Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/2123 E. 2023/2058 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2123 Esas
KARAR NO: 2023/2058 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/545 Esas – 2023/827 Karar
TARİHİ: 04/09/2023
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacı … adına ve … San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine 27.10.2020 tarihinde ikame edilen marka hakkına dayalı tazminat davasının, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/338 Esasına kayıtlı ve derdest olduğunu, yargılamada bilirkişi raporunun sunulmasından sonraki aşamaya gelindiğinde, davalı şirket … San. Tic. Ltd. Şti.’nin tasfiye sürecine girmiş olduğunun öğrenildiğini ve Mahkeme tarafından Uyap kapsamındaki ticari sicil kaydı dikkate alınarak davacı tarafa ihya davası açılması ve sonucunun mahkemeye bildirilmesi için 16.02.2023 tarihli duruşmadan itibaren 30 günlük kesin süre verildiğini, Ticaret Sicil Gazetesinin ilan görüntüleme sayfasına bakıldığında, davalı şirket … San. Tic. Ltd. Şti’nin 25.10.2021 tarihinde tasfiye sürecine girdiği, tasfiye memuru olarak şirket müdürü …’ın atandığı, tasfiyeye ilişkin ilanların 1 Kasım 2021, 9 Kasım 2021 ve 17 Kasım 2021 tarihlerinde yapıldığı, tasfiye sürecinin sonuçlandırıldığı ve şirketin sicil kaydının 08.06.2022 tarihinde terkin edildiği bilgisinin görüldüğünü, ihyası talep edilen şirketin tasfiye işlemlerinin, hakkında ikame edilmiş olan İstanbul 1. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/338 esasına kayıtlı tazminat davasının varlığı nazara alınmaksızın hukuka aykırı şekilde sonuçlandırıldığını, şirketin hataya dayalı tasfiyesinin düzeltilmesi nedeniyle ihyasına karar verilmesi gerektiğini beyanla Tasfiye Halinde … San. Tic. Ltd. .’nin tasfiyeye ilişkin işlemlerinin geçersiz sayılmasına, şirket tüzel kişiliğinin yeniden canlandırılmasına, ticaret siciline yeniden tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesi ile; tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının eksik işlemlerinin müvekkili müdürlük tarafından tespit edilemeyeceğini, müvekkili İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün TTK’nın 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 34. maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, davada yasal hasım olduklarını ve davanın açılmasına neden olmadıklarını beyanla aleyhlerine yargılama giderine hükmedilmemesini talep etmiştir. Davalı Tasfiye Memuru … vekili cevap dilekçesi ile; tasfiyenin davacıya bildirilmeden yapıldığı iddia etmiş olsa dahi, dava devam ederken şirketin devamlılığın artık ortaklara zarar ettirmesi nedeniyle, kayıtlı borç ve alacakların usulüne uygun olarak tasfiye edilerek, şirketin kapatıldığını, şirketin yüksek miktarlı bir yerde kirada faaliyetini yürütürken çok daha düşük bir yer kiralayarak işletmesini oraya taşıdığını ve bu durumu da İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2020/338 esas sayılı dosyasına bildirdiğini ve mahkemece de yapılan işlemin tasfiye haline girdiğinin görüldüğünü, ilgili mahkemeye 05/01/2022 tarihinde verilen dilekçe ile adres güncellemesi yapılırken, aynı zamanda şirketin tasfiye sürecine girdiğinin sisteme kayıt edildiğini ve davalı bilgilerinin güncellendiğini, Mahkeme tarafından oluşturulan ara kararda unvanın tasfiye halinde olarak yazıldığını, davacının bu hususta hiçbir girişimde bulunmadığını ancak tüm işlemler tamamlandıktan sonra huzurdaki davayı kötü niyetli tavır göstererek açtığını, davalı müvekkilinin ilgili yerlerde gerekli ilanları yaptığını, ayrıca devam eden davada bu hususun kaydının oluışturulduğunu, davacı tarafça hiçbir şekilde ticaret sicil müdürlüğüne başvurularak tasfiyenin durdurulmasının talep edilmediğini, alacak iddiasında bulunmadığını, bu nedenle davacının hukuki yararının kalmadığını, şirket üzerinde açıldığı günden itibaren ne menkul ne gayrimenkul bulunduğunu, şirket ihyası halinde dahi davacının devam eden davada tazminat istemi kabul edilse dahi, miktarı karşılayacak bir mal varlığının olmayacağını, hukuki yarar yokluğunun bu nedenle de mevcut bulunduğunu, … firmasının ilk tasfiyeye girmesinden hemen sonra taraflar arasında devam eden davada adres değişikliği bildiriminden sonra davacının ihyası talep edilen şirketin tasfiyeye girdiğinden haberi olmasına rağmen 1 yılı aşkın süre boyunca bu hususta ses çıkarmayarak, tasfiye işlemi tamamlandıktan sonra huzurdaki davayı ikame etmesinin TMK’nın 2. maddesi hükmüne göre hakkın kötüye kullanımı olması nedeniyle, tahsil imkanı, hukuki yararı bulunmayan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 04/09/2023 tarih ve 2023/545 Esas – 2023/827 Karar sayılı kararında; “Dava; Tasfiye Halinde … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin ihyası istemine ilişkindir. Dava konusu şirkete ait sicil kaydının celp ve tetkikinde; davalı …’ın ihyası talep edilen şirketin ortağı ve tasfiye memuru olduğu, şirketin tasfiyesinin sona erdiği 08/06/2022 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. İstanbul 1. