Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2049 Esas
KARAR NO: 2023/1867 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/932 Esas – 2022/1252 Karar
TARİH: 21/12/2022
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİH: 30/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile … A.Ş arasında ticari ilişki olduğunu, müvekkilinin yağ siparişi vermek istemesi üzerine … yetkililerinin bayileri olan … Ltd. Şti.(davalı şirketin eski ünvanı) aracılığıyla karşılanacağının bildirildiğini, bunun üzerine müvekkili ile davalının anlaşarak 2.000 adet yağ karşılığında davalıya 54.000,00 TL ödeme yapıldığını, malların müvekkiline teslim edilmediğini, satış bedelinin iadesi amacıyla başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasında bir sözleşme olmadığını, davacının ödeme yaptığını iddia ettiği tarihin 2013 yılı olduğunu, aradan geçen 4 yıllık süre sonunda mal teslimi yapılmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, hiçbir tacirin ödeme yaptıktan sonra 4 yıl boyunca mal teslimini beklemeyeceğini, davacının yazılı delillerle davasını ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 21/12/2022 tarih 2021/932 Esas 2022/1252 Karar sayılı kararında;”….İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; ürün siparişi hususunda düzenlenmiş bir sipariş formu, proforma fatura, sözleşme ve benzeri bir belgenin bulunmadığı, davacı tarafın ticari defterlerinde söz konusu siparişe ilişkin kaydın olmadığı, davalı tarafından ticari defterlerin ibraz edilmediği, taraflarca limit üzerinde olmasına rağmen Ba-Bs formlarından düzenlenmediği ve ispat yükü üzerinde olan davacı tarafından yemin deliline dayanılmadığı anlaşılmakla ispatlanmayan davanın reddine, davacının takibi kötü niyetli olarak yaptığı hususu davalı tarafça ispatlanamadığından davalının kötü niyet tazminat talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, Davanın reddine,Davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemenin istinaf mahkemesinin kaldırma sebeplerini ve kaldırma kararı sonrası tanzim edilen bilirkişi raporunu dikkate almadan hüküm kurduğunu, İşbu davaya konu, itiraz edilerek durdurulan takip 15.11.2016 tarihinde başlatılmış olup, dayanağı müvekkili şirket ile davalı şirket … San. Tic. LTD. ŞTİ arasındaki satış sözleşmesi olduğunu, Müvekkili şirketin … Tic. A.Ş. arasında ticari ilişki mevcut olup, müvekkili şirket bu sebeple aynı şirketten … isimli yağ sipariş vermek istediğini fakat … San. Tic. A.Ş yetkilileri, müvekkili şirketi bayileri olan …San. Tic. Ltd. Şti ne yönlendirdiğini, Davalı şirketin eski ünvanı … San. Tic. Ltd. Şti olduğunu, Davalı şirketin ticaret unvanı değişmekle … San. Tic. Ltd. Şti olduğunu, Müvekkili şirketin yıllardır ticari ilişkileri olan ve güven duyduğu …San. Tic. A.Ş. nin yönlendirdiği şirkete de aynı şekilde itimat gösterdiğini 2000 adet koli … markalı yağ karşılığı olan 54.000,00- TL yi davalı şirkete ödediğini, bu ödemeleri gösterir banka evrakının dosyada mevcut olduğunu, dosyada mübrez banka evrakından da görüldüğü üzere davalıya ödenen 54.000,00.TL müvekkili şirketin … Bankası A.Ş.’nin … kart numaralı kredi kartından muhtelif tutarlar şeklinde muhtelif tarihlerde ödendiğini, müvekkilinin, takip konusu yağların bedellerini banka yoluyla davalıya ödemiş bulunduğunu, ödeme yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmadığını, davalı şirkete yapılan ödemeler sözleşme ile anlaşılan şekilde … Markalı yağların teslimi için yapıldığını fakat bu ürünlerin teslim edilmediğini, karşı taraf lehine haksız kazanç oluşturduğunu, satıcı şirketin edimini ifa etmediğini, Davalı şirket alım satıma konu malları / ürünleri teslim ettiğini kanıtlaması gerektiğini ancak davalı