Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/232 Esas
KARAR NO: 2023/903 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/67 Esas – 2022/816 Karar
TARİHİ: 05/12/2022
DAVA: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Kartal adresinde bulunan … ticari sicil numaralı işletmeye ait defterlerin müvekkilin babası ile yaşanan sorunlar nedeniyle el konulduğunu, ticari defterlerinin kaybolduğunu, bu hususta Yakacık Vergi Dairesine dilekçe ile başvurulduğundan bahisle davaya konu ticari defterler için taraflarına zayi belgesi verilmesi talep ve dava edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/12/2022 tarih 2020/67 Esas – 2022/816 Karar sayılı kararında; “TTK’nın 82/1. maddesi gereğince, “Tacir, ticari defterlerini, envanterleri, finansal tablo, bilanço ve faaliyet raporlarını, aldığı mektupları (bir ticari işe ait yazışmaları), gönderdiği mektup suretlerini, kayıtlara esas olan belgeleri, sınıflandırılmış şekilde saklamakla yükümlüdür.” Saklama süresi on yıl olup sürenin başlangıcı da kanunda belirtilmiştir (TTK m.82/5-6). Defter ve belgelerin saklanması yükümü, gerçek kişi tacirlerde ticaretin terk edilmesinden sonra sürdüğü gibi, tacirin ölümü halinde mirasçılar bakımından da devam eder. Mirasın resmi tasfiyesi veya tüzel kişiliğin sona ermesi durumlarında, defter ve belgeler Sulh Hukuk Mahkemesince saklanır (TTK m.82/8). Saklanması gereken defter ve belgeler, saklama süresi içinde, yangın, deprem, su baskını gibi bir afet veya hırsızlıktan dolayı zayi olursa, tacirin (ölmüşse mirasçılarının), durumu öğrendikten itibaren on beş gün içerisinde işletmenin olduğu yerdeki mahkemeye başvurarak zayi belgesi alması gerekir. Kanun’da “isteyebilirler” denmiş ise de bu bir zorunluluk niteliğindedir. Zayi belgesi için açılan dava, çekişmesiz yargı işidir (TTK m.82/7). Somut olayda; dava konusu belgelere davacının babası … tarafından el konulduğu ve bu haliyle zayi olduğu iddiasıyla huzurdaki davanın ikame edildiği, mezkur fiil hakkında davacı tarafından İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğu, yapılan inceleme neticesinde davacı taraf şikayeti hakkında 2021/39920 Soruşturma, 2021/39691 Karar numaralı dosya ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 2020/281 Esas, 2020/533 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, talep eden şirket temsilcisinin polis karakoluna verdiği şikayet beyanında karar ve pay defterinin kaybolduğunu, yaptığı araştırma sonunda bulanamadığını, kaybolmuş veya çalınmış olabileceğini belirtiği, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının…. tarih ve…. Soruşturma … Karar no ile söz konusu şikayet (kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf eylemi) hakkında somut delil bulunmadığından kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, talep dilekçesi ile de karar ve pay defterinin çalındığı bahisle zayi belgesi verilmesini istediği görülmüştür. Talep eden, tutmak ve saklamakla yükümlü olduğu defter ve belgeleri özenle korumak zorundadır. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 15/10/2007 tarih 2006/9938 esas 2007/12819 karar, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 03/12/2014 tarih 2014/13593 esas 2014/18941 karar sayılı emsal içtihatları). Tacir olması nedeniyle davacının basiretli davranma yükümlülüğü de bulunmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece, davacının zayi belgesi verilmesi talep edilen şirket karar ve pay defterinin konulduğu yerde bulamaması nedeniyle korunması için gerekli dikkat ve özeni göstermediği, TTK’nın 82/(7). maddesindeki koşulların oluşmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir….” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 2019/1676 Esas, 2019/1654 Karar sayılı ilamında “…Somut olayda, davacı vekili, davacı şirketin 2017-2018 yıllarına ait pay defteri, karar defteri ve genel kurul müzakere defterinin şirkete ait otelde bulunan ofisten laptop çantası içinde bulunduğu sırada çalındığını ileri sürmüş ise de, hırsızlık olayının gerçekleştiğine ilişkin şikayet üzerine Kemer Cumhuriyet Başsavcılığının…. soruşturma sayılı dosyası kapsamında ve davacı tarafından bildirilen delillerden hırsızlığın gerçekleştiği anlaşılmadığı gibi şirkete ait tutulması zorunlu olan defterlerin laptop çantası içerisinde bulundurulması nedeniyle tacirin belgelerinin muhafazasında gerekli dikkat ve özeni göstermediği, İlk Derece Mahkemesi tarafından da benzer gerekçe ile davanın reddine karar verildiği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır….” şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2021/39920 Soruşturma, 2021/39691 Karar sayılı dosyası kapsamında ve davacı tarafından bildirilen delillerden hırsızlığın gerçekleştiği hususunda somut bir delilin bulunmadığı, savcılık kovuşturmaya yer olmadığı kararının içeriğine göre de söz konusu şikayet hakkında somut delil bulunmadığından kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği dikkate alınarak, şirkete ait tutulması zorunlu olan bilgi, belge ve defterlerin muhafazasında davacı tarafın gerekli dikkat ve özeni göstermediği, kanun da tarif edildiği şekilde tacirin iradesi dışında bir zayii halinin mevcut olduğu iddiasının ispat edilmediği (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2018/1891 Esas, 2018/1291 Karar sayılı ilamı) bu haliyle, TTK’nın 82/(7) maddesindeki koşulların oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, yukarıda esas numarası yazılı dosyadan 05/12/2022 tarihli kararla davalarının reddine hükmedilmiş olup işbu kararın istinaf kanun yoluyla incelenerek davalarının kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, Yerel mahkeme ilamının hukuka aykırı olduğunu, birtakım muhasebe evraklarının müvekkilinin iradesi dışında elinden çıkması sebebiyle ikame ettikleri Zayi Belgesi istemli davaları reddedilmişse de kanun hükmünün açık olup müvekkilinin aynen kanunun gösterdiği doğrultuda tüm önlemleri aldığını, Dosyadan alınan Bilirkişi raporunda da bu durumun tevsik edilmiş olup TTK m. 82 gereği, Kaybolan Ticari Defter ve Belgeler için Zayi belgesi taleplerinin; İşbu dava da kanuna uygun şekilde; bizzat tacir tarafından istenmesi, ziyaın öğrenildiği tarihten itibaren 15 (onbeş) gün içinde yapılması, ticari işletmenin bulunduğu yerdeki yetkili mahkemeden istenme, sadece tacirin saklamakla mükellef olduğu defter ve belgeler için istenme, zayi belgesi talep edilen ticari defterlerin kullanılmış veya kullanılmaya başlanılmış olması, saklama hususunda “basiretli bir tacir” olmanın gerektirdiği bütün önlem ve tedbirlerin alınmış olması, kaybolan defter ve belgelerin işletmeyle bağdaşmayacak bir yerde saklanmamış olması, mücbir sebep ile defterlerin kaybolması arasında, zaman, mekan, sebep, sonuç ilişkileri yönünden, makul ve mantıksal bir ilişkinin kurulabilmesi, defter ve belgelerin kaybolmasını mucip olayın meydana gelmesinde, zayi belgesi verilmesini isteyen tacirin maddi ya da manevi bir katkısının ve kusurunun olmaması koşullarının gerçekleştiğini, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere müvekkilinin üzerine düşen tüm sorumlulukları üstlenerek basiretli bir tacir gibi davrandığını ve yaşanan olay neticesindeki yükümlülüklerinin tamamını ifa ettiğini, Müvekkili ve babası arasında yaşanan sorunlar nedeni ile baba … tarafından müvekkilinin şirket ofisine el konulduğunu, dosyada yer alan tutanaklarda görüleceği üzere ilk olarak 25.11.2019 tarihinde müvekkili …’a karşı can ve mal güvenliği olmadığı için koruma kararı aldırdığını ve iş yerini terk etmek zorunda kaldığını; akabinde 10.12.2019 tarihinde ofisinin anahtarlarının değiştirildiğini öğrendiğini; …’nın şirket ofisinin anahtarlarını da değiştirerek müvekkilinin ofise girmesi ve ticari işletmesine ait evraklara erişimi engellediği olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığının sabit olduğunu; ilaveten dosyada mübrez Baba …’dan gelen mesajlarda, ses kayıtlarında da sabit