Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/395 E. 2023/421 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/395 Esas
KARAR NO: 2023/421 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/1455 D. İş – 2022/1476
TARİHİ: 08/12/2022 (Ek Karar)
TALEP: İhtiyati Haciz (Finans)
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil firmanın SPK linanslı Borsa İstanbul’a üye aracı bir kurum olduğunu, davalı/borçlunun, aralarında imzalanan VİOP(vadeli işlem ve opsiyon piyasası), kredili işlem ve hisse senedi çerçeve sözleşmeleri doğrultusunda müvekkili nezdinde … nolu hesapla işlem yaptığını, davalı/borçlu hakkında 01.11.2022 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, Davalının müvekkili nezdindeki hesabından yaptığı çeşitli borsa borsa işlemlerinde Sermaye Piyasası Kanunu, … bank ve müvekkili ile yapılan sözleşme gereği; ..’ta pozisyon açılması halinde …’a ödenmek üzere müvekkil firmaya teminat ödemesi yapmasının gerektiğini, teminat eksikliği halinde … tarafından muhatap olan müvekkil aracı kurum’a Teminat tamamlama çağrısı (…) yapıldığını, davalı/borçlunun hesabına nakit yatırarak ya da pozisyonlarını kapatarak Teminat tamamlama çağrısının gereğini yerine getirilmek durumunda olduğunu, aksi durumda müvekkilinin risk ve zararının arttığını ve davalı/borçlu adına … tarafından müvekkili aracı kurum olduğundan dolayı Teminatın müvekkili şirketten tahsil edildiğini, somut olayda davalı/borçluya teminat tamamlama çağrısı yapılmış olup davalı/borçlu tarafından gereğinin yerine getirilmediğini, bunun üzerine …’ın müvekkili hesabından söz konusu teminat alacağını zorunlu olarak mahsup ettiğini, (ek-06.10.2022 tarihli … yazısı) Mahkemeye sunulan delillerin müvekkili şirketin alacağının varlığını kanıtladığını, sözleşmenin, Elektronik Ortamda İletilen Emirlerde Tutulan Bilgisayar Kayıtları başlıklı 17. maddesinde “Müşteri mutabakatı olarak değerlendirilebilecek ve Aracı Kurum kayıtlarıyla mutabakat unsurları birbirini teyit ettiği takdirde Aracı Kurum kayıtları delil olarak kullanılabilecektir.”hükmünün imza altına alındığını, bu kayıtların müvekkili şirket lehine delil niteliğinde olduğunu, müvekkil şirketin SPK ya bağlı bir şirket olup müşterilerin zararlarından kaynaklanan yasal yükümlülükleri yerine getirmek amacıyla kullandığı yöntemlerden birinin de …bank A.Ş.’den kredi kullanmak olduğunu, somut olayda davalı/borçlunun teminat tamamlama çağrısını yerine getirmemesi nedeniyle müvekkili şirketin, davalı/borçlunun zarar verdiği tutarda kredi kullandığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin Delil Şartı başlıklı 37/1. maddesinin, “Sermaye Piyasası Kurulu düzenlemelerinde yer alan ispat hükümleri saklı kalmak kaydıyla Aracı Kurum’un telefon, telefaks, elektronik ortamdaki iletişim sistemleri (lnternet, lntranet vb.), veya teleks gibi iletişim araçları ile veya sözlü olarak Müşteri’den emir aldığı durumlarda, Aracı Kurum’un defter,kayıt ve belgeleri ile mevcut olması durumunda elindeki telefon kayıtları,tele faks, elektronik ortamdaki iletişim sistemleri (lnternet, lntranet, vb.) veya teleks sistemiyle gönderilen talimat örnekleri Aracı Kurum ile Müşteri arasındaki ilişkilerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre müşteri mutabakatı taşımak kaydıyla geçerli bir delil niteliğinde olup, bu hususta, Sermaye Piyasası Mevzuatı hükümleri, delillerin takdirinde esas alınacaktır.” hükmünün bulunduğunu, davalı/borçlu tarafından tamamlama çağrısının yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan ödemelere ilişkin ekli excel tablosu ncelendiğinde müvekkili şirketin davalı/borçludan alacaklı olduğunun açıkça görüleceğini, aynı zamanda sözleşmenin Elektronik Ortamda Alınan Talimatlar başlıklı 25/2. maddesinin “Müşteri hesap durumuyla uyumlu olarak gerek alım emri ve gerekse satım emri vermesinin, nakit tahsilat ve tediyede bulunmasının, havale, virman ve ödeme talimatı vermesinin, önceki işlemlerinden haberdar olduğunun ve bu işlemlerini onayladığının, açık delil ve karinesini teşkil ettiğini kabul, beyan ve taahhüt eder.” şeklinde olduğunu, buna göre davalı/borçlunun bilgi sahibi olduğu, işlemlerin açık delil ve delil karinesi teşkil ettiğinin görüldüğünü, davalı/borçlu tarafından borcun bilindiğini, bilerek müvekkil şirketin zararına hareket edildiğini, Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin Kanuni Delil Başlıklı 17.1 maddesinin “Taraflar arasında teati edilen ve/veya müşterinin mutabakatını içeren dekontlar ve faturalar, kayıtlar, ticari defterler ve müşterinin kendisine tahsis edilmiş şifresini girerek yaptığı işlemlere ilişkin bilgisayar kayıtları da dahil, yazışma ve bildirimler, raporlar, faks mesajları ve benzer kayıtlar, taraflar arasında Hukuk Muhakemeleri hükümlerine göre münhasır ve kesin kanuni delil sayılacaktır. ” şeklinde olduğunu, buna göre davalı/borçlunun borç ve tamamlama çağrısı hakkında bilgi sahibi olup ve bilinçli olarak ödeme yapmayarak müvekkil şirket zararına hareket ettiğini, Davalı/borçlunun 30.10.2022 tarihi itibariyle hesap özeti dikkate alındığında bakiyesinin 176.586.822,44-TL olduğunu ; fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.000,00-TL üzerinden ihtiyati haciz talep etme zarureti doğduğunu, nitekim borçlunun müvekkile olan borcunun her geçen gün arttığını, müvekkili açısından telafisi mümkün olmayan zararlar doğduğunu, davalı/borçluya defaatle VİOP pozisyonlarını kapatması ve Teminat tamamlama çağrısı yapılmasına rağmen ,borçlu tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını ve VİOP pozisyonlarının da kapanmadığını, davalı/borçlunun mal kaçırma ve müvekkil firmanın telafisi mümkün olmayan zararlara uğrama ihtimali yüksek olup ; ivedilikle ihtiyati haciz talep etme zarureti doğduğunu, Yargıtay 11. HD. 22.01.2014 T. E:477, K:1334 sayılı ilamında ‘İİK. mad. 257 gereğince, ihtiyati haciz istenebilmesi için alacağın vadesinin gelmesi ve rehinle temin edilmemiş olması yeterli olup, alacağın varlığının tam ispatı gerekmeyip yaklaşık ispatının yeterli olacağı-‘ belirtiltildiğini, Müvekkil aracı kurum ile Davalı/Borçlu arasında yapılan sözleşmenin Temerrüt Halinde Uygulanacak Hükümler Başlıklı 8/1 maddesinde “Müşteri ve … yatırım kanun, ve bu sözleşme kapsamında birbirlerine ödemekle yükümlü bulundukları her türlü komisyon ,kürtaj, masraf, ücret, vergi, faiz, sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği işlemler nedeniyle doğacak her türlü bedeli ve teminatı ve diğer sair yükümlülükleri söz konusu ödemenin yapılması veya karşılığının hesabında bulundurulması gereken tarihte yapmaz veya bulundurmaz ise; veya sözleşme kapsamında gerçekleştirdiği işlemlere veya takasa konu olan sermaye piyasası aracını veya