Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/65 E. 2023/82 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/65 Esas
KARAR NO : 2023/82 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
YAZIM TARİHİ: 06/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı şirket ile davalı şirket arasında 2022 yılı mayıs ayı itibari ile ticari alışverişleri başladığını, son fatura tarihi olan 16/08/2022 tarihinden bugüne ödenmeyen alacağının bulunduğunu, tüm faturalara e-fatura düzenlendiğini davalı yanca hiçbir faturaya itiraz edilmediğini, davalı yanın icra dosyasına itirazında belirtmiş olduğu ödeme iddiası da bu sebeple olduğunu, söz konusu bakiye bedelin ödenmesi için davalı tarafa defalarca talepte bulunulduğunu, söz konusu talepler karşılık görmediğini ve nihayetinde davalı taraf aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça bu defa da başlatılan takip dosyasına ödeme iddiasında bulunularak itiraz edildiğini, davalı yan aleyhinde icra takiplerinin başladığı ve 2 makinasının haciz ve muhafaza işlemi yapılarak yediemin deposuna götürüldüğünün öğrenildiğini, davalı yan itiraz dilekçesinde davacı tarafından gönderilen cari hesap ekstresinde ki faturalara itiraz etmediğini aksine ödeme iddiasında bulunduğunu, davacı ile davalı taraf arasında mevcut ticari ilişki kapsamında düzenlenen tüm faturalar davalı tarafça kabul edildiğini ve hiçbir faturaya itiraz edilmediğini, 2022 yılı faturalarının tamamı davalı tarafça kabul edildiğini, defter kayıtlarına işlendiğini ve vergi dairesine bildirildiğini, öncelikle teminatsız, mahkeme aksi kanaatte ise uygun göreceği teminat mukabilinde borçlu şirketin menkul ve gayrımenkul malları ile 3. şahıslarda ki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini, davanın kabulü ile Çorlu İcra Müdürlüğü’nün … İcra sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan kötüniyetli itirazın reddi ile takibin devamına, borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 22/11/2022 tarih 2022/913 Esas (Derdest Dosya) sayılı kararında;
“Yüksek Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2006/5046 Esas 2006/6218 Karar sayılı ilamı ile:”…Davacı vekili, taraflar arasında 7.10.205 tarihli cari hesap sözleşmesi bulunduğunu, davalının ciro ettiği müşteri çekinin karşılıksız çıktığını, sözleşme uyarınca bu çeklerin bedelini 7 gün içinde ödemeyi taahhüt eden davalının ödeme yapmadığını, alacağın teminata bağlanmadığını ileri sürerek 29.727.00 YTL alacak için ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur.Mahkemece taraflar arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu, cari hesap kesilmeden taraflardan birinin alacaklı veya borçlu kabul edilemeyeceği, muaccel hale gelmeyen alacak için ihtiyati haciz istenemeceği gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, ….” denilerek taraflar arasında cari hesap kesilmeden taraflardan birinin alacaklı veya borçlu kabul edilemeyeceği, bu nedenle de muaccel hale gelmeyen alacak için ihtiyati haciz talebinde bulunulamayacağı ifade edilmiştir. Davacı taraf dava dilekçesi kapsamında cari hesap ilişkisine dayanarak davalının borçlu olduğundan bahisle davalı şirketin menkul ve gayrımenkul malları ile 3. şahıslarda ki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık taraflar arasında düzenlenen satım sözleşmesi gereğince davacının davalıdan alacağının bulunup bulunmadığı, var ise alacak miktarının tespiti bu suretle davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki alacak-borç durumunun yargılamayı gerektirdiği, dava dilekçesi ve eki kapsamından vadesi gelmiş bir borcun bulunduğu hususunun yargılama neticesinde ortaya çıkacağı anlaşıldığından ihtiyati haciz için dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispatın oluştuğunun davacı tarafından ispat edilemediği anlaşıldığından İcra ve İflas Kanunu’nun 257. maddesindeki yasal unsurların oluşmadığından talebinin reddine karar verilmiştir. Ayrıca davacı taraf cari hesap kapsamında davalı ile olan ilişkisi yönünden davalının imzalı mutabakatını içerir cari hesap tablosunu dosyaya sunmadığı, yine davalı tarafın borca itiraz dilekçesinde ödeme iddiasında bulunduğu ve davalının da iddiası cari ilişkiden kaynaklı olarak borcun söz konusu olmadığı ve borcun tamamına itiraz edildiği anlaşıldığından davacının iddia etmiş olduğu gibi alacağın kabulünün bulunmadığı ve davaya konu uyuşmazlık bakımından alacağın yargılamayı gerektirmesi, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisi kapsamında mutabakatın bulunmaması nedeniyle ihtiyati haciz için yaklaşık koşulun bu nedenle de bulunmadığı anlaşıldığından, bu nedene dayalı ihtiyati haciz talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir:”gerekçesi ile,
Davacı vekilinin davalı adına kayıtlı menkul ve gayrımenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması talebinin REDDİNE,
