Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/226 E. 2023/956 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/226 Esas
KARAR NO: 2023/956 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/516 Esas – 2022/891 Karar
TARİH: 16/11/2022
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 08/06/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, terör soruşturması neticesinde TMSF kayyumlarının atanması ile oluşturulan yeni yönetiminden önceki yöneticilerinin sadece işlem açıklamasına “hisse devir avansı” ibaresi koyarak davalı tarafa gönderdiği ücretin maddi amacının, şirket kayıtlarında yapılan incelemelerde ne ticari bir anlaşma ne de görüşme tutanakları şeklinde ortaya çıkmadığını, müvekkili şirketin hacmindeki bir Holdingin eski yönetiminin, dava konusu meblağı hiçbir kaydı dayanak olmadan sadece hisse devir avansı ibaresi ile göndermiş olmasının mevcut hisse devir anlaşmasına dair hiçbir kayıt bulunmamasını ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, buna göre hisse devir avansı ödemesi altında gönderilen bedel karşılığında müvekkili şirketin hiçbir kazanımı olmadığı gibi davalı tarafın söz konusu bedel karşılığının müvekkili şirkete nasıl bir kazandırma yapmış olduğu ya da ödemenin nasıl bir maddi sorumluluğa dayandığının anlaşılamadığını, müvekkilinin davalının yönetim kurulu başkanı ve çoğunluk hissedarı olduğu … San. ve Tic. A.Ş. hisselerinin alımı konusunda davalının 26.05.2016 tarihinde davalı tarafın hesabına 200.000 USD tutarındaki bedeli havale ettiğini, işlem açıklaması “hisse devir avansı” olan bu ödeme sonunda ise müvekkili şirkete atfedilecek hiçbir kusur bulunmadığı halde ne bir hisse devri gerçekleştirildiğini ne de hisse devrinden dönülmesi sebebiyle müvekkili şirkete bildirimde bulunulmadığını, müvekkili şirkete atanmış olan yeni yönetim tarafından 26.05.2016 tarihinde hisse alım avansı adı altında ödenmiş olan 200.000 USD tutarındaki bedelin, hisse alım işleminin müvekkili şirketin bir kusuru olmaksızın gerçekleşmemesi sebebiyle davalı tarafından iade edilmesinin talep olunduğunu, buna ilişkin olarak da müvekkili şirket tarafından Kadıköy … Noterliğinin 31.01.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı tarafa ihtarname keşide edildiğini, ihtara cevaben davalı tarafça müvekkili şirkete Bakırköy … Noterliğinin 07.02.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, söz konusu ihtarnamede, tarafların hisse satışı konusunda anlaştıkları, ödemenin buna binaen yapıldığı ve sözleşme bedelinin ödenerek şirket hisselerini devralınması gerektiğinin belirtildiğini, taraflar arasında akdedilmiş bir hisse devir sözleşmesinin bulunmadığını, hisse alım avansı olarak verilmiş olan 200,000 USD ‘nin sözleşmenin varlığını kanıt teşkil edecek ve tarafları işbu sözleşme ile bağlayacak mahiyette olmadığını, ortada geçerli bir sözleşme olabilmesi için karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının gerektiğini, ancak müvekkili şirketin söz konusu şirkete ait hisselerin alımı konusunda karşı tarafla anlaşmasının bulunmadığını, bu sebeple olmayan bir sözleşmenin bedeli ödenmediğinden bahisle zarar iddiasında bulunmanın ve müvekkili şirketi ifaya zorlamanın hukuk düzeni tarafından korunmasının mümkün olmadığını, söz konusu şirkete ait hisse devri gerçekleşmediğinden davalının müvekkili şirketin ödemiş olduğu 200.000 USD tutarının dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacak şekilde haksız ve dayanaksız olarak iade etmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan takibe yapılan kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamının gerektiğini belirterek borçlu davalının haksız olan itirazının iptali ile takibin devamına, likit olan alacağa haksız olarak itiraz eden davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin 25 MW HES projelerinin hak sahibi olan … San. ve Tic. A.