Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/561 E. 2023/527 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/561 Esas
KARAR NO: 2023/527 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/647 Esas – 2022/872 Karar
TARİH: 02/12/2022 (Gerekçeli Karar)
DAVA: Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı … Anonim Şirketi’nin 13/07/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısı kapsamında (i)TT’nın 438 vd.maddeleri gereğince davalı … Şirketi’ne TTK’nın 400 ve 440.maddelerinde belirlenen kriterlere uygun, daha önce davalı şirket ve bağlı şirket olan … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nde denetim yahut danışmanlık görevi üstendiğini, bağımsız uzman bir özel denetçi atanmasına ve atanacak bağımsız uzman özel denetçinin, başta işbu dava ile sınırlı kalmamak kaydıyla 13/07/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısı’nda toplantı başkanlığına davalı şirkete özel denetçi atanması talebiile yazılı olarak sunulan belirli olaylar ve sorular ile Beyoğlu … Noterliğinin 03/06/2021 tarihli … yevmiye numaralı ve 07/07/2021 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnameleri ile yönetilen sorulara, davalı şirketin mali yapısındaki kötüye gidiş ve 2020 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu ile bilanço ve kar / zarar hesaplarının da incelenmesi suretiyle ayrıntılı rapor tanzim edilmesini, bu nedenle davalı şirketin 13/07/2021 tarihli olağan genel kurul toplantısı’nda yapılan yasaya ve usule aykırı oylama neticesinde alınan “hükümsüz” genel kurul kararlarına istinaden gerçekleştirdiği ya da gerçekleştireceği işlemler ile müvekkil davacının doğrudan ve / veya dolaylı olarak doğmuş ve doğacak her türlü zarar / ziyan, maddi ve manevi tazminat, hak ve alacakları, söz konusu hukuka aykırılıkların gerçekleşmesinde sorumluluğu bulunan kişilere karşı her türlü şikayet, dava ve talep haklarını saklı tutularak mahkeme kanalı ile TTK’nın 438.vd maddeleri gereğince davalı … Anonim Şirketi’ne TTK’nın 400 ve 440.maddelerinde belirlenen kriterlere uygun, daha önce davalı şirket ve bağlı şirket olan … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nde denetim yahut danışmanlık görevi üstlenmemiş, bağımsız uzman bir özel denetçi atanmasını, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davalı şirket üzerinde bırakılmasını talep ve dava ettikleri anlaşıldı. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı açsından özel denetim hakkının kullanılmasının ön koşulları oluşmadığını, şirket kurucuları veya organlar kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal etmediğini, davacı “sözde ihlal” iddiasında şirketinin veya şirket pay sahiplerinin zarara uğradığını ikna edici bir şekilde ortaya koyamadığını, davacının istemiş olduğu özet denetim, pay sahipliği haklarını kullanabilmesi için gerekli de olmadığını, davacının bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiği iddiasına dayalı olarak özel denetim davası açması imkanı bulunmadığını, davacının davacı sorularına cevap verilmediği ve bilgi alma ve inceleme hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilemeyeceği, özel denetim koşulları oluşmadığını, müvekkil şirket ile dava dışı … arasında şirketler topluluğu bulunmadığını, 2019 mali yılı GK iptal davası ve 2019 mali yılı özel denetim davasında verilen ret kararlarının gerekçelerinde de çok açık şekilde konu tartışılmış ve şirketler topluluğu bulunmadığı tespit edildiğini, bu kapsamda bağlılık raporu hazırlanması gerektiren bir durum bulunmadığı da ortada olduğunu, müvekkil şirket ile dava dışı üçüncü kişi … arasında şirketler topluluğu bulunmadığının ortada olduğunu, savunma dilekçesinde detayları açıklandığı üzere davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini, aksi takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderleri vs masrafların davacıya yükletilmesini talep ettikleri anlaşıldı.