Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/2023 E. 2023/1804 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2023 Esas
KARAR NO: 2023/1804 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ(DENİZCİLİK VE İHTİSAS MAHKEMESİ SIFATIYLA)
NUMARASI: 2016/437 Esas – 2017/279 Karar
TARİH: 20/09/2017
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Dairemizden verilen 16/04/2021 tarih ve 2019/1468 Esas – 2021/527 Karar sayılı karar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/06/2023 tarih ve 2021/5121 Esas – 2023/4027 Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA, dosya incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının donatanı olduğu Türk Bayraklı … isimli geminin tamir işlerinin 11/01/2010-30/04/2010 tarihleri arasında müvekkili şirkete ait … Tersanesinde yapıldığını, geminin tamir işlerinin kararlaştırılan zamanda ve eksiksiz olarak yerine getirilip donatanın temsilcisi ile klas surveyleri tarafından da test edilerek davalı firmaya teslim edildiğini, taraflar arasında imzalanan 30/04/2010 tarihli teslimat protokolünde dosyaya ibraz edilen listedeki tüm işlerin müvekkili tarafından tamamlanarak geminin itirazi kayıtsız olarak teslim alındığını, tamir işlerinin devam ettiği dönemde davalı tarafından müvekkiline verilen ödeme garantisi mektubu ile 550.000 USD nin belirlenen vadelerde ödenmesi ile ödemelerden herhangi birinin gecikmesi halinde geciken süre için aylık % 2 faiz ödeneceğinin ve tüm alacağın muaccel hale geleceğinin ayrıca davalı şirketin gemileri hakkında seferden men dahil olmak üzere her türlü yasal işlemin yapılabileceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, davalı donatan tarafından bir kısım ödemeler yapıldıktan sonra garanti mektubundaki vadelere riayet edilmeksizin ödemelerde gecikme yaşandığını, garanti mektubuna göre en son vade tarihi olan 30/01/2011 tarihine kadar borç kapatılmadığından borcun tamamının muaccel hale geldiğini bakiye alacağın ödenmesi konusunda davalı- borçlu ile yapılan görüşmelerden bir sonuç alınamadığını bunun yanısıra davalı hakkında başka borçlarından dolayı icra takipleri başlatılıp gemi üzerine haciz konulduğunun öğrenildiğini bu nedenle müvekkilinin alacağının tahsili için önce haciz işlemi başlatıp daha sonrada İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığını, davalı şirketin yetkiye itiraz etmesi üzerine dosyanın Bakırköy …. İcra Müdürlüğüne gönderildiğini davalının icra takibine müvekkili şirketin alacağı olmadığını ileri sürerek itiraz ettiğini, oysa itiraz tarihinden sonrada müvekkiline icra dosyası harici kısmi ödemeler yaparak dosya borcunu kabul ettiğini, bu nedenle takibe itirazın haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile icra takibinin devamına, takip tarihinden itibaren müvekkili şirketin 380.000 USD tutarında alacağının olduğunun tespiti ile taraflar arasındaki anlaşma gereğince alacağa aylık %2 oranında faiz uygulanmasına, takibe haksız ve kötüniyeti olarak itiraz edildiğinden % 40 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının İstanbul 2. Denizcilik İhtisas Mahkemesinin 2011/8 Değişik iş sayılı dosyası ile söz konusu fatura borcu için ihtiyati haciz talep ettiğini, mahkemece verilen ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın reddedildiğini, daha sonra davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, yetki itirazı üzerine takibe Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden devam edildiğini, icra takibinin dayanağı olan alacağın 550.000 USD tutarlı faturadan kaynaklanmakta olup, fatura borcunun müvekkili tarafından … Bankası Sefaköy Şubesine ait muhtelif tarih ve tutarlı çeklerle ödendiğini, garanti mektubunda belirtilen tarihlerde ödeme yapılmadığından tüm alacağın muaccel hale geldiği yönündeki iddianın kabulünün mümkün olmadığını zira dava dilekçesinde taraflar arasında söz konusu fatura borcuna ilişkin olarak sonradan yapılan anlaşmanın varlığından bahsedilmediğini oysa davacının talebini oluşturan 380.000 USD tutarındaki borca ilişkin yeni vade tarihlerinin belirlenerek borca karşılık çekler verildiğini, geminin Nijerya’nın Onne limanına seyri sırasında 05/12/2011 tarihinde Yunanistan açıklarında arıza yaptığını …. şirketinin yetkili surveyinin yapmış olduğu inceleme sonucunda gemide odeboks arızası meydana geldiğinin tespit edildiğini, 23/02/2012 tarihli raporu hazırlayan üretici … firmasından arızanın sebebinin sorulduğunu, 09/08/2012 tarihli raporda arızanın geminin tersanede yapılan son bakım ve onarımında pervane şaftının geri takılması sırasında civatanın yerinden laçka olmasının tersane tarafından tespit edilememiş olmasından kaynaklandığının belirtildiğini, bu durumda davacının yapmış olduğu gemi bakım onarım işinde ayıplı ifanın sözkonusu olduğunu, bu durumun Beyoğlu …. Noterliğinden çekilen 28/09/2012 tarihli ihtarname ile davacıya bildirildiğini, davacının da Üsküdar …. Noterliğinin 05/10/2012 tarihli cevabi ihtarnamesi ile ayıplı ifayı kabul etmediğini, oysa test edildiği beyan edilen sözkonusu pervane şaftının tamir edilip edilmediği, düzgün çalışıp çalışmadığı ve geminin sefere hazır olup olmadığına ilişkin bulunduğunu, geminin davacının bakım ve onarım işlerinden sonra 24/08/2010 tarihinde denize