Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/261 E. 2023/1106 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/261
KARAR NO: 2023/1106
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/12/2016
DOSYA NUMARASI: 2014/49 Esas – 2016/620 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 10/02/2014
KARAR TARİHİ: 06/07/2023
İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2016 tarih ve 2014/49 Esas – 2016/620 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dava dosyasında; Dairemizce verilen 12/10/2017 tarih ve 2017/411 Esas – 2017/542 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 01/10/2019 tarih ve 2018/749 Esas – 2019/6023 Karar sayılı ilamı ile bozulmakla 2019/2770 Esas numarasına kaydı yapılmış olup; Yargıtay Bozma Kararı üzerine Dairemizce verilen 06/02/2020 tarih ve 2019/2770 Esas – 2020/168 sayılı Direnme Kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20/10/2022 tarih ve 2020/11-656 Esas – 2022/1350 Karar sayılı ilamı ile bozulmakla; dosyanın bu defa Dairemizin yukarıda yazılı 2023/261 Esas numarasına kaydı yapılmıştır.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı banka arasında 2008 yılından beri süre gelen, müvekkili şirket tarafından, davalı bankanın …Bulvarı Şubesinden 09.12.2011 tarihinde vadeli yatırım kredisi kullanıldığını, müvekkili şirketin davalı bankaya 07.06.2013 tarihinde başvurarak, söz konusu kredi ilişkisini sonlandırmak ve mevcut kredileri defaten kapatmak istediğini, 07.06.2013 tarihinde, anapara ve faiz borcu bakiyesi 3.698.609,26-Euro olmasına rağmen, davalı bankanın Aspendos Bulvarı Şubesi tarafından, erken kapatma komisyonu adı altında 241.169,25- Euro talep edildiğini, müvekkili şirket kapama komisyonunun o tarihlerde haksız olduğuna dair davalı bankaya şifahen ve mail yoluyla itirazlarda bulunulduğu ancak davalı bankanın bu itirazlarını dikkate almadığını, müvekkili şirketin bir takım otellerini satacağından ve mal paylaşımına gideceğinden itirazları baki kalmak kaydıyla söz konusu kapama bedelini ödemek zorunda kaldığını, müvekkili şirketten haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil etmiş olduğu şimdilik-20.000-Euro Erken Kapatma Komisyon tutarının, ödendiği tarihten itibaren Merkez Bankası’nın dövize uyguladığı en yüksek faiz ile davalıdan tahsili talebini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kredi kullandıran koşullarının, bankalarla kredi müşterileri arasında imzalanan sözleşmelerde Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde tarafların rızası ile akit serbestliği çerçevesinde kararlaştırılmakta olduğunu, belirli bir vade ile kullandırılan kredilerin kredi borçlusu tarafından vadesinden önce kapatılmak istenmesi halinde, işlemin banka nezdinde yaratacağı maliyete bağlı olarak erken kapama komisyonu talep edilmekte olduğunu, Bankalarca kullandırılan kredilerin, vadesi boyunca piyasa koşullarında değişiklikler, dalgalanmalar olabilmekte, bu değişiklikler finansman koşullarının iyiye gitmesi ve fonlama maliyetlerinin gerilemesi şeklinde olabildiği gibi tam tersi yönde de olabilmekte Koşulların iyileştiği ve faizlerin aşağı doğru hareket ettiği dönemlerde kredilerin refinanse edilmesi, erken kapatılması veya faizinde indirim yapılması yönündeki taleplerde artış görülmekte olduğunu, bankalar kredinin vadesine kadar devam edeceğini varsayarak, kaynaklarını da bu varsayımla yönetmekte olduklarını, buna bağlı olarak, piyasa şartları değişse bile bankalar tarafından üzerinde mutabık kalınan kredi koşullarında müşteri talebi olmaksızın tek taraflı olarak değişiklik yapılmadığını, her iki tarafın tacir niteliğinde olduğu ve şartları taraflarca ortak bir mutabakat ile belirlenmiş olan kredi akdinin şartlarının firmalar tarafından tek taraflı olarak değiştirilmesinin, bankalar açısından belirli bir vadeye bağlanmış ve getirisi planlanmış bir gelirden vazgeçilmesi sonucunu yarattığı gibi aktif pasif vade yapısının planlanmasını da güçleştirmekte olduğunu, banka aktifinde yer alan krediler, pasifte yer alan kaynaklarla fonlanmakta, bu da aktif pasif yönetimini zorunlu kıldığını, Bankanın bilançosunda pasif taraftaki yükümlülükleri devam ederken, aktif tarafta yer alan ve belirli bir ödeme planına bağlı kredilerin vadeden önce kapatılmasının, bilançonun aktif-pasif yönetimi açısından olumsuz bir etki yaratarak bankaya ilave mali yük doğurabileceğini, söz konusu maliyetin karşılanabilmesi için de müşterilerden belli bir hesaplama dahilinde veya oran olarak “Kredi Erken Kapatma Komisyonu/Ücreti” talep edilmekte olduğunu, müşterinin daha yüksek faiz vb. masraf ödemek istememesi gibi kendisinden kaynaklanan nedenler ile erken kapama opsiyonlu bir kredi kullanmayıp, kredi sözleşmesi kapsamında kullandığı krediyi erken kapatmak istemesi halinde, banka açısından doğan maliyeti ödemeden kredi sözleşmesi hükümlerinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmesinin TTK.’nun basiretli tacirlere ilişkin düzenlemeleri, BK’nun sözleşme serbestisine ilişkin düzenlemeleri ve Medeni Kanununun iyi niyetle ifa anlayışına ters düşeceğini, Müvekkili Bankanın, davacıya kullandırmış olduğu krediye ait ödeme planı; kalan vadeye ait taksit tutarları (anapara +faiz+ bsmv den oluşur) kullandıran gününde geçerli faiz oranı ile hesaplanarak belirtildiğini, GKS’nin ilgili kapama maddesinde (34.9 madde) belirtildiği gibi aynı kalan vadede, aynı ödeme planına bağlı, aynı türde, kredinin, kapama tarihinde güncel maliyet ve piyasa koşulları paralelinde oluşan yeni faiz oranı (yıllık net 4.15) ile hesaplanan, alternatif bir ödeme planı oluşturularak ve bu alternatif kredinin taksit tutarları belirlendiğini, erken kapamaya konu kredinin taksit tutarlarının toplamından, alternatif ödeme planında belirtilen taksit tutarlarının toplamın arasındaki fark alınarak erken kapama ücretine ulaşıldığını, müvekkili banka tarafından hesaplanan erken kapama ücretinin fahiş olmadığını bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile davayı 227.777,25-Euro ( ıslah ile arttırılan tutar) ıslah ederek bakiye harcı ikmal etmiş, ıslah dilekçesi davalı vekiline tebliğ edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/49 Esas – 2016/620 Karar sayılı ve 01/12/2016 tarihli gerekçeli kararı ile; ” … alınan bilirkişi kök ve ek raporu ve tüm dosya kapsamında Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 30.04.2012 tarih 2011/15663-2012/7268 K. Sayılı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 15.10.2014 tarih 2014/9137 E. 2014/15562 K. Sayılı ilamları dikkate alınmak suretiyle davalı bankanın uyguladığı erken kapama komisyonunun fahiş olduğunun kabul edilerek, bilirkişi ek raporunun 1. c maddesinde hesaplanan ve % 2′ lik komisyon erken ödeme oranı kabul edilerek davalı bankanın bu orana göre 76.655 EURO erken kapama komisyonu alacağı bulunduğu, davalı bankanın davacıdan 241.177,12-Euro erken kapama komisyonu aldığı, %2 oranına göre 74.655 düşüldüğünde davacının 166,515,12 Euro davalıya fazla ödenen erken kapama komisyonu alacağının bulunduğunun kabul edildiği … ” gerekçesi ile ” Davanın kısmen kabulü ile, 166.515,12-Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarına yabancı parayla açılmış 1 yıl vadeli mevzuat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyada mübrez Yargıtay kararları uyarınca erken kapama komisyon ücretinin erken kapama tarihindeki bakiye ana paranın % 2′ si oranındaki faizi aşamayacağını, bununla birlikte % 2 oranındaki faiz oranını kesinlikle aşmamak kaydıyla, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 34.9 maddesinde yer alan formülün işbu davada öncelikli olarak uygulanması gerektiğini, dosya kapsamında alınan tarihli bilirkişi raporunun, emsal faiz oranlarının hesaplanmasında eksik inceleme içermekte olup; davalı bankanın erken kapama tarihinde daha yüksek oranlarda faiz ile kredi kullandırıldığının bilinmekte olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin 3.49 maddesi kapsamında, önemli olanın erken kapama tarihinde bankanın aynı türden krediyi diğer müşterilere hangi faiz oranı üzerinden kullandırdığı olduğunu, yerel