Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/273 E. 2023/367 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/273 Esas
KARAR NO: 2023/367 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/741 Esas – 2021/1029 Karar
TARİHİ: 23/12/2021
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı müvekkilinin … plakalı … model hususi aracını 19/08/2016 tarihinde, davalı … Otomotiv San. ve Tic. A.Ş ‘den 186.500,00 TL bedel ile satın aldığını, aracın trafiğe çıktığı tarihten itibaren tüm bakımlarının yetkili servis tarafından yapıldığını ancak devamlı arıza yaptığını, aynı arızayı garanti süresi içinde birden fazla kez tekrarladığını ayrıca araçta farklı arızalar da meydana geldiğini, bu arızaların giderilemediğini, 25/02/2017 tarihli iş emrinde; aracın servise çekici ile götürüldüğünün, kombide esb’nin, lastik basınç denetim cihazının, çarpışma önleme ikazının, airbeck ikazının çalışmadığının, motor arıza lambasının yandığının, el freni ikazı, hararet ikazı gibi araç donanımlarının tamamının devre dışı kaldığının belirtildiğini, 22/05/2018 tarihli iş emrinde; 10’un üzerinde arıza meydana geldiğinin, meydana gelen arızaların garanti kapsamında tamir edildiğinin, araç arızasının sürücüden kaynaklı olmadığının belirtildiğini, 28/01/2019 tarihli iş emrinde; davacı seyir halindeyken aracın yine trafikte arızalandığının, davalı şirketin servisine çekici ile getirildiğinin belirtildiğini, 28/01/2019 tarihinde motorun gürültülü çalışması ve çalışırken teklemesi şikayeti ile davalı şirketin Florya servisine götürülen aracın yaklaşık 1 ay serviste kaldığını, davacının onayı alınmadan motorun değiştirildiğini, bunu öğrenen davacının iş emrine şerh koydurarak aracı teslim aldığını, aracın yaklaşık 125.000 km’de ve hiçbir bakımı aksatılmadan yaptırılarak özenle kullanıldığını, devamlı arıza meydana gelmesinin olağan dışı olduğunu, davalı tarafa bu nedenle ihtarname gönderilerek aracın gizli ayıplı olduğunun bildirildiğini ve aracın misli ile değiştirilmesinin talep edildiğini, davalı tarafından motorun ayıplı olduğu kabul edilmesine rağmen taleplerinin karşılanmadığını, motor değişiminden sonra da aracın arızalanmaya devam ettiğini, müvekkilinin araçtan elde etmeyi umduğu faydayı sağlayamadığını beyanla araçta meydana gelen değer kaybının tespitine, ihtar tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafından iddia edilen gizli ayıbın süresi içerisinde bildirilmediğini, ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, aracın 19.08.2016 tarihinde satın alındığını, davanın iki yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, dava konusu araçta hali hazırda herhangi bir arıza ya da imalattan kaynaklanan bir ayıp bulunmadığını, aracın motor şikayetinin motor değiştirilerek giderildiğini, bu yüzden de araçta değer kaybı meydana gelmediğini, ayrıca motor değiştirilmesinin araca değer kattığının da göz önünde bulundurulması gerektiğini beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; davanın arabuluculuk dava şartına tabi olduğunu ve davacı tarafından davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığını, aracın garantisinin iki yıl olduğunu ve dava tarihi itibariyle hem garanti süresinin hem de TBK’da düzenlenen iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, iddia edilen ayıba ilişkin süresi içerisinde ihbar yapılmadığını, bu sebeplerle davanın öncelikle usulden reddini talep ettiklerini, davacının aracın motor değişikliğine rıza gösterdiğini, araç teslim alınırken motor değişikliğine ilişkin bir şerh konulmadığını, davacı tarafın bedel indirimi talebini destekleyici bir belge sunmadığını beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesinin 23/12/2021 tarih ve 2021/741 Esas – 2021/1029 Karar sayılı kararında;”Dava, araçta meydana gelen zararlar nedeniyle oluşan değer kaybının tahsili istemine ilişkindir.Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesi 2020/297 Esas, 2021/126 Karar sayılı ilamıyla görevsizlik kararı vererek dosyayı mahkememize göndermiştir. Davacı vekili mahkememizin 23/12/2021 tarihli duruşmasında arabuluculuğa başvurulmadığını beyan etmiştir. 