Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/2200 E. 2023/2094 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2200 Esas
KARAR NO : 2023/2094 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2021/719 Esas – 2022/163 Karar
TARİH: 02/03/2022
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, davacıların 17.7.2018 tarihinde Kuveyt’e gitmek için Sabiha Gökçen Havalimanına geldiklerini, davalının görevlisinin fazla bagaj kilosu olduğunu, ödeme yapılması gerektiğini bildirdiği, davacıların bavulları ayırmak istediklerini belirtmesi nedeniyle davalının görevlisinin “sizinle mi uğraşacağım” diyerek davacıların pasaportlarını yere fırlattığını ve davacıların ödeme yapmasına izin vermediğini, ayrıca davalının çalışanının davacı … saldırdığını, kolundan yaralanmasına neden olduğunu, bu olayla ilgili davanın İst. Anadolu 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/865 esas sayılı dosyasında devam ettiğini, bu arada polis geldiğini, akabinde davalının başka çalışanının davacıların biletlerini yırttığını, davacıların gözaltında tutulduğunu ve uçağa binemediklerini, biletlerin yırtılması nedeniyle bilet paralarını istediklerini, ancak ödenmediğini, transporturlarının iptal olduğunu, ertesi gün yeni bilet almak zorunda kaldıklarını, trasportur yapıldığını, davacılarıdan birinin kendi ülkesinde dava açtığını, davacılardan …’ın diplomat olduğunu, bu nedenlerle şimdilik 10.000 TL maddi tazminat ve davacıların uğradığı manevi çöküntü nedeniyle 300.000 TL manevi tazminatın haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının iddialarının doğru olmadığını, davalının kusuru bulunmadığını, davacının kim için hangi bedeli istediğini açıklaması gerektiğini, davacıların yabancı olması nedeniyle yabancılık teminatı yatırması gerektiği, davacılardan … adına düzenlenmiş bir bilet bulunmadığını, ayrıca bilet paralarının… isimli bir kişi tarafından ödendiğini, yani diğer iki davacının da aktif husumet ehliyeti bulunmadığını, davacılardan … davalı şirket çalışanına hakaret ettiğini, fiziksel saldırıda bulunduğunu, bu nedenle davacıların kendi kusurları ile uçuşa katılamadıklarını, davalının tazminat ödeme yükümlülüğü bulunmadığını, davacıların ek bagaj ücreti ödediklerini, bu nedenle ödeme yapılmasına izin verilmediği iddiasının doğru olmadığını, davacıların manevi zarara uğramadıklarını, bu nedenle manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/03/2022 tarih 2021/719 Esas 2022/163 Karar sayılı kararında; “…Tüm bu nedenlerle, davacılar… tüketici oldukları ve bu davacılar açısından Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu açıktır. Davacı … açısından ise davalı tarafça biletli yolcu olmadığının iddia edilmesi ve davacı tarafından da duruşma gününe kadar davalı şirketten aldığı uçak bileti bulunduğunun bildirilmemesi nedeniyle davacının tüketici olmaması nedeniyle davaya konu tazminat davasının haksız fiile dayanması nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu açık ise de, her üç davacının ihtiyari dava arkadaşlığı kapsamında birlikte açtıkları işbu davada usul ekonomisi açısından tüm davacılar yönünden özel yetkili Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu kanaatiyle Mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir. Eğer davacı … açısından dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı ile gönderilmesi düşünülüyorsa bu hususun davacılar … açısından yetkili Tüketici Mahkemesi tarafından değerlendirilmesinin uygun olduğu değerlendirilerek “Mahkememizin görevsizliğine” dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, 1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE, 2-HMK’nin 20. Maddesi uyarınca MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin TÜKETİCİ MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemeleri Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Uluslararası seyahatler ticaret mahkemelerinin görev alanına girdiğini, Uyuşmazlık Mahkemesinin bu hususta 2020 yılında vermiş olduğu karar olduğunu, davacıların uçuşu İstanbul- Kuveyt arası olduğu için yerel mahkemenin görevli olduğunu, 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanunu’nun 2. maddesi hükmünde “Bu Kanun, kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin havacılık sahasındaki faaliyetlerini kapsar.” denildiğini, dolayısıyla uyuşmazlığa konu havayoluyla yolcu taşıma işine uygulanması gereken Kanun’un 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanunu olduğun konusunda duraksamaya yer verilmemesi gerektiğini, 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanunu’nun 106. maddesi hükmü de 2920 sayılı Kanun’da hüküm bulunmaması halinde havayolu taşıma işlerinde hangi hükümlerin uygulanacağını açıkça ortaya koyduğunu, “BİRİNCİ BÖLÜM İÇ HAT TAŞIMA SÖZLEŞMESİ UYGULANACAK HÜKÜMLER MADDE 106 – Havayolu ile yurt içinde yapılacak taşımalarda; bu Kanunda hüküm bulunmadıkça Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların hükümleri ve bu anlaşmalarda da hüküm bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır.” denildiğini, bu maddeden de anlaşılacağı üzere işbu uyuşmazlık gibi havayolu yolcu taşıma işlerinden doğan uyuşmazlıklara öncelikle 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanunu, hüküm bulunmaması halinde Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ve bunlarda da hüküm bulunmaması halinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği açık olarak hükme bağlandığını, Müvekkili şirket aleyhine ikame edilen benzer bir uyuşmazlık neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi “Uyuşmazlık Mahkemesi” sıfatıyla baktığı bir dosyada 2019/2626 E., 2020/908 K., 02.06.2020 T. Sayılı kararı ile uyuşmazlığın uluslarası taşıma sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemeleri’nin görevli olduğuna KESİN olarak karar verdiğini, Davanın görevli mahkemede açıldığını, yerel mahkemenin görevsiz olduğu kanaati ile davayı reddetmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacıların uçuşu gerçekleştirememesinin esas ve nihai nedeni kusurlu hareketlerinden kaynaklanmışsa da, davacılar da taraflar arasında var olan sözleşmesel ilişkiden dolayı uçuşa alınmama nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerine dayandığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacıların iddia ettiği gibi haksız fiil hükümlerinin uygulanabileceği düşünülse bile, huzurdaki uyuşmazlık sivil havacılık alanına ilişkin olduğu için genel hüküm-özel hüküm yarışması olacak, bu nedenle özel nitelikte olan Türk Ticaret Kanunu uygulanacağını,Dava konusu ile benzer nitelikteki müvekkil şirket aleyhine açılmış bir başka davada; İstanbul Anadolu 1.Tüketici Mahkemesinin 2015/198 E. 2016/1649 K. Ve 29.11.2016 tarihli kararında; ”Ticaret Kanunun 4.maddesinde Her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) bu kanunda ….. öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır…. Denilmektedir. Taraflar arasındaki ihtilaf taşıma sözleşmesinden doğmaktadır. Taşıma sözleşmesi Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2012/9513 E. 2012/11823 K. Sayılı ilamı ile ve dosya kapsamına göre uyuşmazlığın havayolu taşımacılığından doğduğu belirlendiğinden TTK 4.1 maddesine göre, dava ticari dava niteliğindedir…” şeklinde hüküm verildiğini, Yargıtay kararlarının da bu doğrultuda olduğunu,”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2012/9513 E., 2012/11823 K., 4.7.2012 T.)”(Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2008/5221 E., 2009/9788 K., 29.09.2009 T.)Davacıların hangi amaçla seyahat ettiğine dair herhangi bir delil toplanmadan karar verildiğinden bahsi geçen kararın kaldırılması ve delillerin toplanması gerektiğini, Yerel Mahkeme, davacıların ne amaçla seyahat ettiğini araştırmadan, bu hususta tanık dinlemeden, delillerin ibrazını beklemeden karar verildiğini, dosyanın bu haliyle davacıların seyahat amacına yönelik olarak tek bir delil dahi içermeden görevsizlik kararı verilerek neticelendirildiğini, Yargıtay’ın yolcu ile havayolu şirketleri arasındaki hava taşıma sözleşmeleri kapsamında görev hususuyla ilgili verdiği güncel kararlarda göz önüne aldığı kıstas, yolcunun hangi amaçla havayolu taşımacılığı hizmetinden faydalandığı olduğunu, yolcunun ticari veya mesleki sebeplerle havayolu taşımacılığı hizmetinden faydalanmakta olduğunun tespit edilmesi halinde Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu açık bir biçimde hükme bağlandığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/14600 