Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/67 E. 2023/65 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/67
KARAR NO: 2023/65
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2022 ( Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2022/499 Esas
DAVA: Şirket Fesih ve Tasfiyesi
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin diğer ortaklarının, müvekkilinin güvenini sarsacak bir çok eylemde bulunduklarını, bu eylemlerden birinin davalı şirkete ait İnstagram hesabının müvekkilinden habersiz şifresinin değiştirilerek tüm ikaz ve uyarılara rağmen müvekkiline yeni şifrenin verilmemesi olduğunu, ortak …’nin adi ortaklığa ait kazançlar kapsamında pay bedellerinin eksik ödendiğini ve sonradan kurulan limited şirketin kazançlarından da kendisine hiçbir kar payı ödenmediğini iddia ettiğini, bu iddianın asılsız olduğunu, banka hesaplarından çekilen paraların bizzat ortak … tarafından çekildiğini, müvekkilinin, yaşanılan olaylar sonucunda kendisine ait bir klinik açma çabasına girdiğinden dava konusu klinikten kısmen de olsa uzaklaştığını, ayrıca bu süreçte şirkete ait vadesiz hesaptan müvekkilinin bilgisi dışında 15.04.2022 tarihinde 200.000 TL ve 06.06.2022 tarihinde 130.000 TL’nin diğer ortak …’un eşinin şirket hesabına gönderildiğini, müvekkilinin ortaklara karşı güveninin kalmadığını, bu ortaklık içerisinde şirketin devamının mümkün olmadığını, yargılama sürecinde ortakların şirketi zarara uğratmak veya ortak hesaplardan veya şirket hesabından ortakların kendi veya dava dışı 3. kişilerin hesaplarına para akışının sağlanması, başkaca harcamaların yapılması gibi işlemlerin engellenmesi amacıyla öncelikle banka hesaplarına tedbir konulması ve davalı şirkete denetim veya denetim ile birlikte onay kayyumu atanmasını talep etmek gerektiğini beyanla davalı şirketin feshine ve tasfiyesine, fesih uygun görülmediği takdirde her üç ortağa ait ortak banka hesabı ve şirkete ait banka hesaplarında bulunan miktarın şirket ortakları arasında paylaştırılmasına ve müvekkiline ait hissenin ve davalı şirketteki demirbaşlarla birlikte davalı şirketin değerinin tespit edilerek müvekkilinin payı oranında avans faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, … Bank A.Ş.’de yer alan her üç ortağa ait TR … Iban numaralı ortak hesabından ve … bank A.Ş.’de yer alan TR … Iban numaralı şirkete ait vadesiz hesaptan usulsüz çekilen, başkaca banka hesaplarına aktarılan veya harcanan miktarın kar payı oranında avans faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, dava konusu şirketin feshi kararı verilmesi halinde fesih tarihine kadar ödenmeyen kar payının avans faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine, yargılama sürecinde ortakların şirketi zarara uğratmak veya başkaca harcamaların yapılması gibi işlemlerin engellenmesi amacıyla her üç ortağa ait … Bank A.Ş.’de yer alan her üç ortağa ait TR … Iban numaralı banka hesabına ve şirkete ait … bank A.Ş.’de yer alan TR … Iban numaralı vadesiz hesabı ile … Bankası A.Ş.’de bulunan TR… Iban numaralı hesabına ihtiyati tedbir uygulanmasına ve davalı şirkete kayyum atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 14/12/2022 tarihli duruşmada; müvekkilinin son genel kurul kararı ile şirket müdürlüğünden alındığını, şirket defterlerine ulaşımının engellendiğini, bu nedenle dava dilekçemin son kısmında belirtilen hesaplara ihtiyati tedbir verilmesi ve şirkete kayyım atanmasını talep ettiklerini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesinin 14/12/2022 tarihli duruşmasında alınan 3 nolu ara karar ile “Davacı vekilinin tedbir talebinin celse arasında değerlendirilmesine,” karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 14/12/2022 tarihli duruşmasında alınan 3 nolu ara kararı uyarınca verilen 16/12/2022 tarihli gerekçeli Ara Kararı ile; “İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanununun 389/1 maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya geçikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. Dosya kapsamı itibariyle HMK 390/3 maddesinde belirlenen yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve dava konusu uyuşmazlık dışında ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği belirlenmekle; davacının, davalı şirket ortaklarına ait banka hesaplarına ihtiyati tedbir uygulanmasına ve davalı şirkete kayyum atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin koşullarının oluşmadığı belirlenmekle; davacının ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.” gerekçesi ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkilinin kurucusu olduğu davalı şirketin feshi ve