Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/542 E. 2023/492 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/542 Esas
KARAR NO: 2023/492 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/321Esas (Derdest Dava Dosyası
TARİHİ: 09/02/2023 (Ara Karar)
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili 01/01/2023 tarihli dilekçesinde özetle, dosya kapsamında tüm iddia ve savunmaların değerlendirildiği mali müşavir ve hukukçu bilirkişiler tarafından tanzim edilen 06/07/2022 tarihli raporda davacı müvekkili …’un hisse devri nedeniyle davalı …’dan alacaklı olduğunun açıkça anlaşıldığını, bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen raporda seçenekli hesaplama yapıldığını ve müvekkilinin en az 1.339.679,86-USD bakiye alacağı ve işlemiş faiz alacağı bulunduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın, müvekkilinin alacaklı olduğunun 06/07/2022 tarihli bilirkişi raporu ile anlaşılmış olmasına rağmen haksız ve mesnetsiz itirazlarda bulunarak davanın tarafı dahi olmayan … Anonim Şirketi’nin defter kayıtlarının da incelenmesini talep ettiğini, davalı vekilince … Şirketinin adresinin bildirildiğini, mahkememizce bu adreste defter incelemesi yapılması için gün verilmişse de davalı tarafın yargılamayı uzatmak ve mal kaçırmak amacıyla tamamen kötü niyetli olarak şirketi adresini kapalı tutarak bilirkişi incelemesi yapılmasını engellediğini, bilirkişi incelemesi için belirlenen gün (16/12/2022) ve adreste müvekkilinin de hazır bulunduğunu ancak adresin kapalı olduğunu gördüğünü, bina görevlisinden ise şirketin taşındığı bilgisinin edinildiğini, daha sonra bilirkişi incelemesi için yeniden gün verildiğinde (06/01/2023) yine müvekkili ile birlikte taraflarınca vekil olarak katılım sağlandığını, davalı tarafın bu kez 2016 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmediğinden bilirkişinin incelemesini tamamlayamadığını, davalı taraf 2016 yılına ait defter ve kayıtları ibraz etmek için 2 günlük süre istemişse de halen defterleri ibraz etmediğini, davalı tarafın bilirkişi incelemesi sonrası alacaklarının sabit olduğunun anlaşılması ile taşınmazların satışını engelleyen hacizleri kaldırarak mal kaçırma girişiminde bulunmakta olduğunu, davalı tarafın, tüm malvarlığını elden çıkarıp, çifte vatandaş olmasının da avantajlarından faydalanarak ülkeyi terk edeceğini, bu nedenle müvekkilinin alacağına kavuşmasının imkansız hale geleceğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile alacaklı olduklarının kesin bir şekilde anlaşılmış olması, davalının mal kaçırma girişimlerinde bulunması ve kaçma şüphesinin bulunması nedeniyle davalının, alacaklarını karşılamaya yetecek ölçüde malvarlığına kısmi ihtiyati haciz kararı uygulanmasını talep etmelerinin zaruri olduğunu, mahkememizin 07/09/2021 tarihli ara kararı ile ihtiyati haciz taleplerinin haklı olduğuna kanaat getirildiğini, davaya esas değerin %20’si oranında teminat yatırılmak suretiyle ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmiş ise de; dava değerinin çok yüksek olması nedeniyle teminat miktarının depo edilemediğini tüm bu nedenlerle müvekkilinin alacağının tamamını karşılayacak miktarda teminat yatırması mümkün olmadığından, davalı taşınmazları olan İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, … Köyü, … parsel … Tipi Blok, … numaralı; İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, … Köyü, … parsel … Tipi Blok, … numaralı; İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, … Köyü, … parsel … Tipi Blok, … numaralı ve Antalya İli, Alanya İlçesi, … Mah. … Ada … Parsel … numaralı bağımsız taşınmazları üzerine müvekkili alacağının 100.000,00-USD’lik kısmı için kısmi ihtiyati haciz şerhi konulması ile borçlunun menkul, gayrimenkul, yurt içi ve yurt dışındaki tüm banka hesapları ile üçüncü kişilerden alacaklarına 100.000,00-USD tutarında kısmi alacak için kısmi ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi 02/02/2023 (Ara Karar) tarih 2021/321Esas (Derdest Dava Dosyası sayılı kararında; “Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin KABULÜ ile; davacı tarafın talep miktarı dikkate alınarak, 100.000,00-USD’nin talep tarihindeki(01/02/2023) kur üzerinden (1 USD=18.8518-TL) karşılığı olan 1.885.180,00-TL’nin tahsilinin ifasını temin bakımından, vaki isteği İİK’nun 257.maddesi 1. fıkrasına uygun bulunduğundan borçluların ve üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı %15 oranında (282.777‬,00-TL) teminat yatırılması suretiyle, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının borca yeter miktarının İcra İflas Kanunu’nda gösterilen muayyen tahditler dairesinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve bu dosyadan İHTİYATEN HACZİNE,” karar vermiştir. Davalı vekili 03/02/2023 tarihli ihtiyati haciz kararına itiraz dilekçesinde özetle; verilen ihtiyati haciz kararının haksız olduğunu, yargılamanın devam ittiğini, dosyanın bilirkişide olduğunu, daha evvel dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi heyet raporunda, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin dikkate alınmamış olduğunu, dosyanın henüz ek rapor aşamasında olduğunu, davacıya yapılan ödeme olup olmadığı konusunda inceleme yapılmak üzere dosyanın bilirkişiye gönderildiği gönderildiğini, davacının alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olduğu hususunda kanaat uyandırıcı bir veri henüz bulunmadığını, ara kararda bahsedilen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/381 E. Sayılı dosyasının kayyım atanması talepli bir dosya olup iş bu dosya ile herhangi bir bağlantısı bulunmadığını, anılan dosyanın henüz istinaf aşamasında olup kesinleşmiş bir karar da mevcut olmadığını, anılan dosyada alacak miktarına yönelik herhangi bir inceleme yapılmadığını, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde belirttikleri üzere taraflarınca yapılan ödemeler dikkate alınmamış olup bu tutarlar dikkate alındığında davacıya herhangi bir borç bulunmadığının ortaya çıkacağını, İş bu dosya da henüz tekamül etmemiş olup bilirkişi raporunun sadece davacı tarafın yöneticisi ve ortağı olduğu … San.ve Tic.ltd.