Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/362 E. 2023/984 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/362 Esas
KARAR NO: 2023/984 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/144 Esas – 2022/924 Karar
TARİHİ: 24/10/2022
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekillerinin davalıya ambalaj malzemesi sattığını, cari hesaptan kaynaklı davalının borcu oluştuğunu,takip öncesi faizden vazgeçtiklerini, davalının borcunu ödemediğini, açılan icra takibinede haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının kestiği faturaların 120 günlük vadeli olarak kesildiği, vade tarihi gelmeden cari hesap borçlarının müvekillerince ödendiğini, icra takibinin haksız olduğunu davacıya borçları bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/10/2022 tarih 2022/144 Esas – 2022/924 Karar sayılı kararında;”Dava,cari hesap alacağından kaynaklı başlatılan takibe borçlu davalının itirazının iptali istemine ilişkindir.İİK’nın 67. Maddesinde itirazın iptali davası düzenlenmiş olup maddede takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği, davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi halinde borçlunun takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklının, diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edileceği düzenlenmiştir. İtirazın iptali davaları icra takibine ve takipteki sebebe sıkı sıkıya bağlı davalar olup takipte hangi sebebe ve miktara dayanılmış ise yargılama da o miktar ve sebep üzerinden yürütülür. Öyle ki itirazın iptali davalarında ıslah yolu ile müddeabihin arttırılması da mümkün değildir. Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü … sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklının …Ltd. Şti. , borçlunun … A.Ş., alacağın cari hesaptan kaynaklı 583.269,58-TL asıl alacak ve 3.747,31-TL faiz olduğu,takip talebi tarihinin 13/10/2021, ödeme emrinin borçluya tebliğ tarihinin 01/11/2021 ve ödeme tarihinin 15/10/2021 olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından cari hesap alacağı nedeniyle başlatılan takip sonucunda davalının yaptığı ödemenin öncelikle ferilerden mahsubu neticesinde davalının 60.250,00-TL takip borcu kaldığından bahisle itirazın iptali isteminde bulunulmuş ise de dava dilekçesinde açıkça takip öncesi faiz talebinden vazgeçildiğinin belirtildiği, hükme esas almaya yeterli olduğu kanısına varılan bilirkişi raporuna göre 15/10/2021 tarihi itibariyle davacı ve davalının cari hesap bakiyelerinin sıfır olduğu 16.967,44-TL gecikme faizi bulunduğu belirtilmiş olup dava tarihi olan 09/02/2022 tarihinde davacının davalıdan cari hesap alacağı ve takip öncesi faizden vazgeçmiş olması nedeniyle faiz alacağı bulunmadığı dolayısıyla iş bu davayı açmakta hukuki yararının olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”gerekçesi ile, DAVANIN HUKUKİ YARAR YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, usul ve esas bakımlarından hukuka aykırı olduğunu düşündükleri, Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi”nin 24/10/2022 Tarih 2022/144 E., 2022/924 K. Sayılı ilamının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ettiğini, Yerel Mahkemece, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmeksizin, hatalı bilirkişi raporunu dayanak alarak, eksik incelemeye dayalı hüküm kurulduğunu; hüküm kurmaya elverişli bir bilirkişi raporu alınmaksızın verilen kararın hukuka aykırı olup söz konusu kararın bozulmasının gerektiğini, Taraflarınca, davalı aleyhine, 13/10/2022 tarihinde ikame edilen Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra takibinin başlatıldığını, borçlu/davalının ise, 15/10/2022 tarihinde takip ana para tutarı olan 583.269,57 TL’yi müvekkili hesabına ödediğini, akabinde de icra dosyasında borca itiraz ettiğini; davalı şirketin, alacağın tahsilini geciktirmek maksatlı olarak ve kötü niyetli olarak asıl alacak tutarını müvekkili şirkete ödeyerek feri ödemelerden kaçınmak istediğini ancak, taraflarınca Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan takipte kısmi ödemelerde BK 100.maddenin uygulanmasının talep edildiğini, Davalının, takipte talep edilen borcu ödemiş olmakla, borcu kabul etmiş sayılacağından, mahkemece B.K. 100.madde taleplerinin de dikkate alınarak hesap bilirkişisinden