Ş.” yetkilisi ve hissedarı olduğunu, davacı ile müvekkili … San. ve Tic. A.Ş. ye ait hisselerin satışı konusunda 3.500.000 $ Amerikan Doları bedelle anlaştıklarını, TBK göre taraflar arasında sözleşmenin kurulabilmesi için yazılı olmasına gerek olmadığını, icap ve kabul aşamasıyla birlikte taraflar arasında sözlü akit ile de yapılabileceğini, dava konusu olayda davalı müvekkilinin yetkilisi olduğu … şirketine ait hisselerini satmak istediğini, davacının da bu hisseleri satın almaya talip olduğunu, tarafların hisseleri 3.500.000 $ Amerikan dolarına satmak ve satın almakta karşılıklı olarak mutabık kaldıklarını, anlaşmanın her iki tarafı da bağlayıcı olması bakımından davacının anlaşmaya uygun olarak davalı müvekkilinin hesabına 26.05.2016 tarihinde 200.000 Amerikan dolarını “… San. ve Tic. A.Ş. hisse alım avansı” açıklamasıyla hisse alım avansı ödemesi yaptığını, davalı müvekkilinin davacı ile anlaşma yapılması ve avans ödenmesi nedeniyle başka alıcılarla satış görüşmelerini durdurduğunu, davacının hisse alım avansını ödedikten sonra davalı müvekkilinin yetkilisi olduğu … şirketinin hisse satışı konusunda bağladığını ve yaklaşık 2 yıl boyunca oyaladığını, davalının müvekkilinin sözleşme bedelinin ödenmesi ve hisse devirleri için 2 yıl beklediğini, davacının aradan geçen iki yılın sonunda gerekçesiz olarak hisse alımından vazgeçtiğini bildirerek ödemiş olduğu 200.000 Amerikan Dolarını geri istediğini, davalı müvekkilinin Bakırköy … Noterliğinin 07.02.2018 tarihli ve … sayılı ihtarnamesiyle cevap verdiğini şu gerekçelerle davacının talebine itiraz ettiğini, hisse alım avansının ödenmesinden beri geçen üç yıllık süreç ve gelinen aşamada ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar itibariyle 25 MW HES projelerinin başka alıcılara satılmasının imkanının kalmadığını, davacının anlaşmaya uymadığını, davalının yetkilisi olduğu … şirketinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, uğranılan zararın davacı tarafından giderilmediğini, 26.05.2016 tarihinde davacı ile hisselerin satışı konusunda anlaşıldığı halde aradan geçen süreçte dolar kurunda yaşanan artışlar ve HES projelerinin zamanında faaliyete geçememesi nedeniyle projelerin değer kaybettiğini, … şirketinin 25 MW HES projelerinin 26.05.2016 tarihindeki değeri ile davacının hisse alımından vazgeçtiği tarihteki hisse değerlerinin belirlenmesi ve belirlenen değerler arasındaki farkın davalı karşı davacı müvekkili şirketin zararı olarak tespit edilmesi ve davacı/karşı davalıdan dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğini, sözleşmeden kaynaklı olarak davalının ve yetkilisi oluğu … şirketine atfedilebilecek hiçbir kusur ve eksikliğin bulunmadığını belirterek haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın esastan reddine, karşı davanın kabulüyle fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere şimdilik 25.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davacı/karşı davalıdan tahsiline, yargılama giderleriyle yasal vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/11/2022 tarih 2022/516 Esas 2022/891 Karar sayılı kararında; “….Dosya kapsamına göre; davacı tarafından hisse devir avansı adı altında davalıya yapılan 200.000 USD ödemenin ihtilafsız olduğu, dosyadaki dekont, davacının ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğu, buna göre; davacı tarafından davalı adına “… Tic. A.