Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/26 E. 2023/108 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/26 Esas
KARAR NO: 2023/108 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI: 2015/721 Esas 2018/560 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
Dairemizden verilen 24/12/2020 tarih 2018/1453 Esas – 2020/1550 Karar sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27/10/2022 tarih ve 2021/1830 Esas 2022/7465 Karar sayılı ilamıyla bozulmakla, dosya incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalının 02/03/2012 tarihinde … Mah. … Cad. No: … Beşiktaş adresinde Akaryakıt ve Lpg İstasyonu işletmek üzere faaliyete başladığını, 03/05/2012 tarihinde davalılardan … A.Ş ile bayilik sözleşmesi imzaladığını, davalılardan … A.Ş’nin bayilik sözleşmesi imzalanmadan önce aynı adreste … Sanayi Ticaret Ltd. Şti. Adlı şirket ile bayilik ve kiracılık sözleşmesi yapmış olduğunu, sözü edilen istasyonun davalı ile yapılan bayilik sözleşmesinden çok önce önce davalı … A.Ş’nin hüküm ve tasarrufunda bulunduğunu, davacıya tesislerin bu şirketin kurumsal kimliği ile birlikte yeni bir bayilik sözleşmesi temelinde devir edildiğini, dolayısı ile teknik sistemlerinin de eksiksiz ve hasarsız olarak davalıya devir edilmesi gerektiğini, davalı şirketin tüm Türkiye’de kullanılan ve bankalar ile yaptığı anlaşmalar çerçevesinde işleyen ”…” adli bir sistemi bulunduğunu, sistemin tüketicilerin akaryakıt almaları sırasında kendilerinde bulunan kartın veya plakanın sisteme girmesi ile yakıt bedelinin otomatik olarak banka hesaplarından kesilerek satıcının banka hesabına aktarılması şeklinde olduğunu, davalı … Bankası A.Ş Maslak Şubesi yetkililerinin davacının faaliyetine başlamasından sonra istasyona gelerek tüm pos cihazlarını değiştirdiklerini ve davacı ile fiilen çalışmaya başladıklarını, böylece davacı ünvanının … Sanayi Ticaret Ltd. Şti. Olduğu konusunda da bilgilendirilmiş olduğunu, … sisteminin … ile yaptıkları yazışma neticesinde yeni şirket adına tanımlanacağının söylendiğini, davacının sözü edilen banka ile çalışmaya devam ederken bir süre sonra … sisteminden yapılan satış bedellerinin hesaplarına geçmediğini öğrendiklerini, aynı şekilde … Bankası Ortaköy Şubesindeki hesaplar kontrol edildiğinde burada da yapılan satışların hesaba geçmediğini gördüklerini, banka yetkilileri ile yapılan görüşmede … Sistemine tanımlı şirketin unvan benzerliği olan … Sanayi Ticaret Ltd. Şti olduğunu ve satış bedellerinin bu şirket hesaplarına geçtiği şeklinde bilgi alındığını, yapılan incelemelerde toplam 207.040,14 TL’nin bu şirketin hesabına geçtiği anlaşıldığını, davacının yetkililerinin … A.Ş’nin saha sorumlularından …’a durumu aktardıklarını, kendisinin davacının talebini mail yolu ile … ilgililerden …’a ilettiğini, davalı … yetkili personelinin kendi aralarında yaptıkları Ekim 2012 tarihli yazışmalardan da sistemin ilgili bankalarla iletişime geçilerek düzeltilmiş olduğu yazıldığını, olay davacının yetkilileri tarafından öğrenildikten sonra şifahi olarak durumun davalılara bildirildiğini ancak yapılan kesintilerin ödenemeyeceğinin bildirildiğini, davacı tarafından 29/04/2014 tarihli 08158 yevmiye numaralı ihtarname ile davalılardan … A.Ş Maslak Şubesine yapılan ve haksız olarak diğer benzer ünvana aktarılan 207.040,14 TL’nin davacının hesabına aktarılması istemli ihtarname keşide edilerek gönderildiğini ancak davalı bankanın bu ihtarnameye cevap vermediğini, belirtilen meblağın davacı hesabına aktarılmadığını, bankaların Yargıtay kararlarında da açıklandığı üzere güven kurumu olduğunu, bankanın tüm pos cihazlarını değiştirmesi ve davacı ile çalışmaya başlamasından sonra … sistemindeki eksikliği fark etmemesinin iyi niyet ile izah edilemeyeceğini, muhtemelen bankaya da borçlu bulunan unvan benzerliği bulunan firmadan alacaklarını tahsil etme düşüncesi ile böyle bir işleme gerek duyulduğunu, kaldı ki mail yazışmalarından da bu durumun anlaşıldığını, davacı tarafından Beşiktaş … Noterliğinin 29 Nisan 2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı bankaya sözü edilen 207.040,14 TL’nin ödenmesi için ihtarname gönderildiğini, ihtarname tebliğ edilmesine rağmen cevap verilmediği gibi bir ödeme de yapılmamış olduğunu, davalı bankanın diğer davalılardan … A.