Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/2016 E. 2023/1864 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2016 Esas
KARAR NO: 2023/1864 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/841 Esas – 2022/1158 Karar
TARİH: 21/12/2022
DAVA: Ticari Şirkete Kayyım Atanması
KARAR TARİHİ: 30/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının 20.05.2021 tarihinden beri … Tic. Ltd. Şti. adlı şirketin ortağı olarak bulunduğunu, davacının ortağı olarak yer aldığı sürenin başından itibaren şirket yönetiminde diğer müdür … imza yetkilisi olarak, şirket yetkilisi … ile birlikte şirketin tüm iş ve işlemlerini takip ettiğini, işbu yetkililerin faaliyetleri sebebiyle şirket dışına para aktarımları yapıldığını, şirketin duran mal varlığında ciddi bir azalma meydana geldiğini, davacının şirketin defter ve belgelerini inceleyemediğini, şirketin ve davacının çıkarlarının korunması amacı ile davalı şirkete kayyım atanması, müdürün azli sebebiyle şirkette organ boşluğu oluşmaması için şirkete yönetim kayyumu atanmasını talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının inançlı işlem sözleşmesi gereği şirketlerinin görünen ortağı olduğunu, bu sözleşme gereği şirketin asıl hissedarının … olması gerektiğini, davacının kendisine duyulan güveni kötüye kullandığını, …’nun kendisinden hisselerin iadesini talep ettiğini ancak hemen işbu davanın açıldığını, bu durumda … ait hisselerin sahibine iade edilmektense şirkete kayyım atanmasını tercih ettiğini, davacının, şirketin hisselerini hukuka aykırı ele geçirdiğini, bu durumlar için İstanbul CBS’nin 2022/180647, 2022/180002, 2022/180337 soruşturma dosyalarında şikayette bulunulduğunu, Bakırköy 3.ATM’n,n 2022/896 esas sayılı dosyası ile şirketin genel kurul kararlarları durdurulduğunu, şirketin eski hale geldiğini, hukuki yarar kalmadığını ve bu nedenlerle davanın reddini talep ettikleri anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/12/2022 tarih 2022/841 Esas 2022/1158 Karar sayılı kararında;”….Dava, cevap dilekçesi içerikleri ve dosyaya gelen ticaret sicil memurluğu yazı cevabı, Beyoğlu …noterliği ihtarname sureti incelendiğinde; davalı şirketin, resmi kayıtlara göre davacının tek sahibi ve ortağı olduğu, mahkemenin … esas sayılı dosyası ile açılan inançlı işlem sözleşmesi nedeniyle hisse devrine ilişkin dava ve Bakırköy 3.ATM’nin 2022/896 esas sayılı dosyasına açılan genel kurul kararı iptali talebi ve bu mahkemece verilen 08/11/2022 tarihli ara karar incelendiğinde, davacının dava dilekçesi içeriğiyle şirkete ait defter ve belgeleri incelemediğini beyan etmiş ise de 05/10/2012 tarihli kararı hazırladığı, noter tasdiki ile İstanbul Ticaret sicilinde ilan ettirdiği ancak Bakırköy 3 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ara kararı ile davacının 05/10/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında aldığı 2022/01 numaralı kararın yürütülmesinin durdurulmasına, tescil ve ilanına karar verildiği, bu durdurma kararı ile şirket eski müdürünün görevde olduğu, bu hali ile davacı tarafından, şirket müdürünün kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı, şirket çıkarları için özen ve bağlılık yükümlülüklerine aykırı hareket edildiği, şirkete zarar verici harekette bulunulduğu ve organ boşluğunun oluştuğunu ispat edemediği, şirketin ticari kayıt ve belgeleri inceleme, bilgi alma hakkını kullanması talebinde de şirkete kayyum atanması gerekmediğinden, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkemedeki yargılamada müvekkili davacının defaatle belirtmiş olduğu, … hukuka aykırı faaliyetleri hususuna değinilmediğini, incelenmediğini,Müvekkilinin şirkete ait vergi ve diğer borç ve alacaklar hususunda hiçbir bilgiye sahip olmayıp şirkete kayyum atanmasına karar verilmesi gerektiğini, 20/05/2021 tarihli inanç sözleşmesinin açıkça hukuka, emredici hukuk kurallarına aykırılık teşkil etmekte olup bu sebeple de inanç sözleşmesinin hükümsüz olduğunu, İnançlı işlem sözleşmesi müvekkilinin kişilik haklarına açıkça aykırı olup işbu sözleşmenin açıkça kanunun emredici kurallarına aykırı olmasının yanında müvekkilinin aleyhine doğan ve doğabilecek vergi borçları ve diğer borçlar göz önüne alındığında müvekkilinin kişilik haklarına aykırı olduğunun da tespiti gerekmekte ve talep edildiğini, Müvekkilinin doğabilecek hukuki ve cezai sorumluluklarını öngörebilmek adına davacı ve şirket müdüründen şirkete ait ticari defter ve şirkete ait vergi ve sgk gibi amme borçları hakkında bilgi verilmesini talep etmek zorunda kaldığını, müvekkiline haklı bir sebep sunulmaksızın taleplerinin reddedildiğini, müvekkili, davacı ve şirket müdüründen bu şekilde bir talepte bulunmak zorunluluğu hasıl olduğunu,Davalı şirket yetkilisi, davalı şirket adına olmayan borçlara ilişkin senetler düzenleyerek şirketi borçlandırdığını ve şirketin mal varlığına el koyduklarını, davalı şirket ile hiçbir ticari faaliyeti bulunmayan şirkete senetler