rapor alınması gerekirken, davalının zımni kabulünün yok sayıldığını ve borcun varlığına dair bilirkişi incelemesinin yaptırıldığını; hatalı bir sonuca ulaşıldığını; üstelik, alınan bilirkişi raporunun da hatalı sonuç ihtiva ettiğini, bu rapora karşı itirazlarının da değerlendirmeye alınmadığını, Davacının yapmış olduğu kısmi ödemenin BK m.100 gereğince öncelikle faiz ve ferilerine mahsup edilmiş olması sebebiyle davalının bakiye borcunun kaldığını; dolayısıyla ödeme yaparak borcunu kabul etmiş olan davalının bakiye borcunun hesaplanmasının gerekmekte olduğunu; yerleşik yargı içtihatlarında da bu hususun böyle olduğunu; Hukuk Genel Kurulu’nun 11.02.2004 Tarihli 2004/12-70 E. Ve 2004/56 K. Sayılı kararında “Takibin başlatılmasından sonra borcun ödenmiş olması nedeniyle alacaklının takip yapmasında haklı olduğu gözetilerek, ödeme tarihine kadar işleyen ve ödenmeyen faiz, icra masraf ve vekalet ücreti yönünden takibini devam ettirebilir.” şeklinde hükme bağlanmak suretiyle alacağın faiz ve fer’ilere mahsubu durumunda kalan kısım için takibe devam edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, Davalı tarafın sadece ana para tutarında yapmış olduğu ödemenin1, BKm.100 gereğince öncelikle fer’ilere mahsup edildiğini, kalan tutar üzerinden takibin devam edilebilmesi için görülen davanın açıldığını; dosyada alınan raporda, bilirkişi tarafından yapılması gereken hesaplamada BK m. 100’ün dikkate alınmadığını; bilirkişi tarafından sadece işlemiş faiz hesaplamasının yapıldığını; işbu sebeplerle; işlemiş faiz hesabı ile birlikte B.K 100 uyarınca hesaplama yapılması için yeni veya ek bir bilirkişi raporu alınmasını talep etmelerine karşın mahkemece itirazlarının değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile karar tesis edildiğini,Bununla birlikte, her ne kadar B.K. 100.madde uyarınca hesaplama yapılması gerektiği kanaatlerini devam ettirmekle ve kabul anlamına gelmemekle beraber, bu görüşlerinin kabul edilmemesi halinde de mahkemece verilen kararın uygulamada karışıklığa sebebiyet verecek, hatalı bir karar olduğunu; davaya konu icra takibinin 13.10.2021 tarihinde açılmış olmasına karşılık, ana para tutarı olan 583.269,57 TL’nin 15.10.2022 tarihinde, yani icra takip tarihinden sonra haricen davacı şirkete ödenmiş olduğu taraflar arasında tartışmasız olduğunu; bu durumda, davalının icra vekalet ücreti ve masraflar gibi takip fer’ilerinden yasal olarak sorumlu olacağının da açık olduğunu; borçlunun ödediği ana para tutarınca yasal fer’ileri de ödemekte yükümlü olması sebebiyle, takibe bu yönü ile devam edilebilmesi gerektiği kanaatleriyle beraber, uygulamada itirazın iptali kararlarında açıklama getirilmemiş olması halinde bu yönü ile takibe devam etme hususunda icra müdürlüklerinde tereddüt oluştuğunun bilinmekte olduğunu; davalarına konu icra takibinde de “davanın reddine” yönünde karar verilmesi sebebiyle kargaşa yaşanmış olup, konuya ilişkin Müdürlük kararları ve İcra Mahkemesi kararının ekte sunulduğunu; bu itibarla, B.K. 100 uyarınca yapılacak hesaplamada bir alacak hakkının bulunmayacağına dair karar verilecekse dahi, İcra Müdürlüğü’nce takip fer’ileri yönünden takibe devam etmekte muhtariyetine dair kararda bir ifade geçmemesi sebebiyle hak kaybına sebebiyet veren ve uygulanamayacak bir karar haline geldiğini; nitekim, 11.10.2012 tarihli 2012/19-1827 E. , 2013/802 K. Sayılı Hukuk genel Kurulu kararında da, benzer bir olayda, takip fer’ilerini talep etmek üzere icra takibine devam etmek için, bu yönde oluşturulmuş bir karar olması gerektiği, bu sebeple dava açmada davacının hukuki menfaatinin bulunduğu yönünde bir karar verdiğini, “İtiraz sonucu takibin durmasından sonra aynı gün içinde (02.09.2011) davacıya 39.911,56 TL tutarında ödemenin icra dosyası dışında “haricen” yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. davaya konu icra takibine davalı/borçlu tarafından itiraz edilerek icra takibinin durması sağlanmış olduğundan ve mahkemece itirazın iptali yönünde bir karar verilmediği sürece icra müdürlüğünce bu dosya üzerinde alacaklı istemi yönünden bir işlem yapılamayacağından, icra takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ve icra giderleri hakkında sonuç doğuracak şekilde itiraz konusunda yerel mahkemenin