Ş. Hisse Alım Avansı” açıklaması ile 200.000 USD ödeme yapıldığı, taraflar arasında bunun dışında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı taraf 15/02/2021 tarihli dilekçe ile; davacının kendisine gönderdiği 200.000 USD hisse bedelinin havale tarihi olan 26/05/2016 tarihinde aynı gün davalı tarafça kendisi aleyhine takibe konu edilen 600.000 TL. Bedelli senedin düzenlenmiş olduğunu, davacı ile davalı arasında bu hisse bedeli avansı ödemesi dışında başkaca bir ticari ilişki, alışveriş mevcut olmadığını, 26/05/2016 tarihinde dolar kuru üzerinden yapılacak hesaplamada 200.000 USD’nin tam olarak davalının düzenlediği 600.000 TL. bedelli senede karşılık geldiğini, davacı tarafa yemin teklifi hakkını saklı tuttuklarını, icra yoluyla davacıya ödenen 600.000 TL. bedelli kambiyo senedinin davacının ticari defterlerinde hangi alacağa istinaden tahsil edildiği hususunun bilirkişi tarafından araştırılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporuna göre, davacının ticari defter ve kayıtlarında davalı ile aralarında hisse alım avansı için yapılan havale dışında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle davalı tarafa dilekçesinde belirttiği yemin teklifi ile ilgili açıklama yapması, hangi konuda kime ne konuda yemin teklif ettiğini beyan etmesi için süre verilmiştir.Davalı tarafından sunulan 15/06/2021 tarihli dilekçe ile; ” davacı tarafa 26/05/2016 tarihli havale ile 200.000 USD gönderen davacı şirketin, bu paranın teminatını teşkil etmek üzere, davalı …’in borçlu sıfatıyla ortağı olduğu … Tic.Ltd.Şti. nin avalist sıfatıyla imzaladığı, 26/05/2016 tanzim tarihli 600.000 TL. bedelli kambiyo senedini teminat amaçlı olarak almadıklarına, bu senedin ayrı bir ticari alacaktan kaynaklandığına dair yemin etmesi” hususunda yemin teklif ettiği anlaşılmıştır. Mahkememizce 09/07/2021 tarihli ara karar ile, davalının yemin teklif ettiği hususlarla ilgili yemin metni tanzim edilerek HMK.nun 228/2 maddesine göre gerekli ihtaratlar yapılmak suretiyle davacı tarafa yemin davetiyesi tebliğ edilmiştir. Davacı taraf 08/09/2021 tarihli dilekçe ile; yemin teklifine icabet etmeyeceklerini, yemin teklif edilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, davacı şirket yönetimin TMSF tarafından atandığını, mevcut yönetimin davaya konu ve davacının iddia ettiği senede konu işlemlerin yapıldığı tarihte mevcut olmadıklarını, hukuken kendilerine yemin teklif edilemeyeceğini, davalının iddia ettiği senedin, davanın tarafları ile ilgisinin bulunmadığını beyanla mahkemece verilen yemin teklifine ilişkin ara karardan rücu edilmesini talep etmiştir. İddiasına ispat edemeyen tarafın usulune uygun şekilde ve zamanında yemin deliline dayanmış ise yemin teklif etme hakkı olduğu, davacının 200.000 USD’yi davalıya havale ettiği ve avans olarak bu para gönderildikten sonra hisse satışının yapılmadığı hususunda uyuşmazlık olmadığı, davalı taraf 200.000 USD’nin davacı tarafça havale edildiği tarihte kendisi tarafından aynı tarihte 200.000 USD karşılığı 600.000 TL tutarındaki senedi teminat olarak verdiğini ve bu senedin de İstanbul Anadolu … İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konulması nedeniyle 14.11.2019 tarihinde sulh ve ibra olduklarını iddia ederek bu miktarın dava konusu alacaktan mahsubunu talep ettiği anlaşılmış olmakla, davacının ticari defterlerinde 600.000 TL tutarlı senetle ilgili tahsilatın yapıldığı anlaşılmakla ve davacının, bu senedin davalı ile başka bir ticari ilişki için verildiği yönünde bir iddiası olmadığı gibi, bu konuda kendisine teklif edilen yemine de icabet etmeyeceğini bildirdiği anlaşılmış olmakla ve yemini davalı tarafa da iade etmediği anlaşılmakla, dava aşamasında tahsil edildiği anlaşılan 600.000 TL tutarlı senedin 200.000 USD tutarlı havale karşılığı verildiği iddiasının davalı tarafından ispatlanmış kabul edilmesi gerektiği kanaatine varıldığından, davacının yemin ara kararından dönülmesi talebinin reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda, davaya konu edilen ve davacı tarafından davalıya havale edilen 200.000 USD’lik senetten dolayı davalının davacıya borçlu olduğu, ancak