şti. ‘ye ait ticari defter ve kayıtlar üzerinden yapıldığını, taraflarınca da tüm ödeme belgeleri sunulmuş olup gerek müvekkilinin hesapları gerekse de dava dışı … A.Ş.’nin kayıtlarının incelenmesinin gerektiğini, davaya konu protokoller kapsamından … Şirketinin de tüm bu sürecin içerisinde olduğunun ve ödemeler yaptığının açık olduğunu, müvekkili ve eşi tarafından da gayri nakdi bir çok ipotekler/değerlerin davacıya ve yöneticisi olduğu … şirketine kazandırıldığını, işbu ipoteklerin de yine hesaplamaya dahil edilmediğini, davacı ve yöneticisi olduğu ,,, şirketinin kredi borcuna istinaden müvekkili tarafından türkiye … A.Ş. Lehinde 4.300.000,00 TL (Dört milyon üçyüz bin Türk Lirası) değerinde İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, … mahallesi, … parsel, … Kat, … nolu bağımsız bölüm üzerine 1.derecede ipotek şerhi işlendiğini, davacının ve … şirketinin borçlarını ödememesi nedeniyle … Bankası A.ş. Tarafından Ankara Gayrimenkul İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ipotek takibi başlatıldığını, yine aynı şekilde … bankası A.Ş. Lehinde 4.150.000,00 TL (Dört milyon yüzelli bin Türk Lirası) değerinde İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, …, … parsel … bağımsız bağımsız bölüm üzerine 1.derecede ipotek işlendiğini, bu taşınmaz için de aynı dosyada satış işlemlerine geçildiğini, bununla birlikte … A.Ş.’ye işbu borçtan dolayı müvekkil tarafından 1.450.000,00 TL (bir milyon dörtyüz elli bin türk lirası) ödeme yapıldığını, davacı ve yetkilisi olduğu şirketin borcundan kaynaklı müvekkil tarafından yapılan işbu ödemenin de dikkate alınması gerektiğini, İşbu ödeme 10/08/2022 tarihinde yapılmış olup hesaplamaya işbu bededin de dahil edilmesinin elzem olduğunu, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere hisse devri ve ortaklık sözleşmesi’nin 3.e.maddesi uyarınca 1.000.000,00 usd ‘nin de dava dışı müvekkile ait … şirketi tarafından yapıldığından işbu bedellerin de mahsubunun gerektiğini, taraflar arasında imzalanan hisse devri ve ortaklı sözleşmesi uyarınca %50 hissenin devredileceği belirtilmişse de davacı tarafından hisselerin tamamının devredilmediğini, %49 oranında devir gerçekleştiğini, dolayısıyla davacı gerek diğer sözleşmeler gerekse de ortaklık ve hisse devri sözleşmeleri uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmediğini, 08.12.2017 tarihli protokol kapsamında müvekkilinin borcu bulunmadığını, İİK’nun 257 maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını müvekkili taşınmazları üzerine konulan ihtiyati haciz nedeniyle mağdur olduğunu beyanla öncelikle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, mahkeme aksi kanaatte ise, İİK 266. maddesi gereğince, teminat karşılığında ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 06/02/2023 tarihli talep dilekçesinde özete; Davalı tarafın kötü niyetli olarak itirazlarda bulunduğunu, müvekkilin alacağına kavuşmasını engellemeye çalıştığını, mal kaçırma girişimlerinin olduğu belirtilerek dosya kapsamında ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, Mahkemenin 07/06/2021 tarihli ara kararı ile de ihtiyati haciz talebini haklı görerek tüm dosya alacağına ilişkin ihtiyati haciz kararı verdiğini, ancak müvekkilin Mahkemece belirlenen teminat miktarını karşılayacak durumu olmadığından ihtiyati haciz kararının ifasının sağlanamadığını, müvekkili …’un …’dan Hisse Devri ve Ortaklık Sözleşmesi kaynaklı alacağının sabit olduğunu, tüm iddia ve savunmaların değerlendirildiği mali müşavir ve hukukçu bilirkişiler tarafından tanzim edilen 06/07/2022 tarihli bilirkişi raporunda yapılan seçenekli hesaplama ile müvekkilin en az 1.339.679,86 USD bakiye alacağı ve işlemiş faiz alacağı bulunduğunun tespit edildiğin, davalı tarafın yargılamayı uzatmaya yönelik tutum ve davranışlarda bulunmaya devam ettiğini, bilirkişi incelemesi sonrası müvekkil alacağının sabit olduğunun anlaşılması ile davalının taşınmazların satışını engelleyen hacizleri kaldırarak mal kaçırma girişiminde bulunduğunu, davalının Alman vatandaşı olması hasebiyle Türkiye’de bulunan gayrimenkullerini satarak yurt dışına kaçma girişimleri olduğu duyumunun alındığını, bu durumda müvekkilinin alacağına kavuşmasının imkansız hale geleceğini, daha önce alacağın 100.000,00 USD’lik kısmını teminat altına almak maksadıyla kısmi olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, mahkemenin 02/02/2023 tarihli kararla taleplerini kabul ettiğini, dava değerinin çok yüksek olması nedeniyle, müvekkilin alacağının tamamını karşılayacak miktarda teminat yatırması mümkün olmadığından ve aynı zamanda davalının mal kaçırma eylemi nedeniyle zamana karşı yarışırken 01.02.2023 tarihine ancak 100.000,00 USD’lik teminatı yetiştirebildiğinden kısmi ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilebildiğini, müvekkilinin 300.000,00 USD’lik ek teminat sağlayabilecek koşulları oluşturduğunu ve alacağın 300.000,00 USD’lik kısmı için tekrar kısmi olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiklerini, davalı yanın müvekkilin alacağına yapmış olduğu itirazları haksız olduğu gibi ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin talepleri de haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı yanın, bilirkişi incelemesi için belirlenen günde dava dışı … şirketinin adresini kapalı tutması, Mahkemece yeniden defter incelemesi için gün verilmesine rağmen defterlerin tamamını ibraz etmemesi, bilirkişiden eksik defterleri ibraz etmek için 2 gün süre istemesine