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/338 Esas sayılı dosyasında 16/02/2023 tarihli celsesinde verilen ara karar ile davacıya dava konusu Tasfiye Halinde … Gıda Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin aleyhine ihya davası açılması hususunda süre verilmiş olduğu anlaşılmıştır. Şirket ihyası davalarında yetkili Mahkeme limited şirketler açısından TTK.nın 643. maddesinin göndermesiyle TTK.nın 547/1. maddesinde belirtildiği üzere şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Bu yetki düzenlemesi kamu düzenine ilişkin olup kesin yetki kuralıdır. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10/04/2018 tarih ve 2018/1409 E., 2018/2580 K. sayılı ilamı, İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesinin 27/06/2019 tarih ve 2018/1577 E., 2019/898 K. sayılı ilamı.) HMK.nın 114/1-ç maddesine göre yetkinin kesin olduğu hallerde mahkemenin yetkili olması dava şartlarından olup aynı yasanın 115/2. maddesi gereğince dava şartlarının mevcut olup olmadığı hususu davanın her aşamasında Mahkemece resen gözönüne alınması gerekir. İhyası talep edilen şirketin merkezinin bulunduğu yerin Küçükçekmece ilçesinde olduğu, mahkememizin yetkili ve görevli olduğu anlaşılmıştır. Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu şirketin tasfiyesinin sona erdiği 08/06/2022 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin edildiği, tasfiye memuru olan …’ın ihyası talep edilen şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu, şirket aleyhine 27/10/2020 tarihinde İstanbul 1. Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/338 Esas sayılı dosyası ile marka hakkına dayalı maddi tazminat davası açılmış olduğu, davanın açılma tarihinin ihyası talep edilen şirketin terkin tarihinden önce olduğu, davacının dava konusu şirketin ihyasını istemek de hukuki menfaati bulunduğu dikkate alınarak açılan davanın kabulü ile dava konusu şirketin ihyasına karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuş, davada davalı … sicil müdürlüğünün yasal hasım olması ve davanın açılmasına sebebiyet vermemesi karşısında aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiği, vekalet ücreti ve yargılama giderinin, tasfiye işleminin eksik yapılması, ve dava açılmasına sebebiyet verilmesinden ötürü tasfiye memuru olan davalı …’dan tahsiline hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. “gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru … vekili istinaf dilekçesi ile; her ne kadar sayın Mahkemece davacının şirketin ihyası davası kabul edilmiş de, Mahkemenin bu hususta eksik inceleme yaptığını ve şirketin hukuken ihyasını gerektirici sebeplerin varlığını araştırmaksızın bu hususta şirket kayıtları da dahil mevcut delillerin bilirkişi aracılığı ile incelenerek ihya kararı verilip verilemeyeceğini değerlendirmesi gerekirken eksik inceleme ile dosya üzerinden bir karar verdiğini; Müvekkilinin şirketinin pandemi ile birlikte 2020 yılında ekonomik zorluğuna düştüğünü, kirasını ödeyemediği için en son işletmesinin adresini değiştirdiğini ve son olarak da sadece maddi külfet oluşturan şirketini tasfiye ettiğini, esasen şirketin ihyası halinde maddi anlamda davacının her hangi bir şey elde etmesinin söz konusu olamayacağını, bu bağlamda ihyanın şartlarının oluşup oluşmadığının teknik incelemeden sonra karara bağlanması gerekirken bu kapsamda inceleme yapılmadan karar verildiğini; Yerel mahkemenin vermiş olduğu kararda tasfiye memuru olarak müvekkili …’ı seçtiğini ve ona hiçbir ücret takdir etmediğini, ayrıca şirketin ihyası ile birlikte ortaya çıkacak bir kısım mali müşavir, damga vergisi gibi gider kalemleri ile ilgili de bir karar vermediğinin görüldüğünü, bu tip giderler yönünden davacının bir miktar parayı mahkeme veznesinde depo etmesi ve şirketin tasfiyesi tamamlana kadar oluşacak maliyetlerin bu depo edilen bedelden kullanılması ve tasfiye sonunda bu miktarlarında şirketin borç hanesine eklenmesi gerektiğini; Müvekkili …’ın