Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/280 E. 2023/207 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/280 Esas
KARAR NO: 2023/207 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/137 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 03/01/2023
DAVA: Ticari Şirket (Fesih İstemli)
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili 21.12.2022 tarihli talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Ltd. Şti’nin %50 paya sahip ortağı olduğunu, müvekkilinin şirketin diğer %50 paya sahip ortağı ve aynı zamanda şirketin müdürü olan …’a karşı zina ve evlilik birliğinden temelden sarsılması nedeniyle 3 kez boşanma davası açtığını ve bu davaların Beykoz 2. Aile Mahkemesi’nin 2019/170 esas sayılı dosyasında birleştirildiğini ve tarafların çekişmeli olarak 3 ayrı davadan da boşanmalarına karar verildiğini, 1. boşanma davasının ardından … Ltd. Şti.’nin müdürü olan …l’a karşı 09.07.2019 tarihinde Beykoz 2. Aile Mahkemesi 2019/556 esas sayılı dosyasında mal paylaşım davası açıldığını, bu durumun taraflar arasındaki çıkar çatışmalarından biri olduğunu, …’ın … şirketinin borcuna kefil olan müvekkiline zarar vermek amacıyla, … A.Ş. tarafından … şirketinin borcu için açılan mahkememizin 2021/777 esas sayılı dosyasında, söz konusu borcun … şirketi tarafından ödenmediğini, ancak …’ın söz konusu borcu şoförü … ve birlikte yaşadığı kişi … adına kurduğu … Tic. A.Ş. tarafından ödenmiş gibi gösterdiğini ve söz konusu borcu muvazaalı olarak bu paravan şirket adına temlik aldığını, akabinde bu muvazaalı işlem ile birlikte zarar verme maksadıyla kefil olan müvekkiline karşı mahkememizin 2021/777 esas sayılı dosyada davaya temlik alan davacı sıfatıyla devam ettiğini, bu olayla ilgili suç duyurusunda bulunularak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/146474 soruşturma dosyası ile soruşturmanın devam ettiğini, bu durumun …’ın ne derece kötü niyetle hareket ettiğini gösterdiğini, davalı şirket müdürü … hakkında, müvekkilinin imzasını taklit ederek bu davaya konu ortaklar kurulu kararı düzenlemesi nedeniyle İstanbul Anadolu 7. ASCM’nin 2022/230 esas sayılı dosyasında ceza yargılamasının devam ettiğini, …’ın boşanma sürecinde olduğu müvekkilinden mal kaçırmak amacıyla, müvekkilinin imzasını taklit etmek suretiyle sahte ortaklar kurulu kararı oluşturarak ortağı olduğu şirketleri bölmek suretiyle taşınmazlarını 3. kişilere devrettiğini, … ve …’ın Kadıköy Vergi Dairesi … Vergi Numaralı … Ltd. Şti.’nin ortağı olduklarını, Beykoz 2. Aile Mahkemesi’nin 2019/556 esas sayılı dosyasında görülen mal paylaşım davasında davalı şirket müdürü …’ın ortağı olduğu şirketlerde bulunan hisse değeri üzerine ihtiyati tedbir konulduğunu, ancak ortağı olduğu şirketlere ait taşınmazlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmediğini ve … Ltd. Şti’nin de bu şirketlerden biri olduğunu, ortağı olduğu … Ltd. Şti’nin hissesini devretmeden müvekkilinden mal kaçırmak ve boşanma davası sürecinde kendisini yıldırmak amacıyla kötü niyetli olarak sahte imza ile sahte ortaklar kurulu kararı oluşturarak bu şirketi bölmek sureti ile taşınmazların yeni oluşturduğu şirkete devrini sağladığını, bununla da kalmayarak bölünme sonucu oluşan şirketleri de yeniden bölerek akraba ve yakınları adına yeni şirketler kurduğunu ve söz konusu taşınmazları bu şirketlere devretmek sureti ile müvekkili ile ortak olduğu şirketin içini boşalttığını, davalı