Ş ile aynı grup şirketi olup davacının yetkililerinin her iki şirket ile yaptıkları görüşmelerde şifahi olarak hatanın bankada olduğunu, durumun düzeltileceğinin ifade edildiğini ancak uzun süre geçmiş olmasına rağmen hiçbir gelişme kaydedilmediğini, diğer davalı şirketin ise haksız olarak hesabına geçirilen miktarları kullanmış veya borçlarının tasfiyesinde kullanılmasına muvafakat ettiğini, adeta başkasının parasına el koyduğunu ve haksız olarak zenginleştiğini, bu davalının eyleminin Türk Ceza Kanunu hükümlerine göre ayrıca suç teşkil etmekte olduğunu, gerekli duyurularında bulunma haklarının saklı tutulduğunu beyan ederek unvan benzerliği bulunan şirketin hesabına aktarılan toplam 207.040,14 TL’nin kesinti tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının ünvan benzerliği nedeniyle uğradığını iddia ettiği zarara ilişkin istemini salt paranın hesabına geçtiği diğer davalı … Sanayi Ticaret Ltd. Şti. (… Akaryakıt) ve diğer davalı … A.Ş’ye yöneltmesi gerekirken zararın oluşmasında herhangi bir kusur ve sorumluluğu bulunmayan davalı … Bankası A.Ş’ye yöneltmesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, aşağıda da ayrıltılı bir şekilde açıklanacağı üzere davalılar … Akaryakıt ve …’in iç ilişkisinden kaynaklı olarak ortaya çıkan ihtimaller zinciri dava konusu zararın oluşmasına neden olduğunu, davalı … Bankası A.Ş’ye iş bu davada pasif husumet ehliyeti bulunmamakta olup öncelikle davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesini, davalı … Bankası A.Ş ile davalılardan …’in 29/06/2005 tarihinde … … Bireysel Otobil Çerçeve Sözleşmesi imzaladığını, söz konusu sözleşme ile … tarafından yazılım yüklenerek … sistemine dahil edilen üye iş yerlerinde sisteme dahil olan akaryakıt müşterilerine … tarafından tahsis ve teslim edilen chipli anahtarlık aracılığıyla satın alınan akaryakıt bedellerinin fiilen kredi kartı kullanmadan ve satış belgesi imzalamadan chipli anahtarlık kullanılarak kredi kartı hesabının borçlandırılması hususlarının düzenlendiğini, davacının, söz konusu çerçeve sözleşmesi uyarınca, davalılardan … ile Bayilik Sözleşmesi, davalı … Bankası A.Ş ile de Üye İşyeri Sözleşmesi imzaladığı, davacı tarafından uyuşmazlığa konu akaryakıt istasyonu devralındığı dosyada bulunan belgelerden de görüleceği üzere açık olduğunu, devirden sonra diğer davalı …’in otomasyon ekibinin bankadan gelen yeni … ve üye işyeri numarasını aktif hale getirip devralan istasyon otomobilimini istasyon sistemine tanıtmamasından, başka bir deyişle eski numarayı kullandırmaya devam ettirmesinden dolayı zarar meydana geldiğini, dava dilekçesinde de bu durumu sunan Teknoser firmasında servis formu bilgilerinin güncellenmemiş olması nedeniyle dava konusu para diğer davalı hesabına ödendiğini, diğer davalı …’in ihmalkar davranışları zararın meydana gelmesine neden olduğunu, davacının, davalı … Bankası A.Ş’nin … cif nolu müşterisi olduğu, 2014 yılı başında Ortaköy Perakende Şubesi’nden Maslak şubesi’ne devrolduğu, davacı ile davalı … Bankası A.Ş arasında 28.04.2014 tarihinde Üye İş Yeri Sözleşmesi ile Ek Sanal Pos Sözleşmesi imzalandığı, davacının, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tacir sıfatını haiz olup basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan hesap hareketlerinden de görüleceği üzere 16.08.2012 – 17.04.2014 tarihleri arasında chipli anahtarlık ile yapılan tüm satış bedellerinin davacı hesabına ödenmediği iddia edilerek tüm satış bedelleri talep ve dava edildiği, söz konusu dönemin yaklaşık 2 yıllık bir süreci kapsadığını, davacının yaklaşık iki yıl boyunca süren hesaplarıyla alakalı bu durumu fark etmemesinin basiretli bir tacir gibi davranmadığın dolayısıyla basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davrandığının açık olduğu, davacı şirketin, inceleme ve denetim mekanizmasının yeterli düzeyde olması durumunda … sistemi aracılığıyla satışların başlamasından sonra şirket hesabına ödemelerin gelmediği fark edilerek gerekli düzeltmelerin yapılmasının sağlanması mümkün olacağını, ancak davacı tarafından özellikle banka hesapları üzerinde gerekli incelemelerin yapılmaması zararın artmasın neden olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davalı … Bankası A.Ş’nin kusuru dolayısıyla zararın oluştuğunun kabulü halinde dahi, Borçlar, Kanunu hükümleri uyarınca söz konusu zararın oluşmasında ve artmasında davacının da unsurunun varlığı kabul edilerek hükmedilecek tazminat tutarında kusur oranında indirim yapılması gerektiğini, davacı tarafın 29.04.2014 tarihli ihbarnamesi neticesinde davalı … Bankası A.