Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2109 Esas
KARAR NO: 2023/1999 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/615 Esas – 2023/687 Karar
TARİHİ: 02/10/2023
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ: 14/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin, dava dışı … A.Ş.’nin ortağı olduğunu, müvekkili hakkında başlatılan İstanbul CBS’nın 2016/93584 sayılı soruşturmanın akabinde İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/5393 D.iş sayılı 06/12/2016 tarihli kararıyla müvekkilinin ortağı ve yöneticisi olduğu şirkete TMSF’nin kayyım olarak atanmasına karar verildiğini ve şirket yönetiminin TMSF tarafından görevlendirilen heyet tarafından gerçekleştirildiğini, müvekkili adına kesinleşen mahkumiyet kararı bulunmadığını, yapılan yargılama sonrasında masum olduğunun tespit edileceğini; TMSF tarafından yayınlanan ihale ilanında, müvekkilinin %0,01 oranında paya sahip olduğu ve davalı gerçek kişilerin kayyım sıfatıyla idaresinde bulunduğu … A.Ş.’nin ve dava dışı diğer şirketlerin satışa çıkarıldığını, ilanda dayanağı olan Fon Kurulu Kararı’nın tarih ve sayısı hakkında herhangi bir bilgi yer almadığını, şirket yöneticileri davalı gerçek kişiler tarafından TMSF’ye sunulan talep ile dava dışı şirketin satışı için karar alınmasını talep edildiğini, bunun üzerine TMSF Fon Kurulu tarafından 17/07/2023 tarih ve 2023/293 ve 2023/294 sayılı karar ile 20/07/2023 tarih ve 2023/300 sayılı Fon Kurulu Kararının tesis edildiğinin öğrenildiğini, işlemlerin usule ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, kayyım sıfatı ile TMSF’nin ve şirkete atanan yöneticilerin şirketi satma yetkilerinin bulunmadığını, kayyım ve yöneticilerin görevlerinin şirketi basiretli bir tacir gibi yönetmek ve şirket varlıklarını korumak olduğunu ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle … A.Ş.’nin hisselerinin satış ve devrine ilişkin olarak tesis edilen 2023/293, 294 ve 300 sayılı Fon Kurulu Kararları ile tüm karar, iş ve işlemlerin denetlenmesine; kararların yoklukla malul olduklarının ve hukuka açıkça aykırı olduklarının tespiti ile kararların ve iş ve işlemlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/10/2023 tarih 2023/615 Esas – 2023/687 Karar sayılı kararında; “İddianın ileri sürülüş biçimine göre dava; davacının ortağı olduğu dava dışı … A.Ş.’ne İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin 06/12/2016 tarih ve 2016/5393 D.iş sayılı kararıyla kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulunca ve kayyım tarafından görevlendirilen davalı yöneticiler tarafından, adı geçen dava dışı şirketin de içinde bulunduğu dilekçede adları yazılı şirketlerin iktisadi bütünlüğünün oluşturularak, malvarlıklarının satışına ilişkin 17/07/2023 tarihli 2023/293 ve 2023/294 sayılı, 20/07/2023 tarih ve 2023/300 sayılı Fon Kurulu Kararların icralarının tedbiren durdurulması ve kaldırılması istemine ilişkindir. Davacının ortağı olduğu dava dışı … A.Ş.’ne kayyımın İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin 2016/5393 D.iş sayılı dosyasından atandığı davacı taraf iddiası ile dosya kapsamından anlaşılmakta olup; ilgili hakimlikçe verilen kayyım atama ve kayyım kararlarına yönelik her türlü istemin, kararı veren hakimliğe yapılması yasal zorunluluktur. Bu konudaki yetki ve görev kararı veren hakimliğe aittir. Davacının ortağı olduğu dava dışı … A.Ş.’ne sulh ceza hakimliğince atanan kayyım tarafından verilen şirketin malvarlığının satış kararının iptali istenmiş ise de; bu yöndeki talebin incelenmesinin kayyımın Asliye Ticaret Mahkemesince atanmaması nedeniyle Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanına girmediği, İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin 06/12/2016 tarih ve 2016/5393 D.iş sayılı kararı gereği atanan kayyım tarafından verilen dava dışı şirketin satışına yönelik kararlarının iptali istemlerine bakmaya görev ve yetkinin kayyım atama kararı veren İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’ne ait olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davaya bakma görev mahkememize ait değildir. Görevsizlik kararı ve bu karar üzerine dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi hukuk mahkemeleri arasında uygulanabilecek bir usul kuralı olup, HMK’da hukuk mahkemesi