elverişlilik belgesi alarak ilk seferine Eylül ayı sonlarında çıktığını 5 ayda toplam 3800 saat seyir yaptığını, davacının sözkonusu pervane şaftının sökülüp geri takılma işleminden sonra geminin ne kadar süre ile çalıştığı hususunun gemi kayıtlarından da anlaşılabileceğini, keza pervane şaftının sökülüp geri takılma işleminin havuzda yapılacak bir işlem olup gemininde en son davacı tarafından gerçekleştirilen bakım ve onarım işlemi sırasında havuza girdiğini ve bu durumun gemi survey raporları ile de sabit olduğunu, yapılacak teknik işlemler ile de anlaşılacağı üzere sözkonusu toplama ve geri takılma işlemi sırasında civataların doğru sabitlenmesi için birçok teste tabi tutulması gerektiğini, geri takılma işlemi sırasında ortaya çıkan sözkonusu ayıbın kullanılması zorunlu sabitleme malzemelerinin kullanılmaması, doğru kuvvetle sabitlenme yapılmaması gibi birçok nedenden kaynaklandığını, nitekim 09/08/2012 tarihli survey raporundaki tespite göre ayıbın tersanede yapılan en son bakım ve onarımda pervane şaftının sökülüp geri takılma işlemi sırasındaki kusurdan kaynaklandığının anlaşıldığını, tüm bu nedenlerle davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek, davanın reddi ile gemi üzerindeki seferden men kararının kaldırılmasına, davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 20/09/2017 tarih 2016/437 Esas – 2017/279 Karar sayılı kararında;”Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki eser sözleşmesi niteliğinde değerlendirilmiş olup, bu kapsamda davacının vermiş olduğu bakım ve onarım hizmetinin ayıplı olup olmadığı, varsa ayıp, davalının süresinde muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği hususlarının tespiti açısından konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması cihetine gidilmiştir. Bu konuda düzenlenen 14/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle, bakım onarım işinin tamamlanmasından sonra düzenlenen teslim protokolü ve iş bitirme belgelerinde davalı yanca ileri sürülen … tamiri veya açılması ile ilgili bir belge ve bilgiye rastlanılmadığı , uygulamada genel olarak tamir sırasında armatör adına işi takip eden bir enspektörün bulunması ve ön tespitle taraflarca mutabık kalınan sınırlar dışındaki müdahale edilmesi gereken makina aksamları için bu enspektörün klass kuruluşu surveyinin bir onayının alınması gerektiği, dosyada bu konuya ilişkin herhangi bir belge yada fotoğrafa rastlanılmadığı, tamire eşlik ettiği anlaşılan klass surveyininde … açılması ile ilgili bir raporunun bulunmadığı kaldı ki davacı ile davalı arasında işin bitiminde bir teslim protokolünün imzalandığı, sözkonusu protokolde işin eksiksiz ve test edilerek teslim alındığının belirtildiği, gemi tersaneden ayrıldıktan sonra 21/03/2011 tarihinde İngiltere’de limanda iken pervane şaftından gemiye su girdiği için klass kuruluşunun da isteği ile geminin tamire tutulduğu hususu belirtildiği halde bu tamiratların detayına ilişkin dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı, … fiması surveyinin 23/02/2012 tarihli raporunda ve aynı surveyin 09/08/2012 tarihli ek raporunda arızanın ve sebeplerinin muhtemel detaylarının verildiği ancak davalının belirttiği gibi nerede ve ne zaman yapılan müdahaleden dolayı olduğuna dair bir yorum yapılmadığı, öte yandan şayet tersanede … açma kapama ve tamir işlemi yapıldı ise bunun bir bedelinin olması gerektiği , yapılan işin iş listesinde gösterilmemesi ve bedel talep edilmemesinin beklenen bir durum olmadığı dolayısıyla, davacının, iddia edilen … arızası ile ilgili sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir bulgu ve kanaate ulaşılamadığı, öte yandan çeklere ilişkin olarak muacceliyet kayıtları geçerli olmadığı için davacının sadece muaccel olan çekler yönünden takip yoluna başvurabileceği, çeklerin tamamının ödenip ödenmediği hakkında ise herhangi bir değerlendirme yapılmasının uygun olmadığı yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir. Muhasip bilirkişi dahil edildikten sonra davacının ticari defterleride incelenerek düzenlenen ek raporda ise, davacının yapılan iş nedeni ile 14/06/2010 tarihli 550.000 USD tutarlı fatura düzenleyerek ticari defterlerine kaydettiği, davalınında borca karşılık olarak toplam 390.000 USD bedelli çekler verdiği, sözkonusu çeklerin ödenmeyip iade edilmesi nedeni ile hesap bakiyesinin 360.000 USD borç olarak gösterildiği, davalıya ait şüpheli alacaklar hesabının 09/04/2012 tarihi itibariyle 358.866,92 USD borç bakiyesi verdiği, borcun taraflar arasında düzenlenen garanti mektubuna göre belirlenen vadelerde ödenmemiş olması nedeniyle borcun muaccel hale geldiği, daha sonra verilen çeklerin ise ifa amacıyla alınan çekler olmayıp mevcut alacağın teminatını oluşturmak üzere verildiği, bu durumda borcun muaccel olduğunun kabulü gerektiği belirtilmiştir. Davalı şirketin ticari defter kayıtlarıda incelenmek sureti ile her iki yanın defter kayıtları karşılaştırılarak davalı vekilinin ödeme iddiası ile borcun muaccel olmadığı yönündeki iddiasının değerlendirilmesi açısından dosyaya sunulan çekler ile tarafların yasal ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen 10/08/2017 tarihli muhasip bilirkişi raporunda ise, davacı tarafından ibraz edilen davalıya ait 2011 yılı muavin