Ş’nin, gerek diğer davalı …’e, gerek dava konusu miktarın hesabına geçtiği diğer davalı … Akaryakıt’a ulaşmaya çalışarak müşterisi davacının uğradığını iddia ettiği zararın sunduğu hizmet konusunda üzerine düşen görevleri yerine getirdiğini, davalı … Bankası A.Ş’nin, durumdan haberdar olduğu andan itibaren sergilemiş olduğu davranışlar ile davacının zararının artmasını engellemeye çalışarak zararı tazmin etmeye çalıştığını, davacının davalı … Bankası A.Ş’nin sorumluluğuna ilişkin iddiaları bu anlamda gerçeklik payı taşımadığını, davalı … Bankası A.Ş’nin verdiği hizmette kusurlu davranışı olmadığından neticenin meydana gelmesinde sorumluluğu olmadığını, bu yüzden davanın, davalı … Bankası A.Ş’ye yöneltilen iddialar yönünden reddi gerektiğini belirterek, davanın öncelikle husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine, bu talepleri kabul görmezse hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddini talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının afaki ve mesnetsiz olmakla birlikte huzurdaki davanın davalı … A.Ş’ye husumet yöneltilemeyeceğini, davalı … A.Ş’nin huzurdaki davada yer alan iddialara ilişkin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, huzurdaki davanın öncelikle müvekkil şirket açısından husumet nedeni ile reddine, aksi takdirde haksız davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davayı ve iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının hesabına davalı … Bankası A.Ş tarafından yapılacak ödemelerle ilgili davalı … A.Ş herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, huzurdaki davanın davalı … A.Ş açısından husumet nedeni ile reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafça talep edilen alacakların zamanaşımına uğramış olduğundan davanın diğer usulü itirazları ile birlikte zamanaşımı nedeni ile de reddi gerektiğini, davalı … A.Ş’nin … markası altında ülke çapında faaliyet gösteren bir akaryakıt dağıtım şirketi olduğunu, davalı … A.Ş’nin, … Mahallesi, … Caddesi, No:… Beşiktaş / İSTANBUL adresinde kain taşınmaz üzerinde kurulu akaryakıt istasyonunda davacı … San. Tic. Ltd. Şti. ile akdettiği bayilik sözleşmeleri ile davalı … A.Ş’ye, … markası altında bayilik faaliyetlerinde bulunma hakkı tanındığını, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmelerinin 7. Maddesinde belirtildiği üzere otobil sistemine katılım ihtiyarı olduğunu, bu sisteme kayıt olan davacı da dahil tüm bayilerin anlaşmalı bankaya yönlendirildiğini, otobil sistemi davalı … A.Ş’nin kullanım hakkı sahibi olduğu bir sistem olmakla birlikte bayilere ilgili banka tarafından pos cihazı kurulumu yapılması ile birlikte tüm para akışı banka tarafından sağlandığını, davalı … A.Ş iş bu otobil sistemi içerisinde para akışı ile ilgili hiçbir faaliyeti, sorumluluğu ya da yükümlülüğü bulunmadığını, davalı … A.Ş tarafından herhangi bir sorumluluğu veyahut yükümlülüğü olmamasına rağmen davalı … Bankası A.Ş davacının … satışı yaptığı ve bilgilerinin revize edilmesi hususunda bilgi verilmiş olup davalı … Bankası A.Ş tarafından da tanımlamaların yapıldığı hususunda mail gönderildiğini belirterek, davalı … A.Ş hiçbir sorumluluğu ve yükümlülüğü bulunmaması nedeni ile davalı olarak addedilemeyeceğini, huzurdaki davanın öncelikle zamanaşımı ve davalı … A.Ş açısından husumet yokluğu nedeniyle reddini, aksi takdirde haksız ve dayanaksız davanın esastan reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 24/05/2018 tarih ve 2015/721 Esas – 2018/560 Karar sayılı kararında; “… İş bu davada davacı, kendisine davalı banka ve … tarafından ödenmesi gereken bedelin davalı … Akaryakıt Sanayi Ticaret LTD. ŞTİ’ ne ödendiğinden bahisle sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak ödenen bedelin iadesini davalı … Akaryakıt Sanayi Ticaret LTD. ŞTİ’ nden talep etmektedir. Davacının iddiası, davalının savunması, toplanan deliller incelendiğinde; davalı … Akaryakıt Sanayi Ticaret LTD. ŞTİ’ nden sebepsiz zenginleşmeye dayalı talepte bulunabilecekler ödemeden sorumlu olan banka ve … tir ancak davacı değildir. Davacı ancak sözleşmesel bağının bulunduğu davalılar olan banka ve … ten talepte bulunabilir. Bu davalılara karşı sözleşmeden kaynaklanan dava açılabilmesinin hukuken mümkün olması karşısında davalı … Akaryakıt Sanayi Ticaret LTD. ŞTİ’ ne sebepsiz zenginleşme davası açılamaz bu durum sebepsiz zenginleşme davası açmaya engeldir. Sebepsiz zenginleşme davası ancak haksız fiil davası ile yarışabilir. İş bu davada iş bu davalının ahlaka aykırı olarak başkasına kasten zarar verme kastı haksız fiil borç ilişkisi