Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/2154 E. 2023/2039 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2154
KARAR NO : 2023/2039
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2023
DOSYA NUMARASI : 2022/391 Esas – 2023/86 Karar
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ : 21/12/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı asil dava dilekçesinde özetle; Davacının davalı bankanın müşterisi olduğunu, davalı banka tarafından 18/10/2020 tarihinde kredi kartından 13.500,00 TL lik işlem yapıldığına dair bir sms geldiğini, işlemin davacının bilgisi dışında yapıldığını, yapılan gönderme işleminin … adına yapıldığını, İstanbul CBS’ye başvurduğunu, taraflar arasında arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, gönderilen kişinin … değil … isimli kişi olduğunu, ödenen paranın ihtirazi kayıtla ve tüm yasal haklarının saklı olarak ödemekte olduğunu belirttiğini, davalı bankanın kusurları yüzünden davalı bankaya 08/01/2021 tarihli dekont örneği ile ihtirazi kayıtla ödemek zorunda kalınan 16.930,23 TL nin içinde olan 13.500,00 TL bilgisinin ve onayının dışında 3. şahısca davalı bankanın verdiği kredi kartından internet yoluyla … isimli tanımadığı bir şahsın hesabına gönderilmiş olduğunun sabit olduğunu, 13.500,00TL’nin davanın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından ikame edilmiş davanın mesnetsiz ve hukuka aykırı olup, usulden ve esastan reddinin gerektiğini, uyuşmazlığa konu davanın görevli mahkemede açılmadığından davanın usulden reddinin gerektiğini, dava konusu işlemlerin müşteri numarası/müşteri şifresi ve mobil onay kodu girilerek, davacının davalı banka sisteminde tanımlı hale getirdiği cihazı üzerinden gerçekleştiğini, davalı bankanın uyuşmazlık konusu havale işlemi bakımından herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davanın husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, internet güvenliği banka ve müşteri tarafından beraberce yaratılan zincirleme bir yapı niteliğinde olduğunu, davalı banka tarafından önlem alınmasının yeterli olmadığını, banka müşterilerinin de kişisel bilgilerin korunması ve saklanmasında üzerine düşen yükümlülüklerinin bulunduğunu, talep edilen tutarın dahi kayıtlar ile uyuşmadığı, maddi ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddinin gerektiğini, Görevsiz Mahkemede açılmış olması sebebiyle davanın usulden reddini, haklı itirazlarının kabulü ile hukuka , usul ve yasalara, hakkaniyete, iyi niyet kurallarına aykırı ve dayanaksız talepler içeren maddi ve hukuki dayanaktan yoksun davanın tüm talepler açısından reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/02/2023 tarih ve 2022/391 Esas – 2023/86 Karar sayılı kararı ile; ” Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Davacının kredi kartından rızası hilafına üçüncü kişiye havale yapıldığı iddiasına ilişkin davalı bankanın sorumluluğunun olup olmadığı hususundan ibaret olduğu görülmüştür. Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, kredi kartı işlemlerinden kaynaklanan istirdat davasıdır. Dava 03/02/2021 tarihinde açılmış olup, 28/5/2014 tarihli 6502 sayılı kanunun yürürlüğünden sonradır.6502 sayılı THKK’nın “Tanımlar” başlıklı maddesinde tüketici, sağlayıcı ve tüketici işlemlerinin ne olduğu açıklanmıştır. Buna göre, tüketici; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,” (m. 3/k); sağlayıcı; “Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,” (m. 3/ı); tüketici işlemi; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” (3/l); ifade etmektedir. Bir hukuki işlemin, 6502 sayılı TKHK kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında kurulan bir sözleşme veya hukuki işlemin olması gerekir. Tüketici mahkemelerinin görevleri, TKHK’nın 73 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” denilmek suretiyle belirlenmiştir.Bankalarla tüketiciler arasında akdedilen kredi kartı üyelik sözleşmeleri uyarınca tüketicilere kredi kartı verilmesi, bir tüketici işlemidir. Yani TTK’dan daha sonra yürürlüğe giren TKHK’nda kredi kartı üyelik sözleşmeleri uyarınca bankalarca tüketici niteliğindeki bireylere kredi kartı verilmesi işleminin, tüketici işlemi olduğu hususu hüküm altına alınmıştır.Konu ile ilgili olarak benzer bir ihtilafta, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/13-150 E. 2013/1696 K. sayılı 25.12.2013 tarihli kararında; “5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 44. maddesinde kart hamilinin tüketici olması halinde, 4077 Sayılı Kanunun 22 ve 23. maddelerinin uygulanacağı kabul edilmiş; bu maddenin istisnası ise, aynı Kanunun 43. maddesinde kurumsal kredi kartları hakkında 44. maddenin uygulanamayacağı şeklinde ifade edilmiştir.Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/3315 E. 2020/4471 K. Sayılı 27.10.2020 tarihli kararında; “Bu durumda mahkemece, tüketici işlemi niteliğindeki kredi kartı üyelik sözleşmesinden kaynaklanan davanın açıldığı tarih itibariyle tüketici mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek,” şeklinde konu izah edilmiştir. Dosya arasına alınan … Bankası’nın cevabi yazısında davalı … adına tahsis edilen kredi kartının ticari kart niteliğinde olmadığı anlaşılmıştır.Somut uyuşmazlığın 6502 sayılı Yasa kapsamında bir uyuşmazlık olduğu ve davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesi’ne ait olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeni ile dava şartı yokluğundan REDDİNE, kararın kesinleşmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, 2-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine, 3-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan işbu davada, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.02.2023 tarihli 2022/391 E. ve 2023/86 K. sayılı kararı ile; ” “1-Davacının davasının Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeni ile dava şartı yokluğundan REDDİNE, kararın kesinleşmesi halinde dosyanın görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine, …” karar verilmiş olduğunu, ancak işbu kararın hukuka ve kanuna aykırı olup, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğundan işbu kararın kaldırılarak görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemeleri oluğundan işbu kararın kaldırılarak görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmesini ve yargılamaya asliye ticaret mahkemesinde devam edilmesine karar verilmesi gerektiğini, Huzurdaki dava bakımından Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olup, kararın kaldırılması gerektiğini, TTK 4. madde kapsamında banka ve finans kuruluşlarının taraf olduğu davaların, mutlak ticari dava niteliğinde olduğunun düzenlendiğini, 26.06.2012 tarihinde 6335 sayılı kanun ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde yer verilen; “…tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; …f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları “ticari” ve “ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi” sayılır…” hükmü uyarınca, Bankacılık Kanunu’nun Bankacılık faaliyetleri/ işlemleri kapsamındaki düzenlemelerine, eş anlatımla davacının Bankacılık işlemlerine ilişkin olan alacak davasının “mutlak ticari dava” niteliğinde olduğunu, müvekkil bankanın ticari işletmesi ile ilgili bulunan davanın her halükarda “ticari niteliği” eş anlatımla ticari dava olduğu hususunun da tartışmasız olduğunu, 26.06.2012 tarihinde 6335 sayılı kanun ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5inci maddesindeki; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari “davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine” bakmakla görevlidir. (…) şeklindeki düzenlemesi gereğince de, müvekkil Banka aleyhine açılan huzurdaki davada kanun gereğince Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, Huzurdaki davanın taraflar arasında imzalanan tüketici kredisinden kaynaklanan bir menfi tespit ve tazminat davası olmayıp, Banka nezdindeki hesaptan yapılan işlemler sebebiyle uğranıldığı iddia edilen zararın tahsili istemine ilişkin açılan ticari dava olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile de sabit olduğu üzere bu tür davalarda Ticaret Mahkemeleri ‘nin görevli olduğunu, Konuya ilişkin olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20.02.2015 tarih, 2014/17083E. ve 2015/2333 K. Sayılı ilamının; ”Dava, banka nezdindeki hesaptan yapılan usulsüz havaleler sebebiyle uğranılan zararın tahsili istemine dair olup, mahkemece, tüketici mahkemesi sıfatıyla davaya bakılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 Sayılı TTK’nın 4/(1)-(f) maddesi uyarınca, bankalar, diğer kredi kuruluşları, finans kurumları ve ödünç para verme işlerinden kaynaklanan davalar mutlak ticari davalardan olmakla dava, dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 23. maddesinde düzenlenen ve tüketici mahkemelerinin görevinde bulunan davalardan değildir. 6762 Sayılı TTK’nın 5. maddesi uyarınca, bu davalarda görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi olup, ticaret mahkemesinin bulunmadığı yerler bakımından ise asliye hukuk mahkemesidir. Bu durumda, davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir. ” şeklinde olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 07.02.2018, 2016/12196 E. , 2018/874 K. tarihli kararı ile; “… asıl dava ve karşı dava, bankacılık işlemlerinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda yazılı gerekçeyle asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasındaki uyuşmazlık TTK’nın 4. maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliğinde olup, ticari davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği gözetilerek mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” yönünde hüküm tesis etmiş olduğunu, işbu davaya konu uyuşmazlık tüketici hukukundan kaynaklı bir ihtilaf olmadığından, davanın yukarıda açıklanan diğer hususlar da göz önüne