Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1976 E. 2023/1775 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1976 Esas
KARAR NO: 2023/1775 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2022/982 Esas – 2023/446 Karar
TARİH: 18/05/2023
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının dava dışı … şirketinde çalıştığını, iş akdinin haklı ve geçerli nedene dayanmaksızın feshinden dolayı işçilik alacağının tahsili için açmış olduğu davanın lehine sonuçlandığını, ancak dava dışı bu şirketten tahsilat yapılamadığını, bu şirket ortaklarının faaliyetlerine davalı şirketler üzerinden devam ettiklerini, tüzel kişilik perdesinin aralanması ile davalıların davacı tarafça icraya konulan alacaktan müştereken ve müteselsilen borçlu olduklarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Pazarlama ve Ticaret A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’na göre, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvuru dava şartı olduğunu, davacı tarafça, davalı müvekkilim … Pazarlama ve Ticaret A.Ş. aleyhine açılan iş bu davada, yasal zorunluluk olan arabuluculuk şartı yerine getirilmediğini, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, davalı şirketin diğer davalı şirketten ayrı tüzel kişiliği olduğunu, ayrı işletmeler olduğunu, her iki işletmenin, kuruluş tarihi, adresleri, ortakları, ortaklık yapıları, faaliyet alanları, yöneticileri farklı olduğunu, davalı şirketin bazı ortaklarının, geçmiş dönemlerde, diğer davalı … Pazarlama Kooperatifi üyesi olmuş olmalarının her iki tüzel kişilik arasında organik bağ olduğu anlamına gelmediğini, Davalı müvekkilim … Pazarlama ve Ticaret A.Ş. ortaklarının, ortak oldukları başkaca şirketler, kendilerine ait şirketler veya üyesi olabilecekleri başkaca kooperatifler de olabileceklerini, Aynı durum, diğer davalı … Pazarlama Kooperatifi üyeleri içinde geçerli olup, bu husus hayatın olağan akışına uygun, ticari hayatta olabilecek, bir durum olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Pazarlama Kooperatifi vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle asal zorunluluk olan arabuluculuk şartı yerine getirilmediğini, davanın dava şartı yokluğu nedeni ile reddi gerektiğini, diğer yandan husumet yönüyle itirazlarının bulunduğunu, dava dışı … şirketi ile aralarında ticari ilişkiden kaynaklı alacğı bulunduğunu, ortaklık yapısının şirket yetkililirinin ve yönetim kurulu üyelerinin farklı olduğunu, farklı iş kollarında faaliyet gösterdiklerini, ayrı tüzel kişilikleri bulunduğunu, yine adreslerinin ve kuruluş tarihlerinin de aynı olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 18/05/2023 tarih 2022/982 Esas 2023/446 Karar sayılı kararında; “….Davacı vekili, dava dışı … Anonim Şirketinden olan işçilik alacağını İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasından takibe koyduğu ve tahsil edemediğinden, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu ve borçlu olduklarının tespitini ve de para alacağının tahsilini talep ettiği iş bu davada dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmadığı anlaşılmakla, bu sebeple zorunlu arabuluculuk koşulu yerine getirilmediğinden dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, işbu dava ile talep edilen, dava dışı … ile davalılar arasındaki organik bağın tespiti olduğunu, Organik bağın tespiti için herhangi bir arabuluculuk sürecine girmeye gerek olmadığını, arabuluculuk şartının zorunlu olduğu hususların tahdidi olarak sayıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/a maddesine göre, TTK’nın 4. maddesinde belirtilen tüm ticari davalar ile diğer özel kanunlarda yer alan ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olduğunu, Organik bağın tespitinin arabuluculuk şartı gerektirmeyen bir durum olduğunu, İkame edilen iş bu dosyanın netice-i talebinde müvekkilinin alacağı yönünden tahsiline karar verilmesi talebi yerel mahkeme tarafından salt bir alacak davası olarak nitelendirildiğini, halbuki bu taleple kast edilenin müvekkilinin alacaklı olduğunun ve davalı şirketler arasında organik bağ olduğunun tespiti olduğunu, huzurdaki dava ile bir alacağın tahsili değil sadece şirketler arasında organik bağ olup olmadığı ve bu kapsamda müvekkilinin alacağı yönünden sorumlu olup olmadıklarının tespitinin talep edildiğini, Dava dışı … ile davalı … ve … Kooperatifi’nin grup şirketler olduğunu, şirketlerin hepsinin kuruluş adresinin, şirket ortaklarının çoğunlukla aynı olduğunu, Davalı … Pazarlama Kooperatifi’nin dava dışı … San. Ve Tic. A.