de bulunmamaktadır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; yukarıdaki mevzuata ilişkin açıklanan teori ışığında davalı … Akaryakıt Sanayi Ticaret LTD. ŞTİ’ nin sebepsiz zenginleşme nedeni ile iade talebinin muhatabı olamayacağı anlaşılmış husumeti bulunmamasından dolayı dava husumet yokluğundan reddolunmuştur. Davacı ile davalı … arasında bayilik sözleşmesi mevcuttur tarafların karşılıklı hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır; davacı ile davalı … Bankası arasında bankacılık sözleşmesi mevcuttur tarafların karşılıklı hak ve yükümlülükleri bulunmaktadır. Davacı tarafın, 3. Kişi durumunda olan sözleşmelerin tarafı olmayan davalı … Akaryakıt Sanayi Ticaret LTD ŞTİ’ nin hesabına para yatırılmasında hiç bir kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalı bankanın davacı ile aralarındaki bankacılık sözleşmesi çerçevesinde davacıya ödemesi gereken meblağın davacı hesabına yatırılmaması karşısında sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu, bankanın bu konuda sorumluluğunun bulunduğu, bu nedenle davacının davasında sözleşmenin tarafı olan davalı bankayı muhatap almasının hukuken yerinde olduğu, davacının alacağının kararda belirlendiği miktarda olduğuna kanaat getirilmiştir. Davalı …’ in davacı ile aralarındaki bayilik sözleşmesi çerçevesinde davacıya ödemesi gereken meblağın yatırılmaması karşısında sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğu, bankaya yeni bayisi olan davacıya ilişkin bilgilendirmede bulunmadığı ve gerekli prosedürü işletmediği bunun sonucu olarak davalı … Akaryakıt Sanayi Ticaret LTD. Şti hesabına para aktarıldığı, bu konuda …’ in sorumluluğunun bulunduğu bu nedenle davacının davasında sözleşmenin tarafı olan davalı …’ i muhatap almasının hukuken yerinde olduğu, davacının alacağının kararda belirlendiği miktarda olduğuna kanaat getirilmiştir. Davalılar … ve … bankasının müşterek ve müteselsil sorumlu olduğu değerlendirilmiştir. Dosyada mevcut Beşiktaş … Noterliğinin 29.04.2014 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile temerrüt oluştuğu değerlendirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum karşısında davalı … Akaryakıt Sanayi Tic. Ltd. Şti yönünden sıfat yokluğu nedeniyle davanın husumetten reddine karar verilmiş ayrıca davalı … A.Ş ve davalı … Bankası A.Ş (Maslak Şubesi) yönünden davanın tam kabulü ile 207.040,14 TL alacağın 05/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı … A.Ş ve davalı … Bankası A.Ş (Maslak Şubesi) ‘den müştereken müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi gerektiğine kanaat getirilerek kanunen, vicdanen ve taktiren…”gerekçesi ile; 1-Davacının davasının davalı … Akaryakıt Sanayi Tic. Ltd. Şti yönünden sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine, 2-Davacının davasının davalı … A.Ş ve davalı … Bankası A.Ş (Maslak Şubesi) yönünden tam kabulü ile 207.040,14 TL alacağın 05/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı … A.Ş ve davalı … Bankası A.Ş (Maslak Şubesi) ‘den müştereken müteselsilen tahsilen davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı … Bankası A.Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının hukuka ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini,Müvekkili bankanın işbu davada pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, Müvekkili banka, ifa edimini yerine getirdiğini, dava konusu zararın meydana gelmesinde herhangi bir kusurunun ve sorumluluğunun bulunmadığını, Davalı … ile davacı Şirket dava konusu uyuşmazlığın meydana gelmesinde asli kusurlu olduklarını, …’in sistem bilgilerini güncellememesi nedeni ile chipli anahtarlık ile yapılan satış işlemleri neticesinde tahsil edilen paraların davacı şirket hesabı yerine diğer davalı şirket hesabına ödendiğini, müvekkili banka, raporlarda iddia edilenin aksine sözleşme ile yükümlendiği asıl borcunu ifa ettiğini, ancak müvekkili banka borcunu ifa ederken, diğer davalı …’in kusurlu davranışları nedeniyle ifayı yanlış kişiye yaptığını, müvekkili bankanın sorumluluğunda olmayan ve hiçbir şekilde müdahale edemeyeceği bir sistemdeki yanlış bilgiden dolayı kusurlu kabul edilmesinin ve ifa edimini yerine getirmediğine ilişkin gerekçeli kararda yer alan tespitin kabul edilemeyeceğini, Bilirkişi ek raporunda bankanın kusur durumu ve dava konusu zarar bakımından sorumluluğu değerlendirilirken, bankanın özen borcu yükümlülüğü gereği, davacı şirket ile hesap mutabakatı yapmaması dikkate alındığını, ancak