şirket müdürü …’ın bı davaya konu 10.06.2019 tarihli genel kurul kararı dışında dava konusu edilmeyen 2019-001 sayılı genel kurul kararı ile 79 adet taşınmazı da başka şirketlere devrettiğini, söz konusu hükümsüz olan ortaklar kurulu kararında alınan Kısmi bölünme kararına istinaden; … AŞ’ne 77 adet taşınmazın devredildiğini, bu şekilde şirket müdürü … tarafından müvekkilinin %50 ortağı olduğu … şirketinin içinin boşaltıldığını, …’ın usulsüz ve müvekkilinin imzasını taklit ederek aldığı ortaklar kurulu kararı ile … San. A.Ş’ni kurduğunu ve sonrasında bu şirkete müvekkilinin de ortağı olduğu … şirketinin 77 adet taşınmazını 4.456.890,00 TL değer biçilerek ayni sermaye olarak devredildiğini, Ticaret Sicil kayıtlarında ulaşabildikleri bilgiye göre sonrasında yine usulsüz kararlar alarak … şirketini bölünen şirket olarak -… Sanayi A.Ş, -… Sanayi A.Ş., -… Sanayi A.Ş, -… Sanayi AŞ’yi ise devralan şirket olarak şirketin bölünerek bu şirketler ile birleştirilmesini karar verildiğini, … San. A.Ş’nin kurucusu … San. A.Ş’nin yönetim kurulu üyesi ve temsile yetkili kişisi … olduğunu, bu kişinin de …’ın şoförü olduğunu, bu şekilde muvazalı olarak mal kaçırmak amacıyla kurduğu bir kısım şirketlerin sahibi ve bir kısım şirketlerin de yönetim kurulu üyesi olduğunu, … San. A.Ş.’nin kurucusu … San. A.Ş ve yönetim kurulu üyesi ve temsile yetkili kişisinin … olduğunu, diğer iki şirketin ise ticaret sicil kayıtlarına taraflarınca ulaşılamadığını, … şirketinin bölünme kararı sonrası kurulan tek ortağı ve kurucusu … şirketi olan, … şirketine ait olan 77 taşınmazın ayni sermaye olarak devredildiği … San. AŞ’nin … tarafından 4 şirkete bölündüğünü, hem de tek ortağı … şirketi olan bu şirketin alınan usulsüz kararlarla sermaye arttırımı, azaltımı yapılarak tek ortağı … Tic. ve San. AŞ olan bir duruma getirildiğini, gelinen noktada müvekkilinin %50 ortağı … şirketinden usulsüz ve imza taklit edilerek alınan ortaklar kurulu kararı ile bölünerek kurulan ve şirketin 77 taşınmazının ayni sermaye yapıldığı şirketin son halinde müvekkiliyle hiç ilgili olmayan başka bir şirketin tek ortağı olduğu bir şirket haline geldiğini, … tarafından yine müvekkilinin imzası taklit edilerek alınan hem ortaklar kurulu kararının iptali hem de ceza davasına konu olan ortaklar kurulu kararı ile kurulan … A.Ş ve … San. A.Ş’nde de aynı şekilde … tarafından kurulan ve tek ortağı … şirketi olan bu şirketlerin devir ve bölünme işlemleri ile içlerinin boşaltıldığını, tedbir konulmayan taşınmazların şuan da davalı şirketlerin uhdesinde olup olmadığının bilinmediğini, davalı şirket müdürü …’ın müvekkilini zarara uğratmak amacıyla bölünen şirketler uhdesindeki taşınmazları devretmek için sürekli girişimlerde bulunduğunu, bu nedenlerle ciddi zararlar gören ve son derece mağdur olan müvekkilinin uğradığı/uğrayacağı zararların önüne geçilebilmesi adına, davalı şirketlere yönetim kayyumu atanmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 03/01/2023 tarih 2021/137 Esas sayılı ara kararında;”…Mahkememizin 14.10.2020 tarihli duruşmasında; Tarafların kayyum tayinine ilişkin talep ve bu talebin reddi gerektiği dair beyan ve görüşlerinin detaylandırmaları bakımından taraf vekillerine ayrı ayrı iki hafta süre verildiği, kayyum talebinin bu süre geçtikten sonra heyetçe değerlendirilmesine karar verildiği görülmüştür. Dosya kapsamına göre tarafların davalı … Ltd. Şti’nin %50’şer paya sahip