Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/2236 E. 2023/2096 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2236 Esas
KARAR NO : 2023/2096 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2023/495 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ : 18/09/2023 (Ara Karar)
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
KARAR TARİHİ: 28/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesi ile; tedbir talebi kapsamında davalı şirket müdürünün tedbiren öncelikle yönetim ve temsil yetkilerinin kısıtlanmasını, şirket zararının artmasının önüne geçilmesi için tedbiren … … Mah. Şubesi … nolu hesabın, … T.A.Ş. … Mah. Şubesi …. nolu hesapların ve … … Mah. Şubesi … hesap nolu hesapların başta olmak üzere müvekkilinin ortağı olduğu … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ‘nin tüm banka hesaplarının nakit para çekimi ve para transferi işlemlerinin durdurulması, davalı şirketin müdürü …’ın … nezdinde bulunan hesabının başta olmak üzere şirket hesaplarından transfer yaptığı tüm şahsi hesaplarının tedbiren nakit para çekimi ve para transferi işlemlerinin durdurulması karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 18/09/2023 Ara Karar Tarihli 2023/495 Esas sayılı ara kararında;”…..Dava, davalının, davacının hissedarı bulunduğu dava dışı …. Ltd. Şti. müdürlüğünden haklı nedenle azli istemine ilişkindir.Davacı vekilince, tedbir istemi yönünden ileri sürülen gerekçelere nazaran, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği, gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğabileceği yönünde Mahkememizde yeterli kanaat hasıl olmamakla HMK 389. maddesi koşullarının oluşmadığı değerlendirilmiş, tedbir talebinin reddine dair karar vermek gerekmiştir.”gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davalı …’ın, şirket hesaplarından kişisel hesaplarına transferler yapmaya devam ettiğini, bu hususun banka hesap hareketleri ve dekontlar gibi güçlü deliller ile sabit olduğunu, … Şirketinin internet ve mobil bankacılık kanallarının şifrelerinin, …’ın uhdesinde olduğunu, … Şirketi’nin, müşterek imza ile temsil ve ilzam olunduğunu, ekte sundukları hesap hareketlerinden görüleceği üzere şirket müdürü …’ın … Şirketi’nin hesaplarından sürekli şekilde şahsi hesaplarına transferler yapmaya devam ederek şirket hesaplarını boşalttığını; Davalı …’ın, … Şirketi’nin hesaplarından internet ve mobil şube kanallarının şifreleri kendisinde bulunduğu için şirketin hesaplarına ürün satışı, vs. sebeplerle gelen tutarları anlık olarak şirket hesabına girerek kendi şahsi hesaplarına transfer ettiğini, bu sebeple, … Şirketi’nin hesaplarına gelen tutarların şirketin borçlarının ve giderlerinin ödenmesi için kullanılamadan davacı … tarafından internet/mobil bankacılık kanalları üzerinden şahsi hesabına aktarıldığının tespit edildiğini, bu hususun, ekte sundukları … Şirketi’nin … Bankası A.Ş.nezdindeki 91180203-2 TL numaralı hesabına ilişkin hesap hareketleriyle sabit olduğunu;Davalının hukuka aykırı şekilde diğer ortak, şirketin diğer müdürü ve mali müşavirine haber bile vermeden tek başına yetkisiz şekilde eylemleri yüzünden … Şirketi’nin ödemelerini yapmakta zorlandığını adeta davalı … tarafından temerrüde düşürülmek istendiğini, … Şirketi’nin … A.Ş., … T.A.Ş. ve … Bankası A.Ş. nezdindeki hesaplarına gönderilen ödemelerin, şirket borçları ve giderleri için kullanılamadan hemen davacı … tarafından şirketin hesaplarına internet/mobil bankacılık kanalları şifreleri kendisinde olduğu için anlık olarak hesaplara erişim sağlayıp … Şirketi’nin hesaplarına gelen tutarları kendi şahsi hesabına transfer ettiğini;Gün içerisinde şirketin muhasebecisi tarafından şirketin aylık veya günlük ödemeleri veya ihtiyaçları için şirket hesaplarına gelen ödemeler kontrol edildiğinde, …’ın şirket hesaplarına önceden girdiği ve şirket hesaplarındaki bakiyeleri kendi hesaplarına transfer ederek şirketin hesaplarını boşalttığının tespit edildiğini, …’ın müdürlük görev ve yetkisini kötüye kullanarak hareket ettiği banka hesap hareketleri ile sabit olduğunu, bu kapsamda müvekkilleri tarafından savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, müvekkilleri tarafından yapılan suç duyurusu üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı 2023/191353 Soruşturma sayılı dosyasıyla soruşturma işlemlerine başlanıldığını, işbu soruşturma dosyasının halen derdest olduğunu; Müvekkiller tarafından davalı …’ın sözlü olarak uyarıldığını, şahsi hesaplarına keyfi ve tek taraflı, hukuka aykırı şekilde aktardığı tutarların şirkete iade edilmesini, boşaltılmış şirketin yeniden ihyası, ödemesi yaklaşan