Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/315 E. 2023/905 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/315 Esas
KARAR NO: 2023/905 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/504 Esas – 2022/663 Karar
TARİHİ: 19/08/2022
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili davacı tarafından, … Ltd. Şti., hasım gösterilerek Bursa 13. İş Mahkemesi’ nin 2020/62 E. Sayılı dosyası ile hizmet tespit davası açıldığını, ancak yargılama sırasında … Ltd. Şti. nin tasfiye olduğu ve terkin edilerek ticaret sicil müdürlüğünden kaydının silindiğinin anlaşıldığını, Bursa 13. İş Mahkemesi’nin 2020/62 E. Sayılı dosyasının 11/08/2022 tarihli celse ara kararı ile açılan davada taraf teşkilinin sağlanması açısından tarafların, işbu davayı açmak için mehil verildiğini, işbu davada ihyasını istediğikleri … Ltd. Şti.nin ticaret sicilinden terkin edilmeden önceki merkez adresinin … Mah. … Sk. N:… Fatih İstanbul olduğunu, işbu şirketin, ticaret sicilinden 10/10/2019 tarihinde terkin edildiğini, şirketin tasfiyeye girdiğini ve tasfiyesinin sona erdiği 10/10/2019 tarihinde sicil kaydı terkin edildiğinden, bu davada husumeti hem ticaret sicil müdürlüğüne hem de tasfiye memuruna yöneltmiş olduklarını, açıklanan nedenlerle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün sicilinde kayıtlı … Ltd. Şti. unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle, davayı ve davacının ileri sürdüğü iddia ve talepleri kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile; dava kapsamında zamanaşımı itirazlarının söz konusu olduğunu, davacının ikame ettiği işbu dava konusu taleplerin haksız olup, ayrıca zamanaşımına uğradığını, terkini yapılan şirket aleyhine Bursa 13. İş Mahkemesi’nin 2020/62 E. Sayılı dosyası ile açıldığı iddia edilen davanın Bursa Mahkemeleri’nde görülüyor olması nazara alındığında huzurdaki davanın Bursa Mahkemeleri’nde görülmesi gerektiğini, ilgili şirketin tasfiye sürecinin TTK hükümleri doğrultusunda usulüne uygun şekilde yerine getirilmiş olup; şirketin yeniden ihyasının mümkün olmadığını, kaldı ki davacı yanın huzurdaki davayı açmada hukuki yararının da bulunmadığını, müvekkilinin eski ortağı olduğu … Ltd. Şti.; 14.03.2019 tarihinde tescil edildiği üzere tasfiye sürecine geçtiğini, yasal prosedür kapsamında kanun ve ortakların almış olduğu kararlara uygun davranılarak tasfiye süreci ve terkin işlemleri yönetilmiş ve sonuçlandırıldığını, şirketin usul ve yasaya uygun gerçekleştirilen tasfiye süreci sonunda terkin edilmesi gerektiğinin kaçınılmaz olup; 10.10.2019 tarihinde tescil edilen terkin işlemi sonucunda terkin edilen şirketin yeniden ihyasının mümkün olmadığını, öte yandan davacı yanının iddia ettiği Bursa 13. İş Mahkemesi’nin 2020/62 E. Sayılı dosyasında davanın, ihyası istenen şirketin terkini tarihinden sonra ikame edildinin görüldüğünü, ayrıca yine davacı yanın hizmet tespiti davası açtığı tarihten itibaren uzunca bir süre geçtikten sonra işbu davayı ikame ettiğinin görüldüğünü,huzurdaki davada müvekkilinin hasım olarak gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı yanca tasfiye sürecinin eksik ve hatalı olduğunun iddia edilerek ve huzurdaki davanın hasmı olarak müvekkili gösterilmiş ise de; müvekkiline yöneltilen husumeti kabul etmediklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, şirketin ihyasına karar verilecek ise salt ihya sebebine ilişkin işlemlerin yapılabilmesi için ehliyet verilmesi gerektiğini usul ve yasaya uygun şekilde tasfiye ve terkin edilen şirketin yeniden ihyasına karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemenin aksi kanaatte olması hâlinde, şirketin ihyasına karar verilecek ise yalnızca ihya sebebine ilişkin işlemlerin yapılabilmesi için ehliyet verilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Odası vekili cevap dilekçesinde özetle, Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki taleplerinin, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağladığını; yargı merci gibi hareket edemeyeceğini, tasfiye sürecinde yetkinin ve sorumluluğun şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu,tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olması memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının alacaklıların haklarını korumakla görevli olduklarını, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçların notere depo edilmesi ya da kafi bir teminat ile karşılanması gerektiğini, bu yapılmadan şirketlerin tasfiye süreci sonuçlandırılıp, bakiyeler mevcut pay sahiplerine dağıtılmış ve şirket kayıtları sicilden terkin edilmiş ise, terkin işlemlerinin iptali ile şirket tüzel kişiliği ihya olunarak tasfiye sürecine yeniden geçilebileceğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerinin, müvekkili Sicil Müdürlüğü’nün tespit etmesinin mümkün olmadığını, TTK m. 545/1’de düzenlendiği üzere, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün tasfiye memurlarının bildirimi ve başvurusu üzere işlem yapmış olup, bu kapsamda herhangi bir sorumluluğunun bulunduğunun kabul edilmesinin kanuna aykırı olacağını, nitekim tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl ettikleri takdirde, şirkete ve şirketin alacaklılarına karşı sorumlu olduğunun düzenlendiğini, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, şirketin kurucusu ve tasfiye memuru olan; tasfiye sürecinde açılan davaya rağmen şirketin ticaret sicilinden silinmesini talep eden tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağın, açıklanan nedenlerle müvekkili yönünden açılan davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili Müdürlük aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 19/08/2022 tarih 2022/504 Esas – 2022/663 Karar sayılı kararında; “İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün yazı cevabı, Bursa 13. İş Mahkemesi’ nin 2020/62 E. sayılı, dosya sureti ve tüm dosya kapsamı davanın delillerini oluşturmaktadır. Dava, TTK’nın 547. madde gereğince ek tasfiye işlemleri için ticaret sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir.Bursa 13. İş Mahkemesinin 2020/62 E. Sayılı dosyasının celp edilerek yapılan incelemesinde; davacı … tarafından davalılar … Limited Şirketi ve SGK Başkanlığı Bursa İl Müdürlüğü aleyhine sigortalılık başlangıcının ve sigortalı hizmetinin tespiti davası açıldığı, dosyasının 11/08/2022 tarihli duruşmasında, davacı vekiline … Limited Şirketi hakkında ihya davası açması hususunda iki haftalık kesin süre verildiği görülmüştür. Davanın 28.12.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Somut olayda; İhyası istenen şirketin dava tarihi itibariyle Ticaret Sicilinde kayıtlı bulunan şirket merkezinin Fatih/İstanbul olduğu ve mahkememizin yargı yetkisi içinde bulunduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın çözümünde T.T.K.nun 547/1. maddesi hükmü gereğince mahkememiz kesin yetkilidir. Ticaret sicilinden terkin edilen şirketlerin yeniden ihyasının sağlanması amacıyla 6102 Sayılı TTK kapsamında iki farklı yol öngörülmüştür. Buna göre, tasfiye sürecine giren şirketlerin tasfiye işlemlerinde eksiklik olması halinde TTK’nın 547. maddesi kapsamında sicilden terkin edilen şirketin tekrar sicile kaydedilmesi mümkündür. Şirkete ait bir malvarlığının bulunması bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bir diğer yol ise TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen şirketlerin yeniden tescilidir. Buna göre asgari sermaye miktarına ulaşmayan, adres değişikliğini bildirmeyen şirketlerin re’sen kayıtlardan terkini halinde şirketin faal olması ve gerekli bazı koşulların da gerçekleşmesi halinde tekrar sicile kaydı mümkündür.İhya davasının TTK’nın 547. maddesi uyarınca talep edilmesi halinde şirketin tasfiye işlemlerini yapmış olan tasfiye memuru ya da memurları ile birlikte bağlı bulunulan ticaret sicil müdürlüğünün davalı olarak gösterilmesi gerekmektedir. TTK’nın 547. maddesine dayalı ihya davalarında davalı taraf, şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir.Somut olayda, ihyası talep olunan … Ltd. Şti’nin sicil kayıtları incelendiğinde, şirketin şirketin tasfiyesinin sona erdiği 10.10.2019 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği, şirket yetkilisinin ve tasfiye memurunun … olduğu anlaşılmıştır. Bir şirket veya kooperatifin ihyası davasında davacı taraf, şirket ortaklarından herhangi biri, şirket veya kooperatifin en son yetkilileri, o şirkette veya kooperatifte daha önce çalışmış bulunan herhangi bir işçi, şirket veya kooperatiften