rağmen süresinde defterleri sunmaması, bu nedenle bilirkişinin raporunu süresinde ibraz edememesi ve 45 gün ek süre talep etmesi ve nihayetinde Mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını istemesinin davalı yanın yargılamayı uzatmaya çalıştığını gösterdiğini beyanla, İcra İflas Kanunu 257.maddesi uyarınca borçlunun gayrimenkul, menkul, yurtiçi ve yurtdışındaki tüm banka hesapları ile üçüncü kişilerden alacaklarına 300.000,00 usd tutarında kısmi alacak için kısmi ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 09/02/2023 (Ara Karar) tarih 2021/321Esas (Derdest Dava Dosyası sayılı kararında;”Mahkememizin 02/02/2023 tarihli ara kararı ile”Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin KABULÜ ile; davacı tarafın talep miktarı dikkate alınarak, 100.000,00-USD’nin talep tarihindeki(01/02/2023) kur üzerinden (1 USD=18.8518-TL) karşılığı olan 1.885.180,00-TL’nin tahsilinin ifasını temin bakımından, vaki isteği İİK’nun 257.maddesi 1. fıkrasına uygun bulunduğundan borçluların ve üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı %15 oranında (282.777‬,00-TL) teminat yatırılması suretiyle, tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının borca yeter miktarının İcra İflas Kanunu’nda gösterilen muayyen tahditler dairesinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve bu dosyadan İHTİYATEN HACZİNE,” karar verilmiş, davalı vekilince dosyaya sunulan 03/02/2023 tarihli ihtiyati haciz kararına itiraz ve teminat karşılığı ihtiyati haciz kararının kaldırılması talepli dilekçeleri ile; verilen ihtiyati haciz kararının haksız olduğunu, yargılamanın devam ittiğini, dosyanın bilirkişide olduğunu, daha evvel dosya kapsamında düzenlenen bilirkişi heyet raporunda, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin dikkate alınmamış olduğunu, müvekkili taşınmazları üzerine konulan ihtiyati haciz nedeniyle mağdur olduğunu, bu nedenlerle öncelikle ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini, Mahkeme aksi kanaatte ise, İİK 266. maddesi gereğince, teminat karşılığında ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizin 06/02/2023 tarihli ara kararı ile; “Davalı tarafın, Mahkememizce verilen 02/02/2023 tarihli ihtiyati haciz kararının teminat karşılığında kaldırılmasına yönelik talebinin KABULÜNE, davalı tarafça, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamına, ihtiyati haciz kararı verilen miktar olan 100.000,00-USD’nin ihtiyati haciz talep tarihindeki kur üzerinden (1 USD=18.8518) karşılığı olan 1.885.180,00-TL nakit teminat veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu sunulması halinde 2004 Sayılı İİK’nun 266. maddesi gereğince, Mahkememizce verilen 02/02/2023 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, ihtiyati haczin, davalı tarafça sunulacak olan teminat üzerine kaydırılmasına,” karar verilmiştir. Davacı vekili 06/02/2023 tarihli talep dilekçesi ile; 300.000,00-USD alacak miktarı ile sınırlı olmak üzere davalının malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Mahkememizin 06/02/2023 tarihli ara kararı ile; “1-İhtiyati hacze itiraz talebinin İİK 265/4. maddesi gereğince duruşmada olarak değerlendirilmesine, 2-Dosya kapsamında 09/02/2023 tarihinde duruşma yapılacağından ihtiyati hacze itirazın da bu tarihli duruşma da değerlendirilmesine,”, Mahkememizin 07/02/2023 tarihli ara kararı ile de; “1-Davacı tarafın 06/02/2023 tarihli dilekçesi ile 300.000,00-USD alacak miktarı üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi yönündeki talebi ile ilgili olarak, 2004 Sayılı İİK 258/2 maddesi gereğince, eldeki davanın 09/02/2023 günü saat 13:45 te duruşması bulunduğu dikkate alınarak, söz konusu duruşmada ihtiyati haciz talebi ile ilgili olarak tarafların beyanları alındıktan sonra değerlendirme yapılıp karar verilmesine,” karar verilmiştir. Davacı vekili, 09/02/2023 tarihli duruşmadaki beyanında, Mahkememizin, teminat karşılığında ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına ilişkin 06/02/2023 tarihli ara kararının hatalı olduğunu belirterek, bu ara karardan dönülmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizin 02/02/203 tarihli ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın değerlendirilmesi, yine 06/02/2023 tarihli ihtiyati haciz talebi ile ilgili olarak 2004 Sayılı İİK’nun 265/4. maddesi ve 258/2. maddesi gereğince duruşma yapılmak suretiyle tarafların beyanları alınmıştır. Dava, hisse devri ve ortaklık sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin bulunmaktadır. Davalı tarafça, Mahkememizin 02/02/2023 tarihli ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın değerlendirilmesine ilişkin olarak; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/381 E. Sayılı dosyası ile bu dosya kapsamında temin edilen 24/05/2021 tarihli bilirkişi heyeti raporu, Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları, davacı tarafça sunulan bilgi ve beyanlar hep birlikte incelendiğinde, ihtiyati haciz talep miktarı bakımından, alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olduğu hususunda kanaat uyandırıcı nitelikte olduğu ve bu haliyle de İİK’nın 257/1. maddesindeki şartların mevcut olduğu ve 258. maddesindeki ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli yaklaşık ispat koşullarının da oluştuğu anlaşıldığından, davacı tarafın talebi ile bağlı kalınarak 100.000,00-USD’nin talep tarihindeki(01/02/2023) kur üzerinden (1 USD=18.8518-TL) karşılığı olan 1.885.180,00-TL üzerinden %15 oranında teminat alınması suretiyle ihtiyati haciz kararı verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmakla davalı tarafın bu yöndeki itirazının reddine karar verilmiştir.Davacı tarafın, Mahkememizin 06/02/2023 tarihli, teminat karşılığında ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına yönelik itirazına