Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/2129 E. 2023/2013 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2129 Esas
KARAR NO: 2023/2013 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH: 06/03/2019
NUMARASI: 2017/192 Esas 2019/196 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/12/2023
Dairemizden verilen 08/12/2021 tarih ve 2019/2689 Esas 2021/1786 sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28/09/2023 tarih ve 2022/1656 Esas 2023/5406 Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA, dosya incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili aleyhine 26.08.2014 tanzim, 05.01.2017 vade tarihli 250.000,00 TL bedelli senedin 156.778,13 TL’lik kısmı için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya üzerinden kısmi icra takibi başlatıldığını, davaya konu senet yönünden davalı bankanın senede bağlı alacağının bir kısmını takibe konu ettiğini, alacağı olmadığı halde bakiye kısım için fazlaya ilişkin talep hakkını saklı tutmak sureti ile bu kısım kadar alacak iddiasını devam ettirdiğini ve ileride bakiye kısmı müvekkilinden talep edeceğini ödeme emrinin tebliği ile hukuken ihtar ettiğini, davalı bankanın kısmi takibinde takibe konu edilmeyen kısma yönelik talep hakkını saklı tutabilmesi ve alacak iddiasını devam ettirebilmesi için takip tarihi itibariyle müvekkilinden talep hakkını saklı tuttuğu kısım kadar ne takip tarihi itibari ile muaccel ne de bu tarihten sonrası için doğabilecek muhtemel bir alacağının bulunmadığını, buna rağmen talep hakkı saklı tutulan kısma yönelik müvekkil üzerinde güncel icra tehdidi mevcut olduğunu, açıklanan nedenlerle; müvekkilinin 26.08.2014 tanzim, 05.01.2017 vade tarihli 250.000,00 TL bedelli senetten kaynaklı 93.221,87 TL kadar borcu bulunmadığının tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Davacı … Ltd. Şti. nin müvekkiline ödeme amacı ile düzenleyerek vermiş olduğu 26.08.2014 tanzim , 05.01.2017 vade tarihli 250.000,00 TL bono ile ilgili Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile 158.083,90 TL alacak bedeli talepli olarak icra takibi başlattıklarını, davacı borçlu tarafından icra takibine veya takip kapsamında bulunan bonoya dayalı herhangi imza vb. itirazda bulunulmadığını, bononun kabul edildiğini ve icra takibinin borçlular yönünden kesinleştiğini, takip kapsamında borca itirazı bulunmayan davacının takip başlatılmayan ve husumet konusu olmayan bir meblağ ile ilgili iş bu davayı açmakta hukuki menfaatinin bulunmadığını, fazlaya dair haklarının ticari faiz nedeni ile artıştan kaynaklı alacak talep hakları olduğunu, davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu, açıklanan nedenlerle; davanın reddine karar verilmesini , davacının iş bu kötü niyetli davası nedeni ile % 20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini , masraf ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/03/2019 tarih ve 2017/192 Esas – 2019/196 Karar sayılı kararında;” …… Mahkememizce alınan bilirkişi raporu, davalı banka tarafından keşide edilen hesap kat ihtarnamesi ve icra takip dosyası hep birlikte değerlendirilmiş, dosyaya sunulan belgelerden, davalı bankanın hesap kat ihtarnamesinde yer alan borç miktarı için başlattığı takip dışında başkaca bir icra takip işlemi gerçekleştirmediği, yalnızca GKS kapsamında kullandırılan nakdi kredilerin ödenmeyen kısmı olan 156.778,13.-TL yönünden davacı borçluyu temerrüte düşürdüğü, başkaca bir ihtarnamede keşide edilerek, daha fazla bir alacağının bulunduğunu ispatlayamadığı, davalı tarafından davacı hakkında 250.000,00-TL bedelli senede dayalı olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak üzere başlatılan takip neticesinde, senedin bakiye kalan kısmı için daha sonra icra takibi yapmak üzere senedin takip alacaklısına iade edileceği, bakiye kısmın bulunması halinde senedin takip borçlusuna iade edilmeyeceği,davacının davayı açılmasına ilişkin olarak hukuki yararının mevcut olduğu anlaşılmakla, davacının talebi yerinde görülerek davanın kabulü yönünde dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davacının davasının kabulü ile, keşidecisi davacı olan 26.08.2014 tanzim tarihli 05.01.2017 vade tarihli 250.000,00 TL bedelli davalı lehine düzenlenmiş senedin 93.221,87 TL’si yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacı – Borçlu …A.