Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1936 E. 2023/1895 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1936
KARAR NO: 2023/1895
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/344 Esas – 2020/686 Karar
TARİH: 24/12/2020
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/11/2023
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/12/2020 tarih ve 2017/344 Esas – 2020/686 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizce verilen 29/04/2021 tarih ve 2021/696 Esas- 2021/668 Karar sayılı kararın, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2023 tarih ve 2021/5583 Esas- 2023/2434 Karar sayılı ilamı ile bozulması üzerine dosyanın dairemizin 2023/1936 Esas numarasına kaydının yapıldığı anlaşılmakla; dosya incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili …’nin Türkiye genelinde inşaat ve müteahhitlik işleri ile iştigal eden bir iş adamı olduğunu, faaliyetlerini bir dönem hissedarı olduğu “Tasfiye Halinde …Sanayi ve Tic. Ltd. Şti.” ile devam ettirdiğini, bu dönemde inşaat faaliyetlerinin finansmanının sağlanması açısından davalı banka ile müvekkilin ortağı olduğu “Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti.” ile genel kredi sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşmede de müvekkili …’nin kefil olarak gösterildiğini, ancak kefaletin geçersiz olup ayrıca kim tarafından yapıldığını bilemedikleri şekilde genel kredi sözleşmesi üzerinde de tahrifat yapılarak limit ve borçlu taraf kısımları ile de oynandığını, … şirketi ile davalı banka arasında akdedilmiş olan genel kredi sözleşmesindeki kefaletin geçersiz olduğunu, kredi açma sözleşmesi asıl borçlu yönünden geçerlilik şekline tâbi olmadığı halde kefil yönünden Borçlar Kanunu’nun 484. maddesi gereğince yazılı şekil zorunlu olup kefilin sorumlu olacağı azami miktarın da (kefalet limitinin) gösterilmesinin şart olduğunu, genel kredi sözleşmesinde davalı banka yetkilileri tarafından tahrifat yapıldığını, kredi limit miktarı sonradan tahrifat ile yükseltildiğini, sözleşmeye yeni kefiller eklendiğini, hesap katının usulüne uygun olarak yaptırılmadığını, İİK 150/ı anlamında icra emri gönderilme koşulları oluşacak şekilde bir hesap katı yapıldığını, yukarıda sayılan hukuksuz eylem ve işlemler neticesinde müvekkile ait taşınmazların davalı banka tarafından icra marifeti ile satıldığını, manevi tazminat talebinin bulunduğunu, davalı bankanın işbu yukarıda belirtilen haksız ve hukuksuz eylemleri nedeni ile müvekkilinin icra takibine maruz kaldığını, taşınmazında haksız ve mesnetsiz olarak satıldığını, müvekkilinin bu haksız ve hukuksuz durum nedeni ile büyük manevi sıkıntılara duçar olup manen zor günler geçirdiğini, bu sebeple davalı bankadan 50.000 Türk Lirası tutarında da manevi tazminat talep ettiğini, yukarıda arz ve izah olunan nedenlerle, davalının haksız ve hukuka aykırı eylem ve işlemleri nedeni ile müvekkilin uğramış olduğu zararların tazmini açısından fazlaya ilişkin tüm dava ve talep haklarımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 Türk Lirası maddi tazminat ile 50.000 Türk Lirası manevi tazminatın davalıdan alınarak yasal faizi ile müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; maddi zararlar açısından fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile talebini 490.000 TL arttırarak 500.000 TL ye çıkarttığını, 500.000 Türk Lirası maddi tazminat ile 50.000 Türk Lirası manevi tazminatın davalıdan alınarak yasal faizi ile müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, müvekkili banka ile “… San.ve Tic. Ltd. Şti.” ve “… San. Ve Tic. Ltd. Şti.” arasında akdedilen, davacının da “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak taraf olduğu genel kredi sözleşmesinin, 04.01.2005 tarihinde imza edildiğini, genel kredi sözleşmesinin imza ve akdedildiği dönemde 818 sayılı mülga Borçlar Kanununun yürürlükte olup, 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanacağını, davacının imzasına havi olan 04.01.2005 tarihli genel kredi sözleşmesinin 1.1.maddesinde kredi limitinin zaten düzenlendiğini, genel kredi sözleşmesinin ilk maddesinde kredi limitinin açıkça yazıldığını, müvekkil banka çalışanları tarafından herhangi bir “tahrifat” yapılmadığını, ayrıca davacı tarafından genel kredi sözleşmesine sonradan bazı şirketlerin imzalarının alındığı ve sonradan eklendiği şeklinde asılsız iddialarda bulunduğunu, müvekkil banka çalışanları tarafından anılan genel kredi sözleşmesinde herhangi bir tahrifat yapmadığını, hesap katı ve tüm işlemlerin usulüne uygun olarak yapıldığını, manevi tazminat talebi haksız olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 24/12/2020 tarih 2017/344 Esas 2020/686 Karar sayılı kararında;”….