alacağı bulunan herhangi bir gerçek veya tüzel kişi alacaklı, özetle hukuki menfaati bulunan herhangi bir kişi olabilir. Bu nedenle davacının aktif dava ehliyeti bulunduğu kabul edilmelidir.Alınan Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısından ve şirket sicil dosyası kapsamından; ihyası istenilen şirketin tasfiye edilerek sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından açılmış olan tespit davası nedeniyle davacının bu davayı açmakta hukuki yararının ve taraf olma ehliyetinin bulunduğu kabul edilmiştir. H.M.K.’nın 326-(1) maddesi uyarınca; kanunda yazılı haller dışında, yargı giderleri davada haksız çıkan taraftan alınmasına karar verilir. Tasfiye sürecinde tasfiyenin eksiksiz yapılmasından tasfiye memuru sorumludur. Şirketin tasfiyesinden evvel şirket aleyhinde açılan dava sonuçlanmadan tasfiyenin sonlandırılması nedeniyle tasfiyenin tam olarak tamamlandığı kabul edilemez ve açıklanan neden ile HMK 326 gereği davalı tasfiye memuru aleyhine yargı giderine hükmedilmesi yoluna gitmek gerekmiştir.Ticaret sicili müdürlükleri, ihya davalarında yasal hasım konumunda olduğundan, sicilden terkin işlemlerini yasa ve tüzük hükümlerine uygun yapmış olan sicil müdürlüğü yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Yargıtayın emsal kararları bu yöndedir (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2005/13309 E.2007/837 K. Sayılı kararı; Yargıtay11.Hukuk Dairesinin 2016 / 2926 Esas 2016 / 3585 Karar ve 04.04.2016 tarihli kararı). Davalı tasfiye memuru vekilinin savunmasında her ne kadar davanın zamanaşımına uğradığı ifade edilmiş ise de; İhyası talep edilen şirketin şirketin terkin edildiği tarih ile dava tarihi itibariyle 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmıştır.Davacının dava dilekçesinde iş mahkemesi dosyasıyla sınırlandırma getirmeksizin şirketin ihyasına karar verilmesini talep ettiği gözetilerek iş mahkemesi dosyası ile sınırlı olarak şirketin ihyasına karar verilmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 2022/5605 esas, 2022/6373karar sayılı ilamı)”gerekçesi ile, “-Davacı tarafından İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne karşı açılan davanın KABULÜ İLE, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicil numaralı sicilinde kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin İHYASINA, -Tasfiye memuru olarak …’ün (TC:…) atanmasına, -Tasfiye memuruna ücret atanmasına yer olmadığına, -Kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına,” karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle, davayı ve davacının ileri sürdüğü iddia ve talepleri kabul anlamına gelmemek kaydı ile; dava kapsamında zamanaşımı itirazlarının söz konusu olup Yerel Mahkemece eksik ve hatalı incelemeye dayalı kurulduğunu düşündükleri hükmün kabulünün mümkün olmadığını; davacının ikame ettiği işbu dava konusu taleplerin haksız olup, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığından davanın REDDİNE karar verilmesi gerekirken hatalı hüküm ile davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Terkini yapılan şirket aleyhine Bursa 13. İş Mahkemesi’nin 2020/62 E. Sayılı dosyası ile açıldığı iddia edilen davanın Bursa Mahkemeleri’nde görülüyor olması nazara alındığında davanın Bursa Mahkemeleri’nde görülmesi gerekirken yetkiye dair itirazlarının nazara alınmaksızın yetkisiz mahkeme tarafından verilen kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasının gerektiğini, İlgili şirketin tasfiye sürecinin ttk hükümleri doğrultusunda usulüne uygun şekilde yerine getirilmiş olup; şirketin yeniden ihyasının mümkün olmadığını; davacı tarafın davayı açmada hukuki yararının da bulunmadığını, Müvekkillerinin eski ortağı olduğu … Ltd. Şti.’nin 14.03.2019 tarihinde tescil edildiği üzere tasfiye sürecine geçtiğini; yasal prosedür kapsamında kanun ve ortakların almış olduğu kararlara uygun davranılarak tasfiye süreci ve terkin işlemlerinin yönetildiğini ve sonuçlandırıldığını, (TTK.268). şirketin usul ve yasaya uygun gerçekleştirilen tasfiye süreci sonunda terkin edilmesi gerektiği kaçınılmaz olup; 10.10.2019 tarihinde tescil edilen terkin işlemi sonucunda terkin edilen şirketin yeniden ihyasının mümkün olmadığını, Ayrıca ihyası istenen şirketin davacıya