Ş. tarafından başlatılan kambiyo takibi ( bono ) , ile ilgili olarak bono nun takip başlatılmayan kısmı ile ilgili borcun olmadığına dair menfi tespit talebi ile dava açılmış bulunduğunu, Borçlu davacı- icra takibine konu borcunu ödemeden , müvekkilinin takibe konu alacağı ile ilgili ödeme iddiası olmadan , takip başlatılmayan meblağ ile ilgili de ödeme iddiası veya ödeme makbuzu – belgesi olmadan , daha takip başlatılmadığı gözönüne alınmadan , hiçbir hukuki yararı yok iken sırf vekalet ücreti kazanmak amacı ile dava açmış bulunduğunu, Mahkemece de, davaya konu alacak belgesinin kambiyo senedi olduğu dikkate alınmadan, kambiyo senetlerine mahsus takip ile ilgili olarak bono nun sebepten mücerret olduğu , senedin ancak ödendiğinin yazılı belge ile ispatlanmasının dikkate alınması gerektiği dikkate alınmadan, davacının da hiçbir ödeme belgesi ibraz etmeden, dava açmış olduğu ve davasını ispatlayamadığı dikkate alınmadan, daha takibe konu borcunu bile ödemeyen borçlu – davacının , takip başlatılmadan bir kısım ile ilgili mağdur olacağı iddiasının da kötü niyetli olduğu ve hukuki yararının da bulunmadığı dikkate alınmadan, (dava açma hakkının MK 2 gereğince kötüye kullanılamayacağı da dikkate alındığında), kambiyo senedinin herhangi bir sözleşmeye bağlı olmadığı, üzerinde herhangi bir sözleşmesel ibare olmadığı dikkate alınmadan, müvekkilinin davalıya kredi sözleşmesi ile ilgili çektiği ihtarnamenin, eksik ve hatalı incelenmesi ile ( bilirkişinin dava tarihine kadar o halde faiz , alacak hesaplaması yapması gerekirken, ihtarname gönderim ve hesap kat tarihine kadar eksik ve hatalı hesaplama yaptığı, taraflarınca bilirkişi raporuna itiraz edildiği halde bu hususta hiçbir karar verilmeden, itirazları dikkate alınmadan) eksik ve hatalı inceleme ile karar verildiği nedeni ile itiraz ettiklerini, Davacı tarafından sunulan başka bir kararda takip başlatılmayan bölüm için borcun olmadığı belirtildiği dikkate alınarak karar verildiği, ancak taraflarının dava dosyasında taraflarından davacının açtığı ve kendisinin yazılı belge ile ispatlaması gereken davada taraflarından böyle bir beyan beklenemeyeceği, herhangi bir beyanlarının da olmadığı dikkate alınmadan eksik ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, özellikle takibin kambiyo takibi olduğu , kambiyo senetlerine mahsus takip kapsamında inceleme yapılması gerektiği , bir kambiyo senedini , herhangi yazılı bir belge olmadan da kanunen sözleşmeye bağlama çabası olamayacağı , davacının herhangi yazılı bir belge , ödeme belgesi ibraz etmediği, sözleşmeler ile ilgili herhangi bir kambiyo senedini bağlayan yazılı belge ibraz edilmediği dikkate alınmamış , bilirkişi raporunda hesaplamaların bile eksik ve hatalı yapıldığı , alacağın sözleşmeye bağlanması durumunda bile hesaplanmasının dava tarihi itibari ile olması gerektiği ve bu hesaplamalara itiraz ettiğimiz halde dikkate alınmadığı , taraflarının savunma hakkının kısıtlanması ile yargılamanın devam ettiği dikkate alınarak, eksik ve hatalı inceleme ile verilen kararın istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin 08/12/2021 tarih ve 2019/2689 Esas 2021/1786 Karar sayılı ilk kararında;”Davalı banka icra takibinde davaya konu bono bedelinin tamamını istememiş,156.778,13 TL. asıl alacak üzerinden takibe girişmiştir. Bankanın fazlaya ilişkin hakkını saklı tutması, davacıya talep edilmeyen kısım için menfi tespit davası açma hakkı vermez. O halde, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığı gözetilerek mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi yerinde görülmemiştir. ( Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2012/14148Esas, 2013/3182 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Açıklanan nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak, dairemizce yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın reddine ve kötü niyet tazminatı koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine dair karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile;İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/03/2019 tarih ve 2017/192 Esas 2019/196 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile;1-Davanın hukuki yarar yokluğundan HMK.nın 114/1-h,115/2 maddeleri uyarınca usulden REDDİNE,2-Kötü niyet tazminatı koşulları bulunmadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28/09/2023 tarih ve 2022/1656 Esas 2023/5406 Karar sayılı kararı ile; “Dava, bir kısmı takibe konulan bononun kalanı yönünden menfi tespit istemine ilişkindir. İcra takibinden önce borçlunun menfi tespit davası açabilmesi için öncelikle korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Böyle bir davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddedilebilmesi, borçluyu tehdit edecek bir tehlikenin bulunmamasına bağlıdır. Davaya konu bonoda davacı keşideci, davalı ise lehtar olup bono nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak kısmi takip başlatılmıştır. 