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/12/2022 tarih 2021/647 Esas 2022/872 Karar sayılı kararında; ” …Davanın, TTK m.439 uyarınca davalı şirkete, bağlı şirket olan … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasındaki alacak-borç ilişkisinin araştırılması için özel denetçi tayini istemine ilişkin olduğu, azınlık pay sahibi olan davacının isteminin genel kurulda reddedildiği, davanın yasal süresi içinde açıldığı, davalı şirket ile dava dışı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında şirketler topluluğu hükümlerinin geçerli olduğu, dava dışı … şirketinin davalı şirketin bağlı şirketi olduğu, davacı yanın talebiyle ilgili olarak, özel denetçi atanması hakkına ilişkin hükümler ile şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerin birlikte değerlendirilmesi gerektiği, TTK m. 195’te bağlı ve hâkim şirketlerin raporları düzenlenmiş olup bu hükme göre, hâkim şirket ile bağlı şirket arasındaki ilişkinin rapora bağlanması gerektiği, TTK m. 200 uyarınca da, hâkim şirketin her pay sahibi genel kurulda, bağlı şirketlerin finansal ve malvarlığıyla ilgili durumları ile hesap sonuçları, hâkim şirketin bağlı şirketlerle, bağlı şirketlerin birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri, yöneticileri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri, yaptıkları işlemler ve bunların sonuçları hakkında, özenli, gerçeği aynen ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine uygun, doyurucu bilgi verilmesini isteyebileceği, somut olayda kanunun değinilen hükmüne rağmen bağlılık raporu düzenlenmediği, dava dışı bağlı şirket yönünden Bilanço, Kar ve Zarar Cetveli ile Yönetim Kurulu Faaliyet Raporu ve Finansal Tablolarının, Bağımsız Denetim Raporunun ortakların incelemesine sunulmadığı, bilirkişi raporuna göre de davalı şirketin 59.068.200,33 TL tutarındaki Kısa Vadeli Borçlarının 59.067.074,18 TL’sinin Bağlı Ortaklılara Borçlar Hesabından oluştuğu, başka bir ifade şirket yabancı kaynaklar toplamının tamamını Ortaklılara Borçlar Hesabının oluşturduğu, 2020 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ekindeki bilanço kalemlerine göre 2019 yılında 10.101.776,49 TL dönem zararı, 2020 yılında da 9.912.738,67 TL dönem zararının bulunduğu, TTK m.349/f.2 hükmüne göre, şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarının, ikna edici bir şekilde ortaya konulması hâlinde mahkemece özel denetçi atanabileceği, yasanın haklılık konusunda inandırıcılık kriterini kullandığı, bu bağlamda ihlalin ve zararın varlığına ilişkin emarelerin yeterli olduğu, bu hususların mutlak ve kesin bir delille ispatının gerekmediği, aksi düşüncenin bu hakkın kullanımını imkânsız hale getireceği, daha öte tespitlerin ise ancak özel denetim ile ortaya çıkacağı anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır…”gerekçesi ile, 1-DAVANIN KABULÜNE, 1-)TTK.m.439 ve devamı maddeleri uyarınca dava dilekçesinde sınırlı olarak bildirilen ve denetçi tarafından tespiti mümkün olan;
A)Faaliyet raporunda 19. ve 20. sorularda bağlı ortaklığı bulunmayan Şirketin bilançosunda kısa vadeli borçlar başlığı altında 59.067.074,18 TL. Borcunun bulunmasının nasıl açıklandığı, bahsi geçen bağlı ortaklardan kastedilenin kimler olduğu, bağlı ortaklık var ise neden bağlılık raporu düzenlenmediği,
B)Bilançoda yer alan bu borcun alınma nedeni, borca ilişkin bir sözleşme yapılıp yapılmadığı, ne zaman ödeneceği, borca karşılık faiz yükünün ne olduğu, alınan borcun hangi para cinsinden olduğu, borcun artma sebebinin ne olduğu,
C)Faaliyet raporunun 16. maddesinde Davalı Şirketin gayrifaal olduğu belirtilmesine rağmen 2020 yılı dönem zararının 9.912.728,67-TL olduğu, gayrifaal Davalı Şirket’in borcunun bir önceki seneye göre artmasına rağmen dönem zararının azaldığı, bu çelişkili durumun nasıl açıklanacağı, gayrifaal Davalı Şirketin zararının azalmasına sebebiyet veren hangi durumun gerçekleştiği, gayrifaal bir şirketin bu büyüklükteki bir borcu nasıl ödemeyi planladığı, Davalı Şirketin 2018 yılını 17.447.493,06-TL kar ile kapatmasına rağmen 2019 ve 2020 yılını zararla kapatmasının nasıl açıklandığı,
D)Yönetim Kurulunun almadığı önlemler sebebiyle kar eden bir şirketin üst üste iki yılı zararla kapatması ve bu zarar gerekçe gösterilerek 36.243.806,12-TL geçmiş yıl karının dağıtılmamasının nedenlerinin belirlenmesi açısından, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir/Denetçi …’nın 5 ay süre ile ÖZEL DENETÇİ OLARAK TAYİNİNE, 2-)Özel denetçiye aylık 6.000,00-TL ödenmesine, ücretin davalı şirket tarafından karşılanmasına, 3-))Özel denetimin, şirket işlerini aksatılmaksızın yapılmasına (TTK.m.441/1), 4-)Yönetim kurulunun, şirketin defterlerinin, yazışmaları dâhil yazılarının, kasa, kıymetli evrak ve mallar başta olmak üzere, varlıklarının incelenmesine izin vermekle ve önemli olgular konusunda özel denetçiye bilgi vermekle yükümlü olduklarının ihtarına (TTK.m.441/3-4), 5-) Özel denetçinın sır saklamakla yükümlü olduğunun ihtarına (TTK.m.441/5), 6-)İnceleme sonucunda rapor sunulduğunda öncelikle davalı şirketin özel