Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/640 E. 2023/581 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/640 Esas
KARAR NO: 2023/581 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/1138 Esas – 2022/1133 Karar
TARİHİ: 14/12/2022
DAVA: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/04/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 1969 yılından bu yana Tokat ilinde akaryakıt ticareti yaptığını, davalının önerisi ile Tokat İli, Çamlıbel İlçesi, … Mahallesi’nde kain arsa ile atıl durumdaki istasyonu maliklerinden kiraladığını, atıl durumda bulunan bu istasyonu faaliyete geçirebilmek için 200.000 TL civarında masraf yaptığını, 5 yıl süre ile kullanma hakkını elde ettiği bu taşınmaz üzerinde … markalı akaryakıt ile LPG ürünlerini son tüketiciye satabilmek için davalı ile sözleşme imzaladığını, davalının davacıya 200.000 TL bedelli kredi verdiğini, davacının da bu krediyi bayilik sözleşmesinin 6. ayından başlayarak 18 eşit taksitle ödeyeceğinin teminatından sayılmak üzere davalıya 250.000 TL bedelli dava konusu teminat mektubunu verdiğini ve kredi geri ödemelerinin tamamını bitirdiğini, ancak müvekkili davacı kredi geri ödemesini yaparken davalı şirketin 01.04.2016 tarihli faturayı tebliğ ederek asgari alım taahhüdünü yerine getirmediğinden bahisle müvekkilinden 45.000 TL ceza talep ettiğini, cezayı ödememesi halinde kredinin teminatı olan 250.000 TL bedelli banka teminat mektubunu tazmin edeceğini bildirdiği için mecburen bu bedeli ödemek zorunda kaldığını, davacının 2017 yılında aylık 20,4 m3’e kadar yükselttiği satışı, 2018 yılında aylık 6,2 m3’lere kadar düşürdüğünü, tüm bu hususları davacı firmaya yazılı olarak bildirdiğini, kredinin ödenmiş olmasıyla banka teminat mektubu ile güvenceye alınan bir risk kalmadığını, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce 2018/1360 Değişik İş sayılı dosyada %100 teminat karşılığında dava konusu teminat mektubu ile ilgili olarak ihtiyati tedbir kararı verildiğini beyanla davalının elinde bulunan teminat mektubu bedelini her an tazmin etme riski bulunduğundan bahisle mevcut ihtiyati tedbir kararının devamına veya yeniden bir ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davacının davalıya borçlu bulunmadığının tespiti ile görevi kalmayan teminat mektubunun davacıya iadesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; taraflar arasında … Mahallesi, … Caddesi, No:…, Çamlıbel/Tokat adresinde bulunan akaryakıt istasyonu ile ilgili olarak taraflar arasında 27/05/2014 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi ile aynı tarihli Bayilik Protokolünün imzalandığını, sözleşmenin eki niteliğinde olan ariyet sözleşmesi uyarınca davacıya sözleşme süresince istasyonda kullanılmak ve sözleşme süresi sonunda iade edilmek üzere kurumsal kimlik ekipmanları, tank, pompa vs verildiğini, davaya konu banka teminat mektubunun sadece davacının kredi borcunun ödenmesine özgülenmediğini, geniş anlamda ticari ilişkilerinin teminatı olduğunu, bayilik protokolünün 3.1.4. maddesinde bu hususun açıkça düzenlendiğini, yine teminat mektubu içeriğinden de bu hususun anlaşıldığını, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi ve eklerinin hali hazırda yürürlükte olduğunu, bu nedenle sözleşme ve ekleri ile bayinin ticari ilişkisi nedeniyle doğmuş veya doğacak her türlü borçlarının güvencesini teşkil eden banka teminat mektubunun iadesi talebinin taraflar arasında imzalanmış sözleşme ve eklerine aykırı olduğunu, bayilik ilişkisi sona ermeden davacının taahhütlerine uygun davranıp davranmayacağının bilinemeyeceğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 14/12/2022 tarih ve 2018/1138 Esas – 2022/1133 Karar sayılı kararında; “…Uyuşmazlık; teminat mektubunun sadece davalı tarafından davacıya kullandırılan kredinin teminatı için verilip verilmediği, davanın erken açılıp açılmadığı ve davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktalarındadır. Davacı, teminat mektubunun sadece kredi teminatı amacıyla verildiğini