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesine göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlunun henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek borcu bulunmadığının saptanması için menfi tespit davası açabileceğinin usulen kabul edilmesi karşısında ve davalının bonoya dayalı olarak yaptığı icra takibinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması da nazara alındığında davacı borçlunun bu davayı açmasında hukuki yararı bulunduğu açıktır. Bu halde işin esasına girilmesi gerekirken ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” şeklindeki gerekçe ile; “Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, oy birliği ile karar verilmiş olup, Dairemizce duruşma yapılarak, usul ve yasaya uygun görülen Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine dayanak bononun takip konusu edilmeyen kısmından kaynaklı menfi tespit davasıdır.Mahkemece, davanın kabulüne, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava ve Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … Esas Sayılı icra dosyasına dayanak 26/08/2014 düzenleme tarihli, 05/01/2017 vadeli 250.000,00 TL bononun keşidecinin davacı … Ltd.Şti. , lehtarın davalı banka olup davalı banka tarafından bono nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak kısmi takip başlatılmıştır. Dairemizce uyma kararı verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28/09/2023 tarih ve 2022/1656 Esas 2023/5406 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesine göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Borçlunun henüz icra takibi başlamadan önce de yapılabilecek olası bir takibi düşünerek borcu bulunmadığının saptanması için menfi tespit davası açabileceğinin usulen kabul edilmesi karşısında ve davalının bonoya dayalı olarak yaptığı icra takibinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutması da nazara alındığında davacı borçlunun bu davayı açmasında hukuki yararı bulunduğu açıktır. İlk derece mahkemesince bankacı bilirkişiden alınan raporda;”…Takip talebinde belirlenen miktar dışında bir alacağın olmadığı ve talepte de bulunulmadığı, keşidecisi davacı olan 26/08/2014 tanzim tarihli 05/01/2017 vadeli banka lehine düzenlenmiş 250.000,00 TL senedin 93.221,87 TL yönünden davacının davalıya borçlu olmadığı ,” belirtilmiştir. Dosya kapsamına göre, davalı bankanın Fatih Şubesi ile davacı kredi borçlusu … şirketi arasında 18/10/2016 tarihinde 530.000,00 TL limitli GKS imzalandığı, kredi sözleşmesi kapsamında kredi borçlusu davacıya nakit kredi kullandırıldığı, davalı alacaklı banka tarafından İstanbul …Noterliğinin 10/01/2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarı ile kredi alacağından kaynaklanan toplam 156.778,13 TL alacağının ödenmesi ihtarında bulunduğu, davalı bankanın takip talebinde belirlenen miktar dışında başkaca alacağın bulunmadığının bilirkişi raporu ile tesbit edildiği, keşidecisi davacı olan 26/08/2014 tanzim tarihli 05/01/2017 vadeli davalı banka lehine düzenlenmiş 250.000,00 TL senedin 93.221,87 TL yönünden davacının davalıya borçlu olmadığı anlaşılmakla; Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dairemizce bozmaya uyularak yeniden karar verildiğinden, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28/09/2023 tarih ve 2022/1656 Esas – 2023/5406 Karar sayılı ilamı dikkate alınarak, davalının istinaf sebepleri değerlendirilip istinaf taleplerine ilişkin olarak ayrıca karar verilmeksizin, uyma kararı verilen Yargıtay bozma ilamı uyarınca davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle; davanın kabulü yönünde karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacının davasının kabulü ile, keşidecisi davacı olan 26.08.2014 tanzim tarihli 05.01.2017 vade tarihli 250.000,00 TL bedelli davalı lehine düzenlenmiş senedin 93.221,87 TL’si yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 17.077,50.TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.592,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 15.485,50.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan toplam 1.628,00.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,4-İlk Derece Mahkemesi’nce yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edildiği anlaşılan 600,00.TL bilirkişi gideri, 122,00.TL tebligat / posta gideri olmak üzere toplam 722,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 39.500,00.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,7-Bakiye gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 9-Alınması gereken 17.077,50.TL istinaf karar harcından davalı tarafından yatırılan (44,40.TL + 1.149,59.TL + 399,00.TL =) 1.548,59.TL’nin mahsubu ile bakiye 15.528,91.TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 10-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edildiği anlaşılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, 11-Davacı taraf vekille temsil olunduğundan Dairemiz karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT 2.kısım 2.bölüm 17/b maddesi uyarınca hesap ve takdir olunan 10.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 13-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dair olarak hazır olan davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda HMK 362/1-a maddesi uyarınca kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2023