ile ceza mahkemesi (veya hakimliği) arasında, davanın ceza mahkemesine (veya hakimliğine) gönderilmesine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle dosyanın Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmesine de karar verilemeyeceği anlaşıldığından görevsizlik nedeniyle davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. “gerekçesi ile,Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davada Sulh Ceza Hakimliği değil, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğunu, CMK madde 133/3 hükmünün son derece açık olduğunu; soruşturmanın tamamlanması ve müvekkili hakkındaki yargılamanın başlamasının ardından Sulh Ceza Hakimliği’nin görevinin kalmadığını; Sulh Ceza Hakimliği’nin tesis ettiği kararlar hakkında karar verme görevinin 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ne geçtiğini; şikayet başvurusu hakkında yargılama yapma görevinin ise Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Müvekkilinin malvarlığı değerlerine ve …’ya CMK madde 128 hükmü doğrultusunda kayyım atanması nedeni ile CMK madde 128/10 hükmü gereği CMK madde 133 hükümlerinin kıyasen uygulanması gerektiğini; görülen uyuşmazlığında Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ticari bir dava olarak düzenlendiğini; görülen uyuşmazlığın temelinde müvekkillinin %0.01 oranında hissesine sahip olduğu şirketin hisselerinin devri ve bu devir sırasında Türk Ticaret Kanununda kurucu nitelikte emredici olarak düzenlenen hükümlere aykırı olarak tesis edilen hukuki işlemlerin bulunmakta olduğunu; görülen uyuşmazlığın müvekkilinin nama yazılı hisselerini temsil eden nama yazılı ilmühaber/nama yazılı hisse senetleri devrilmeden yalnızca şirket hisselerinin devredilmesini de kapsayan bir kısım açık hukuka aykırılıklar içerdiğini; dava konusu edilen kayyım işlemlerinin açık bir şekilde Türk Ticaret Kanununda düzenlenen öngörülen hususlara ilişkin olduğunu; Yerel mahkemenin görülen dava bakımından görevli olduğunu; yargılama yapma görevinin Ticaret mahkemeleri olduğunu; bu sebeple yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini; yerel mahkemenin gerekçeli kararında görülen dava bakımından Sulh Ceza Hakimliği’nin görevli olduğu iddia edilerek, davanın reddi yönünde hüküm tesis edildiğini, Benzer konuda yapılan şikayet başvurusu hakkında hüküm tesis eden İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesinin de Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna hükmettiğini ve bu kararın da itiraz kanun yolundan geçerek kesinleştiğini, Müvekkili tarafından 96 10.01 oranında hissedarı olduğu … satış ihalesine satışına ilişkin olarak Davalılarca alınan Fon Kurulu Kararı, İhale Şartnamesi ve satış işlemlerinin CMK madde 133/3’ün atfı ile denetlenmesi ve kaldırılması talebi ile İstanbul 23. ACM’nin 2021/411 esas sayılı dava dosyasının sunulan “Kayyım İşleminin Şikayet” başvurusunu inceleyen İstanbul 23. ACM, 20 Ocak 2022 tarihinde “Mahkememizin 2021/411 Esas sayılı dosyasında mahkememizce esasa ilişkin bir hüküm kurulmadığı… Bu sebeple ilgili talepler yönünden TTK hükümlerine göre Ticaret Mahkemelerine, suç olduğu düşünülen eylemler yönünden ise Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunulmasının sanık müdafinin muhtariyetinde bulunduğu anlaşılmakla” gerekçesi ile şikayet hakkında “Karar verilmesine yer olmadığına dair karar” tesis ettiğini; bu karara karşı yapılan itirazın da İstanbul 24. ACM tarafından 2022/27 Değişik İş sayılı kararla 8 şubat 2022 tarihinde reddedildiğini, Bu nedenle yerel mahkemenin görülen davada ticaret mahkemesinin değil, Sulh Ceza Hakimliğinin görevli olduğuna dair kararının açıkça hukuka aykırı olduğunu ve kaldırılması gerektiğini, İleri sürerek, yukarıda izah edilen nedenlerle görülen uyuşmazlık bakımından yargılama yapma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olması nedeni ile aksi yöndeki yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve dosyanın yargılama yapmak üzere yerel mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının ortağı olduğu dava dışı … A.Ş.’ne İstanbul 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin 06/12/2016 tarih ve 2016/5393 D.