ilişkin olarak yapılan değerlendirmede; 2004 Sayılı İİK’nun 266. maddesinin; “Borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden istiyebilir.” hükmünü içermesine, bu madde ile, davalı/borçluya Mahkemece kabul edilecek teminat karşılığında karşılığında, malvarlığı üzerine konulan ihtiyati haciz kararının kaldırılması talebinde bulunma hakkı tanınmış olmasına, Mahkememizce de bu madde gereğince, borçlunun alacak miktarı kadar sunacağı nakit teminat veya kesin ve süresiz banka teminat mektubu karşılığında 2004 Sayılı İİK’nun 266. maddesi gereğince, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, karar verilmesi karşısında, davacı vekilinin bu yöndeki itirazının reddine karar verilmiştir. Davacı tarafın 06/02/2023 tarihli 300.000,00-USD alacak miktarı üzerinden davalının mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına yönelik talebin değerlendirilmesine ilişkin olarak; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası, Mahkememizce, dava açıldıktan sonra davacının ortağı olduğu dava dışı … Ltd. Şti.’nin ticari defter ve kayıtları üzerinden yapılan inceleme sonunda düzenlenen 06/07/2022 tarihli raporu, davalı tarafça kendileri tarafından yapılan ödemelerin dikkate alınmayarak rapor düzenlendiği yönündeki iddiaları, bu iddialar üzerine Mahkememizce davalının sahibi olduğu dava dışı … Anonim Şirketi kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olması, bilirkişi tarafından henüz raporun sunulmamış olması, alacak miktarının yapılacak yargılama sonunda tespit edilecek olması, Mahkememizin 02/02/2023 tarihli ara kararı ile davalının bu aşamada 100.000,00-USD’lik malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulması sonrasında davalı tarafça gösterilen teminat üzerine söz konusu ihtiyati haczin kaydırılmış olması, tedbirde ölçülülük ilkesi de dikkate alınarak davacı tarafın 06/02/2023 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile, “-Davalı Tarafın mahkememizin 02/02/2023 tarihli ihtiyati haciz kararına yapmış olduğu itirazın REDDİNE, -Davacı tarafından mahkememizin 06/02/2023 tarihli kararına karşı yapmış olduğu itirazın REDDİNE, -Davacı tarafın 06/02/2023 tarihli 300.000 USD miktar üzerinden davalının mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulması yönündeki talebinin REDDİNE, ” karar verilmiş ve karara karşı davacı ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yukarıda numarası yazılı dosyanın, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibine borçlu … vekilince itiraz edilmiş olması nedeniyle açıldığını; takibe konu alacağın ise davacı müvekkili …’un davalı …’dan Hisse Devri ve Ortaklık Sözleşmesinden kaynaklı alacağına ilişkin olduğunu; davalı tarafın kötü niyetli olarak itirazlarda bulunarak müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemeye çalışmakta olduğunu ve mal kaçırma girişimlerinde bulunduğunu; Yerel Mahkemeye bu durumun izah edilerek dosya kapsamında ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu ve mahkemenin 07/06/2021 tarihli ara kararı ile ihtiyati haciz taleplerinin haklı görülerek tüm dosya alacağına ilişkin ihtiyati haciz kararı verdiğini ancak müvekkilinin mahkemece belirlenen teminat miktarını karşılayacak durumu olmadığından ihtiyati haciz kararının ifasının sağlanamadığını, Dosya kapsamında alınan Bilirkişi Kurulu Raporu ile Müvekkil …’un …’dan Hisse Devri ve Ortaklık Sözleşmesi kaynaklı alacağının sabit olduğu,nu tüm iddia ve savunmaların değerlendirildiğini, mali müşavir ve hukukçu bilirkişiler tarafından tanzim edilen 06/07/2022 tarihli Bilirkişi Kurulu Raporunda yapılan seçenekli hesaplama ile müvekkilinin en az 1.339.679,86 USD bakiye alacağı ve işlemiş faiz alacağı bulunduğunun tespit edildiğini, Davalı tarafın yargılama sürecinde yargılamayı uzatmaya yönelik tutum ve davranışlarda bulunmaya devam ettiğini, bilirkişi incelemesi sonrası müvekkili alacağının sabit olduğunun anlaşılması ile davalının taşınmazların satışını engelleyen hacizleri kaldırarak mal kaçırma girişiminde bulunduğunu; diğer yandan davalının Alman vatandaşı olması hasebiyle Türkiye’de bulunan gayrimenkullerini satarak yurt dışına kaçma girişimleri olduğunun müvekkili tarafından duyumunun alındığını; hal böyle iken müvekkilinin alacağına kavuşmasının imkansız hale geleceğinden müvekkilinin tüm imkanlarını seferber ederek dosya alacağının 100.000,00 USD’lik kısmını teminat altına almak ve mal kaçırma eylemini durdurmak maksadıyla kısmi olarak ihtiyati haciz kararı verilmesinin talep edildiğini; mahkemece de taleplerinin haklı olduğuna kanaat getirildiğini ve 02.02.2023 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiğini, 100.000,00 USD’lik İhtiyati Haczin, toplam takipteki alacağa oranla çok düşük kalmasından dolayı, davalının yine müvekkilin alacağına kavuşmasını engellemek ve mal kaçırmak yönündeki maksadını yeniden ortaya koyarak, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/02/2023 tarihli ihtiyati haciz kararının teminat karşılığı kaldırılmasını talep ettiğini ve mahkemece de 1.885.180 TL tutarında Teminat karşılığı ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiğini, Bu kararla birlikte, 100.000,00 USD’lik teminatın toplam takip alacağına oranla çok düşük kalmasından ve kolaylıkla davalının bu teminatı yatırarak mal kaçırma eylemine devam edeceğini anladıkları için, davalının mal kaçırma eylemini engellemek ve müvekkili alacağını teminat altına almak amacıyla 06/02/2023 tarihinde yeniden dosya alacağının 300.000,00 USD’lik kısmı için ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edildiğini ancak Mahkemece taleplerinin reddedildiğini; bu kararın hukuka aykırı olduğu gibi hak ve hakkaniyetle de bağdaşmadığını; bu nedenle verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduklarını ve yerel mahkemenin 09/02/2023 