İspat hukuku şekli hukukun içinde yer alsa da, ispat yükü maddi hukuk tarafından belirlenir… Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıalarının, iddialarının doğru olduğu veya karşı tarafın iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlamak amacı ile çekişmeli vakıalar ile ilgili deliller sunarak gerçekleştirdikleri bir hukuki faaliyettir. Delil ikame yükü ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde hakimin aleyhte karar verme tehlikesini ortadan kaldırmak amacı ile tarafların delil ikamesi faaliyeti ile kendi vakıa iddialarının doğruluğu veya karşı taraf iddialarının yerinde olmadığı yolunda hakimde kanaat oluşturmasıdır. (Bilge Umar, İspat Yükü Kavramı ve Bununla İlgili Bazı Kavramlar, İÜHFM, 1962, Cilt: 3, Sayfa 64). Bu şarlarda davacının davalı aleyhine açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davasının kabulü açısından davacının dayandığı vakıalar ve mevcut deliller çerçevesinde ispat yükünü yerine getiremediği sonucuna varılmıştır….”gerekçesi ile, 1-Davacının maddi ve manevi tazminat davası sübut bulmadığından davacının davalarının tümden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararını istinaf ettiklerini, Delilleri toplanmadan verilen yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Dava konusu edilen Kredi Sözleşmesinde yer alan tarafların sonradan sözleşmeye eklendiği, müvekkilin … adına kullandırılan krediye kefil olduğu ancak … ile alakalı herhangi bir krediye kefil olmadığı, … adına atılan imzanın üzerine … İnşaatın Kaşesi vurularak … Genel Kredi sözleşmesinin borçlusu gibi gösterilmek sureti ile Müvekkillerin tüm taşınmazlarının … İnşaatın borçlarına istinaden satılmış olması nedeni ile Genel Kredi sözleşmesindeki imza üzerine kaşe vurulmak sureti ile yapılan usulsüzlüklerin tespit edilmesine ve Bilirkişi raporunda bu husus belirtilmesine rağmen Yerel mahkemece hukuka ve maddi gerçeğe aykırı olarak ” Bilirkişi kurulunun hazırlamış oldukları 20/09/2018 tarihli raporda GKS’deki kefalet limitinin 3.000.000.000 USD yazılı bölümünde önceden mevcut 70.000,00 YTL yazısının silindiğini gösterir kimyasal ve tramvatik bir görüntü olmadığı, GKS’de tahrifat unsurlarının olmadığı, önceden hazırlanmış metnin ise tekbir seferde yazdırılmış olduğu, tüm sayfalardaki imzaların başka bir belgeden bilgisayar ve tarayıcı yardımıyla aktarılmış imzalar olmadığı, tüm imzaların ıslak imza olduğu, dolayısıyla sonradan kefil ve kefillerin eklenmediği açıklanmış.” şeklinde gerekçe kurularak asıl imza üzerine başka şirketin kaşesi vurulmak sureti ile yapılan sahtecilik işleminin incelenmediği, imza sahibinin Genel kredi sözleşmesi tarihinde yetkili olmadığı iddialarının hiç dikkate alınmadığı gerçeği karşısında davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesinde İmza Üzerine Başka Şirketin Kaşesi Vurulmak Sureti İle Yapılan Tahrifat Ekleme İddialarının yerel mahkemece incelenmediğini, genel kredi sözleşmelerinde tahrifat ve sahtecilik kapsamında gerçekleştirilmiş olan yazı ve kaşe ekleme suretiyle sahtecilik, taraf ekleme, taraf değiştirme fiilleri nedeni ile müvekkilinin taşınmazlarının cebri icra yolu ile satıldığını, Gerek dosyaya alınmış Kök ve Ek bilirkişi raporu gerekse dosyaya sundukları tafsilatlı izahları dikkate alındığında Genel Kredi Sözleşmesinin Borçlusu: “… Sanayi ve Tic.Ltd.Şti” nin olduğu ve bu şirketin yetkilisinin … olduğu; Genel Kredi Sözleşmesinin KEFİLİ: … olduğu hususlarının açıkça tespit edildiğini, ancak … . borçlu gibi gösterildiğini ve onun bankaya olan borçlarının kefil sıfatı ile müvekkilinden tahsil edildiğini, Taraflar arasında imzalanan ve borçlusu … olan sözleşmeye müvekkillerinin kefil olduğunu, borçlusu … olan hiçbir sözleşmeye müvekkillerin kefil olmadığını, ancak kefilmiş gibi … bankaya olan borçlarının hileli işlemlerle müvekkilden tahsil edildiğini, Genel Kredi sözleşmelerine Borçlu taraf olarak sözleşme imzalandıktan sonra, sonradan hiç bir şirketin borçlu olarak eklenemeyeceğini, bu çıplak gerçeklik karşısında davalı bankanın hile ve sahtecilik yaptığı hususunun sübut bulduğunu, Dosyanın ek rapora gönderildiğini ve ek raporda; ” Dava konusu genel kredi sözleşmesinin borçlusunun … TİC.LİTD.ŞTİ. ” olduğu ve bu şirketin yetkilisinin … olduğu yine raporda genel kredi sözleşmesinin borçlusunun “…TİC.LİTD.