çekler için hazırlıklı olunması gerektiği, yapılandırmaya sokulan vergi borçlarının taksitlerinin aksatılmaması gerektiği, yapılandırmanın iptali halinde şirketin kamu borçları yönünden de bir felakete uğrayacağı konusunda çatışmadan kaçınan yapıcı bir üslup içerisinde beyan edilerek davalıya izah edilse de davalının, şu ahvalde şirketi batırmaya ve şirketin zaten oldukça kısıtlı olan imkanlarını kendisine tümüyle geçirmeye kararlı gözüktüğünü, ekte sunulmakta olan Ümraniye Vergi Dairesi tarafından tanzim ve tahakkuk edilen yapılandırma belgelerinden görüldüğü üzere 30.06.2023 vadeli yapılandırma borçları bulunmasına rağmen söz konusu ödemelerin yapılmamış olup; vergi borçlarının geciktirildiğini, VUK değişik madde gereği 31.07.2023 tarihine kadar yapılandırma borçları ödenmezse vergi dairesince cezalı tarhiyat yapılacak olup şirketin yapılandırması iptal edilerek şirketin maddi zarara sokulacağını;
Müvekkil …’ın, şirketin yarı hissesine sahip olmasına rağmen şirketin banka hesaplarında yapılan işlemlerin, muhasebe işlemleri hakkında davalı şirket müdüründen (bu müdürün alanına giren hususlarda) bilgi alamamakta olup ortalıklıktan doğan bilgi edinme ve inceleme hakkının hukuka aykırı şekilde engellendiğini, 6102 sayılı TTK tarafından şirket ortaklarına sağlanan en önemli haklardan biri olan bilgi alma, inceleme ve denetim hakkının davalı müdür tarafından orantısız şekilde engellenmekte olduğunu ve müdürün keyfi kısıtlamalarına tabi tutulduğunu; Türk Ticaret Kanunu’nun 630. Maddesinin 2. Fıkrası hükmüyle de sabit olduğu üzere şirket ortaklarından herhangi biri mahkemeye başvurarak şirket müdürünün azledilmesini yahut görev ve yetkilerinin kısıtlanmasını isteyebildiğini, yine, Türk Ticaret Kanunu’nun 630. Maddesinin 3. Fıkrasında haklı sebebin ne olduğunu açıkladığını, pek çok Yargıtay kararında ifade edildiği üzere şirket müdürünün şirket borçlarını zamanında ödememesi, kasıtlı olarak şirketi temerrüde düşürmesi ve bilhassa cebri icra ile karşı karşıya bırakması halinde haklı azil nedeni olduğunu, bunlara örnek olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/12858 E. 2018/4217 K. sayılı hükmü ile, haklılıklarını teyit etmekte olup, benzeri bir çok kararı ile Yargıtay’ın, bu hususu yerleşik bir görüş olarak benimsediğini;Yönetim ve temsil yetkisini gereği gibi kullanmayan ve bilhassa kasıtlı hareketleri ile şirketin zararına sebebiyet veren davalı …’ın … Şirketi’nin banka hesaplarındaki yetkisinin kaldırılması ve bu kapsamda … şirketinin hesaplarına ihtiyati tedbir kararı verilerek şirket hesaplarından para transfer işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini, … şirketinin ekonomik ve ticari olarak mahvına sebep olunmaması için; … … Mah. Şubesi … no’lu hesabın, … T.A.Ş. … Mah. Şubesi … no’lu hesaplarına, … A.Ş. … Mah. Şubesi … numaralı hesabına, ve … Şirketi’nin varsa tüm banka hesaplarının nakit para çekimi ve para transferi işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesini ve nihayetinde davanın kabulü ile davalı müdürün TTK m. 630 gereği şirket müdürlüğünden haklı nedenle azline karar verilmesi gerektiğini;Dairemizin takdir edeceği üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. Maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde denilerek, gecikme halinde ciddi bir zararın doğması halinde ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinin düzenlendiğini, dilekçe ekinde sundukları hesap hareketlerinde … Şirketi’nin hesaplarından …’ın hesaplarına peş peşe ve yüklü tutarlarda transferler yapıldığının rahatlıkla tespit edilebileceğini; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarında, banka dekontu, hesap hareketleri gibi tartışmasız deliller ile yaklaşık ispat ölçüsünün yerine getirilmiş sayılması gerektiğini vurguladığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 15.06.2017 tarihli, 2017/2036 Esas ve 2017/3795 Karar sayılı ilamında ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararına hükmedebilmek için gerekli olan yaklaşık ispat ölçüsü ile ilgili olarak;”…2- İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz talep edilebilmesinin koşulları sayılmıştır. İİK’nın 257. maddesine göre, ihtiyati haciz istenebilmesi için alacağın vadesinin gelmesi ve rehinle temin edilmemiş olması yeterlidir.Dairemizin yerleşik kararlarında da, ihtiyati hacze konu alacağın kesin olarak ispatı gerekmeyip, yaklaşık ispat yeterli kabul edilmektedir. Somut olayda, mahkemece aleyhine ihtiyati haciz istenen … Yönünden ihtiyati haciz talebinin yazılı gerekçe ile reddine karar verilmiş ise de, ihtiyati haciz talebine dayanak olarak gösterilen 25/03/2013 tarihli 45.530 Euro bedelli ve yine 25/03/2013 tarihli 186.000,00 TL bedelli banka dekontları sunulmuş olup üzerlerinde “… A.