tarihli kararının kaldırılarak ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, 2021 yılında işbu dava açıldığında davalarının harca esas değerinin;1.636.680,00 USD asıl alacak ve işlemiş faizi ile birlikte toplam 1.988.711,93 USD olduğunu; bilirkişiler tarafından yapılan seçenekli hesaplamalarda Hisse Devri ve Ortaklık Sözleşmesi kapsamında müvekkilinin başlatılan takibin çok üzerinde 2.339.679,86 USD bakiye alacağı ve işlemiş faiz alacağı bulunduğunun tespit edildiğini; yapılan tespitler dışında, davalı tarafın davacı müvekkile herhangi bir ödeme yapmış ise bunu davanın en başında dosyaya sunarak bilirkişi hesaplamasının bu yönde yapılmasını sağlamasının mümkün olduğunu ancak davalının tek gayesinin yargılamayı uzatıp müvekkilden mal kaçırmak olduğundan Bilirkişi Kurulu Raporuna da haksız itirazlarda bulunarak zaman kazanmaya çalıştığını; Türk Hukuk Sisteminde kötü niyetin hiçbir suretle korunmayacağını; davalı tarafın kötü niyetli olduğunun açıkça anlaşıldığını; diğer yandan burada ölçülülük ilkesinin gözetildiğinden bahsedilmesinin mümkün olmadığını; müvekkilinin alacağının %5’inin dahi güvence altında olmadığını, İstanbul …İcra Müdürlüğünün 17.02.2023 tarihli, ekte yer alan borç miktarını bildiren belgesinde 17.02.2023 tarihi itibariyle dosya kapsamındaki borç miktarının: 72.488.530,20 TL’ye ulaşmış olup, davalının mevcut durumdaki mal varlığının dahi müvekkilin alacağını tamamıyla karşılamaya yetmemekle birlikte, yerel mahkemenin davalı tarafından temin edilen 16.02.2023 tarihli Teminat Mektubu karşılığı 1.885.180,00 TL’lik kaydırılmış ihtiyati haciz ile toplam takip edilen alacak arasındaki ölçüsüzlüğü ve 300.000,00 USD’lik İhtiyati Haciz taleplerinin reddine gerekçeler arasında ölçülülük ilkesinin gösterilmesini mahkemenin dikkatine ve takdirine arz ettiklerini, (EK-1 İstanbul …İcra Dosya Borç Miktarını Gösterir Yazı) Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında “ …. davalı tarafça gösterilen teminat üzerine söz konusu ihtiyati haczin kaydırılmış olması.…” denildiğini ancak, kararın alındığı 09.02.2023 tarihinde davalının gösterdiği ve kaydırılan bir teminatı olmamasına rağmen, teminat sağlandığını ve kaydırılmış gibi karar gerekçesinde hüküm kurduğunu ancak ekte sunulan davalı tarafın İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına 16.02.2023 tarihli Teminat Mektubu sunulduğunu belirten dilekçesi ve yine ekte sunulan 16.02.2023 tarihli … Bankası Teminat Mektubundan da anlaşılan 09.02.2023 tarihli duruşmada veya öncesinde sunduğu bir teminatın olmadığını; yerel mahkemenin davalı tarafça karardan sonra gösterilen teminata dayanarak kurduğu hüküm ve aldığı kararın da bu haliyle açıkça hukuksuz ve hatalı olduğunu, (EK-2 Davalı tarafın İstanbul 8.ATM’ye yazdığı dilekçe) (EK-3 Davalı tarafın 16.02.2023 tarihli teminat mektubu) Yine Yerel Mahkeme’nin 09.02.2023 tarihli Kararında “…davalı tarafça kendileri tarafından yapılan ödemelerin dikkate alınmayarak rapor düzenlendiği yönündeki iddiaları, bu iddialar üzerine Mahkememizce davalının sahibi olduğu dava dışı … Anonim Şirketi kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olması, bilirkişi tarafından henüz raporun sunulmamış olması, alacak miktarının yapılacak yargılama sonunda tespit edilecek olması,…” diyerek İhtiyati Haciz taleplerinin asıl amacı olan ek Bilirkişi Raporunun, alacak tutarının belirlenmesi ve de yargılamanın tamamlanması süreci beklenirken, Mal Kaçırma eylemlerini engellemek ve Müvekkilin alacağını garanti altına almak amacıyla mahkeme aracılığıyla davalının mallarına teminat karşılığı geçici olarak ihtiyati haciz şerhi konulması hakkımız göz ardı edilerek ellerinden alınmış olup, Yerel mahkemenin kullandığı bu gerekçe ile İİK’nun 257-268 maddelerinde düzenlenen yasalarda alacaklıya verilen hakkın kullanılmasına engel olduğunu, Yerel Mahkemenin 07/06/2021 tarihli ara kararı ile işlemiş faiz hariç 1.636.680,00 USD olarak tüm dosya alacaklarını karşılar şekilde ihtiyati haciz kararı verildiğini; alacaklarının 300.000,00 USD’lik kısmı için ihtiyati haciz kararı verilmesi taleplerini ise 09/02/2023 tarihli kararı ile ölçülülük ilkesine aykırı düşmesi gerekçesi ile reddettiğini; alacaklarının 300.000,00 USD’lik kısmı için ihtiyati haciz konulmasının ölçülülük ilkesine uygun düşmemekte ise yerel mahkeme 07/06/2021 tarihli kararı ile neden tüm dosya alacağını kapsar şekilde ihtiyati haciz kararı verildiğini anlayamadıklarını; Yerel Mahkeme için ne değiştiğini; üstelik dosya kapsamında alınan Bilirkişi Kurulu Raporu ile müvekkilinin davalı taraftan alacağı olduğunun açıkça anlaşıldığını, Yerel mahkemenin yalnızca davalı tarafın, soyut ve gerçeklikten uzak beyanlarına itibar ederek ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar vererek ihsası reyde bulunduğunu; davalı taraf aleyhine icra takibi başlatıldığından bugüne kadar borçlu olmadığını ve borcunu ödediğini iddia ettiklerini ancak dosyaya somut bilgi ve belge sunamadıklarını; davalının taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini inkar etmediğini, yalnızca borcun ödendiğini iddia ettiğini ancak dosya kapsamında alınan Bilirkişi Kurulu Raporu ile davalının borçlu olduğunun tespit edildiğini ancak yerel mahkemece yalnızca davalı tarafın borcun ödendiği yönünde beyanına itibar edildiğini, objektif ve bilimsel verilere dayanarak alanında uzman bilirkişiler tarafından tanzim edilen Bilirkişi Kurulu Raporu’nun yerel mahkemece göz ardı edildiğini, Davalının İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, … Köyü, … parsel … Tipi Blok, … numaralı bağımsız taşınmazı üzerinde diğer alacaklılar tarafından konulan herhangi bir haciz işlemi olmadığından yerel mahkemenin teminat karşılığı ihtiyati haciz kararını kaldırması ve taraflarının 06/02/2023 tarihli 300.000,00 USD’lik