ŞTİ olduğu, … ise kefil olduğu hususlarının açıkça tespit edilmiş olduğunu, Bu tespit karşısında davanın kabulü gerektiğini, ancak yerel mahkemece bu raporun değerlendirilmediğin ve yanlış yorumlandığını, raporda … İnşaat’ın borçlu değil kefil olduğu hususunun tespit edildiğini, bu tespitin dava dilekçelerinin mesnedi olduğunu, Taraflar arasında imzalanan ve borçlusu … olan sözleşmeye müvekkillerinin kefil olduğunu, borçlusu … İnşaat olan hiçbir sözleşmeye müvekkillerin kefil olmadığını, Genel Kredi Sözleşmelerine borçlu taraf olarak sözleşme imzalandıktan sonra, sonradan hiçbir şirketin borçlu olarak eklenemeyeceğini, … borçlarından dolayı müvekkilinin kefil olarak kabul edilmesi ve tüm mal varlığının satılmasının hukuka aykırı olduğunu, ek raporda ayrıca Genel Kredi sözleşmesinin borçlusunun … olduğu, bilirkişilerce sonradan kaşe basıldığı hususunun kabul ve tespit edildiğini, bu kapsamda davanın mesnedi olduğu üzere kefilin kefili olunamayacağına göre kefil … İnşaat’ın tüm borçlardan kaynaklı müvekkillerinin mal varlıklarının satılması ve icra takiplerine konu edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesi Tarihi : 04.01.2005 BORÇLUSU : …San ve Tic. Ltd. Şti. YETKİLİSİ : … Ancak … kaşesinin, borçlu şirket(…) adına atılan imzanın üzerine basılarak … Genel kredi sözleşmesinin borçlusu gibi ima edildiğini ve müvekkillerin de sanki … da kefiliymiş gibi … İnşaat’ın tüm borçlarından dolayı tüm mal varlıklarının satıldığını, raporda … inşaat’ın 2004 yılında yetkilisinin … olduğu hususunun belirtildiğini, ancak borçlu kısmında yer alan kaşe üzerinde … imzası olduğunun tespit edildiğini, yani Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı tarihte borçlu olarak kaşe vurulan … İnşaat ünvanı olmadığını, bu hususun genel kredi sözleşmesinin başlı başına geçersiz olduğunu ispatlamakta olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesi Tarihi : 04.01.2005 … YETKİLİSİ : … (Sözleşmeyi borçlu veya müşteri olarak değil, kefil olarak imzaladığını ) Halbuki genel kredi sözleşmesinde borçlu kısmında yer alan tek imzanın …’e ait olduğunu ve … de 04.01.2005 tarihinde … inşaatın yetkilisi olmadığını, bu genel kredi sözleşmesi ile müvekkillerin … da kefili olarak kabul edilerek tüm mal varlıklarının satılması ve icra takiplerine konu edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, geçersiz genel kredi sözleşmesinin varlığının sübut bulduğunu, itirazları ile gönderilen ek raporda, aşağıdaki soruların cevabının şu şekilde yer aldığını; – GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNİN ASIL BORÇLUSU-MÜŞTERİSİ KİMDİR? … SAN VE TİC LTD.ŞTİ. – KEFİL OLARAK HANGİ FİRMALAR İMZA ATMIŞTIR? …, …,…, – KREDİ KULLANDIRILAN FİRMA HANGİSİDİR. VE NE KADAR ÖDEME YAPILMIŞTIR?-DOSYADA MEVCUT DEĞİL. Genel Kredi sözleşmesinde kullandırılan kredilerin kimin hesabına yatırıldığı ve hangi tarihlerde yatırıldığı, teminat mektuplarının kimlere verildiği mahkemece celp edildiğinde müvekkillerin hiç bir sorumluluğunun olmadığı ortaya çıkacaktır. Ancak yerel mahkemece bu hususların tartışılmadığını ve davanın reddine karar verildiğini, Genel kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte imzanın sahibi olan …’in yetkili olmadığını, ticaret sicil belgesinin dosyaya sunulduğunu ancak yerel mahkemece bu delillerinin sebepsiz şeklide dikkate alınmadığını, Bilirkişilerce sözleşmeye daha sonra kaşe basıldığı hususunun raporun 6. sayfasının ilk kısmında (birinci paragraf) belirtilmiş olduğunu, genel kredi sözleşmesinin her dönem yeniden kaşe basılarak muhtelif firmaların eklenmesi ile tahrif edildiği hususunun aşikar olduğunu, Yerel Mahkemece boşlukta olan ve … adına atılmış imza üzerine kaşe vurulması sureti ile … İnşaat’ın borçlu konumuna getirildiğine ilişkin iddialarının yanlış değerlendirme ile “Buna göre miktarın sonradan doldurulduğu yönündeki davacı iddiasının yazılı delille ispatlanması gerektiği halde bu yöne ilişkin bir yazılı delil öncelikle mevcut değildir. Kaldı ki grafolog bilirkişisinin yer aldığı kök ve ve ek rapor içeriğine göre dahi davacının bu yöne ilişkin iddiası ispatlanamamıştır. ” şeklindeki gerekçe ile reddedilmiş olduğunu, yerel mahkemenin sanki iddialarını incelemiş gibi gerekçeli kararda bu kısmın altını da çizgili olarak vurguladığını, halbuki imza üzerine atılan kaşe hakkında inceleme yapılmadığını, GKS’ nin imzalandığı tarihte imzanın sahibi olan kişinin … İnşaat’ın değil …’nın yetkilisi olduğunu, buna rağmen GKS tarihi ile yetkililerin kimler olduğu hususlarının karşılaştırılmadığını, Yerel Mahkemeye 26.10.2018 ve 12.04.2019 tarihinde tafsilatlı olarak vermiş oldukları bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde detaylı olarak yapılan sahtecilik ve kaşe ekleme işlemini izah