Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/2234 E. 2023/2041 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2234
KARAR NO: 2023/2041
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/11/2023 ( Ara Karar Tarihi )
DOSYA NUMARASI: 2023/710 Esas (Derdest Dava Dosyası)
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik olarak gönderilen dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesi ile; taraflar arasında kömür alım satımı konusunda akdi bir ilişkinin bulunduğunu, davacı şirketin davalıya anlaşmaya konu miktar ile kömür temin etmeyi üstlendiğini, kömürleri temin edip davalıya teslim ettiklerini, karşılığında 11 adet fatura düzenlediklerini, bunlardan ilk faturanın 927.190,08 TL olarak ödendiğini, kalan 10 faturadan 8’ini dava konusu ettiklerini belirterek bu 8 faturadan dolayı 26.073.078,84 TL alacaklı olduklarını, alacak ödenmeyince icra takibi başlattıklarını, davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına haksız olarak itiraz edip, takibi durdurduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına, davalıdan %20 inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, dava ile birlikte dava miktarı üzerinden de teminatsız olarak davalının menkul, gayrimenkul ve 3. Şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/11/2023 tarih ve 2023/710 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” Mahkememizce ihtiyati haczin duruşmasız olarak ele alınmasına karar verilmiştir. Ancak; davada kambiyo senedi gibi bir delile dayanılmadığı, akdi ilişkiye dayalı bir icra takibinin söz konusu olduğu, icra takibine de davalının itiraz etmesi sebebi ile İİK 257 vd. Maddelerinde düzenlenen alacağın kuvvetle muhtemel olduğunun ispatı için davalının da vereceği cevabın değerlendirilmesi mahkememizce uygun bulunmuş, davalı cevabından sonra dosya ele alınmıştır. Davalı cevabında taraflar arasında bir cari ilişkinin bulunduğunu, bu nedenle alacak ve borcun belirlenmesi için tüm ilişkiye global olarak bakılması gerektiği, cari hesaplarında davacı taraf borçlu gözükmediklerini, davacıya yapılan birden çok ödemenin söz konusu olduğunu, kaldı ki iddia edilen bazı teslimatların da yapılmadığını ve yapıldığının karşı tarafça ispatının gerektiğini savunduğu, icra takibine itirazda haklı olduğunu savunduğu görülmüştür. İhtiyati haciz için vadesi gelmiş bir alacağın kuvvetle muhtemel olması ve rehin ile temin edilmemiş olması şarttır. Dava dilekçesi ve ekleri ile cevap dilekçesine nazaran davacının haklı olup olmadığı yargılama esnasında toplanacak deliller, ticari kayıtlar ve defterlerin incelenmesi sonucunda ortaya çıkacak durumlar, mal teslimi konusunda taraf ispatları ile belirlenecektir. Şu aşamada kuvvetle muhtemel bir alacaktan bahsedilemeyeceği için ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; “Davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dosyasında davalı-borçlunun menkul, gayrimenkul ve 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması talep edilmiş ise de 08/11/2023 tarihli karar ile ihtiyati haciz taleplerinin “şu aşamada kuvvetle muhtemel bir alacaktan bahsedilemeyeceği” gerekçesiyle reddedilmiş olduğunu, işbu usul ve yasaya aykırı kararın inceleme sonucu kaldırılması gerektiğini, Davalı yanın cevap dilekçesinde ikrar etmiş olduğu üzere taraflar arasında bir ticari ilişki mevcut olduğunu, dosyada mübrez diğer deliller ile birlikte değerlendirildiğinde takip konusu edilen faturaların işbu ticari ilişki sonucunda düzenlendiği hususunun açık olduğunu, Davalı-borçlu yanın cevap dilekçesinde ikrar edildiği üzere davalı şirket ile müvekkil şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, işbu hususun dosyada mevcut diğer tüm deliller ile de ( ticari defterlerde yer alan kayıtlar, düzenlenen faturalar, davalının müvekkile yaptığı ödemeler, tekrarlanan siparişlerin mevcudiyeti, taraflar arasında ticari ilişkinin kurulduğuna dair onaylı teklif metinleri, e-postalar, malların müvekkil şirket tarafından teslim edildiğine ilişkin sevk irsaliyeleri, fatura onay metinleri ) sabit halde olduğunu, Her ne kadar karşı yan cari hesabın takibe konu edilebileceğini ileri sürmüşse de; hukukumuzda cari hesap tutma zorunluluğu bulunmamakta olup davalı şirkete karşı