düzenleyerek teslim ettiklerini işbu senetlerdeki imzanın geçersiz olduğuna ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğunu, şirket aleyhine 18.000.000,00TL-19.000.000,00 TL tutarlı icra takibi başlatıldığını işbu takibe itiraz edilmediğini ve icra takibinin kesinleştiğini, davalı şirket, içi boşaltılmış borçlandırılmış ve ne kadar vergi borcu ödendiği bilinmeyen bir şirket haline geldiğini, davaya konu dosyada uyuşmazlığın en önemli sebebi işbu durum olmasına rağmen bu hususta inceleme yapılmaması hakkaniyete aykırı olup yapılan inceleme açıkça eksik olduğunu, Müvekkilinin tek ortak olarak yer almasına rağmen bu kimselerin talimatları sebebiyle şirketin mali müşavirleri tarafından şirkete ait hiçbir ticari defter veya bilgi, belge müvekkili ile paylaşılmadığını, şirket müdürü … ve şirket yetkilisi … tarafından gizlenen ve müvekkilinin bilgi alma hakkının tamamen ortadan kaldırılmasıyla şirkete kayyum atanmasının talep edilmesi kaçınılmaz hale geldiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK 630/2.maddesi uyarınca limited şirket müdürünün, davacının çıkarlarının korunması ve müdürün azli sebebiyle, organ boşluğu oluşmaması için şirkete yönetim kayyımı atanması talebine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı şirkete ait dosya arasında bulunan sicil kaydı incelendiğinde; Şirket ana sözleşmesinin 02/08/2019 tarihinde tescil edildiği, şirketin tek ortağı ve 05/10/2022 tarihinden itibaren yetkilisinin davacı … olduğu ve eldeki davanın 28/09/2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Sicil kaydı ekinde gönderilen davalı şirkete ait 05/10/2022 tarihli 2022/1 Karar Nolu ortaklar kurulu kararına göre; Çin uyruklu … müdürlük görevinin ve temsil yetkisinin sona erdirilmesine, şirket ortağı olup şirket müdürlüğüne seçilen …’un her hususta münferiden temsile yetkili kılınmasına, TC uyruklu … temsil yetkisinin sona ermesine ilişkin karar alındığı, karar altının davacı ortak tarafından imzalandığı, Beyoğlu … Noterliği tarafından onaylandığı görülmüştür.Sicil kaydı ekinde gönderilen davalı şirkete ait 21/03/2022 tarihli genel kurul kararı incelendiğinde; Toplantıya davacı ortağın katıldığı, 1 nolu karar ile; TC uyruklu … müdürlük görevinden istifasının kabulüne, temsil yetkisinin sona erdirilmesine, 2 nolu karar ile; Çin uyruklu … aksi karar alınıncaya kadar münferiden temsile yetkili müdür olarak atanmasına, 3 nolu karar ile de; …’un Çin uyruklu … ile birlikte müştereken temsile yetkili kılınmasına ilişkin karar alındığı, karar altının davacı ortak tarafından imzalandığı anlaşılmıştır.Sicil kaydı ekinde gönderilen davalı şirketin 20/05/2021 tarihli ortaklar kurulu kararı ile; Şirket hissedarı … davalı şirketteki hissesini Beyoğlu …Noterliğinin 20/05/2021 tarih ve … sayı ile tasdikli hisse devir ve temlik sözleşmesi ile davacıya devrederek ortaklıktan ayrıldığının kabulüne ve devir hususunun pay defterine işlenmesine, ayrılan ortağın şirket müdürlüğüne aynı şekilde münferiden devam edeceğine, davacı ortağın müdür olarak seçilmesine ve … ile birlikte müştereken temsile yetkili kılındığına yönelik karar alındığı anlaşılmıştır.Davalı şirkete ait 05/10/2022 tarihli 2022/1 Karar Nolu ortaklar kurulu kararı ile müdürlük görevi ve temsil yetkisi sona erdirilen şirket müdürü … tarafından işbu kararın iptali için Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/896 Esas sayılı dosyası ile açmış olduğu davanın ara kararı ile davacının 05/10/2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında aldığı 2022/01 numaralı kararın yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiği, bu durdurma kararı ile şirket eski müdürünün görevde olduğu anlaşılmıştır.6102 sayılı TTK’nın 630/2. maddesi uyarınca her ortak, haklı nedenlerin varlığı halinde limited şirket yöneticilerinin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını mahkemeden talep edebilirler. Anılan maddenin sonraki fıkrasında ise; yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesinin veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesinin haklı sebep olarak kabul olunacağı düzenlenmiştir. Bu durumda, davacının öncelikle haklı sebeplerin varlığını ispat etmesi gerekmektedir. Haklı sebep kavramı Yasa maddesinde tanımlanmamıştır. Müdürün, kanun ve ana sözleşmenin kendisine yüklediği görevleri yapmaması haklı sebep oluşturacaktır. Somut olayda, davalı şirketin organlarının tam olduğu, bu konuda eksiklik bulunmadığı, asıl olanın şirketlerin ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesi gerekmekte olup davacı tarafından, şirket müdürünün kanun ve ana sözleşmenin kendisine yüklediği görevleri yapmadığı, şirkete zarar verici harekette bulunulduğunun ispat edilemediği anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller ışığında mahkemece davanın reddine yönelik verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 30/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.