Ara kararın taraflara tebliğine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, taraflarınca davalı firma aleyhine Çorlu İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olup işbu takibe davalı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini,
İşbu itirazın akabinde taraflarınca ihtiyati haciz talepli olarak itirazın iptali davasının ikame edildiğini; İlk derece mahkemesince ihtiyati hacze ilişkin taleplerinin 22/11/2022 tarihli ara karar ile, taraflar arasındaki alacağın yargılamayı gerektirdiği, alacağın varlığına ilişkin yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesi ile reddedildiğini, usul ve yasaya aykırı işbu kararın kaldırılarak İhtiyati Haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Davalı taraf ile müvekkili firma arasındaki ticari alışverişin 2022 yılı mayıs ayında başladığını; şimdiye kadar müvekkili firma tarafından davalı borçlu firmaya kesilen e-faturaların hiçbirine itirazın söz konusu olmadığını; faturaların taraflarca ticari defterlerine işlenmiş olup ilgili vergi dairelerine de bildirimde bulunulduğunu; bununla birlikte müvekkili firma tarafında davalı borçlu firmaya satışı gerçekleştirilen emtialara ilişkin sevk irsaliyelerinin de mevcut olduğunu, Davalı borçlu firmanın bu güne kadar müvekkili firmaya herhangi bir ödemede bulunmadığını; davalı taraf aleyhine icra takibi başlatıldığını; davalı tarafça işbu takibe karşı kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, Davalı borçlu firma tarafından icra dosyasına ödeme yaptıkları iddiası ile itirazda bulunmuş iseler de buna ilişkin herhangi bir belge yahut delil sunamadıklarını, davalı borçlu tarafın icra takip dosyası müstenidatı olan cari hesap ekstresi ve faturalara itiraz etmediğini, aksine bunları kabul ederek ödeme yaptıkları iddiasında bulunduğunu, Bu noktada ihtiyati hacze karar vermek için yaklaşık ispat kuralının aşıldığının kabulü gerektiğini; itirazın iptali dosyalarının dava konusu icra dosyası ile sıkı sıkıya bağlı dava türü olduğunu; bu itibarla da davalıların icra takip dosyasına sundukları itiraz dilekçesi ile bağlı olduklarının kabulünün gerektiğini, davalı borçlu tarafın ödeme define dayanarak açıkça taraflar arasındaki ticari ilişkiyi ve cari hesaba konu malların alındığını kabul ettiğini ve ispat yükünün davalı taraf üzerine geçtiğini, Davalı taraf ödeme iddiasında bulunmuş ise de buna ilişkin bir delil sunamadığını; salt bu durumun dahi davalı tarafın kötü niyetli olarak hareket ettiğine, mal kaçırma saiki ile icra dosyasına itiraz ettiğine delil olduğunu, Davalı tarafın icra dosyasına yapmış oldukları itirazda ödeme definde bulunmuş olup borçlu olmadıkları yönündeki iddialarını ispat külfeti altında olduğunu, T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/19-945 K. 2021/1069 T. 22.9.2021 kararına göre d T.C. Bursa Bam. 5. Hukuk Dairesi’nin 2021/1305 Esas 2021/965 Karar sayılı emsal kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 04.10.2016 T. E: 8631, K: 7767 sayılı kararının da benzer mahiyette olduğunu, Yukarıda bahsedilen hususların tamamının davalı borçlu firmanın dava konusu icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak mal kaçırma saiki ile itiraz ettiklerinin apaçık göstergesi olduğunu; davalı borçlu firma hakkında başlatılan başkaca icra takiplerinin de mevcut olup bu icra takip dosyalarından davalı borçlu firmaya ait menkul malların haczedildiğinin de taraflarınca haricen öğrenildiğini;Tarafınca ihtiyati haciz taleplerine dayanak olan belgelerin, e-fatura, cari hesap ve davalı yanın borcu kabul beyanı ile ödeme iddiası olup söz konusu faturaların düzenlenmesinin dahi alacağın muaccel olması için yeterli olduğunu, konuya ilişkin Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 11.02.2014 T. E:758, K:2683 sayılı kararında da; “İİK’nun 257’nci maddesinin 1’inci fıkrasına göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için borcun vadesinin gelmiş olması, diğer bir anlatımla muaccel olması yeterlidir. TBK’nun 90’ıncı maddesine göre, “İfa zamanı taraflarca kararlaştırılmadıkça veya hukuki ilişkinin özelliğinden anlaşılmadıkça her borç, doğumu anında muaccel olur.” denildiğini, Ezcümle, ödeme iddiasında bulunan davalı borçlu tarafın bu iddiasını ispat külfeti altında olduğu gibi, bu beyanları ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin ve borcun varlığı kabul edildiğinden ihtiyati haciz kararının verilmesi için yaklaşık ispat kuralının gerçekleştiğinin kabulünün gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda arz ve izah edildiği üzere, usul ve yasaya aykırı olarak verilen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davalı borçlu firma hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Talep; taraflar arasındaki ticari satış ilişkisine istinaden bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptali davasında ileri sürülen