alınarak asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğini, işbu davada doğrudan bankaya açmış oldukları bir alacak ve tazminat davası söz konusu olduğunu, bu şartlar altında banka ve finans kuruluşlarına karşı bu taleplerle açılan davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olması gerektiğinden, kararın kaldırılmasını talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu, Nitekim, tüm bunlar ışığında, davanın ilk açıldığı İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/35 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen görevsizlik kararında da; “…davanın konusunun davalı bankanın usulsüz havalesi nedeniyle davacının bankaya ödemek zorunda olduğu bedelin tahsilinin talep edildiği, 6102 sayılı TTK’nın 4-5. Maddesi gereğince bankalar, diğer kredi kuruluşları, finans kurumları işlemlerinden kaynaklanan hukuk davalarının mutlak ticari dava olup bankalardaki işlemlere ilişkin hukuk davaları tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın mutlak ticari dava sayıldığından HMK’nın 114 ve 115 maddeleri gereğince görev hususu kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen değerlendirilebileceği nedenle mahkememizin görevsizliğine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: 1- HMK 114 ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 20.maddesi gereğince karar kesinleştiğinde ve 2 haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, …” şeklinde karar verilerek bu durumun kararda ve gerekçede açıkça izah edildiğini, bu doğrultuda da ticaret mahkemesinin görevli olduğunun bildirildiğini ve görevsizlik kararı verildiğini, şu hale göre, ticaret mahkemelerinin görevli mahkeme olduğu hususunun açık olup İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davanın konusunun belirli bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olup, doğrudan bankaya açılan alacak davası niteliğinde olduğunu, Davacı tarafından dava dilekçesinde; “…13.500,00 TL paranın bu dava tarihinden işleyecek ticari faizi, yargılama giderleri ve icabında tutacağım avukatın avukatlık masrafları ile birlikte, davalı bankadan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini …” şeklinde talepte bulunulduğunu, davacı tarafından doğrudan bankaya karşı açılan bir alacak ve tazminat davası söz konusu olduğunu, Davacının da işbu dava bakımından tüketici sıfatına dayanarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacının hiçbir iddia, talep ve beyanını kabul anlamına gelmemek kaydıyla yukarıda dava dilekçesinin sonuç bölümünden alıntılanan talep kısmında da açıkça görüleceği üzere, davacının tazminat talebine yönelik olarak ticari faiz talebinde bulunduğunu, bu taleple de davacının tüketici sıfatı ile işbu davayı açmadığının, tüketici sıfatıyla hareket etmediğinin bir göstergesi olduğunu, bu halde görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi değil, Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, İzah edilen nedenlerle İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.02.2023 tarih ve 2022/391 E. ve 2023/86 K. sayılı kararının kaldırılarak görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmesini talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu beyanla; Yukarıda açıklanan ve re’sen tespit edilecek nedenlerle, – İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.02.2023 tarih ve 2022/391 E. ve 2023/86 K. sayılı kararının kaldırılmasına, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna,
– Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; davacının davalı banka nezdindeki kredi kartından bilgisi dışında tanımadığı üçüncü kişiye para gönderilmesine ilişkin işlemde davalı bankanın kusurlu olduğu iddiası ile gönderilen paranın davalıdan tahsiline karar verilmesi talebine ilişkindir. Mahkemece iş bu yargılamada İstanbul Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 4. maddesine göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde, d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır. Yine TTK’nın 5/1. maddesine göre aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Kanun’un 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de; taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; davacı ile davalı banka arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi akdedildiği, uyuşmazlığın davacıya ait kredi kartı hesabından rızası dışında para çekilmesinden kaynaklandığı, davacının tüketici olduğu, her ne kadar TTK’nın 4/f maddesi uyarınca Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş ise de, 6502 sayılı TKHK’nun 83.maddesine göre taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğinin hüküm altına alındığı ve 5464 sayılı Kanunun 44. Maddesi de gözetildiğinde iş bu yargılamada Tüketici Mahkemeleri görevli olup, Mahkemece görevsizlik dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından başkaca harç tahsiline yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.