mahkemeden davalı bankanın diğer müşterilere uyguladıkları faiz oranları üzerinde inceleme yapması talep edilmişse de bu taleplerinin olumlu karşılanmadığını, davalı bankanın erken kapama tarihinden vade tarihine kadar elde edebileceği gelirin hesaplanmasında, müşterilerine uyguladığı en yüksek faiz oranının hesaplanması gerekeceğini, zira düşük faiz oranlı kredi kullandırmak davalı bankanın takdirinde olduğundan bu düşük faiz oranının her krediye kullandırılıyormuş gibi gösterilmesinin gerçekçi bir yaklaşım olmadığı gibi hakkaniyete de uygun düşmediğini, bu açıklamalar kapsamında her ne kadar yerel mahkemenin erken kapama komisyonu adı altında tahsil edilen ücretin bakiye ana paranın % 2 sini geçemeyeceği yönündeki kararları uyarınca da yerinde olsa da, taraflar arasındaki sözleşmenin bu hususta ayrıca bir düzenleme daha içerdiğinden, komisyon ücretinin bakiye ana paranın % 2′ sini geçemeyeceği yönündeki Yargıtay kararları uyarınca yerinde olsa da, taraflar arasındaki sözleşmenin bu hususta ayrıca bir düzenleme daha içerdiğinden, komisyon ücretinin bakiye ana paranın % 2′ sini geçemeyeceği yönündeki kurala bağlı kalınmak suretiyle, sözleşmedeki formül çerçevesinde, müvekkilden haksız olarak tahsil edilen tutarların tamamının müvekkile iadesinin gerektiğinin izahtan vareste olduğunu beyanla; fazlaya dair her türlü yasal hakları saklı kalmak kaydıyla istinaf taleplerinin kabulü ile İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/49 Esas – 2016/620 Karar sayılı 01/12/2016 tarihli kararının kısmen reddedilen kısımlar bakımından kaldırılmasına, müvekkilden haksız olarak tahsil edilen 227.777,25 Euro TL’ nin ödeme tarihinden itibaren Merkez Bankasının dövize uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte müvekkile iadesine, yeniden yargılama yapılması mümkün değilse dava dosyasının delilleri değerlendirilerek yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin gerekçeli kararına esas yapmış olduğu yargılamada esasen davacı yanın ticari kredilerini erken kapatması sebebiyle müvekkil bankaya karşı erken ödeme komisyonu/ ücreti ödeme külfeti altında olduğunu tespit ettiğini, gerekçeden görüleceği üzere erken kapatılan krediler üzeriden bankanın komisyon/ ücret almasının hukuka uygun olduğunu, ihtilafın alınacak ücret/ komisyonun ne tutarda ya da ne oranda olması gerektiği noktasında olduğunu, yerel mahkemenin bu noktaya yanılgıya düştüğünü, emsal olarak gösterilen kararlar ile somut ihtilaf arasında ciddi farklılık bulunduğunu, yerel mahkemenin kararına dayanak yaptığı ve gerekçe kısmında açıkça emsal olarak kabul ettiğini zikrettiği Yargıtay 19. HD.’ nin 30.14.2012 tarih ve E.2011/15653 – K. 2012/ 7268 sayılı onama kararının müvekkil bankanın taraf olduğu dava dosyasına ait olmakla birlikte somut ihtilafa emsal teşkil edemeyeceğini, görüleceği üzere huzurdaki davaya konu GKS’ nin erken kapama maddesi ile yerel mahkeme tarafından emsal alınan kararlara konu GKS’ lerin erken kapama maddelerinin tamamen farklı olduğunu, temyize konu yerel mahkeme kararında bahsi geçen GKS’ ne göre davacı yanın kredisini erken kapatmak istediği takdirde erken kapama komisyonu ödeyeceğini ve bu komisyonun/ ücretin banka tarafından ne şekilde hesap edileceğini açıkça bilmekte olduğunu, söz konusu kredilerin erken kapatılması sebebiyle tahsil edilen erken kapama ücretinin işbu formüle göre bulunmuş olup, detaylı hesaplamaların dava dosyasında mübrez olduğunu, ancak yerel mahkemenin hatalı bir değerlendirme ile Yargıtay 19. HD.’ nin 30.04.2012 tarih ve E.2011/ 15653- K.2012/7268 sayılı onama kararını huzurdaki davaya emsal olarak nitelediğini ve hatalı bir karara sebebiyet verdiğini, yerel mahkeme kararının Yargıtay’ ın son dönem vermiş olduğu kararlara aykırılık taşımakta olduğunu, tüm bu hususlar gözetildiğinde yerel mahkemece verilen hükmün hatalı olduğunu, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin E.2014/49- K.2016/620 sayılı kararına ilişkin tehiri icra talepli olarak istinaf başvurularının kabulüne, yapılacak yargılamanın sonucunda davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin 12/10/2017 tarih ve 2017/411 Esas – 2017/542 Karar sayılı ilk kararı ile; ” … Taraflar arasında düzenlenmiş olan kredinin ticari kredi sözleşmesi olduğu, opsiyonlu faiz saptayan kredi sözleşmesi olduğu, sözleşmenin 34.9 maddesinde;” müşterinin banka onayı halinde erken kapama opsiyonu kullanabileceği buna göre erken kapama ücretinin tahsil edileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Sözleşmede düzenlenen ücret; mevcut kredinin erken kapama meblağının, erken kapandığı tarihe kadar tahakkuk etmiş faiz tutarı ile kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsa idi yeni kredinin vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarı toplamının, mevcut kredinin kullandıran tarihten vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarından çıkarılması ile bulunacak tutara eşittir.” şeklinde düzenlenmiştir. Bilirkişinin diğer bankaların faiz uygulamaları ile davacının sözleşmede öngördüğü erken kapama tespit hususlarını birlikte değerlendirmiştir. Buna göre davacı bankanın sözleşmenin 34.9 maddesine göre aldığı erken kapama ücretinin 241.170,12 Euro olduğu , diğer banka uygulamaları ile erken kapama ücretine ortalama %2 faiz uygulandığı ,buna göre değerin 74.655,00 Euro olduğu, diğer bankaların davacı banka sözleşmesindeki hükümlere göre yeni kredi faiz ortalamaları uygulaması ile alınabilecek erken kapama ücretinin 98.214,38 Euro olduğu tespit edilmiştir. Davalı bankanın sözleşme 34,9 maddesi düzenlemesi ile iki faiz toplamından hareketle değer tespit etmek sureti ile hem de diğer banka ortalamaları ile yapılan fiziki karşılaştırma neticesinde dava konusu değerin fahiş nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır. Buna göre fahiş değerin bilirkişi hesaplaması ile yapılan bankalar ortalama faizi ile davalı banka sözleşmesel hükümlerine uygun hesaplama yöntemi doğrultusunda tespit edilen 98.214,38 Euro değeri hakkaniyete de uygundur.Mahkemece yapılan % 2 değerlendirmesinin sözleşme ile yapılan tahahüt içeriğine de aykırılığı dikkate alınarak mahkeme kararının hakkaniyet değerlemesine uygun olarak düzenlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/49 Esas – 2016/620 Karar sayılı ilamı hakkında davacının fazlaya dair taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine , davalı banka vekili istinaf taleplerinin yukarıda belirtilen şekilde kabulü ile HMK 353/1-b-2maddesi gereği mahkeme kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine ( davanın kısmen kabulü ile 142.955,74 Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4/a maddesi gereğince … ) gerektiği … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin istinaf başvurunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile HMK 353/1-b2 maddesi gereğince hükmün DÜZELTİLEREK, Davanın KISMEN KABULÜ ile, 142.955,74 Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarına yabancı parayla açılmış 1 yıl vadeli mevzuat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 01/10/2019 tarih ve 2018/749 Esas – 2019/6023 Karar sayılı ilamı ile; ” … 1- Dava, ticari kredi sözleşmesinin erken kapatılması nedeniyle erken kapama komisyonu adı altında tahsil edilen haksız kesintinin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda emsal banka uygulamaları gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 34.9. maddesinde, erken kapama ücretinin, mevcut kredinin erken kapanan meblağının, erken kapandığı tarihe kadar tahakkuk etmiş faiz tutarı ile kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde, kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsaydı yeni kredinin vade sonuna kadar işleyecek faiz toplamının, mevcut kredinin kullandırım tarihinden vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarından çıkarılması ile bulunacak tutara eşit olduğu hükmü yer almaktadır. Bu durum karşısında, davalı banka tarafından kullandırılan kredinin erken kapatılması halinde alınacak komisyona ilişkin sabit bir oran belirlenmemiş ise de bu komisyonun nasıl hesaplanacağı sözleşmede gösterildiğinden kural olarak bankanın bu hesaplama yöntemine göre erken kapama komisyonu alması mümkündür. Bu itibarla mahkemece, davalı bankanın kredi sözleşmelerinde açıklanan biçimde hesaplanacak erken kapama komisyonu alabileceğinin kabulü ile taraf iddia ve savunmaları, ibraz edilen kredi sözleşmesi hükümleri gözetilip, gerektiğinde uzman bir bilirkişiden de rapor alınarak davalı bankanın aldığı komisyonun sözleşmeye olup olmadığının değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. … ” gerekçeleri ile; Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Dairemiz kararının bozulmasına, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir. Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN İKİNCİ KARARI: Dairemizin 06/02/2020 tarih ve 2019/2770 Esas – 2020/168 sayılı Direnme Kararı ile; ” Taraflar arasında ticari krediye ilişkin 14.12.2010 tarihli sözleşme ve 9.12.2011 tarihli ek kredi formu imzalanmıştır. Davacı şirketin davalı bankadan ticari kredi kullandığı ve bu kredi ile ilgili erken kapama ücreti altında masraf alındığı konusunda ve davacının tacir olduğu ve ticari işletmesi ile ilgili ticari kredi kullanımı yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince istinafa konu ilamda özetle; alınan bilirkişi kök ve ek raporu ve tüm dosya kapsamında Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 30.04.2012 tarih 2011/15663-2012/7268 K. Sayılı ile Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’ nin 15.10.2014 tarih 2014/9137 E. 2014/15562 K. Sayılı ilamları dikkate alınmak suretiyle; davalı bankanın uyguladığı erken kapama komisyonunun fahiş olduğunun kabul edilerek, bilirkişi ek raporunun 1. C maddesinde hesaplanan ve % 2′ lik komisyon erken ödeme oranı kabul edilerek davalı bankanın bu orana göre 76.655 EURO erken kapama komisyonu alacağı bulunduğu, davalı bankanın davacıdan 241.177,12-Euro erken kapama komisyonu aldığı, %2 oranına göre 74.655 düşüldüğünde davacının 166,515,12 Euro davalıya fazla ödenen erken kapama komisyonu alacağının bulunduğunun kabul edildiği … ” gerekçesi ile ” Davanın kısmen kabulü ile, 166.515,12-Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarına yabancı parayla açılmış 1 yıl vadeli mevzuat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine … “karar verilmiş ve karar taraf vekillerince istinaf edilmiştir.Taraflar arasında düzenlenmiş olan kredinin ticari kredi sözleşmesi olduğu, opsiyonlu faiz saptayan kredi sözleşmesi olduğu, sözleşmenin 34.9 maddesinde;” müşterinin banka onayı halinde erken kapama opsiyonu kullanabileceği buna göre erken kapama ücretinin tahsil edileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Sözleşmede düzenlenen ücret; mevcut kredinin erken kapama meblağının, erken kapandığı tarihe kadar tahakkuk etmiş faiz tutarı ile kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsa idi yeni kredinin vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarı toplamının, mevcut kredinin kullandıran tarihten vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarından çıkarılması ile bulunacak tutara eşittir.” şeklinde düzenlenmiştir. Davalı basiretli tacir sıfatı ile imzalattığı sözleşme hükümleri ile erken kapatma ücreti taleplerini Medeni Kanun 2. maddesi gereğince hüsnüniyet kaidesine bağlı olarak talep etmesi aranmaktadır. Davalının tacir olması sebebi ile sözleşme ile belirlenebilen erken kapama ücretinin kural olarak sözleşmenin 34.9 maddesiyle kararlaştırılan hesaba göre bankanın alması mümkündür. Bununla birlikte sözleşmede oran kararlaştırılmadığından erken kapama ücreti olarak alınan meblağın fahiş olup olmadığı değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu konuda yargıtay kararı bulunmaktadır. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/13671 Esas ve 2016/8108 Karar 13.10.2016 tarihi karar ) Dairemizce yapılan bu tespitlere göre taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık; davalı bankanın sözleşmede 34.9 maddesinde kararlaştırılan hesap şekline göre “erken kapama tarihindeki tarihte aynı türde kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsa idi yeni krediye uygulanacak faiz oranın nasıl belirleneceği ve ne oranda olacağı noktasındadır. Tarafların itirazları esasen bu konuda olup hesaplama şekline doğrudan bir itirazları bulunmamaktadır. Bilirkişi incelemesi öncesi mahkeme tarafından erken kapama tarihinde aynı mahiyetteki yeni açılan kredilere uygulanan faiz oranları, talep konusu komisyon ve giderlere ilişkin yapılan kesinti oranları … Bankası, … Bankası, … Bankası, … Bankası, … Bank ve … bankalarından talep edilmiş, bilirkişi rapor ve ek raporunda karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Bilirkişi Banka E. Müdürü … 12.06.2015 tarih ve 03.06.2016 tarihli ek raporunda; davacının talebi (%2 oranı) ve sözleşmede kararlaştırılan şekliyle ve davalı banka ile diğer bankaların faiz uygulamalarını dikkate alarak değerlendirme yapmak suretiyle erken kapama ücretlerini alternatifli olarak hesaplamıştır. Ek raporun sonuç bölümünün 1/A maddesinde; davalı bankanın sözleşmenin 34.9 maddesindeki hesaplama şekline ve davalı bankanın erken kapatma tarihinde aynı mahiyetteki kullandırdığı yeni kredilere fiilen uyguladığını beyan ettiği faiz oranı olan %4.15 oranına göre alacağı erken kapama ücretinin 241.123,31 Euro olduğu belirtilmiştir. Hesaplanan bu miktar davalı banka tarafından tahsil edilen miktarla küsurat farkı dışında aynı miktardır. Nitekim davalı banka vekilince hesaplanan bu miktara itirazlarının olmadığı ve mahkemece bu doğrultuda karar verilmesi beyan edilmiştir. Ek raporun sonuç bölümünün 1/B maddesinde; davalı bankanın sözleşmenin 34.9 maddesindeki hesaplama şekline ve diğer kamu ve özel bankaların erken kapatma tarihinde aynı mahiyetteki kullandırdıkları yeni kredilere fiilen uyguladıklarını bildirdikleri faiz oranı ortalaması olan % 6.51 oranına göre alacağı erken kapama ücretinin 98.214,38 Euro olduğu tespit edilmiştir. Ek raporun sonuç bölümünün 1/C maddesinde ise; davacının dosyaya ibraz ettiği Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin davalı bankanın dava dışı borçlu şirket ile arasındaki ( aynı sözleşme 34.9 maddesi hesaplama şekli ) davada verilen ve bankalar arası genel teamüllere göre %2 oranına göre davalı bankanın alacağı erken kapama komisyon ücretinin 74.655,00 Euro olduğu tespit edilmiştir. Davalı bankanın sözleşmenin 34.9 maddesindeki hesaplama düzenlemesi ile diğer banka ortalamaları ve % 2′ lik banka teamüllerine göre uygulanan erken kapatma komisyon ücretlerinin karşılaştırılması neticesinde, davacıdan tahsil edilen ücretin fahiş nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır. Buna göre fahiş değerin bilirkişi hesaplaması ile yapılan bankalar ortalama faizi ile davalı banka sözleşmesel hükümlerine uygun hesaplama yöntemi doğrultusunda tespit edilen 98.214,38 Euro değeri hakkaniyete de uygundur. Mahkemece yapılan % 2 değerlendirmesinin sözleşme ile yapılan tahahüt içeriğine de aykırılığı da dikkate alınarak, mahkeme kararının hakkaniyet değerlemesine uygun olarak düzenlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin yukarıda yer alan gerekçeler, basiretli davranma yükümlülüğü ve sözleşme serbestliği ilkelerine aykırı olan fazlaya ilişkin taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Davalı bankanın beyan ve ibraz ettikleri haricinde, kendi aleyhine erken kapama tarihinde verdiği yeni kredilere fiilen uyguladığı faiz oranlarını ve buna ilişkin kredi sözleşmelerinin örneklerini beyan ve ibraz etmeyeceği basit mantık kuralı gereğidir. Yine davalı bankanın erken kapama tarihindeki vermiş olduğu tüm kredi sözleşmelerindeki fiilen uyguladığı faiz oranlarının tespiti için davalı banka nezdinde kayıtlarının hepsinin araştırılarak tespiti fiilen ve ticari sır kapsamında hukuken mümkün değildir. İlk Derece Mahkemesince diğer kamu ve özel bankalardan erken kapama tarihindeki yeni kredilere fiilen uyguladıkları faiz oranlarının tespiti için yazılar yazılıp cevaplar alınmış ise de; her bir bankanın kaynak / fonlama maliyetlerinin değişkenlik