iddia etmiş ise de; 27/05/2014 tarihli sözleşmenin 20.maddesi, aynı tarihli protokolün 3.1.4. Maddesi ve teminat mektubunun içeriği dikkate alındığında teminat mektubunun bayilik sözleşmesinden doğmuş ve doğacak tüm alacaklar için verildiği anlaşılmaktadır. Çözümlenmesi gereken bir diğer husus, davanın erken açılıp açılmadığıdır. Sözleşmenin ve protokolün 27/05/2014 tarihinde imzalandığı, sözleşmenin 14.maddesi uyarınca 5 yıl süreli olduğu, böylece sözleşmenin sona erme tarihinin 27/05/2019 tarihi olduğu sabittir. Ne var ki eldeki dava 03/12/2018 tarihinde açılmıştır. Tarafların sözleşme kapsamında borçlu olup olmadıkları ancak sözleşmenin tasfiyesi ile belirli olacağından ve dava tarihi itibari ile sözleşme ayakta olduğundan erken açıldığı anlaşılan davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2016/13042 E-2017/887 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 2019/5 Esas – 2022/1 Karar sayılı kararı) “gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davalının, bayilik sözleşmesinin henüz 2. yılı dolmadan 01.04.2026 tarihli faturayı kesip davacıya gönderdiğini ve vadesinde ödememesi halinde teminat mektubundan tahsil edeceğini bildirdiğini, davacının teminat mektubunu kurtarabilmek için; cezaya itiraz etme, yargılamayı gerektiren alacak olmakla, mahkeme kararı getirmesini istemek yerine, taksitle ödeme talep ettiğini, davalının takdir ettiği gibi bu cezayı 20.07 ve 08 ve 09.2016 tarihinde ödeyeceğine dair bono imzaladığını ve o tarihlerinde ödediğini, davalının bayi sözleşmesinin 4. yılına geldiklerinde müvekkiline; 03.2018 tarihli bir fesih protokolü düzenleyerek 250.000 TL ceza alacağının doğduğu, bu tutarın kabul edilmesi ile 01.2019’da ödemesi, ödemediği takdirde, BTM’den tahsil edeceği… yazılı olan fesih protokolü imzalatmak için baskı uyguladığını ve aynı tarihli bir protokol düzenleyerek “…davacının şehir merkezindeki istasyonunda, 2018 yılından başlamak üzere 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalamasını, imzalamadığı takdirde 250.000 TL cezayı itiraz etmeden ödemesini… aksi halde …’dan tazmin hakkını kullanacağını…ayrıca, protokolü ihlal etmesi halinde 150.000 USD ceza talep edeceğini…” yazdığını, netice olarak davacının sözleşme yapma veya ret etme özgürlüğünü tamamen yok eden ve ticaret yapma hakkına kelepçe vuran bu protokolü imzalamak yerine İstanbul 11. ATM’ye başvurarak mektubun devlet güvencesine alınmasını arz ettiğini, bayilik sözleşmesi süresinin 27.05.2021 tarihinde sona erdiğini ve davalının … bank AŞ’ye başvurarak, mektubun tazmin edilmesini istediğini, davacının mektubun mahkeme himayesinde tutulmasına olan ihtiyacının halen devam ettiğini, davalının mahkeme yerine geçip, ceza takdir etmekte ve icra dairesi yerine geçip bu cezayı, teminat mektubundan tahsil etmekte olduğunu, davalının HMK ile Anayasa’ya aykırı fiilinin önlenmesinin ancak borçlu olmadığının tespiti ile mektubun iade veya iptal edilmesi sayesinde olduğunu, Mahkemenin gerekçesinde olduğu gibi bayilik sözleşmesinin sona ermesini bekleme halinde dava ile elde edilmeye çalışılan hukuki yararın ortadan kalktığını, davalı ve diğer dağıtıcıların teminat mektubunun bedelini sadece “…bayi sözleşmeye aykırı davranmıştır…mektubu tazmin edin…bedelini benim hesabıma yatırın…” satırlarını içeren yazıyı bankaya sunduklarında mektup bedelini almakta olduklarını, dağıtıcının, sözleşme süresi dolmadan, tazmin talep etmesine engel konulmadan bayinin dava açmak için bayilik sözleşmesinin sona ermesini beklemesinin istenmesinin bayilerin ekonomik olarak yok olmasına seyirci kalmak olduğunu, hüküm dayanağı yapılmış olan Y.