Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/223 E. 2023/445 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/223 Esas
KARAR NO: 2023/445 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/989 Esas – 2022/1053 Karar
TARİHİ: 16/12/2022
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı … A.Ş . ile aralarında 02/04/2014 tarihinde protokol başlıklı Simsarlık – Tellalık hukuki ilişkisine ve alınacak komisyon ile yapılacak işe ilişkin bir sözleşme imzalandığını, davalı şirketin sözleşme ile dava dışı …’ın hissedarı olduğu … Limited Şirketi’indeki … payın tamamının kendi adına devrinin ve tescilinin sağlanmasını amaçladığını, davalı … A.Ş.’nin gerçekleştirmeyi amaçladığı hukuki işlemin yapılmasını temin amacıyla tarafların bir araya getirilmesi ve görüşerek anlaşmalarının sağlandığını, bu hizmete karşılık sözleşme ile davalı şirketin toplamı 1.000.000 ABD doları olmak üzere imza günü akabinde teminat bonosu karşılığında 500.000 ABD Doları ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, davalı şirket ile dava dışı …’ın yapacakları sözleşmeye göre taraflar edimlerini ifa edeceklerini ve bunun sonucunda da pay devir işleminin davalı şirkete tamamlanmasını müteakip iş bu sözleşme gereği 500.000 ABD dolarının ödeneceğini, teminat bonosunun da iade edileceğini, davalı şirketin komisyon ücreti olarak tellalık/simsarlık hizmeti karşılığı 1.000.000 ABD doları ödemesi, bunun 500.000 ABD Dolarının sözleşme-1 ve sözleşme-2 nin imzalanmasını takiben teminat bonosu karşılığı ödenmesi, bakiye kalan 500.000 ABD Dolarının ise, doğal olarak … ile yapacağı sözleşmenin tüm edimlerini tam ve eksiksiz ifa etmesi sonrası pay devir işleminin ticaret sicilinde yapılmasını müteakip ödenmesi kararlaştırılmış olup, teminat bonosu karşılığı 03/04/2014 tarihinde ödeme yapıldığını, komisyon ücreti olarak tellalık/simsarlık hizmeti olarak ödenecek olan toplam 1.000,000 ABD dolarlık ödeme, davalı şirket ile dava dışı … arasındaki görüşmelerde kararlaştırılmış olan meblağa dahil olmayıp, taraflar arasında yazılı tellalık-simsarlık sözleşmesi (Sözleşme-1) ile onun dışında tutulduğu hususunun açıkça sözleşme-1’de açıklandığını, tam iki taraflı sözleşmenin tarafı olan … A.Ş’nin dava dışı …’a, sözleşme ile ifa etmeyi yüklendiği tüm edimleri ve ödemeleri tam, eksiksiz ve zamanında yerine getirmekle sorumlu olduğunu, buna karşın, dava dışı …’ın da sorumluluğunun sözleşme ile kendisine yüklenilen kendi edimini aralarındaki sözleşme gereği yerine getirmek olduğunu, söz konusu işlemlerin yerine getirilmesini temin amacıyla dava dışı … ile huzurdaki davanın davalısı ve sözleşme ile kendi edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirme borcu altında olan … A.Ş. arasında Kadıköy …. Noterliği’nin 02/04/2014 tarih ve … yevmiye numaralı Taşınmaz Satış Vaadi ve Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi’nin imzalandığını, iş bu sözleşme ile …’ın sahibi olduğu … payın … A.Ş.’ye devredildiğini, iş bu sözleşme devam ederken … Limited Şirketi’nin sermayesinin 5.000,00 TL’den 10.000,00 TL’ye çıkartılması sebebiyle …’ın yine sahibi olduğu 3.800,00 TL karşılığı olan 152 payını da, Kadıköy … Noterliği’nin 08/07/2014 tarihli, … yevmiye numaralı Limited Şirket Esas Sermaye Pay Devri Sözleşmesi ile … A.Ş.’ye devrettiğini, dava dışı … ile davalı … A.Ş. arasında yapılan sözleşmeler gereği, davalı şirketin dava dışı …’a her ayın başında başlamak ve beşinci gününde olmak üzere teminat bonosu alarak aylık 7.000 ABD doları ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, hukuki süreç yürürken, davalı … A.Ş.’nin aylık 7.000 ABD doları ödeme edimini-borcunu Nisan 2014-Şubat 2015 ayları arasında …’a teminat bonusu almak suretiyle ödeyerek yerine getirdiğini, ancak sözleşmenin tarafı ve huzurdaki davanın davalısı … A.