ürünleri/malları teslim ettiğini kanıtlayan sevk irsaliyesi ve/veya teslime ilişkin delil sunamadığını, 5237 sayılı TCK’nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde; dolandırıcılık suçunun, tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında işlenmesi durumunda, nitelikli dolandırıcılık suçunun meydana geleceğini düzenlendiği göz önünde tutulması gerektiğini, Davalı taraf kendisine yapılan ödemenin her ne kadar borç ödemesi olduğunu iddia etse de, iddiasına dair hiçbir delil sunmamış olup 11.05.2022 tarihli Bilirkişi Raporunda ”…davalının şirket olduğu ve yapmış olduğu tüm işlemlerin ticari olduğu dikkate alındığında, 54.000,00 TL karşılı bir mal/alım satım ilişki olması gerektiği düşünülmüştür.” şeklinde ifade edildiği üzere yapılan ödemenin davalının iddia ettiği gibi bir borç ödemesi olmadığı ispat edildiğini, Müvekkili şirketin davalı şirkete yapmış olduğu ödemeleri gösterir kayıtların bilirkişi tarafından incelenlendiğini, 11.05.2022 tarihli mübrez bilirkişi raporunda “… mevcut durumda davacı şirketin büyük hissedar ve yetkilisi …’e ait kredi kartından toplam 54.000,00 TL davalı şirket tarafından çekildiği sabit olduğu, davalının şirket olduğu ve yapmış olduğu tüm işlemlerin ticari olduğu dikkate alındığında, 54.000,00 TL karşılığı bir mal/alım satım ilişki olması gerektiğinin düşünüldüğü…” şeklinde ifade edildiği üzere, müvekkili şirketin büyük hissedarı ve yetkilisi … tarafından yapılan ödemelerin ticari hayatın olağan akışı gereği taraflar arası mal alım satım ilişkisini kanıtlar nitelikte olduğunu, Bilirkişi tarafından müvekkili şirkete ait ticari defter ve belgeler incelendiğini ancak davalı tarafın ticari defter ve belgeleri incelenmediğini, davalı tarafından işbu belgelerin sunulmadığını, HMK’nın 222. Maddesi 5. Fıkrasında düzenlendiği üzere; “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” denildiğini, Davalının ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi talep edildiğini ancak davalı tarafından işbu belgeler ibraz edilmediğini bu sebeple HMK madde 222 gereğince iddiaların usulen ispat edilmiş sayıldığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında sözleşmesel bir ilişkinin mevcut olduğunu, Ticaret Kanunu 23. Maddesinde tacirler arasındaki satış sözleşmesini düzenlemekle;”Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanır.” Türk Ticaret Kanunu, Türk Borçlar Kanunu Satış Sözleşmesi hükümlerine atıf yapmıştır.Türk Borçlar Kanunu m. 207 ye göre;”Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir âdet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler.”Yine Türk Borçlar Kanunu Madde 12’ye göre;”Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi belirtilmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.” Bu bağlamda müvekkili şirkete karşı yazılı sözleşme yapılma zorunluluğu olmadığını, Bilirkişi tarafından alım satıma ilişkin bir belge bulunmadığı ifade edildiğini ancak beyan edildiği üzere taraflar arasındaki alım satım ilişkisinde yazılı bir sözleşme zorunluluğu bulunmadığını, Davalı şirket açıkça hakkın kötüye kullanılması vaziyeti içinde olup, davalı şirket çalışanı tarafından müvekkili şirket adresine gelinerek müvekkili şirket yetkilisinden müvekkili şirket adına yapılan tahsilat neticesinde alım satıma konu malların teslim edilmemesi ve paranın iade edilmemiş olması apaçık hakkın kötüye kullanılması olduğunu, (Yargıtay 19.hukuk Dairesi Esas No.2016/14913 Karar No.2017/2608 Karar Tarihi. 