Ş. Şirketi’nin ortağı olduğunu, Dava dışı … Tic. A.Ş. Şirketi’nin yönetim kurulu başkanı …, davalı … Pazarlama Kooperatifi’nin yönetim kurulu üyeliği yaptığını, Davalı şirketlerde ortak olan …, dava dışı … Tic. A.Ş. Şirketi’nde yönetim kurulu üyeliği yaptığını, Davalı şirketlerde ortak olan …, dava dışı … Tic. A.Ş. Şirketi’nde yönetim kurulu üyeliği yaptığını, şirketlerin faaliyet alanları da yine benzer olduğunu, Müvekkilinin sigortalı olarak gözüktüğü dava dışı … San. Ve Tic. A.ş. ile davalı şirketler arasında organik bağ olduğu hususunun aşikar olduğunu, müvekkilinin işçilik alacaklarından davalı şirketler sorumlu olup bu dava da muhatap olarak gösterildiğini, Bu nedenle yerel mahkemenin organik bağın tespiti davasında hatalı olarak arabuluculuk şartı gerektiği hususundaki kararının hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ilk olarak 24/05/2022 tarihinde İstanbul Anadolu 7 İş Mahkemesinin 2022/432 Esas sayısı ile açıldığı, bu mahkemece yapılan 27/05/2022 tarihli tensip tutanağının 1 nolu ara kararı ile; İş bu davanın … yönünden devamına, diğer …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … yönünden açılan davanın tefrikine, yeni esasa kaydına karar verildiği, tefrik kararı üzerine davacı … yönünden tefrik edilen davanın İstanbul Anadolu 14. İş Mahkemesine tevzi edildiği, bu mahkemece verilen 23/05/2022 tarihli Dava dosyasının İstanbul Anadolu 7. İş mahkemesine geri çevrilmesine yönelik karar ile dosyanın İstanbul Anadolu 7.İş Mahkemesinin 2022/478 Esas sırasına kayıt edildiği, İstanbul Anadolu 7.İş Mahkemesi 30/09/2022 tarih ve 2022/478 Esas, 2022/623 Karar sayılı kararı ile; İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dava dosyası İstanbul Anadolu 4 Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmesi üzerine bu mahkemece yapılan yargılama sonucu istinafa konu karar verilmiştir. Davacı vekili İstanbul Anadolu 4 Asliye Ticaret Mahkemesine verdiği 26.12.2022 tarihli tam ıslah dilekçesi ile; Davacı müvekkili tarafından davalıların işçilik alacaklarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğunun tespiti ve tahsili talebiyle 30.05.2022 tarihinde açılan davada; netice-i talebin hatalı talep edildiğini, bu nedenle hatalı olan iş bu dava dilekçesinin, müvekkili açısından hak kaybı ve mağduriyete sebebiyet verdiğini, kısaca netice talep kısmının değiştirmek istediklerini ve bunun ancak tam ıslah yolu ile mümkün olması nedeni ile davanın HMK 180 gereği tam ıslah yaptıklarını, tam ıslah talebinin kabulü ile; Müvekkili alacaklı için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu ve borçlu olduklarının tespitine ve de yukarıda zikredilen dosyaya borçlu olarak kaydedilmesinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir Dava, dava dışı şirket ile davalılar arasındaki organik bağın tespit edilerek perdenin aralanması yoluyla işçilik alacağı istemiyle başlatılan takipten her iki davalının da sorumlu olduğunun tespiti ve alacağın davalılardan tahsil edilebilmesi için icra dosyasına borçlu olarak kaydedilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Davanın konusu (müddeabih), dava dilekçesindeki talep sonucu, yani neticei talep esas alınarak belirlenir. Neticei talebin bir para alacağının tahsili veya tazminata ilişkin olduğu durumlarda, arabulucuya başvuru yapılmış olması dava şartıdır.Alacak davalarında davacı, bir para alacağının tahsilini amaçladığından, dava açılmadan önce, yukarıdaki yasal düzenlemeye göre arabulucuya başvurulmuş ve arabulucu tarafından onaylanmış anlaşmaya varılamadığına ilişkin tutanağın dava dilekçesine eklenmiş olması dava şartıdır. Somut olayda bir miktar paranın ödenmesi, para alacağının tahsili talep edilmiştir. Bu hukuki açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; bir miktar paranın ödenmesi istemine ilişkin iş bu alacak davası TTK hükümleri uyarınca ticari dava niteliğinde olduğundan arabulucuya başvurulmasının TTK’nın 5/A maddesi uyarınca dava şartı olduğuna dair ilk derece mahkemesinin değerlendirmesi isabetli olup somut olayda davanın görevsiz mahkemede açıldığı 24/05/2022 tarihinden önce davacı tarafça arabulucuya başvurulmamıştır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi gereğince arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğine dair emredici ve özel nitelikteki düzenleme dikkate alındığında, mahkemece davanın, arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/11/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.