davacının da alacaklı olarak alacağını uzun süre takip etmediğini ve alacağının peşine düşmediği için bankadan daha kusurlu görülebileceğinin belirtildiğini, yaklaşık iki yıl gibi uzun bir süre boyunca, eksikliğinin fark edilmemesi normal olmayan bir tutarın hesabında olmadığını fark edemeyen/tespit edemeyen davacının basiretli bir tacir gibi davrandığından söz etmenin mümkün olmadığını ve işbu hal dahi davacının asli kusurlu olarak kabulünün yeterli olduğunu, hiç kimsenin kendi kusurundan dolayı bir hak elde edemeyeceği hukukun genel ilkelerinden olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla işbu davada müvekkili bankanın sorumluluğuna gidilecek olsa dahi, dava konusu zararın sözleşmenin ifa edilmemesi ya da gereği gibi ifa edilmemesinden kaynaklı zarar şeklinde nitelendirilerek davacının kusuru nedeniyle T.B.K.m.114 son hükmü atfıyla T.B.K.m.52 hükmünün kıyasen uygulanarak tazminat tutarından indirim yapılmasının gerektiğini, Davacı şirket, zararın oluşmasında ve artmasında kusurlu davrandığını, Asli kusurun davalılardan … ile davacı şirkette olduğu dosyada mübrez raporlarla da tespit edildiğini, Zararın ve kusurun müvekkili bankaya yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, … Bankası basiretli bir tacir gibi davrandığını, Davalı Banka müşterisine sunduğu hizmet konusunda üzerine düşen görevleri yerine getirdiğini, müvekkili banka, durumdan haberdar olduğu andan itibaren sergilediği davranışlar ile davacının zararının artmasını engellemeye çalıştığını, zararı tazmini için çaba gösterdiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda müvekkili bakımından tam kabule ilişkin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine, Davanın tümü ile reddine karar verilmediği takdirde müvekkili bankanın kusur oranının hakkaniyetli bir şekilde yeniden belirlenerek daha düşük oranda sorumlu tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, Davalı … bankasının tüm fiziksel posları değiştirdiğini, davacı şirketin ünvanı ve bilgilerine vakıf olduğunu, ancak eski işleticinin sanal pos bilgilerini girerek paraların eski şirketin hesabına girmesine neden olmasından doğacak tüm sorumluluk davalı … Bankasına ve üye işyerine aitt olduğunu, bu yönüyle kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel Mahkemece hükme esas alına rapor hüküm kurmaya yeterli olmadığını, bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, ancak itirazlar değerlendirilmeksizin hükmün kurulduğunu, Yerel Mahkemece diğer davalı davalı … Akaryakıt San. Tic. Ltd. Şti. ne sebepsiz zenginleşme davası açılamayacağı gerekçesiyle husumet yokluğundan davanın reddine kararın verildiğini, davalı müvekkili … A.Ş. ne de husumet düşmediğini,( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2012 tarih, 2011/13-748 esas, 2012/140 karar sayılı ) Sebepsiz iktisaba ilişkin dolaysızlık ilkesi sonucu herkes kimin malvarlığından zenginleşmiş ise ona karşı iade borcu altına girdiğini, Somut uyuşmazlıkta davalı müvekkili … A.Ş. nin malvarlığına giren herhangi bir tutarın söz konusu olmadığını, … sisteminden davacı hesaplarına aktarılması gereken tutarın davalı banka tarafından yanlışlıkla diğer davalı hesabına aktarıldığını, bu durumda malvarlığında hiçbir artış olmayan davalı müvekkili şirkete de husumet yöneltilemeyeceğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemiz 24/12/2020 tarih 2018/1453 Esas – 2020/1550 Karar sayılı ilk kararı ile; “… Mahkemece alınan bilirkişi kök raporuna her iki taraf vekili de itiraz etmiş, bilirkişi heyetinden alınan ek rapor, tarafların itirazlarını karşılar nitelikte olmadığı gibi rapor içeriği de taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözümler nitelikte olmayıp denetime elverişli olmadığı dairemizce tesbit edilmiştir. Dairemizce bu eksiklik ancak duruşma açılarak yeni bir bilirkişi raporu ile giderilebileceğinden, Dairemizce istinaf incelemesinin HMK 356.ve 358. maddeleri uyarınca duruşmalı yapılmasına karar verilerek, dosyanın bilgisayar mühendisi, akaryakıt sektör uzmanı ve önceki bankacı ve hukukçu bilirkişilere verilerek, iddia, savunmalar, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporuna karşı verilen beyan dilekçesindeki itirazlar ve istinaf dilekçesindeki itirazlar da değerlendirilerek dosya kapsamına göre rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporun sonuç bölümünde özetle; “Dava dosyasındaki e-posta yazışmaları teknik açıdan değerlendirildiğinde, 21/06/2014 tarihinde davacı