karşı muaccel borcu, ihyası istenen şirket nezdinde kesinleşmiş bir alacağı da bulunmadığından davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını; ihyası istenen şirketin tasfiye işlemlerinin usulüne uygun bir şekilde yapılarak şirket ticaret sicilinden terkin edildiğini, Öte yandan davacı tarafın iddia ettiği Bursa 13. İş Mahkemesi’nin 2020/62 E. Sayılı dosyasında davanın, ihyası istenen şirketin terkini tarihinden sonra ikame edildiğinin görülmekte olduğunu; ayrıca yine davacı tarafın hizmet tespiti davası açtığı tarihten itibaren uzunca bir süre geçtikten sonra işbu davayı ikame ettiğinin görüldüğünü, aradan geçen uzun süre içerisinde davasını ikame etmeyen davacının davayı açmada hukuki yararı bulunmadığının sabit hale geldiğini, Davada müvekkillerinin hasım olarak gösterilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; ayrıca müvekkilinin işbu davayı açmaya sebebiyet vermemiş olup; yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumluluğunun bulunmadığını, Davacı tarafça tasfiye sürecinin eksik ve hatalı olduğunun iddia edildiğini ve davanın hasmı olarak müvekkillerinin gösterilmiş olsa da ; müvekkillerine yöneltilen husumeti kabul etmediklerini; tasfiye sürecinin yasal mevzuat kapsamında tam ve gereği gibi yönetildiğini ve sonuçlandırıldığını, Davanın açılmasına sebebiyet vermeyen ve usul ve yasaya aykırı şekilde hasım gösterilen müvekkillerinin aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine de hükmedilemeyeceğini, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretinin ihya talebinde bulunan davacı üzerinde kalması gerektiğini, Şirketin ihyasına karar verilmesi halinde ise salt ihya sebebine ilişkin işlemlerin yapılabilmesi için ehliyet verilmesi gerekirken herhangi bir aksi gerekçeye dayanmaksızın, davacı tarafın talebi doğrultusunda verilen kararı kabul etmelerinin mümkün olmadığını, Yukarıda ayrıntılı olarak izah ettikleri sebeplerle usul ve yasaya uygun şekilde tasfiye ve terkin edilen şirketin yeniden ihyasına karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ancak kabul anlamına gelmemek kaydıyla, Yerel Mahkemece aksi kanaatte olunması hâlinde, şirketin ihyasına karar verilecek ise yalnızca ihya sebebine ilişkin işlemlerin yapılabilmesi için ehliyet verilmesi gerekmekte iken; işbu itiraz ve taleplerinin nazara alınmaksızın genel geçer gerekçe ile davacı tarafın talepleri doğrultusunda verilen kararı kabulü etmelerinin mümkün olmadığını, İleri sürerek, istinaf başvurularının kabulüne, İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/504 E. 2022/663 K. Sayılı ve 03.11.2022 tarihli ilamın kaldırılmasına, istinaf mahkemesi tarafından yapılacak inceleme sonunda davanın reddine, her türlü yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa tahmiline, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiyenin sona ermesi nedeniyle terkin edilmiş şirketin ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için TTK 547. maddesine göre ihyası talebine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün …sicil numaralı sicilinde kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin İhyasına, tasfiye memuru olarak davalı …’ün atanmasına, tasfiye memuru aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İhyası talep edilen şirketin ticaret sicil kayıtları incelendiğinde, şirketin tasfiyenin sona ermesi nedeniyle 10/10/2019 tarihinde ticaret sicilden terkin edildiği, davalı …’ün tasfiye memuru olduğu anlaşılmıştır. TTK’nın 547. Maddesinde “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. ” düzenlemesi yer almaktadır. İhyası talep edilen şirketin adresi Fatih İlçesi sınırlarına bulunduğundan, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’nin davaya bakmaya kesin yetkili olduğu, TTK’nun 547 maddesine dayalı olarak ek tasfiye gerekliliğiyle açılan ihya davalarının erhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmadıkları, şirketin terkin öncesi tasfiye halinde bulunması nedeniyle husumetin tasfiye memurunu da yöneltilmesinin zorunlu olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yetkiye, zamanaşımına ve husumete yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Somut olayda, ihyası talep olunan şirketin terkin tarihinden önce; davacı