göstermesi, kredi kullandırım oranlarının piyasa şartları kapsamında ve müşteri ile banka arasındaki ticari ilişkileri gözetilerek belirlendiğinden, fiilen uygulanan tek bir faiz oranı saptanamadığından, bankalardan gönderilen faiz oranlarının ortalamasının baz alınarak, erken kapama tarihinde aynı mahiyette verilecek yeni kredilere uygulanacak faiz oranlarının ortalamasının sözleşmede yer alan 34.9 maddesindeki hesaplama şekline göre ödenecek erken kapama komisyon ücretinin belirlenmesi somut olayda zorunluluk arz etmektedir. Dairemizce de yukarıda açıklanan nedenlerle bilirkişi ek raporunda 1/B maddesi ile hesaplanan erken kapama komisyon ücreti miktarına itibar edilmiştir. Yargıtay bozma ilamında, davalı bankanın sözleşmede belirtilen hesaplama yöntemi ile erken kapama komisyonu alacağı belirtilmiştir. Yukarıdaki açıklamalarda belirtildiği üzere, dairemizin kararı da bu yöndedir. Yine Yargıtay bozma ilamında ” … Taraf iddia ve savunmaları, ibraz edilen kredi sözleşmesi hükümleri gözetilip , gerektiğinde uzman bir bilirkişiden de rapor alınarak davalı bankanın aldığı komisyonun sözleşmeye uygun olup olmadığının değerlendirilmesi sureti ile oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken … ” şeklinde somut bir neden gösterilmeksizin bozma kararı verildiği görülmüştür. İstinafa konu davada, tarafların somut bir şekilde delillerin toplanmadığı veya eksik toplandığına dair bir itirazları yoktur. Dairemiz karar gerekçesinde de açıklandığı üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmede belirtilen hesaplama şeklinde yeni kullandırılacak kredilere uygulanacak faiz oranının nasıl belirleneceği ve ne oranda olacağına ilişkindir. Bu hususta ilk derece mahkemesince tarafların tüm delilleri toplanmıştır. Bilirkişi rapor ve ek raporunda da tarafların itirazları da karşılanmak sureti ile sözleşmedeki hesaplama şekline uygun ve seçenekli olarak hesaplama yapılarak dosyaya ibraz edilmiştir. Dairemizce de İlk derece Mahkemesi tarafından somut olayda erken kapama komisyonunun % 2 oranı kabul edilerek verilen karar, taraflar arasındaki sözleşmede yer alan hesaplama şekline aykırı olacağından kararın kaldırılmasına ve diğer bankaların yeni kredilere faiz ortalamaları dikkate alınarak, davalı bankanın talep edebileceği erken kapama komisyon ücreti sözleşmedeki hesaplama yöntemine uygun olarak belirlenerek karar verilmiştir. Sonuç itibari ile dosya kapsamına göre gerekli araştırma ve değerlendirmelerin yapıldığı, başkaca araştırma ve değerlendirilmesi gereken husus bulunmadığı düşünüldüğünden önceki kararda ısrar etmek zorunlu görülmüştür. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/49 Esas – 2016/620 Karar sayılı ilamı hakkında davacının fazlaya dair taleplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine , davalı banka vekili istinaf taleplerinin yukarıda belirtilen şekilde kabulü ile HMK 353/1-b-2maddesi gereği mahkeme kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine ( davanın kısmen kabulü ile 142.955,74 Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 4/a maddesi gereğince … ) gerektiği yönünde dairemizde tam bir vicdani kanı hasıl olduğundan ve bozma kararı sonrasında da vicdani kanaatte bir değişiklik olmadığından, dairemizin önceki kararında değişiklik yapılmasına gerek ve neden görülememesi sebebiyle önceki kararımızda ısrar edilerek aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Dairemizin 12/10/2017 tarih ve 2017/411 Esas – 2017/542 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 3-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile HMK 353/1-b2 maddesi gereğince hükmün DÜZELTİLEREK, 4-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 142.955,74 Euronun 07.06.2013 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarına yabancı parayla açılmış 1 yıl vadeli mevzuat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU BOZMA İLAMI: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20/10/2022 tarih ve 2020/11-656 Esas – 2022/1350 Karar sayılı çy çokluğu ile verilen ilamı ile; ” 14. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukukî kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır. 15. Hemen belirtilmelidir ki; taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi 09.12.2011 tarihli olup sözleşme tarihi itibariyle TBK’nın genel işlem koşullarına ilişkin düzenlemelerinin somut olaya uygulanamayacağı hususunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda somut olaya 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6762 sayılı TTK) ile 818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) hükümlerinin uygulanması gerektiği açıktır. 16. Bu aşamada 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi ile düzenlenen “dürüstlük kuralı” ve “hakkın kötüye kullanılması yasağı” hakkında bilgi verilmesinde yarar vardır.17. Türk Medeni Kanunu’nun “Dürüst davranma” alt başlıklı 2. maddesinde; “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmüne yer verilmiştir. 18. Buna göre, anılan madde ile hukuk düzeninin kişilere tanıdığı bütün hakların kullanılmasında göz önünde tutulması ve uyulması gereken iki temel ilkeye yer verilmiş olup, öncelikle hakların dürüstlük kuralına uygun kullanılması gerektiği ifade edilmiş, ardından hakların açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağı belirtilmiştir.19. Türk Medeni Kanunu’nun 2/1. maddesinde belirtilen dürüstlük kuralı, herkesin uyması gerekli olan genel ve objektif bir davranış kuralıdır. Genel olarak dürüstlük kuralı, kişilerin tarafı oldukları hukukî ilişkilerde dürüst, namuslu, ahlâklı ve diğer kişilerde yaratılan güvenle tutarlı şekilde davranmalarını ifade eder. Buna göre belirli bir hukukî ilişkide dürüstlük kuralına uygun davranış; toplumdaki dürüst, namuslu ve orta zekâlı bir kişinin, genel ahlâk, doğruluk ve karşılıklı güven esaslarına uygun davranış biçimidir. Dürüstlük kuralına uygun bu davranışın belirlenmesinde, toplumda geçerli olan genel ahlâk kuralları, günün adet ve uygulamaları, davranışın söz konusu olduğu hukukî ilişkilerin içerik ve amaçları da dikkate alınacaktır (Dural, Mustafa/ Sarı, Suat: Türk Özel Hukuku C. I, İstanbul 2018, s. 244). 20. Dürüstlük kuralı, hakların ve borçların nasıl ve hangi kurallara riayet edilerek kullanılacağını ve nasıl yerine getirileceğini gösterir. Başka bir deyişle “haklarını kullanan” ve “borçlarını yerine getiren” herkesin dürüst, namuslu ve orta zekâlı bir kişinin, genel ahlâk, doğruluk ve karşılıklı güven esaslarına uygun davranması gerektiğini belirtmektedir. TMK’nın 2. maddesi anlamında dürüstlük kuralı, tüm hakların kullanılmasının sınırını çizmek suretiyle hakların ve borçların kapsamını belirlemektedir. Bu hakların sözleşmeden ya da kanundan doğmuş olması bakımından bir fark yoktur. Hakların ve borçların içeriğini belirleyen bu kural, herkese yönelik olup hem alacaklıya hem de borçluya hitap etmektedir. 21. Türk Medeni Kanunu’nun 2/2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılması yasağı ile hiçbir hakkın, o hakkın kötüye kullanılması şeklinde bir yetkiyi içermediği, bu nedenle içerdiği yetkiyi aşan şekilde bir kullanımın hak olarak hukuk düzeni tarafından korunmayacağı belirtilmiştir. Bu durumda getirilen sınırlama, bütün haklar yönünden genel ahlâki bir sınırlama niteliğindedir. Bu sınırın aşıldığı durumlarda, hakkın sahibine tanıdığı yetkilerin dışına çıkılmış olmakta, bir hakkın kullanıldığı görüntüsü altında haksız bir davranış gerçekleştirilmektedir. Hakkın dışına çıkıldığı için de doğal olarak hukuk düzeni bu davranışa herhangi bir koruma sağlamamaktadır (Dural/Sarı, s. 256).22. Türk Medeni Kanunu’nun “başlangıç hükümleri” arasında yer alan dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı diğer başlangıç hükümleri gibi bir “genel kural”dır. Bu sebeple medeni hukuk dışındaki hukuk dallarında da uygulama alanı bulmaktadır. Bu kurallara uyma zorunluluğu hakları kullanan ve borçları ifa eden herkes için geçerlidir. Tacirler de TMK’nın 2. maddesinde belirtilen “herkes” kavramına dâhil olup, gerek özel gerekse ticari hayatlarında bu kurallara uymak mecburiyetindedirler.23. Tacirler aynı zamanda 6762 sayılı TTK’nın 20/2. [6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 18/2.] maddesi anlamında basiretli bir işadamı gibi hareket etmek zorundadırlar. Dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı, tacire, tacir olmayanlara göre vasatın üstünde bir özen gösterme yükümlülüğü getirmektedir. Başka bir deyişle tacir, ticari hayatında bir hakkı kullanırken veya bir borcu ifa ederken, yalnızca dürüst, namuslu, makul ve fiilinin neticelerini bilen orta zekâlı bir insanın benzer hadiselerde hareket edeceği şekilde hareket etmekle kalmayıp aynı zamanda kendi ticari sınıfına dâhil, tedbirli bir tacirin benzer olaylarda takip edeceği şekilde hareket etmek zorundadır. 