bir karar vermesi gereklidir. Bu nedenle de alacaklının, itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla; Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” (HGK 11.10.2012 tr. 2012/19-1827 E. 2013/802 K.) İleri ürerek, yukarıda izah olunan ve re’sen gözetilecek nedenlerle; istinaf taleplerinin kabulüne, Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/10/2022 tarih ve 2022/144 Esas 2022/924 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde ‘kaldırılmasını’ ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerine bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; ticari satış ilişkisine dayalı bakiye açık hesap alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın, asıl alacağın fer’ileri yönünden iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava konusu takip dosyası kapsamından; davacının davalı aleyhine; 13/10/2021 tarihinde; cari hesap açıklaması ile 583.269,58-TL asıl alacak ve 3.747,31-TL işlemiş faiz toplamı 587.016,89-TL’nin tahsili amacıyla ilamsız takip başlattığı, ödeme emrinin davalıya 27/10/2021 tarihinde e-tebliğ yoluyla tebliğ edildiği, davalının yasal süre içerisinde icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz ettiği anlaşılmıştır. Davacı yan; davalı aleyhine başlattıkları takipteki, takip öncesi işlemiş faiz talebinden vazgeçtiklerini, asıl alacağın davadan önce ödendiğini, ancak ödeme yapılmış olsa dahi, TBK’nun 100 maddesi uyarınca ödemelerin önce fer’ilerden mahsubu talep edildiğinde, takipten sonra işleyen faiz ve diğer fer’iler bakımından 60.250,00-TL üzerinden itirazın iptalini talep ettiklerini ileri sürmüştür. Davalı yan; davacının takipten önce kendilerini temerrüde düşürmediğini, ödeme emri kendilerine tebliğ edilmeden 12 gün önce bakiye açık hesap borcunun davacıya ödendiğini savunmuştur. Mahkemece yaptırılan mali bilirkişi incelemesi neticesinde; taraf defterlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, her iki taraf defterlerine göre davacının davalıdan 13/10/2021 takip tarihi itibariyle 583.269,58-TL alacaklı olduğu, davalının ödeme emri kendisine tebliğ edilmeden önce 15/10/2021 tarihinde davacıya 583.269,58-TL bakiye açık hesap borcunun tamamını ödediği tespit edilmiştir. Dava dilekçesinde, takip ile talep edilen, takip öncesi işlemiş faiz alacağından vazgeçildiği açıkça belirtilmiştir. Dava tarihinden önce yapılan ödeme sebebiyle davacının takibe konu ettiği asıl alacak bakımından dava açmakta hukuki yararı yok ise de; davanın zaten asıl alacak bakımından değil, takibin fer’ileri bakımından ikame edildiği anlaşılmıştır. Davalının takibin fer’ilerine de itiraz etmiş olması, takibin itiraz üzerine tamamen durmuş olması ve ferileri bakımından itirazın iptalinin gerekip gerekmediği yargılama sonucu ortaya çıkacağından davacının dava açmakta hukuki yararı mevcuttur. Şu halde mahkemece öncelikle davacının takip tarihi itibariyle takibe konu ettiği asıl alacağın muaccel ve talep edilebilir olmadığı, davalının ödeme emri kendisine tebliğ edilmeden önce ödeme yaptığı anlaşıldığından, takip sonrası dönem için temerrüt koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davacının takip tarihi ile 15/10/2021 ödeme tarihi arasındaki dönem için 583.269,58-TL asıl alacağa temerrüt faizi işletilmesini talep edip edemeyeceği, edebilecek takip sonrası işlemiş faiz ile birlikte takibin diğer fer’ileri(masraf, vekalet ücreti, tahsil harcı vb.) bakımından, edemeyecek ise yalnızca takibin temerrüt faizi dışındaki diğer fer’ileri bakımından, takibe yapılan itirazın iptalinin gerekip gerekmediği hususlarında, TBK 100 maddesi esas alınarak, getekirse ihtimalli kapak hesabı yaptırılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davanın ödeme yapılan asıl alacak bakımından değil, fer’iler bakımından açıldığı gözden kaçırılması ve hukuki yarar dava şartı yokluğundan reddedilmesi yerinde olmamış, davacı vekilinin buna yönelik istinaf sebebi yerinde bulunmuştur.Yukarıda açıklanan gerekçe ile; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın karar doğrultusunda mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/10/2022 tarih ve 2022/144 Esas – 2022/924 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/06/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.