düzenlenmiş olan elektronik faturaların icra takibine konu edilmiş olmasında bir sakınca bulunmadığını, davalı yanın cevap dilekçesinde ileri sürmüş olduğu tek iddianın cari hesabın icra takibine konu edilmesi gerektiği olup davalı yanın aslında bu savı ile de taraflar arasında süregelen bir ticari ilişkinin varlığını kabul etmiş durumda olduğunu, kaldı ki davalı yanın faturalara karşı hiçbir itirazı da olmadığını, cevap dilekçesinde yalnızca cari hesabın icra takibine konu edilmesi gerektiği, faturaların tek başına icra takibine konu edilemeyeceği gibi hukuki mesnetten yoksun iddialarda bulunulduğunu, Davalı yanın, her ne kadar cari hesabın icra takibine konu edilebileceğini ileri sürmüşse de, müvekkilin kendisine düzenlemiş olduğu faturalardan 927.190,08 TL bedelli faturanın ödemesini gerçekleştirmiş olduğunu, davalı yanın borca itiraz etmekte haksız oluşunun salt bu durumdan dahi anlaşılmakta olduğunu, İhtiyati haciz kararı verilmemesi halinde müvekkil şirketin ciddi bir zarara uğrama riski altında olacağını, toplam alacak miktarının 26.073.076,84 TL oluşu dikkate alındığında müvekkilin ne denli büyük bir zarara uğrayacağı hususunun açık olduğunu, dolayısıyla tüm bunlara rağmen yerel mahkeme tarafından, muhtemel alacaktan söz edilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, zira ihtiyati haciz ile amaçlananın kötü niyetli borçlunun mal kaçırma ihtimaline binaen oluşabilecek risklerin önüne geçerek alacaklının korunması olduğunu, müvekkil nezdinde maddi olarak telafisi imkansız zararlar doğmasına yol açabilecek haksız şekilde gerçekleştirilmiş borca itiraza karşı müvekkilin alacağının garanti altına alınabilmesi için ihtiyati haciz kararı verilmesinin elzem olduğunu, Hal böyle olunca; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/710 E. sayılı dosyasında 08/11/2023 tarihinde verilmiş olan ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılması ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etme zarureti hasıl olduğunu beyanla; Açıklanan nedenlerle; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/710 E. sayılı dosyasında 08/11/2023 tarihinde verilmiş olan ihtiyati haciz taleplerinin reddine ilişkin usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasını, Davalı borçlunun menkul, gayrimenkul ve 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine teminatsız ihtiyati haciz konulmasına , teminat hususunda aksi kanaat oluştuğu takdirde teminat karşılığında ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, dava ve icra takibi dayanağı faturalara konu ürünlerin davalıya satılıp teslim edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediği iddiası ile alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası da ihtiyati haciz kararı verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. İİK’nın 257/1. maddesinde;”Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmü, İİK’nın 258/1.maddesinde ise; “Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” hükmü yer almaktadır. Somut uyuşmazlıkta; ihtiyati haciz talep eden davacı vekili, dava ve icra takibi dayanağı faturalara konu ürünlerin davalıya satılıp teslim edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız itiraz edildiğini, haksız itirazın iptaline ve alacağın temini için ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş ve talep dayanağı olarak faturalar, mailler, sevk irsaliyeleri, onay formları, davalı tarafından ödenen fatura bedeline ilişkin banka dekontu, cari hesap dökümü sunulmuştur. Davacı vekili tarafından talep dayanağı olarak dava dilekçesi ekinde sunulan söz konusu belgeler davacının alacağını, alacak miktarını ve alacağın muaccel olduğunu bu aşamada yaklaşık olarak ispat eder nitelikte belge olmadığından ve yaklaşık ispat koşulu ve İİK’nın 257. Maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz koşulları oluşmadığından Mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme ara kararının gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Dava dosyası dairemize fiziki olarak gönderilmeyip elektronik olarak gönderilmiş olmakla; dairemiz kararının da ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden gönderilmesine, 7- Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.