30/03/2017 Kararı) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dairemizin 2019/2153 Esas – 2021/1378 karar sayılı 13/10/2021 tarihli kaldırma karamız sonrasında yapılan yargılama sonucunda istinafa konu karar verilmiştir.Dava, satış avans bedeli olarak verilen tutarın istirdatı için başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın reddine, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. … Bankası Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen anılan kredi kartına ilişkin hesap özetleri incelendiğinde, … adıyla her biri 11 taksite bölünmüş 6.10.2013 tarihinde 25.000,00 TL, 18.10.2013 tarihinde 29.000,00 TL tutarında çekimin yapıldığı,söz konusu kartın … ait olduğu, davacı şirketin sicil kaydına göre, … şirketin hissedarı ve yetkilisi olduğu anlaşılmıştır.Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece 23/02/2022 tarihli duruşmanın ara kararı ile; Davalı vekiline, HMK’Nun 222 Ve TTK ‘nun 83. Maddeleri gereğince konu ile ilgili tüm ticari defterler ve belgeleri inceleme günü olan 04/03/2022 günü saat 15:00’de mahkeme duruşma salonunda hazır etmeleri konusunda kesin mehil verilmesine, kesin mehile riayet edilmediği takdirde HMK 222- TTK’nun 83.maddesi gereği defter ibrazından kaçınmış sayılacağının ve HMK 94/1-3 md gereği defter deliline dayanmaktan vazgeçmiş ve ibraz eden tarafın usulüne uygun olarak tutulmuş defter kayıtlarına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına karar verildiği, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, davacının ticari defterleri incelenmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınıp istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. HMK 282 maddesinde, “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri gözetildiğinde; Bankadan gönderilen cevabi yazı ekindeki CD. Kaydına göre davacı şirket yetkilisi … ait kredi kartından 06/10/2013 tarihinde ”…” isimli şirkete 11 taksit olacak şekilde 25.000,00 TL. Tutarında ödeme işleminin gerçekleştirildiği ve 18/10/2013 tarihinde ise 11 taksit olarak 29.000,00 TL. Tutarında ödeme işleminin gerçekleştirildiği ve toplam ödeme miktarının 54.000,00 TL. olduğu, davacının ticari defter ve kayıtlarına göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin 01/01/2011 tarihinden önce başladığı, davacı iddiası olan 54.000,00 TL.lik ödeme tutarına ilişkin olarak davacının verilen sipariş avansı hesabı üzerinde herhangi bir kayıta rastlanılmadığı, davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacağının olmadığı tesbit edilmiş olup 6100 Sayılı HMK.’ nın 222 maddesi uyarınca kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderecatı, sahibi ve halefleri aleyhine delil sayıldığı, bu durumda ispat külfeti davacı tarafta olup tüm bu değerlendirmeler ışığında,davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davacı şirket yetkilisi … ait kredi kartından davalıya yapılan ödemenin davacı şirket siparişi için avans olarak yapıldığı ve karşılığında davalı tarafça mal teslim edilmediği ve davacının davalıdan alacaklı olduğunun davacı tarafça kanıtlanması gerekmektedir.Davacı her ne kadar davalı ile aralarında şifahi sözleşme olduğunu iddia ederek davacı şirket yetkilisi … ait kredi kartından davalıya yapılan ödemenin sözleşmenin avansı olarak verildiğini beyan etmiş ise de, HMK 200 maddesi uyarınca aralarındaki sözleşmeyi, sözleşmeye istinaden dava konusu kredi kartı ödemesinin avans olarak verildiğini ve karşılığında mal teslim edilmediğini yazılı delille ispatlayamadığı, mahkemece davacı vekiline yemin delilinin hatırlatıldığı ve davacı vekili tarafından yemin deliline dayanmaktan vazgeçtiğini beyan ettiği ve tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde mahkemece davanın reddine karar verilmesinde, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden İlk Derece Mahkemesinin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85. TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.