Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/2058 E. 2023/1821 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2058 Esas
KARAR NO : 2023/1821 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2023/553 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 20/09/2023 (Ara Karar)
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 23/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirketin, müvekkili ile emtianın havayolu ile birden fazla kez taşınması işinin organize edilmesi hususunda anlaştığını, müvekkilinin her bir taşıma işinin organize edilmesi işi gereği, birden fazla taşıyıcı hava yolu şirketi ile iletişime geçtiğini, müvekkili tarafından hem hizmetlerin verilmesi hem de söz konusu bu iş için dava dışı havayolu şirketlerine ödemelerin yapılması sebebiyle, davalıya 27.10.2022 tarihli, … Nolu ve 5.799,40 USD bedelli, 27.10.2022 tarihli, … Nolu ve 6.189,50 USD bedelli, 31.10.2022 tarihli, … Nolu ve 11.423,65 USD bedelli, 31.10.2022 tarihli, … Nolu ve 8.079,00 USD bedelli, 03.11.2022 tarihli, … Nolu ve 6.698,20 USD bedelli, 03.11.2022 tarihli, … Nolu ve 11.500,00 USD bedelli, 10.11.2022 tarihli, … Nolu ve 6.614,90 USD bedelli faturaların düzenlendiğini ve tebliğ edildiğini, davalı tarafından … Nolu ve 5.799,40 USD bedelli fatura alacağının bir kısım ödemesi yapıldıktan sonra 3.849,75 USD’lık bakiye bedelin ödenmediğini, 03.11.2022 tarihli, … Nolu ve 11.500,00 USD bedelli fatura alacağının da 6.233,20 USD’lik kısmının ödenmediğini, 5.266,80 USD’lik kısmı için de bir iade faturası tanzim edildiğini, geri kalan faturaların ise hiçbirinin ödenmediğini, davalı aleyhine İstanbul …. İcra Dairesi’nin … E. sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının borca itiraz ettiğini beyanla davalının mallarını kaçırması ve müvekkilini zarara uğratması ihtimaline binaen borçlunun borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile banka mevduatlarının ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının teminatsız olarak ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi’nin 20/09/2023 Ara Karar Tarihli ve 2023/553 Esas sayılı ara kararında;”İİK 257. maddesindeki; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” düzenlemesi ile ihtiyati haciz şartları belirlenmiştir. Dava, dava konusu taşıma sözleşmesinden doğan faturaya dayalı alacağa ilişkin davalı şirkete açılan itirazın iptali davasına olup bir miktar para alacağına ilişkindir. Davacı vekili her ne kadar davalının mal varlığını alacaklıları zarara uğratma maksadıyla elden çıkardığı yönündeki ciddi şüpheye binaen muaccel olduğu tartışmasız olan müvekkili şirket alacağının teminat altına alınması amacıyla davalının taşınır ve taşınmaz mallarıyla üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesi talebinde bulunmuş ise de; dosyadaki mevcut delil durumu itibariyle ticari ilişki kapsamında alacak iddiasının temelini oluşturan faturalar borç ikrarını içeren belge niteliğinde olmadığından, tek başına alacağın varlığını ispatlar nitelikte değildir. Taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen faturalarda yazılı bedelin ödenmediği iddiası ise yargılamayı gerektirmekte olup, bu haliyle alacağın varlığı ve muaccel hale geldiği belirsizdir. Bu kapsamda ihtiyati haciz kararı verilebilmesine ilişkin İİK’nın 257. maddesinde öngörülen koşulların oluşmadığı anlaşıldığından, ihtiyati haciz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesi ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesi ile; davalı … A.Ş.’nin müvekkili … Anonim Şirketi ile emtianın havayolu ile birden fazla kez taşınması işinin organize edilmesi hususunda anlaştığını, akabinde müvekkilinin her bir taşıma işinin organize edilmesi işi gereği, birden fazla taşıyıcı hava yolu şirketi ile iletişime geçtiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından hem hizmetlerin verilmesi, hem de söz konusu bu iş için dava dışı havayolu şirketlerine ödemelerin yapılması sebebiyle davalıya faturalar kesildiğini, davalının söz konusu faturaların bir kısmı nedeniyle bir miktar ödeme yaptığını, davalı tarafından bir kısım ödeme yapıldıktan sonra kalan kısım olan bakiye 49.088,20 USD’nin müvekkilini müteaddit taleplerine rağmen ödenmediğini, müvekkili tarafından davalı tarafa tanzim edilmiş faturaların dosyada mübrez olduğunu, bunun üzerine Yerel Mahkeme dosyası tahtındaki iddialarına ve açıklamalarına