İş sayılı kararıyla kayyım olarak atanan TMSF Fon Kurulunca ve kayyım tarafından görevlendirilen davalı yöneticiler tarafından, adı geçen dava dışı şirketin de içinde bulunduğu dilekçede adları yazılı şirketlerin iktisadi bütünlüğünün oluşturularak, malvarlıklarının satışına ilişkin 17/07/2023 tarihli 2023/293 ve 2023/294 sayılı, 20/07/2023 tarih ve 2023/300 sayılı Fon Kurulu Kararları ile tüm kararlar ile iş ve işlemlerin denetlenmesine; kararların yoklukla malul olduklarının ve hukuka açıkça aykırı olduklarının tespiti ile kararların ve iş ve işlemlerin kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece, görevsizlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Öncelikle, davalı TMSF’ye karşı yönetilen davanın adli yargı içinde çözülmesi gerekip gerekmediği noktasının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.Somut olayda, davacının ortağı bulunduğu dava dışı … A.Ş. ile birlikte başka şirketlere İstanbul C.Başsavcılığının 06/12/2016 tarih ve 2016/93584 soruşturma nolu yazıları ile 674 sayılı KHK’nın 19/2maddesi uyarınca kayyım olarak TMSF’nin atanması talep edilmiş olup, İstanbul 8.Sulh Ceza Mahkemesince 06/12/2016 tarih ve 2016/5393 D.İş sayılı kararı ile talebin kabulüne ve 674 sayılı KHK’nın 19/2 ve CMK 133.maddeleri uyarınca TMSF’nin kayyum olarak atanmasına karar verildiği, dava dışı … A.Ş.’nin de içinde bulunduğu dilekçede adları yazılı şirketlerin iktisadi bütünlüğünün oluşturularak, malvarlıklarının satışına ilişkin 17/07/2023 tarihli 2023/293 ve 2023/294 sayılı, 20/07/2023 tarih ve 2023/300 sayılı Fon Kurulu Kararları ile şirketin mali durumu itibariyle şirkete ait varlıkların ticari ve iktisadi bütünlük kapsamında satılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Şirket Yönetimi İçin Kayyım Tayini” başlıklı 133. Maddesinde “(1) Suçun bir şirketin faaliyeti çerçevesinde işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için gerekli olması halinde; soruşturma ve kovuşturma sürecinde, hâkim veya mahkeme, şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyım atayabilir. Atama kararında, yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğinin kayyımın onayına bağlı kılındığı veya yönetim organının yetkilerinin ya da yönetim organının yetkileri ile birlikte ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin tümüyle kayyıma verildiği açıkça belirtilir. Kayyım tayinine ilişkin karar, ticaret sicili gazetesinde ve diğer uygun vasıtalarla ilan olunur. … (3) İlgililer, atanan kayyımın işlemlerine karşı, görevli mahkemeye 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre başvurabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.674 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Kayyımlık yetkisinin devri ve tasfiye” başlıklı 19. Maddesinde ” (1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 ünc maddesi uyarınca kayyım atanmasına karar verilen şirketlerde görev yapan kayyımların yetkileri, hakim veya mahkeme tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilir ve devirle birlikte kayyımların görevleri sona erer.(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ve olağanüstü halin devamı süresince terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca şirketlere ve bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 13 üncü maddesi uyarınca varlıklara kayyım atanmasına karar verildiği takdirde, kayyım olarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu atanır.” hükmüne yer verilmiştir.6758 sayılı kanunun 20.maddesinde ise ; “5411 sayılı kanun ile temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi TMSF ne verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde, bu şirketlerin veya bunların sahiplerinin Fona borçlu olup olmadığına bakılmaksızın kıyasen uygulanır. “6758 sayılı kanunun 19.maddesinin uygulanmasına ilişkin esaslara ilişkin yönetmeliğin 7. (1)maddesinde; … Mali durum, ortaklık yapısı, piyasa koşulları veya diğer sebepler nedeniyle şirketin mevcut halinin sürdürülebilir olmaması halinde şirketin, şirket varlıklarının veya malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine Bakan tarafından karar verilebilir.19.maddeye dayalı yapılan yetki devri yönergesinin 5.maddesi uyarınca c) mali durum, ortaklık yapısı, piyasa koşulları ile diğer sorunlar nedeniyle mevcut halin sürdürülebilir olmadığının tesbit edilmesi durumunda şirketin yahut varlıklarının veya malvarlığı değerlerinin satılmasına veya feshi ile tasfiyesine karar verme yetkisi Fon Kuruluna devredilmiştir. ç) Gerektiğinde 6102 sayılı TTK hükümlerine tabi olmaksızın genel kurul yetkilerini kullanma yetkisi Fon Kuruluna devredilmiştir.Dava konusu edilen dava dışı … Ticaret A.