İstanbul 1. FSHHM’deki dava dosyasında şirketin tasfiyede olduğu yönünde bilgiyi verdiğini ve mahkemece oluşturulan ve davacı vekiline gönderilen tebliğlerde şirketinin tasfiyede olduğu belli olmasına rağmen davacının bu duruma sessiz kaldıktan sonra tasfiye tamamlandıktan yaklaşık 1 yıl sonra huzurdaki davayı açmasının TMK’nın 2. maddesi hükmüne aykırı olduğunu ve davacının bu yönüyle iyi niyetli kabul edilmemesi gerektiğinin sabit olduğunu, Yerel mahkemenin bu husus ile ilgili iddialara rağmen olumlu yada olumsuz bir değerlendirme yapmadığının görüldüğünü; TTK’nın 547. maddesi gereğince tasfiye memuru olarak eski tasfiye memuru olan … T.C kimlik nolu davalı …’ın görevlendirilmesine, kendisinin şirket ortağı ve yetkilisi olması nedeniyle ücret takdirine yer olmadığına, şeklinde karar verilmiş ise de şirketin faal olmaması ve müvekkilinin şirketin tasfiyesi sırasında bir kısım olağan işlemler nedeniyle şirket ile ilgili olarak emek ve mesai harcayacağı için bir ücret takdir edilmesi gerekirken salt şirket ortağı olduğu gerekçesiyle bu hususta ücret takdir edilememesinin de hatalı olduğunu, Mahkemenin müvekkili davalıyı kusurlu olarak kabul etmesine karşın müvekkili davalının davacı ile olan dava sırasında mahkemeye şirketinin adres değişikliğini bildirdiğinde şirketin tasfiyeye girdiğini gören davacının buna sessiz kalarak huzurdaki davanın da açılmasına sebebiyet verdiğinin kabulü gerektiğinin aşikar olduğunu, bu yönü ile de Yerel mahkemenin hükmünün hatalı olduğunu, şayet davacı ilk tasfiyeden haberdar olduğunda sicil memurluğuna başvuru yapmış olsaydı tasfiyeyi durdurabilecekken, bu hususa sessiz kalarak tasfiye tamamlandıktan sonra huzurdaki davanın açılmasına sebep olduğunu beyanla Yerel mahkeme hükmünün bozularak kaldırılmasına ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri nedeniyle ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Türk Ticaret Kanunu’nun 547. maddesinde “tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlanıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veyan birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” denilmek suretiyle ek tasfiye düzenlenmiştir. Tasfiye Halinde … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin sicil kaydı 08.06.2022 tarihinde tasfiye neticesinde davalı … Sicil Müdürlüğü’nce terkin edilmiştir. İhyasına karar verilen şirket aleyhine, davacı tarafça İstanbul 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/338 Esas sayılı dosyası ile 27.10.2020 tarihinde marka hakkına dayalı maddi tazminat davası açılmış ve dava dosyasının derdest olduğu anlaşılmıştır. Şirketin tasfiyesinin, hakkında davacı tarafından açılmış ve derdest dava dosyası olması nedeniyle tamamlanmadığı, ek tasfiye işlemlerinin yapılması için yeniden sicile tescil edilmesi ve tasfiye işlemleri eksik bırakıldığından ek tasfiye işlemleri yönünden tasfiye memurunun görevinin devamına karar verilmesi gerekir. Bu nedenle Mahkemece davacının şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yararının bulunduğu kabul edilerek ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı gibi, İstanbul 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/338 Esas sayılı dosyası ile devam eden yargılama sırasında adı geçen şirket tasfiye sürecine girmiş, yargılama tamamlanmadan, davacının tazminat iddiasından haberdar olmasına rağmen davalı tasfiye memuru tasfiye işlemlerini tamamlayarak ek tasfiyeye ve bu davanın açılmasına sebep olduğundan lehine ücret takdir edilmemesi de isabetli olmuştur. İhyasına karar verilen şirket ile ilgili ek tasfiye masraflarının şirket tarafından karşılanması gerekmekte olup, bu hususta davacıya sorumluluk yüklenmesi söz konusu değildir. Davacı tarafın İstanbul 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce lehine tazminata hükmedilmesi halinde alacağını tahsil edip edemeyeceği konusu kararın infaz aşamasına ilişkin olup, ihya davasında hukuki yararın varlığı noktasında değerlendirmeye alınması mümkün değildir. Bu minvalde davalı tasfiye memuru vekilinin ileri sürdüğü tüm istinaf sebepleri haksızdır. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme kararının gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tasfiye memuru …’ın istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince davalı tasfiye memuru …’dan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı davalı tasfiye memuru tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 21/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.