tarafın, … açtığı işlemde … Akaryakıt olarak talep açtığını, kendi unvanlarının ise … Sanayi Tic. Ltd. Şti.bilgisini … çalışanı olduğu anlaşılan … isimli şahısa bildirdiği, İncelenen e-postalarda istasyon bilgisinde … Akaryakıt bilgisinin çıktığı, … çalışanlarının e-postalarda kendi aralarında “… Petrol İstasyonumuzda pompa üzeri posta kurulumu ile ilgili ekip gitmiş. Ancak başlatılan işlem … Akaryakıt adınadır.” şeklinde uyarılarda bulunduğu, istasyon bilgisinin teknik desteği veren Teknoser firmasının bilgileri güncellememiş olduğundan kaynaklandığını, … çalışanlarının kendi aralarında istasyon bilgileri kurulumu ile ilgili istasyon bilgi ve numaralarını ilettikleri görülmüştür, fakat incelenen yazışmalarda istasyon kurulumun davacının talebi doğrultusunda yapıldığına dair ya da …’in yazışmalar doğrultusunda kurulumu “… Sanayi Tic. Ltd. Şti.” adına yaptığına dair bir e-posta yer almadığı tespit edilmiştir. … çalışanı olduğu anlaşılan … isimli şahısın 23 Haziran 2014 tarihinde gerekli üye ve termian değişikliğini … Bankası çalışanı olduğu anlaşılan … isimli şahısa bildirdiği, 9 Mayıs 2014 tarihli … ve … Bankası arasındaki yazışmalarda ise, …’in üyelerinin tahsilatlarını banka tarafından gerçekleştiremediğini, eski işletici üzerinde gözüken satışların yeni işleticiye aktarılması gerektiğini Yapı Krediye bildirdiği, Yapı Kredinin iş yerinin devri ile ilgili olarak devir olduğuna göre yeni terminal numaralarının isteminize tanımlanması gerekiyordu? Sorusunu sorduğu, devam yazışmalarda da.. ..nin “operasyon ekiplerinin konuyu araştırmaları sonrasında istasyon devri ile ilgili 2012 Ekim ayında yeni bir … üye ve terminal numaraları acaba istasyon için sistemde güncellendi mi? Çünkü bizim tarafta hatalı bir hesaba tanımlama gibi bir durum söz konusu değil, … tanımlarının değişmediği gibi bir görüntü teslim edilmiştir.” Yazdığı tespit edilmiştir. Heyetimizin teknik, alan ve hukukçu bilirkişilerin değerlendirmelerine göre, yargılamanın önceki aşamasında verilmiş kök ve ek rapordaki kusur değerlendirmeleri yerinde gözükmektedir. Davalı … ile diğer davalı arasındaki sözleşme gereklerine uygun davranılmadığı, davacının sisteme tanıtılması işinin başlangıçta sistem işleteni … tarafından gereği gibi yapılmadığı, Banka’nın da buradaki yanlışlığı bir güven kurumu olarak işin başında ve/veya sonrasında fark etmediği anlaşılmaktadır. Davacı taraf da Banka’nın kendisine ödeme yapmadığı hususunu oldukça geç fark etmek itibariyle, ayrıca Banka ile olan ilişkisinden kaynaklanan yükümlülükleri olması gerektiği şekilde yerine getirmemek itibariyle olay bütünlüğünde birlikte kusurlu gözükmektedir. Davalı Banka’nın sözleşmeden kaynaklanan borcunu ifa etmediği ve bu edimin (davaya konu asıl tutarın ödenmesi) ifası mümkün gözüktüğünden, sorunun borcun geç de olsa ifa edilmesi talep olarak nitelendirilmesi mümkündür. Ancak dava dosyası verilerine daha uygun gözüken yaklaşımın, davacı tarafın talebinin sözleşmelerin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi şeklinde nitelendirilmesi ve böylece taraflar arasındaki sözleşmelerin iç bağlantısı da dikkate alınarak, sözleşmelere aykırı davranan her iki davalının uğranılan zarardan birlikte ve müteselsilen sorumlu tutulmaları olduğu söylenebilir.” şeklinde görüşlerini bildirmişlerdir. Dairemizce alınan bilirkişi heyet raporu yeterli açıklıkta, denetime elverişli, bilimsel verilere ve olayın oluşuna uygun olmakla bu rapor hükme esas alınmıştır. Dosya kapsamına göre; davalılardan … ve bankanın davacı ile yaptıkları sözleşme koşullarına uygun işlem yapmadıkları için davacının zararının oluştuğu ve oluşan zarardanda her iki davalının birlikte ve müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Bu kabule göre davalıların aksi yöndeki istinaf talepleri yerinde değildir. Davacının, davalılar ile yaptığı sözleşme koşullarına aykırı eylem ve işlemi söz konusu değildir. Davacının, davaya konu paranın hesabına yatırılmadığını geç fark etmesinin sözleşmeye aykırılık veya sonuca etkili kusur olarak nitelendirilmesi, taraflar arasındaki ticari işlem hacmi ve sözleşme koşulları gözetildiğinde hukuken mümkün görülmediğinden, oluşan zarardan davacınında kusurlu görülerek indirim yapılması gerektiğine dair istinaf nedeni kabul edilmemiştir. Sonuç olarak ; istinafa konu ilam gerekçesi ve sonucu itibariyle dosya kapsamına, somut olay adaleti ile usul ve yasaya uygun görüldüğünden, davalılardan … A.Ş. ile … Bankası A.