ettiklerini, tekrar ve önemine binaen; – Genel Kredi Sözleşmesindeki tahrifat ve kaşe ekleme iddialarının raporda ve yerel mahkeme kararında yanıtsız bırakıldığın, genel kredi sözleşmesine sözleşme imzalandıktan yıllar sonra kaşe basıldığını, öyle ki aynı firmaya ait iki farklı kaşenin irdelenmediğini ve eksik inceleme ile rapor hazırlandığını, … şirketine ait kaç farklı kaşe kullanıldığının ve kaç farkıl imza ile temsil edildiğinin tespiti taleplerinin mahkemece dikkate alınmadığını, Dava konusu Genel Kredi sözleşmesinin Borçlusunun … Tic. Litd. Şti. olduğunu ve bu şirketin yetkilisinin … olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesinin son sayfasında bilgisayar yazısı ile müşteri kısmına …San ve Tic. Ltd. Şti. İbaresinin yazıldığını ve bu ibarenin karşısına … şirket yetkilisi olarak imza attığını, Ancak banka tarafından daha sonra boşta olan yani üzerinde kaşe olmayan bu imzanın üzerine “…. San ve Tic.Ltd Şti” nin kaşesinin sonradan vurulduğunu, sözleşme ilk imzaladığında kefil olan ve sözleşmede kaşesi bulunan … inşaat Kaşesi ile daha sonra borçlu yerine Kaşe basılan … kaşelerinin farklı olduğunu, bilirkişi heyeti tarafından bu durumun tespit edilmesi ve tahrifat incelemesinin bu noktadan yapılması gerektiğini, boş imza üzerine kaşe basmanın tahrifat ve sahtecilik olduğunu, Yani Genel Kredi sözleşmesinin gerçek borçlusu olan … inşaat firmasının yetkilisinin (…) imzası üzerine kredinin tahsilatını sağlamak için daha sonra … şirketini müşteri yani gerçek borçlu gibi gösterip müvekkilleri borçlandırmak için … kaşesinin vurulduğunu, bilirkişi heyeti tarafından müşteri kısmında bilgisayar ile yazılan … karşısına atılan ve üzerinde herhangi bir kaşe bulunmadığı halde yani boşta olan imza üzerine daha sonra vurulan … Kaşesi üzerindeki imzanın … İnşaata ait olduğu ve kaşenin imza üzerine daha sonra vurulduğu hususlarının incelenmesini ve en önemlisi davaya konu genel kredi sözleşmesi imzalanırken “… inşaat” şirket yetkililerinin kim olduğunun tespitini ve hangi imzaları kullandıklarının tespitini talep etmelerine rağmen mahkemece bu taleplerinin de yanıtsız bırakıldığını, Genel kredi sözleşmesi imzalanırken … İnşaatın yetkilisinin … olmadığını, …’in olduğu … olduğunu, oğlunun firmasını kefil olarak genel kredi sözleşmesine ekleten … yetkilisi …’ in daha sonra oğlunun firması üzerinden davalı bankadan kullandığı kredileri ödemeyince, banka tarafından … borca batık olduğunun tespit edildiğini ve müvekkillerinin kefaletinden istifade etmek için işbu genel kredi sözleşmesine … inşaat’ın müşteri olarak gösterilmek adına sonradan kaşe basıldığını, ancak kaşenin basıldığı imzanın … ait olduğunu ve … Genel Kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte 04.01.2005 tarihinde … yetkilisi değildir. Genel Kredi sözleşmesinin müşterisinin ve borçlunun … olduğunu ve … adına sözleşmeye … ‘ in imza attığını, ancak imza boşta ve üzerinde herhangi bir kaşe olmadığı için daha sonra müvekkillerin kefaletinden istifade etmek ve banka tarafından borcun tahsil edilebilmesi ve … İnşaatın başka genel kredi sözleşmeleri ile bankadan kullandığı Kredilere karşılık borçlarını kurtarmak adına Banka tarafından usulsüzce … inşaatın kaşesinin basıldığını, bu bağlamda davaya konu GKS’nin tahrifatlı ve geçersiz olduğunu, Tek imza ile tek şirket temsil ve ilzam edilmesi gerekirken tek imza ile hem … hem de … genel kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olarak değerlendirilerek işlemler yapıldığını, Müşteri kısmına Büyük Y harfi ile başlayan kaşe üzerindeki imzanın … adına atılıp atılmadığının ve daha sonra bu imza üzerine kaşe basılıp basılmadığının tespiti ve incelemesinin yapılması hususlarının uyuşmazlığın çözümü için gerekmekte olduğun, … adına atılan imzaların Genel Kredi Sözleşmesinde mübrez olduğunu, ayrıca Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verilen imza örneklerinin de 26/10/2018 tarihli dilekçeleri ekinde sunulduğunu, Sözleşmede … adına iki farklı kaşe iki farklı imza kullanılmış olduğunu, bu durumun dahi GKS’nin tahrifatlı olduğunun en büyük ispatı olduğunu, Genel Kredi sözleşmesi dikkatlice incelendiğinde Yıldırın İnşaat şirketi adına iki farklı kaşenin kullanıldığının tespit edileceğini, sözleşme imzalanırken bir borçludan iki farklı kaşe ile imza alınmasının hayatın olağan akışına açıkça aykırı olduğunu, genel kredi sözleşmesi imzalanırken … inşaat yetkilisi …, babası … yetkilisi olduğu … firmasına müvekkiller ile birlikte kefil olduğunu, kefilin borcundan dolayı diğer kefile rücu edilmeyeceğinden bankanın, … borçlarını müvekkillerin kefaletinden