tasfiyesi talebi ile Yerel Mahkeme nezdinde dava açmış olduklarını, yargılama süresince telafisi imkansız zararların önüne geçilebilmesi amacıyla davalı şirkete kayyum atanması ve banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulmasının talep edildiğini, mahkemece 16.12.2022 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir istemlerinin koşulları oluşmadığından bahisle reddine karar verildiğini, ret kararı kendilerine tebliğ edilmiş olmakla süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvuru zorunluluğu doğduğunu, davalı şirketin fesih ve tasfiyesinin talep edilme sebebinin, dava dilekçelerinde de izah edildiği üzere müvekkilin ortaklıktan uzaklaştırılmak istenmesi, diğer ortakların davranışları sebebi ile müvekkilinin diğer ortaklara duyduğu güvenini yitirmesi ve davalı şirket hesabından müvekkilin izni ve bilgisi olmaksızın çekilen ve dava dışı 3. kişiler hesabına aktarılan yüksek meblağlı tutarlar olduğunu, bankalara yazılacak müzekkere ile bu hususun tespit edilebileceğini, bunun dışında davalı şirketin 12.09.2022 tarihli genel kurulunda da müvekkilinin şirket müdürlüğü yetkisi sona ermiş olup şirket defterleri ve banka hesaplarına erişiminin engellenmekte olduğunu, müvekkili dışında davalı şirketin diğer ortakları tarafından gerçekleştirilen eylemler sebebi ile bu şirketin devamı mümkün olmayıp, bununla birlikte dava dilekçelerinde de belirttikleri üzere ihtiyati tedbir talebinde bulunma sebeplerinden bir diğerinin de müvekkilinin izni ve bilgisi dışında şirket hesaplarından dava dışı 3. kişilerin hesaplarına yapılan para transferinin önüne geçmek olduğunu, buna ilişkin yaşanan somut bir olay delilleri ile birlikte dosyada mevcut ise de talebin yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesinin hakkaniyete uygun olmadığını, banka hesaplarına ihtiyati tedbir konulmaması ve şirkete kayyum atanmaması halinde, müvekkilinin izni ve bilgisi olmaksızın ortak hesaplardan veya şirket hesabından ortakların kendi veya dava dışı 3. kişilerin hesaplarına para akışı sağlanabileceğini, bunun da müvekkilinin hakkını elde etmesini önemli ölçüde zorlaştıracağını, hatta imkansız hale getireceğini, bu nedenle başkaca harcamaların yapılması gibi işlemlerin engellenmesi amacıyla öncelikle banka hesaplarına ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve davalı şirkete denetim veya denetim ile birlikte onay kayyumu atanmasına karar verilmesi gerektiğini beyanla yerel mahkemece ihtiyati tedbirin reddine ilişkin verilen 16.12.2022 tarihli kararın kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, limited şirketin feshi ve tasfiyesi, feshin uygun görülmemesi halinde ortaklara ait ortak banka hesabı ve şirkete ait banka hesaplarında bulunan miktarın şirket ortakları arasında paylaştırılması, davacıya ait hissenin ve davalı şirketin değerinin tespit edilerek davacının payı oranında ödenmesi, ortaklara ait ortak banka hesabı ve şirkete ait banka hesaplarından çekilen, başkaca banka hesaplarına aktarılan veya harcanan miktarın kar payı oranında ödenmesi, fesih kararı verilmesi halinde fesih tarihine kadar ödenmeyen kar payının ödenmesi istemiyle açılan davada, şirket ortaklarına ait banka hesabına ve şirkete ait banka hesabına ihtiyati tedbir konulması ve davalı şirkete denetim veya denetim ile birlikte onay kayyımı atanmasına ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. TTK’nın 636/4. maddesinde fesih davası açılması halinde mahkemenin gerekli önlemleri alabileceği belirtilerek bu konuda mahkemeye takdir hakkı tanınmıştır. Mahkeme durum ve şartlara göre her olayın özelliğini değerlendirerek somut olaya uygun ve makul görülebilecek tedbirlere hükmedebilecektir. HMK’nın 390. maddesine göre de; tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Davacı tarafından ilk olarak dava dilekçesi ile ihtiyati tedbir talep edilmiş, Mahkemece talebin reddine dair verilen 28.06.2022 tarihli ara kararın istinafı üzerine, Dairemizce 2022/1517 Esas ve 2022/1198 Karar sayılı karar ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, Dairemiz karar tarihinden sonra ve ikinci talep tarihi itibariyle dosyaya yeni bir delil eklenmediği, davacı iddialarının yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat koşullarının sağlanmadığı, şirketlerde asıl olanın seçilmiş yöneticiler tarafından yönetilmesi olduğu ve davalı şirkette organ boşluğu bulunmadığı, bu nedenle Mahkemece de kayyım atama kararından dönüldüğü ve ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme ara kararının gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/01/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.