teminatı en geç takas tarihi itibariyle hesabında bulundurmaz ise, geciken tarafın başkaca ihbara, ihtara, veya yasal işlemlere gerek kalmaksızın temerrüde düşmüş sayılacağını kabul ve beyan eder” hükmünün yer aldığını, somut olayda hesap özeti ve işlem kayıtlarından görüleceği üzere alacağın vadesinin geçmiş olduğunu, Somut olayda ihtiyati hacizin şartları olan alacağın varlığı, muacceliyet ve mal kaçırma olgularının bulunduğunu, Alacaklısı tarafı ve konusu aynı olan ; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/865 Değişi İş sayılı dosyası ile “İncelenen tüm dosya kapsamına ve talebe dayanak hesap özeti dökümü, yatırımcı çerçeve sözleşmeleri, 06/10/2022 tarihli …’ın yazısı, teminat tamamlama çağrıları içeriğine göre; yukarıda yazılı alacak miktarının varlığı ve alacağın vadesinin geldiği anlaşılmakla; bu alacak için borçlu tarafından verilmiş bir rehinde bulunmadığından ihtiyati haciz isteyenin karşı taraf/borçlular hakkındaki talebinin İİK’nun 257. maddesindeki yasal koşulları gerçekleştiği görülmekle; talebin kabulüne; karar vermek gerekmiştir.” denilmekle ihtiyati haciz başvurusunun kabul edildiğini; 02.10.2022 tarihinde aralarında davalı/borçlunun da olduğu 8 kişi hakkında ; İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklamada “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurma, Kurulan Örgüte Üye Olma ve SPK kanununa muhalefet suçunu işleyerek haksız kazanç sağladığı yönünde bulgular elde edilen 2’ si yurtdışında bulunan toplam 10 şüpheliden 8 şüpheli şahsın yakalanmasına yönelik İstanbul, Ankara, Muğla ve Balıkesir illerinde 17 farklı adreste 02.10.2022 günü saat: 07.00’ da eş zamanlı operasyon yapılmış, yapılan eş zamanlı operasyon sonucunda 8 şüpheli şahıs yakalanarak gözaltına alınmıştır” açıklaması yapıldığını ve bu açıklama ulusal basında geniş yer bulduğunu, SPK’nun 03.10.2022 tarihinde … A.Ş.nezdinde vadeli işlem ve opsiyon piyasasında yer alan sözleşmelerde gerçekleştirilen işlemler nedeniyle 6362 sayılı SPK’nın 101/1 maddesi ve V-101.1 Sayılı Bilgi Suistimali Piyasa Dolandırıcılığı İncelemelerinde Uygulanacak Tedbirler Tebliğinin 5/2 6/2 maddeleri uyarınca davalı/borçlu … hakkında 03.10.2022 tarihinden başlamak üzere borsalarda 2 yıl süreyle işlem yasağı uygulamasına karar verdiğini ileri sürerek, borçlunun borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının öncelikle teminatsız olarak ihtiyati haczine karar verilmesi, bu talepleri uygun görülmediği takdirde uygun bir teminat karşılığı ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/11/2022 tarih 2022/1455 D. İş – 2022/1476 sayılı kararında; “Yukarıda hüviyeti yazılı alacaklının borçlulardan alacağı olan (10.000.000,00-TL)’nın tahsilinin ifasını temin bakımından, vaki isteği İ.İ.K.’nun 257.maddesi 1.fıkrasına uygun bulunduğundan borçlunun/borçluların ve üçüncü şahısların muhtemel zarar ve ziyanlarına karşı %15 oranında (1.500.000,00-TL) teminat yatırılması suretiyle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, borçlunun/borçluların taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının borca yeter miktarının İcra İflas Kanunu’nda gösterilen muayyen tahditler dairesinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve bu dosyadan ihtiyaten haczine,” karar verilmiştir. İhtiyati haciz isteyen vekili 02/11/2022 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz talep eden davacının “ihtiyati haciz talepli” derdest davaları bulunduğunu, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/841 Değişik İş numaralı dosyası, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/831 Değişik İş numaralı dosyası, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/319 Değişik İş numaralı dosyası, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1358 Değişik İş numaralı dosyası ile de müvekkili aleyhine ihtiyati haciz talep edildiğini, söz konusu dosyaların tamamında ihtiyati haciz talebi dayanağı olan alacak iddialarının aynı olduğunu, talebe konu alacak iddiaları yargılamayı gerektirdiğinden, davacının ihtiyati haciz taleplerinin reddedildiğini, ret kararlarının üst mahkemece incelendiğini, öncelikle davacının haksız talebi ile verilen ihtiyati haciz kararının derdestlik nedeniyle kaldırılmasının gerektiğini, İhtiyati hacze konu alacak iddiasının yargılama gerektirdiğini, müvekkili ile davacı aracı kurum şirket arasındaki ilişkinin, yargılama gerektiren bir ticari ilişki olduğunu, yapılacak yargılama neticesinde esasen aracı kurumun müvekkiline borçlu olduğunun görüleceğini, Zira aracı kurumun SPK mevzuatına aykırı olarak, müvekkilinin haber ve talimatı dışında hesabındaki hisse ve viop kontratlarını günün en düşük fiyatlarından satarak, müvekkilin zarara uğramasına neden olduğunu, müvekkilinin bu nedenle davacı … Yatırımdan alacağı bulunduğunu, davacı aracı kurumun yetkisiz işlemleri sonucu meydana gelen zararın davacı aracı kurumdan tazmini için dava şartı zorunlu arabuluculuk başvurusu yapıldığını, … numaralı Arabuluculuk dosyası açıldığını, Davacı aracı kurumun kayıtları incelendiğinde davalı müvekkilin 13/09/2022 tarihinde hesaplarında herhangi bir borcunun bulunmadığının, aksine hesaplarının artıda olduğunun ve satın alınan tüm VİOP sözleşmelerinin, müvekkilinin teminatına uygun olduğunun görüleceğini, öyle ki yasal olarak, teminatın uygun olmaması halinde VİOP sözleşmesi satın alınamayacağı, ekte sunulan 13/09/2022 tarihli 10:57:16 saatinde alınmış olan davacı şirketin davalı müvekkil için almış olduğu hesap özetinde, davalı müvekkilin hesaplarının artıda olduğu, herhangi bir borcunun bulunmadığı görüleceğini, aynı gün (13/09/2022) aracı kurumlardan … A.Ş.’nin başlattığı ve davacı … Yatırım gibi diğer aracı kurumların(… Yatırım, … Yatırım, vd.) da eşlik ettiği müvekkilin ve diğer yatırımcıların hesaplarından yetkisiz hisse satışlarıyla borsada hızlı bir düşüş yaşandığını, bu düşüş sonrası davalı … A.Ş. öz kaynak tamamlama çağrısı şartlarına uymadan düşük fiyattan resen hisse satışı yaparak davalı müvekkilinin zararının oluşmasına neden olduğunu, Davacı … A.Ş.’nin müvekkil için yapmış olduğu işlemlerin tamamı hukuka aykırıdır. Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa Satış Ve Ödünç Alma Ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliğ (Seri: V, No: 65)’e göre hareket etmesi gereken davacının, tebliğe ve mevzuata aykırı hareket ettiğini, müvekkiline Seri: …, No:. Numaralı Tebliğin 18. Maddesine göre yapılması gereken bildirim yapılmadan ve teyit alınmadan, kanunen tanınması gereken iki günlük özkaynak tamamlama süresi tanınmadan yapılan satışın hukuka aykırı olduğunu, davacının, müvekkiline ait e-posta log kayıtlarını mahkemeye sunmasının, bildirimin yapıldığı anlamına gelmeyeceğini, zira, yasanın açık şekilde bildirimin yapıldığına dair teyidin alınmasını şart koştuğunu, kaldı ki davacı şirketin, sözleşmeden ve yasadan kaynaklanan yetkilerini kullanırken özen yükümlülüğüne uymasının gerektiğini, Davacı aracı kurumun 7.15’ten sattığı … Bankası YKBNK hissesinin bugünkü değerinin 10,96 olduğunu, yani hissede %53 artış olduğunu, yine davacı aracı kurumun 9,95’ten sattığı nthol hissesi bugün 13,18-TL olduğunu, yani hissede %40 artış olduğunu, aynı şekilde hisselerin VİOP kontratları da aynı oranda yüzdesel olarak yukarı hareket ettiğini, eğer davacı kurum o günlerde resen haksız ve yetkisiz satış yapmayıp tüm hisseleri …’a rehin vererek kredi kullansa idi, bugün müvekkil dahil hiçbir yatırımcının zarar etmeyeceğini, Davacı Şirketin, …’tan kullandığı kredi tutarını mahkemeye delil olarak sunması da alacağın varlığının kanıtı olarak değerlendirilmemesi gerektiğini, zira … ile Aracı Kurumlar arasındaki kredi sözleşmeleri genel bir kredi sözleşmesi olup, müşterilerden bağımsız olduğunu, kredi kullanıcısının davacı şirket olduğunu, aracı kurumların …’tan Merkez Bankası yasal faiz oranında (muhtemelen %10 civarı) düşük kredi kullandıklarını, aldıkalrı kredileri de müşterilerine Merkez Bankası geç likitide oranının 4 katı, yaklaşık %60 olarak yansıttıklarını, yani davacı gibi aracı kurumların kullandıkları kredi oranının 4 katını zaten müşterilere yansıttıklarını, dolayısıyla aracı kurumun, …’tan aldığı kredinin müvekkilden olan alacağının göstergesi gibi yansıtılmasının hukuken hatalı olduğunu, Davacı şirketin haksız satışından kaynaklanan işlemler nedeniyle müvekkilin zararı da bulunduğunu, Davacının muaccel alacağı bulunmadığını, ihtiyati haciz talep eden davacı aracı kurumun müvekkilden tahsili yoluna gidilebilecek herhangi bir alacağı bulunmadığı gibi, müvekkilin talimatı dışında, müvekkil zararına yapmış olduğu işlemler nedeniyle kendisinin borçlu olduğunu, diğer yandan Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayınlanan, “Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Hakkındaki Tebliği’in 19/d maddesi : “Kaldıraçlı işlemlerle ilgili olarak yatırılan teminat tutarlarının üzerinde bir kayba uğratacak şekilde müşterilere işlem yaptırılamaz. Yatırımcının piyasa koşullarından dolayı teminatından daha fazla zarara uğraması halinde söz konusu zarar yatırımcıdan talep edilemez.” hükmünü içerdiğini, Borsa İstanbul tarafından yayınlanan Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasasına (VİOP’a) ilişkin ekli soru cevap belgesinin 7. Sayfasında VİOP işlemlerinin kaldıraçlı işlemler olduğunun açık şekilde belirtildiğini, davacı yanın talebi VİOP sözleşmelerinden kaynaklanan teminat açıklarını da içerdiğini, tebliğin “Yatırımcının piyasa koşullarından dolayı teminatından daha fazla zarara uğraması halinde söz konusu zarar yatırımcıdan talep edilemez.” hükmü gereğince, davacının müvekkilden teminat tutarlarını aşan zararı talep edemeyeceğinin açık olduğunu, herbir VİOP sözleşmesi, kuruluş aşamasında teminat karşılığı satın alınabildiğinden, eş deyişle, VİOP sözleşmesi alınırken müvekkilin zaten yeterli teminatı olduğundan, davacı Kurumun kusuruyla oluşmuş ve yasal olarak talep edemeyeceği bir alacak için ihtiyati haciz talep etmesinin tebliğin açık hükmüne aykırı olduğunu, Davacının, müvekkili aleyhine açtığı aynı talepli davaların tümünde ihtiyati haciz taleplerinin reddedildiğini, tamamen benzer bir ticari ilişkide müvekkilin hissedarı olduğu, … A.Ş. hakkında, davacı gibi … Şirketi olan, … A.Ş.’nin İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/1283 D.İş sayılı dosyasındaki ihtiyati haciz talebi reddedildiğini, mahkeme gerekçesinin; “Somut olay yönünden talep ve ekleri incelendiğinde;ihtiyati haciz talep eden tarafından müvekkili nezdinde … nolu hesabı bulunan borçlunun hesabında gerçekleştirdiği borsa işlemleri ve mevcut olan açık VIOP pozisyonları ve müvekkilinden temin ettiği krediler gereğince müvekkili nezdinde borçlu durumda olduğunu belirterek borçlunun tüm hesap özeti dikkate alınarak 175.298.060,92-TL yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş ise de;talep eden tarafından …’a açık pozisyon gereği teminat ödendiği iddia ve ispat olunmamış olup taraflar arasındaki ihtiyati hacze beyanda bulunan borçlunun savunmaları da dikkate alındığında cari hesabın varlığı, miktarı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden mevcut durum itibariyle yaklaşık ispat ölçü kriterine göre mahkememizde kanaat gerektirecek deliller ibraz edilmemiş olduğundan ibraz edilenler yönünden ise yapılacak incelemenin teknik bilirkişi incelemesi gerektirdiği anlaşılmakla talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde olduğunu, Müvekkili … hakkında, davacı gibi Menkul Değerler Şirketi olan, … A.Ş.’nin İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/1289 Değişik İş sayılı dosyasındaki ihtiyati haciz talebi reddedildiğini, mahkeme gerekçesinin “Somut olay yönünden talep ve ekleri incelendiğinde;ihtiyati haciz talep eden tarafından müvekkili nezdinde 17505 nolu hesabı bulunan borçlunun hesabında gerçekleştirdiği borsa işlemleri ve mevcut olan açık VIOP pozisyonları ve müvekkilinden temin ettiği krediler gereğince müvekkili nezdinde borçlu durumda olduğunu belirterek borçlunun tüm hesap özeti dikkate alınarak 253.552.397,50 TL yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş ise de;talep eden tarafından …’a açık pozisyon gereği teminat ödendiği iddia ve ispat olunmamış olup taraflar arasındaki ihtiyati hacze beyanda bulunan borçlunun savunmaları da dikkate alındığında cari hesabın varlığı, miktarı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden mevcut durum itibariyle yaklaşık ispat ölçü kriterine göre mahkememizde kanaat gerektirecek deliller ibraz edilmemiş olduğu, yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada oluşmadığı, ibraz edilenler yönünden ise yapılacak incelemenin teknik bilirkişi incelemesi gerektirdiği anlaşılmakla talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde olduğunu, Müvekkil …’nin yetkilisi olduğu … İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Aleyhine başlatılan takibe itiraz sonrası İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/765 Esas numaralı dosyada açılan itirazın iptali davasında talep edilen ihtiyati haczin de reddedildiğini, İhtiyati haciz kararı verilmesinin koşulları, İİK’nın 257’nci maddesinde düzenlendiği, birincisinin, vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun ödenmemesi hâlinde uygulanması gereken İİK’nın 257,I hükmü olduğunu, ikincisi ise vadesi gelmemiş (müeccel) bir alacak için öngörülen İİK’nın 257,II’deki kural olduğu, bu iki kuralın yanı sıra