24. Kuruluşları özel izne tabi olan ve faaliyetlerini Devletin tanıdığı imtiyazla yürüten bankalar da birer “güven kurumu” olmaları nedeniyle dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına uymak zorundadırlar. Zira bankaların, müşterilerinde oluşturdukları güvene ve bankacılık sektörünün yazılı olan veya olmayan ilke, kural ve teamüllerine uygun hareket etme yükümlülükleri bulunmaktadır. Başka bir deyişle bankaların birer güven kurumu olmaları ve müşteriler tarafından kendilerine özel bir güven duyulması, onların hukukî sorumluluğunu diğer tacirlere nazaran daha da ağırlaştırmaktadır. Nitekim bir kişi davranışlarıyla başkaları nezdinde haklı bir güven oluşturduktan sonra, bu tutumuyla çelişkili ve özellikle de söz konusu güveni boşa çıkaran bir davranışta bulunması açıkça hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir.25. Bankaların dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına uyma yükümlülükleri 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 75/1. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Anılan madde;“Bankalar ile bunların mensupları; bu Kanuna, ilgili düzenlemelere, kuruluş amaç ve politikalarına uygun olarak faaliyetlerin icra edilmesini temin etmeye ve yönetimde adalet, doğruluk, dürüstlük ve sosyal sorumluluğu esas almaya yönelik etik ilkelere uymakla yükümlüdürler.” hükmünü haizdir. Ayrıca anılan Kanun’un 75/2. maddesinde verilen yetkiye dayanılarak Türkiye Bankalar Birliği’nce Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun (BDDK) uygun görüşü alınarak çıkarılan “Bankacılık Etik İlkeleri”nin 3/(a) maddesinde; bankaların, faaliyetlerini yerine getirirken ilişkilerinde dürüstlük ilkesine bağlı kalacakları ifade edilmiştir. 26. Bu aşamada “erken ifa” ve “erken kapama ücreti” kavramları üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır. 27. Borçlu kural olarak borçlanılan edimini muaccel olmadan da ifa edebilir. Buna borçlunun erken ifa yetkisi denmektedir (Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, 2017, s. 978). Bu husus BK’nın 80. maddesinde “Akdin hükmünden veya mahiyetinden veya hâl icabından iki tarafın hilafını kast ettikleri anlaşılmadığı takdirde, borçlu borcunu vadesinden evvel ifa edebilir. Şu kadarki borçlunun, vadeden evvel tediyede bulunmasından dolayı mukavele ile veya âdeten mezun olmadıkça bir miktar tenzilat icrasına hakkı yoktur” şeklinde düzenlenmiştir. Anılan madde metninden de anlaşılacağı üzere, ifa zamanı kural olarak borçlu lehine düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu nedenle borçlu, kendi lehine konulmuş bir yetkiden vazgeçerek erken ifada bulunabilir. Esasen kanun koyucunun ifa zamanını genel olarak borçlu lehine düzenlediği gözetildiğinde borçlu kendisine tanınan bu yetkiden vazgeçip vaktinden evvel ifa talebinde bulunabilir. Alacaklı erken ifaya yetkili olan borçlunun ifa teklifini reddettiği takdirde mütemerrit duruma düşecektir.28. Erken ifada bulunan borçlu, erken ödemede bulunmasından dolayı alacaklıdan bir indirimde bulunmasını isteyemez. Ancak, sözleşmede erken ödeme hâlinde indirim yapılacağı kararlaştırılmışsa veya bu yönde bir âdet varsa, borçtan bir miktar indirim yapılabilir. 29. Bununla birlikte borçlunun erken ifa yetkisi, tarafların aksini kararlaştırmaları ile bertaraf edilebilir. Söz konusu yetkinin taraflarca bertaraf edilip edilmediği ise hâlin icabından veya sözleşmenin niteliğinden de anlaşılabilir. Nitekim ifanın vaktinden evvel yapılması alacaklının aleyhine sonuçlar doğuruyorsa veya taraflar arasındaki kesin vadeli sözleşmelerin niteliği erken ifayı engelliyorsa borçlu vaktinden evvel ifada bulunamaz. Bu tür durumlarda erken ifa alacaklının muvafakatine bağlıdır. 30. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 4. maddesinde; nakdî, gayrinakdî her cins ve surette kredi verme işlemleri bankaların faaliyet konuları arasında sayılmıştır. Bankalar müşterilerine verdikleri kredilerden faiz gelirleri elde etmekte ve kredinin geri ödenme süresinin uzun olması bankanın faiz gelirini artırmaktadır. Bu itibarla kredi borcunun vaktinden evvel ifa edilmesi alacaklı bankanın aleyhine sonuçlar doğurduğu ve işin mahiyetine aykırı olduğu için bankanın, borçlunun erken ifa talebini reddetme hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle kredi borcunun erken kapatılması bankanın muvafakati ile mümkün olmaktadır. 31. Bankacılık uygulamalarında genel olarak, kredi sözleşmelerine; kredinin erken kapatılmasının bankanın kabulüne bağlı olduğu ve bankanın mahrum kalacağı faiz gelirine karşılık belli bir erken kapama ücreti (erken ödeme cezası) mukabilinde kredinin erken kapatılabileceği yönünde hükümler konulduğu görülmektedir. Hatta kredilerin erken kapatılmasında, bankaların mahrum kalacağı faiz gelirinin bir kısmına karşılık, erken kapama ücreti alınmasının âdet hâline geldiği ve dolayısıyla faiz gelirinin bir kısmından vazgeçtiği anlaşılmaktadır. 32. Erken kapama ücretinin öngörülmesinin asıl sebebi borçluyu erken ifa düşüncesinden caydırmaktır. Ayrıca bankacılık uygulamalarında kredi taksitlerinin geri ödemelerinde başlangıçta faize daha fazla kesinti yapılmakta ve giderek kredinin sonuna yaklaşıldığında neredeyse faizin tamamı tahsil edilmiş olmaktadır. Faiz kesintisinin başlangıçta fazla olması bankacılık uygulamasında aslında örtülü bir erken kapama ücretinin bulunduğunu göstermektedir. Zira bankalar, ilk taksitlerde faiz kesintisini fazla tutarak erken kapamanın risklerinden kendilerini korumuş olmaktadırlar. 33. Erken kapama ücreti alınabilmesi, müşteri ile banka arasındaki kredi sözleşmesinde bu yönde hüküm bulunmasına bağlıdır. Dolayısıyla erken kapama ücreti, yasal bir medeni ceza olmayıp, taraflar arasındaki sözleşmeden doğan bir yan yükümlülüktür. Erken kapama ücreti ile faiz indiriminden yararlanarak kâr eden müşteri ile faiz geliri düşmek suretiyle gelir kaybına uğrayan bankanın menfaatlerinin dengelenmeye çalışıldığı görülmektedir. Nihai olarak erken kapama ücreti ile kredi veren bankanın zararının bir kısmının tazmin edilmesi amaçlanmaktadır. 34. Öte yandan Merkez Bankası tarafından yayımlanan 2006/1 sayılı Mevduat ve Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kâr ve Zarara Katılma Oranları ile Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ’in 4/1. maddesi gereğince; bankalarca, reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile üye işyeri komisyonu hariç faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırları serbestçe belirlenebilecektir. Anılan maddeye göre, bankaların, kredilerin erken kapatılması hâlinde erken kapama ücretini serbestçe belirleyebilecekleri bir bakıma belirtilmiştir. 