İ.B.K kararının bu dava için emsal kabul edilemeyeceğini, yargılamaya konu olayda davacının sözleşmeden doğacak borçlarının güvencesinden sayılmak üzere mektup verdiğini, davalının sözleşmenin 2. yılında Mahkeme yetkisi üstlenip 45.000 TL ceza takdir ettiğini ve davacıya ödenmemesi halinde teminat mektubundan tahsil edeceğini bildirdiğini, davacının mektubunu koruyabilmek adına Mahkemece verilmiş bir karar olmadığı halde bu cezayı ödemek zorunda kaldığını, davalının sözleşmenin 4. yılında, mevcut dava konusu istasyondaki sözleşmenin süresinin bitmesine az kalmış olmasına rağmen (istasyonun yoldan 80/90 cm aşağıda kalmış olması/ bu nedenle de ağır tonajlı araçların girememesi/ hafif tonajlı araçların da zaten bu marka akaryakıtı tercih etmemesi nedeniyle) sözleşmeyi yenilemek yerine, davacının ortağı bulunduğu … Petrol Ltd Şti’ne ait istasyona 5 yıl süreyle bayilik vermek için davacıyı … Petrol olarak 5 yıllık sözleşme imzalamak ile mektup bedeli kadar 250.000 TL ceza ödemek arasında bir tercihe zorladığını, 2016 yılındaki cezadan dolayı davalının uygulamasını bilen davacının, Tokat tüketicisinin ve hatta Türkiye tüketicisinin almayı tercih etmediği için pazar payının sadece % 1,58 olan davalı ile sözleşme imzaladığı takdirde, diğer istasyonu da ekonomik olarak mahvolacağı için sözleşme imzalamayı tercih edemediğini, sözleşme imzalamadığı takdirde 250.000 TL tutarlı cezayı şartsız olarak kabul ettiğinin yazılı olduğu protokolü de imzalayamadığını, sözleşme imzaladığı takdirde davacının işletmesinin ekonomik olarak yok olacağı için, protokolü imzalamayı tercih edemediğini, bunlar yerine hukuken ve beşeren daha güvenli olan teminat mektubunu devlet güvencesine vermeyi tercih ettiğini, davacının mektubu Anayasa ile güvenceye alan etkin hukuki himaye hakkından faydalandığı gibi bir başka yasayı da ihlal etmediğini, davacı mektubu mahkeme güvencesine emanet ettiği için davalı tarafa zarar da vermediğini, hatta fayda sağladığını, davalının mahkeme huzurunda alacaklı olduğunu ispat etmesi halinde, bu alacağını hem dava konusu 250.000 TL tutarlı mektuptan hem de ihtiyati tedbir kararını alabilmek için, Mahkemeye sunduğu 250.000 TL tutarlı teminat mektubundan tahsil etme hakkına sahip olduğunu, dolayısıyla bu dava açılmadan önce davalının mahkeme huzurunda varlığını ispat ederek ifasını isteme hakkına sahip olacağı alacağın güvencesi sadece 250.000 TL iken, dava açıldıktan Mahkemece %100 güvence karşılığı ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra mahkeme huzurunda alacağının varlığını ispat ederek ifasını isteme hakkına sahip olacağı alacağının güvencesinin ise 500.000 TL olduğunu, 03.12.2018 tarihli dava dilekçesiyle %100 teminatı davacının vermek istediğini, davalının bu dava nedeniyle Mahkemenin görevini gasp edip ceza takdir etme ile icra dairesinin görevini gaspedip 250.000 TL olarak tahsil etme yetkisini kaybettiğini, davalının bu dava nedeniyle yasaya uygun davranmak zorunda kaldığını, bu nedenlerle davacının işbu davayı açmış olmakla, dürüstlük kuralına da aykırı davranmadığını, davacının bu davayı açarak kendi hakkını kullanırken mektubunun haksız tazminine engel olmayı amaçlamışken, davalının gelecekte doğacak hakkının güvencesini yok etmeyi hedeflemediğini, hatta mevcut güvenceyi iki katına çıkarttığını, davacının yasal hakkını kullanmakla, davalıya zarar vermediği için hakkın kullanımında dürüst davranma, hakkını kötüye kullanmama kurallarına uygun olduğunu, bu nedenlerle kararının bu dava için emsal sayılamayacağını, davacının bu davayı açmada hukuki yararı bulunduğu kanaatinde olduklarını, davacının 04.2016 tarihli ceza faturasını teminat mektubunu tazmin tehdidi ile mahkeme kararı olmadan tahsil etmesi ve ardından 2018 tarihli protokolü imzalaması, 250.000 TL tutarlı cezayı kabul etmesi için, davacıyı sıkıştırması ve bu dava derdest iken ve Mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararına vakıf iken, davalının 06.2019’da tazmin talebiyle bankaya başvurması ile sabit olduğu üzere, davacının teminat mektubunun haksız tazminine engel olması için mahkemece verilecek bir karara muhtaç olduğunu, davacının teminat mektubunu güvenceye almak için dava açmaktan başka çaresi olmadığını, davalının mektubu tazmin için vereceği 2 satır yazıyla mektup bedelini sözleşme devam ederken tahsil etmesine engel olacak bir müessese olmadığını, bu nedenlerle davacının bu davayı