ihtiyati haciz istemine ilişkin olup, mahkemece talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava konusu takip dosyası incelendiğinde; davacının davalı aleyhine cari hesap açıklaması ile 1.044.484,22-TL asıl alacağın tahsili amacıyla takip başlattığı, davalının yasal süre içerisinde borca itiraz dilekçesi sunması nedeniyle takibin durduğu; borca itiraz dilekçesinde; ilamsız takibe dair ödeme emrine, yetkiye, borca, temerrüde, takibe ve takibin türüne, faize, faiz türüne, faiz oranına, kur tutarına, vekalet ücreti ve her türlü fer’ilerine, tüm harç ve sairlerine itiraz edildiğinin, ilamsız icra takibinin haksız bir şekilde başlatıldığının, takibe dayanak edilen tutarın alacaklıya ödendiğinin, taraflar arasında ticari ilişkinin devam ettiğinin, cari ilişkiden kaynaklı herhangi bir borcun söz konusu olmadığının, talep edilen faiz oranının fahiş olduğunun, temerrüt koşullarının oluşmadığının bildirildiği anlaşılmıştır. Davalı vekili tarafından sunulan istinafa cevap dilekçesinde de; takibin ve ihtiyati haciz talebinin haksız olduğu, müvekkili şirket tarafından takibe ve davaya dayanak edilen tutarın alacaklıya ödendiği beyan edilmiş olup, İİK’nun 257 maddesinde aranan koşulların somut olayda gerçekleşmediği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2006/5046 Esas 2006/6218 Karar sayılı emsal ilamında da taraflar arasında cari hesap kesilmeden taraflardan birinin alacaklı veya borçlu kabul edilemeyeceğinin, bu nedenle muaccel hale gelmeyen alacak için ihtiyati haciz talebinde bulunulamayacağının ifade edildiği belirtilerek istinaf başvurusunun reddi istenmiştir. İİK’nun 257/1 fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.İİK’nun 258 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. Somut olayda; dava dilekçesine ekli açık hesap ekstresi, ekstre muhtevasını oluşturan satış faturaları ve bir kısım irsaliyeli faturalar ve takip dosyası kapsamına göre; taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi değil, açık hesaba dayalı yürütülen ticari satış ilişkisi bulunduğu, davalı/takip borçlusunun borca itiraz dilekçesinde ödeme savunmasında bulunduğu, cevap ve istinafa cevap dilekçeleri ile de ödeme savunmasını tekrar ettiği, ancak dosya kapsamına bu aşamada ödemeye ilişkin delil sunulmamış olduğu, böylece davacı yanın muaccel ve rehinle temin edilmemiş para alacağının varlığını yaklaşık düzeyde ispat ettiği anlaşılmış olup, mahkemece taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunduğu ve cari hesabın kesilmediği, dosyaya davalı imzasını içerir mutabakatın sunulmadığı, muaccel alacağın varlığı ve miktarının yaklaşık düzeyde ispat edilmediği gerekçesi ile talebin reddi yerinde olmamış, davacı vekilinin istinaf başvurusu bu nedenle yerinde bulunmuştur. Yukarıda izah edilen gerekçelerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 22/11/2022 tarih 2022/913 Esas sayılı ara kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü ile; İİK.’nun 257 ve müteakip maddeleri gereğince davalının 1.044.484,22-TL’lik borca ve masraflarına yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, İhtiyati haciz talep eden davacı alacaklı tarafından İİK.259, HMK.87 maddeleri uyarınca yukarıda belirlenen ve kabul edilen alacak miktarının takdiren %20’ine tekabül eden 208.896,84-TL tutarında nakdi veya Mahkemece kabul edilecek kati, süresiz ve muteber banka teminat mektubunu ilgili ilk derece mahkeme veznesine depo etmesi halinde ihtiyati haciz kararının yetkili icra müdürlüğünce infaz edilmek üzere ihtiyati haciz isteyene verilmesine, karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile,
Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/11/2022 tarih ve 2022/913 Esas sayılı ara kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle;
İİK.’nun 257 ve müteakip maddeleri gereğince davalının 1.044.484,22-TL’lik borca ve masraflarına yeterli miktarda taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
2-İhtiyati haciz talep eden davacı alacaklı tarafından İİK.259, HMK.87 maddeleri uyarınca yukarıda belirlenen ve kabul edilen alacak miktarının takdiren %20’ine tekabül eden 208.896,84-TL tutarında nakdi veya Mahkemece kabul edilecek kati, süresiz ve muteber banka teminat mektubunu ilgili ilk derece mahkeme veznesine depo etmesi halinde ihtiyati haciz kararının yetkili icra müdürlüğünce infaz edilmek üzere ihtiyati haciz isteyene verilmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 133,00 TL ihtiyati haciz harcının hazineye gelir kaydına, 80,70TL karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 133,00 TL ihtiyati haciz harcı olmak üzere; toplam 353,7 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Artan gider avansı olması halinde, talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/01/2023 tarihinde İİK’nın 258/2. ve HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.