ispata ilişkin İİK’nın 258’nci maddesinde yaklaşık ispatın arandığını, İddia edilen zarardan müvekkilnin sorumlu olmadığını, Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa Satış Ve Ödünç Alma Ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliğ (Seri: .., No: …)’in aşağıda yazılı 19. maddesine göre zararın davalı müşteri müvekkilden talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, VİOP sözleşme alımının kaldıraçlı bir işlem türü olduğunu, ekte sunulan tebliğde ve Borsa İstanbul tarafından yayınlanan “Sorularla Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası” başlıklı dokümanda, VİOP sözleşmeleri için teminat yatırılmasının zorunlu olduğunu ve kaldıraç etkisi bulunduğu, bu nedenle VİOP sözleşmelerinin kaldıraçlı işlemlerden olduğu hususunun belirtildiğini, müvekkilinin de VİOP sözleşmelerini alırken teminatının uygun olduğu, bu nedenle aşan zararlardan sorumlu tutulamayacağı açık olduğunu, Davacının ihtiyati haciz talebine ilişkin yapılacak yargılamayla elde edilecek sonuçlar kapsamında karar verilebileceği, İİK m.257 ve devamına göre yaklaşık ispat kurallarına göre gerçekleşmiş muaccel bir alacağın varlığının saptanamadığı savunularak, ihtiyati hacize itirazlarının kabulü ile kararın kaldırılması talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/12/2022 tarih ve 2022/1455 D.İş 2022/1476 sayılı Ek kararında; “Mahkememizin 09/11/2022 tarih ve 2022/1455 D. İş Esas, 2022/1476 D. İş Karar sayılı kararı ile, ihtiyati haciz koşulları oluştuğu kabul edilerek, talebin %15 teminat karşılığında ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiş, ihtiyati haciz kararına karşı aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen … vekili tarafından itiraz edilmiştir. İhtiyati hacze itiraz eden vekili itiraz dilekçesi ile; ihtiyati haciz talep eden davacının ihtiyati haciz talepli derdest davalarının bulunduğunu, ihtiyati hacze konu alacak iddiasının yargılamayı gerektirdiğini, davacının yetkisiz satış işlemi nedeniyle davalı müvekkilinin davacı aracı kurumdan tazmini gereken zararının meydana geldiğini, davacının muaccel alacağının bulunmadığını, davacının müvekkili aleyhine açılan aynı talepli davaların tümünde ihtiyati haciz taleplerinin reddedildiğini, iddia edilen zarardan müvekkilinin sorumlu olmadığını beyan ederek ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın kabulüne karar verilmesini, verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararına karşı itiraz edilmesi üzerine İİK 265/4. maddesi gereğince itirazın duruşmalı olarak değerlendirilmesine karar verilmiş, 08/12/2022 tarihinde murafaa duruşması yapılmış, duruşmaya taraf vekilleri katılmıştır.Talep, taraflar arasında akdedilen sözleşmeden doğan alacağa dayanarak verilen ihtiyati haciz kararına itiraz istemine ilişkindir. Mahkememizce itiraz dilekçesinde bildirilen İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/841 D.iş ve 2022/831 D.iş sayılı dosyaları, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/319 D.iş sayılı dosyası ile İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1358 D.iş sayılı dosyalarının uyap kayıtları dosyamız arasına alınmıştır. Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; taraflar arasındaki sözleşmeler, hesap ekstreleri, … kayıtları ve sunulan beyanlar dikkate alındığında 2004 Sayılı İİK 257 ve devamı maddelerinde öngörülen ihtiyati hacze ilişkin şartların gerçekleştiği, ihtiyati hacze itiraz eden tarafın diğer itirazlarının ise İİK 265. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sebeplere dayanmadığı, bu hususlara ilişkin mahkememizce değerlendirme yapılması olanağının da bulunmadığı, derdest dosya olarak belirtilen İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/841 D. İş sayılı dosyası ile, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/319 D İş sayılı dosyalarında usül yönünden karar verildiği, verilen bir ihtiyati haciz kararı bulunmadığı, kaldı ki değişik iş talepli dosyaların derdestlik itirazında esas alınmasının mümkün bulunmadığı, talep edilen alacağın toplam miktarı dikkate alındığında, bu miktarın bir kısmı yönünden karar verilmiş olması sebebiyle de derdestliğin söz konusu olmadığı, başka mahkemelerce verilen ihtiyati haciz talebinin reddi kararlarının, talebin değişik işe yönelik olması da dikkate alındığında mahkememizi bağlayıcı bir yönü bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile; Mahkememizin 09/11/2022 tarih ve 2022/1455 D. İş Esas, 2022/1476 D. İş Karar sayılı ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın REDDİNE, karar verilmiştir ve karar karşı ihtiyati haciz kararına itiraz eden (karşı taraf) vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz kararına itiraz eden (karşı taraf) vekili istinaf dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesinden davacı aracı kurum tarafından talep edilen ihtiyati haciz kararının, davalı müvekkilin hukuki dinlenilme hakkı yok sayılarak, davacının hukuki dayanaktan yoksun ve yanlı delilleri doğrultusunda verildiğini; karara karşı taraflarınca kanuni süre içerisinde itiraz edildiğini, İhtiyati haciz talep eden davacı … A.Ş.’nin talebinin; -İhtiyati haciz talepli derdest davaları olmasına (Bkz. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/841 Değişik İş ve İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/831 Değişik İş numaralı dosyası), taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılama gerektiren bir ticari ilişkiden kaynaklanmasına (Bkz. İstanbul Arabuluculuk Bürosu 2022/126729 numaralı müvekkilin başvurucu olduğu arabuluculuk dosyası, İstanbul Arabuluculuk Bürosu … numaralı davacı şirketin başvurucu olduğu arabuluculuk dosyası), davacının yetkisiz satış işlemleri nedeniyle davalı müvekkilin tazmini gereken zararlarının oluşmuş olmasına ve buna ilişkin kayıtların sunulmasına, davacı aracı kurumun tazmini gereken muaccel ve davalı müvekkilden tahsili yoluna gidilebilecek herhangi bir alacağının bulunduğuna ilişkin hiçbir delili olmamasına, davacı müvekkili aleyhine yapılan tüm ihtiyati haciz başvurularının İstanbul ve Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri’nce “cari hesabın varlığı, miktarı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirir” denilerek reddedilmiş olmasına ve ret kararlarının mahkemeye emsal olarak sunulmasına, davacının uğradığını iddia ettiği zarardan müvekkilin sorumlu olmadığına ilişkin açık ve sübut delillerin mahkemeye sunulmuş olmasına, rağmen kabul edilerek müvekkili aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiğini, İhtiyati haciz kararına yapılan itirazlarının “taraflar arasındaki sözleşmeler, hesap ekstreleri, … kaytları ve sunuılan beyanlar dikkate alındığında, ihtiyati