bu havale ile aynı tarihte tanzim edilen ve davalı tarafça ödenen 600.000 TL. lik senedin, hisse alım avansı olarak gönderilen paranın teminatı olarak davalıdan alındığı, bu senet nedeniyle yapılan ödemenin davacı alacağından mahsubu gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında itirazın kısmen iptali ile takibin 200.000 USD asıl alacak, 11.884,93 USD işlemiş faiz toplamı 211.884,93 USD alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, takipten itibaren asıl alacağa 3095 sayılı Yasanın 4/a maddesine göre faiz yürütülmesine, 2-Davalı tarafından İstanbul Anadolu …İcra Müdürülüğünün … Esas sayılı dosyasında takibe konu edilen 600.000 TL’nin davacıya 21.04.2020 tarihi itibariyle haricen ödendiği ve bu tutarın alacaktan mahsubu gerektiği görülmekle davalının bu dava açıldıktan sonra yaptığı 600.000 TL’lik ödemenin tahsilat sırasında İcra Müdürülüğünce nazara alınmasına, 3-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra-inkar tazminatı talebinin reddine, 4-Alınması gereken 79.056,22 TL karar harcına karşılık icra dosyasında alınan 6.042,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 73.013,51 TL harcın davalıdan tahsiliyle hazineye irad kaydına, 5-Davacı tarafından Kaldırma kararı öncesi ve sonrası yapılan; 2.000,00 TL bilirkişi gideri ve 256,00 TL posta gideri toplamı 2.256,00 TL’nin davanın kabul edilen kısmına isabet eden 2,143,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Tarafların dava şartı olması sebebiyle başvurdukları … Büro Dosya No, … arabuluculuk nolu arabuluculuk görüşmeleri neticesinde ödenen 1.320,00-TL nin davanın kabul-red kısmına isabet eden 1.254,00 TL’sinin davalıdan, 66,00 TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, 7-Davacı yararına, davanın kabul edilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 140.585,00TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 8-Davalı lehine davanın reddedilen kısmı üzerinden AAÜT uyarınca taktir edilen 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin 25 MW HES projelerinin hak sahibi olan … Ticaret A.Ş’nin yetkilisi ve hissedarı olduğunu, Davalı ile müvekkili … Ticaret A.Ş’ye ait hissselerin satışı konusunda 3.500.000 $ bedelle anlaştıklarını, Dava konusu olayda da müvekkili, yetkilisi olduğu … Ticaret A.Ş’ ne ait hisseleri satmak istediğini, davacı da bu hisseleri satın almaya talip olduğunu, taraflar, hisseleri 3.500.000 (üçmilyonbeşyüzbin) $ Amerikan Dolarına satmakta ve satın almakta karşılıklı olarak mutabık kaldıklarını, taraflar arasındaki bu anlaşmanın ihtilaf konusu olmadığını, Anlaşmanın her iki tarafı da bağlayıcı olması bakımından davacı, anlaşmaya uygun olarak davalı müvekkilinin hesabına 26.05.2016 tarihinde 200.000 (ikiyüzbin) $ Amerikan Dolarını “… Ticaret A.ş. Hisse Alım Avansı” açıklamasıyla hisse alım avansı ödemesi yaptığını, davacı, aynı tarihte teminat amaçlı olarak; müvekkili …’ nın borçlu sıfatıyla, geçmiş yıllarda ortağı olduğu … Ticaret Ltd. Şti. adına ise avalist sıfatıyla imzaladığı 26.05.2016 tanzim tarihli 600.000 (Altıyüzbin) TL bedelli kambiyo senedini davalı müvekkilinden aldığını, Müvekkili davacı ile anlaşma yapılması ve avans ödenmesi nedeniyle başka alıcılarla satış görüşmelerini durdurduğunu, Davacı, hisse alım avansını ödedikten sonra, davalı müvekkilinin yetkilisi olduğu … Ticaret A.Ş’ ni hisse satışı konusunda bağlandığını ve iki (2) yıl boyunca oyalandığını, davalı müvekkili, sözleşme bedelinin ödenmesi ve hisse devirleri için iki yıl davacıyı beklediğini, Davacının, aradan geçen iki yılın sonunda gerekçesiz olarak hisse alımından vazgeçtiğini bildirerek ödediği 200.000 $ Amerikan Doları “… Ticaret A.