Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/656 E. 2023/602 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/656 Esas
KARAR NO: 2023/602 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/118 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 24/02/2023
DAVA: Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket … Yatırımları AŞ ile davalı … arasında bir pay devir anlaşması bulunduğunu, devralan müvekkili ile devreden …, birlikte, devre konu hisselerin ait olduğu iki no.lu davalı … İnşaat AŞ.’ye ihtarname keşide ederek, açıkça payların devredildiğini bildirdiklerini ve bu devrin pay defterinde … adına kaydedilmesini talep ettiklerini, Davalı … AŞ’nin pay defterine kayıttan imtina ettiğini, müvekkili şirketin, uzun süre meselenin dava açılmadan çözülmesi yönünde çaba sarf ettiğini, ancak meydana gelen yeni bir gelişme, müvekkilinin devraldığı payları ve bu payların ait olduğu davalı … AŞ’nin en önemli varlığı olan ve Bodrum’da bulunan taşınmazın her an hisse devri ile birlikte devredilmesinin söz konusu olduğunu ve müvekkilinin hakkının tehlikede olduğunu gösterdiğini, davadışı … AŞ, geliştirdiği ve piyasada paylaştığı sunumla …’nın hisselerinin yüzde yüzünün satın alınması ve bu suretle …’nın taşınmazının devri suretiyle projenin gerçekleştirileceğini açıkça belirttiğini, müvekkilinin taraflarının uzlaşmasıyla çözebileceği sorunu mahkeme zeminine taşımasına yol açtığını, ihtiyati tedbir kararı tesis edilmediği takdirde, müvekkili … AŞ adına pay defterine kaydedilmesi gereken paylar halihazırda, bu payları elinde bulunduran ancak gerçek hak sahibi olmayan davalı … ve diğer paysahipleri tarafından üçüncü kişilere devredilecek; üçüncü kişilerden müvekkilinin bu payları edinmesi bir daha mümkün olmayacağını, projede açık açık belirtildiği üzere, bir seçenek de, şirketin yegane varlığı olan taşınmazın devridir ki, bu olasılıkta da müvekkilinin üzerinde hak sahibi olduğu payların içi boşaltılmış olacağını beyanla; davacı … AŞ’nin davalı şirketteki paylarının devrinin ve şirketin yegane varlığı olan taşınmazın devrinin, taşınmaz üzerinde bir ayni hak ya da kuvvetlendirilmiş bir şahsi hak tesis edilmesinin ihtiyati tedbir yoluyla yasaklanmasını, davalı …’nun davalı şirketteki paylarını davacı şirkete devrettiğinin tesbitini ve vaki olan pay devrinin, davalı şirketin pay defterine TTK.m. 490 ve 499/3 hükümleri uyarınca yazımını ve bu suretle davacı … Yatırımları AŞ’nin davalı şirket nezdinde paysahipliği sıfatını kazandığının hükme bağlanmasını, terditli olarak, pay devir sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle pay senetlerinin veya ilmühaberlerin varlığının tespit edilmesi halinde, pay devir sözleşmesinin bir devir vaadi hükmünde olmasından hareketle, devre yanaşmayan …’nun payları devrettiğine hükmetmesini ve işbu hükmen devir kararı uyarınca payların deftere yazılmasına karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine kararı verilmesini, talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/02/2023 tarih 2023/118 Esas sayılı ara kararında; ” Dava; davalı …’nun davalı şirketteki paylarını davacıya devrettiğinin tespiti ve vaki olan pay devrinin, davalı şirketin pay defterine TTK.m. 490 ve 499/3 hükümleri uyarınca yazımını ve bu suretle davacı … Yatırımları AŞ’nin davalı şirket nezdinde paysahipliği sıfatını kazandığının, Pay devir sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle pay senetlerinin veya ilmühaberlerin varlığının tespit edilmesi halinde, pay devir sözleşmesinin bir devir vaadi hükmünde olmasından hareketle, …’nun payları devrettiğinin ve işbu hükmen devir kararı uyarınca paylarının deftere yazılması talebine ilişkindir. Davacı tarafından dosyaya sunulan belgeler incelendiğinde; Davacı taraf davalı …nun davalı şirketteki paylarının devrinin ve şirketin yegane varlığı olan taşınmazın devrinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasını istediği Davalı şirketin devrin geçerliliğini kabul etmediği, paya ilişkin ilmuhaberlerin yapılan haciz işlemi nedeniyle icra kasasına alındığı, bu ilmuhaberler arkasında …nun devir cirosunun bulunmadığının açıklandığı, bu nedenle HMK md 389 