defter kayıtlarına göre 2010 yılında davalının hesabına alacak kaydı yapılan 480.000 USD lik çeklerden 390.000 USD lik 8 adet çekin 28/01/2011 ve 04/03/2011 tarihlerinde davalıya iade edildiği, tahsil edilen 3 adet çek bedelinden oluşan 30.000 USD nin davalı hesabına alacak kaydedildiği, buna göre 31/12/2011 tarihi itibariyle davacının davalıdan 360.000 USD alacaklı gözüktüğü bu tutarın şüpheli alacaklılar hesabına virman edildiği ayrıca davacı tarafından iade edilen 390.000 USD lik çekler karşılığında 04/03/2011-09/03/2011 ve 26/05/2017 tarihinde davalının keşide ettiği … Bankası Sefaköy Şubesi nezdindeki … nolu hesaba ait toplam 390.000 USD bedelli 18 adet çekin tevdi alınarak davacıya ait hesaba alacak olarak kaydedildiği, davacının 2012 yılı ticari defter kayıtlarında da davalının muavin kayıtlarının takip edildiği, sözkonusu hesabın incelenmesinden davalı tarafından davacıya tevdi edilen ve muhtelif tarihlerde tahsil için bankaya ibraz edilen 10 adet çekin karşılıksız çıktığı, karşılıksız çıkan çeklere uygulanan yasal yükümlülük tutarları 5.603,88 USD karşılığı 10.124 ,16 TL nin bankadan tahsil edilerek davacının borcundan mahsup edildiği, buna göre davacının ticari defterlerinde 09/04/2012 olan takip tarihi itibariyle 358.866,92 USD alacak tespit edildiği, davalı tarafından davacıya tevdi edilen toplam 390.000 USD tutarlı çeklerden … nolu 30/07/2011 keşide tarihli 20.000 USD bedelli çekin 16/08/2012 tarihinde … seri nolu makbuz ile ” teminat çeki iade edilmiştir ” açıklaması ile davalıya iade edildiği, dolayısıyla davalının borç karşılığı verilen çeklerin teminat olarak verildiğinin kabulü gerektiği belirtilmiştir. Yapılan yargılama toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına göre, davacı tarafından davalının donatanı olduğu … isimli gemiye tersanede verilen bakım onarım hizmetinden kaynaklanan alacağın tahsili için gemi hakkında seferden men kararı alındıktan sonra alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalı donatanın ise ödeme savunmasının yanısıra yapılan işin ayıplı olduğunu ileri sürerek takibe ve davaya itiraz ettiği, dosyadaki belgelerden geminin davacıya ait tersaneden ayrıldıktan 20 ay sonra gemide arıza meydana geldiği, … şirketinin yetkili surveyince yapılan inceleme sonucu gemideki arızanın … arızası olarak tespit edilmesine müteakip geminin yüklü vaziyette Ali Ağa Limanına getirildiği, daha sonra burada üretici firma olan … Servis Müdürlüğünce sözkonusu arazı ile ilgili olarak 23/02/2012 ve 09/08/2012 tarihli raporların düzenlendiği, 09/08/2012 tarihli ek raporda … arızasının pervane şaftının sökülüp geri takılması sırasında civatanın yerinden laçka olmasından kaynaklandığının tespit edildiği, davalı tarafça sözkonusu arızanın geminin davacının tersanesinde yapılan bakım onarım sırasında meydana geldiğini ileri sürdüğü, ancak her iki yanın yetkili temsilcilerinin imzalamış olduğu teslim protokolünde davacının yapmış olduğu tamir işlemlerine eşlik ettiği anlaşılan klass surveyinin raporunda tamir işlemi sırasında geminin … tamirinin yapıldığı konusunda herhangibir bilginin olmaması ile 09/08/2012 tarihli raporda … arızasının nerede ve nezaman gemiye yapılan müdahaleden dolayı meydana geldiği konusunda açıklamanın yer alaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, gemide meydana gelen arızanın davacının yapmış olduğu bakım onarım işlemi sırasında meydana geldiği yada davacının yapmış olduğu bakım onarım hizmetinin ayıplı olduğu iddiasının davalı yanca ispatlanamadığı değerlendirilmiştir. Geminin bakım onarım işlemi için davacıya ait olan tersaneye alındıktan sonra taraflararasında ” borç ödeme garanti mektubu ” başlıklı protokol düzenlenerek borcun belirli vadelerde ödenmesinin kararlaştırıldığı, davalının borcuna karşılık olarak toplam 480.000 USD bedelli çekler verdiği bu çeklerden 390.000 USD lik 8 adet çekin 28/01/2011 ve 04/03/2011 tarihinde davalıya iade edildiği, … Bankasının 09/02/2017 tarihli cevabi yazısından anlaşıldığı üzere davalı tarafından verilen çeklerden …, … ve … nolu çeklerin bankaya ibraz edildiği diğer çeklerin ise banka tarafından karşılıksız olarak değerlendirildiği, çeklerin davalıya iadesinden sonra davacının alacağının şüpheli alacaklılar hesabına 360.000 USD olarak aktarıldığı, iade edilen çeklerden karşılıksız çıkanlar için davacının bankadan tahsil etmiş olduğu yasal yükümlülük tutarının 10.124,16 TL olduğu, bu tutarın bakiye borç miktarı olan 360.000 USD den mahsubu neticesinde davacının 09/04/2012 tarihi itibariyle davalıdan olan bakiye alacağının 358.866,92 USD olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından ödeme garanti mektubu başlıklı belgede yer alan ödeme planı ve muaceliyet şartına göre bakiye borcun tamamının takip tarihi itibariyle muaccel olduğu ileri sürülüp bilirkişi raporlarında da bu yönde kanaat bildirilmiş ise de ; davalı tarafından sonradan verilen çeklerin vade tarihlerinin ödeme garanti mektubu protokolündeki vadelerden farklı olmasının yanı sıra davacı tarafından Kartal … Noterliğinden çekilen 08/09/2011 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamede çeklerin vadeleri geldiğinde ödenmesi talep edilmiş olduğundan bu durumda borç ödeme garanti mektubunda belirlenen vadelerin