tarafından şirket aleyhine 28/12/2016 tarihinde Bursa 13 İş Mahkemesi nezdinde açılan hizmet tespiti davasının , terkin tarihi itibariyle halen derdest olduğu, şirket vekilince dosyaya 20/01/2017 tarihli cevap dilekçesi sunulduğu, şirketin davadan haberdar olduğu anlaşılmıştır. Yargılama devam ederken tasfiyenin sonlandırıldığı ve şirketin terkin edildiği, mahkemece davacıya şirketin ihyasını sağlamak üzere kesin süre verildiği, dava dosyasında da taraf teşkilinin sağlanması açısından tasfiye suretiyle ticaret sicilden terkin edilen ilgili şirket hakkında ihya davası açmakta davacının hukuki yararının bulunduğu, mahkemece TTK’nun 547 maddesi koşullarının oluşması nedeniyle ihya kararı vermesinde isabetsizlik bulunmadığı gibi, davalının ek tasfiyenin gerçekleştirilmesi için tasfiye memuru olarak atanmasında da isabetsizlik bulunmamaktadır. Aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Görülmekte olan bir dava mevcut iken tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlanmış olduğu kabul edilemeyeceğinden, tasfiye işlemlerinin eksik yapılmasından davalı tasfiye memuru sorumludur. Tasfiye işlemleri tamamlanmadan şirketin ticaret sicilden terkinine ve bu davanın açılmasına sebep olan davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacının eldeki davayı iş mahkemesinde devam eden yargılamada taraf teşkilinin sağlanması, yargılamanın yürütülebilmesi ve bu yargılamaya ilişkin müteakip işlemlerin yapılabilmesi amacıyla ikame ettiği anlaşılmış olup, mahkemece bu amaçla sınırlı olmak üzere ihya kararı verilmemesi yerinde olmamış, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde bulunmuştur. Ne var ki bu yanılgı yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemektedir. Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizce yeniden hüküm kurularak davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 925687-0 sicil numaralı sicilinde kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin, Bursa 13 İş Mahkemesi’nin 2020/65 Esas sayılı davasında taraf teşkili sağlanması yargılamanın yürütülmesi ve müteakip tüm işlemlerin yapılabilmesi amacıyla ihyasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Davalı tasfiye memuru …’ün istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE; İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/08/2022 tarih ve 2022/504 Esas – 2022/663 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 2-Davacı tarafından İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne karşı açılan davanın KABULÜ İLE, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün … sicil numaralı sicilinde kayıtlı Tasfiye Halinde … Limited Şirketi’nin Bursa 13. İş Mahkemesi’nin 2020/65 Esas sayılı davasında taraf teşkili sağlanması, yargılamanın yürütülmesi ve müteakip tüm işlemler ile sınırlı olmak üzere İHYASINA, 3-Tasfiye memuru olarak …’ün (TC:…) atanmasına, 4-Tasfiye memuruna ücret atanmasına yer olmadığına, 5-Kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 6- Harçlar kanuna göre alınması gerekli 179,90 TL karar ve ilam harcından davalıdan peşin olarak alınan 80,70 peşin harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL’nin davalı …’ten tahsili ile hazineye gelir kaydına, 7-Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL peşin harcın davalı …’ten alınarak davacıya ödenmesine, 8-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin İkinci Kısım İkinci Bölüm 9. bent uyarınca belirlenen 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine, 8-Davacı tarafından yapılan 132,00.-TL yargılama giderinin davalı …’ten alınarak davacıya verilmesine, 9-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediği anlaşıldığından; bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 10-Bakiye gider avansı var ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11- Harçlar Kanunu gereğince davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 80,70.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talep edene iadesine, 12-İstinaf aşamasında tasfiye memuru tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine, 13-Bakiye gider avansı var ise karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 25/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.