gereğince aranan yaklaşık ispatın gerçekleşmediği, ayrıca davalı şirkete ait taşınmazın mahkememiz dosyasında dava konusu olmadığı anlaşılmış olmakla ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili şirket ile Davalı …, payların devrine ilişkin sözleşmeyi akdettikten sonra, pay devrini Beyoğlu … Noterliği’nin 16.6.2014 tarihli ve … yevmiye sayılı ihbarnamesiyle Davalı Şirket’e bildirdiklerini, bu ihbarnamede ayrıca payların müvekkili şirket adına davalı şirketin pay defterine kaydedilmesi de talep ettiklerini, Müvekkili şirket ile Davalı … arasında pay devir sözleşmesinin yapıldığını, davalı …’nun paylarını Müvekkili şirkete devrettiği ve tarafların ortak iradesinin bu payların müvekkil şirket adına davalı şirketin pay defterine kaydedilmesi olduğunu, HMK m. 200/1 uyarınca senet hükmündeki ihbarname ile kesin şekilde ispat edildiğini, müvekkil şirket ile Davalı … arasındaki pay devir sözleşmesinin yapıldığı tarihte ilgili paylara ilişkin bir ilmühaber ya da hisse senedi bulunmadığını, taraflar pay devrini dava dilekçesinin 1 no.lu ekinde sunulan ihbarnamede yazılı olarak kabul ettiklerinden, pay devrinin usulüne uygun şekilde gerçekleştirildiğini, dava dilekçesinin 5. ve 6. sayfalarında ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, müvekkili şirket ile davalı … arasındaki pay devir sözleşmesinin yapıldığı tarihte Davalı Şirket’in ana sözleşmesinde düzenlenmiş geçerli bir pay devir kısıtlaması da bulunmadığını, usulüne uygun şekilde gerçekleştirilmiş olan pay devri sonucunda, payların müvekkili şirket adına davalı şirketin pay defterine kaydedilmesi gerektiğini, bu husustaki talebin reddedilmesine dayanak oluşturabilecek hiçbir hukuki gerekçe bulunmadığını, Davalı Şirket cevabi ihbarnamesiyle müvekkil şirketi pay sahibi olarak pay defterine kaydetmeyi reddettiğini bildirdiğini, bunun üzerine müvekkil şirket, davalı şirkete ve davalı şirketin yönetim kurulu üyelerine yeni bir ihtarname gönderdiğini, pay defterine kayıt talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu açıklayarak, hukuka aykırı tutumun düzeltilmesini ve isteminin karşılanmasını talep ettiğini ancak davalı şirketin bu ihtarnameye cevap vermediğini, Davalı …’nun müvekkil şirkete olan borçlarının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün, … E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını bu takibin kesinleştiğini ve 22.12.2015 tarihinde Davalı …’ün, davalı şirketteki tüm hisseleri üzerine müvekkili şirket tarafından haciz konulduğunu, davalı şirket, haciz işlemleri kapsamında ilgili payları temsil eden geçici ilmühaberleri pay defteri kaydıyla birlikte icra müdürlüğüne sunmuş olup, payların satışına ilişkin işlemlerin devam ettiğini, Her ne kadar davanın konusunu oluşturan hisseler üzerinde müvekkili şirket lehine haciz uygulanmış olsa da, Davalı … ile Davalı Şirket arasında İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/719 E. sayılı dosyasında görülmekte olan ortaklığın tasfiyesine ilişkin davada verilmiş 2020/575 K. sayılı kararla Davalı …’nun Davalı Şirket’teki ortaklıktan çıkarılmasına ve hisselerinin bedelinin Davalı Şirket tarafından kendisine ödenmesine hükmedildiğini, müvekkil şirket, davalı …’nun bu alacağı üzerine de her ihtimale karşı haciz koydurulduğunu ancak davalıların kendi aralarında anlaşarak düşük bir hisse bedeli belirlemek suretiyle müvekkili şirketi zarara uğratmaya çalışacaklarına dair kuvvetli duyumların mevcut olduğunu bu nedenle müvekkili şirketin, davalılara ve davalı şirketin yöneticilerine gönderdiği 02.01.2023 tarihli ihtarnameyle İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/719 E. sayılı dosyasında verilen kararın ilişkili olduğu davalı şirket hisselerinin gerçek malikinin kendisi olduğunu bir kez daha ihtar ettiğini, devir merasiminin ve pay defterine kayıt işlemlerinin tamamlanmasını talep ettiğini, Davalı şirket ve yönetim kurulu üyeleri müvekkili şirkete verdikleri 11.01.2023 tarihli cevapta devir işlemini tekrar reddederek, pay defterine kaydın yapılması talebini yerine getirmediklerini, bu süreçler devam ederken, müvekkili şirketin, dava dışı … A.