Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/522 E. 2023/491 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/522 Esas
KARAR NO: 2023/491 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/852 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 19/01/2023
DAVA:Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir talep eden …’in dava dilekçesinde özetle, talep eden nakdi zenginliği olan, döviz bürosu işleten haricen al sat yaparak geçimini sağladığını, yine elinde bulunan nakdini değerlendirmek üzere yurtdışı Londra merkezli olarak bildiği … şirketinden altın, ons ve endeks alım satım işlemleri yapmaya başladığını ve talep edenin ilk olarak verilen hesaba yaklaşık 600.000-USD para yatırdığını, birkaç gün sonra müvekkilinin kazançlı olduğunu ve daha fazla kazanması için daha fazla para yatırması gerektiğini, bunun için bu şirketin vermiş olduğu karşı tarafa ait iban numarasına 700.000-USD para yatırdığını, daha sonra ihtiyaç duyduğu iletişimi kuramayan müvekkilin internet üzerinden yaptığı araştırma neticesinde de londra merkezli bu şirketin aslında Türkiye’de bulunan bir çok paravan şirket üzerinden kişileri dolandırdığını anladığını, müvekkilin bunun üzerine, hiçbir şekilde irtibatının olmadığı ancak hesabına 700.000-USD para yatırdığı karşı tarafa ve bir kısım şirketler hakkında Elazığ CBS’nin 2022/15566 soruşturma sayılı dosyası ile dolandırıldığından kaynaklı şikayetçi olduğunu, belirtilen 700.000-USD’ye bloke konulduğunu, sadece karşı taraf … Ltd. Şti hakkında soruşturma yürütüldüğünü ve fakat eksik inceleme sonucu taraflar arasında hukuki ihtilaf olduğu düşüncesi ile savcılık tarafından takipsizlik kararı verildiğini, takipsizlik kararının kesinleşmesi ile de karşı taraf hesabı üzerine konulmuş olan blokenin de kaldırılacağı belirtildiğini, savcılık makamının taraflar arasındaki hukuki ihtilaftan dolayı takipsizlik kararı vermesinin tek nedeni, karşı taraf şirket yöneticisinin ifadesi üzerine olduğunu, ancak savcılık makamına, tüm şirketlerinin isimlerinin … olmasının tesadüf olmadığını, karşı taraf ile müvekkilin herhangi bir şekilde tanışıklığının iletişiminin herhangi bir ticari alışverişinin olmadığını, yurtdışındaki firma yetkilisi tarafından karşı taraf iban hesabının müvekkilin yurtdışında görüştüğü … adlı kişi tarafından verildiğini ve dolayısıyla şirketler arasında bağlantı olduğunu, kaldı ki karşı taraf şirket yetkilisinin tether cripto para satışı hizmetini verdikleri bilgisinin yalan olduğunu ve buna ilişkin olarak herhangi bir bilgi, belge, sözleşme, ıd, ıp vs sanal hesap cüzdanı dahi sunmadığını, 6493 sayılı yasanın 18.maddesi gereği bu şirketin cripto satışı yapacak şirketlerin usul ve yetkilerini taşımadığını, en önemlisi şirket henüz yeni kurulduğunu defaten izah edilmesine rağmen hukuki ihtilaf sebebiyle takipsizlik kararı verildiğini ve fakat kesinleşmediğini, olası takipsizlik kararına karşı yapacağı itirazın da neticesiz kalması müvekkile ait 700.000 USD üzerindeki blokenin kaldırılması durumunda müvekkil açısından telafisi gerçekten imkansız zarar doğacağı ve hakkını tekrar elde edemeyeceğinin kaçınılmaz olacağı açık olduğunu, zira ilk para 700.000 USD karış taraf hesabına düştüğü zaman hemen 100.000 USD’yi Türk lirasına çevirdiğini, parayı başka hesaplara aktarmaya çalıştığını ve fakat eft limiti yetmediğinden bankaya gitmek zorunda kaldığını, ancak para savcılık blokesinden kaynaklı çekilemediğini, toplamda 1.300.000 USD dolandırılan müvekkilin, 600.000 USD dolandırılarak zarara uğramış iken en azından hesapta bloke edilen 700.000 USD paranın hesapta tedbiren tutulması, yargılama neticesinde müvekkilinin haklılığının ortaya çıkması durumunda en azından bir kısım zararı giderilmiş olacağını, kaldı ki karşı taraf hiçbir şekilde müvekkille herhangi bir ticaret yapıldığına ilişkin olarak herhangi bir bilgi, belge, mesaj, telefon yazışmaları, ticari defter gibi en ufak bir iletişimi veya iltisakı gösterir bilgi sunamayacağını, 6100 sayılı yasanın 389 vd maddelerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, bu hususta Mahkemeye sebepsiz zenginleşme davası açacağından dava sonuna kadar karşı taraf hesabındaki 700.000 USD’ye uygun görülecek teminat dahilinde ivedilikle tedbir konulmasına karar verilmesini, dava sonuna kadar müvekkil hak kaybı yaşamaması ve yatırılan para miktarı da dikkate alınarak karşı tarafın … bankasına ait USD iban hesabına ivedilikle tedbir konulmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı. Karşı taraf itiraz dilekçesinde özetle; talep edenin ticari bir saikle hareket ettiğini, miktar itibarı ile 700.000 dolarlık bir davanın adi iş sahasında düşünülemeyeceği gözetildiğinde yetkili mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, para alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbir verilemeyeceğini, para alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, verilen karar nedeni ile açık ve kesin kanun hükmüne aykırı karar verilmesi sebebi ile Mahkememizin HMK’nın 46 kapsamında sorumluluğu doğduğunu, dekontların yatırım amaçlı olup olmadığının tespiti bu aşamada mümkün olmadığını, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması halinde olası bir talep ile ihtiyati haciz kararı da verilmesi usul ve yasaya aykırı olacağını, özetle; talebinin öncelikle ihtiyati tedbirin şartları oluşmadığından kabulü ile alacağın bir para borcu olması nedeni ile ihtiyati tedbirin ancak dava konusu hakkında verilebileceğini, dava konusunun da müvekkilin banka hesabı olmadığından bahisle ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği bu konuyla ilgili sayısız mahkeme kararı olduğu gözetilerek haksız ve hukuka aykırı ihtiyati tedbir kararının mümkün olan en kısa sürede kaldırılması gerekir ise Mahkememizce yakın bir tarihte murafaa duruşması açılarak kaldırılmasını, talep eden tarafından karşı tarafa gönderilen miktarlara yönelik birden çok banka dekontlarının incelenmesinde dekontlar üzerinde herhangi bir açıklamanın bulunmadığını, söz konusu dekontlarda belirtilen miktarların yatırım amaçlı ya da sair amaçlı gönderilip gönderilmediğinin tespitinin mümkün bulunmadığını, müvekkilin kripto para alım satımı yaptığı karşılığında komisyon aldığını, henüz sunulan bir sözleşme bulunmadığından davada görevli mahkemenin bu aşamada belli olmadığını, bu haliyle somut olay bakımından ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği Mahkememizce gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, ayrıca talep eden tarafın borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla hileli hareketlerde bulunduğuna ilişkin yeterli delil ibraz etmediğini, açıklandığı üzere sunulan evrakların yaklaşık ispat kuralını sağlamadığını, iddiaların yargılamayı gerektirdiği bu sebeplerle ihtiyati tedbir ve ileriye yönelik talep edilmesi muhtemel ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, bu nedenle haksız ve hukuka açıkça aykırı ihtiyati tedbir kararına karşı itirazlarının kabulüne ve ihtiyati tedbir kararının ivedilikle kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/01/2023 tarih 2022/852 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı kararında; “Mahkememizce yapılan incelemede; İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/11/2022 tarihli değişik iş kararı ile; “..İhtiyati tedbir talebinin 700.000-USD’nin %10’u teminat karşılığında KABULÜNE, Aleyhine ihtiyati tedbir istenilen … Limited Şirketi’nin … Bankası bulunan TR … iban numaralı hesabına 700.000-USD tutar ile sınırlı olmak üzere ihtiyati tedbir konularak bu miktar üzerinden hesabın bloke edilmesine..” şeklinde karar verildiği, Davalı tarafça, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09/11/2022 günlü değişik iş kararına itiraz edildiği, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/50 D.iş sayılı dosyasında 22/12/2022 günlü murafaa duruşmasında; “..Mahkememiz yetkili olmadığından HMK 394/2 son cümle uyarınca esas davanın açıldığı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/852 Esas sayılı dosyada itirazın değerlendirilmesine” ilişkin verilen kararı ile Mahkememize gönderilen işbu dosyanın Mahkememiz dosyası arasına alındığı, davacı vekilinin davalının ihtiyati tedbir kararına itirazlarına karşı beyan dilekçesi sunduğu anlaşılmıştır. Yine Mahkememizin işbu dosyasının 19/12/2022 tarihli tensip tutanağının 13 nolu ara kararı gereğince, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin harcın ikmalinden sonra değerlendirilmesine ilişkin karar verildiği, davacı vekili tarafından harcın ikmal edildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce 29/12/2022 tarihli murafaa tensip tutanağı gereğince davalı tarafın ihtiyati tedbir kararına ilişkin itirazlarının ve Mahkememiz işbu dosyasında davacı tarafın dava dilekçesinde talep ettiği ihtiyati tedbir talebinin, murafaada değerlendirilmek üzere 19/01/2023 tarihine talik edildiği, taraflara