Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/313 E. 2023/254 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/313
KARAR NO: 2023/254
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2022
DOSYA NUMARASI: 2022/657 Esas
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 16/02/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili 08/10/2021 havale tarihli dilekçesi ile; 11.06.2021 tarihli celsede halen istinafta bulunan Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/182 E. ve 2020/60 sayılı kararı (İflas), İstanbul BAM 45. Hukuk Dairesi’nin 07.07.2021 tarih ve 2021/757 E. 2021/730 K. sayılı ilamı ile kaldırılmış olmakla, yeniden yerel mahkemenin 2021/631 Esasına kaydının yapıldığını, kaldırma kararı üzerine yerel mahkeme oluşturduğu ara karar ile; …’nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ndeki iflas şerhlerinin kaldırılmasına, yerel mahkemece verilen tedbir kararlarının 03.03.2016 tarihli ara karar da dahil olmak üzere aynen devamına, İstanbul BAM 45. Hukuk Dairesi’nin ilgili kaldırma kararı ile dosyaya sunulan bilgi ve belgeler dikkate alınarak davacı müvekkili şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verildiğini, davalının ödemeyi elden yaptığına ilişkin beyanda bulunmasının mümkün olmadığını, yerel mahkemenin de kararında belirttiği gibi ödemelere ilişkin bilgi ve belge sunması gerektiğini, çünkü davalının Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş olduğu ifadesinde devir için getirmiş olduğum parayı da araçtan çıkarmadım diyerek şirket için elden para ödemesi yapmadığını savcılık huzurunda itiraf ettiğini beyanla ticaret sicilde şirket hissesinin devri için işlem yapılmasının önlenmesi için tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 06.07.2022 tarihli talep dilekçesi ile; mahkemenin tensip zaptıyla birlikte tedbir kararları verilmesi taleplerinin olduğunu, şirkete yönetim kayyumu atanması gerektiğini, bu zamana kadar böyle bir tedbir talebine gerek olmadığını, zira Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde devam eden iflas erteleme dosyasından taraflar arasındaki yönetim anlaşmazlığı nedeniyle zaten bir yönetim kayyumu atandığını ancak iflas erteleme davasının reddine karar verildiğinden bunun doğal sonucu olarak verilen tedbirler de kaldırılmış ve davalı şahsın “…” hisselerini adına tescil ettirmiş olduğunu, taraflar arasında şirketin yönetim anlaşmazlığı olduğundan ve telafisi imkansız zararlar oluşacağı kaçınılmaz bir gerçek olduğundan işbu dava sonuçlanıncaya kadar şirketin yönetim kayyumu tarafından yönetilmesi kararının verilmesinin zaruri olduğunu, “…” ın hisselerinin ve malvarlıklarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde tedbir kararı verilmesi gerektiğini, adı geçen şirketin Silivri/İstanbul Tapu Sicil Müdürlüğüne kayıtlı değerli bir gayrimenkulü bulunduğunu, müvekkilinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine sunmuş olduğu tedbir talepli öne alım dilekçesinin tedbir gerekçelerini çok açık bir dille izah ettiğini beyanla …’ye yönetim kayyumu atanmasını, … San.Ve Tic.A.Ş.’nin hisse devrinin önlenmesine ve de aynı zamanda menkul ve gayrimenkul malvarlıklarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 21/10/2022 tarih ve 2022/657 Esas sayılı Ara Kararı ile;”…Somut olayda davacı vekili, açmış olduğu hisse devrinin iptali davasında,davalı gerçek kişiye ait hisselerin devrinin önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve davacı şirkete denetim kayyımı atanmasını talep etmiş ise de; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup davacı yönünden hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığı, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı, ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup davacı vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uymaması gözönüne alınarak davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve denetim kayyımı atanmasına ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerektiği ” gerekçeleri ile talebin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; İlk derece mahkemesinde açılan bu davanın konusunun, irade fesadı hallerine dayalı, şirket hisselerinin satışının iptali istemi olduğunu, hisselerinin satışının iptali istenen şirketin “…” olduğunu, bu şirket için Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/631 E. sayılı dosyasından iflas erteleme davası açıldığını, ancak iflas erteleme davasının “…” şirketinin borca batık olmadığından bahisle davanın reddedildiğini, davalı …’ın bugüne kadar iflas erteleme davasındaki tedbir nedeniyle hisseleri ticaret sicilden adına tescil ettiremediğini, iflas erteleme davasının sonuçlanması ile birlikte ticaret sicilden hisselerini adına tescil ettirdiğini ve kendisini “…” ın tek yetkilisi kıldığını, bu davadaki en önemli riskin şu olduğunu, dava sonuçlanıncaya kadar davalı şahıs, şirket