Ş Hisse Alım Avansı” nı geri istediğini, Davalı müvekkili, Bakırköy … Noterliğinin 07.02.2018 tarihli ve … sayılı ihtarnamesiyle cevap verdiğini ve davacının talebine itiraz ettiklerini, hisse alım avansının ödenmesinden beri geçen üç yıllık süreç ve gelinen aşamada ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullar itibariyle 25 MW HES projelerinin başka alıcılara satılması imkanı kalmadığını, davacı anlaşmaya uymadığını, davalı müvekkilinin ve yetkilisi olduğu … Ticaret A.Ş.’nin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, uğranılan zararın, davacı tarafından giderilmediğini, Davalı müvekkili 26.05.2016 tarihinde davacı ile hisselerin satışı konusunda 3.500.000 $ Amerikan Dolarına anlaştığı halde, aradan geçen süreçte dolar kurunda yaşanan artışlar ve HES projelerinin zamanında faaliyete geçememesi nedeniyle projelerin değerini kaybettiğini, … Ticaret A.Ş’ nin 25 MW HES projelerinin 26.05.2016 tarihindeki değeri ile davacının hisse alımından vazgeçtiği tarihteki hisse değerlerinin belirlenmesi ve belirlenen değerler arasındaki farkın müvekkilinin zararı olarak tespit edilmesi ve dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsil için İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2021/85 E sayılı dava açıldığını ve dava halen derdest olduğunu, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesindeki 2021/85 E sayılı davanın işbu davada bekletici mesele yapılması gerektiğine dair talebin ilk derece mahkemesi tarafından kabul edilmediğini, tarafları ve konusu aynı olan ve birbiriyle doğrudan bağlantılı iki davanın bekletici mesele yapılmaması veya birleştirilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, Sözleşmeden kaynaklı olarak davalı müvekkiline yetkilisi olduğu … Ticaret A.Ş’ ye atfedilebilecek hiç bir kusur ve eksikliğin bulunmadığını, Davalı müvekkilinin, davacıya herhangi bir borcu olmadığını Aksine HES projesine dair şirket hisse satışının yapılamamasından dolayı uğranılan zarar nedeniyle davalı müvekkilinin, davacıdan alacaklı olduğunu, taraflar arasındaki ihtilafın yargılamayı gerektirdiğini, davacının icra-inkar ve kötüniyet tazminatı talebinin hukuki bir mesnedi bulunmadığını, Davacı ve müvekkilinin … Ticaret A.Ş’ ye ait hisselerini satın almak için anlaştığını ve anlaşmaya uygun olarak, davalı müvekkilinin hesabına 26.05.2016 tarihinde 200.000 $ Amerikan Dolarını “… TİCARET A.Ş. HİSSE ALIM AVANSI” açıklamasıyla hisse alım avansı ödemesi olarak göndermiş ve karşılığında teminat amaçlı yemin teklifine konu senedi aldığını, Dava konusu hisse bedeli avansının davalı müvekkiline ödendiği (26.05.2016) tarih ile icra takibine konulan 600.000.TL bedelli senedin davalı müvekkili tarafından davacıya verildiği tarih (26.05.2016) aynı gün olduğunu, müvekkili ile davacı arasında bu hisse bedeli avansı ödemesi dışında başkaca ticari ilişki, alışverişin mevcut olmadığını, Taraflar arasında bu davaya konu iş dışında, 26.05.2016 tanzim tarihli 600.000.TL bedelli kambiyo senedinin verilmesini gerektirecek başka bir ticari ilişki bulunmadığıın, senedin verildiği 26.05.2016 tarihindeki Dolar Kuru 2,95 – 3,00 TL civarında olup, o tarihteki 600.000 TL, 200.000 Amerikan Dolarına Karşılık geldiğini, Davacının bu senedi İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … E sayılı dosyasıyla icraya koyduğunu ve bedelini icra/haciz baskısı ile 14.11.2019 tarihli Sulh-İbra protokolüne istinaden tahsil ettiğini, taraflar arasında dava konusu ticari ilişki dışında başka bir ilişkisi bulunmadığını, Davacı, icra takibine koymak suretiyle bedelini tahsil ettiği senedin başka bir ticari ilişkiye karşılık alındığına dair herhangi bir beyanda bulunamadığını ve belge sunamadığını, davacı hem senedi hem de avans ödemesine dair banka dekontunu icra takibine koyarak mükerrer takip yaptığını, İcra yoluyla bedeli tahsil edilen senetle ilgili olarak, talep edilmeine rağmen; davacının ticari