Ş.’nin, Mart 2015 tarihinden itibaren, aylık 7.000 ABD doları edimini yerine getirmediğini ve bu durum 9 ay sürdüğünü, bu süreçte davacı ve … tarafından davalı şirket defalarca uyarılmış ancak yine edimini ifa etmemesi üzerine dava dışı ancak pay devir sözleşmelerinin tarafı olan … davalı şirkete ihtarname gönderildiğini, ihtarname ile … A.Ş. ile arasındaki söz konusu tüm sözleşmelerin feshedildiğini, dava dışı …’ın, davalı … A.Ş. ile olan sözleşmeleri kapsamında tüm edimlerini tam, eksiksiz ve zamanında şirketin talepleri doğrultusunda yerine getirdiğini, buna karşın davalı şirketin kendi kusurlu davranışı ile aylık ödeme edimini kesin vadeye rağmen ifa etmeyerek sözleşmeden dönülmesine sebebiyet verdiğini, bunun sonucu olarak da, hukuki ilişkinin yerine getirilememe durumunun ortaya çıktığını ancak bu durumun, davalı şirketin kusurlu davranışı sonucu ortaya çıktığının açık olduğunu beyanla bir süre edimini ifa eden ancak daha sonra kasten kendi edimini ifa etmeyerek sözleşmelerin dava dışı … tarafından haklı nedenle feshedilmesine sebebiyet veren davalı … A.Ş. ile yapılmış olan sözleşme 1 gereği aradaki hukuki ilişkinin simsarlık – tellalık hukuki ilişkisine dayandığı ile alacak talep hakkının bu hukuki ilişkiden kaynaklı komisyon alacağı olduğunun tespitine, davalı şirketin kusurlu hareketi ile temerrüde düştüğü ve ifa imkansızlığına yol açması sebebiyle TBK madde 125/1’e istinaden sözleşmenin ifası halinde ödeyeceğini taahhüt ettiği komisyon – tellalık- simsarlık borcu olan 1.000.000 ABD dolarının ve dolar cinsine uygulanan en yüksek banka faizinin talep edilebileceğinin tespitine, ayrıca davalı şirketten gecikme sebebiyle de tazminat talep hakkının olduğu ile tazminat miktarının eda davasına esas teşkil edecek şekilde tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesinin 16/12/2022 tarih ve 2022/989 Esas 2022/1053 Karar sayılı kararında; “….Davacının, tespit istem konusu yapılan konu ile ilgili eda davası sonunda verilen hüküm ile, aynı zamanda dava konusu hukuki ilişkinin var olup olmadığı da tespit edilip, ondan sonra bu tespite dayalı olarak eda hükmü kurulacağından eda davası açılması mümkün olan hallerde de tespit davası açılmasında hukuki yararın mevcut olmadığı, Yargıtay’ın kararlı uygulamasına göre de eda davası açmak mümkün ise, tespit davası açılmayacağı ; ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2020/5482 Esas 2021/6882 sayılı kararı ) belirlenmekle; HMK’nun 106/2 ve 114/1-h maddeleri gereği davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. “gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkemenin karar oluşturma şeklinin Anayasanın 36’ıncı maddesi ile Avrupa Sözleşmesi’nin 6’ıncı maddelerinde yer alan hak arama hürriyeti ve hukuki dinlenilme talep hakkına aykırı olduğunu, bu sebeple karara itiraz ettiklerini, huzurdaki davanın HMK madde 106 maddesinde vücut bulan bir tespit davası olduğunu, yerel Mahkemeye verilen dava dilekçesinde, davanın tespit davası olduğunun belirtildiğini, buna karşın yerel Mahkemenin 07/12/2022 tarihli ara kararı ile huzurdaki davayı ifade etmelerine rağmen eda davası olarak nitelediğini ve bir haftalık kesin süre vererek harç ikmali tamamlaması yapılması, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğini hükme bağlayarak taraflarına tebliğ ettiğini, bunun üzerine huzurdaki davanın eda davası değil ve bir tespit davası olduğunu ifade ettikleri 16/12/2022 tarihli dilekçeyi sunduklarını, Mahkemenin davalı tarafın cevap vermesini beklemeden ve delilleri dahi toplamadan 17/12/2022 tarihli kararıyla davanın reddine karar verdiğini, huzurdaki davada davalı tarafın savunmalarını almadan, tarafların sunacakları delil listelerinde yer