35. Bununla birlikte, tüketicileri bankalar karşısında korumak ve erken ödeme nedeniyle faiz indiriminden yararlanan tüketiciyle faiz geliri düşen bankanın menfaatlerini dengelemek amacıyla 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da (6502 sayılı TKHK) tüketicinin konut finansmanı kredilerinde erken kapama hakkının bulunduğuna, erken kapama hâlinde indirim talep edebileceğine ve erken kapama ücretine (erken ödeme tazminatı) ilişkin özel düzenleme yapılmıştır.36. Şöyle ki 6502 sayılı TKHK’nın 37. maddesi şu şekildedir: “(1) Tüketici, vadesi gelmemiş bir veya birden çok taksit ödemesinde bulunabileceği gibi, konut finansmanı borcunun tamamını erken ödeyebilir. Bu hâllerde, konut finansmanı kuruluşu, erken ödenen miktara göre gerekli tüm faiz ve diğer maliyet unsurlarına ilişkin indirim yapmakla yükümlüdür. (2) Faiz oranının sabit olarak belirlenmesi hâlinde, sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin vadesinden önce yapılması durumunda, konut finansmanı kuruluşu tarafından tüketiciden erken ödeme tazminatı talep edilebilir. Erken ödeme tazminatı gerekli faiz indirimi yapılarak hesaplanan ve tüketici tarafından konut finansmanı kuruluşuna erken ödenen tutarın kalan vadesi otuz altı ayı aşmayan kredilerde yüzde birini, kalan vadesi otuz altı ayı aşan kredilerde ise yüzde ikisini geçemez. Oranların değişken olarak belirlenmesi hâlinde tüketiciden erken ödeme tazminatı talep edilemez.” 37. Bu durumda 6502 sayılı TKHK’nın 37. (4077 sayılı TKHK’nın 10/B) maddesi, erken ödeme ücreti alınabilmesine izin vermekte ve bu ücretin tavanını belirlemektedir. Buna göre konut finansman kredilerinde tüketiciye, kredi borcunu tamamen ya da bir veya birden fazla taksitini erken ödeme hakkı tanınmış ve konut finansmanı kuruluşu (banka) erken ödenen miktara göre gerekli tüm faiz ve diğer maliyet unsurlarına ilişkin indirim yapmakla yükümlü kılınmıştır. Ayrıca erken kapama ücreti alınabilmesi, tüketiciyle konut finansman kuruluşu arasındaki kredi sözleşmesinde haksız şartlarına ilişkin denetim mekanizmaları baki kalmak kaydıyla bu yönde hüküm bulunmasına bağlanmış ve konut finansman kuruluşunun erken ödenen tutarın kalan vadesine göre belli oranda (%1 veya %2) erken kapama ücreti almasına izin verilmiştir.38. Hemen belirtilmelidir ki, tüketici kredisi niteliğindeki konut finansmanı kredileri haricindeki diğer kredilerin erken kapatılmasına ve erken kapama ücretine ilişkin herhangi bir düzenleme mevzuatta yer almamaktadır. Bununla birlikte yukarıda da bahsedildiği üzere bankalar tarafından kullandırılan kredilerin erken kapatılması ve erken kapama ücreti alınması bir bankacılık uygulaması hâline gelmiştir. Bu itibarla kredi sözleşmelerinde erken kapama ücretine ilişkin düzenlemeye yer veren bankaların, genel işlem koşullarına ilişkin denetim mekanizmaları baki kalmak kaydıyla, bu sözleşme hükümlerini düzenlerken ve uygularken dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına uyma yükümlülüğü bulunmaktadır. Zira hukuk düzeninin temelini oluşturan ve TMK’nın 2. maddesinde ifadesini bulan bu iki esasa tabi olmayan hiçbir hakkın kullanımı söz konusu olamayacaktır. 39. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında BK dönemi içerisinde olan 14.12.2010 tarihinde 20.000.000 Euro limitli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, bu kapsamda davacı tarafından 09.12.2011 tarihinde 4.000.000 Euro tutarında kredi kullanıldığı, davacının geri ödeme süresi içerisinde kredinin erken kapatılması talebinin davalı banka tarafından kabul edilmesini müteakip taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 34.9. maddesi çerçevesinde davalı banka tarafından hesaplanan erken kapama ücretinin davacı tarafından ihtirazi kayıtla ödendiği ve bu ödemeye istinaden taraflar arasındaki kredi ilişkisinin tasfiye edildiği anlaşılmaktadır.40. Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi; ileride birden fazla kredi ilişkisine girmek isteyen banka ve müşterisi arasında akdedilen ve münferit kredi sözleşmelerine ilişkin temel ilkeleri düzenleyerek sürecin genel çerçevesini çizen ve ayrıca münferit kredi sözleşmelerinin akdedilmesiyle uygulanabilecek olan isimsiz bir çerçeve sözleşmedir. Çerçeve sözleşme, ön sözleşmenin aksine tarafların ileride bir sözleşme yapmaları taahhüdünü içermeyen, ancak sözleşme yaparlarsa uygulama alanı bulacak olan kuralları belirleyen bir sözleşme niteliğindedir. Başka bir deyişle taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi gereğince davalı banka tarafından davacının talep ettiği kredinin karşılanması zorunluluğu bulunmamaktadır. 41. Somut olayda davalı banka çerçeve sözleşmeyi akdettikten sonra davacı ile kredi sözleşmesi yaparak kredi tahsisinde bulunmuştur. Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin “Taksitli Ticareti Kredi” başlığı altında düzenlenen 34.9. maddesi; “Müşterinin erken kapama opsiyonu olmasa dahi, bankanın uygun görmesi hâlinde müşteri, borçlandığı miktarı vadesinden önce ödeyebilir. Bu durumdaki müşteri, işbu kredinin borcunu vadesinden önce kapatmak istediği takdirde, erken kapama opsiyonu olmadığından bu hususun bankanın kabulüne bağlı olduğunu, kredi borcunun vadesinden önce kapatılmasının ancak ödeme vadesinde işlemiş faiz içeren taksit ödendikten sonra kalan anapara ile birlikte, bankaca aşağıdaki şekilde hesaplanacak erken kapama ücretinin de ödenmesi ile mümkün olacağını kabul ve beyan eder. Müşterinin müracaatı hâlinde bankaca erken kapama maliyeti hesaplanır ve bu maliyet erken kapama ücreti olarak müşteri ve kefillerinden tahsil edilir. Erken kapama ücreti, mevcut kredinin erken kapanan meblağının erken kapandığı tarihe kadar tahakkuk etmiş faiz tutarı ile kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsa idi yeni kredinin vade sonuna kadar işleyecek faiz toplamının, mevcut kredinin kullandırıldığı tarihinden vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarından çıkarılması ile bulunacak tutara eşittir. Bu hesaplama sonucunda negatif bir değer çıkması hâlinde, müşteriden erken kapama ücreti alınmaz” şeklindedir.42. Buna göre genel kredi sözleşmesinde erken kapama seçeneği olmasa dahi, müşterinin erken kapama talebini bankanın uygun görmesi ve banka tarafından hesaplanacak erken kapama ücretinin ödenmesi ile mümkün olacaktır. Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 34.9. maddesinde erken kapama ücreti olarak belirli bir oran belirtilmemiş, erken kapama ücretinin, önceden öngörülemeyecek şekilde kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde, kalan vadeye yeni bir kredi kullandırılması neticesinde elde edilecek faiz toplamına göre tespit edileceği belirtilmiştir. Başka bir deyişle banka, erken kapama talebini kabul etmekle birlikte müşteriden elde etmeyi düşündüğü faiz gelirinin bir kısmını başka bir müşteriye kalan vadede yeni kredi kullandırarak elde edecek, diğer kısmını ise erken kapama ücreti adı altında müşteriden tahsil edecektir. Bu durumda erken kapama talebini kabul eden davalı bankanın, kredinin erken kapatılması nedeniyle hiçbir faiz kaybı olmayacak, ayrıca alacağına vadeden çok önce kavuşarak kredinin risklerini bertaraf etmiş olacaktır. 43. Eldeki davada genel kredi sözleşmesinde erken kapama seçeneği bulunmamasına rağmen davacının erken kapama talebi davalı banka tarafından kabul edilmiş ve erken kapama tarihine kadar işleyen faiz ile birlikte erken kapama tarihi olan 07.06.2013 tarihi itibariyle kalan vade için başka bir müşteriye %4,15 faiz oranı ile kredi kullandırılabileceği kabul edilerek hesaplanan toplam faiz miktarı, kredinin erken kapatılması ile mahrum kalınan faiz miktarından düşülmüş ve toplamda 4.000.000,00 Euro anapara tutarlı kredi nedeniyle 241.170 Euro erken kapama ücreti davacıdan tahsil edilmiştir. 44. Tüketici kredisi niteliğindeki konut finansmanı kredileri haricindeki diğer kredilerin erken kapatılmasına ve erken kapama ücretine ilişkin herhangi bir düzenleme mevzuatta yer almadığı için bankaların, genel işlem koşullarına ilişkin denetim mekanizmaları baki kalmak kaydıyla, erken kapama ücretini serbestçe belirledikleri görülmektedir. Oysa yukarıda da bahsedildiği üzere kredilerin erken kapatılması hâlinde erken kapama ücreti alınması bankacılık uygulaması hâline geldiği, bankaların ise genel olarak erken kapama ücreti için kalan anapara üzerinden sabit bir oran belirledikleri ve böylece faiz alacaklarının bir kısmından vazgeçtikleri anlaşılmaktadır. Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin 34.9. maddesinde ise, erken kapama ücreti için öngörülebilir nitelikte belli bir oran belirlenmemiş, sadece erken kapama ücretinin hesaplanmasına dair bir yönteme yer verilmiştir. Bu yöntemin temelini ise kredinin erken kapatılma tarihindeki faiz oranları oluşturmaktadır. Bu itibarla davacı tarafından genel kredi sözleşmesi imzalanırken erken kapama ücretinin nasıl olacağı hususunun öngörülmesi mümkün olmayıp bu husus belirsizlik içermektedir. 