murafaa gününü bildirir davetiyenin tebliğ edildiği, tarafların murafaaya katıldığı ve beyanları alındığı anlaşıldı. Mahkememizin 19/01/2023 tarihli murafaa duruşmasında; “..Mahkememiz tarafından itiraz dilekçesi ile İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen tedbir kararı okundu. Taraflardan soruldu; Müterriz vekili : İtiraz dilekçemizi tekrar ediyoruz, haksız ve hukuka aykırı olan tedbir kararının kaldırılmasını talep ediyorum, dedi. İhtiyati tedbir talep eden vekili : İtiraza beyanlarımızı tekrar ediyoruz, ayrıca dosyamızda ihtiyati tedbir ve ihtiyati hacizimizde mevcuttur, henüz bir karar verilmedi, öncelikle verilen tedbir kararının devamına karar verilmesini talep ediyoruz, eğer mahkeme aksi görüşteyse davalı tarafın itirazı yerinde görülmesi halinde ihtiyati tedbirin ihtiyati hacize çevrilmesine karar verilmesini talep ediyoruz, dedi. Mahkememizin işbu dosyasının 19/12/2022 tarihli tensip tutanağının 13 nolu ara kararı gereğince, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin harcın ikmalinden sonra değerlendirilmesine ilişkin karar verildiği, davacı vekili tarafından harcın ikmal edildiği anlaşılmıştır. Mahkememiz işbu dosyasındaki ihtiyati tedbir talebi ve ihtiyati haciz talebi davalı aleyhine ihtiyati tedbir isteyen şirket yönünden soruldu; biz ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığını, bu nedenle bu dosyada da ihtiyati tedbir kararı verilmiş olmakla yeniden ihtiyati tedbir talep ve verilmesinde bir hukuki menfaat bulunmadığı ancak ihtiyati tedbirin kaldırılması istediğimizi tekrar ediyoruz, ihtiyati haciz yönünden de, davacı ile müvekkil arasında yapılan bir sözleşme bulunmadığı gibi dekontlarda … işlemi yapılmasına yönelik bir açıklamanın yer almadığı, dikkate alınarak ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını ileri sürüyoruz, bu talebinde reddini istiyoruz, biz kripto para aldığımıza ve davacı hesabına atığımıza dair itirazda belirttiğimiz beyanlarımızı dayanağı bilgileri dosyaya sunmadık, bu husustaki belgelerimizi henüz cevap süremiz dolmadığı, cevap süresi içerisinde dosyaya ibraz edeceğiz, dedi…”şeklinde beyanda bulundukları anlaşılmıştır. HMK’ nın 389. maddesi; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. HMK’ nun 394 v.d maddeleri gereğince; ihtiyati tedbire itiraz eden vekilinin, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09/11/2022 tarihli değişik iş kararına yönelik itirazları incelenmiş olup,Mahkememizdeki açılmış bulunan işbu davaya, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/50 D.iş sayılı dosyasında esas hakkında Mahkememizde dava açılması sebebiyle gönderilen ihtiyati tedbir dosyasına konu 09/11/2022 günlü ihtiyati tedbire davalının yaptığı itirazın, ihtiyati tedbirin kapsamı itibariyle” davacı tarafından davalı şirket hesabına havale edildiği tartışmasız olan 700.000-USDlik tutar ile sınırlı olmak üzere hesabın bloke edilmesi ” şeklinde tesis edildiği, davacının gönderilen paranın … işlemleri için gönderildiğini, davalının ise; kripto para alım satımı için havale edildiğinin iddia ettiğini anlaşılmakla, ihtiyati tedbirin esasen dava konusu olan ve davanın konusunun konusuz kalmasını önlemek, dava konusu hakkında doğacak önemli zararların önlenmesine yönelik olarak verilmesi yasada düzenlenmiş bulunmaktadır. Dava konusu olayda, gönderilen paranın davalı hesabında bloke edilmesi şeklinde ihtiyati tedbir verilmesi nedeniyle, amacın doğmuş ve doğma ihtamali bulunan zararın dava sonuna kadar önlenmesini hizmet ettiği ve davacı yanın ihtiyati haciz talebininde bulunduğu göz önüne alınarak, ikisininde hukuki koruma tedbirlerini içermesi karşısında, davacıya ait paranın fiilen davalı şirket zilyetliğine geçmeden bloke edilmesi şeklindeki oluşan ihtiyati tedbirin, hizmet ettiği hukuki fayda, zararın önlenmesine ilişkin amaç göz önünde bulundurulduğunda, davalı yanın mütterizin itirazlarının yerinde olmadığı Mahkememizce benimsenmekle, nitelikleri İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/50 D.iş sayılı dosyasında verilen karara itirazın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca henüz fiilen davalının fiili hakimiyetine geçmeyen banka hesabına yakalanan paranın niteliği itibariyle tedavülde bulunması karşısında bu aşamada dava konusu paranın menkul mal niteliğinde olduğu Mahkememizce benimsenmiştir. Bu nedenle hesapta bulunan paraya bloke şeklinde uygulamanın tedbiren HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince uygun olduğu Mahkememizce benimsenmiştir. .”gerekçesi ile, “1-Mahkememizdeki açılmış bulunan işbu davaya, İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/50 D.iş sayılı dosyasında esas hakkında Mahkememizde dava açılması sebebiyle gönderilen ihtiyati tedbir dosyasına konu 09/11/2022 günlü ihtiyati tedbire davalının yaptığı itirazın, ihtiyati tedbirin kapsamı itibariyle” davacı tarafından davalı şirket hesabına havale edildiği tartışmasız olan 700.000-USDlik tutar ile sınırlı olmak üzere hesabın bloke edilmesi ” şeklinde tesis edildiği, davacının gönderilen paranın … işlemleri için gönderildiğini, davalının ise; kripto para alım satımı için havale edildiğinin iddia ettiğini anlaşılmakla, ihtiyati tedbirin esasen dava konusu olan ve davanın konusunun konusuz kaldığını önlemek, dava konusu hakkında doğacak önemli zararların önlenmesine yönelik olarak verilmesinin yasaca düzenlenmesine rağmen, dava konusu olayda, gönderilen paranın davalı hesabında bloke edilmesi şeklinde ihtiyati tedbir verilmesi nedeniyle, amacın doğmuş ve doğma ihtamali bulunan zararın dava sonuna kadar önlenmesini hizmet ettiği ve davacı yanın ihtiyati haciz talebininde bulunduğu göz önüne alınarak, ikisininde hukuki koruma tedbirlerini içermesi karşısında, davacıya ait paranın fiilen davalı şirket zilyetliğine geçmeden bloke edilmesi şeklindeki oluşan ihtiyati tedbirin, hizmet ettiği zararın önlenmesine ilişkin amaç göz önünde bulundurulduğunda, davalı yanın mütterizin itirazlarının yerinde olmadığı Mahkememizce benimsenmekle, İtirazın reddine,” karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati tedbir kararına itiraz eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir kararına itiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacının talebini, dava dışı … isimli şirket ile aralarında gerçekleşen … işi sonucunda uğradığı zarara ve bu zarara aldatılması sonucunda uğradığı iddiasına dayandırdığını, Sermaye piyasası araçlarının alım satımına ilişkin uyuşmazlıklarda, yatırım kuruluşunun SPK tarafından yetkilendirilmiş olması halinde, uyuşmazlığın türüne göre Tüketici veya Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli mahkeme olabildiğini; Yargıtay kararlarında da sabit olduğu üzere uyuşmazlığın, Tüketici veya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girebilmesi için uyuşmazlığın tarafı olan yatırım kuruluşunun SPK’ndan yetkilendirilmiş aracı kurum olması ve yatırım kuruluşu ile yatırımcı arasında Alım Satıma Aracılık Çerçeve Sözleşme imzalanmış olmasının gerektiğini, (Yargıtay HGK 2017-2348 E. 2019-82 K.;Yargıtay 11. H.D. 2017 -692 E. 2017-1363 K.) Müvekkili ile davacı taraf arasında imzalanmış herhangi bir Alım Satıma Aracılık Çerçeve Sözleşme’nin söz konusu olmadığını; davacının bu hususa ilişkin herhangi bir sözleşme sunmadığını; müvekkili SPK tarafından yetkilendirilmiş bir aracı kurum da olmadığını, Ayrıca Türk Ticaret Kanunu md.5 uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça dava konusunun değerine veya miktarına bakılmaksızın ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Bir davanın ticari nitelikte olması için her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması gerektiğini veya TTK tarafından ticari dava olarak belirtilmesi gerektiğini; söz konusu uyuşmazlıkta itirazın iptalini talep eden davacının tacir olmamakla birlikte, uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgili de olmadığını, Davacının aldatma/yanılma hükümlerine dayanarak davasını açtığını; bu hususu tamamen redetmekle beraber görev yönünden açıklama yapmak gereğinin hasıl olduğunu; TBK’nun 36. maddesine göre; “Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.” şeklinde ifade edildiğini, Aldatmanın, bir kimseyi bir irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için, onda kasten yanlış kanaat uyandıran ve esasen mevcut olan yanlış kanaati koruyan ya da sürdüren filler olduğunu, Başka bir ifade ile aldatmanın, bir kimsenin zihninde yanlış kanaatler oluşturarak gerçek durumu bilseydi yapmayacağı bir hukuki işlem yapmasını sağlamak olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Esas Numarası: 2017/1831, Karar Numarası: 2020/549, Karar Tarihi: 08.07.2020) Davacı tarafın kabul manasına gelmemekle birlikte müvekkilinin aracılık ettiğini düşündüğü … firması tarafından hileli işlemler sonucu dolandırıldığını iddia ettiğini ve müvekkili banka şirketlerine sırf bu