ihtiyati haciz talebini reddetmesi üzerine davalının bu taşınmazını elden çıkarmaya çalıştığını müvekkilinin duyum aldığını; yerel mahkemenin yargılamanın başında tüm dosya alacağına ilişkin ihtiyati haciz kararı vermeyi uygun görürken, yargılamanın ilerleyen aşamalarında alınan Bilirkişi Kurulu Raporu ile de alacaklı olduklarının da kesinleşmiş iken mahkemenin davanın başında göstermiş olduğu hassasiyeti neden kaybettiğini anlayamadıklarını; yasal koşulları mevcut olmasına rağmen yerel mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmemiş olması nedeniyle müvekkilinin telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayacağını; bu zararın sorumlusunun kim olacağını, İhtiyati haciz kararı ile korunması gereken menfaatin; telafisi mümkün olmayan zararların önüne geçilmesi olduğunu; davalı tarafın mal varlığı üzerindeki işbu dosya üzerinden konulan 100.000,00 USD tutarındaki ihtiyati haczi kaldırarak ve davalının diğer borçları nedeniyle daha önceden konulmuş haciz ve şerhleri de kaldırarak davacı müvekkilden mal kaçırma gayreti içinde olduğunu; kötü niyetli olarak yargılamayı uzatmaya çalışarak müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellediğini; ihtiyati haciz taleplerinin reddedilmesi ile davalı tarafın bu amacına daha da yaklaştığını; diğer yanda 2016 yılından bu yana bilirkişilerce de tespit edilmiş alacağına kavuşamamış davacı müvekkilinin olduğunu; İhtiyati Haciz kararı verilmesi halinde üçüncü kişilerin doğması muhtemel zararlarının karşılanması için müvekkili mahkemenin belirleyeceği teminat miktarını da dosyaya yatıracak olup davalı tarafın herhangi bir zararının oluşmayacağını ancak dosya kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmediği takdirde ise müvekkilinin alacağına kavuşmasının zorlaşacağını ve neredeyse imkansız hale geleceğini; hukuken korunmaya değer menfaatin hangisi olduğunun takdirinin mahkemeye ait olmakla birlikte izah ettikleri hususlar değerlendirilmeksizin verilen yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek, yukarıda arz ve izahına çalışılan nedenler ve dairemizce re’sen gözetilecek diğer hususlarla birlikte, borçlunun yabancı olması, mal kaçırma ve yurt dışına yerleşme ihtimalleri olması hususları göz ardı edilerek ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin kararın kaldırılarak, ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/321 Esas Sayılı 02.02.2023 tarihli ara kararı ile ihtiyati haciz kararı verilmiş olup taraflarınca ihtiyati hacze itiraz edildiğini ancak Yerel Mahkeme’nin 09.02.2023 tarihli ara kararı ile yapmış oldukları itirazın reddine karar verildiğini, Yerel mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu; tamamı ile kötüniyetli ve haksız olarak talep edilen ihtiyati haczin kaldırılmasının gerektiğini,Karşı tarafın başvurusu sonucu İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/321 Esas Sayılı 02.02.2023 tarihli ara kararı ile ihtiyati haciz kararı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile haciz tehdidi ile karşı karşıya kaldığını; Yerel mahkemece verilen ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dosyanın henüz ek rapor aşamasında olmakla, davacıya yapılan ödeme olup olmadığı konusunda inceleme yapılmak üzere dosyanın bilirkişiye gönderildiğini; kararda bahsedilenin aksine iş bu dosyada davacının alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olduğu hususunda kanaat uyandırıcı bir verinin henüz bulunmadığını, Yerel Mahkemece 29/09/2022 tarihli celsenin 2 numaralı ara kararı ile “…Bilirkişi raporuna karşı yapılan itirazların değerlendirilmesi ve ayrıca dava dışı … AŞ’nin ticari defter ve kayıtları üzerinde yerinde inceleme de yapılmak suretiyle dava konusu ilişki kapsamında eldeki davanın mahiyeti de dikkate alınmak suretiyle, davacıya yapılan ödeme olup olmadığı hususunda ek rapor düzenlenmesi amacıyla Ankara Nöbetçi ATM’ye talimat yazılmasına, bu hususta celse arası ayrıca ara kararı oluşturulmasına,… ” şeklinde hüküm tesis edildiğini; bilirkişi tarafından 45 günlük ek süre talep edilmiş olup bilirkişi tarafından henüz dosyaya ek rapor sunulmadığını, Ara kararda bahsedilen Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/381 e. sayılı dosyasının kayyım atanması talepli bir dosya olup iş bu dosya ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığını: iş bu dosyanın henüz istinaf aşamasında olup kesinleşmiş bir kararın da mevcut olmadığını; kayyım atanması talepli Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/381 e. sayılı dosyasında alacak miktarına yönelik herhangi bir inceleme yapılmadığını, Yerel mahkemece davacı tarafından talep gönderilmesine rağmen 30.01.2023 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir kararının reddedildiğini, karardan yalnızca iki gün sonra ise yukarıda bahsettikleri iş bu davayla hiçbir bağlantısı olmayan dosyadan kanaat uyandığı gerekçe gösterilerek ihtiyati haciz kararının kabulüne karar verildiğini; kararlar arasında açık çelişkinin bulunduğunu; ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde belirtiklerini, taraflarınca yapılan ödemeler dikkate alınmamış olup bu tutarlar dikkate alındığında davacıya herhangi bir borçlarının bulunmadığının açıkça ortada olduğunu, İş bu dosyanın da henüz tekamül etmemiş olup bilirkişi raporunun sadece davacı tarafın yöneticisi ve ortağı olduğu … İthalat İhracat San.ve Tic.ltd.şti. ‘ye ait ticari defter ve kayıtlar üzerinden yapıldığını; taraflarınca da tüm ödeme belgelerinin sunulmuş olup gerek müvekkilinin hesapları gerekse de dava dışı … A.