Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/498 E. 2023/507 K. 23.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/498 Esas
KARAR NO: 2023/507 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/72 Esas – 2023/84 Karar
TARİHİ: 06/02/2023
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 23/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili kendi adına olan firma ile geçmişte inşaat sektöründe faaliyet göstermekte iken şuan faaliyet göstermediğini, müvekkili firmanın ticari defter ve kayıtlarına dair 2019 yılında muhasebe kayıtlarının oluşturulduğu servere siber saldırı gerçekleştirildiğini, 2019 yılına dair verilerin zarar gördüğünü, firmaları tarafından yapılan çalışmalar ile bir kısmının kurtarıldığını ancak 2019 yılı Nisan ve Mayıs aylarına dair bilgilere ulaşılamadığını, elektronik sistem üzerinden kayıtların tutulması ve vergi dairesi ile resmi kurumlara sunulmuş olması nedeni ile vergi idaresi vs kurumlarda söz konusu kayıtlara dair bilgi ve belgelerin yer aldığı bilinmekle birlikte, zikredilen tarih aralığında ki serverında evvelce kayıtlı olan verilerin ellerinde bulunmadığını beyanla Nisan 2019 ve Mayıs 2019 tarihleri arasındaki bir kısım ticari belgelerin zayi olduğunun tespiti ile zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 06/02/2023 tarih ve 2023/72 Esas 2023/84 Karar sayılı kararında; “Dava, davacı şirkete ait 2019 yılı Nisan ve Mayıs aylarına ait bir kısım ticari defter ve kayıtlarının zayi olduğuna ilişkin zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. TTK’nın 82/7. Maddesine uygun şekilde düzenleme yapılan anılan tebliğde e-defter veya beratlarına ait kayıtların bozulması, silinmesi, zarar görmesi veya işlem görememesi ve e-Defter ve berat dosyalarının muhafaza edildiği e-Defter saklama hizmeti veren özel entegratör kuruluşlardan veya Başkanlıktan ikincil örneklerinin temin edilemediği hallerde, söz konusu durumların öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde yetkili mahkemeden zayi belgesi verilmesini istemesi gerektiği belirtilmiştir. TTK’nın 82/7. Maddesinde düzenlenen zayi belgesi verilmesi için başvuru süresi hak düşürücü süre olup bu süre içinde başvuru yapılması zorunludur. Somut olayda, davacı dava dilekçesi ekinde sunmuş olduğu 12/07/2019 tarihli tutanakta talep eden … firmasına ait ticaret kayıtlarının oluşturulduğu SERVER’e e-siber saldırı gerçekleştirildiğini, ancak saldırı bertaraf edilerek verilerin kısmen kurtarıldığını belirtmiştir. Davacı davaya konu ettiği, elektronik ortamda muhafaza ettiği e-defter kayıtlarına ulaşamadığını 12/07/2019 tarihinde tutmuş olduğu tutanak ile öğrenmiş bulunmaktadır. Yasa ve tebliğ gereğince bu tarihten itibaren 15 gün içinde yetkili mahkemeye kendisine zayi belgesi verilmesi için başvurmak zorunda olan davacının iş bu davayı sürenin bitiminden sonra 17/02/2022 tarihinde açtığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı taraf 10/02/2022 tarihinde düzenlenen tutanak ile birtakım elektronik ticari kayıtlarına ulaşamadığını belirtmiş ise de talep eden tarafın söz konusu saldırıdan ilk tutanak tarihi olan 12/07/2019 tarihinde haberdar olduğu ve bir kısım ticari kayıtlarını kurtaramadıklarından haberdar oldukları ve bu hususu ilk tutanak ile kayıt altına aldıkları anlaşıldığından 3 sıra nolu elektronik defter genel tebliğinde değişiklik yapılmasına dair tebliğ şartları ve TTK’nın ilgili hükümleri gereği, davacının davasının, TTK’nın 82/7. Maddesinde öngörülen hak düşürücü süreden sonra açılmış olması nedeniyle HMK 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; dava dilekçesi ekinde ibraz edilen tutanakların, müvekkilinin danışmanlığını üstlenen firmanın ve yetkililerinin düzenlemiş olduğu tutanaklar olduğunu, müvekkilinin 10.02.2022 tarihinde, muhasebe işlerini yürüten …’dan geçmişe dair tüm bilgi ve belgelerini talep etmesinin ardından durumdan haberdar olduğunu, müvekkilinin zayiyi öğrendiği tarihin 10.02.2022 olduğunu, bir başka hususun müvekkilinin muhasebe ve danışmanlık işlerini kendi bünyesinde çalışmayan bağımsız kişi ve kurumlardan temin etmek suretiyle yürüttüğünü, müvekkilinin 10.02.2022 tarihinde, bilgi ve belgelerini istemesi akabinde durumdan haberdar olması üzerine dava dilekçesine ekli iki adet tutanağın müvekkiline verildiğini, 12.07.2019 tarihinde durumdan haberdar olmasının söz konusu olmadığını, yerel Mahkemece dava dilekçesi ekinde sunulu 10.02.2022 tarihli tutanağın hiç incelemeye alınmadığını, bildirdikleri tanıklar ile bu durumun ispat edileceğini beyanla yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun 82. maddesi gereğince açılmış zayi belgesi verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK 82/7. maddesinde; “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir,” hükmü düzenlenmiştir. Yukarıdaki düzenleme uyarınca tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler için, tacire zayi belgesi verilebilmesi, tacirin defter ve belgelerinin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunmasına, ayrıca zıyanın, tacirin iradesi dışında bir durum nedeniyle meydana gelmiş olmasına bağlıdır. TTK’nın 64/3. maddesinin son cümlesi “Fiziki ortamda veya elektronik ortamda tutulan ticari defterlerin nasıl tutulacağı, defterlere kayıt zamanı, onay yenileme ile açılış ve kapanış onaylarının şekli ve esasları Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılan tebliğle belirlenir.” şeklindedir. 