7155 sayılı yasanın 20.maddesi ile TTK.nun 5. Maddesinden sonra gelmek üzere dava şartı olarak arabuluculuk başlıklı 5/A maddesi eklenmiştir. 5/A maddesi gereğince; bu Kanunun 4. Maddesinde ve diğer konularda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartıdır. Somut olayda da talep bir alacağa ilişkindir ve konusu bir miktar paradır. Buna göre, davacı tarafın dava açılmadan önce veya görevsizlik kararından sonra mahkememize dosya tevdi edilmeden önce arabulucuya başvurmadığı anlaşıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 5/A maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle açılan davanın usulden reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.” gerekçesi ile, davanın arabuluculuk dava şartının yerine getirilmemiş olması sebebiyle usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; dosyada arabuluculuk kurumuna başvurulmamış olması sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş olup, verilen kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu, kararın kaldırılarak esas incelemesi yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, taraflarınca huzurdaki uyuşmazlığın giderilmesi için öncelikle Tüketici Mahkemesine başvurulduğunu, Tüketici Mahkemesinde görülecek dava için arabuluculuk kurumuna başvuru şartının mevcut olmadığını, Tüketici Mahkemesince görevsizlik kararı verilerek görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunun belirtildiğini, görevsizlik kararına karşı taraflarınca istinaf kanun yoluna başvurulmuşsa da Bölge Adliye Mahkemesi tarafından başvurunun reddine karar verilmiş olması sebebiyle dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesinin talep edildiğini, yerel Mahkemece verilen görevsizlik kararında dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde ” davanın açılmamış sayılmasına ” karar verileceğinin belirtilmesi sebebiyle taraflarınca dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edildiğini, Tüketici Mahkemesinde görülecek davada arabuluculuk kurumuna başvuru zorunluluğunun söz konusu olmadığını, dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi sürecinde arabuluculuğa başvurulabilecek bir vakit de söz konusu olmadığından ilk derece mahkemesince esas incelemesine girilmeksizin doğrudan usulden red kararı verilmesinin hatalı olduğunu, söz konusu eksikliğin süre verilerek giderilebilecek bir eksiklik olması sebebiyle hak mahrumiyetine sebebiyet verdiğini beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı araç nedeniyle bedelden indirim yapılması ve indirilen bedelin istirdadı talebine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesine göre TTK’nın 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Somut dava, ticari nitelikli bir alacak davası olduğundan, TTK’nın 5/A maddesi kapsamında arabuluculuk dava şartına tabi davalardandır. 6325 sayılı Kanun’un 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre, davacıya arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın ibrazı için bir haftalık kesin süre verilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması, aynı maddenin son cümlesine göre ise, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir. Somut olayda davanın arabuluculuğa tabi olduğu, görevsiz Bakırköy 2. Tüketici Mahkemesi’nde açıldığı 17.02.2020 tarihinden önce arabulucuya başvurulmadığı sabit olup, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin, arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine dair emredici hükmü uyarınca, Asliye Ticaret Mahkemelerine görevsizlik kararı ile gönderilen hukuki uyuşmazlıklar bakımından sonradan arabuluculuk dava şartının tamamlanmasını mümkün kılan bir yasal düzenleme de mevcut olmadığından, Mahkemece genel nitelikteki HMK madde 115/2-2. cümle ve 115/3 maddelerinin uygulanması suretiyle davacı tarafa arabuluculuk başvurusu yapmak üzere süre verilmeksizin, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.