45. 6762 sayılı TTK’nın 20/2. (6102 sayılı TTK’nın 18/2.) maddesi gereğince her tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümü aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkânlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.05.2003 tarihli ve 2003/13-332 E. 2003/340 K. sayılı kararı). Bu bağlamda davacıya yüklenmesi gereken basiretli işadamı gibi hareket etme yükümlülüğü, taraflar arasındaki sözleşmedeki belirsizlik karşısında, bilinmesi mümkün olmayan bir hususa karşı önlem alınmasını gerektirecek şekilde aşırı bir yoruma tabi tutulmamasını gerektirmektedir. 46. Bu durumda taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin yoğun güven ilişkine dayandığı ve davacıya kredi limiti dâhilinde kredi kullandırılacağına dair güven oluşturulduğu, her ne kadar davalı bankanın davacının kredi talebini reddetmesi sözleşmeye aykırı olmasa da davalı bu hakkını kullanırken dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına uymak zorunda olduğu, erken kapama ücretinin belirlenmesinde de davalı bankanın bankacılık uygulamalarını gözeterek dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına uygun davranması gerektiği kabul edilmelidir.47. O hâlde, kredinin erken kapatılmasının her iki tarafın da menfaatine olduğu, tarafların serbestçe erken kapama ücretini belirleyebilecekleri, ancak bunun sınırının dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı olduğu, tüketici kredisi niteliğindeki konut finansmanı kredilerinin erken kapatılması hâlinde dahi erken kapama ücreti (%1 ve %2) alınmasının mümkün olduğu gözetilerek diğer bankaların dava konusu krediler ile aynı özellikteki (kullanım tarihi, vade tarihi, taksit ödeme aralığı, miktarı, erken kapama tarihi) kredilerin erken kapatılması hâlinde alacakları erken kapama ücreti tespit edilerek, her iki tarafın menfaatleri de dikkate alınıp TMK’nın 2. maddesi çerçevesinde yukarıda bahsedilen hususlarda gözetilerek erken kapama ücretinin belirlenmesi gerekmektedir.48. Bu itibarla, davalı bankanın genel kredi sözleşmesinde açıklanan biçimde hesaplanacak erken kapama ücreti alabileceğinin kabulü ile davacı tarafça alınan ücretin fahiş olduğu ileri sürüldüğünden, davacıdan tahsil edilen erken kapama ücretinin dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına uygun olarak tespit edilmesi için diğer bankaların aynı veya yakın miktar, aynı tür ve aynı vadeli kredilerin erken kapatılması hâlinde uyguladıkları erken kapama oranları da gözetilerek ve tarafların kredinin erken kapatılması ile elde ettikleri menfaatler de dikkate alınarak davalı bankanın aldığı erken kapama ücretinin bankacılık uygulamalarına ve özellikle TMK’nın 2. maddesine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerekmektedir.49. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında; ilk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan bilirkişi incelemesinin taraflar arasındaki sözleşmeye göre erken kapama ücretine dair hesaba ilişkin yeterli incelemeyi içerdiği, bu bağlamda yeniden araştırma yapılmasına gerek olmadığına dair direnme kararının yerinde olduğu, erken kapama ücretinin fahiş olup olmadığının toplanan delillerle belirlenebileceği, uyuşmazlık kapsamını aşar şekilde diğer bankaların fiilen uyguladıkları erken kapama ücretlerine dair araştırma yapılarak sonuca gidilmesinin mümkün olmadığı, direnme kararı uygun olduğundan hükmedilen bedele ilişkin inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş; Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. 50. O hâlde direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmektedir. ” gerekçeleri ile; ” Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinin 34.9. maddesinde, erken kapama ücretinin, mevcut kredinin erken kapanan meblağının, erken kapandığı tarihe kadar tahakkuk etmiş faiz tutarı ile kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde, kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsaydı yeni kredinin vade sonuna kadar işleyecek faiz toplamının, mevcut kredinin kullandırım tarihinden vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarından çıkarılması ile bulunacak tutara eşit olduğu hükmü yer almaktadır. İlk derece mahkemesince verilen kararda ise %2 erken kapama komisyonunun uygun olacağı buna göre alınması gereken miktarın 76.655 Euro olması gerektiği bu miktarın bankanın aldığı 241.177,12 Euro’dan düşüldüğünde kalan 166.515,12 Euro miktarı istemekte davacının haklı olduğu belirtilerek karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince bu hüküm esas alınarak hesaplama yapılması gerektiği kabul edilmiş ancak bilirkişi incelemesi sonucu; davalı bankanın sözleşmenin 34.9 maddesindeki hesaplama şekline ve diğer bankaların erken kapatma tarihinde aynı mahiyette kullandırdıkları yeni kredilere fiilen uyguladıklarını bildirdikleri faiz oranı ortalaması olan %6.51 oranına göre erken kapama ücretinin 98.214,38 Euro olarak belirlendiği hesaplama şekli uygun bulunarak ve bankanın hesaplamaya esas aldığı faiz oranlarının yüksek olması ve yüksek oranları esas alarak hesapladığı erken kapama ücretinin fahiş olduğu da belirtilerek karar verilmiş davacı vekilinin istinaf talebi ise reddedilmiştir. Özel Daire bozma kararında ise; taraflar arasındaki sözleşmede, davalı banka tarafından kullandırılan kredinin erken kapatılması hâlinde alınacak komisyona ilişkin sabit bir oran belirlenmemiş ise de bu komisyonun nasıl hesaplanacağı sözleşmede gösterildiğinden kural olarak bankanın bu hesaplama yöntemine göre erken kapama komisyonu almasının mümkün olduğu, bu itibarla mahkemece, davalı bankanın kredi sözleşmelerinde açıklanan biçimde hesaplanacak erken kapama komisyonu alabileceğinin kabulü ile taraf iddia ve savunmaları, ibraz edilen kredi sözleşmesi hükümleri gözetilip, gerektiğinde uzman bir bilirkişiden de rapor alınarak davalı bankanın aldığı komisyonun sözleşmeye uygun olup olmadığının değerlendirilmesi suretiyle oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda Özel Daire ile Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesi kapsamında davacı tarafından kullanılan kredinin erken kapatılması hâlinde erken kapama ücretinin belirlenmesine dair hesaplama yönteminin sözleşmede belirlenmiş olması karşısında davacı tarafından ödenecek erken kapama ücretinin tespiti için sözleşmeye göre yapılacak hesapta kullanılacak faiz oranlarının ne şekilde belirleneceği, buradan varılacak sonuca göre davacıdan tahsil edilen erken kapama ücretinin fahiş miktarda olup olmadığına dair yapılan inceleme ve değerlendirmenin hüküm tesisine yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde toplanan deliller yaptırılan bilirkişi incelemesi taraflar arasındaki sözleşmeye göre hesaplamanın ne şekilde yapılması gerektiği yönünden yeterli incelemeyi içermektedir. Bu yönde yeniden araştırma yapılmasına gerek olmadığına değinen direnme kararı yerindedir. Sözleşmeye göre yapılacak hesapta kullanılacak faiz oranlarının ne şekilde belirleneceği, buradan varılacak sonuca göre davacıdan tahsil edilen erken kapama olması gerektiği ve hesaplanan erken kapama ücretinin fahiş miktarda olup olmadığı da toplanan delillerle değerlendirilebilecek durumdadır. Hem Özel Daire hem de direnmeye esas hükmü veren mahkeme, hesaplamanın taraflar arasındaki sözleşme hükmüne göre yapılacağı konusunda uyuşmuş ve diğer bankalarca uygulandığı belirtilen %2 erken kapama ücreti hesaplanması şeklindeki istinaf itirazları da reddedilmiş olduğundan uyuşmazlık kapsamını aşar şekilde diğer bankaların fiilen uyguladığı erken kapama ücretlerine ilişkin araştırma yapılarak sonuca gidilmesi şeklinde değişik bir bozma kararı verilmesi mümkün olmaktan çıkmıştır. Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunarak miktar incelemesi yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan, yeniden araştırma yapılması gerektiği gerekçesiyle değişik bozma yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum. ” karşı oyu ile; ” Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, … ” karar verilmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME: Dava; taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredinin erken kapatılması nedeniyle alınan erken kapama ücretinin istirdadı istemine ilişkindir. Davacı şirketin davalı bankadan ticari kredi kullandığı ve bu kredinin erken kapatılması nedeniyle davalının davacıda 241.170,12-Euro erken kapama ücreti tahsil ettiği, davacının tacir olduğu ve ticari işletmesi ile ilgili ticari kredi kullanımı yaptığı hususları çekişme konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; erken kapama ücretinin belirlenmesine dair hesaplama yönteminin sözleşmede belirlenmiş olması karşısında davacı tarafından ödenecek erken kapama ücretinin tespiti için sözleşmeye göre yapılacak hesapta kullanılacak faiz oranlarının ne şekilde belirleneceği, buna göre davacıdan tahsil edilen erken kapama ücretinin fahiş miktarda olup olmadığına ilişkindir. Dairemizce Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bozma ilamı kapsamında; Dava konusu kredi sözleşmesine emsal olarak bankalara (… Bankası, … Bankası, … Bankası, … Bankası, … Bankası, … Bankası vs.) yazı yazılarak 07/06/2013 tarihinde verilen Euro kredilerine fiilen uygulanan faiz oranları ile erken kapama komisyon oranları dosya arasına alınmış, akabinde dosya daha önce rapor tanzim eden bilirkişiye tevdii edilmiş; davalı bankanın ticari defter ve kayıtları üzerinde fiilen inceleme yapılarak, erken kapama tarihinde aynı mahiyetteki kredilere fiilen uygulanan faiz oranları ve erken kapama komisyon oranları tespit edilerek bu oranlara göre sözleşmenin 34.9 maddesinde kararlaştırılan yöntemle erken kapama ücretinin hesaplanmasının istenmiştir. Bilirkişi tarafından tanzim edilen 09/06/2023 havale tarihli ek raporda; davalı bankanın erken kapama tarihinde benzer mahiyetteki ticari kredilere fiilen uygulandığını beyan ettiği yıllık %4,15 akdi faiz oranı; davalı bankanın kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre erken kapama tarihinde benzer türdeki ticari kredilere fiilen uygulandığı bilirkişi tarafından tespit edilen yıllık akdi faiz oranlarının ortalaması olan yıllık %3,58 akdi faiz oranı; dava dışı bankalarca benzer türdeki kredilere uygulanan emsal mahiyetteki erken kapama komisyon oranları ortalaması %4,50 faiz oran esas alınarak ihtimalli hesaplama yapılmıştır. Buna göre ek raporun sonuç bölümünün 1/A maddesinde; davalı kredi alacaklısı bankanın, davacı borçludan 01/07/2013 erken kapama tarihi itibariyle %4,15 faiz oranı üzerinden ve sözleşmenin 34.9 maddesine göre talep edebileceği erken kapama ücretinin 241.123,31-Euro olduğu, davalı bankanın ise 241.170,12-Euro tahsilat sağladığı, 46,81-Euro fazla tahsilat bulunduğu; ek raporun sonuç bölümünün 1/B maddesinde; davalı kredi alacaklısı bankanın, davacı borçludan 07/06/2013 erken kapama tarihi itibariyle yıllık %3,58 faiz oranı üzerinden sözleşmenin 34.9 maddesine göre talep edebileceği erken kapama ücretinin 280.846,14-Euro olduğu, davalı bankanın bu tutardan daha az 241.170,12-Euro tahsilat yaptığı; ek raporun sonuç bölümünün 1/C maddesinde ise; davalı kredi alacaklısı bankanın, davacı borçludan 07/06/2013 erken kapama tarihi itibariyle yıllık %4,50 faiz oranı üzerinden sözleşmenin 34.9 maddesine göre talep edebileceği erken kapama ücretinin 192.341,28-Euro olduğu, davalı bankanın bu tutardan daha fazla 241.170,12-Euro tahsilat yaptığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir. Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesi sözleşmesinin ticari nitelikli ve opsiyonlu faiz saptayan kredi sözleşmesi olduğu, sözleşmenin 34.9 maddesinde davacıya kullandırılan kredinin erken kapanması halinde erken kapama ücretinin ne şekilde hesaplanacağının;” müşterinin banka onayı halinde erken kapama opsiyonu kullanabileceği buna göre erken kapama ücretinin tahsil edileceğinin düzenlendiği anlaşılmaktadır. Sözleşmede düzenlenen ücret; mevcut kredinin erken kapama meblağının, erken kapandığı tarihe kadar tahakkuk etmiş faiz tutarı ile kredinin erken kapandığı tarihte aynı türde kalan vadeye yeni kredi kullandırılmış olsa idi yeni kredinin vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarı toplamının, mevcut kredinin kullandıran tarihten vade sonuna kadar işleyecek faiz tutarından çıkarılması ile bulunacak tutara eşittir.” şeklinde düzenlendiği anlaşılmıştır. Bu hüküm, erken kapama komisyonu alınabileceğine dair soyut ve genel ifadeler içermemekte, aksine davacıya kullandırılan kredinin erken kapatılması halinde talep edilecek erken kapama ücretinin hesaplama yöntemini ve bu hesaplamada hangi verilerin esas alınacağını somut ve açık şekilde düzenlemektedir. Tacir olan davacı, bağlı olduğu sözleşme hükmündeki bu açık hesaplama yöntemine göre kendisinden talep edilen erken kapama ücretini, TMK’nun 2 maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı ilkeleri ile sınırlı olmak kaydıyla, ödemekle yükümlüdür. Mahkememizce aldırılan bilirkişi ek raporunda; dava konusu erken kapatılan kredinin erken kapanma tarihi olan 07/06/2013 itibariyle davalı bankanın benzer türdeki Euro cinsinden ticari kredilere fiilen uyguladığı akdi faiz oranları ortalamasının %3,58 olduğu, davalı banka kayıtları üzerinde gerçekleştirilen inceleme sonucunda tespit edilmiş olup, bu oran sözleşmenin 34.9 maddesinde erken kapama ücreti hesabında esas alınması gereken faiz oranıdır. Bilirkişi raporunda, bu oran esas alınarak ve sözleşmenin anılan maddesindeki yöntem benimsenerek yapılan hesaplama sonucu, davalı bankanın 07/06/2013 erken kapama tarihi itibariyle davalıdan 280.846,14-Euro erken kapama ücreti talep hakkı bulunmasına rağmen, bu tutardan daha azını tahsil ettiği tespit edilmiş olduğuna göre, tahsil edilen 241.170,12-Euro erken kapama ücretinin sözleşmeye uygun olduğu, talep edebileceğinden daha azını tahsil eden davalı bankanın, dürüstlük kuralına ve hakkın kötüye kullanılması yasağına aykırılık teşkil edecek şekilde ve fahiş tutarda erken kapama ücreti aldığından bahsedilemeyeceği, davacının sözleşmeye uygun şekilde tahsil edilen tutarın iadesini talep edemeyeceği anlaşılmıştır. Bu gerekçelerle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Alınması gerekli 179,90 TL karar harcının, dava açılırken davacı tarafından mahkeme veznesine peşin olarak yatırılan 1.033,90 TL ile ıslahla yatırılan 10.508,00 TL’ nin toplamı olan 11.541,90- TL’ nin mahsubu ile bakiye 11.362‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen harç ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında sarf edilen 29,00 TL yargılama gideri ile istinaf aşamasında sarf edilen 11,00 TL yargılama gideri toplamı 40,00 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Dairemiz karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı lehine ( dava dilekçesi ve ıslahla artırılan miktarın toplamı üzerinden ) hesap ve takdir olunan 92.343,67 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 6-Harçlar kanunu gereğince taraflarca yatırılan 85,70’er TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, davalı tarafça yatırılan 8.657,00 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 7-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL harçtan, istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 148,5‬ TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 8-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı, tebligat/ posta gideri ve bilirkişi ücreti giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 9- İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 10-Davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 11,00 TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 2. kısım 2. bölüm 17/c maddesine göre davalı lehine takdir olunan 11.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 12- Taraflarca yatırılan ancak sarf olunmayan gider avansı olduğu taktirde karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine, Dair olarak, hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/07/2023