Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1948 E. 2023/1818 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1948 Esas
KARAR NO: 2023/1818 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2023/156 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİHİ: 17/03/2023 (Ara Karar)
TALEP: Erişimin engellenmesi tedbiri
KARAR TARİHİ: 23/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı tarafından kaleme alınan … gazetesinde yayımlanan 16.02.2023 tarihli https://www…com/…, 14.02.2023 tarihli https://www…com/… ve 21.02.2023 tarihli https://www…com/… URL bağlantılı yazısında müvekkili şirketlere yönelik kişilik haklarına saldırı ve haksız rekabet teşkil eden beyanlarının olduğunu, işbu yazı içeriğinin müvekkilin kişilik haklarına saldırı ve haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla kişilik haklarına yönelen saldırının önlenmesi adına müvekkilinin kişilik haklarına saldırılan köşe yazısına erişimin engellenmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi’nin 17/03/2023 tarih ve 2023/156 Esas sayılı ara kararında; “Dava; TTK’nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabet davasıdır. TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. (İstanbul, BAM, 14 HD, 2021/2366 , 2022/59 K) HMK.’nın 389/(2) maddesine göre de “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” İhtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gereklidir. HMK 390/3 maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. “hükmünü haizdir. Eldeki istemde haksız rekabetin koşullarının olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, iddiaya konu eylemlerin sabit olup olmadığı konularındaki değerlendirme yargılama sırasında yapılacak incelemelerle ortaya çıkacak olup; mevcut durum itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti ispata muhtaç durumdadır. Ayrıca savunmada ileri sürülebilecek hususları da görmekte, uyuşmazlığın tayini ve yargılamanın sevki için yarar vardır. Bu aşamada HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden erişimin engellenmesi şeklindeki tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.”gerekçesi ile, davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve verilen ara karara karşı ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesi ile; müvekkili … A.Ş.’nin Türkiye’nin ilk GSM, 2G ve 3G operatörü olduğunu, Türkiye genelinde yaklaşık 33,7 mobil müşterisi, 47,9 milyon grup abonesi, 36,9 milyon … abonesi bulunan ve Türkiye’de hizmet veren operatörlerin abone sayısına göre pazar payı yaklaşık %40,7 olan mobil ve sabit şebekeleri üzerinden müşterilerine benzersiz dijital servisler, ses, mesajlaşma, data ve … hizmetleri sunan bir dijital operatör olan …’in yalnızca Türkiye’nin değil, dünya GSM pazarının en önde gelen firmalarından biri konumunda olduğunu, faaliyette bulunduğu dokuz ülkenin beşinde pazar lideri olan …’in, hisselerinin 11 Temmuz 2000’de İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) ve New York Stock Exchange’de (NYSE) eşzamanlı olarak işlem görmeye başlayan ve New York borsasına kote olan ilk ve tek Türk şirketi unvanına sahip olduğunu, tüm iş ve işlemlerinde kurumsal yönetim ilkeleri gereği şeffaf bir şekilde hareket ettiğini, tabi olduğu başta BTK ve SPK düzenlemeleri olmak üzere, her türlü mevzuata uygun davrandığını, … A.Ş.’nin ise … şirketler bünyesinde Elektronik Haberleşme Kanunu’na dayanılarak çıkarılan, Elektronik Haberleşme Sektörüne İlişkin Yetkilendirme Yönetmeliği kapsamında kurulduğunu, farklı tüzel kişiliğe sahip şirket olduğunu; … A.Ş’nin ise 2006 yılından bu yana GSM, sabit hat operatörleri, TV ve radyo kanalları, servis sağlayıcıları gibi müşterilerine kule hizmeti sunarak, portföyünde bulunan 20.000’i aşkın servis noktası ve 7.500’ü aşkın kulesi ile Türkiye’nin ilk ve tek, Avrupa’nın 3’üncü büyük kule ve altyapı operatörü olduğunu, T.C. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bünyesindeki Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından 17 Ekim 2007 tarihinde “Altyapı İşletmeciliği Hizmeti” sunmak konusunda süresiz olarak yetkilendirildiğini ve yetkilendirildiği tarihten günümüze BTK denetim ve gözetiminde faaliyet gösteren bir işletmeci olduğunu, bu kapsamda telekomünikasyon işletmecileri ile radyo ve televizyon yayıncıları gibi kablosuz iletişim alanında faaliyet gösteren tüm işletmeci ve yayıncıların, kapsama alanı sağlamak amacıyla kuracakları cihaz ve sistemler için gerekli olan kule, direk, seperasyon ve benzeri bütünleyici unsurlardan oluşan tesisler kurduğunu ve kurduğu tesisleri üçüncü kişilerin kullanımına tahsis ettiğini; Yerel Mahkeme tarafından ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığına ilişkin verilen karar hatalı olup usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati tedbirin kişinin dava sonunda ulaşmayı umduğu hukuki durumun dava öncesinde yahut esnasında koruma altına alınması olduğunu, Mahkemece böyle bir koruma sağlanmazsa, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını yahut imkansız hâle geleceğini, gecikme sebebiyle bir zararın doğması nedeniyle de ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini; İhlale müdahale ne kadar gecikirse, ihlalin o kadar yayılma imkanı bulduğunu, kanun koyucunun bunu öngörüp ihtiyati tedbir kararı için yaklaşık ispatı yeterli gördüğünü, basının kamu görevi yapmasında göz önünde tutulan amaç ile kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, yayının hukuka aykırı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, objektiflikten ayrılmanın, haber sınırını aşmanın, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunmanın, gerçek dışı haber vermenin, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanmanın, dürüstlük kurallarına aykırı davranmanın, kişisel nedenlerle salt sansasyon için yayın yapmanın hukuka aykırı oludğunu, davalıların basın mensuplarının sahip olması gereken özen yükümlülüğü ve meslek etik ilkelerinden yoksun şekilde mezkur olaya sebebiyet verdiklerini, müvekkili şirkete ayrı ayrı ithamlar ile kişilik haklarına zarar vermelerinin yanı sıra Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca haksız rekabet hükümlerine aykırı şekilde haber yaptıklarının tüm iddia ve delilleri ile sübut bulduğunu; Davalıların söz konusu program ve haberler ile bir haksız eylemde bulunduklarını ve müvekkilinin kişilik haklarına açıkça saldırdıklarını, ticari itibarını zedelediklerini, söz konusu ifadelerin müvekkili açısından kişilik haklarına doğrudan saldırı teşkil edecek ithamlar içerdiğini, müvekkili şirketi kamuoyu önünde hukuka aykırı hareket eden, hukuku dolanarak kendine menfaat sağlamak amacı güden bir şirket gibi göstermeye çalışarak kötülediklerinin açık olduğunu beyanla Yerel Mahkemece verilen 17/03/2023 tarihli ara kararın kaldırılmasına, tedbir talebinin kabulü ile dava dilekçesinde bildirilen URL adresinde yer alan haber yayınına tedbiren erişimin engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, haksız rekabetin ve kişilik haklarına saldırının tespiti, meni ve uğranıldığı iddia olunan zararın tazmini talepli davada, dava konusu edilen haber ve yazılara erişimin engellenmesine yönelik olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş, karara karşı talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. TTK’nın 54 vd maddeleri uyarınca açılmış haksız rekabete ilişkin davalarda aynı kanunun 61. madddesi uyarınca, Mahkeme talep üzerine, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir.6100 sayılı HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin 389. maddesine göre, mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. 390. maddesine göre de, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut talepte; davacı taraf davalılarca yayımlanan haber ve yazı içeriklerinin kişilik haklarına saldırı ve haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek bu haber ve yazılara ulaşılmasını engeller şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş olup, ara karar tarihi itibariyle mevcut delil durumuna göre, tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi güç veya imkansız zararlar doğacağının ve davada haklılığın yaklaşık olarak ispatının sağlanmadığı, talebin mahiyeti itibariyle yargılamayı gerektirdiği, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan İlk Derece Mahkemesi’nce ilerleyen aşamalarda talep halinde yeniden değerlendirme yapılabileceği, bu aşamada verilen kararda usul ve yasaya aykırılık olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95‬ TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.