Ş.’nin kayıtlarının incelenmesinin gerektiğini; nitekim davaya konu protokoller incelendiğinde … Şirketinin de tüm bu süreci içerisinde olduğunun ve ödemeler yaptığının açık olduğunu, Diğer taraftan tek taraflı olarak sadece ,,, şirketine ait kayıtların incelenmesinin kabul edilebilir olmadığını; davacının söz konusu şirketin yöneticisi olup tüm kayıtları kendi lehine olabilecek şekilde düzenleme ihtimali ve yetkisinin mevcut olduğunu, Müvekkili ve eşi tarafından da gayri nakdi bir çok ipotekler/değerlerin davacıya ve yöneticisi olduğu … şirketine kazandırıldığını; işbu ipoteklerin de yine hesaplamaya dahil edilmediğini, Müvekkilinin nakit yatırımı dışında ayni teminatlarının davacılar tarafından yok sayılmakta olduğunu; müvekkilin eşinin de davacının yöneticisi olduğu şirkete kefil olduğunu; Antalya/Alanya’da sahibi oldukları taşınmazların yine bankalara teminat olarak gösterildiğini; bunun yanı sıra Sarıyer, Zekeriya köyde bulunan 2 adet villasının da teminat olarak verildiğini; bu kapsamda da davacı tüm hak ve alacaklarını aslında aldığını ve müvekkili mağdur etmekte olduğunu, Dosyada teminat/ipoteklere dair bilgi ve belgelerin de mevcut olduğunu; iş bu ipoteklerin de maddi değerlerinin hesaplamaya dahil edilmediğini; davacı ve yöneticisi olduğu … şirketinin kredi borcuna istinaden müvekkili tarafından … bankası A.Ş. Lehinde 4.300.000,00 TL (Dört milyon üçyüz bin Türk Lirası) değerinde İstanbul ili, Sarıyer ilçesi, … mahallesi, … parsel, … Kat, … nolu bağımsız bölüm üzerine 1.derecede ipotek şerhinin işlendiğini; davacının ve … şirketinin borçlarını ödememesi nedeniyle … Bankası A.ş. Tarafından Ankara Gayrimenkul İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile ipotek takibinin başlatıldığını, Yine aynı şekilde … bankası A.Ş. Lehinde 4.150.000,00 TL (Dört milyon yüzelli bin Türk Lirası) değerinde İstanbul İli, Sarıyer İlçesi, …, … parsel … bağımsız bölüm üzerine 1. derecede ipotek işlendiğini; yine bu taşınmaz için de aynı dosyada satış işlemlerine geçildiğini, Ayrıca davacı ve yöneticisi olduğu şirketin kredi borcundan kaynaklı olarak … A.Ş. Lehine Antalya İli, Alanya İlçesi, … Mah. … Ada, … Parsel, … Blok, … Kat, 1 Nolu Bağ. Bölüm 2.300.000,00 tl(iki milyon üçyüz binr türk lirası) değerinde 1 .derece ipotek tesis edildiğini; müvekkilinin sahibi olduğu taşınmaz lehine işbu ipotek tesis işleminin yapıldığını; davacının işbu borcu için de alacaklı banka tarafından Kızılcahamam İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile ipotek takibi başlatıldığını ve satış işlemlerine geçildiğini, Yukarıda belirtmiş oldukları dosyaların açık/derdest olup müvekkilinin dosyalarla ilgili sorumluluklarının devam ettiğini, Bununla birlikte … A.Ş.’ye işbu borçtan dolayı müvekkili tarafından 1.450.000,00 TL (bir milyon dörtyüz elli bin türk lirası) ödeme yapıldığını; davacı ve yetkilisi olduğu şirketin borcundan kaynaklı müvekkili tarafından yapılan işbu ödemenin de dikkate alınması gerektiğini, (EK-ödeme dekontu) işbu ödemenin 10/08/2022 tarihinde yapılmış olup hesaplamaya işbu bededin de dahil edilmesinin elzem olduğunu, Tüm bu ipotekler ve icra dosyaları uyarınca müvekkili tarafından tüm edimlerin fazlası ile yerine getirildiğini, Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere hisse devri ve ortaklık sözleşmesi’nin 3.e.maddesi uyarınca 1.000.000,00 usd ‘nin de dava dışı müvekkile ait … şirketi tarafından yapıldığından işbu bedellerin de mahsubunun gerektiğini, Öncelikle davacının herhangi bir alacağının olduğunu kabul etmemekle birlikte, dosyada yer alan Bilirkişi raporunun 14. sayfasında da yer alan tespitler uyarınca müvekkilinin tek ortağı olduğu … A.Ş.(VKN:…) tarafından da ödemeler yapıldığını ve bu bedellerin mahsubunun gerektiğini; müvekkilin Türkçe bilmemesi ve Türkiye’deki ticari teammülleri tam olarak bilmemesinden kaynaklı olarak davacının bundan kendine menfaat elde etme amacı gütmekte olduğunu; müvekkilinin sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz yerine getirmesine rağmen davacı tarafın edimlerini ve taahhütlerini yerine getirmediğini, Taraflar arasında imzalanan hisse devri ve ortaklı sözleşmeis uyarınca %50 hissenin devredileceği belirtilmişse de davacı tarafından hisselerin tamamının devredilmediğini; %49 oranında devir gerçekleştiğini; dolayısıyla davacının gerek diğer sözleşmeler gerekse de ortaklık ve hisse devri sözleşmeleri uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmediğini,İşbu hususta dikkate alındığında müvekkilinin borcu olmamakla birlikte borcu olduğu bir an dahi kabul edilse dahi davacının kendi edimini yerine getirmediğini, Diğer taraftan bilirkişi heyeti tarafından raporun 16.sayfasında dava dışı … şirketin söz konusu avansı tahsil etmiş olmasına rağmen sözleşme ile kararlaştırılan işi yerine getirmediğinin defter kayıtlarından tespit edildiğini; işbu durumun da haklılıklarını kanıtladığını; müvekkilinin sahibi olduğu … şirketi ile … tarafından imzalanan “… Tarafından … Firmasından Alınacak Elketronik Devrelerin Satımına ve … Tarafından Üretilecek IP Tabanlı Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazların (YÖKC) Satışı Hususunda …’ye Bayilik Verilmesi Hakkında Sözleşme” sindeki hiçbir yükümlülüğın yerine getirilmediğini, Karşılıklı edimler içeren sözleşmeler uyarınca davacının edimini yerine getirmediğini, Dolayısıyla ödemezlik defi şartları somut uyuşmazlıkta vücud bulduğundan müvekkilinin herhangi bir borcunun olmadığının açık olduğunu,08.12.2017 Tarihli protokol kapsamında müvekkilinin borcunun bulunmadığını, dosya kapsamında taraflar arasında imzalanan 08/12/2017 protokol ile de önceki 01/11/2016 tarihli sözleşmenin koşulları ve hükümlerinin yeniden belirlendiğini; tarafların iradesinin artık işbu yeni sözleşmeye göre belirleneceğinin açık olduğunu, Bilirkişi raporunun 16. sayfasında da taraflar arasında imzalanan sonraki işbu protokolle birlikte tüm ödeme ve mahsuplaşmalar çerçevesinde belirleneceğinin tespit edildiğini; Bilirkişiler raporun 17. sayfasında da davalının davacıdan alacağının 339.000,00 USD