Ş.’nin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b1.mad.uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur…” gerekçesi ile, 1-Davalılardan … A.Ş. ile … Bankası A.Ş.’nin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b1.mad.uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, karar verilmiş, karara karşı … A.Ş ile … Bankası A.Ş vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 27/10/2022 tarih 2021/1830 Esas – 2022/7465 Karar sayılı ilamında; “…Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece yargılamasında görülen eksikliğin duruşma açılmak suretiyle tamamlandığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-3. maddesi gereğince duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı durumunda dahi, Bölge Adliye Mahkemesince esastan yeni bir karar verilmesinin gerekli kılınmış olduğu nazara alındığında, yargılamadaki eksikliğin duruşma açılarak giderilmesi hallerinde, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, bu gibi hallerde de esastan yeni bir hüküm kurulması gerektiği kuşkusuzdur. Aksi halde, incelenen kararda olduğu gibi, bir yandan kararın gerekçesinde yargılama eksikliğine ve bunun giderildiğine değinilirken, bir yandan da ancak ilk derece yargılamasında usul ve yasaya hiçbir aykırılık bulunmayan hallerde verilmesi gereken istinaf başvurusunun esastan reddi biçimindeki hüküm fıkrası arasında çelişki ve infazda tereddüt oluşacağı, bu durumun ise kanuna açık aykırılık nedeniyle re’sen bozma nedeni teşkil edeceği açıktır. Mahkemece davanın, davalı … Akaryakıt Sanayi Tic. Ltd. Şti yönünden sıfat yokluğu nedeniyle husumetten reddine, davacının davasının davalı … A.Ş ve davalı … Bankası A.Ş (Maslak Şubesi) yönünden tam kabulü ile 207.040,14 TL alacağın 05/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı … A.Ş ve davalı … Bankası A.Ş (Maslak Şubesi) ‘den müştereken müteselsilen tahsilen davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı … Bankası A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemece alınan bilirkişi kök raporuna her iki taraf vekilinin de itiraz ettiği, bilirkişi heyetinden alınan ek rapor, tarafların itirazlarını karşılar nitelikte olmadığı gibi rapor içeriğinin de taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözümler nitelikte olmayıp denetime elverişli olmadığı, eksikliğin ancak duruşma açılarak yeni bir bilirkişi raporu ile giderilebileceği gerekçesiyle, istinaf incelemesinin HMK 356.ve 358. maddeleri uyarınca duruşmalı yapılmasına karar verilerek dosya kapsamına göre rapor alınmış ve neticeten davalılardan … A.Ş. ile … Bankası A.Ş.’nin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b1.mad.uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. Oysa yukarıda açıklanan kanun hükmü gereği, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden esas hakkında bir karar tesis edilmesi gerekmekte olup, HMK 356/2 maddesi kapsamında istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın öncelikle bu nedenle ve HMK’nın 369/1. ve 371. maddeleri uyarınca bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davalılardan … A.Ş. vekili ile … Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesi ile, Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılardan … A.Ş. vekili ile … Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına oy çokluğu ile karar verilmiş ve Dairemizce de önceki kararda direnilmiştir.
DAİREMİZİN DİRENME GEREKÇESİ; yukarıda özetlenen Dairemizin bozulan karar gerekçesinde belirtildiği üzere, Mahkemece alınan bilirkişi kök raporuna her iki taraf vekili de itiraz etmiş, bilirkişi heyetinden alınan ek rapor, tarafların itirazlarını karşılar nitelikte olmadığı gibi rapor içeriği de taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözümler nitelikte olmayıp denetime elverişli olmadığı dairemizce tesbit edilmiştir. Dairemizce bu eksiklik ancak duruşma açılarak yeni bir bilirkişi raporu ile giderilebileceğinden, Dairemizce istinaf incelemesinin HMK 356.ve 358. maddeleri uyarınca duruşmalı yapılmasına karar verilerek, dosyanın bilgisayar mühendisi, akaryakıt sektör uzmanı ve önceki bankacı ve hukukçu bilirkişilere verilerek, iddia, savunmalar, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporuna karşı verilen beyan dilekçesindeki itirazlar ve istinaf dilekçesindeki itirazlar da değerlendirilerek dosya kapsamına göre rapor alınmıştır. Dairemizce alınan bilirkişi heyet raporu yeterli açıklıkta, denetime elverişli, bilimsel verilere ve olayın oluşuna uygun