Ş.’nin davalı şirkete ait olan taşınmaz üzerinde bir proje geliştirdiğini ve bu proje kapsamında davalı şirketteki tüm payların satılacağını öğrendiğini, bu sebeple dava dışı … A.Ş.’ye 02.01.2023 tarihli ihtarname gönderildiğini, İspat koşulunun somut olayda kesin ispatla karşılanmış olduğunun da son derece açık olduğunu, müvekkili şirket ile davalı … arasındaki pay devri dava dilekçesinin 1 no.lu ekindeki senetle ispatlandığını, Yerel mahkemece vakıaların kronolojik sıralamasında hataya düşüldüğünü, dava konusu paylara ilişkin ilmühaberlerin arkasında Davalı …’nun cirosunun bulunmadığını belirtmek suretiyle payların devrinin engellenmesine dair ihtiyati tedbir talebinin reddedildiğini ancak taraflar arasındaki devrin gerçekleştirildiği 2014 yılında davalı şirket payları “çıplak pay” niteliğinde olduğundan, payların devri için ciro işleminin yapılmasına gerek bulunmadığını ve yazılı pay devrini gösteren 16.06.2014 tarihli ihbarnameyle ispat koşulunun gerçekleştiğini, davalı şirket payları 28.01.2015 tarihli ve 1 no.lu yönetim kurulu kararıyla nama yazılı ilmühabere bağlanmış olup, devirden sonra gerçekleşen bu işlemin taraflar arasındaki pay devrinin şekline ilişkin hiçbir etkisi bulunmadığını, Dava dilekçesinin talep sonucunda her ihtimale karşı ve bu sebeple terditli olarak, müvekkili şirket ile davalı … arasındaki pay devir sözleşmesinin yapıldığı tarih itibarıyla davalı şirket paylarının pay senedine veya ilmühabere bağlandığının tespit edilmesi haline binaen, pay devir sözleşmesinin bir devir vaadi hükmünde olmasından hareketle, devre yanaşmayan davalı …’nun paylarını devrettiğine hükmedilmesi ve payların deftere yazılmasına karar verilmesi talep edilmişse de, HMK m. 111/2’de yer alan “Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’î talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz” düzenlemesi gereğince öncelikle asli taleplerinin ve dolayısıyla ihtiyati tedbir talebinin davalı şirket yönetim kurulunun 28.01.2015 tarihli ve 1 no.lu yönetim kararı ışığında değerlendirilmesi ve dava konusu payların, devir tarihinde çıplak pay niteliğinde olduğu gözetilerek bir sonuca varılması gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi tarafından davalı şirketin yegane malvarlığını oluşturan taşınmazın devrinin engellenmesine dair ihtiyati tedbir talebinin, bu taşınmazın dava konusunu oluşturmaması gerekçe gösterilerek reddedilmiş olmasının da açıkça hukuka aykırı olduğunu, söz konusu taşınmaz davalı şirket paylarının satılması suretiyle devredilmiş olacağından, dava konusuna dahil olduğunu ve payların bir değer ifade etmesi doğrudan doğruya taşınmazın davalı şirketin malvarlığında bulunmasına bağlı olduğunu, hisselerin mülkiyetinin müvekkili şirkete geçmiş olduğunun tespit edilmesi ancak ve ancak taşınmazın davalı şirketten kaçırılmamasına bağlı olduğunu, bunun için de huzurdaki davada ihtiyati tedbir kararı verilmesi dışında Müvekkil Şirket’in haklarının müdafaasını sağlayabilecek başkaca bir yol bulunmadığını, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, müvekkili şirketin, Davalı … İnşaat A.Ş.’deki 627.451 adet payının devrinin ve Davalı … İnşaat A.Ş’nin. yegane varlığı olan taşınmazın devri ile taşınmaz üzerinde bir ayni hak ya da kuvvetlendirilmiş bir şahsi hak tesis edilmesinin yasaklanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davalı …’nun davalı şirketteki paylarını davacıya devrettiğinin tesbitine ve vaki olan pay devrinin, davalı şirketin pay defterine TTK.m. 490 ve 499/3 hükümleri uyarınca işlenmesine ve bu suretle davacı … Yatırımları AŞ’nin davalı şirket nezdinde paysahipliği sıfatını kazandığına karar verilmesini, aksi halde terditli olarak; Mahkemece pay devir sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle pay senetlerinin veya ilmühaberlerin varlığının tespit edilmesi halinde, pay devir sözleşmesinin bir devir vaadi hükmünde olmasından olmasından hareketle, …’nun payları devrettiğinin ve işbu hükmen devir kararı uyarınca paylarının deftere yazılması talebine ilişkin davada davalı …nun davalı şirketteki paylarının devrinin ve şirketin yegane varlığı olan taşınmazın devrinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması istemine ilişkindir.Mahkemece, İhtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı şirket vekili verdiği cevap dilekçesi ile; 16.06.2014 tarihli Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye sayılı ihtarname ile … ile … Yatırımları A.