haciz şartları gerçekleştiği, itirazlarımızın İİK 265 sebeplerine dayanmadığı, itiraz sebeplerine ilişkin mahkemenin değerlendirme yapma yetkisinin olmadığı,” gerekçeleriyle reddedildiğini, Kabule dayanak olabilecek herhangi bir belge ya da bilgi sunulmaksızın verilen ihtiyati haciz kararının, itirazları doğrultusunda kaldırılmasına ilişkin tüm deliller sunulmuş olmasına rağmen kaldırılmaması nedeniyle, işbu dilekçeleri ile istinaf kanun yoluna başvurulması zorunluluğunun doğduğunu; taraflarına 14/01/2023 tarihinde elektronik tebligat olarak tebliğ edilen ek karara karşı istinaf başvurularının, süresi içerisinde yapıldığını, İhtiyati haciz talep eden davacının “ihtiyati haciz talepli” derdest davalarının bulunduğunu, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/841 Değişik İş ve İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/831 Değişik İş numaralı dosyaları ile müvekkili aleyhine ihtiyati haciz talep edilmiş olup, davaların derdest olduğunu, Söz konusu dosyalarda ihtiyati haciz talebinin dayanağı olan alacak iddialarının talep ile aynı olduğunu; aşağıda detaylarına yer verileceği üzere talebe konu alacak iddiaları yargılamayı gerektirdiğinden, davacının ihtiyati haciz taleplerinin reddedildiğini; ret kararlarının halihazırda kesinleşmediğini; öncelikle davacının haksız talebi ile verilen ihtiyati haciz kararının derdestlik nedeniyle kaldırılması gerekmekte iken itirazlarının dikkate alınmaksızın işbu istinaf konusu kararın verilmesinin hatalı olduğunu; kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasının gerektiğini, İhtiyati hacze konu alacak iddiasının yargılama gerektirdiğini, Davacı tarafça mahkeme dosyasından müvekkili aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmişse de; ihtiyati hacze konu edilen alacak iddiasının, yargılama gerektiren bir iddia olup davalı müvekkili aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu; davacı şirketçe de müvekkili aleyhine İstanbul …. İcra Dairesi … Esas numaralı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibe yapılan itirazın iptali için arabuluculuk sürecinin yürütüldüğünü; İstanbul Arabuluculuk Bürosu, … numaralı dosyasının anlaşamama ile sonuçlandığını; iddia ettikleri ve itirazlarında da yer verdiklerini, davacı işbu ihtiyati haciz talepli davasında yer verdiği iddialarını, aslen taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan yargılama gerektiren taleplere dayandırdığından, bir dava ikame ederek müvekkilinden talep ettiğini, Öncelikle davacı kurumun, ihtiyati haczin esaslı koşulu olan “aleyhine ihtiyati haciz istenenden alacaklı olma” şartını sağlamadığının açık olduğunu; müvekkili ile davacı aracı kurum şirket arasındaki ilişkinin, yargılama gerektiren bir ticari ilişki olmakla; yapılacak yargılama neticesinde esasen aracı kurumun müvekkile borçlu olduğunun görüleceğini; müvekkilin alacağının tahsili için arabuluculuk dava şartının tamamlandığını; aracı kurumun SPK mevzuatına aykırı olarak, müvekkilinin haber ve talimatı dışında hesabındaki hisse ve VİOP kontratlarını günün en düşük fiyatlarından satarak, müvekkilinin zarara uğramasına neden olduğunu; müvekkilin bu nedenle davacı … Yatırımdan alacağının bulunmadığını, Davacı aracı kurumun yetkisiz işlemleri sonucu meydana gelen zararın davacı aracı kurumdan tazmini için dava şartı zorunlu arabuluculuk başvurusunun yapıldığını, 2022/126729 numaralı Arabuluculuk dosyasının açıldığını; davacı aracı kurumun kayıtları incelendiğinde davalı müvekkilinin 13/09/2022 tarihinde hesaplarında herhangi bir borcunun bulunmadığını, aksine hesaplarının artıda olduğu ve satın alınan tüm VİOP sözleşmelerinin, müvekkilin teminatına uygun olduğunun görüleceğini; öyle ki yasal olarak, teminatın uygun olmaması halinde VİOP sözleşmesi satın alınamayacağının da malum olduğunu; davacı şirketin hesap özetleri incelendiğinde, davalı müvekkilin hesaplarının artıda olduğunun, herhangi bir borcunun bulunmadığının görüleceğini, 13/09/2022 günü aracı kurumlardan … A.Ş.’nin başlattığı ve davacı … Yatırım gibi diğer aracı kurumların(… Yatırım, … Yatırım, vd.) da eşlik ettiği müvekkilin ve diğer yatırımcıların hesaplarından yetkisiz hisse satışlarıyla borsada hızlı bir düşüş yaşandığını; bu düşüş sonrası davalı … A.Ş. öz kaynak tamamlama çağrısı şartlarına uymadan düşük fiyattan resen hisse satışı yaparak davalı müvekkilin zararının oluşmasına neden olduğunu, Davacı … A.Ş.’nin müvekkili için yapmış olduğu işlemlerin tamamının hukuka aykırı olduğunu; Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa Satış Ve Ödünç Alma Ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliğ (Seri: …, No: …)’e göre hareket etmesi gereken davacının, tebliğe ve mevzuata aykırı hareket ettiğini, Seri: …, No: … Numaralı Tebliğin “Özkaynak Tamamlama Bildirimi” Başlıklı 18. Maddesi’nde:“Sermaye piyasası araçlarının kredili alımı işlemi karşılığı yatırılan özkaynak tutarı, işleme konu kıymetlerin cari değerindeki değişmeler sonucunda gerekli özkaynak tutarının altına düştüğü takdirde, aracı kurumlar eksikliğin tespit edildiği gün itibarıyla, özkaynak oranını 17. maddede yer alan başlangıç özkaynak oranına(%50) tamamlayacak şekilde nakit ve/veya sermaye piyasası aracı yatırmak üzere müşteriye en seri iletişim aracı ile (faks, telefon, elektronik ortam ve benzeri) ulaşarak özkaynak tamamlama bildiriminde bulunur ve teyit alırlar. Sermaye piyasası araçlarının kredili alımı işlemlerinde özkaynak tamamlama bildirimine ilişkin hesaplama örneği Tebliğin 1 numaralı ekinde yer almaktadır. Özkaynağın, tamamlama bildiriminin müşteriye yapıldığı tarihten itibaren iki iş gününü geçmeyecek şekilde sermaye piyasası araçlarının kredili alımı işlemi çerçeve sözleşmesinde belirlenen süre içerisinde tamamlanmaması halinde, aracı kurum ayrıca bir ihbarname göndermesine gerek kalmaksızın, kredili olarak alınan ve/veya özkaynak olarak verilen sermaye piyasası araçlarını satarak krediyi kapatma yetkisine sahiptir. Kendisine özkaynak tamamlama bildirimi gönderilmiş müşterinin hiçbir alım emri, bildirim gününden özkaynak tamamlanıncaya kadar geçecek süre boyunca yerine getirilmez.” denildiğini, Müvekkiline Seri: …, No: … Numaralı Tebliğin 18. Maddesine göre yapılması gereken bildirim yapılmadan ve teyit alınmadan, kanunen tanınması gereken iki günlük özkaynak tamamlama süresi tanınmadan yapılan satışın hukuka aykırı olduğunu; davacının, müvekkiline ait e-posta log kayıtlarını mahkemenize sunmasının, sözünü ettikleri bildirimin yapıldığı anlamına gelmeyeceğinin açık olduğunu; yasanın açık şekilde bildirimin yapıldığına dair teyidin alınmasını şart koştuğunu; davacı şirketin, sözleşmeden ve yasadan kaynaklanan yetkilerini kullanırken özen yükümlülüğüne