istifade ederek tahsil etmek yani sözleşmeye tahsil kabiliyeti kazandırmak için sözleşmeden yıllar sonra .. İnşaat’ın … harfi ile başlayan kaşesi ile sanki Genel Kredi sözleşmesinin borçlusu … şirketiymiş intibası uyandırarak Genel Kredi Sözleşmesinde tahrifat ve sahtecilik yaptıklarını, ancak GKS sözleşmesinin imzalandığı tarihte 04/01/2005 tarihinde …’ ın sözleşmede asıl borçlu değil kefil olduğunu ve GKS’nin imzaladığı tarihte 04/01/2005 tarihinde … şirketinin yetkilisinin … değil … olduğunu, Genel Kredi Sözleşmesinde hem müşteri kısmında … hem de kefil kısmında … yazmasının genel kredi sözleşmesinin daha sonra tahrif edildiğini ve kaşe eklendiğinin en açık göstergesi olduğunu, … aslında kefil olarak imzaladığı ve Genel Kredi sözleşmesinin sağ alt kısmına vurmuş olduğu kaşe ile sözleşmeye kefil olduğu husunun açık olduğunu, ancak … inşaatı sözleşmeye borçlu ve müşteri olarak sonradan kaşe ile usulsüzlük yapıldıktan sonra bu defa esas borçlu olan … inşaat firmasının kaşe ve imzası sol alt köşesine banka çalışanları tarafından attırıldığını, bu yüzden genel kredi sözleşmesinde hem müşteri kısmında … yazmakta hem kefil kısmında, yine aynı şekilde hem müşteri kısmında hem kefil kısmında … İnşaat kaşesinin yer almakta olduğunu, müvekkillerin kefaleti ile … İnşaat’ın borçlarını müvekkillerin imzalamış olduğu Genel kredi sözleşmesi ile tahsil etmek adına sözleşme üzerine sürekli kaşe ve imzalar eklendiğini, Bir genel kredi sözleşmesine aynı şirketin hem asil borçlu hem de kefil borçlu olarak gösterilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ekte imza örneklerini ve savcılık ifadesini sunmuş oldukları … imzası ile … İnşaat’ın borçlandırılmasının mümkün olmadığını, tek imza ile iki şirket borçlandırılamayacağını, genel kredi sözleşmesinin müşteri kısmında Bilgisayar ile yazılan … İnşaat adına … tarafından atılan imzanın … borçlandırmak için atılmış olduğunu, … İnşaat adına imza atılmadığını, bu imza üzerine … adına kaşenin sonradan basıldığını ve eklendiğini, sonradan kaşe vurularak … adına atılan imza ile … İnşaat’ın müşteri konumuna getirildiğini, …’nın müşteri konumundan çıkartıldığını, Davaya konu genel kredi sözleşmesi incelendiğinde sözleşmenin ilk sayfasında borçlu olarak … şirketi gösterilmekte iken aynı sözleşmenin son sayfasına bakıldığında ise … İnşaat’ın borçlu olarak gösterildiğini, Genel kredi sözleşmesinin ilk sayfasında da … borçlu olarak belirtilmesine rağmen son sayfasına kaşe eklemek sureti ile … İnşaat’ı borçlu konumuna getirmenin genel kredi sözleşmesinde açıkça tahrifat ve sahtecilik yapmak olduğunu, kaşe eklemenin de tahrifat olduğunu, heyet tarafından bu hususun da incelenmesi gerektiğini, 3.000.000 USD bedelli bir genel kredi sözleşmesinin müşteri kısmının bilgisayar ile yazılan ünvan ile açıkça … olduğunun belli olduğunu ve atılan imzanın … adına atıldığı hususunun açık olduğunu, ayrıca 04.01.2005 tarihinde … yetkilisinin … olmadığını, böylelikle yetkilisi olmadığı şirket adına borçlanmasının mümkün olmadığını, davalı bankanın … adına attığı imza üzerine … İnşaatın kaşesini basarak evrakta sahtecilik ve tahrifat yapmış olduğunu, Genel Kredi sözleşmesinde müşteri kısmına atılan ve boşta olan imzanın Bilgisayar yazısı ile müşteri olduğu açıkça belirtilen … şirketi adına atıldığını, boşta bir imza olmayıp kaşe yerine banka tarafından unvanın genel kredi sözleşmesi içerisinde bilgisayar yazısı ile yazılmış olduğunu, daha sonra ise imzanın üzerine … İnşaat’ın kaşesinin basıldığını, bu imza … adına atıldığından dolayı müvekkillerin … İnşaat’ın bankaya olan borçlarından sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, müvekkillerin … ile ortak iş yaptığını ve sadece 70.000 TL’lik kredi kullandığını ve borçlarını ödediklerini, ancak bankanın müvekkilleri ile hiçbir fiili ve hukuki bağlantısı olmayan … İnşaat’ı, yetkililerinin baba- oğul olmasından istifade ederek kötü niyetli olarak kaşe basmak sureti ile borçlu konumuna getirdiğini ve müvekkilleri de sanki … borçlusu gibi Genel Kredi sözleşmesinden mesul tuttuğunu, müvekkilinin tüm mal varlığını sattırdığını, Delillerinin toplanmadığını, Dava konusu edilen Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında hangi firmaya ne kadar kredi ödendiğine ilişkin taleplerinin hiçbir celse kabul görmediğini ve bu delilinin toplanmadığını, halbuki müvekkilinin … İnşaat ile ilgili bir Genel Kredi sözleşmesine kefil olmadığı, sözleşmenin borçlusunun … olduğu, dolayısı ile kefilin kefile kefil olamayacağı ilkesi gereğince müvekkilin diğer kefil … borçlarından sorumlu tutulamayacağı gerçeği karşısında