defterlerinde bu miktarın hangi alacağa istinaden tahsil edildiği, defterlere neye karşılık kaydedildiği, taraflar arasında dava konusu ticari ilişki dışında başkaca bir ticari ilişki olup olmadığı husunda bir araştırma yapılmadığını ve bu konuda bilirkişi incelemesi talebinin 10.05.2021 tarihli ara karar ile reddedildiğini Bilirkişi incelemesi talebinin reddi üzerine davacıya aynı konuda yemin teklif edildiğini, davacının yeminden kaçındığını, Davacının geriye dönük olarak Amerikan Doları alacağına TL’ ye uygulanan avans faizi oranı talebi ve bu talebe istinaden faiz alacağına karar verilmesi de hukuka aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesi yargılama neticesinde davacının tahsil ettiği ve mahsup edilen bedel ile faiz tutarı yönünden de hatalı ve hukuka aykırı hüküm kurduğunu, davacının hisse alım avansına karşılık aldığı ve icra yoluyla tahsil ettiği 600.000,00 TL senet bedeli, davacının defter kayıtlarına göre, aşağıdaki tarihlerde ödendiği halde ilk derece mahkemesi sanki ödemenin tamamı 21.04.2020 tarihinde yapılmış gibi hüküm kurduğunu ve TL olarak mahsubuna karar verdiğini, icra dairesi mahkemenin bu hükmüne göre davacının dolar alacağını güncel kur üzerinden yüksek şekilde hesaplayacak, ancak 600.000,00 TL’ lik ödemenin tamamını da TL olarak 21.04.2020 tarihine göre dosya borcundan mahsup edeceğini, bu durumun adalete ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemenin dosyayı bilirkişiye vererek her bir ödemenin yapıldığı tarihe göre bu ödemeleri dolara çevirtip, dolar olarak ilgili tarihlerde alacaktan mahsup etmesi veya dolar olarak mahsup edilmesine karar vermesi gerektiğini, İlk derece mahkemesi bunu yapmayarak, hukuka aykırı şekilde davalı müvekkilinin ödemiş olduğu her bir kısmı ve ödeme tarihlerini görmezden gelerek, ödenen paranın TL olarak son taksitin ödendiği tarih itibariyle dolar borcundan mahsup edilmesine karar vererek davalı müvekkilinin daha fazla kur farkı ve daha fazla faiz ödemesine, bir anlamda faize faiz ödemesine sebebiyet verdiğini, Bilirkişi raporunda faiz TCMB tarafından belirlenen kamu bankalarınca amerikan doları üzerinden açılan 1 yıla kadar vadeli döviz hesaplarına uygulanacağı bildirilen azami faiz oranları dikkate alınarak hatalı ve fahiş oran üzerinden hesaplandığını, bu faiz oranının merkez bankasının bilgi amaçlı olarak bildirdiği üst sınır tavan faiz oranı olduğunu, bu oranlar fiilen ödenen/uygulanan faiz oranını ifade etmediğini, 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi “…yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” hükmüne amir olduğunu, kamu bankaları tarafından fiilen ödenen/fiilen uygulanan faiz oranının kastedildiğini, iki faiz oranı arasında büyük fark olduğunu, Yerel mahkemenin kusurlu olan tarafın ihtarnamesinin tarihine göre zamanaşımını değerlendirmesi TMK md 2′ ye ve hukuka aykırı olduğunu, Davacı kusurlu olduğundan dava konusu olayda zamanaşımının hesabının hisse avansının gönderildiği 26.05.2016 tarihinden itibaren yapılması gerektiğini, itirazın iptali davasına konu 26.05.2016 tarihli havale dekontu içeriğindeki 200.000 (ikiyüzbin) $ Amerikan Doları hisse bedeli avansı ödemesi, icra takibinin yapıldığı 16.11.2018 tarihi itibariyle TBK md 82 sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında zamanaşımına uğradığını, Yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden de hatalar yapıldığını, davalı müvekkili lehine istinaf aşaması dahil yapılan yargılama giderlerine hükmedilmediğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dairemizin 09/06/2022 tarih ve 2022/53 Esas- 2022/932 Karar sayılı kaldırma kararından sonra mahkemece istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Dava, davacı tarafından davalı …’nın hissedarı olduğu dava dışı … Tic. A.