nedenle para gönderildiğini iddia ettiğini, Dolayısıyla davacı tarafın dolandırıldığını iddia ettiği bu durumda, uyuşmazlığın ticaret veya tüketici hukuku niteliğinde olmadığının görüldüğünü; nitekim ortada bir ticari faaliyetin olmadığını, Söz konusu uyuşmazlığın ve dolayısıyla itirazın iptali talebinin Tüketici veya Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanında olmaması; HMK 2. Madde gereği malvarlığına ilişkin davalarda, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olması sebebiyle görev hususunun incelenmesi talebinin değerlendimeye sunulduğunu; davacı tarafın bir sözleşme ya da teklif evrakı sunacağını düşündükleri için bir önceki beyanlarında her ne kadar görev itirazlarını Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yapmış olsalarda ;müvekkilinin SPK nezdinde yetkili kuruluş olmaması, aradaki ilişkinin ticari nitelikte olmaması sebepleri ile mahkemenin görevli olup olmadığının araştırılması hususunu talep ettiklerini; Sermaye Piyasası Kurulu’na müzekkere yazılarak müvekkilinin … yatırımı almaya yetkili yasal bir kuruluş olup olmadığının sorulmasını; gelen cevabın olumsuz olması halinde mahkemenin görevsizlik nedeniyle davacının davasını usulden rededilmesini talep ettiklerini; mahkemeler arası görev sorununun devam ettiğini; ihtiyati tedbir kararı Asliye Hukuk Mahkemesince verilmesine rağmen esas davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığını; henüz görev hususu bile belli değilken görevsiz mahkemenin ihtiyati tedbir kararını devam ettirmesinin açıkça kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, Para alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbir verilemeyeceğini, İhtiyati Tedbirin Şartları HMK Madde 389’da “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde ifade edildiğini, Tüm dosya kapsamı ile dosyaya sunulan deliller birlikte incelendiğinde, HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbirin, “uyuşmazlık konusu olma” şartını taşıdığını; talep edenin talebinin hile sebebi ile davalıların hesabına gönderilen paranın iadesine ilişkin olduğunun; HMK’nın 389. madde 1. fıkrası hükümleri çerçevesinde ihtiyati tedbirin ancak uyuşmazlık konusu hakkında istenebileceğinin, para alacaklarına ilişkin uyuşmazlıklarda ihtiyati tedbirin söz konusu olmayacağının, davacının talebinin tedbire yönelik olduğunun, bu haliyle olayda HMK 389 madde gereğince yasanın ön gördüğü ihtiyati tedbir koşullarının bulunmadığının açıkça görüldüğünden, talep edenin tedbir talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabulune karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, Konuyla ilgili Yargıtay kararlarından ; “…Bu değerlendirmeyi yapmak için öncelikle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kavramları üzerinde durulmalıdır. İhtiyati tedbirler hali hazırda görülmekte olan veya ileride açılacak bir davanın sonucunun etkisiz veya anlamsız kalmasını önlemek için başvurulan geçici nitelikte ve kural olarak kanunla belirlenmiş önlemlerdir. Özel düzenlemeler bir kenara bırakılacak olursa ihtiyati tedbirlere ilişkin temel düzenleme Hukuk Muhakemeleri Kanununun 389 ve devamı maddelerinde yer almaktadır. İhtiyati haciz ise alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati hacze ilişkin düzenleme ise amacına uygun biçimde alacakların tahsili usullerini gösteren İcra ve İflas Kanununda düzenlenmiştir (m.257 vd.). İhtiyati haciz bir para alacağının geçici olarak teminini amaçlarken ihtiyati tedbir ferdileştirilmiş muayyen bir talebin teminini hedef tutmaktadır. Bu nedenle ihtiyati haciz kararı verilmesi gereken hallerde ihtiyati tedbir kararı verilemez (Saldırım, M.: İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme, TBB. Dergisi, 1997/2, s:203-210). Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davaya konu Kemer Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/202 E. sayılı dosyasında davacı …’in davalı … İnş. Tur. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine işçilik alacağı istemli dava açarak davalının maliki olduğu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını istediği, mahkemece 07.05.2009 tarihli tensip tutanağı ile davalının taşınmazı üzerine teminatsız olarak tedbir konulduğu, davalının itirazı üzerine 08.05.2009 tarihli oturumda 10.000,00 TL nakdi teminat veya 20.000,00 TL teminat mektubu karşılığında ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, para alacağına ilişkin bir davada ihtiyati tedbir kararı verilmesi hukuka uygun olmadığından, verilmemesi gereken ihtiyati tedbir kararının itiraz üzerine kaldırılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır…” şeklinde ifade edildiğini, Hukuk Genel Kurulu 2014/2492 E. , 2017/11 K. Müvekkilinin banka hesapları doğrudan dava konusu değilken banka hesabına tedbir konulmasının açıkça yukarıda belirtilen Yargıtay kararına, HMK 389. Vd. Maddelerine, sayısız ilk derece ve üst mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, Verilen karar nedeni ile açık ve kesin kanun hükmüne aykırı karar verilmesi sebebi ile ilk derece mahkmekemesinin HMK 46 kapsamında sorumluluğunun doğduğunu, Karşı taraf müvekkilinin verilen karar nedeni ile her gün zarar ettiğini; elde edemediği para nedeni ile alamadığı faiz miktarından, paranın faizsiz bir şekilde bankada tutulmasından, paranın geri alınmasına kadar geçen süredeki kayıplardan devletin ve dolayısı ile mahkemenin sorumluluğunun doğduğunu; miktarın büyüklüğü de düşünüldüğünde her geçen gün müvekkilin zararının kat ve kat arttığını; HMK madde 46. c bendi gereğince farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükmüne aykırı karar verildiğini ve bu sebep ile tazminat, dava ve şikayet haklarını saklı tuttuklarını,(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2492 E. , 2017/11 K. ) Talepte bulunanın kötü niyetli olduğunu; müvekkilinin kripto para alım-satımı işleriyle ilgilendiğini, Talepte bulunanın 600.000 dolarlık alacağı olduğunu ve bu alacaktan vazgeçtiğini, kalan 700.000 dolarlık kısım için işlem yapılması gerektiğini beyan ettiğini; 600.000 dolarlık bir alacaktan hem savcılık şikayet sürecinde hem de hukuki süreçte vazgeçilmesirir hayatın olağan akışına açıkça aykırılık teşkil ettiğini; davacının kötü niyetli olduğunu ispatladığını; müvekkili şirketin kripto alım-satımı ile ilgilendiğini; davacının gönderdiği miktarın müvekkili şirket tarafından tethere çevrilerek kendisinin tether cüzdanına aktarıldığını; arada müvekkili şirketce kesilen komisyon miktarından memnun kalmadığından müvekkille uğraşmakta haksız yere hukuki yollar ve çareler aradığını, Müvekkilinin hiç alakası bulunmadığı asılsız bir dolandırıcılık iftirasıyla karşı karşıya kaldığını ve ihtiyati tedbir kararı ile zarara uğradığını; amacının … yatırımı yapmak olduğunu iddia eden davacının, hizmet konusu bilişim hizmetleri olan müvekkili şirkete … amacıyla para yatırdığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 22/4/2002 tarihli ve 24734 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yatırım Danışmanlığı Faaliyetine Ve Bu Faaliyette Bulunacak Kurumlara İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ ve Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayımlanan Yatırım Hizmet ve Faaliyetleri ile Yatırım Kuruluşlarına İlişkin Rehber ve sair yasal mevzuatlara göre müvekkili şirketin hiçbir şekilde … yahut yatırım işi yapmasının mümkün olmadığı gibi; bu konuda herhangi bir hizmet de vermediğini; dava dışı … isimli şirket ile … konusunda sözleşme ilişkisi içerisine girdiğini beyan eden davacı tarafın, husumeti müvekkili şirkete yöneltmesinin tamamen kötü niyetin ürünü olduğunu, 12-19 ağustos 2022 tarihleri arasında www…org üzerinden 12/08/2022 tarihinde 21.048,00 dolar, 15/08/2022 tarihinde 38.649,00dolar, 17/08/2022 tarihinde 27.534,00dolar, 17/08/2022 tarihinde 34.894,00 dolar, 18/08/2022 tarihinde 200.000,00 dolar, 18/08/2022 tarihinde 101.546,00 dolar, 18/08/2022 tarihinde 24.602,00 dolar, 22/08/2022 tarihinde 43.449,00 dolar müvekkili hesaplarından davacı hesaplarına gönderildiğini; müvekkilinin bu miktarları davacının belirtmiş olduğu hesaplara gönderdiğini; gönderimlerin doğruluğunun sağlanması amacı ile www…..org sitesine müzekkere yazılmasını esas mahkmeden talep ettiklerini, Müvekkilinin döviz alım-satım işi yapan davacının parasını tamamen kripto paraya çevirmek amacı ile hareket ederek işlemlerini gerçekleştirdiğini; devamında komisyon miktarlarından memnun olmayan davacının önce savcılık şikayetinde (ELAZIĞ CBS 2022/15566 sor.no) bulunduğunu, bu soruşturma kyokla sonuçlandığını; davacı tarafından itiraz edilmiş olmakla dosyanın ilgili Sulh Ceza Mahkemesince Elazığ CBS’ye eksik hususların giderilmesi amacı ile gönderildiğini, Açıklamasız dekontların yatırım amaçlı olup olmadığının tespitinin bu aşamada mümkün olmadığını, (Adana BAM 2022/2371 E. 2022/1685 K., Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/608 