Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/2153 E. 2023/2059 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2153 Esas
KARAR NO: 2023/2059 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/967 Esas – 2023/989 Karar
TARİHİ: 10/10/2023
DAVA: Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin 21/09/1984 tarihli anasözleşme ile kurulduğunu, kuruluşa ilişkin ilanın 26 Eylül 1984 tarihli … sayılı … sayfa numaralı ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, davalı şirketin bir aile şirketi olduğunu, şirketin %62’sini oluşturan pay grubu (…, …, …, …, …, … ve … ile özellikle yönetim yetkisini haiz olan … ve …’un şirketi batıracak hamleler yaptığını ve bu konuda tamamen çoğunluk gücünü kötüye kullanarak azınlık durumunda olan %38’lik grubun hiçbir sorusuna cevap vermediğini, 11.07.2023 tarihli genel kurul toplantısında genel kurul yapıldığını ve toplantıda sık sık sorular sorularak bilgi alma hakkının kullanıldığını, ancak toplantıda bulunan yönetim kurulu üyesi, denetçi ve şirketin mali işler ile ilgilenen kişilerin bu sorulara cevap vermediğini, müvekkiline sistematik olarak baskı yapıldığını, davalı şirketin 178 milyon Euro’luk yatırıma girdiğini, bu yatırımda daha önceki rakam yaklaşık 110 milyon Euro iken, bu genel kurulda 178 milyon Euro’ya çıktığını, bu sebeple bu kadar yüklü bir yatırım karşısında gerek müvekkilinin, gerek diğer pay sahiplerinin defalarca uyarı yaptıklarını, bu uyarılara kulak asılmadığını, şirketin iktisat biliminin gerektirdiği rasyonel bir biçimde değil husumetten kaynaklanan çeşitli duygulara göre yönetildiğini, yatırıma devam edilmesi durumunda şirketin iflasa sürükleneceğini beyanla TTK’nın 439/1 ve 440. maddeleri kapsamında özel denetçi atanmasına, özel denetime konu olayların dava dilekçesinde belirtilen hususlar hakkında olmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 10/10/2023 tarih ve 2023/967 Esas – 2023/989 Karar sayılı kararında; “Davanın TTK’nun 438 ve devamı maddeleri gereğince özel denetçi tayini istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır TTK 438.maddesinde, ”(1) Her pay sahibi, pay sahipliği haklarını kullanılabilmesi için gerekli olduğu taktirde bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir. ”TTK 439/1.maddesinde, ” Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi halinde, sermayenin en onda birini, halka açık anonim şirketlerde yirmide birini oluşturan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını talep edebilirler.” TTK 440.maddesinde, ”(1) Mahkeme, şirketi ve istem sahiplerini dinledikten sonra karar verir. (2) Mahkeme istemi yerinde görürse, istem çerçevesinde inceleme konusunu belirleyerek bir veya birden fazla bağımsız uzman görevlendirir. Mahkemenin kararı kesindir” şeklinde hükümler yer almaktadır. TTK 439/2.maddesi ” Dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları halinde özel denetçi atanır.” hükmünü içermektedir. Özel denetim isteme hakkı ikincil/tali nitelikte olduğundan pay sahiplerinin genel kurulda daha önce “bilgi alma ve inceleme hakkı” kullanmış olması gerekmektedir. Özel denetim isteme, bilgi alma ve inceleme hakkının pay sahibine yardımcı olmadığı durumlarda “ikincil” ve “son araç” olarak başvurulabilecek bir yol olduğundan, ancak bilgi alma ve inceleme hakkı pay sahibine hiç bir yardımda bulunmadığı taktirde talep edilebilmektedir. Özel denetim istemi ile pay sahipliği haklarının kullanılması arasında “anlaşılabilir bir ilişkinin, bağlantının” olması gerekir. “Zaten bilinen konularda” bilgi istenmesi halinde bağlantı koşulu bulunmadığının kabulü gerekecektir. Açıklığa kavuşturulması istenilen konu veya olayın, yönetim kurulunun verdiği bilgiler sonucunda aydınlığa kavuştuğu hallerde de özel denetim isteminin gerekliliğinden söz edilemez. Özel denetçi isteme hakkının amacının, pay sahiplerini şirketle ilgili belirli olaylar hakkında daha iyi bilgilendirmek ve böylece pay sahipliği haklarının genel kurullarda daha anlamlı ve bilinçli şekilde kullanılmasını sağlamak olduğu. özel denetçi atanmasını istemenin, açık ve anlaşılır olmayan belirli konularda aydınlatılma amacına yönelik olmakla beraber, kapsamlı bir bilanço incelemesi olmadığı, diğer bir ifadeyle denetimin tekrarı niteliğinde olmayıp, belirli olayların açıklanması ile ilgili olduğu, özel denetçinin görevinin sadece sorulan