davacı tarafından daha sonra verilen çeklerin keşide tarihine göre tecil edildiği değerlendirilmiştir. Bu değerlendirme ışığında davalının vermiş olduğu çeklerden sadece 10.000 USD lik bir adet çekin vadesinin takip tarihinden önce dolup muaceliyet kazandığı, diğer çeklerin ise vadelerinin yani tahsil kabiliyetlerinin takip tarihi itibariyle gerçekleşmediği anlaşılmakta ise de, dava tarihinden sonra tüm çeklerin vadelerinin dolduğu ve çek bedellerinin ödenmediği, bu nedenle vade tarihlerinden itibaren faiz yürütülmek sureti ile aynı takip dosyasında tahsil edilmesinin usul ekonomisi açısından uygun olacağı kanaatine varıldığından, davanın 358.866,92 USD bakiye alacak üzerinden kısmen kabulü ile bu tutardan 10.000 USD sine takip tarihinden diğer çek bedelleri yönünden ise vade tarihlerinden itibaren avans faizi yürütülmek sureti ile davalıdan tahsili için, icra takibinin devamına, takip tarihinde muaccel olan 10.000 USD üzerinden (takip tarihindeki kur üzerinden 10.000 USD =18.600 TL ) taktiren % 40 oranına göre hesap edilen 7.440 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir….”gerekçesi ile, 1- Davanın KISMEN KABULÜ İLE davalının İcra takibine vaki itirazının kısmen iptaline, toplam 358.866,92 USD alacağın ;-10.000 USD sine 30/10/2011 takip tarihinden -10.000 USD sine 30/12/2011 tarihinden -10.000 USD sine 30/01/2012 tarihinden -10.000 USD sine 28/02/2012 tarihinden -15.000 USD sine 30/03/2012 tarihinden -15.000 USD sine 30/04/2012 tarihinden -20.000 USD sine 30/05/2012 tarihinden -20.000 USD sine 30/06/2012 tarihinden -20.000 USD sine 30/07/2012 tarihinden-20.000 USD sine 30/08/2012 tarihinden -20.000 USD sine 30/09/2012 tarihinden -25.000 USD sine 30/10/2012 tarihinden-25.000 USD sine 30/11/2012 tarihinden -20.000 USD sine 30/12//2012 tarihinden-60.000 USD sine 30/05//2013 tarihinden ve 48.866,92 USD ye 30/07/2013 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak sureti ile davalıdan tahsili için icra takibinin DEVAMINA, 2-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,Takip tarihinde muaccel olan 10.000 USD üzerinden % 40 oranına göre hesap edilen 7.440,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek DAVACIYA ÖDENMESİNE, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Katılma yoluyla istinaf eden davacı vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel Mahkemenin gerekçeli kararında, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini bilirkişi raporları ile sonradan alınan çeklerin teminat niteliğinde olduğunu ve borcun yenilenmediğini, dolayısıyla Garanti Mektubu’ndaki tüm borcun muaccel hale geldiğinin tespit edilmişse de mahkemece, 10.000 USD dışındaki borçların dava açıldıktan sonra muaccel olduğunu ancak usul ekonomisi gereği tüm çeklerdeki borçların birleştirildiği yönünde hüküm kurulduğunu bu nedenle de icra inkar tazminatının ve yargılama giderlerinin hesaplamasında da kabul edilen dava değeri olan 358.866,92 USD üzerinden değil 10.000 USD üzerinden hesaplama yapıldığını, Yargıtay içtihatları da teminat olarak verilen senetlerin borcun yenilenmesi sayılmadığını ve dava tarihindeki duruma göre, borcun çek verilen kısmı için de davalının yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğu yönünde olduğunu, (Yargıtay HGK, 2013/19-2244 E., 2015/1342 K.,13.05.2015 T.)Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararından açıkça anlaşılacağı üzere, dava tarihindeki duruma göre hüküm kurulması gerektiğini, bu kapsamda, teminat için verildiği sabit olan çeklerin, daha önceki alacak miktarına ve vadesine bir etkisi bulunmadığını, dolayısıyla, dava tarihindeki alacağın tamamı üzerinden icra inkar tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücreti hesaplanması gerektiğini, İleri sürerek, istinaf talebinin reddine icra inkar tazminatı ve yasal vekalet ücreti ile ilgili hüküm kısmının bozulmasına ve icra inkar tazminatı ve yasal vekalet ücretinin 358.866,92 USD üzerinden hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İtirazın iptali davasına konu alacak 27.09.2011 tarihinde alınan ihtiyati haciz kararı akabinde 03.10.2011 Tarihinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile açılan esas takibe konu olduğunu, Yapılan yetki itirazı sonrasında 09.04.2012 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibi yapılarak müvekkiline tekrar ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinin dayanağı 550.000 USD’lik fatura ve eki ödeme garanti mektubu olduğunu, Taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince ödeme garanti mektubunda belirtilen vadelerin değiştirildiğini, tarafların vade hakkında yeni bir anlaşma yaptıklarını, farklı ve daha ileriki tarihlere ilişkin çekler verildiğini, söz konusu yeni anlaşmanın ve yeni alacak-borç ilişkisinin tek dayanağının söz konusu çekler olduğunun dosya kapsamında ve davacının bu hususta gönderdiği Kartal …. Noterliği’nin 08.09.2011 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamenin içeriğindeki “çeklerin vadeleri geldiğinde ödenmesi” talebinden açıkça anlaşıldığını, Ancak yerel mahkemenin söz konusu değerlendirmeyi haksız ve hukuka aykırı olarak dava tarihinden sonra çeklerin vadelerinin dolduğunu ve çek bedellerinin ödenmediğini bu nedenle vade tarihlerinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle aynı takip dosyasında tahsil edilmesinin usul ekonomisi açısından uygun olacağından bahisle, davanın 358.866,92 USD bakiye alacak üzerinden davanın kısmen kabulüne ve icra takibinin devamına karar verdiğini, Davacının söz konusu çekleri vadeleri geldiğinde icra takibine konu etmek suretiyle alacağını tahsil etme yoluna gitmesi gerekirken, hukuka aykırı şekilde fatura ve ödeme garanti mektubunu dayanak yapıp borcun tamamına ilişkin icra takibine girişmesinin kötü niyetli olduğunun kanıtı olduğunu, Taraflar arasında farklı ve ileri tarihli çekler verilmesi suretiyle yapılan yeni anlaşma gereğince kötü niyetli ve haksız olarak başlatılan davaya konu ilamsız icra takibinin dayanağı ödeme garanti mektubunun ve içeriğindeki vadelerin hukuken hiçbir geçerliliğinin olmaması nedeniyle söz konusu takibe itiraz edildiğini, Davacının başlattığı takip ile dava konusu bakım ve onarım yapılan gemi hakkında seferden men kararı aldırmak suretiyle müvekkiline karşı imkansız zararlar verdiğini,Ayrıca itirazın iptaline konu icra takip tarihinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde ihtiyati haciz kararı akabinde açılan esas takip tarihi olan 03.10.2011 tarihi olduğunu, yerel mahkemenin bilirkişi raporu doğrultusunda yanlış değerlendirme yaparak yetkisizlik sebebiyle Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nde başlatılan takip tarihi olan 09.04.2012 tarihini esas almak suretiyle 10.000 USD lik bir adet çekin vadesinin takip tarihinden önce dolup muacceliyet kazandığından bahisle 10.000 USD lik kısmın takip tarihinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle aynı takip dosyasından tahsiline dair hüküm kurduğunu, Davacının kötü niyetle ve haksız olarak taraflar arasında geçerliliği kalmayan vadelerde ödenmediğinden bahisle tamamına ilişkin fatura ve ödeme garanti mektubuna dayalı olarak yaptığı icra takip tarihi 03.10.2011’dir. Davacının icra takip tarihinde MUACCEL hale gelmiş tek bir çek alacağının dahi olmadığı, taraflar arasında yapılan anlaşma sebebiyle vadesi gelen ve ödenmeyen çek yönünden alacağına ilişkin icra takibi başlatması gerektiğinin açık olduğunu, takip tarihinde muaccel hale gelmediğine kanaat ettiği alacağa ilişkin yapılan takibin devamına karar vermesinin davacının kötü niyetini ve haksız, hukuka aykırı işlemini korumasının kabul edilemez olduğunu,
ÖDEMEZLİK DEFİ YÖNÜNDEN;Mahkemenin kararında ayıp nedeniyle ödemezlik defi haklarına ve iddialarına ilişkin;ayıp iddiasının ispatlanamadığı değerlendirmesi yapıldığını, dosyaya daha sonradan arıza ortaya çıkan … ile ilgili işlemlere ilişkin iş emirleri, şaft sökümü, şaft yataklarının kontrolü ve … şasesinin tamiri ve CPP motorlarının şasesinin tamiri gibi işlemlerin yapıldığını açıkça gösteren iş emirleri ve geminin bağlı bulunduğu klas kuruluşu olan Det Norske Veritas Survey raporlarının defalarca sunulduğunu, ayrıca pervane şaftının sökülüp geri takılma işleminin havuzda yapılacak bir işlem olduğunu ve geminin en son davacı şirkette yapılan bakım ve onarımda havuza girdiğini, Dosya içeriğinde yer alan ve bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde de tekrar sunulan belgelerin, davacı şirkette taşeron işçi olarak dava konusu geminin bakım ve onarımında bizzat çalışan ve işlemleri yapan tanıkların beyanlarının hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, gizli ayıbın varlığı dosyadaki eksper raporlarından, tanık beyanlarından ve iş emirlerinden açıkça görülmesine rağmen bu hususlar yönünden eksik inceleme yapıldığını belirterek, İstinaf başvurusunun kabulü ile, kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine ve davacı yanın kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin 16/04/2021 tarih ve 2019/1468 Esas- 2021/527 Karar sayılı ilk kararında;HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, itirazın iptali davasıdır.Davacı vekili, davalının donatanı olduğu … isimli geminin tamir işinin müvekkiline ait tersanede yapıldığını, tamir işlerinin kararlaştırılan sürede ve eksiksiz yerine getirilerek davalı donatanın temsilcisi ve klas sörveyleri tarafından test edilerek teslim alındığını, davalı tarafından müvekkiline verilen ödeme garanti mektubu ile tamir bedeli olan 500.000 USD’nin belirlenen vadelerde ödenmesinin taahhüt edildiğini, ödemelerin herhangi birinin gecikmesi halinde geciken süre için aylık %2 faiz ödeneceğinin ve tüm alacağın muaccel hale geleceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, davalının bir kısım ödemeler yaptıktan sonra garanti mektubundaki vadelere riayet etmediğini ve ödemelerde gecikme yaşandığını, garanti mektubunda en son vade tarihi olan 30/01/2011 tarihine kadar borç ödenmediği için borcun tamamının muaccel hale geldiğini, bakiye alacağın ödenmesi konusunda davalı ile yapılan görüşmelerden sonuç alınamadığını, bunun üzerine bakiye alacağın tahsili için davalı hakkında takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalının haksız itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı takip dayanağı fatura borcundan ödeme garanti mektubunda belirlenen vadelerde ödenmeyen kısmı için taraflar arasında yapılan anlaşma gereğince yeni vade tarihleri belirlenerek çekler verildiğini, bu