davalıya iadesine, 4-Aracın kullanılmadığı süre için 2.800,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan 6.812,90 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırılan 1.655,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.157,49 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 1.691,41 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 3.700,00 TL bilirkişi ücreti ile 113,00 TL posta masrafı olmak üzere; toplam 3.813,00 TL masrafın, kabul/red oranına göre hesap ve takdir olunan (%93 kabul ) 3.546,09 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 8-İlk Derece Mahkemesi’nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşıldığından; bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, kabul edilen kısım üzerinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 15.957,60 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Davacı ve davalı tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 12-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 13-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 14-Davalı tarafından yatırılan 250,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,15-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 16-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 17-İstinaf yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. kısım 2. bölüm 17/b maddesine göre hesap ve takdir olunan 5.500,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 18-İstinaf yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. kısım 2. bölüm 17/b maddesine göre hesap ve takdir olunan 5.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
19-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dair olarak, hazır olan davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/05/2023