E., 2018/12015 K., Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2014/35352E., 2015/34495 K. Sayılı kararları) Yerleşik Yargıtay içtihatları incelendiğinde havalenin bir ödeme vasıtası olup açıklama içermeyen havale işlemi kural olarak bir borca karşılık yapılmış sayıldığını, davacı tarafın sunmuş olduğu banka dekontlarındaki havale işlemlerinin müvekkili şirketten aldığı tether hizmeti (talep edenin borcu) karşılığında yapıldığını; havale makbuzunun açıklama kısmında açıklama bulunmamakta olup davacı tarafın iddialarını destekler herhangi bir şerhin bulunmadığını; hal böyle olunca söz konusu dekontun tek başına davacı tarafın iddialarını ispata elverişli olmadığından haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ihtiyati tedbir kararının itirazları doğrultusunda kaldırılmasının gerektiğini, İhtiyati tedbir kararının kaldırılması halinde; olası bir talep ile ihtiyati haciz kararının da verilmesinin usul ve yasaya aykırı olacağını, İhtiyati haciz şartlarının İİK 257 maddesinde düzenlendiğini, ihtiyati haciz kararının verilebilmesi için ihtiyati haciz talep edenin, para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu, yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek zorunda olduğunu fakat müvekkili şirketin alacaklı görünen tarafa hiçbir borcunun bulunmadığını; davacı tarafın sunmuş olduğu dekontlarda herhangi bir açıklama yer almadığı gibi, alacaklı görünen taraf ile müvekkili arasında bir sözleşmenin de imzalanmadığını; davacı tarafın ödediği ücretlerin müvekkili şirketten aldığı Tether(Kripto Para) dönüşümü karşılığında göndermiş olduğu ücret olup bu ücretin halihazırda müvekkili şirkete olan borcunu ödemek amacıyla yapıldığını kabul etmek gerektiğini, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/608 E., 2018/12015 K. numaralı kararının bu yönde olduğunu, somut olayları ile birebir uyumlu ilk derece mahkemesi ihtiyati haciz kabul kararının Adana Bam tarafından bozulması kararını da ekler arasında dairemize sunduklarını, Sonuç olarak taleplerinin öncelikle ihtiyati tedbirin şartları oluşmadığından ve alacağın bir para borcu olması nedeni ile ihtiyati tedbirin ancak dava konusu hakkında verilebileceğini; dava konusunun da müvekkilin banka hesabı olmadığından bahisle ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğini, bu konuyla ilgili sayısız mahkeme kararı olduğu gözetilerek haksız ve hukuka aykırı ihtiyati tedbir kararının mümkün olan en kısa sürede kaldırılmasını, talep eden tarafından karşı tarafa gönderilen miktarlara yönelik birden çok banka dekontlarının incelenmesinde dekontlar üzerinde herhangi bir açıklamanın bulunmadığını, söz konusu dekontlarda belirtilen miktarların yatırım amaçlı ya da sair amaçlı gönderilip gönderilmediğinin tespitinin mümkün bulunmadığını, müvekkilinin kripto para alım satımı yaptığı karşılığında komisyon aldığını, bu duruma ilişkin delillerinin dosyaya sunulduğu, bu durumun yargılamayı gerektirdiği, henüz sunulan bir sözleşme bulunmadığından davada görevli mahkemenin bu aşamada belli olmadığını, bu haliyle somut olay bakımından ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğini istinaf mahkemesince gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini; Ayrıca talep eden tarafın borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla hileli hareketlerde bulunduğuna ilişkin yeterli delil ibraz etmediğini, yukarıda açıklandığı üzere sunulan evrakların yaklaşık ispat kuralını sağlamadığını, iddiaların yargılamayı gerektirdiği bu sebeplerle ihtiyati tedbir ve ileriye yönelik talep edilmesi muhtemel ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin gerektiğini,( T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi Dosya NO: 2018/1973 Karar NO: 2018/1385, T.C. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi Dosya NO: 2021/965 Karar No: 2021/1076 ) İleri sürerek, ihtiyati tedbir kararına karşı itirazlarının ve istinaf taleplerinin kabulüne ve 30/01/2023 tarihili ihtiyati tedbir kararının ivedilikle kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davasında, davalı şirket hesabına talep edilen alacak tutarında bloke konulmasına yönelik ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.Esas dava ikame edilmeden önce İstanbul 10 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2022/50 D İş. Sayılı dosyasında verilen 09/11/2022 tarihli karar ile tedbir talebinin teminat mukabilinde kabul edildiği ve %10 teminat mukabilinde, aleyhine ihtiyati tedbir istenilen … Limited Şirketi’nin … Bankası bulunan TR … iban numaralı hesabına 700.000USD tutar ile sınırlı olmak üzere ihtiyati tedbir konularak bu miktar üzerinden hesabın bloke edilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Değişik iş dosyasına esas davanın açılmasından sonra itiraz dilekçesi sunulması üzerine, ihtiyati tedbire ilişkin değişik iş doyasının HMK’nun 397/4 fıkrası uyarınca asıl dava dosyasının eki sayılması nedeniyle, dosyanın itirazı incelemeye yetkili asıl davanın görüldüğü İstanbul 16 Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği görülmüştür. İstanbul 16 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin itirazı duruşmalı olarak incelediği, 2022/852 esas sayılı ve 19/01/2023 tarihli ara karar ile; davacının paranın … işlemleri için gönderildiğini iddia ettiği, davalının ise; paranın kripto para alım satımı için havale edildiği savunduğu, dava konusu olayda, gönderilen paranın davalı hesabında bloke edilmesi şeklinde ihtiyati tedbir verilmesi nedeniyle, doğmuş ve doğma ihtimali bulunan zararın dava sonuna kadar önlenmesine hizmet ettiği, tedbire itiraz eden davalının itirazlarının yerinde olmadığı gerekçesi ile itirazın reddine karar verilmiş, davalı vekilince itirazın reddine ilişkin ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili tarafından; müvekkilinin Londra merkezli olarak bildiği … isimli … şirketinden altın, ons ve endeks alım satım işlemleri yapmaya başladığı, ilk olarak … şirketi yatırım danışmanlarının belirttiği hesaba parça parça toplamda yaklaşık 600.000 USD para yatırıldığı, bu hesabın dava dışı … Satış Ltd.Şti.’ne ait olduğu, … işlemleri devam ederken … şirketi yatırım danışmanlarından .. adlı kişi.nin, bu kez de 700.000 USD para yatırması gerektiğini belirterek müvekkiline davalı … Hizmetleri Ltd.Şti.ne ait TR… ıban nolu hesap bilgilerini gönderdiği, müvekkilinin bu hesaba da 700.000 USD para yatırdığı, daha sonra ihtiyaç duyduğu iletişimi kuramayan müvekkilin internet üzerinden yaptığı araştırma neticesinde de londra merkezli bu şirketin aslında Türkiye’de bulunan bir çok paravan şirket üzerinden kişileri dolandırdığını anladığı ve Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğu, soruşturma aşamasında davalının banka hesabına bloke konulduğu, ancak savcılık tarafından eksik soruşturma sonucu takipsizlik kararı verildiği ileri sürülmüştür. Davalı vekili tarafından; davacının bahsettiği … ve … Satış Ltd.Şti ile müvekkilinin ilgisinin bulunmadığı gibi, müvekkilinin … işlemleri ile de iştigal etmediği, davalının kripto para alım satım işi ile uğraştığı, davacının 700.00,00-USD’yi kripto para satın alınması amacıyla gönderdiği, davacının gönderdiği tutarın, davalı tarafından tethere çevrilerek davacının bildirdiği hesaplara aktarıldığı, dolandırıcılık ve sebepsiz zenginleşme iddialarının yerinde olmadığı, öte yandan para alacakları için ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği ve davalının banka hesabının uyuşmazlığın konusunu teşkil etmediği, yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı savunulmuştur. 6100 Sayılı HMK 389 maddesi uyarınca ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” Aynı kanunun 390 maddesi “tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü havidir. Talep ve dava ve itiraz cevap dilekçeleri ve ekleri, havale dekontu, Whatssap yazışmaları, soruşturma dosyası ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, tedbir talebine konu 700.000,00-USD’nin HMK’nun 389 maddesi uyarınca doğrudan uyuşmazlığın konusunu teşkil ettiği, mahkemece davacı tarafından paranın gönderildiği davalıya ait hesaba 700.000,00-USD ile sınırlı olmak kaydıyla ve teminat mukabilinde tedbir konulmuş olması karşısında, tedbirin konusunun uyuşmazlığın konusunu teşkil etmediği yönündeki davalı istinafının yerinde olmadığı, mevcut delil durumuna göre tedbirin kaldırılması halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağının yaklaşık düzeyde ispat olunduğu, değişen delil durumuna göre HMK’nun 396 maddesi uyarınca tedbirin yeniden değerlendirilmesinin mahkemeden her zaman talep edilebileceği, davalının ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığına yönelik istinaf sebebinin yerinde olmadığı, mahkemenin tedbire itirazın reddine dair kararında isabetsizlik bulunmadığı ve kamu düzenine aykırılığın da mevcut olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.