Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/220 E. 2023/204 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/220 Esas
KARAR NO: 2023/204 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/401 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 15/12/2022
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:Davacı vekili 07/12/2022 tarihli duruşmada; Davalı şirket hesaplarının çok çabuk şekilde boşaltıldığını ileri sürerek hak kaybı yaşanmaması bakımından davalının banka hesaplarının blokesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 15/12/2022 tarih ve 2022/401 Esas sayılı ara kararında; “6100 sayılı HMK 389/1 fıkrası gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Bu şartların varlığı başlı başına ihtiyati tedbir kararı verilmesi sonucunu doğurmaz. Zira bu husus hakimin takdirine bırakılmıştır. Hakim, ispat kuralları çerçevesinde gerekli incelemeleri yaparak kanunda belirtilen olumsuz, sakıncalı, zararlı ihtimalin var olduğu kanaatine varırsa ihtiyati tedbir kararı verebilir. Tedbir talep eden, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır, tam ispat aranmaz ancak basit bir iddia da yeterli olmaz. Asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez. Aksi halde ihtiyati tedbir davanın yerine geçmiş olur. Dosya kapsamına, delil durumuna, henüz davacının haklılığının yaklaşık olarak ispat edilmemiş olmasına ve HMK 381/1.fıkrası gereğince ihtiyati tedbir talebinin uyuşmazlık konusu hakkında olmamasına göre, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile, Davacı vekilinin 07/12/2022 tarihli İhtiyati Tedbir Talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, ara karar gerekçesinde; ” Tedbir talep eden, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” denildiğini, Dava dosyasında haklılığının yaklaşık ispat kuralına uygun olarak yerel mahkemece celbedilen deliller ile kanıtlandığını, Davalı şirketler vekilinin cevap dilekçesinde gerçeğe aykırı beyanda bulunduklarını, Davalılar vekili 05.07.2022 tarihli cevap dilekçesinin 7.sayfasında, davalı şirketlerden … A.Ş.’nin banka hesabına, müvekkili tarafından yatırılan dava konusu 12.148,44 EURO tutarındaki ödemeyi aynen; “… Netice itibari ile müvekkilimiz şirket ile davalı arasında borca dayanak AVANS ÖDEMESİ alacağı oluşturacak hukuki bir ilişki bulunmamaktadır….Davacı tarafın doğmuş herhangi bir AVANS ÖDEMESİ alacağı bulunmamaktadır. Bunlara ilişkin düzenlenen tek taraflı faturaların hiçbir hukuki dayanağı yoktur.” demek suretiyle inkar ettiğini, Davalı … A.Ş ile müvekkili arasında yapılan anlaşma neticesinde ve davalı … A.Ş. tarafından düzenlenen 12.03.2021 tarihli “Proforma fatura” doğrultusunda müvekkili tarafından dava konusu 12.148,44 EURO tutarındaki ödemenin 24.03.2021 tarihinde davalı şirketin banka hesabına yapıldığını, davalılar vekilinin iddialarının aksine tek taraflı bir işlemin söz konusu olmadığını, Yerel mahkemece verilen 15.12.2022 tarihli ara karar gerekçesinde belirtilen “yaklaşık ispat” hususu, dava dosyasına celbedilen … BANK’ın cevabi yazısı incelendiğinde, gerçekleştiğinin görüldüğünü, … BANK A.S.’nin 24.10.2022 tarihli müzekkere cevabı ile aynen; “Bankamız İstanbul şube müşterisi … Tic. A.Ş’nin TR … nolu hesabın 23.03.2021-24.04.2021 tarihleri arasındaki ekstresi incelenmiş olup, 26.03.2021 tarihinde davacı …, … Bulgaria … hesabından davalı olduğu belirtilen … Tic. A.Ş’nin TR… nolu hesabına 12.148,44 EUR gönderdiği tespit edilmiştir. ” denilmek suretiyle davalı şirketin banka hesabına, müvekkili tarafından 12.148,44 EURO ödeme yapıldığının bildirdiğini, yerel mahkemece her nekadar yaklaşık ispatın oluşmadığı bildirilmiş ise de, celbedilen yazı cevabı doğrultusunda davada haklılığın ispat edildiğini, davalı … Tic. A.Ş’nin anılan TR… nolu hesabın 23.03.2021-24.04.2021 tarihleri arasındaki hesap ekstresi de ekte gönderildiğini, hesap ekstresi incelendiğinde müvekkili tarafından 26.03.2021 tarihinde davalı … Tic. A.