olmakla bu rapor hükme esas alınmıştır. Dosya kapsamına göre; davalılardan … ve bankanın davacı ile yaptıkları sözleşme koşullarına uygun işlem yapmadıkları için davacının zararının oluştuğu ve oluşan zarardanda her iki davalının birlikte ve müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Bu kabule göre davalıların aksi yöndeki istinaf talepleri yerinde değildir.Davacının, davalılar ile yaptığı sözleşme koşullarına aykırı eylem ve işlemi söz konusu değildir. Davacının, davaya konu paranın hesabına yatırılmadığını geç fark etmesinin sözleşmeye aykırılık veya sonuca etkili kusur olarak nitelendirilmesi, taraflar arasındaki ticari işlem hacmi ve sözleşme koşulları gözetildiğinde hukuken mümkün görülmediğinden, oluşan zarardan davacınında kusurlu görülerek indirim yapılması gerektiğine dair istinaf nedeni kabul edilmemiştir. Sonuç olarak ; istinafa konu ilam gerekçesi ve sonucu itibariyle dosya kapsamına, somut olay adaleti ile usul ve yasaya uygun görüldüğünden, davalılardan … A.Ş. ile … Bankası A.Ş.’nin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b1.mad.uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın DURUŞMA YAPILMASI VE KARAR VERİLMESİ başlıklı 356/1 maddesi;” 353 üncü maddede belirtilen hâller dışında inceleme, duruşmalı olarak yapılır. Bu durumda duruşma günü taraflara tebliğ edilir,” şeklinde iken, 22.07.2020 gün ve 7251 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda aşağıdaki fıkra eklenmiştir. (2) (Ek:22/072020-7251/36 md) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddetmek veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil gerekli kararları verir. 7251 sayılı Kanunla eklenen fıkra uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi duruşma açıp ilave delil toplamasına rağmen ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf itirazlarını yerinde olmadığı ve dolayısıyla kararın isabetli olduğu kanaatine varırsa esastan ret şeklinde hüküm kurma yetkisine de haiz olacağı düzenlemesi getirilmiş olup, bu düzenleme uyarınca Dairemizce 22/07/2020 tarih ve 7251/36 md. ile yapılan değişikliklikten sonra 24/12/2020 tarihli kararımız ile ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf itirazlarını yerinde olmadığı ve dolayısıyla kararın isabetli olduğu kanaatine varılmış ve davalılardan … A.Ş. ile … Bankası A.Ş.’nin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b1.mad.uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir. Usul kurallarındaki değişiklikler aksi belirtilmediği sürece derdest davalara derhal uygulanır. Yine usul kurallarında genel prensip lafzı ile uygulanmasıdır. Ancak boşluk varsa dar yorum esasıyla boşluk doldurulabilir. Somut olayda belirtilen usule ilişkin yasal düzenleme gayet açık ve net olup yoruma müsait değildir. Yasal düzenlemeleri Yüksek Mahkeme kararlarıyla değiştirme veya uygulamama imkanı da bulunmadığından aynen uygulamak zorunludur. 6100 Sayılı HMK. ‘nın” DURUŞMA YAPILMASI VE KARAR VERİLMESİ” başlıklı 356/1 maddesinde, 22.07.2020 gün ve 7251 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucu getirilen düzenleme dikkate alınarak bozma kararı dairemizce benimsenememiş ve dairemizin önceki kararında ısrar edilerek aşağıdaki gibi hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Dairemizin 24/12/2020 tarih ve 2018/1453 Esas- 2020/1550 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE, 2-Davalılardan … A.Ş. ile … Bankası A.Ş.’nin istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1-b1.mad.uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılar tarafından yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 14.142,91.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı … A.Ş. tarafından yatırılan 3.535,73.TL harcın mahsubu ile 10.607,18.TL’nin bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 14.142,91.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı … Bankası A.Ş. tarafından yatırılan 3.536,00.TL harcın mahsubu ile 10.606,91.TL’nin bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden – dava dosyasında dairemizce Yargıtay Bozma ilamından önce de duruşma yapıldığı hususu göz önüne alınarak – Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. Kısım 2. Bölüm 17/c.maddesi gereğince 11.000,00.TL vekalet ücretinin istinaf eden davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 8-Dosyada artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dair olarak, hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/01/2023