halel gelmemek kaydıyla, müvekkili tarafından davalı tarafın mallarını kaçırması ve müvekkilini zarara uğratması ihtimaline binaen davalı borçlunun borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile banka mevduatlarının ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının teminatsız olarak ihtiyaten haczine karar verilmesinin talep edildiğini, dosya kapsamındaki dava değerinin yüksek olması ve bununla birlikte müvekkilinin alacağının tahsilinin Yerel Mahkeme dosyası tahtındaki yargılamanın kesinleşmesine kadar müvekkilini zarara uğratmaması açısından önem arzettiğine ilişkin tüm beyanlarına rağmen haksız ve hukuka aykırı olarak Yerel Mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiğini; Somut uyuşmazlıkta müvekkilinin alacağını elde edebilmesi için gereken ihtiyati haciz talep edebilme şartlarının sağlandığını, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak ve Yerel Mahkeme tahtındaki itirazın iptali (taşıma sözleşmesinden kaynaklı) davasına halel gelmemek kaydıyla, HMK’ya göre ihtiyati haczin, borçlunun alacaklıdan menkul ve gayrimenkul malları ile banka mevduatlarının ve 3.şahıslardaki hak ve alacaklarını kaçırması ihtimaline karşı öngörülmüş bir tedbir olduğunu, ihtiyati haciz kurumuyla alacaklının alacak hakkını bir nevi garanti altına almanın amaçlandığını, ihtiyati haczin Yargıtay içtihatlarında da alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulması olarak tanımlandığını, ihtiyati haczin şartlarının ise, İİK md. 257 hükmünde açıkça belirtildiğini;İhtiyati haciz şartlarından ilkinin alacağın rehinle temin edilmemiş olması olduğunu, somut uyuşmazlıkta, müvekkilinin alacağı sözleşmesel borç ilişkisinden doğmuş olup güvence altına alınmamış bir alacak olduğunu, müvekkilinin ihtiyati haciz talep edebilme şartını bu yönüyle sağladığını, ihtiyati haciz şartlarından ikincisinin, hakkında ihtiyati haciz istenen alacağın (borç) para alacağı (borcu) olması olduğunu, İİK md. 257/1 hükmünde “bir para borcu için” ihtiyati haciz kararı istenebileceğinin hüküm altına alındığını, somut uyuşmazlıkta müvekkilinin davalı tarafından 49.088,20 USD tutarında bir para alacağı bulunduğunu, ihtiyati haciz talep edilebilmesi şartlarından sonuncusunun alacağın vadesinin gelmiş olması olduğunu, kural olarak ancak vadesi gelmiş olan yani muaccel olan alacaklar için ihtiyati haciz istenebileceğini, somut uyuşmazlıkta da, müvekkilinin emtianın havayolu ile birden fazla kez taşınması işini organize etme edimini yerine getirdiğini, diğer bir deyişle hizmetini yerine getirdiğini, dava dışı hava yolu şirketlerine ödemeleri yaptığını ve buna istinaden fatura tanzim ettiğini, sonuç olarak alacağın vadesinin geldiğini, muaccel (vadesi gelmiş) alacakları güvence altına almak için ihtiyati haciz kararının talep edilebildiğini, müvekkilinin uyuşmazlığa konu işbu alacağı için davalı borçlunun borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkul malları ile banka mevduatlarının ve 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının teminatsız olarak ihtiyaten haczine karar verilmesi gerektiğini;Yerel Mahkemenin yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı yönündeki tespitinin hatalı olduğunu, müvekkili açısından yaklaşık ispatın gerçekleştiğini ve dava dilekçesinde bu hususun ortaya konulduğunu, buna rağmen Yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebini, asıl/kesin hukuki bir yargılama olarak kabul ederek kanuna ve hukuka aykırı olarak tam ispat aradığını, geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden birinin ispat ölçütü noktasında olduğunu, ihtiyati haciz kurumunda tam kanaatin değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli görüldüğünü, yaklaşık ispat durumunda iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunun kabulü gerektiğini, bu sebeple ihtiyati hacze karar verilirken talep edenin haksız olma ihtimalinin de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınmasının öngörüldüğünü;İhtiyati haciz taleplerinde tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde toplanmasına ve incelenmesine yeterli zamanın olmamasının da yaklaşık ispat kurumunun oluşturulmasına sebep bir başka husus olduğunu, tam ispatın kanunda aksi açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliğini gerekli kılmıyorsa, hakimin mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemeyeceğini, bu