Ş’nin banka hesabına gönderilen dava konusu tutarın 29.03.2021 tarihinde “…” hesabına transfer edildiğini, cevabi yazının ekinde celbedilen hesap ekstresinde de görüldüğü üzere, 3 gün içerisinde davalının banka hesabının boşaltıldığını, yerel mahkemece celbedilen … bank yazı cevabı ayrıca İİK md. 68 ve İİK md.68/A da düzenlenen belgeler arasında da değerlendirilebileceğini, resmi bir kurum tarafından düzenlendiğini, Davalıların banka hesaplarına ihtiyati tedbir uygulanmasına dair karar verilmesi için aranan yaklaşık ispat şartı, dava konusu ödemenin müvekkili tarafından gerçekleştiğine dair delil teşkil eden banka dekontu ile de gerçekleştiğini, dava dosyasında mübrez olan dava konusu tutara ilişkin banka dekontunun senetle eşdeğer nitelikte olduğunu, (Yargıtay 13. HD. 2015/1599 Esas, 2016/4243 Karar sayılı, 16.02.2016 tarihli ilamı, Yargıtay 13. HD 2014/24441 Esas, 2014/27186 Karar sayılı, 16.09.2014 tarihli ilamı) Davalıların suiniyetli olduklarını, davalı şirketlerin birbirleriyle bağının bulunmadığı yönündeki itirazın mesnetsiz olduğunu, her iki davalı şirketin yönetim kurul başkanları aynı soyadını taşıdığını, her iki şirketin birbiriyle bağlantılı, organik bağ kurulan aile şirketleri olduğunu kanıtladığını, Davalılar vekili cevap dilekçesinde, müvekkili ile davalı … A.Ş arasındaki tüm irtibatı sağlayan … isimli şahsı tanımadıklarını, bu isimde bir çalışanlarının bulunmadığına beyan etmiş ise de, yerel mahkemece celbedilen 07.12.2022 tarihli SGM Beşiktaş Sosyal Güvenlik Merkezi yazı cevabı ile “… isimli şahsın…Anonim Sirketinde çalıştığı tespit edilmiştir.” denilmek suretiyle, bildirdiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davalı şirketlerin tüm banka hesaplarına dava konusu tutar oranında “İhtiyati Tedbir” (Bloke) uygulanmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, itirazın iptali davasında davalı şirketlerin banka hesaplarının blokesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece 15/12/2022 tarihli ara karar ile, davacı vekilinin 07/12/2022 tarihli İhtiyati Tedbir Talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili şirket ile davalı … San. ve Tic. A.Ş ve temsilci şirket olan davalı … San. ve Tic. A.Ş aracılığı ile müvekkili şirketin talep ettiği zemin / parke döşeme ürünlerinin teslimi konusunda anlaştıklarını, anlaşma çerçevesinde müvekkilinin avans yatırdığını ancak davalıların yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin ödemiş olduğu fakat karşılığını alamadığı avansın tahsili amacı ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak haksız itiraz neticesinde takibin durduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile itirazın iptaline kararı verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; Davacı yanın iddia ve beyanlarının asılsız ve afakî olduğunu, davacı yanın müvekkili şirketle aralarında ticari iş ilişkisi olduğunu -yazılı sözleşme- sunmak sureti ile ispat etmesi gerekmekte iken salt alacağın olduğunun iddia edilmesinin hukuki bir dayanağının mevcut olmadığını, ortada davacı ile müvekkili şirket tarafından yapılmış bir cari hesap sözleşmesi yok iken davacı tarafın bu cari hesap ilişkisine dayanarak kendine bir alacak yaratmasının hukuken mümkün olmamakla birlikte dava konusu bir borcun oluşmayacağının da en açık göstergesi olduğunu, davacının sunmuş olduğu mail suretlerinin taraflar arasında davaya konu hukuki ilişkiyi ispata medar nitelikte olmadığını, netice itibari ile müvekkili şirket ile davalı arasında borca dayanak avans ödemesi alacağı oluşturacak hukuki bir ilişki bulunmadığını, dosya münderecatından anlaşılacağı üzere davacı tarafın taraflar arasında hukuki bir ilişkinin var olduğunu ispat edemediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir,” hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 390/3. maddesi hükmü uyarınca da, ihtiyati tedbir talep edenin davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekir. Davacı vekili 07/12/2022 tarihli duruşmada, davalı şirket hesaplarının çok çabuk şekilde boşaltıldığını ileri sürerek hak kaybı yaşanmaması bakımından davalının banka hesaplarının blokesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş olup kanun hükmü, tedbirin sadece uyuşmazlık konusu hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Para alacağı için açılan somut davada, davalının banka hesaplarının blokesi hususunda banka hesaplarına tedbir konulamaz. İhtiyati tedbir ile ihtiyati haciz farklı geçici hukuki koruma sağlayan müesseselerdir. İhtiyati tedbir, genelde dava konusunun el değiştirmesine engel olurken, ihtiyati haciz, alacağı teminat altına almaktadır. Somut olayda dosya kapsamına sunulu tüm deliller, dava ve cevap dilekçeleri birlikte değerlendirildiğinde; dava dilekçesinde ileri sürülen iddialar ispata muhtaç olup eldeki davada iddia ve savunma doğrultusunda yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Talep ve ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı gibi talebin uyuşmazlık konusu olmadığı anlaşılmakla; İlk derece mahkemesince verilen tedbir talebinin reddi kararı usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/02/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.