Ş. Hisse Devir Bedeli” açıklaması bulunmaktadır. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz talep edilebilmesinin koşulları sayılmıştır. İİK’nın 257. Maddesine göre, ihtiyati haciz istenebilmesi için alacağın vadesinin gelmesi ve rehinle temin edilmemiş olması yeterlidir. Dairemizin yerleşik kararlarında da, ihtiyati hacze konu alacağın kesin olarak ispatı gerekmeyip, yaklaşık ispat yeterli kabul edilmektedir. … Yönünden ihtiyati haciz talebinin sunulan banka dekontları ve miktarı nazara alınarak kabulü gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçe ile reddi doğru olmamış, temyiz eden ihtiyati haciz isteyenin … Yönünden temyiz isteminin kabulü ile hükmün … yönünden bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle ihtiyati haciz isteyen davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın ihtiyati haciz isteyen davacı yararına BOZULMASINA,..” şeklinde denilerek, yaklaşık ispat kuralı gereği sunulan banka dekontları ve alacağın miktarına bakılarak yaklaşık ispat ölçüsünün gerçekleştiğini ve ihtiyati haciz kararına hükmedilmesi gerektiğini vurguladığını beyanla;Yukarıda açıklanan nedenlerle ve resen dikkate alınacak hususlarla;Yerel mahkemece verilen ara kararın kaldırılmasını, … Şirketi’nin hesaplarına ihtiyati tedbir kararı verilerek şirket hesaplarından para transfer işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesini, … Şirketi’nin ekonomik ve ticari olarak mahvına sebep olunmaması için … … Mah. Şubesi … no’lu hesabın, … T.A.Ş. … Mah. Şubesi … no’lu hesaplarına, … A.Ş. … Mah. Şubesi … numaralı hesabına ve … Şirketi’nin varsa tüm banka hesaplarının nakit para çekimi ve para transferi işlemlerinin durdurulmasına karar verilmesini, son aşamada davanın kabulüne karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, TTK. 630 madde kapsamında açılan şirket yöneticisinin azli davasında ; 1-) Davalı şirket müdürünün tedbiren öncelikle yönetim ve temsil yetkilerinin kısıtlanmasına, müdürlük yetki ve görevlerinin sadece diğer müdürler üzerine veya Mahkemece re’sen seçilecek yönetim ve temsil kayyımı üzerine bırakılmasına, 2-) Şirket zararının artmasının önüne geçebilmesi için TEDBİREN … … Mah. Şubesi … no’lu hesabın, … T.A.Ş. … Mah. Şubesi … no’lu hesapların ve … … Mah. Şubesi … hesap no’lu hesaplar başta olmak üzere müvekkilin ortağı olduğu … LİMİTED ŞİRKETİ’nin tüm banka hesaplarının nakit para çekimi ve para transferi işlemlerinin durdurulmasına, 3-) Davalı şirket müdürü …’ın … nezdinde bulunan … iban nolu şahsi hesabı başta olmak üzere şirket hesaplarından transfer yaptığı tüm şahsi hesaplarının tedbiren nakit para çekimi ve para transferi işlemlerinin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir verilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6102 sayılı TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise; yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının öncelikle şirket müdürünün azlini gerektiren haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir. Haklı sebep kavramı Yasa maddesinde tanımlanmamıştır. Müdürün, kanun ve ana sözleşmenin kendisine yüklediği görevleri yapmaması haklı sebep oluşturacaktır. 6100 sayılı HMK’nın 389. maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir.
6100 sayılı HMK’nın 390. maddesine göre de: Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.Somut olaya döndüğümüzde, davacı tarafından ileri sürülen iddialar açılan eldeki davada iddia ve savunma doğrultusunda yapılacak yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sonucunda ortaya çıkacaktır. Henüz delillerin toplanmadığı, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya hakkın elde edilmesinin tamamen imkansız hale geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi bulunduğuna dair talep ve ara karar tarihi itibarı ile dosyada mübrez belge ve delillerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı gibi, asıl olanın şirketlerin ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesi olduğu, davalı şirketin organlarının tam olduğu, bu konuda eksiklik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Talep ve ara karar tarihi itibariyle henüz delillerin toplanmamış olması, mevcut delillere göre yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözönünde bulundurulduğunda; ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik verilen karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, 7-Dava dosyası dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.