olduğu üzere ticari defterlere, faturalara el konulduğunun, kötü niyetle ilgili makamlara şikayet edileceğinin alenen ikrar edildiğini; ayrıca dosyaya kazandırılan savcılık ve ceza dosyalarında da görüleceğini, müvekkilinin sadece ticari kayıtları değil, şirket merkezi, müvekkile ait araç dahil hepsine el konulmakla birlikte, can güvenliği olmayan müvekkili ve tanık …’ın uzaklaştırma kararı aldırarak can güvenliğini koruyabildiğini ve neticede …’ın iki ayrı dosyadan ceza aldığını, Müvekkilinin, dava konusu evrakların kayıp olduğu ve … tarafından el konulduğunu 27/12/2019 tarihinde öğrenmiş olup, dosyada mübrez tutanakta da görüleceği üzere müvekkili ve şirket Mali Müşaviri tarafından eksik evrakların tespit edildiğini; işbu kayıp belgeler için gazeteye ilan verilmiş olup, Yakacık Vergi dairesine de dilekçe ile ibraz edildiğini, Bu hususta dosyadan tanzim edilen Bilirkişi Raporunda; “… San. Tic. Ltd. Şti’nin tek Şirket ortağı ve münferiden temsile yetkili şirket Müdürü … tarafından imzalanan 27.12.2019 tarihli tutanakta, 2017 ve 2018 yıllarına ait tüm ticari defterler ve alış-satış faturalarının tamamı, vergiye esas belgeler ve sair her türlü belge ve evraklar, 2019 yılına ait … nolu, … nolu ve … nolu faturalar, 04/11/2019-15/11/2019 tarihleri arasındaki …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … nolu faturaların asıllarının iradeleri dışında zayi olduğuna dair tespit yapıldığı saptanmıştır. Dosyaya sunulan, bila tarihli Hürriyet Gazetesi’nin seri ilan sayfasında ki, ”… –…- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- …- … firmamızda kalması gereken faturaların nüshaları kayıptır ve …- …- …- …-…– … seri nolu faturaların tüm nüshaları kayıptır. Hükümsüzdür. Ayrıca 2017 ve 2018 ticari defterler ve vergiye esas tüm belgeler kayıptır. … San. Tic. Ltd. Şti. … V.D….“ ilanının verilmiş olduğu kaydi olarak tespit edilmiştir. Gelir İdaresi Başkanlığı Yakacık Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen 24.01.2020 tarihli …-250.02.01…]-E…. sayılı cevap yazısında, “Dairelerinin … vergi numarasında kayıtlı bulunan … Teknolojileri ve Lojistik Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin kanuni temsilcisi … T.C. nolu …’In tarh dosyası ve bilgisayar kayıtlarının tetkiki neticesinde; Mükellef adına düzenlenmiş herhangi bir vergi inceleme raporu veya karşıt inceleme bulunmamış olup, mükellefin 24/01/2020 tarihi itibariyle vergi cezasının bulunmadığı, mükellefin 08/01/2020 tarih ve 84627 sayılı dilekçesinde zayi olan faturaları dairelerine ibraz ettiği” bilgileri yer almaktadır. … Reklam Promosyon- … firmasından gelen 09.07.2020 tarihli cevap yazısında; “…’ın yetkilisi olduğu Yakacık Vergi Dairesi … Vergi Nolu … San. Tic. Ltd. Şti.’ne 23.01.2019 teslim tarihli …-… Seri numaralı 10 Cilt İrsaliyeli Fatura basılıp teslim edildiği” bilgileri yer almakta olup, söz konusu matbaanın İstanbul Defterdarlığı ile 18.07.2018 tarih ve 2431 sayı ile anlaşmasının olduğu tespit edilmiştir. Kadıköy …. Noterliği’nden gelen 08.09.2020 tarihli … sayılı cevap yazısında, davacının kanuni temsilcisi olduğu … San. Tic. Ltd. Şti.’nin ilk tescil tarihinin 17.01.2017 olduğu ve dökümü yapılan Ticari defterleri Noterliklerinde tasdik ettirdiği bilgileri yer almaktadır. Davacı yanın sunduğu ticari defterlerin TTK hükümlerine göre gerekli açılış onayına sahip olmakla birlikte kapanış (ibraz) tasdikleri yönünden de gerekli onaya sahip olduğu, davacı yana ait ticari defterlerinin delil olarak takdiri hakkındaki kararın Sayın Mahkemenize ait bulunduğu kanaatine varılmıştır.” denildiğini, Tüm yasal süreçlere riayet edildiğinin ayrı ayrı tevsik edildiği olaya ilişkin ayrıca: “Şirketin 2017 ve2018 yılına ait adına düzenlenmiş tüm alış ve gider faturalarının zayi olduğu,..” tespit edildiğinden davanın kabulü ile; 2017 ve 2018 yıllarına ait tüm ticari defterler ve alış-satış faturalarının tamamı, vergiye esas belgeler ve sair her türlü belge ve evraklar ile 2019 yılına ait … nolu, … nolu ve … nolu faturalar, 04/11/2019-15/11/2019 tarihleri arasındaki …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … nolu faturaların aslının zayi olduğuna dair taraflarına zayi belgesinin verilmesi gerektiğini, Yerel Mahkemenin davalarının reddine ilişkin gerekçesinde; “Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2021/39920 Soruşturma, … Karar sayılı dosyası kapsamında ve davacı tarafından bildirilen delillerden hırsızlığın gerçekleştiği hususunda somut bir delilin bulunmadığı, savcılık kovuşturmaya yer olmadığı kararının içeriğine göre de söz konusu şikayet hakkında somut delil bulunmadığından kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği dikkate alınarak, şirkete ait tutulması zorunlu olan bilgi, belge ve defterlerin muhafazasında davacı tarafın gerekli dikkat ve özeni göstermediği, kanun da tarif edildiği şekilde tacirin iradesi dışında bir zayii halinin mevcut olduğu iddiasının ispat edilmediği (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2018/1891 Esas, 2018/1291 Karar sayılı ilamı) bu haliyle, TTK’nın 82/(7) maddesindeki koşulların oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.” şeklinde gerekçelendirildiğini ancak amir kanun hükümlerine göre ceza yargılamasının sonucu hukuk hakimini bağlamayacağı açık olmasına rağmen tüm yasal delillerine ve kanunun aradığı şartlar oluşması dikkate alınmaksızın salt hırsızlık suçunun kovuşturulmadığı gerekçe gösterilerek davalarının reddinin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/4-1008 E. 2014/490 K. Ve 09.04.2014 sayılı kararında; Öncelikle, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, eş söyleyişle; ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusu üzerinde durulmasında yarar vardır: Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde düzenlenmiş olup; hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını; öngörmesi esasına dayanmaktadır. 818 Sayılı B.K.nun “Ceza Hukukuyla Medeni Hukuk Arasında Münasebet” başlıklı 53. maddesinde: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmü yer almaktadır (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi hükmü de paralel bir düzenlemeyi içermektedir.). şeklindeki kararı Yerel Mahkemenin salt hırsızlık suçunun kovuşturulmamasını gerekçe göstererek davalarının reddine karar veremeyeceğin izahtan vareste olduğunu, Ceza yargılamasına tarafların akraba olması, oldukça etkili olduğundan maddi gerçeğin yeteri kadar araştırılamadığını ve yine tekrarla müvekkilinin zayi olan belgeler için tanık, yazılı delil, gerekli ilanlar hepsi dahil basiretli olma yolunda tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, Bu itibarla kanunun aradığı tüm şartların müvekkili tarafından yerine getirilmiş olup müvekkilinin mağdur edildiğini; bu olay sebebiyle bir de sorumluluğunu aşacak şekilde ticari yönden mağduriyetinin artmaması için söz konusu kayıp belgeler hakkında zayi belgesi verilmesini talep ettiklerini, İleri sürerek, Yukarıda arz ve izah olunan ve resen gözetilecek nedenlerle, istinaf taleplerinin kabulü ile, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, 2017 ve 2018 yıllarına ait tüm ticari defterler ve alış-satış faturalarının tamamı, vergiye esas belgeler ve sair her türlü belge ve evraklar, 2019 yılına ait … nolu, … nolu, … nolu faturalar ve 04-15.11.2019 tarihleri arasındaki …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … faturaların aslı, zayi olduğuna dair taraflarına zayi belgesi verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; 6102 Sayılı TTK’nun 82/7 maddesine dayalı zayi belgesi verilmesi istemine ilişkin olup, davacının yetkili bulunduğu şirkete ait ve kaybolduğu iddia olunan 2017 ve 2018 yıllarına ait tüm ticari defterler ve alış-satış faturalarının tamamı, vergiye esas belgeler ve sair her türlü belge ve evraklar, 2019 yılına ait … nolu, … nolu, … nolu faturalar ve 04-15.11.2019 tarihleri arasındaki …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … faturaların