uymasının gerektiğini; sözleşmeye ve kanuna aykırı işlemleri nedeniyle müvekkilin zarara uğramasına sebebiyet veren davacının, mahkemenize yönelttiği iddialarına itibar edilebilmesinin, taleplerinin kabul edilebilmesinin mümkün olmadığını, Davacı taraf her ne kadar müvekkilinin borçlu olduğunu iddia etse de, 13/09/2022 tarihi ve sonrasında yapılan işlemlerin asıl mağdurunun ve alacaklısının davalı müvekkili olduğunu, Davacı aracı kurumun 7.15’ten sattığı … Bankası YKBNK hissesinin bugünkü değerinin 11,70 olduğunu; hissede %65 artış olduğunu; yine davacı aracı kurumun 9,95’ten sattığı nthol hissesi bugün 13,98 olduğunu; yani hissede %41 artış olduğunu; aynı şekilde hisselerin VİOP kontratlarının da aynı oranda yüzdesel olarak yukarı hareket ettiğini; eğer davacı kurum o günlerde resen haksız ve yetkisiz satış yapmayıp tüm hisseleri …’a rehin vererek kredi kullansa idi, bugün müvekkilinin dahil hiçbir yatırımcının zarar etmeyeceğini, Davacı şirketin, …’tan kullandığı kredi tutarını mahkemeye delil olarak sunmasının da alacağın varlığının kanıtı olarak değerlendirilmemesi gerektiğnii; … ile Aracı Kurumlar arasındaki kredi sözleşmelerinin genel bir kredi sözleşmesi olup, müşterilerden bağımsız olduğunu; kredi kullanıcısının davacı şirket olduğunu; aracı kurumların, …’tan Merkez Bankası yasal faiz oranında (muhtemelen %10 civarı) düşük kredi kullanmakta, aldığı kredileri de müşterilerine Merkez Bankası geç likitide oranının 4 katı, yaklaşık %60 olarak yansıtmakta olduğunu; davacı gibi aracı kurumların kullandıkları kredi oranının 4 katını müşterilere yansıtmakta olduğunu; dolayısıyla aracı kurumun, …’tan aldığı kredinin müvekkilden olan alacağının göstergesi gibi yansıtılmasının hukuken hatalı olduğunu; davacı şirketin, esasen haksız satışından kaynaklanan işlemleri nedeniyle müvekkilinin zararının da bulunduğunu, Müvekkilin bu zararının tazmini, bir başka deyişle aynı hukuki ilişkide müvekkilin mi davacıdan alacaklı yoksa davacının mı müvekkilden alacaklı olduğunun tespit edilebilmesi için yargılama yapılması gerektiğinin izahtan vareste olmakla, yukarıda da belirtilen davalı müvekkilinin zararının tazmini için yasal sürecin dava şartı zorunlu arabuluculuk başvurusu yapılmak suretiyle başlatıldığını, Davacının muaccel alacağının bulunmadığını, ortada tahsili yoluna gidilebilecek muaccel bir para alacağının bulunmadığını; ihtiyati haciz talep eden davacı aracı kurumun davacı müvekkilden tahsili yoluna gidilebilecek herhangi bir alacağı bulunmadığı gibi, yukarıda da belirtilen müvekkilinin talimatı dışında, müvekkili zararına yapmış olduğu işlemler nedeniyle kendisinin borçlu olduğunu; ticari işlemleri ile müvekkili zarara uğratan ve telafisi imkansız durumlarla karşı karşıya bırakan davacı aracı kurumun, müvekkilden muaccel bir alacağının olduğundan bahsedilemeyeceğini, Diğer yandan Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yayınlanan,”Yatırım Hizmetleri ve Faaliyetleri ile Yan Hizmetlere İlişkin Esaslar Hakkındaki Tebliği’in 19/d maddesinin: “Kaldıraçlı işlemlerle ilgili olarak yatırılan teminat tutarlarının üzerinde bir kayba uğratacak şekilde müşterilere işlem yaptırılamaz. Yatırımcının piyasa koşullarından dolayı teminatından daha fazla zarara uğraması halinde söz konusu zarar yatırımcıdan talep edilemez.” hükmünü içerdiğini, Borsa İstanbul tarafından yayınlanan Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasasına (VİOP’a) ilişkin ekli soru cevap belgesinin 7. Sayfasında VİOP işlemlerinin kaldıraçlı işlemler olduğunun açık şekilde belirtildiğini, “5 Nisan 2013 tarihinde ise Endeks Opsiyon Sözleşmeleri işleme açılmıştır. VİOP 21 Aralık 2012 tarihinde kurulmuş ve ilk olarak Pay Vadeli İşlem ve Pay Opsiyon Sözleşmeleri ile Bu tarihlerden itibaren Türkiye’de ilk kez VİOP çatısı altında organize bir piyasa olarak opsiyon sözleşmeleri işleme açılmış ve bununla birlikte yatırımcılara bu finansal enstrümanları daha güvenli bir şekilde kullanma fırsatı sağlanmıştır. Opsiyon sözleşmelerinin piyasaya sunulması ile birlikte yatırımcılar bu sözleşmelerin düşük işlem maliyeti, kaldıraç, farklı stratejilerle işlem yapma imkânı, arbitraj ve korunma gibi birçok özelliğinden faydalanma imkânına da sahip olmuşlardır” Davacı yanın talebinin VİOP sözleşmelerinden kaynaklanan teminat açıklarını da içerdiğini; Tebliğin “Yatırımcının piyasa koşullarından dolayı teminatından daha fazla zarara uğraması halinde söz konusu zarar yatırımcıdan talep edilemez.” hükmü gereğince, davacının müvekkilden teminat tutarlarını aşan zararı talep edemeyeceğinin açık olduğunu; herbir VİOP sözleşmesi, kuruluş aşamasında teminat karşılığı satın alınabildiğinden, eş deyişle, VİOP sözleşmesi alınırken müvekkilinin yeterli teminatı olduğundan, davacı kurumun kusuruyla oluşmuş ve yasal olarak talep edemeyeceği bir alacak için ihtiyati haciz talep etmesinin tebliğin açık hükmüne aykırı olduğunu, Davacı müvekkili aleyhine açılan aynı talepli davaların tümünde ihtiyati haciz taleplerinin reddedildiğini, Tamamen benzer bir ticari ilişkide müvekkili … İhracat A.Ş. hakkında, davacı gibi Menkul Değerler Şirketi olan, … A.Ş.’nin İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/1283 D.İş sayılı dosyasındaki ihtiyati haciz talebinin reddedildiğini, Mahkemenin gerekçesinde aşağıdaki şekilde hüküm kurduğunu, “Somut olay yönünden talep ve ekleri incelendiğinde;ihtiyati haciz talep eden tarafından müvekkili nezdinde 17511 nolu hesabı bulunan borçlunun hesabında gerçekleştirdiği borsa işlemleri ve mevcut olan açık VIOP pozisyonları ve müvekkilinden temin ettiği krediler gereğince müvekkili nezdinde borçlu durumda olduğunu belirterek borçlunun tüm hesap özeti dikkate alınarak 175.298.060,92-TL yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş ise de;talep eden tarafından …’a açık pozisyon gereği teminat ödendiği iddia ve ispat olunmamış olup taraflar arasındaki ihtiyati hacze beyanda bulunan borçlunun savunmaları da dikkate alındığında cari hesabın varlığı, miktarı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden mevcut durum itibariyle yaklaşık ispat ölçü kriterine göre mahkememizde kanaat gerektirecek deliller ibraz edilmemiş olduğundan ibraz edilenler yönünden ise yapılacak incelemenin teknik bilirkişi incelemesi gerektirdiği anlaşılmakla talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Müvekkili … hakkında, davacı gibi Menkul Değerler Şirketi olan, … A.