Ş arasında bir devir işleminin gerçekleştiği ve bu hususun Müvekkil Şirket pay defterine işlenmesinin bildirildiğini, bu tarihte Şirketin kredi sözleşmesinde müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunan …’nun nama yazılı hisseleri ciro ederek …’ya teslim etmeden sadece şirketteki hislerini devrettiğine ilişkin beyanı yeterli olmadığından ve pay devrine ilişkin işlemin hukuken geçerliği şüpheli olduğundan Türk Ticaret Kanunu’nun 493’üncü maddesi kapsamında kayıttan imtina edildiğinin bildirildiğini, 22.12.2015 tarihli haciz talebi ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasında Davalı …’dan alacaklı olan Davacı … Yatırımları A.Ş. tarafından kendisine devredildiğini iddia ettiği hisseler üzerine haciz konulduğunu, davacının beyanları ve işlemleri şüpheli olup, diğer davalının kendisine devrettiğini iddia ettiği hisseler üzerine davalıdan olan alacağı için haciz koydurmasının çelişkili olduğunu, hisse devrine ilişkin iddiadan 2 sene sonra 2016 yılında Davalı … tarafından İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2016/719 E. Sayılı dosya ile müvekkil … İnşaat A.Ş karşı tasfiye/ ortaklıktan çıkma Davası açıldığını, davalının bu davayı açması da göstermektedir ki, gerçek ve geçerli bir hisse devrinin sözkonusu olmadığını, 2014 yılından 2022 yılına kadar bütün Genel Kurullara Davalı …’nun katıldığını, bu da Davalı …’nun hisseleri devretmediğini gösterdiğini, 02.01.2023 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile Davacı 7 sene sonra tekrar Davalı …’nun hislerini kendisine devrettiği iddiası ile … A.Ş ihtarname gönderdiğini, ihtarnamede yer alan “Müvekkili Şirket’in kendisine devredilen ancak devir merasimi tamamlanmamış hisselerin” ifadesinden, hisselere haciz konulduğuna dair açıklamalardan, ve nama yazılı hisse senetleri ciro edilmediğinden Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca hukuken geçerli bir pay devri bulunmadığından pay defterine işlenememiş olup, … İnşaat A.Ş hakkındaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de: Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Davacı tarafça eldeki dava ile davalı …’nun davalı şirketteki paylarının devrinin ve şirketin yegane varlığı olan taşınmazın devrinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulması talep edilmiş ise de; HMK’nun 389 maddesi uyarınca yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilecek olup davalı şirketin malvarlığına dahil taşınmaz davanın konusunu teşkil etmediği, diğer tedbir talebine yönelik istinaf sebepleri değerlendirildiğinde ise; ihtiyati tedbir talep eden davacının davanın esası yönünden kendisinin haklılığını, tam ispat ölçüsünde olmamakla birlikte, yaklaşık olarak ispat etmesi zorunludur. Davalı şirket tarafından hukuken geçerli bir pay devri olmadığı ileri sürülüp devrin geçerliliğini kabul etmediği, davacının davalı şirkette, pay sahibi olduğu hususunda dosya kapsamına sunulan delillere göre yaklaşık ispat koşulu sağlanmamış olup, davacının iddiasının mahiyeti gereği ispata muhtaç durumda olduğu, bu hususlar açılan eldeki davada iddia ve savunma doğrultusunda yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Dava ve ara karar tarihi itibariyle yargılamanın bulunduğu aşama gözetildiğinde henüz delillerin toplanmamış olması, dava dilekçesi ekindeki delillere göre ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli olan yaklaşık ispata yeterli değildir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında koşulların değişmesi halinde ihtiyati tedbir talebinin mahkemece yeniden değerlendirilebileceği gözetildiğinde; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme ara kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, uyuşmazlığı esastan çözecek olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre, ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esasta reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.