aslı yönünden zayi belgesi talebinde bulunmuş, mahkemece yukarıda belirtilen gerekçelerle talebin reddine karar verilmiştir. Somut olayda; davacının babası ile aralarında sorunlar bulunduğunu, davacının babası … tarafından, davacını yetkilisi olduğu … Mah. … Paşa Sk …. Blok K:.. D:… Kartal/İSTANBUL adresinde ki … Lojistik Sanayi Ticaret Limited Şirketi ünvanlı şirket ofisine el konulduğunu, ofisin anahtarlarını da değiştirerek davacının ofise girmesinin ve ticari işletmesine ait evraklara erişimi engellendiğini, 10/12/2019 tarihinde ofisinin anahtarlarının değiştirildiğinin öğrenildiğini, ancak zayi belgesi verilmesi talebine konu evrak kayıp olduğu ve … tarafından el konulduğu ise 27/12/2019 tarihinde öğrenildiğini, müvekkili ve şirket mali müşaviri tarafından eksik evrakın tespit edilerek, kayıp belgeler için gazeteye ilan verildiğini, Yakacık Vergi dairesine de dilekçe kayıp evrak tutanağının ibraz edildiğini ileri sürdüğü, davacının yetkilisi olduğu şirketin saklamakla yükümlü olduğu ticari defter ve belgeler ile faturalar yönünden zayi belgesi verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından gösterilen deliller toplanmış, davacı şirketin iptali talep edilen ticaeri defter ve belgelerin tasdik bilgileri, iptali talep edilen faturaların matbaa basım bilgileri, şirketin SGK ve Vergi Borcu bulunmadığına dair yazı cevapları, davacının yetkilisi olduğu şirket muhasebecisi tarafından tutulan tutanak, delil olarak bildirilen ceza ve soruşturma dosyaları gazeteye verilen kayıp ilanı dosya arasına alınmış, mali müşavir bilirkişiye rapor aldırılmıştır. 6102 Sayılı Kanunun 82/7. maddesi “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebileceği davanın hasımsız olarak açılacağı belirtilmektedir. Tacir olan davacının 6102 Sayılı TTK. 82/7. maddesinden yararlanabilmesi için ticari defter ve kayıtlarının korunması amacıyla gereken dikkat ve özeni göstermiş bulunması ve ziyanın, onun iradesi dışında meydana gelmiş olması gerekmektedir. Davanın, davacının yetkilisi olduğu şirket adresinin bulunduğu yer itibariyle yetkili mahkemede ve 15 günlük hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır. Dosyaya mübrez ceza dava ve soruşturma dosyaları, whatsapp yazışmaları kapsamından davacı ile babası … arasında husumet bulunduğu, davacının babası tarafından el konulduğu ve akabinde kaybolduğunu iddia ettiği defter belge ve faturalar bakımından babası hakkında, ziyaın öğrenildiği iddia olunan 27/12/2019 tarihinden bir yıldan fazla süre sonra 24/01/2021 havale tarihli şikayet dilekçesi ile şikayetçi olduğu, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2021/39920 Soruşturma sayılı dosyasında; hırsızlığın gerçekleştiği hususunda somut bir delilin bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, karara yapılan itirazın ise reddedildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından; zayi olduğu iddia olunan defter belge ve faturaların dava dışı … elinde olduğu iddia ediliyor ise, menkulün iadesine yönelik hasımlı dava açılması zorunludur. Bu iddia çekişmesiz yargı işi olarak dinlenemez. Davacı tarafından yetkilisi olduğu şirket defterlerinin başka şekilde kaybolduğu iddia ediliyor ise; yetkilisi olduğu şirketin basiretli bir tacir gibi davranarak ticari defter ve belgelerini korumak için gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini, tüm özeni göstermesine rağmen kaçınılmaz sebeplerle zayii olgusunun gerçekleştiğini ispat etmesi gerekmektedir. Bu hususun ispat edilememiş olması karşısında, ilk derece mahkemesi tarafından, davacının yetkilisi olduğu şirketin ticari defter ve kayıtları korumak için gereken dikkat ve özeni göstermediği, zayi belgesi verilmesi koşullarının oluşmadığı yönündeki kabulü isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve kanuna uygun olup, kamu düzenine aykırılık da mevcut olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/05/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.