Ş.’nin İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/1289 Değişik İş sayılı dosyasındaki ihtiyati haciz talebinin reddedildiğini, Mahkemenin gerekçesinde aşağıdaki şekilde hüküm kurduğunu, “Somut olay yönünden talep ve ekleri incelendiğinde;ihtiyati haciz talep eden tarafından müvekkili nezdinde … nolu hesabı bulunan borçlunun hesabında gerçekleştirdiği borsa işlemleri ve mevcut olan açık VIOP pozisyonları ve müvekkilinden temin ettiği krediler gereğince müvekkili nezdinde borçlu durumda olduğunu belirterek borçlunun tüm hesap özeti dikkate alınarak 253.552.397,50 TL yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiş ise de;talep eden tarafından …’a açık pozisyon gereği teminat ödendiği iddia ve ispat olunmamış olup taraflar arasındaki ihtiyati hacze beyanda bulunan borçlunun savunmaları da dikkate alındığında cari hesabın varlığı, miktarı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden mevcut durum itibariyle yaklaşık ispat ölçü kriterine göre mahkememizde kanaat gerektirecek deliller ibraz edilmemiş olduğu, yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada oluşmadığı, ibraz edilenler yönünden ise yapılacak incelemenin teknik bilirkişi incelemesi gerektirdiği anlaşılmakla talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” Müvekkilin yetkilisi olduğu bir diğer müvekkili şirket … İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine başlatılan takibe itiraz sonrası İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/765 Esas Numaralı Dosyada açılan itirazın iptali davasında talep edilen ihtiyati hacizin de reddedildiğini, İhtiyati haciz kararı verilmesinin koşullarının, İİK’nın 257’nci maddesinde düzenlendiğini; bu hükümde ihtiyati haciz talebine ilişkin iki hukukî sebebin yer aldığını; birincisinin, vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun ödenmemesi hâlinde uygulanması gereken İİK’nın 257,I hükmü olduğunu; ikincisinin ise vadesi gelmemiş (müeccel) bir alacak için öngörülen İİK’nın 257,II’deki kural olduğunu; bu iki kuralın yanı sıra ispata ilişkin İİK’nın 258’nci maddesinin de somut olayları açısından çok önemli olduğunu, İcra ve İflâs Kanunu’nun 258’nci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, alacaklının alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257,II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorunda olduğunu, (T.C. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2014/872 Esas, 2014/3096 Karar sayılı ilamı) Somut olay yönünden; davacı vekilinin ihtiyati tedbire ilişkin talebinin tedbir konulması talep edilen hususların uyuşmazlık konusu olmadığından tedbir talebinin reddine, her ne kadar sonuç itibariyle ihtiyati tedbir talep edilmiş ise de; talep içeriğinde ihtiyati haciz talebinin de bulunduğu anlaşılmakla bu hususta da değerlendirme yapılması gerekmiş olup, davacının davalı ile arasındaki yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesi ve vadeli işlem ve türev araçlarının alım-satımına aracılık çerçeve sözleşme ile davalının bu sözleşme çerçevesinde vadeli işlem ve opsiyon piyasasında sözleşme gereği alım-satım işlemlerini gerçekleştirdiği, pozisyonlarda oluşan değişimler nedeniyle teminatını kaybedip hesap ekstresinde borçlu gözüktüğü iddiasına dayalı olarak yapılan takibe itirazın iptali talepli davada; vadeli işlem sözleşmesi; sözleşmenin taraflarına standartlaştırılmış miktar ve kalitedeki bir malı, kıymeti veya finansal göstergeyi, belirlenen ileri bir tarihte, bugünden üzerinde anlaşılan fiyattan alma veya satma yükümlülüğü getiren sözleşmeler olup, borsalarda işlem yapabilmek için başlangıç teminatının takas kurumuna yatırılmasının gerektiğini; oluşan zararlar ya da nakit dışı teminatların değerlerinin düşmesi sonucunda teminat seviyesinin sürdürme teminatının altına düşmesi durumunda ilgili yatırımcılara teminat çağrısının yapıldığını; vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinde vade tarihinde uzlaşma, fiziki teslimat ve nakdi uzlaşı şeklinde gerçekleştirildiğini; fiziki teslimatta üzerinde anlaşılan dayanak varlığın el değiştirdiğini; nakdi uzlaşı da ise sözleşme fiyatı ile vade tarihindeki cari fiyat arasındaki fark kadar tutarın taraflar arasında el değiştireceğini; …’a aracı kurum tarafından teminat ödemesi yapılması halinde aracı kurumun hisseler üzerinde rehin hakkının doğduğunu; talebe konu alacağın cari bir alacak olduğu, hesaptaki hisse ve viop kontratlarının değerinde satılıp satılmadığı, tarafların sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, zararın artmasına ya da doğmasına neden olup olmadıkları yargılamayı gerektiren hususlar olup mevcut durum itibariyle yaklaşık ispat ölçü kriterine göre mahkemede kanaat gerektirecek deliller ibraz edilmemiş olduğundan ibraz edilenler yönünden ise yapılacak incelemenin teknik bilirkişi incelemesi gerektirdiği anlaşılmakla ihtiyati haciz talebi yönünden de talebin reddine karar verilerek hüküm kurulduğunu, Emsal kararlardan da görüleceği üzere davacının davalı müvekkili ile arasındaki yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesi ve vadeli işlem ve türev araçlarının alım-satımına aracılık çerçeve sözleşme ile davalının bu sözleşme çerçevesinde vadeli işlem ve opsiyon piyasasında sözleşme gereği alım-satım işlemlerini gerçekleştirdiği, pozisyonlarda oluşan değişimler nedeniyle teminatını kaybedip hesap ekstresinde borçlu gözüktüğü iddiasına dayalı olarak yapılan takibe itirazın iptali talepli davada; vadeli işlem sözleşmesi; sözleşmenin taraflarına standartlaştırılmış miktar ve kalitedeki bir malı, kıymeti veya finansal göstergeyi, belirlenen ileri bir tarihte, bugünden üzerinde anlaşılan fiyattan alma veya satma yükümlülüğü getiren sözleşmeler olup, borsalarda işlem yapabilmek için başlangıç teminatının takas kurumuna yatırılmasının gerektiğini; oluşan zararlar ya da nakit dışı teminatların değerlerinin düşmesi sonucunda teminat seviyesinin sürdürme teminatının altına düşmesi durumunda ilgili yatırımcılara teminat çağrısının yapıldığını; vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinde vade tarihinde uzlaşma, fiziki teslimat ve nakdi uzlaşı şeklinde gerçekleştirildiğini; fiziki teslimatta üzerinde anlaşılan dayanak varlığın el değiştirdiğini; nakdi uzlaşı da ise sözleşme fiyatı ile vade tarihindeki cari fiyat arasındaki fark kadar tutar taraflar arasında el değiştirdiğini; …’a aracı kurum tarafından teminat ödemesi yapılması halinde aracı kurumun hisseler üzerinde rehin hakkının doğduğunu; talebe konu alacağın cari bir alacak olduğu, hesaptaki hisse ve viop kontratlarının değerinde satılıp satılmadığı, tarafların sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, zararın artmasına ya da doğmasına neden olup olmadıklarının yargılamayı gerektiren hususlar olup mevcut durum itibariyle yaklaşık ispat ölçü kriterine göre mahkemede kanaat gerektirecek deliller ibraz edilmemiş olduğundan ibraz edilenler yönünden ise yapılacak incelemenin teknik bilirkişi incelemesi gerektirdiği