Ş.’nin hisselerinin alımı için davalıya hisse devir bedeli avansı olarak ödenen 200.000,00-USD’nin, hisse devri yapılmadığından iadesi için başlatılan icra takibine vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Karşı dava ise, davacı/karşı davalının hisse alımından vazgeçmesi nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece 17/06/2020 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı ile karşı davanın tefrikine ve mahkemenin 2020/241 esasına kaydedilip bu esas üzerinden karşı davanın yürütülmesine karar verilmiştir. Asıl davada Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, taraflar arasında dava dışı … Ticaret A.Ş’ ye ait hisselerin satımı konusunda yazılı bir sözleşme olmadığı, icap ve kabule dayalı sözlü olarak anlaşıldığı, bu anlaşma uyarınca davacının, davalı banka hesabına 26.05.2016 tarihinde 200.000 (ikiyüzbin) USD “… TİCARET A.Ş. HİSSE ALIM AVANSI” açıklamasıyla hisse alım avansı ödemesi yaptığı, akabinde davacı tarafça hisselerin devralınmadığı anlaşılmıştır. Davacı tarafça davalı muhataba Kadıköy … Noterliğinden çekilen 31/01/2018 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile;” Taraflar arasında gerçekleştirilmeyen bir hisse alım işlemi için 26/05/2016 tarihinde tarafınıza 200.000 USD tutarında hisse alım avansı ödendiğini, söz konusu hisse alım işleminin herhangi bir kusuru olmaksızın gerçekleşmemesi nedeniyle ihtarnamenin tebliğinden itibaran 7 gün içerisinde 200.000 USD hisse alım avansının iade edilmesi,” hususu ihtaren bildirilmiştir. Davalı tarafça davacı muhataba Bakırköy … Noterliğinden çekilen 07/02/2018 tarih ve … yevmiye nolu cevabi ihtarname ile;”….Taraflar arasında … Ticaret A.Ş’ ne ait hisselerinin devri konusunda anlaşma yapıldığı ve 3,5 milyon USD satış bedeli konusunda tarafların mutabık kaldığını, 200.000 USD’nin de bu nedenle ödendiğini,bakiye paranın da kısa zamanda ödeneceğinin taahhüt edildiğini,sözleşmeden kaynaklı olarak kendilerinin hiç bir kusur ve eksiği bulunmamasına rağmen sözleşme bedelinin ödenmesi ve hisse devirleri için 2 yıldır bekledikleri halde bakiye bedelin ödenmediği ve hisselerin de devir alınmadığını, bakiye bedelin hemen ödenmesi ve hisselerin devir alınması , ödemesi geciken sözleşme bedeli nedeniyle oluşan zararlarının da ödenmesi, ” ihtaren bildirilmiştir. Dosyaya ibraz edilen banka dekontuna göre, davacı tarafça davalının banka hesabına 26.05.2016 tarihinde 200.000 (ikiyüzbin) USD “… TİCARET A.Ş. HİSSE ALIM AVANSI” açıklamasıyla hisse alım avansı ödemesi yapıldığı yazılıdır. Dekonttaki bu açıklama dava konusu ödemenin davalıya ait pay devri karşılığı yapıldığının ispatı için yeterlidir. Pay devrinin gerçekleşmediği konusunda da taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığına göre, alınan paranın iadesi gerekir. Davalı tarafından davacı aleyhine hisse devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle oluşan zararın tazmini talebiyle İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2021/85 E sayılı dosyası ile açılan davanın iş bu dava ile birlikte görülmesinin zorunlu olmadığı ve HMK. 166 maddesindeki şartlar oluşmadığından birleştirme talebinin yerinde görülmemesi, ayrıca o dosyanın beklenmesi eldeki davaya katkı sağlamayacağından bu dosyanın bekletici mesele yapılması talebininde reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. 