olaylara ilişkin tespitler yapmak olup, buna karşın yönetim kurulunun kararının amaca uygun olup olmadığını veya bir değer yargılaması veya özel denetimin konusunun hukuki değerlendirmesini yapmak olmadığı (Pulaşlı, Hasan, Şirketler Hukuku Şerhi, Ankara 2018,syf.1629) dolayısıyla özel denetimin, sadece somut olayların araştırılması ve tespitine yönelik olup, hukuki bir değerlendirmeyi veya değer yargısını amaç edinemeyeceği açıktır. Bu doğrultuda yönetim kurulu kararının amaca uygun olup olmadığı incelemesini esas alan özel denetçi atanması talebinin kabulü mümkün değildir. Bununla birlikte özel denetim isteminde davacı yanın kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koyacak deliller ibraz etmesi gerekmekte olup bu yönde deliller ibraz edilmiş de değildir. Bu sebeplerle koşulları oluşmayan özel denetim talebinin reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile açılan davanın reddine karar verilmiş ve davacı vekili 24/10/2023 tarihli istinaf dilekçesi ile verilen kararı istinaf etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nin 25/10/2023 tarih ve 2023/967 Esas sayılı ek kararında; “Mahkememizce verilen 10/10/2023 tarih ve 2023/967 Esas, 2023/989 Karar sayılı kesin ilamı, davacı vekili tarafından istinaf edilmiş ve 2023/320 istinaf sırasına kaydı yapılmış ise de; Dava konusunun, TTK’nun 438 ve devamı maddeleri gereğince özel denetçi tayini istemine ilişkin olduğu ve Mahkememizce verilen kararın kesin olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf isteminin reddine, karar verilmiş ve verilen ek karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili ek karara karşı sunduğu istinaf dilekçesi ile; huzurdaki uyuşmazlığın 11.07.2023 tarihli genel kurulda müvekkili tarafından sorulan sorulara ilişkin cevap verilmemesi akabinde özel denetim atanması talepli olup, Mahkemece hiçbir esasa girilmeden yalnızca bir gün sonra davanın reddine karar verildiğini, her ne kadar işbu karar kesin olarak verilmişse de, 24.10.2023 tarihli dilekçede belirttikleri hususlar kapsamında kararın kabul kısmının kesin olduğunu, reddine yönelik kısmının ise istinaf/temyiz edilebileceğinin ortada olduğunu, Mahkemece 25.10.2023 tarihli kararla istinaf isteminin reddine karar verildiğini, işbu karara karşı bir hafta içinde kanun yoluna başvurulabileceğinin belirtildiğini ve işbu kararın 25.10.2023 tarihinde taraflarına elektronik olarak tebliğ edildiğini, işbu sebeple Mahkemenin gerek bu kararını gerekse 10.10.2023 tarihinde verilen usul ve yasaya aykırı kararını istinaf ettiklerini, HMK madde 346/2 kapsamında istinaf mahkemesinin bu kararı yerinde görmez ise, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapacağının belirtildiğini beyanla 24.10.2023 tarihinde sundukları istinaf dilekçesini tekrar ederek söz konusu dilekçe ve tüm dosya münderecatında belirttikleri sebeplerle birlikte istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, özel denetçi tayini talebine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair kesin olarak verilen karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş, Mahkemece 25.10.2023 tarihli ek karar ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, bu kez verilen bu ek karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Anonim Şirketlerde pay sahiplerine tanınan haklardan olan özel denetim isteme hakkı TTK’nın 438 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmamışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını genel kuruldan isteyebileceği gibi, genel kurul tarafından talebin reddedilmesi halinde azınlık pay sahipleri tarafından, Mahkemeden özel denetçi tayininin talep edilmesi de mümkündür. TTK’nın 440/2. maddesi uyarınca, özel denetçi tayin edilmesi talebi ile açılan davalarda Mahkemece verilen karar, red veya kabul kararı olması fark etmeksizin, kesindir. Bu minvalde Mahkemece, davacının özel denetçi tayini talebinin reddine dair verilen 2023/967 Esas, 2023/989 Karar sayılı karar kesin nitelikte olduğundan, davacı vekilinin bu karara karşı ileri sürdüğü istinaf başvurusunun HMK’nın 346. maddesi uyarınca reddine dair verilen ek kararı usul ve yasaya uygundur. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı vekilinin ek karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının ek karara karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.