genel kredi sözleşmesinden müvekkilinin sorumlu tutularak kefil olan … İnşaat’ın borçlarının müvekkillerden tahsil edildiğini, müvekkilin kefil olarak yer aldığı genel kredi sözleşmesine ilişkin ilgili banka kayıtlarının celbi ile müvekkil … ve genel kredi sözleşmesinin tüm taraf ve hangi sıfatla olursa olsun kişilerinin davalı bankadan kullanmış olduğu krediler kapsamında bunlara ilişkin kredi ödemelerinin kime yapıldığını gösterir banka kayıtları, yapılan tüm ödemeler ve bu ödemelerin kalem kalem kimlere ya da hangi firmalara yapıldığını gösterir tüm banka kayıtlarının celbinin talep edildiğini, ancak iddialarını doğrulayacak bu delillerine yerel mahkemece hukuka aykırı şekilde itibar edilmediğini, Müvekkile davalı banka tarafından çekilen Beyoğlu … Noterliği’nin 15.09.2006 tarihli … yevmiye nolu hesap katı ihtarında Genel kredi sözleşmesinin aksine sonradan imza üzerine başka şirketin kaşesi vurulmak sureti ile sahtecilik ile ekleme yapıldığı iddialarını doğrular şekilde davalı banka tarafından … İnşaat’ın borçlu …’nın ise kefil olarak bildirilmiş olduğunu, iddialarının doğrulandığını, genel kredi sözleşmesinde … borçlu iken …’nın kefil sıfatına büründürüldüğünü, … Kefil iken Asil borçlu gibi yazışma yapıldığını, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2006/9017 soruşturma nolu dosyası ile sadece Genel Kredi Sözleşmesindeki imzaların taraflara aidiyetinin sorgulandığını, imzalar üzerine sonradan kaşe atılıp atılmadığı hususunun inceleme konusu yapılmadığını, … İnşaat’ın yetkilisinin Genel kredi Sözleşmesi imzalandığı tarihte … olmadığı hususunun kendileri tarafından tespit edilmesi ile … adına atmış olduğu imza üzerine davalı banka tarafından … kaşesinin basılması hususu hakkında sahtecilik ve dolandırıcılıktan savcılığa suç duyurusunda bulunulacağını, zira mahkemece İstanbul Ticaret Odası’ na müzekkere yazıldığında da şirket yetkililerinin açıkça tespit edileceğini, … Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı tarihten sonra, 2006 yılında şirket hisselerini devir aldığını, sözleşme tarihinin ise 4.12005 olduğunu, ama bankanın … borçlu müvekkiller kefilmiş gibi tüm icra işlemlerini o şekilde gerçekleştirerek müvekkilinin tüm mal varlığını cebri icra ile sattığını, Beyoğlu … Noterliği’nin 07.04.2006 tarihli … yevmiye nolu Banka tarafından Mektup bedelinin iade edilmesi kapsamında gönderilen ihtarnamede Borçlu olarak açıkça ….san ve Tic A.Ş.’nin belirtildiğini ve ihtarname içerisinde “Tarafınızca imzalanan genel Kredi Sözleşmesine istinaden verilen teminat mektubu ” ifadesi ile … İnşaat’ ı borçlu müvekkilleri de aynı ihtarda açıkça kefil olarak belirttiklerini, ihtar suretinin ekte olduğunu, bankanın da açıkça ikrarında olduğu üzere … borçlu kabul edildiğini, … adına Genel kredi sözleşmesinde yer alan imza …’ e ait olmakla …’in o tarihte yetkili olmadığını, bu hususun bile genel kredi sözleşmesinin geçersizliğinin delili olduğunu, İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2006/1103 Esas ve 2006/1366 Karar sayılı dosyası ile müvekkiller aleyhine bankaca tanzim edilen senedin mahkemece iptal edildiğini ve derecattan geçerek kesinleştiğini, bu karara mesnet olan senet suretinde de borçlu … yer almakta olduğunu, müvekkillerin ise kefil olarak gösterildiğini, banka yetkilileri tarafından müvekkile bankaya ait borçlusu … olan matbu boş senet imzalatılmak istendiğini, ancak müvekkilin … İnşaat ile bir ilgisinin bulunmadığı dolayısı ile ilgili senedi imzalamayacağını belirtmesi üzerine senedin müvekkil tarafından imzalanmadığını ama aslının müvekkilde kaldığını, bu senet ve icra mahkemesince iptal olunan senet karşılaştırıldığında bankanın, müvekkillerin … ya olan kefaletinden … İnşaatın borçları için istifade etme adına her türlü hukuka aykırı işleme başvurdukları ve her yolu denediklerinin açıkça görülmekte olduğunu, Bu kapsamda netice alamayan banka yetkililerinin çözümü Genel kredi sözleşmesindeki boşta yer alan imza üzerine … inşaatın kaşesini basmakta bulduklarını ancak kaşenin basıldığı imzanın sahibi … in yetki tarihinin 2006 da başladığı hususunu unuttuklarını, şirket yetkilisinin imzalamadığı GKS’nin geçersiz olduğunu, Aşağıdaki eklerin tamamının 28.10.2018 tarihli dilekçeleri ekinde sunulduğunu: 1- Beyoğlu … Noterliği’nin 07.04.2006 tarihli … yevmiye nolu Banka tarafından Mektup bedelinin iade edilmesi kapsamında gönderilen ihtarname ( ihtarname içeriğinde müvekkilerin kefil borçlunun … olarak belirtildiğinin görüleceğini ) 2- İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2006/1103 Esas ve 2006/1366 karar sayılı dosyası