Ş. ait taşınır-taşınmaz varlıkların satışına ilişkin olarak şirket yönetim kuruluna izin verilmesine dair karar anılan düzenlemeler uyarınca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Fon Kurulununca verilmiştir. 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 111. Maddesi uyarınca kurulun Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve malî özerkliğe sahip bir kuruluştur. 2557 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesine göre, idari işlemin iptali ile idari eylem ve işlemlerden dolayı açılan tam yargı davaları idari davalardır. İdari davalar ise ilgisine göre Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi’nde görülür.İdari işlem, yetkili idarenin, kamu hukuku alanında kamu gücü ile hareket ederek, idari faaliyetle ilgili doğrudan hukuki sonuca yönelik, tek yanlı irade açıklamasıyla aldığı ve re’sen icra olunabilen kararlardır.TMSF Fon Kurulu’nun taşınır ve taşınmaz varlıkların satışına izin kararı, kamusal bir görevin ifası amacıyla, kamu gücü kullanılarak, tek taraflı olarak alınmış idari bir karar olup, uyuşmazlığın çözümünde Türk Ticaret Kanunu’nu değil, 6758 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından devralınan şirketler ve bunların varlıkları ile ilgili olarak Fona verilen yetkiler Fona verilen kayyımlık görevi ile satış veya tasfiye işlemlerinde kıyasen uygulanacak olduğundan TMSF’ye karşı açılan eldeki dava adli yargının görev alanında değildir. Taşınmazların satışına TMSF tarafından atanan üyelerce alınan yönetim kurulu kararı ve Fon Kurulu’nun taşınmazların satışına ilişkin yönetim kuruluna izin verilmesine ilişkin kararı Türk Ticaret Kanunu hükümleri kapsamında tesis edilmediği açıktır.Sulh Ceza Hakimliğince, adı geçen şirketin FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle TMSF’nin kayyım olarak atandığı ve TMSF Fon Kurulu tarafından önce 674 sayılı KHK, ardından 6758 sayılı Kanunla kendisine verilen görevlerin ifası çerçevesinde, kamu gücü kullanılmak suretiyle dava konusu işlemin tesis edildiği açıktır. Bu itibarla, Fon Kurulunun olağanüstü hal kapsamında tanınan görev ve yetki çerçevesinde, kamu gücü kullanmak suretiyle ve tek yanlı irade beyanıyla tesis etttiği dava konusu işlemin iptali istemine ilişkin işbu davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerine ait olduğu kuşkusuzdur. (Danıştay 10 Dairesinin 2020/3349 Esas -2021/4631 Karar sayılı kararı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/5141 Esas- 2022/9293 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.)Belirtilen nedenlerle, dava konusu uyuşmazlığın idari yargıda görülüp çözümlenmesi gerekmekte olup, İDM tarafından bu gerekçeyle davanın yargı yolu dava şartı yokluğundan HMK. 114/1-b, 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş ise de bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davanın yargı yolu dava şartı yokluğundan 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b, 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/10/2023 tarih ve 2023/615 Esas – 2023/687 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın yargı yolu dava şartı yokluğundan 6100 sayılı HMK’nın 114/1-b, 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL maktu harcın, peşin alınan 269,85.TL harçdan mahsubu ile hazineye gelir kaydına,3-Davacının yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca ve tarifenin 7/2 maddesi dikkate alınarak takdir olunan 17.900,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-Artan gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 8-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 738,00.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 150,00.TL dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-dönüş gideri olmak üzere toplam 888,00.TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,9-Artan gider avansı bulunması halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, 15-Bakiye gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 14/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.