açmada hukuki yararı olduğunu, hukuki yararın doğmadığından bahisle, davanın ret edilmesinin maddi gerçeği ortaya çıkartma görevinin ihlal edilmesi olduğunu, 12.2018 ila 01.2023 arasındaki 4 yıl boyunca yargılama yapıldığını, Mahkeme ile tarafların emek harcadığını, yargılama esnasında davacının, davalıya hem dava hem de sözleşmenin sona erme tarihi itibariyle borcu olmadığının tespit edildiğini, yani dava sözleşme süresi sona erdikten sonra açılsa idi, elde edilecek sonucun davacının davalıya borcu bulunmadığı hususu olacağını, usulü eksikliğin sonradan da olsa giderildiğini beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, bayilik ilişkisi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ve bu kapsamda verilen banka teminat mektubunun iadesi talebine ilişkindir. Mahkeme yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dosya kapsamında; taraflar arasında Tokat İli, Çamlıbel İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, No:… adresinde bulunan akaryakıt istasyonunun davacı tarafından davalının bayisi olarak işletilmesi konusunda 27.05.2014 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşme süresinin 5 yıl olduğu, sözleşmenin teminat başlıklı 20. maddesinde; “Bayi, …’den alacağı akaryakıt, otogaz LPG, madeni yağ, cezai şart, kar mahrumiyeti, ariyetler ve iş bu sözleşme nedeniyle doğmuş, doğacak tüm borçlarının teminatı ve/veya karşılığı olmak üzere …’in kabul edeceği miktar, şart ve nitelikte Türkiye Cumhuriyeti’nde muteber bir bankanın teminat mektubunu verecektir.” denilmek suretiyle davacı tarafından davalıya verilecek banka teminat mektubunun kapsamının belirlendiği, taraflar arasında aynı zamanda 23.05.2017 tarihli Otogaz İstasyonu Bayilik Sözleşmesi, 27.05.2014 tarihli Protokol, 01.07.2014 tarihli Ariyet Sözleşmesi’nin imzalandığı, protokolün 3.1.4. maddesinin; “Bayi, işbu protokol, bayilik sözleşmesi, ariyet sözleşmesi, taahhütler ve diğer ek anlaşmalardan doğmuş ve doğacak borçlarına teminat oluşturmak üzere muteber bir bankanın 250.000 TL (İkiyüzellibin TL) meblağlı, süresiz, koşulsuz ve ilk talepte ödeme esasına dayanan …’in belirleyeceği metne uygun banka teminat mektubunu işbu protokolün imza tarihinde …’e verecektir. Mektubun süreli olması halinde bayi, bayilik sözleşmesi boyunca mektubun süresini uzatacağını, sürenin uzatılmaması halinin tek başına sözleşmeye esaslı surette aykırılık teşkil ettiğini bildiğini, süre uzatımının yapılmaması halinde teminat mektubunun … tarafından nakde çevrilerek sözleşme kapsamında doğacak cezai şart dahil tüm borçlarına mahsup edilmesine veya tazmin edilen miktarın sözleşme süresince nakdi teminat olarak … nezdinde kalmasına muvafakat ettiğini gayrikabili rücu surette kabul, beyan ve taahhüt etmiştir. Teminat mektubu ile ilgili yıllık komisyon masrafları bayi ve … tarafından yarı yarıya karşılanacaktır.” şeklinde olduğu, davacı tarafından davalıya …bank’a ait 30.04.2014 tarihli, … seri numaralı, 250.000 TL bedelli banka teminat mektubunun verildiği, teminat mektubunun bayilik protokolü ve sözleşmesine uygun şekilde düzenlendiği ve davanın 03.12.2018 tarihinde açıldığı sabittir. Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir. Açıklanan bayilik sözleşmesi ve bayilik protokolü maddeleri uyarınca davacı tarafından davalıya verilen banka teminat mektubunun, taraflar arasındaki ticari ilişkinin kapsamında bulunan tüm sözleşmelerden doğmuş ve doğacak borçların teminatı olduğu, dava tarihi itibariyle taraflar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesi ve diğer sözleşmelerin devam ettiği, banka teminat mektubunun iadesi için gerekli koşulların dava tarihi itibariyle gerçekleşmediği, davacının henüz muaccel olmayan bir hakka dayalı olarak dava açtığı, erken açılmış bir davanın söz konusu olduğu ve dava devam ederken sözleşme süresinin sona ermesinin dava açılış tarihindeki hukuki durumu değiştirmeyeceği, bu minvalde Mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 06/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.