ortakları …’ın ve bu şirketin %50 paya sahip ortağı ve yetkili müdürü oldukları, davacı ile şirket müdürü … arasında Beykoz 2. Aile Mahkemesi’nin 2019/170 esas, Beykoz 1. Aile Mahkemesi’nin 2019/757 esas ve Beykoz 1. Aile Mahkemesi’nin 2020/276 esas sayılı dosyalarında olmak üzere 3 ayrı boşanma davasının bulunduğu, davaların Beykoz 2. Aile Mahkemesi’nin 2019/170 esas sayılı dosyasında birleştirildiği, bu mahkemece tarafların boşanmalarına karar verildiği, istinaf değerlendirmesinin devam ettiği, ayrıca yine aynı taraflar arasında Beykoz 2. Aile Mahkemesi’nin 2019/556 esas sayılı dosyasında mal paylaşım davasının devam ettiği, yine davacı tarafından mahkememizin 2020/675 esas sayılı dosyasında …. Sayılı ortaklar kurulu kararının davacının imzası sahte olarak atılmak suretiyle alındığı ve bu kararın yok hükmünde olduğunun tespitine bu karar ile birlikte kurulan ve bahsi geçen dosyada davalı olan şirketlerin fesih ve tasfiyesine karar verilmesinin talep edildiği, dava konusu bu şirketlerde de davacı ile dava dışı …’ın %50 ortak olduğu, …’ın şirketleri nizama yetkili müdür olarak atandığı, bu dosyada bahsi geçen şirketlere devredilen taşınmazlara tedbir konulduğu, bu suretle şirketlerin %50’şer payla ortak olan davacı ile diğer ortak ve yetkili müdür arasında şirketin yönetilmesi ve işleyişinin devamında ciddi ihtilaflar oluştuğu, dava dışı şirketlerin yetkili temsilcisinin tek başına yaptığı ve yapabileceği işlemlerden dolayı davacının zarar görme ihtimali sunulan deliller çerçevesinde yaklaşık ispat şartının gerçekleştiği kanaatine varılmıştır. Bu açıklamalar ışığında Hukuki niteleme hakime ait olup mahkememiz tarafından yapılan değerlendirme sonucunda; Davanın TTK’nun 636. maddesi uyarınca haklı nedenle fesih davası olduğu, mevcut delillere göre, mevcut yöneticilerin tasarrufları neticesinde şirketin ve %50 paya sahip davacı ortağın zarar görme ihtimalinin varlığının dosyadaki delillerden var olduğu anlaşıldığından, davalı tarafın tedbir talebinin kısmen kabulüyle karar kesinleşinceye kadar tedbiren şirketin malvarlığının muhafaza edilmesi ve işbu davada karar verilene kadar doğacak hukuki sonuçların etkilerini azaltma ve şirketin malvarlığının muhafazası için, şirket faaliyetlerine engel olmamak kaydıyla şirketin kararlarının denetim kayyumu onayına sunulması, haklar dengesi, mesafet kuralları ile TTK’nun 531., 636/4. ve TMK’nun 427. maddeleri gereğince davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, şirket temsilcilerinin şirketin malvarlığını azaltan ve davalı şirketi borçlandırıcı işlemlerinin ve kararlarının denetim kayyumu onayıyla yürürlüğe girmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine dair aşağıdaki gibi karar verilmiştir…”gerekçesi ile, 1-Davacı vekilinin talebinin KISMEN KABULÜ ile, -İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarası ile kayıtlı davalı … Ltd. Şti.’ne, -İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarası ile kayıtlı davalı … San. AŞ’ne, -İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarası ile kayıtlı davalı … San. AŞ’ne, TTK’nun 531., 636/4. ve TMK’nun 427. maddeleri gereğince resen … (T.C. no:…)’in denetim kayyumu olarak ATANMASINA, karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme ara kararının hatalı olup kaldırılması gerektiğini, İşbu davada davacının yaklaşık olarak haklı olabilmesi ve taleplerin dinlenebilmesi için bekletici mesele yapılan