anlaşılmakla ihtiyati haciz talebi yönünden de talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, İddia edilen zarardan müvekkilinin sorumlu olmadığını, Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa Satış Ve Ödünç Alma Ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliğ (Seri: .., No: …)’in aşağıda yazılı 19. maddesine göre zararın davalı müşteri müvekkilden talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, ” İşlem aracılığı faaliyetinin yürütülmesine ilişkin ilke ve esaslar MADDE 19 (1) İşlem aracılığı faaliyetinin yürütülmesi sırasında yatırım kuruluşlarının aşağıdaki esaslara uymaları zorunludur: a) Yatırım kuruluşları müşteri emirlerini, emir gerçekleştirme politikası, çerçeve sözleşmede belirtilen esaslar, müşteri emrini en iyi şekilde gerçekleştirme yükümlülüğü, özen ve sadakat borcu çerçevesinde kabul ederek yerine getirir. b) Borsada işlem yapmayı gerektiren emirler ayrıca ilgili mevzuatta belirlenen esaslar çerçevesinde alınır ve yerine getirilir. c) İşlem aracılığına yetkili kuruluşların, emirleri portföy aracılığı faaliyetine yetkili bir kuruluşa iletmek suretiyle gerçekleştirmeleri halinde;1) İşlemlere başlamadan önce bu kuruluşla tarafların karşılıklı hak ve yükümlülüklerini içeren yazılı bir sözleşme imzalaması,2) Müşterilere ait hesap ve işlemleri kendi nezdinde müşteri bazında izlemesi,3) Müşteri emirlerini kendi hesabına veya ilişkili kişilerin hesabına verilen aynı fiyatlı emirlerden öncelikli olarak yerine getirmesi, gerekir. ç) Tezgahüstü türev araç işlemleriyle ilgili olarak müşterilerin kesinleşmiş nakit alacaklarının müşteri talebi üzerine, en geç 3 iş günü içinde tam ve nakden ödenmesi gerekir.d) Kaldıraçlı işlemlerle ilgili olarak yatırılan teminat tutarlarının üzerinde bir kayba uğratacak şekilde müşterilere işlem yaptırılamaz. Yatırımcının piyasa koşullarından dolayı teminatından daha fazla zarara uğraması halinde söz konusu zarar yatırımcıdan talep edilemez. e) Yatırım kuruluşları müşteri emirlerinin gizliliğini korumakla yükümlüdür. Müşteriye ait emir bilgileri herhangi bir üçüncü şahsa, müşteri aleyhine ve üçüncü şahıs lehine müşterinin bilgisi olmaksızın aktarılamaz ve kullanılamaz.” VİOP sözleşme alımının kaldıraçlı bir işlem türü olduğunu; ekte sunulan tebliğde ve … tarafından yayınlanan “Sorularla Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası” başlıklı dokümanda, VİOP sözleşmeleri için teminat yatırılmasının zorunlu olduğunu ve kaldıraç etkisi vardır denilerek VİOP sözleşmelerinin kaldıraçlı işlemlerden olduğunun belirtildiğini; müvekkilinin de VİOP sözleşmelerini alırken teminatının uygun olduğunu, bu nedenle aşan zararlardan sorumlu tutulamayacağının açık olduğunu, Davacı aracı kurumun, müvekkilin hisselerini, talimat dışında, müvekkili zarara uğratacak ve borçlandıracak şekilde sattığını; müvekkilin ticari mahiyetinin tehlikeye girmesine sebep olacak sonuçların doğmasına neden olduğunu; müvekkili davacının hukuksuz satımlarından kaynaklanan telafisi imkansız zararlarının devam ettiğini, Davacının ihtiyati haciz talebine ilişkin yapılacak yargılamayla elde edilecek sonuçlar kapsamında karar verilebileceğini, İİK m.257 ve devamına göre yaklaşık ispat kurallarına göre gerçekleşmiş muaccel bir alacağın varlığı saptanamadığı, davacının aynı talepli derdest davalarının olduğu ve sair gerekçelerle dairemizce yapılacak inceleme neticesinde ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasının gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda açıklanan ve dairemizce resen dikkate alınacak nedenler, emsal kararlar ve sair hususlarla desteklenen itirazları doğrultusunda; davacının hukuki dayanaktan yoksun, aynı konulu derdest davaların bulunduğu, haksız ve hukuka aykırı olduğunu düşündükleri iddialarına dayanarak ihtiyati haciz şartları sağlanmadan verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı talep eden aleyhine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; taraflar arasındaki sermaye piyasasında alım satım işlemlerinde aracılık çerçeve sözleşmesinden doğan alacak için ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Mahkemece talebin kabulüne karara verilmiş, ihtiyati haciz kararına yapılan itiraz reddedilmiştir. İtiraz eden vekilince itirazın reddi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İİK’nun 257/1 fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.İİK’nun 258 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. İİK’nun 265. maddesi hükmü gereğince, borçlu kendisi dinlenilmeden verilen ihtiyati haciz kararına yönelik haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata, huzuru ile yapılan hacizlerde haczin uygulandığı, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edebilir. Bu durumda mahkeme, gösterilen itiraz sebepleri ile bağlı inceleme yaparak itirazı kabul veya reddeder. Talep eden, taraflar arasındaki sermaye piyasasında alım satım işlemlerinde aracılık çerçeve sözleşmesi uyarınca, borçlunun talep sahini nezdindeki hesabında yapılan işlemler nedeniyle hesabın eksiye düştüğünü, sözleşme ve mevzuat gereğince borçlunun teminat tamamlama yükümlülüğünün bulunduğunu ancak yapılan çağrıya rağmen yükümlülüğün yerine getirilmediğini, teminatın müvekkili tarafından …’dan kredi kullanılmak suretiyle kapatıldığını, bu nedenle borçludan 176.586.822,44-TL alacaklı olunduğunu belirterek bu alacağın şimdilik 10.000.000,00-TL’si için alacaklı olduğunu belirterek ihtiyati haciz isteminde bulunmuştur. İtiraz eden tarafından; derdest ihtiyati haciz taleplerinin bulunduğu, muaccel ve rehinle temin edilmemiş bir alacağın mevcut olmadığı, talepte bulunanın sözleşmeye SPK mevzuatına aykırı ve yetkisiz işlemleri nedeniyle asıl itiraz edenin zarara uğradığı ve alacaklı bulunduğu savunulmuştur. Taraflar arasındaki “Sermaye Piyasası Araçları Alım-Satımına”ilişkin hükümler kapsamında, borçlunun sermaye piyasası işlemleri nedeniyle eksiye düşen hesabında teminat tamamlama yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle alacaklı aracı kurum tarafından bu yükümlülük yerine getirilerek cari hesaba yansıtıldığı, bu haliyle alacağın varlığı ve miktarı konusunda dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispatı sağlayan delillerin sunulduğu, derdestliğe ilişkin itirazların mahkemece ek karar gerekçesinde karşılandığı, talepte bulunanın sözleşmeye, SPK mevzuatına aykırı ve yetkisiz işlemleri nedeniyle asıl itiraz edenin zarara uğradığına yönelik itiraz sebebinin ise İİK’nun 265 maddesinde sayılan tahdidi itiraz sebeplerinden olmadığı, yapılacak esas yargılamanın konusunu teşkil ettiği, ilk derece mahkemesince itirazın reddine dair verilen kararda isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.