olacağı kanaatine varmışsa da müvekkilinin borcunu fazlasıyla ödediğini, Yine taraflar arasında akdolunan “… tarafından … firmasından alınacak elektronik devrelerin satımına ve … tarafından üretilecek ıp tabanlı yeni nesil ödeme kaydedici cihazların (yökc) satışı hususunda …’ye bayilik verilmesi hakkında sözleşme” de dikkate alındığında davacının haksızlığının ortada olduğunu; işbu sözleşmedeki yükümlülüklerin hiçbir davacı tarafından yerine getirilmediğini, İhtiyati hacze konu borç bulunmadığından yasal koşulları oluşmadan verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılması gerektiğini; müvekkili şirketin muvazaalı işlemde bulunmamış olup ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, İİK.257.Maddesinde yer alan ihtiyati haczin koşulları oluşmadığından verilen ihtiyati haczin kaldırılmasının gerektiğini, maddede aranan şartlarının gerçekleşmesinin gerektiğini; müvekkilinin Türkiye’de sabit ikametgah sahibi olup; şirketlerinin bulunduğunu; oysa ki, somut olayda müvekkillin yerleşim yerlerinin olmaması ile; mal kaçırma gibi bir eyleminin olması koşullarının oluşmadığını, Türkiye’de bu denli taşınmaz edinmiş ve yatırım yapmış bir kişinin mallarını gizlemesi veya kaçmasının beklenemeyeceğini; Davacının şirketi kötü yönetmekle kalmadığını, borç batağına sürüklediğini ve görülen dosyada yapılacak yargılama sonrasında işbu durumun da ortaya çıkacağını, İleri sürerek, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/321 Esas Sayılı 09.02.2022 tarihli ara kararının bozulmasa, yeniden karar verilerek ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesine; vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki 01/11/2016 tarihli Hisse Devri ve Ortaklık Sözleşmesinden doğan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, derdest davada tarafların ortak olduğu dava dışı … Şirketi defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi akabinde, varlığı iddia ve tahsili talep olunan alacağın 100.00,00-USD’lik kısmi için ihtiyati haciz talep edilmiş, mahkemece talebin teminat mukabilinde kabulüne karar verilmiş, davalı tarafından ihtiyati hacze itiraz edilmiş, davacı tarafından ilk ihtiyati haciz kararından sonra, varlığı iddia ve tahsili talep olunan alacağın bu kez 300.00,00-USD’lik kısmi için ihtiyati haciz talep edilmiş, ilk derece mahkemesinin 09/02/2023 tarihli ara kararı ile, davalı yanın ihtiyati hacze itirazının, davacı yanın 300.000,00-USD için ileri sürdüğü ihtiyati haciz isteminin de reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karara, davalı tarafından ilk ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın reddi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK’nun 265. maddesi hükmü gereğince, borçlu kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haciz kararına yönelik haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata, huzuru ile yapılan hacizlerde haczin uygulandığı, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edebilir. Bu durumda mahkeme, gösterilen itiraz sebepleri ile bağlı inceleme yaparak itirazı kabul veya reddeder.İİK’nun 257/1 fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.İİK’nun 258 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. Taraflar arasında hisse devir ve ortaklık sözleşmesi yapıldığı çekişme konusu olmayıp, davacı sözleşmeden doğan bakiye borç bulunduğunu, davalı ise davacının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediği gibi, davacıya sözleşmeden doğan borcun ödendiğini savunmaktadır. Mahkemece aldırılan 06/07/2022 tarihli bilirkişi heyet raporunda ihtimalli bakiye alacak hesabı yapıldığı, davalının ödeme itirazı üzerine dosyanın ek rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdii edildiği ve halen bu aşamada olduğu anlaşılmıştır. İhtiyati hacze itirazın reddine yönelik davalı istinafı bakımından yapılan incelemede; somut olayda; dosyaya mübrez sözleşme ve protokoller ile alınan kök bilirkişi heyeti raporu kapsamından kapsamına göre davacı yanın 02/02/2013 tarihli ihtiyati haciz kararına konu ettiği 100.000,00-USD’ tutarındaki kısmi alacağının varlığını yaklaşık düzeyde ispat ettiği, İİK’nın 257/1 ve 258. Maddesindeki düzenlenen koşulların oluştuğu, sair itiraz sebeplerinin İİK’nun 265 maddesinde sayılan sebeplerden birini teşkil etmediği, mahkemece ihtiyati hazce itirazın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, davalı vekilinin itirazın reddine ilişkin karara karşı yaptığı istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. İhtiyati haciz talebinin reddine yönelik davacı istinafı bakımından yapılan değerlendirmede; dosyaya mübrez sözleşme ve protokoller ile alınan kök bilirkişi heyeti raporu kapsamından kapsamına göre davacı yanın davalıdan sözleşmeden doğan bakiye alacağı bulunduğunun yaklaşık düzeyde ispat olunduğu anlaşılmış olmakla birlikte, daha önce 100.000,00-USD için ihtiyati haciz kararı alınmış olması, davalının ödeme itirazı ve dosyanın bu itirazın incelenmesi için ek rapor tanzimi amacıyla bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olması, raporun henüz ibraz edilmemiş olması karşısında, 06/02/2023 tarihli ikinci ihtiyati haciz talebine konu edilen 300.000,00-USD’lik alacak tutarı bakımından İİK’un 258 maddesinde aranan yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada sağlanmadığı anlaşılmış, mahkemece bu gerekçe ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karara karşı yaptığı istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davalı vekilinin 09/02/2023 tarihli ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin karara; davacı vekilinin 09/02/2023 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karar karşı yaptıkları istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harçların hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.