gerekçeli kararı (Bu karar ile Müvekkiller adına banka tarafından doldurulan senedin iptali ve senette borçlu olarak … kefil olarak müvekkillerin yer aldığının görüleceğini) 3- İcra işlemine konu edilen Lehdarı…kefili Müvekkil olan senet sureti (Bu senedin icra mahkemesince iptal edildiğini ) 4- Müvekkile imzaltılmak istenen lehdarı … kefili müvekkil olan boş senet sureti (Davalı bankanın matbu senedi olmakla birlikte bana şubesinde müvekkile imzalatılmak istendiğini ) 5- … genel kredi sözleşmesini bir yıl sonra imzaladığını ikrar ettiği ve imza suretlerini sunduğu Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı 2006/9017 soruşturma nolu dosyası ifade tutanağı 6- … ifade tutanağı ve imza örnekleri 7- İstanbul Ticaret Odası Kredi Sözleşmesinin imzalandığı tarihlerde yetkililerini gösterir sicil gazeteleri (… 2005 yılında yetkilisinin …, … yetkilisinin ise … olduğunu ) Davalı banka tarafından sunulacak olan genel kredi sözleşmesinin tüm taraf ve hangi sıfatla olursa olsun kişilerin davalı bankadan kullanmış olduğu krediler kapsamında bunlara ilişkin kredi ödemelerinin kime veya hangi şirkete yapıldığını gösterir banka kayıtlarının, yapılan tüm ödemeler ve bu ödemelerin kalem kalem kimlere ya da hangi firmalara yapıldığını gösterir tüm banka kayıtlarının ve bu kredilerin tahsili için yapılan ödemelerin kimlerden yapıldığını gösterir tüm banka hesap hareketlerinin davalı bankadan celp edilmesi gerekirken Yerel mahkemece eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile bu delil taleplerinin yerine getirilmediğini, Müvekkillerin …’nın kullanmış olduğu 70.000 TL BEDELLİ KREDİYE KEFİL OLduklarını, … İnşaat’a hiçbir surette kefil olmadıklarını, Müvekkilin o dönem ortağı bulunduğu … firmasının tanziminde taraf olarak yer aldığı genel kredi sözleşmesine ilişkin tutar ve işbu krediye karşılık ödemiş oldukları tutarın 70.000,00 TL olduğunu, buna ilişkin ilgili banka kayıtlarının celbi ile müvekkil …’ nin, müvekkilin ortağı olduğu … firması ve davalı banka tarafından sunulacak olan genel kredi sözleşmesinin tüm taraf ve hangi sıfatla olursa olsun kişilerinin davalı bankadan kullanmış olduğu krediler kapsamında bunlara ilişkin kredi ödemelerinin kime yapıldığını gösterir banka kayıtları, yapılan tüm ödemeler ve bu ödemelerin kalem kalem kimlere ya da hangi firmalara yapıldığını gösterir tüm banka kayıtları ve genel kredi sözleşmesi asılları celp edildiğinde ödeme tarihleri ve sözleşme tarafları karşılaştırıldığında tüm gerçeğin ortaya çıkacağını beyanla; Açıklanan ve resen takdir edilecek nedenlerle; İstinaf taleplerinin kabulü ile İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/344 Esas – 2020/ 686 Karar sayılı yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DAİREMİZİN İLK KARARI: Dairemizin 29/04/2021 tarih ve 2021/696 Esas- 2021/668 Karar sayılı kararımız ile; ” 6100 Sayılı HMK’ nın 345/1 maddesi ” İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.” hükmünü içermektedir. İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın usulüne uygun olarak ve e-tebligat yolu ile davacı vekiline tebliğe gönderildiği, e-tebligat sorgusunda 03/02/2021 tarihinde tebligatın alıcının hesabına iletilmesine müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik olarak ” okundu ” sayıldığı ( tebliğ edildiği ) davacı vekilinin 2 haftalık istinaf başvuru süresi 17/02/2021 günü mesai bitiminde sona erdiği anlaşılmaktadır. (UYAP sistemi üzerinden yapılan işlemler açısından saat 00:00’a kadar ) Davacı vekilince istinaf dilekçesinin İstanbul Hukuk Mahkemeleri Ön Bürosuna 18/02/2021 günü saat 15:20’de ibraz edildiği, bu hali ile davacı tarafça HMK 345.madde uyarınca iki haftalık yasal süre geçtikten sonra istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı konusunda ilk derece mahkemesince bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken, bu hususun gözden kaçırılmış olması durumunda istinaf dairesince de HMK.’nun 352. maddesince bu konuda bir karar verilebilecektir. Dairemizce yapılan inceleme sonucu ve yukarıda da ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle; HMK 345 ve 352. maddeleri uyarınca davacı vekilinin süresinde olmayan istinaf başvurusunun HMK’ nın 352. maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerektiği ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352/1 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