çeklerin takip tarihi itibarıyla vadelerinin gelmediğini, davacının alacağın muaccel hale geldiği yolundaki iddiasının doğru olmadığını, davacı tarafından tamir ve bakımı yapılan gemide daha sonra arıza meydana geldiğini, arızanın sebebinin geminin tersanede yapılan en son bakım ve onarımında pervane şaftının geri takılması sırasında civatanın yerinden laçka olmasından kaynaklandığını, bu durumunda davacının yaptığı bakım ve onarım işinin ayıplı olduğunu gösterdiğini, ayıp nedeniyle ödemezlik defi haklarını kullandıklarını belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece davalının ayıp savunmasını ispatlayamadığı, davalıya ait geminin bakım ve onarım işleri için düzenlenen fatura bedelinin ödenmesi konusunda taraflar arasında borç ödeme protokolü düzenlenerek borcun belirli vadelerde ödenmesinin kararlaştırıldığı ve borca karşılık çekler verildiği, bu çeklerin bir kısmının tahsil edildiği, bir kısmının davalıya iade edildiği, taraflar arasında bakiye alacak için yeni vadeli çekler verilmesi konusunda anlaşıldığı ve davalının yeni vadeli çekler verdiği, davalı tarafından sonradan verilen çeklerin vade tarihlerinin borç ödeme garanti protokolündeki vadelerden farklı olmasının yanı sıra davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamede çeklerin vadelerinde ödenmesinin talep edilmiş olması karşısında protokolde belirlenen vadelerin sonradan verilen çeklerin keşide tarihlerine göre tecil edildiği, söz konusu bu çeklerden sadece 10.000 USD bedelli bir adet çekin vadesinin takipten önce dolup muacceliyet kazandığı, diğer çeklerin ise vadelerinin yani tahsil kabiliyetlerinin takip tarihi itibarıyla gerçekleşmediği, ancak dava tarihinden sonra tüm çeklerin vadelerinin dolduğu ve çek bedellerinin ödenmediği, bu nedenle vade tarihlerinden itibaren faiz yürütülmek suretiyle aynı takip dosyasından tahsil edilmesinin usul ekonomisi açısından uygun olacağı gerekçesi ile davanın 358.866.92 USD bakiye alacak üzerinden kısmen kabulü ile bu alacağın 10.000 USD’sine takip tarihinden diğer çek bedelleri yönünden ise vade tarihlerinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili için takibin devamına, takip tarihinde muaccel olan 10.000 USD alacak üzerinden TL’ye çevrilerek %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Takibe sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptali davasında, mahkemece, tarafların iddia, savunma ve delillerinin yalnızca takibe konu belgeler çerçevesinde değerlendirilip incelenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı açıktır.Somut olayda takip dayanağı, davacı tarafından davalının donatanı olduğu … isimli gemiye verilen bakım onarım hizmeti için düzenlenen 550.000 USD bedelli fatura bedelinden kalan bakiye alacak ve ödeme garanti protokolü olarak belirtilmiştir.İlk derece mahkemesinin kabulüne göre ve gerekçesinde de belirttiği üzere, taraflar arasında davalının donatanı olduğu gemiye bakım ve onarım hizmeti verilmesine ilişkin anlaşma yapıldığı, verilen bu hizmet sonucu düzenlenen 550.000 USD bedelli faturanın ödenmesi konusunda borç ödeme garanti protokolü düzenlendiği, protokolde söz konusu borcun ödeme vadelerinin gösterildiği, borç ödeme protokolüne uygun şekilde davalı tarafından keşide edilmiş 480.000 USD bedelli çeşitli keşide tarihli 12 adet çekin davacıya verildiği, verilen bu çeklerin bir kısmının ödendiği, bir kısmının ise keşide tarihlerinde bankada karşılığının çıkmadığı bunun üzerine, ödenmeyen çeklerin davalıya iade edildiği, bundan sonra tarafların anlaşmaları ile davalının yeni keşide tarihli toplam bedeli 390.000 USD olan 18 adet çek verdiği, davalı tarafından sonradan verilen çeklerin keşide tarihlerinin ödeme garanti protokolünde belirlenen vadelerden farklı olması ve davacının 08/09/2011 tarihli ihtarnamesi gözetildiğinde borç ödeme garanti protokolünde belirlenen vadelerin davacı tarafından tecil edildiği anlaşıldığından, tecil edilen borçtan dolayı takip tarihi itibarıyla alacak muaccel olmadığından davacının alacağın tahsilini talep hakkı bulunmamaktadır.Davaya konu takibin dayanağı fatura ve borç ödeme garanti protokolü olup, tarafların anlaşması sonucu söz konusu fatura borcundan bakiye kalan miktarın davalı tarafından verilen ileri keşide tarihli çeklerle ödendiği anlaşıldığından davacının önceki borç ödeme garanti protokolüne dayanarak takip yapması mümkün değildir. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kısmen kabulü yönündeki mahkeme kararı hatalı olmuştur. Davacının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı yararına şartları oluşmamakla kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.Kabule göre de, davaya konu takip yetkisiz İstanbul … İcra dairesinde 03/10/2011 tarihinde başlatılmış olup takip tarihi 03/10/2011 tarihidir. Bu tarihe göre de mahkemece takipten önce vadesinin dolduğu kabul edilen keşide tarihi 30/10/2011 olan 10.000 USD bedelli çekin de vadesi takip tarihi itibarıyla gelmemiştir.Mahkemenin bu yöndeki kabulü de hatalı olmuştur.Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi ile kaldırılmasına, dairemizce davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden karar verilmesi, dairemiz kararı gereğince davacının katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; A-Katılma yoluyla istinaf eden davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ( Denizcilik ve İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla ) verilen 20/09/2017 tarih ve 2016/437 Esas – 2017/279 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 1-Davanın REDDİNE, 2-Davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/06/2023 tarih ve 2021/5121 Esas – 2023/4027 Karar sayılı kararı ile; “1.Dava gemi bakım onarım hizmetinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince davalının taahhüt ettiği ve kendisine gönderilen fatura bedelinin bir kısmım ödemediği gerekçesiyle faturaya dayalı icra takibine vaki davalı itirazının iptaline karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise fatura konusu alacağın daha sonra düzenlenen 09.03.2011 tarihli tutanakla yenilenip davacıya çekler (vade farkını da içeren) verildiği takip dayanağının fatura olması nedeniyle borcun yenilenmiş olması kanısına varlarak faturaya dayalı bir alacaktan söz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın tümüyle reddine karar verilmiştir.2.Taraflar arasındaki temel ilişki gemi tamiri ile ilgili olup bu husus tarafların da kabulündedir. Tamir bedelinin fatura ve ekindeki ödeme garanti mektubu kapsamında sonradan verilen çeklerle borcun yenilenmediği noktasında Bölge Adliye Mahkemesi ile îlk Derece Mahkemesi arasında uyuşmazlık bulunmakla, 6098 sayılı Kanun’un 133 üncü maddesi “Yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak taraflann bu yöndeki açık iradesi ile olur. Özellikle mevcut borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.” hükmüne amirdir. Bu durumda sonradan davacıya verilen çekler mevcut bir borcun yenilenmesi değil, ödeme aracının değiştirilmesi niteliğindedir. Nitekim 09.03.2011 tarihli tutanakta da bu husus açıkça belirlenmiş, vadeler uzatılarak, vade farkı da çek olarak davacıya verilmiştir. Bu durumda borcun yenilenmediği gözetildiğinde Bölge Adliye Mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın reddi doğru olmamış kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile; “Açıklanan sebeplerle; Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, oy birliği ile karar verilmiş ve dairemizce önceki kararda ısrar edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, fatura ve protokole dayalı alacağın tahsili talebiyle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı taleplerine ilişkindir.Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.Dairemizce bozma öncesi verilen karar ile; “….İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Takibe sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptali davasında, mahkemece, tarafların iddia, savunma ve delillerinin yalnızca takibe konu belgeler çerçevesinde değerlendirilip incelenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerektiği, aksi yönde yapılacak araştırmanın ise itirazın iptali davasının niteliği ile bağdaşmayacağı açıktır.Somut olayda takip dayanağı, davacı tarafından davalının donatanı olduğu … isimli gemiye verilen bakım onarım hizmeti için düzenlenen 550.000 USD bedelli fatura bedelinden kalan bakiye alacak ve ödeme garanti protokolü olarak belirtilmiştir.İlk derece mahkemesinin kabulüne göre ve gerekçesinde de belirttiği üzere, taraflar arasında davalının donatanı olduğu gemiye bakım ve onarım hizmeti verilmesine ilişkin anlaşma yapıldığı, verilen bu hizmet sonucu düzenlenen 550.000 USD bedelli faturanın ödenmesi konusunda borç ödeme garanti protokolü düzenlendiği, protokolde söz konusu borcun ödeme vadelerinin gösterildiği, borç ödeme protokolüne uygun şekilde davalı tarafından keşide edilmiş 480.000 USD bedelli çeşitli keşide tarihli 12 adet çekin davacıya verildiği, verilen bu çeklerin bir kısmının ödendiği, bir kısmının ise keşide tarihlerinde bankada karşılığının çıkmadığı bunun üzerine, ödenmeyen çeklerin davalıya iade edildiği, bundan sonra tarafların anlaşmaları ile davalının yeni keşide tarihli toplam bedeli 390.000 USD olan 18 adet çek verdiği, davalı tarafından sonradan verilen çeklerin keşide tarihlerinin ödeme garanti protokolünde belirlenen vadelerden farklı olması ve davacının 08/09/2011 tarihli ihtarnamesi gözetildiğinde borç ödeme garanti protokolünde belirlenen vadelerin davacı tarafından tecil edildiği anlaşıldığından, tecil edilen borçtan dolayı takip tarihi itibarıyla alacak muaccel olmadığından davacının alacağın tahsilini talep hakkı bulunmamaktadır.Davaya konu takibin dayanağı fatura ve borç ödeme garanti protokolü olup, tarafların anlaşması sonucu söz konusu fatura borcundan bakiye kalan miktarın davalı tarafından verilen ileri keşide tarihli çeklerle ödendiği anlaşıldığından, davacının önceki borç ödeme garanti protokolüne dayanarak takip yapması mümkün değildir. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kısmen kabulü yönündeki mahkeme kararı hatalı olmuştur. Davacının takipte kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından davalı yararına şartları oluşmamakla kötü niyet tazminatına hükmedilmemiştir.Kabule göre de, davaya konu takip yetkisiz İstanbul … İcra dairesinde 03/10/2011 tarihinde başlatılmış olup takip tarihi 03/10/2011 tarihidir. Bu tarihe göre de mahkemece takipten önce vadesinin dolduğu kabul edilen keşide tarihi 30/10/2011 olan 10.000 USD bedelli çekin de vadesi takip tarihi itibarıyla gelmemiştir.Mahkemenin bu yöndeki kabulü de hatalı olmuştur.” gerekçesi ile davacı tarafın katılma yolu ile istinaf başvurusunun reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b2 maddesi gereği İlk Derece Mahkemesi’nce verilen kararın kaldırılmasına ve esas hakkında yeniden hüküm kurularak, davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olup, her ne kadar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/5121 Esas – 2023/4027 Karar sayılı kararı ile; Dairemizce, fatura konusu alacağın daha sonra düzenlenen 09.03.2011 tarihli tutanakla yenilenip davacıya çekler verildiği, bununla birlikte takip dayanağının fatura olması nedeniyle borcun yenilenmiş olduğu kanaatine varıldığından bahisle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verildiği, bu şekilde İlk Derece Mahkemesi ile Dairemiz arasında gemi tamirine dayalı ticari ilişkide davalı tarafça düzenlenen faturaya bağlı borcun sonradan verilen çekler ile yenilenip yenilenmediği noktasında uyuşmazlık bulunduğu, sonradan davacıya verilen çeklerin mevcut bir borcun yenilenmesi değil, ödeme aracının değiştirilmesi niteliğinde olduğundan bahisle Dairemiz kararının davacı yararına olmak üzere denilerek sonuca bağlanmaksızın bozulmasına karar verilmiş ise de;Dairemizce verilen ilk kararda taraflar arasında, faturaya dayalı borcun ödenmesi konusunda protokol düzenlendiği ve bu protokolde gösterilen ödeme vadelerine göre düzenlenen çeklerin davacıya verildiği, bu çeklerden bir kısmının ödenmesi ve bir kısmının ise karşılıksız çıkması üzerine, bu kez davalı tarafından davacıya borcun ödenmeyen kısmına ilişkin olarak yeni tarihli çekler verildiği, bu çeklerin vadelerinin protokolde gösterilen borç ödeme tarihlerinden farklı olduğu ve yine davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarname ile de verilen yeni çeklerin vadelerinin benimsendiği, buna göre borcun yenilendiği değil, ödeme tarihinin/ifanın tecil edildiği (ertelendiği), takip tarihi itibariyle henüz çeklerin vadesinin gelmediği, dolayısıyla borcun dayanağı aynı olmakla birlikte, ödenmesi konusunda davalıya yeni bir vade tanıyan davacı alacaklının, bu vade tarihleri gelmeden, sanki taraflar arasında bu şekilde bir anlaşma yokmuş gibi, önceden belirlenen vadeye dayanarak muaccel olmayan alacağın tahsilini talep hakkı olmadığının kabul edildiği, bu yönde İlk Derece Mahkemesi ile Dairemiz arasında bir uyuşmazlık olmadığı, İlk Derece Mahkemesi tarafından çeklerden yalnızca bir tanesinin takip tarihi itibariyle vadesinin geldiği, diğerlerinin ise takip tarihinde vadesi gelmemiş ise de, yargılama sırasında vadelerinin geldiğinden bahisle usul ekonomisi ilkesi gereği davanın kısmen kabulüne karar verildiği, oysaki takibin yetkisiz icra dairesinde açıldığı tarih itibariyle keşide tarihi 30/10/2011 olan, 10.000 USD bedelli çekin de vadesinin gelmediği, davanın itirazın iptali davası olması sebebiyle takip tarihindeki şartlara göre değerlendirilme yapılması gerektiği ve takip tarihinde yenilenen vadeye göre alacak muaccel olmadığından Dairemizce verilen ilk kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, bu kararda direnilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Dairemizin 16/04/2021 tarih ve 2019/1468 Esas – 2021/527 Karar sayılı kararında DİRENİLMESİNE, A-Katılma yoluyla istinaf eden davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, B-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından ( Denizcilik ve İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla ) verilen 20/09/2017 tarih ve 2016/437 Esas – 2017/279 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak sureti ile; 2-Davanın REDDİNE, 3-Davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminat talebinin reddine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 4-Dairemiz karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL karar harcının, davacı tarafından yatırılan 6.972,85 TL peşin harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 6.703‬,00 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafça sarf edilen toplam 207,55 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 105.106,28 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Artan gider avansı bulunduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraflarca ayrı ayrı yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 10-Dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL karar harcından istinaf eden davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 233,95‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,11-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine, 12-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 13-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 14-İstinaf yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 2023/2024 yılı AAÜT/ İkinci Kısım, İkinci Bölüm 17/b maddesine göre takdir olunan 10.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 15-Bakiye gider avansı varsa talep halinde ve karar kesinleştiğinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dair olarak, hazır olan taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2023