davacının açtığı İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/675 Esas sayılı davasındaki vakıaların ispatı ve bu dosyanın sonuçlanması -kesinleşmesi- gerektiğini, bekletici mesele yapılan davanın henüz sonuçlanmadığını, davacının haklı olup olmadığına ilişkin yaklaşık bir değerlendirme yapmanın ve taleplerini kabul etmenin hukuken mümkün olmaması gerektiğini, Müvekkili şirketlere kayyum atanmasını gerektirecek bir hal bulunmadığını, Müvekkili şirket yetkilisi … Ltd. Şti 20.09.2018 tarihinde Ticaret Sicil Gaztesinde yayınlanan 06.09.2018 2018-03 nolu ortaklar kurulu karaıyla 6/9/2028 tarihine kadar münferiden şirketi temsile yetkili kılındığını, temsil yönünden şirkette bir yoksunluğun söz konusu olmadığını, müvekkili şirkete kayyum atanmasını gerektiren bir durum bulunmadığını, ( Yargıtay 11. HD: 18.12.2018 tarih 2017/2553 E – 2018/8029 K. Sayılı ilamı) Davacının talebi üzerine yerel mahkemenin 2020/675 Esas sayılı dosyasından şirket mallarına davalıdır şerhi ve ihtiyati tedbir konulmuş olmakla tedbir öncesinde de üçüncü bir şahıs veya şirkete mal varlığı devrinin söz konusu olmadığını, davacının mal kaçırmaya ilişkin iddialarının kabul edilemeyeceğini, Davacı tarafın açtığı işbu dava ile müvekkili şirketlerin ticari itibarına zarar verdiğini, beyanlarıyla yerel mahkemeyi yanılttığını,Müvekkili şirketler yetkilisince, şirketin aleyhine olacak hiçbir işlem yapılmadığını, müvekkili şirketler yetkilisi … tarafından yapılan tüm işlemlerin şirket esas sözleşmesine, usul ve yasaya uygun, şirket menfaatleri doğrultusunda yapılmış işlemler olduğunu, davacı tarafça şirketin ödenemeyen borçları sebebiyle şirketlerin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılardan kaynaklı aile düzeni bozulduğunu ve ailevi problemlerin yaşandığı süreçte, müvekkili şirketler yetkilisine haksız ve dayanaksız ithamlarla zarar verme amaçlı olarak işbu davaların açıldığını, Davacı tarafın soyut iddiaları dışında kayyum atanmasını gerektirecek hiçbir neden bulunmadığını, hiçbir teminat gösterilmeden tedbiren kayyum atanmasına karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın talebi üzerine şirket malvarlıkları üzerine tedbir de konulduğu gözetildiğinde, bekletici mesele yapılan davanın kesinleşmediği de gözetildiğinde kayyum atanmasına ilişkin kararın dosya içeriğine göre orantısız olduğunu, Davacının talep ve iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla bu iddiaların mahkemece değerlendirilebilmesi için ilgili Ticaret sicil ve tapu müdürlüklerinden kayıtlar getirtilerek bu hususta öncelikle bilirkişiden rapor alınması ve duruma göre karar verilmesi, her halükarda ise bekletici mesele yapılan davanın kesinleşmesi beklenmesi gerekmekte iken hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan davacının talebinin kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ortaklar arası uyuşmazlıklar veya farklı ilişkilerden doğan anlaşmazlıkların kayyum tayinini gerektirmeyeceğini, Türk ticaret Kanunu ve şirket esas sözleşmeleri ışığında bu durumun şirket içinde çözümlenebileceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/675 Esas sayılı asıl dava dosyasındaki dava, davalı …nin 23.10.2019 Tarihli Ortaklar Kurulu Kararının Yokluğunun tespit edilerek ilgili kararın iptal edilmesi ve kısmi bölünme sonucu kurulan … San. A.Ş. Ve … San. A.