3095 Sayılı yasanın 4/a maddesinde; ” Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır, ” hükmü düzenlenmiş olup bilirkişi raporunda bu düzenlemeye göre faiz hesabı yaptığı belirtilmiş olup mahkemece işlemiş faiz ve işleyecek faiz yönünden verilen karar usul ve yasaya uygun olup bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. TBK’nun 149 maddesinde de düzenlendiği üzere, zamanaşımı süresi alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, somut olayda alacağın, davacı tarafça davalı muhataba Kadıköy … Noterliğinden çekilen 31/01/2018 tarihli ihtarname ile muaccel olduğu, buna göre 16/11/2018 takip tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin hemüz dolmadığı anlaşıldığından, mahkemece zamanaşımı definin reddedilmesi usul ve yasaya uygun olup bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece davanın kabul ve ret oranına göre yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğinden bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir. Müzakere esnasında, taraflar arasındaki uyuşmazlığın şirket ortaklığından kaynaklanıp kaynaklanmadığı, HMK’nun 14/2 fıkrası uyarınca dava dışı … Tic. A.Ş. adresinin bulunduğu yer itibariyle Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin kesin yetkili olup olmadığı tartışılmış, çoğunluk tarafından; taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinden doğan devir borcunun ifa edilmediği, davacının şirket ortağı sıfatını kazanmadığı, HMK’nun 14/2 fıkrasının gerekçesinde açıklandığı şekilde, dava dışı şirketin kendi iç ilişkisine yönelik olarak bir ortağın diğer ortağa açtığı bir davanın mevcut olmadığı, uyuşmazlığın şirket ortağı olmayan davacı ile davalı arasındaki hisse devir sözleşmesinden kaynaklandığı, genel yetki kurallarının cari olduğu, kesin yetkinin mevcut olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalıdan alınması gereken 79.056,22.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 19.765,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 59.291,22.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 08/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Dava, davalı …’nın hissedarı olduğu dava dışı … Tic. A.Ş.’nin hisselerinin alımı konusunda davalıya 200.000 USD. nin hisse devri bedeli olarak avans olarak verildiği halde hisse devri yapılmadığından avans olarak verilen bedelin tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK 1521 ve HMK 14/2 maddesinde belirtildiği gibi şirket ortaklığından kaynaklandığı sabittir. HMK 14/2 maddesinde; ”Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir,” hükmü yer almaktadır. Hisse devir sözleşmesine konu dava dışı … Tic. A.Ş.’nin dosyada bulunan sicil kaydına göre tescilli faaliyet merkezi … Mahallesi, … …Sok., N. … ESENLER /İSTANBUL’dur. Davaya konu icra takibi ve dava İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü ve Ticaret Mahkemesinde açılıp görülmüştür. Somut olayda, Anonim Şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkin davada, HMK’ nın 14/2 maddesi gereğince ve dava dışı şirketin tescilli faaliyet merkezinin bulunduğu yer olan Bakırköy İcra Müdürlüğü ve Ticaret Mahkemeleri kesin yetkilidir. ( Yargıtay 11. HD 17/06/2019 T. 2019/2229 Esas – 2019/4442 Karar ) İİK’nun 50. Madde gereğince icra takiplerinde HMK’nun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanacağının açıkça düzenlenmiş olması; bu çerçevede mahkeme yönünden kesin yetkinin, icra takipleri içinde söz konusu olduğu; her ne kadar davalı borçlu icra takibine yetki yönünden itiraz etmemiş ise de; itiraz etmeme hallerinin yetkinin kesin olmadığı hallerde borçluları bağlayacağı, yetkisiz icra dairesinde yapılan takibi yetkili hale getireceği; fakat yetkinin kesin yetki olması halinde, yetkisiz icra dairesinde yapılan takip geçerli olmayacaktır. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/2528 Esas – 2020/570 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) HMK ‘nın 14/2,114/ç maddeleri gereğince istinafa konu karar kesin yetki kuralına aykırı olarak yetkisiz mahkeme tarafından görülüp karara bağlandığından HMK’nın 355. ve HMK’ nın 114/2 ve 115 maddeleri uyarınca resen değerlendirilip karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılmıyor ve muhalif kalıyorum. 08/06/2023