alan ve celp ettirilecek olan delilleri getirtmeden, delilleri ve beyanları değerlendirmeden, doğrudan HMK madde 114/1-h’den davanın reddinin hukuki dinlenilme hakkının ihlali olduğunu, yerel Mahkeme şüpheye düşmüşse HMK kapsamında taraflardan bir açıklama talep etmesi gerektiğini, bunu yapmadığını, hiç bir delili toplamadığını, davalı tarafın dilekçe teatisini beklemediğini, bu haliyle, yapılan usul işlemlerinin HMK ve maddi hukuk prensiplerine de aykırı olduğunu, Mahkemenin bu yaklaşımının HMK’nın önemli müesseselerinden ıslah müessesinin de önünü kapadığını, huzurdaki davayı açmakta hukuki korunma ihtiyaçları olduğunu, hukuki yararın yerel Mahkemede dava açtıkları andan itibaren mevcut olduğunu, bu hususun İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/454 Esas sayılı dava dosyasına huzurdaki davanın davalısı tarafından sunulan 07/11/2022 tarihli dilekçe ile de sabit olduğunu, yerel Mahkeme dilekçe teatisinin tamamlanmasına izin vermediği ve delilleri toplamadığı için hukuki yarar belirlemesinde de hataya düştüğünü, taraflarınca sunulacak delil listesinde yer alacak olan İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2033/203 Esas sayılı dava dosyasındaki, davalı şirket beyanlarının ve mahkeme kararlarının dosyada yer alan sözleşmelerin hukuki yararın varlığı hususunda yerel Mahkemeye kanaat verecek mahiyette olduğunu, Mahkemenin hüküm başlığı altındaki 4’üncü maddesine de itiraz ettiklerini, davalı taraf vekili kararın oluşumuna katılmadığı gibi cevap vs dilekçesi de sunmadığını, hiç bir işleme katılmadığını, kararda maktu avukatlık ücretine hükmedildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla İstanbul Anadolu 2. Ticaret Mahkemesi’nin 2022/989 Esas, 203/1053 Karar sayılı 16/12/2022 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin, davacının alacak talep etme hakkının bulunduğunun ve talep edilebilecek alacağın miktarının tespiti talebine ilişkindir. Davacı, davalı şirket ile aralarında, imzaladıkları sözleşme uyarınca tellallık ilişkisi kurulduğunun, bu hukuki ilişki nedeniyle komisyon alacağı talep etme hakkı olduğunun, ayrıca davalının gecikmesi sebebiyle tazminat talep hakkı olduğunun ve bu tazminatın miktarının tespitine karar verilmesini talep etmiş, Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar dava şartıdır. 115. maddesi uyarınca Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. 106. maddesi uyarınca ise, tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır ve maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz. Bu minvalde açılacak bir eda davasında ileri sürülebilecek vakıaların, tespit davasının konusu olması mümkün değildir. Somut davada, davacının talebi maddi vakıalar ile eda davasında talep edilebilecek alacağın varlığının tespiti talebine ilişkin olup, davacının bu davayı açmakta herhangi bir hukuki yararı yoktur. Mahkemece verilen karar isabetli olduğu gibi, hukuki yarara ilişkin eksikliğin davalının cevap dilekçesi sunması veya delillerin ibrazı ile tamamlanması mümkün olmadığı gibi Mahkeme, yargılamanın her aşamasında dava şartları ile ilgili re’sen inceleme yaparak karar verilebileceğinden kararın, davanın açılmasından hemen sonra dilekçe teatisi aşamasında verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı taraf her ne kadar cevap dilekçesi sunmamış ise de, davalı adına usulüne uygun şekilde düzenlenmiş vekaletname dosyaya sunulmuş olduğundan, Mahkemece karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesi uyarınca davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya uygundur. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın istinaf eden davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 14/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.