Ş.’nin ticaret sicilden terkini talebine ilişkindir. Birleşen İstanbul And. 13 ATM’nin 2020/712-404 sayılı dava dosyasındaki dava ise, Davalı Şirketlerin Haklı Nedenle Feshi ve Tasfiyesine ilişkindir. İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/675 Esas sayılı Asıl dava dosyasının 17/02/2021 tarihli duruşmasının ara kararı uyarınca; işbu dava ile birleşen İstanbul Anadolu 13 ATM’nin 2020/712-404 sayılı dava dosyasının 6100 sayılı HMK m. 167 uyarınca işbu dosyadan tefriki ile mahkemenin ayrı bir esasına kayıt ve işbu fesih ve tasfiye davasının ayrı bir esas üzerinden devamına karar verildiği ve dosyanın tefriki üzerine mahkemenin 2021/137 Esas sayısı üzerinden yargılamaya devam edildiği anlaşılmıştır.Tefrik edilen dava dosyasındaki talep, davalı şirketlere Yönetim Kayyımı Atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.İlk Derece Mahkemesinin 2021/137 Esas sayılı dosyasının 23.11.2022 tarihli duruşmanın 3 nolu ara kararı ile; Davacı vekilinin yönetim kayyumu talebine ilişkin tedbir talebinin şirket kayıtlarının da celse arası incelendikten sonra celse arasında değerlendirilmesine karar verildiği ve İlk Derece Mahkemesi 03/01/2023 tarih ve 2021/137 Esas sayılı ara kararı ile ; Davacı vekilinin talebinin kısmen kabulü ile, Davalı şirketlere TTK’nun 531., 636/4. ve TMK’nun 427. maddeleri gereğince resen … (T.C. no:…)’in denetim kayyumu olarak atanmasına istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.6100 Sayılı HMK’ nın ” İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341’inci maddesine göre; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” Söz konusu maddenin gerekçesinde de değinildiği üzere, ihtiyati tedbir ve ihtiyati hacze ilişkin geçici hukukî koruma taleplerinin kabulü hâlinde itiraz imkânı bulunduğundan, önce bu yola (itiraz) başvurulması gerekli olup, ancak itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması mümkündür. Nitekim HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde de ihtiyati tedbir konusu düzenlenmiş olup, aynı Kanun’un 394/1. maddesinde; “karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir” denilmek suretiyle, bu durumda öncelikle kararı veren mahkemeye itiraz yolu öngörülmüştür. HMK’nın 394/4. maddesinde; ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz başlığı altında “İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir.”, 394/5.maddesinde de; “İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.” düzenlemesi mevcuttur. Somut olaya bakıldığında; mahkemece verilen 03/01/2023 tarihli ara karar her ne kadar istinaf kanun yolu açık olarak verildiği yazılmış ise de; yukarıda açıklandığı üzere karara karşı, kararı veren mahkemeye itiraz yolu açık olup, ilk derece mahkemesi kararı, istinaf yoluna başvurulabilir nitelikte bir karar değildir. Açıklanan nedenlerle, dosya istinaf incelemesi için dairemize gönderilmiş ise de, 6100 sayılı HMK’ nın 341/1 ve 394/5 maddeleri gereğince ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz yolu tüketilmeden istinaf yoluna başvurulamayacağından, davalılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin itiraz olarak kabulü ile bu konuda mahkemece duruşma açılarak bir karar verilmesi gerektiğinden, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341/1, 394/5. maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 341/1, 394/5 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/02/2023 tarihinde HMK’nın 341/1. 394/5. maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.