sebeple ki tam ispatın sadece kesin/asıl hukuki yargılama sırasında arandığını, ihtiyati haciz taleplerinde tam bir ispatın aranmasının gerekmediğini, yaklaşık ispatın yeterli olduğunun Yargıtay içtihatları ile de hüküm altına alındığını, dava dilekçesi ekinde yer alan müvekkilinin alacağının dosyada mübrez faturaların yanı sıra müvekkili ile davalı taraf arasındaki yazışmalar ve sair delillerden açıkça görüleceği üzere müvekkilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü gerektiğinin tartışmadan uzak bir şekilde yaklaşık olarak ispatlandığını, Yerel mahkemece taraflar arasındaki yazışmalar ve sair deliller mevcutken delil olarak salt faturaların değerlendirilmesi yapılarak ihtiyati haciz talebinin reddedilmesinin müvekkilini tamamıyla zarara uğratacağını, müvekkilinin davalıdan alacağı sabit olup işbu ihtiyati haciz talep etme hakkının bulunduğunu;Yerel Mahkeme kanuna ve hukuka aykırı olarak tam ispat şartını yerine getirmeyi istese de ihtiyati haciz taleplerinde Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından tesis edilen kararlarda yaklaşık ispata göre karar verileceği görüşünün benimsendiğini (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2013/ 21-1791 Karar: 2013 / 1676 Karar Tarihi: 20.12.2013; Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2011/2393 Esas sayılı ve 2011/4488 Karar sayılı ve 06.04.2011 tarihli ilamı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi Esas: 2017/655 Karar: 2017/409 Karar Tarihi: 04.07.2017);Müvekkilin alacağı dosyada mübrez faturaların yanı sıra müvekkili ile davalı taraf arasındaki yazışmalarla, davalı tarafından müvekkiline yapılan kısmi ödemelerle de sabit olup Yerel Mahkemenin salt faturalar üzerinden bir değerlendirme yaparak hatalı ve eksik sonuca varmasının bozma sebebi olduğunun çeşitli Yargıtay kararları ile açık olduğunu; Yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebinin yargılamayı gerektirdiği konusundaki tespitinin hatalı olduğunu, hukukumuzda ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için “talebin yargılamayı gerektirmemesi” koşulunun aranmadığını, alacağın varlığı hakkında mahkemede kanaat uyandırılmasının ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için gerekli ve yeterli olduğunu, ihtiyati hacizde amacın davaya ilişkin bir yargılamadan farklı olarak maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek olmadığını, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için “ihtiyati haciz talebinin yargılamayı gerektirmemesi“ şeklinde bir koşulun hukuk düzenimizde öngörülmediğini, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin haczin gerekliliğinin varlığı hakkında kanaat edinmiş olmasının yeterli olduğunu beyanla İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/553 Esas sayılı dosyası tahtında ve 20.09.2023 tarihinde verilen ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılmasına ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, navlun bedeli açıklamalı faturaya dayalı olarak başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemi ile açılan davada ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkindir.Mahkemece talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İİK’nın 257/1. maddesi uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklar ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.İİK’nın 258. maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. Somut olayda; davacının sunmuş olduğu faturaların tek taraflı olarak düzenlendikleri, sunulan diğer yazışma ve suret belgelerden fatura konusu hizmetin verilip verilmediğinin ve bu minvalde alacağın varlığının ve muaccel olup olmadığının yaklaşık olarak anlaşılamadığı, bu hususun ancak toplanacak deliller ve yapılacak yargılama ile belirlenebileceği, dolayısıyla muaccel bir alacağın varlığından söz edilemeyeceği, davalı borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçmaya çalıştığını gösterir nitelikte delil de bulunmadığı dikkate alındığında ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla Mahkemece davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.Açıklanan nedenlerle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, mahkeme ara kararının gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz talep eden davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın Hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.