E. ve 2017/281 K. sayılı ve 16.1.2017 tarihli kararında mesleki amaçlı seyahat yapılmasının tüketici işlemi olarak değerlendirilemeyeceği yönündeki kararın onanmasına karar verildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/688 E., 2017/487 K. sayılı 05.10.2017 T. kararında, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2017/602 E., 2018/2009 K., 8.3.2018 T. sayılı kararında da benzer şekilde hüküm kurulduğunu, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 26.09.2018 T., 2018/1064 E., 2018/1298 K. Sayılı kararında yerel mahkemenin araştırma yapmaksızın görev hususunda karar vermesini kararın kaldırılma nedeni olarak değerlendirdiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın görülmesi için kararı veren ilk derece mahkemesine iadesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, havayolu taşıma sözleşmesinden kaynaklı maddi ve manevi zararın tazmini talebine ilişkindir.Mahkemece, HMK.’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine, dosyanın görevli İstanbul Anadolu Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dairemizin 13/10/2021 tarih ve : 2021/1623 Esas – 2021/1383 Karar Sayılı kararımız ile;”… olayın oluş şekline göre eylemin havayolu taşıma sözleşmesinden kaynaklandığı, dava dilekçesinde, davacılardan … diplomat olduğu belirtilmiş olup davacıların havayolu şirketi ile yapacağı yolculuğun ticari ve mesleki amaçla yapılıp yapılmadığının dosya kapsamından anlaşılamadığından, mahkemece bu yönde araştırma yapılarak mahkemenin görevi hususunun kesin olarak tespit edilmesi gerekirken, bu yöndeki deliller toplanılmaksızın yukarıda yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle, ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a3 maddesi gereğince kaldırılmasına,” dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir.Mahkemece, dairemiz kaldırma kararından sonra yapılan tensibin 2 nolu ara kararı ile; Taraf vekillerine, görevli mahkemenin tespiti açısından davacıların tek tek seyahat amaçlarının mesleki veya ticari olup olmadığı hususunda yazılı beyanda bulunmaları ve varsa delillerini sunmaları için süre verildiği, 3 nolu ara kararı ile de, Davalı vekiline, görevli mahkemenin tespiti açısından davacıların bilet ücretlerinin kimin tarafından ödendiğine ilişkin bilgileri Türkçe olarak bildirmesi için süre verilmiştir.Mahkemece verilen ara karar doğrultusunda davacılar vekili uyap sisteminden 01/03/2022 tarihinde gönderdiği beyan dilekçesi ile; ”….Müvekkil … olayın yaşandığı tarihte ailesiyle Türkiye’de tatil nedeniyle bulunmuş, Kuveyt’e görevinin başına dönmek üzere Havalimanına gitmiştir. Diğer davacı müvekkiller ise yine tatil nedeniyle Türkiye’de bulunmuş olup, tatillerini bitirip işlerinin başına dönmek üzere Kuveyt’ e hareket etmek üzere yola çıkmışlardır.,” şeklinde beyanda bulunmuştur. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkıııdaki Kanununu 3/1-k Maddesinde Tüketici ” Ticari veya mesleki olmayan amaçlı hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak 3/1- ı-bendinde ise Tüketici işlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmış, Aynı Kanun’un 73/1 madde ve fıkrasında da; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakma görevinin tüketici mahkemelerine ait olduğu, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyecektir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 05/02/2018 gün ve 2016/6654 E.-2018/723 sayılı kararında da belirtildiği üzere; “ticari ve mesleki olmayan amaçla havayolu ile yolculuk yapılması durumunda tüketici mahkemesinin görevli mahkeme olduğu…” belirtilmiştir. Somut olaya döndüğümüzde, iddianın ileri sürülüş biçimi ve davacılar vekilinin beyanına gör, davacıların olay tarihinde Türkiye’de tatil amacıyla bulundukları, ticari ve mesleki amaçla bulundukları ve yolculuk ettiklerine dair aksi yönde delil olmadığı, davacıların ticari veya mesleki amaçla hareket ettiğine dair yeterli bilgi veya belgeye rastlanılmamış olduğundan, davacıların tüketici sıfatını haiz ve söz konusu işlemin tüketici işlemi olduğunun kabulü gerekmiştir. İşbu davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek mahkemece verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.