sırlarını ihtiva edip etmediğinin denetimi açısından taraf vekillerinin ve mahkemenin denetimine sunulmasına, beyan ve itirazlar sunulduktan sonra rapora son şeklinin verilmesine, kesin olarak oybirliğiyle karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili 21/12/2022 Tarihli istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, usul kurallarının hiçe sayıldığını, gerekçeli kararda ön inceleme duruşmasında belirlenen uyuşmazlık konusundan farklı bir uyuşmazlık konusunun belirlendiğini, hukuk güvenliği ilkesinin ihlal edildiğini, şirketler topluluğu bulunmadığına dair kesin hükme ve 2019 mali yılında verilen kesin hükme rağmen ve bu kararlara aykırı olarak sonradan yeni bir kesin hüküm oluşturulduğunu, Davacının talep ettiğinden farklı şeylere karar verilerek taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini, kanun ile özel denetim raporunun öncelikle davalı incelemesine sunulması öngörülmesine rağmen müvekkili Şirket’in sırlarını doğrudan davacıya ifşa edecek şekilde özel denetim raporunun öncelikle davacının da incelemesine sunulmasına hükmedildiğini, Mali bilirkişi tarafından tüm faaliyet raporu ve finansal tabloların dürüst resim ilkesine ve hukuka uygun olduğu tespit edilmesine rağmen hukukçu bir bilirkişiden alınan görüşler doğrultusunda karar verildiğini, bazı delillerin incelenmediğini, bazı delillerin ise celp edilmediğini, Özel denetimin şartları olan, kanunun ihlali, ihlale dayalı zararın oluşması, pay sahipliği haklarının kullanılması için gerekli olması, somut ve belirli konularda olması, zararla ilgili olması şeklindeki şartların hiçbirinin somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmadan karar verildiğini, Hakime takdir yetkisi tanınmamış olmasına rağmen özel denetime ilişkin kanunda yazmayan bir koşul olarak şirketler topluluğu bulunduğu hallerde özel denetçi atanabileceğine dair koşul oluşturulduğunu, Davacının bugüne kadar açtığı davalarda, dava kabul edilmiş olsun olmasın, istisnasız olarak dava dışı …’ya ait belgelerin müvekkil Şirket’çe kendisinin incelemesine sunulmasına dayanak olabilecek ve hak tanıyacak herhangi bir kanun hükmü bulunmadığına hükmedildiğini ve davaları bu açıdan reddedilmiş olmasına rağmen, bu belgelerin sunulmamış olmasının bir kanun ihlali emaresiymiş gibi kabul edildiğini, Muhtemel / somut herhangi bir zarara ilişkin hiçbir bulgu, delil, şüphe dahi olmamasına rağmen, sanki ortada kanun ihlaline dayalı bir zarar emaresi varmış gibi kabul edilmesi, halbuki dava dışı bir şirkete ait belgelerin müvekkil Şirketçe pay sahiplerinin incelemesine sunulup sunulmamasına göre nasıl bir zarar doğabileceğine dair bir değerlendirmede dahi bulunulmadığını ve özel denetimle açıklığa kavuşturulması istenen konuların zaten açık ve ortada olmasına rağmen özel denetimle nelerin açıklığa kavuşturulacağının amaçlandığının belli olmadığını, İleri sürerek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 22/12/2022 TARİH 2021/647 ESAS 2022/872 KARAR SAYILI EK KARARINDA; “Davalı vekili 21.12.2022 tarihli dilekçesi ile istinaf kanun yoluna başvurmuş ve harçları da yatırmış ise de; Mahkememizin 02.12.2022 tarihli kararının kesin olarak verildiği, istinaf kanun yolunun kapalı olduğu görülmekle, davalı vekilinin İstinaf talep dilekçesinin reddine dair karar verilmesi gerekmiştir. ” gerekçesi ile; Davalı vekilinin istinaf talep dilekçesinin HMK 344 M. gereğince REDDİNE, karar vermiş ve ek karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
DAVALI VEKİLİ 28/12/2022 TARİHLİ EK KARARA YÖNELİK İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, 21/12/2022 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesini aynen tekrar ederek davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK 439 vd. maddeleri uyarınca davalı şirkete özel denetçi tayini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne kesin olarak karar verilmiş, davalı vekilinin kesin karara karşı yaptığı istinaf başvurusu ilk derece mahkemesince verilen 22/12/2022 tarihli ek karar ile reddedilmiş ve davalı vekilince, istinaf talebinin reddine ilişkin ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İlk derece mahkemesince özel denetçi atanması talebibe ilişkin olarak verilen 02/12/2022 tarih 2021/647 Esas – 2022/872 Karar sayılı kararı TTK 440/2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğundan bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin 22/12/2022 tarihli ek kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.