19 Ekim 2019 tarih ve 30923 sayılı resmi gazetede yayınlanan Elektronik Genel Defter Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 4.4.1-e maddesi ile, elektronik ortamda tutulan defterlerin, vergi güvenliğini sağlamak ve virüs, siber saldırısı vb. diğer teknolojik ataklara karşı tedbir almak amacıyla ikincil kopyalarının gizliliği ve güvenliği sağlanmış şekilde Gelir İdaresi Başkanlığı sistemlerinde ya da Başkanlıktan izin alabilen güvenli saklamacı kuruluşlar bünyesinde de saklanması zorunluluğu getirilmiştir. Tebliğin 7.1. maddesinde “e-Defter tutanlar, Vergi Usul Kanununda belirtilen “Mücbir Sebep” halleri nedeniyle e-Defter veya beratlarına ait kayıtlarının bozulması, silinmesi, zarar görmesi veya işlem görememesi ve e-Defter ve berat dosyalarının muhafaza edildiği e-Defter saklama hizmeti veren özel entegratör kuruluşlardan veya Başkanlıktan ikincil örneklerinin temin edilemediği hallerde, söz konusu durumların öğrenilmesinden itibaren tevsik edici bilgi ve belgeleri ile birlikte 15 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yetkili mahkemesine başvurarak kendisine bir zayi belgesi verilmesini istemelidir.” düzenlemesi yapılmıştır. Tebliğ hükmü ile e-defter veya beratların ne şekilde zayi olduğunun kabul edileceği açıklanmıştır. Buna göre e-defter veya beratlara ait kayıtların bozulması, silinmesi, zarar görmesi veya işlem görememesi zayi olduğunun kabulü için yeterli olmayacak, aynı zamanda söz konusu e-defter ve berat dosyalarının muhafaza edildiği e-defter saklama hizmeti veren özel entegratör kuruluşlardan veya Başkanlıktan ikincil örnekler de temin edilememiş olacaktır. Somut olayda davacıya ait e-defterlerin bulunduğu servera siber saldırı gerçekleştirildiği ve saldırının bertaraf edilmesi ile bir kısım evrakların kurtarıldığına dair 12.07.2019 tarihli tutanak düzenlenmiş, 10.02.2022 tarihli tutanakta ise, yapılan kontrollerde 2019 Nisan ve Mayıs aylarına ait şirket kayıtlarına ilişkin verilere ulaşılamadığı, o tarihlerdeki verilerin kurtarılamadığı beyan edilmiş, her iki tutanak da aynı kişiler tarafından imzalanmıştır. Her ne kadar Mahkemece davanın 12.07.2019 tarihinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle usulden reddine karar verilmiş ise de, dava açma süresi 2019 yılında tutulan tutanak tarihinden itibaren değil, yukarıda açıklandığı üzere davacının e-defter saklama hizmeti veren özel entegratör kuruluşlardan veya Başkanlıktan ikincil örneklerinin temin edilemediği hallerde, söz konusu durumların öğrenilmesinden itibaren başlayacaktır. Bu nedenle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olması hatalıdır. Bununla birlikte davacı tarafından Elektronik Genel Defter Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin 4.4.1-e maddesi uyarınca elektronik ortamda tutulan defterlerin, vergi güvenliğini sağlamak ve virüs, siber saldırısı vb. diğer teknolojik ataklara karşı tedbir almak amacıyla ikincil kopyalarının gizliliği ve güvenliği sağlanmış şekilde Gelir İdaresi Başkanlığı sistemlerinde ya da Başkanlıktan izin alabilen güvenli saklamacı kuruluşlar bünyesinde de saklanması zorunlu olup, bu zorunluluğun yerine getirildiğine dair bir delil dosyaya sunulmamıştır. Buna göre tacir olan davacı, zayi belgesi talep ettiği defterlerin ikincil kopyalarını saklamak için gerekli tedbirleri almamış, gerekli tüm dikkat ve özeni göstermiş ve gerekli tüm tedbirleri almış olmasına rağmen iradesi dışında ziyaa olgusunun gerçekleştiğini ispat edememiş olduğundan davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu usulen kabul edilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden açıklanan gerekçe ile davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ İLE; İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/02/2023 tarih ve 2023/72 Esas – 2023/84 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; Davanın ESASTAN REDDİNE,
İLK DERECE MAHKMESİ YÖNÜNDEN: 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesine göre alınması gereken 179,90 TL karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,2‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-Artan gider avansı bulunduğu takdirde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 5-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 492,00 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 179,90 TL karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 6-Davacı tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,7-Bakiye gider avansı olması halinde talep halinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.