YARGITAY BOZMA İLAMI: Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2023 tarih ve 2021/5583 Esas- 2023/2434 Karar sayılı ilamı ile; ” İlk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin karar davacı vekiline 03.02.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup davacı vekilince 16.02.2021 saat 18:39:20 de elektronik imza ile istinaf dilekçesi dosyaya kazandırılmış ve aynı gün harcı yatırılmıştır. İstinaf dilekçesi sehven beyan dilekçesi olarak kaydedilmiş olup ikinci kez istinaf dilekçesi olarak sisteme kaydı ise 18.02.2021 tarihinde yapılmıştır. Bölge adliye mahkemesince bu tarih esas alınarak istinaf isteminin süresinde yapılmadığından bahisle başvurunun usulden reddine karar verilmesi hatalı olup ek kararın ve kararın kaldırılması ile istinaf itirazlarının değerlendirilmesi amacı ile dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, … ” karar verilmiştir. Dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiş, dairemizce duruşma yapılarak bozma ilamına uyulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dairemizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/5583 Esas- 2023/2434 Karar sayılı 25/04/2023 tarihli bozma ilamına uyulmuş ve davacının istinaf sebepleri incelenmiştir.Dava, geçersiz olarak oluşturulduğu iddia olunan Genel Kredi Sözleşmesi ile geçersiz kefalet sözleşmesinden kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasıdır. Mahkemece, davacının maddi ve manevi tazminat davasının reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, Davacı … ile birlikte dava dışı …, …, … İnşaat tarafından; 3.000.000 ABD doları bedelli senet ile, 3.000.000 ABD doları bedelli Genel Kredi Sözleşmesindeki imzaların kendilerine ait olmadığı, sözleşme ve senedin sahte olarak düzenlendiği iddiası ile ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu, Gebze Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/ 9017 Soruşturma sayılı dosyasından Şüpheliler …, …, …, …, … hakkında resmi belgede sahtecilik, güveni kötüye kullanma, açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçlarından yapılan soruşturmada; şikayetçi ve şüphelilerden imza ve yazı örneklerinin alındığı, senet aslı ve sözleşme aslının imza ve yazı örnekleriyle birlikte Kriminal Polis Laboratuvarına gönderildiği, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 04/05/2010 tarih ve … sayılı Ekspertiz raporuna göre bahse konu Genel Kredi Sözleşmesi ve senetteki imzaların şikayetçilere ait olduğunun anlaşıldığı, şüphelilerin suçlamaları kabul etmedikleri, atılı suçların işlendiğine dair dava açmayı gerektirir şüphe ve delil elde edilemediği gerekçesiyle 10/05/2010 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar verildiği, verilen karara müştekilerin itirazı üzerine Kartal 1 Ağır Ceza Mahkemesince yapılan inceleme sonucunda 29/11/2010 tarih ve 2010/1115 D.İş sayılı kararı ile; İncelenen soruşturma evrakı kapsamına , kararda gösterilen gerekçelere 04/05/2010 tarih ve … sayılı İstanbul Kriminal Polis Labaratuarı Müdürlüğü Ekspertiz raporunda sahteliği iddia edilen senet ile kredi sözleşmesindeki imzaların müştekilere ait olduğunun belirlenmesine göre müştekiler vekilinin Gebze C.Başsavcılığının 10/05/2010 tarih 2006/9017 soruşturma 2006/3106 karar nolu kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karara vaki itirazın reddine, karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece 18/04/2018 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca; 04/01/2005 tarihli GKS aslı incelenerek davacı iddiasına konu tahrifatın yapılıp yapılmadığı, Genel Kredi Sözleşmesinin 70.000,00 TL olan kefalet limitinin 3.000.000,00 USD olarak tahrif edilip edilmediği, Genel Kredi Sözleşmesinin kefalet limitinin sonradan doldurulup doldurulmadığı, sözleşmeye sonradan yeni kefiller eklenip eklenmediği konularında 1 bankacı ve 2 Adli Tıp Uzmanı grafolog bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyetinden kök ve ek rapor alınmak suretiyle istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. HMK’nın 146. maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte bilirkişi heyetinin kök ve ek raporundaki tesbitler ve ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin eksik inceleme ile karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verilen itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi kök ve ek raporunda bu iddialar ve itirazlar değerlendirilmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik aksi yöndeki yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen harç ve posta giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 2. kısım 2. bölüm 17/b maddesine göre hesap ve takdir olunan 10.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dair olarak, davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/11/2023