hisselerini üçüncü şahıslara devredebileceği gibi şirketin maliki olduğu fabrika binasını da gene üçüncü şahıslara devredebileceğini, ya da fabrika binası içerisinde bulunan makineleri ve üretimde kullanılan kalıpları üçüncü şahıslara devredebileceğini ya da fabrika sahası dışına çıkarabileceğini, böyle bir ihtimalin olmadığının söylenemeyeceğini ve bu durum gerçekleştiğinde de telafisi imkansız zararlar ortaya çıkacağını, “…”ın bugün sahip olduğu aktiflerinin rakamsal karşılığının yaklaşık 100-150 Milyon TL aralığında bir değerde olduğunu, faaliyet gösterdiği fabrika binasının bu mal varlığı içerisinde en değerli olanı olduğunu, bu taşınmazın …/ Silivri/ İstanbul tapusuna kayıtlı olduğunu, bu dava sonuçlanıncaya kadar “…”ın borçları ödenmeden tüm mal varlığının üçüncü şahısların eline geçebileceğini ve bu durumun da daha sonra maalesef hiçbir geri dönüşü olmayacağını, şayet “…”ın malvarlıklarının üçüncü şahıslara devrinin önlenmesine yönelik bir tedbir kararı verilmez ise dava müvekkili lehine sonuçlansa da, verilen kararın hiçbir açıdan hiçbir önemi olmayacağını, çünkü şirketin tüm malı satılıp parasının kaçırılmış olacağını, bu durumun bir endişe ve olasılık olmaktan çok daha öte gerçekleşmesinin an meselesi olduğunu, dosyada olan deliller incelendiği zaman bu durumun daha iyi anlaşılabileceğini, fabrika içinde bulunan ve hayati öneme sahip olan bazı makinelerin kaybolduğunu, hatta sırf bu nedenle … A.Ş.’nin, leasingli makinelerin teslim edilmediği ve fabrika sahası içerisinde bulanamadığı için müvekkili hakkında “Emniyeti Suistimal “suçlamasıyla şikayetçi olduğunu, İstanbul 41. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/358 E. sayılı dosyasından müvekkilinin yargılanmasının devam etmekte olduğunu, delillerin dosyada mübrez olduğunu, ilk derece mahkemesinin tedbir taleplerinin reddine yönelik gerekçesinin gerek müvekkilinin yaşadıkları ve gerekse de dosyadaki deliller ile çelişmekte olduğunu, açıklandığı üzere; şayet davaya konu olan şirketin hisseleri ve şirketin değerli olan gayrimenkulü ile makineleri üçüncü şahıslara devredilirse bunun geri dönüşünün nasıl mümkün olacağı, yargılama süresi boyunca şirketin gelir ve gideri denetim altına alınmaz ise yargılamanın lehlerine bitmesi halinde tüm bunların geri dönüşünün nasıl mümkün olacağı, davalı şahsın yargılama süresi içerisinde şirketi altından kalkamayacağı taahhütler altına sokması halinde bunun geri dönüşünün nasıl mümkün olacağı hususları göz önüne alınarak “denetim kayyumu” atanmasını talep ettiklerini, ilk derece mahkemesinin tedbir taleplerini reddederken tüm sorulara cevap verecek bir gerekçe sunmadığı gibi mevcut riskleri ortadan kaldıracak bir çözüm yoluna da gitmediğini, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin tedbir talebinin reddine yönelik kararının kaldırılması gerektiğini beyanla Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/657 Esas sayılı dosyasından 21.10.2022 tarihinde verilen ihtiyati tedbir ve denetim kayyumu atanması taleplerinin reddine ilişkin verilen ara kararının kaldırılmasını, …’ye yargılama sonuçlanıncaya kadar denetim kayyumu atanmasına, davalıya ait hisselerin üçüncü şahıslara devrinin önlenmesine ve de aynı zamanda …’nin (menkul ve gayrimenkul) malvarlıklarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, anonim şirket hisse devrinin iptali talebi ile açılan davada, şirket hisselerinin ve şirkete ait malvarlığının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile şirkete yönetim kayyımı atanmasına ilişkindir. Mahkemece talebin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de: Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut davada yargılama neticesinde verilmesi talep edilen karar, şirket hisse devrinin iptali olup, davacı şirketin malvarlığı dava konusu olmadığı gibi, yöneticinin azli veya sorumluluğu davasının da söz konusu olmadığı, ihtiyati tedbir kararının ancak dava konusu ile ilgili olarak verilebileceği, kaldı ki davacı şirket hakkında devam eden Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/631 Esas sayılı iflasın ertelenmesi dava dosyasında verilen 02.09.2021 tarihli ara karar ile, davacı şirkete Prof. Dr. …’ın yönetim kayyımı olarak atandığı, anılan karar ile ayrıca bu davanın konusu olan davacı şirket hisselerinin devrinin de ihtiyati tedbiren engellendiği, bu sebeple hakkın elde edilmesinin güçleşeceği veya imkansız hale geleceğinden de bahsedilemeyeceği ve talep yargılamaya gerektirdiğinden Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın isabetli olduğu anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 133,00 TL tedbir talebi harcının talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından davacıya iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 6-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/02/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.