Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/549 E. 2023/526 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/549 Esas
KARAR NO: 2023/526 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/730 Esas – 2022/1078 Karar
TARİH: 23/12/2022
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile davalı arasında servis taşıması ilişkisi bulunduğunu, davalının bu hizmetler sebebine dayanarak fatura borçları bulunduğunu, davalının borcunu ödememesi üzerine davalı kişi aleyhine Bakırköy … İcra Dairesi … Esas Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, bu duruma rağmen davalı taraf ödeme emrinin tebliği üzerine haksız ve dayanaksız olarak icra takibine ve borca itiraz ettiğini ancak, borçlunun itirazında haksız olup kötü niyetli olduğunu, mezkur icra dosyasında ki takip talebi ve faturalar incelendiğinde davalı tarafın müvekkilden ticari mal hizmeti hukuki işlemi olduğunun görüleceğini, davalı Şirket Ticari hizmet alımına rağmen edimini ifa etmediğini, faturalardaki açıklamaların bu hususu içermekte olduğunu, karşı tarafın kötü niyetle itiraz ettiğini, davalının ödeme iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle davalı tarafın takibi sürüncemede bırakma maksatlı ve kötü niyetli itirazın iptalini, takibin devamına ve borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra-inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı yan tarafından itirazın iptali istenilen icra dosyası Bakırköy … İcra Müdürlüğü nezdinde dava açıldığını, ancak müvekkilinin adresinin Bakırköy olmakla birlikte taraflar arasındaki sözleşmede de İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığını, bu nedenle yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri olduğunu, davacı yanın icra takibine konu ettiği fatura alacaklarının 30.09.2021, 30.09.2021 ve 31.08.2021 tarihli toplamda 21.300,39‬-TL miktarındaki üç adet fatura alacağı ve faiz talebi söz konusu olup bu faturalardan dolayı müvekkilin herhangi bir borcu bulunmadığını, uyuşmazlık konusunun esasen davacı yanına fatura ve miktarları değil cezai şart faturası olduğunu, ayrıca müvekkili tarafından davacı yana 30.09.2021 tarih ve 10.200-TL miktarında cezai şart faturası düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş olduğunu, bu alacağın mahsubu ile müvekkilin davacı yana borcu kalmadığını, buna karşın davacı tarafından da bir cezai şart faturası düzenlendiği iddia edilmekle birlikte işbu cezai şart faturasının tebliğinin ardından davacının iki faturasının noter kanalıyla iade edildiğini, davacı tarafın kesmiş olduğu cezai şart faturasının haksız olduğunu, davacının işi bırakıp gittiğini, bu nedenle taraflarınca cezai şart faturasının kesildiğini, davacı tarafından dava dilekçesinde cezai şart faturasına dair bir açıklama yapılamamış veya delil sunulamamış olduğunu, müvekkili tarafından tanzim olunan cezai şart faturası taraflar arasındaki sözleşmelere dayandığını, bu uğurda davacı yan ile müvekkil arasında, sözleşmeli taşımacılık tip sözleşmeleri ile tedarikçi sözleşmeleri imzalandığını, ancak somut olayda davacı yan tarafından bu sözleşmesel yükümlülüğüne aykırı davranıldığını, davacı tarafından önden hiçbir bildirim yapılmaksızın iş bırakılmış olduğunu, davacının bu hususa dair hiçbir haklı mazereti de bulunmamasına rağmen işbu dava ile mesnetsiz ithamlarda bulunarak müvekkil şirketten haksız taleplerde bulunduğunu, davacının müvekkilden doğmuş herhangi bir alacağı bulunmamasına rağmen icra takibi başlatan davacının kötüniyetli olduğunu, bu nedenle de müvekkil lehine asıl alacak miktarının %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/12/2022 tarih 2022/730 Esas 2022/1078 Karar sayılı kararında; “….Yukarıda da ayrıntılarına yer verildiği üzere bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması gerekmektedir. Davacı …’ın defter tutma zorunluluğunun bulunmadığı, mevcut kayıtlara göre “KISMİ TEVKİFAT UYGULAMASI KAPSAMINDAKİ İŞLEMLERE AİT BİLDİRİM ” yönünden kaydının bulunduğu, işletme hesabına göre defter tuttuğu, davacının tarafın ekonomik faaliyetinin sermayeden ziyade bedeni çalışmasına dayandığı sabittir. Buna göre davacının tacir sıfatına sahip olmadığının kabulü gerekmektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereği göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Buna göre dava konusu uyuşmazlık mutlak veya nisbi ticari dava niteliğinde olmadığından, uyuşmazlık Mahkememizin görev alanına girmemektedir. Uyuşmazlığın ticari dava olmaması nedeniyle genel görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi bu davanın yargılamasını yapmakta görevli olduğundan, HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, 1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle Usulden Reddine, 2-6100 s. HMK’nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulduğu takdirde işbu dava dosyasının görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, davacı tarafından itirazın iptali istenilen icra dosyası Bakırköy 7. İcra Müdürlüğü’nün nezdinde açıldığını, müvekkili adresinin Bakırköy olmakla birlikte taraflar arasındaki sözleşmede de İstanbul mahkemelerinin yetkili kılındığını ve işbu davada yetkili mahkemenin İstanbul Ticaret Mahkemeleri olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, Davacının tacir olduğunu işbu dava ile de bu ticari faaliyetinden doğan bir fatura alacağını talep ettiğini, Uyuşmazlık konusu esasen davacı yanın fatura ve miktarları değil müvekkili cezai şart faturası ise de iki tarafın da tacir olduğu açık olup zaten tarafların da bu hususa dair bir itirazı bulunmadığını, davacı da davasını açmadan önce zorunlu arabuluculuğa başvurduğunu ve davasını asliye ticaret mahkemelerinde açtığını, taraflar arasındaki sözleşmeler incelendiğinde ve davacının verdiği hizmet dikkate alındığında davacının tacir olduğu açıkça ortada olduğunu, Yerel mahkeme tarafından özetle; “Dosyada mevcut Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün müzekkere cevabı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün müzekkere cevabından anlaşıldığı üzere; davacı gerçek kişi … işletme hesabına göre defter tuttuğu, bildirim yapılan miktarların da esnaf sınırını aşmadığı görülmektedir.” şeklindeki gerekçe ile görevsizlik kararı verildiğini, ancak TTK md. 19 uyarınca taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılacağını ve müvekkilinin tacir olduğu hususunda bir tartışma bulunmadığını, Davacının vergi beyannemesindeki bedellerin değil gerçekteki kazancının tespit edilmediğini ayrıca davacının başkaca bir aracının olup olmadığı, adına kayıtlı başkaca bir şirket olup olmadığı, başkasını çalıştırıp çalıştırmadığı, aynı araç ile başka bir şirkete hizmet verilip verilmediği, banka hesaplarının kontrolü ile gerçekten kazancının ne kadar olduğu gibi hususların tespit edilmeksizin görevsizlik kararı verilmesinin hatalı olduğunu, davacının sermaye mi yoksa bedeni çalışmasına mı dayalı bir hizmet verdiği tespiti yapılırken davacının aracının değerinin de tespit edilmesi, üzerine kayıtlı başka araçların olup olmadığı incelenmesi ve bu hususa dair belediyeden de bilgi ve belge talep edilmesi gerektiğini, davacının tacir olup basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan tedarikçi sözleşmesi isimli taşıma sözleşmesi kapsamında fatura ve ceza alacağının tahsili istemi ile başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında TEDERİKÇİ SÖZLEŞMESİ başlıklı 30/01/2020 tarihinde imzalanmış sözleşme bulunduğu, taraflar arasındaki tedarikçi sözleşmesi ile davacının, davalı tarafından ihale ile alınan işlerdeki personel taşıma işini üstlendiği açıktır. Taraflar arasında, davalının ihale ile aldığı taşıma işinin bir kısmının davacı tarafından yapılmasına ilişkin alt taşıma sözleşmesi bulunduğu sabittir. Davacı, TTK’nın 850. maddesi kapsamında, yolcu taşıma işini belli bir ücret karşılığında taşımayı üstlenmesi nedeniyle taşıyıcı olarak kabul edilmelidir. TTK’nın 3. maddesinde ise “Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” düzenlemesine yer verilmiştir. TTK’nın 4. maddesinde ise bu kanundan doğan hukuk davaları, tarafların sıfatına bakılmaksızın mutlak ticari dava; TTK’da düzenlenen bir hususa ilişkin olmamakla birlikte iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren davalar ise nispi ticari davadır. Ticari davalara bakma görevi ise, aksine kanuni bir düzenleme yoksa, asliye ticaret mahkemelerine aittir (TTK m.5). Somut olayda, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesi ilişkisi TTK’nun 850 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup taşıma sözleşmesinden kaynaklanan dava mutlak ticari davadır. Tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticaret mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Bu nedenle davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemesine aittir. Mahkemece yargılama devam edilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a3 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2022 tarih ve 2022/730 Esas – 2022/1078 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.