Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1872 Esas
KARAR NO: 2023/1659 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
TARİHİ:11/09/2023 (Ara Karar Tarihi)
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava ve ihtiyati haciz talebini havi cevaba cevap dilekçelerinde özetle; davacı şirketin, davalıdan olan alacağının tahsili amacıyla, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile kambiyo takibi başlattığını, davalının takip dayanağı çekte lehtar-ciranta sıfatının bulunduğunu, davalı tarafından İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi 2021/1591 e. sayılı dosyası ile imzaya itiraz davası açıldığını, yargılama neticesinde resen takibin durdurulmasına karar verildiğini, kararda müvekkili aleyhine tazminata hükmedildiğini ve ceza hükmü verildiğini, her ne kadar takip dayanağı çekte yer alan imzanın borçluya ait olmadığı yönünde karar verilmiş ise de çek üzerindeki imza incelemesinin usule uygun bir biçimde yapılmadığını, alacağın ticari defter ve kayıtlarla birlikte sabit olduğunu, çek üzerindeki imza incelemesi sonucunda da davacının alacaklı olduğunun ortaya çıkacağını, davacı tarafından davalı şirket yetkilisi hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2022/230393 Sor. sayılı doyasından resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından şikayette bulunulduğunu, davacının gerek kambiyo evraklarından gerekse de ticari kayıtlardan kaynaklı olarak alacaklı konumunda olduğunu, cevaba cevap dilekçesi ekinde ibraz edilen 13.07.2021 tarihli 145.000,00 TL bedelli davalı tarafından yazılmış borç ikrarı mektubu, 01.04.2021 tarihli 211.680,00 TL tutarlı örme kumaş satıldığına dair fatura, 01.04.2021 tarihli 144.207,00 TL tutarlı örme kumaş satıldığına dair fatura, 02.04.2021 tarihli 47.527,45 TL tutarlı örme kumaş satıldığına dair fatura, 14.07.2021 tarihli 61.214,40 TL tutarlı örme kumaş satıldığına dair fatura, 13.07.2021 tarihli 88.452,00 TL tutarlı örme kumaş satıldığına dair fatura, 02.06.2021 tarihli 400.086,00 TL tutarlı örme kumaş satıldığına dair faturanın, davacının alacaklı olduğunu, davalı tarafından alacağın ödenmesi maksadıyla kambiyo evrakının müvekkile verildiğini, borca rağmen kötü niyetli bir şekilde imza inkarında bulunulduğunu, davalının ticari kayıtlardan da müvekkile borçlu olduğunu, borcun varlığının ve davacının haklılığının yaklaşık ispat ölçüsünün üstünde ispat edildiğini gösterdiğini, davacı alacağının Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takip dosyası, ticari defter ve kayıtlar, kambiyo evrakları ve BA/BS formları ile sabit olduğunu, dosyaya gelen Davutpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü yazı cevabı doğrultusunda, davacının davalıdan alacaklı olduğunun yaklaşık ispat kurallarının ötesinde ispat edilmiş edildiğini, vergi dairesi kayıtları incelendiğinde davacının 882.561,00 TL’den fazla alacaklı olduğunun kayıt altına alındığını, ticari kayıtlar ve vergi dairesi müzekkere cevaplarının dikkate alınması gerektiğini, davacının 2 yılı aşkın süredir haklı alacağına kavuşmaya çalıştığını, davalı kötü niyetli borçlunun kanundan doğan hakları kötüye kullanmak suretiyle (imzaya itiraz, borca itiraz, istihkak vs.) davacının alacağına kavuşmasına engel olduğunu, davalının taraflar arasındaki hukuki süreçler aşamasında ileri sürdüğü haksız imza itirazı ve istihkak itirazlarından mal kaçırma saiki ve borçtan kurtulma gayreti içerisinde olduğunu gözler önüne serdiğini, beyanla cevaba cevap dilekçesi ekinde ibraz edilmiş borç ikrar mektubu ve faturalar miktarınca; 1.098.166,85 TL üstünden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/09/2023 (Ara Karar Tarihi) tarih 2023/220 Esas (Derdest Dava Dosyası) sayılı kararında; “Talep ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İcra iflâs hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medenî usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi geçici bir hukuki koruma önlemidir (Üstündağ, S. : İhtiyati Tedbirler, İstanbul 1981, s. 1.) İİK’nun 257/1.maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” denilmiştir. Söz konusu maddeye göre ihtiyati haciz talep edilebilmesi için alacağın vadesinin gelmiş olması ve rehinle temin edilmemiş olması yeterlidir. Yargıtayın yerleşik kararları doğrultusunda söz konusu alacağın kesin olarak ispatı gerekmemekte olup alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispat yeterli olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/11/2015 tarih, E. 2015/12316, K. 2015/12184 sayılı ilamı) İİK’nın 258. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesi uyarınca; ”Alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.” Bu hükümdeki yaklaşık ispat kuralından hareketle, mahkemenin “alacağın varlığına kanaat getirmesinden” anlaşılması gereken husus, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 28/11/2019 tarih, E. 2019/2046, K. 2019/1508 sayılı kararı) Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili tarafından talep edilen alacağın varlığı, miktarı ve muacceliyeti yargılamayı gerektirdiğinden yaklaşık ispat ölçütü yerine getirilmediğinden davacının ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile, İhtiyati haciz talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karar verilmesiyle, kararın usule ve esasa aykırı olduğunu, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurma zaruretinin doğduğunu, Vergi Dairesi’nden celp olunan BA-BS formları ile cevap dilekçesi ekleri kapsamından, ihtiyati haciz koşullarının oluştuğunun anlaşıldığını, davacı alacağının rehinle teminat altına alınmamış olması, davacı alacağının yazılı ve resmi kayıtlarda mevcut olması, davalının savunmasında davacıya olan borcunu ödediğini ispat edememiş olması, ancak ticari ilişkiyi kabul etmesi karşısında, talepleri hukuka uygun, makul ve İİK tarafından aranan kriterleri yerine getiriyor olmasına rağmen, ilk derece mahkemesi tarafından yaklaşık ispat kurallarının sağlanmadığı gerekçesi ile talebin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Dosyaya gelen Davutpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü yazı cevabı doğrultusunda, davacının davalıdan alacaklı olduğunun yaklaşık ispat kurallarının ötesinde ispat edildiğini, Vergi dairesi kayıtlarının incelenmesinde dahi davacının 882.561,00 TL’den fazla alacaklı olduğunun kayıt altına alındığını; işbu sebeplerle ihtiyati haciz talep edilen 26.04.2023 tarihli cevaba cevap dilekçeleri ekindeki ticari kayıtların ve vergi dairesi müzekkere cevaplarının dikkate alınması gerektiğini, davacının 2 yılı aşkın süredir alacağına kavuşmaya çalıştığını ve davalının kanundan doğan haklarını kötüye kullanmak suretiyle (imzaya itiraz, borca itiraz, istihkak vs.) müvekkilinin alacağına kavuşmasına engel olduğunu, bu husular dikkate alınarak ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Nitekim Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2023/80 E. 2023/208 K. Sayılı ilamında: “..Talep, faturaya dayalı bakiye alacağın tahsili davasında İİK’nın 257 ve devamı hükümleri uyarınca ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. Bilindiği gibi ihtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. Maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında herhangi bir koşul öngörülmemiştir. İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat verilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır. Açıklanan bu nedenlerle, davacı ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile davalı borçlu hakkında 22.129,66 TL üzerinden ihtiyati hacze karar verilmiştir.” denildiğini, Davalı borçlunun, taraflar arasındaki hukuki süreçler aşamasında ileri sürdüğü haksız imza itirazı ve istihkak itirazlarından mal kaçırma saiki ve borçtan kurtulma gayreti içerisinde olduğunun anlaşıldığını, TMK md 2 uyarınca herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uygun davranmak zorunda olduğunu; bir hakkın kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağını; kişinin, haksız olduğu halde birtakım usul kurallarından istifade ederek kanundan doğan hakkını kötüye kullanmasına modern hukuk sistemlerinin izin vermediğini; bu durumun hukuk devleti ilkesi prensibine de aykırı olduğunu; görülen davada davacının usuli bir eksikliğinin de olmadığını, İleri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına İhtiyati haciz taleplerinin kabulü ile; 1.098.166,85 TL üstünden, davacının geçirdiği hukuki süreçlerin, haklılığı ve davalının kötü niyeti de göz önüne alınarak teminatsız şekilde, aksi kanaat halinde Vergi Dairesi müzekkere cevabı kayıtlarından anlaşılan 882.561,00 TL üzerinden teminatsız bir şekilde ya da mahkeme aksi kanaatte olacak ise de makul bir teminat üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep; davacının ticari satış ilişkisinden doğan bakiye cari hesap alacağının tahsili istemine dayalı açtığı ve harca esas değeri 1,00-TL olarak gösterdiği derdest alacak davasında, 1.098.166,85-TL alacak, bunun kabul görmemesi halinde ise 882.561,00-TL alacak için ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece, yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığından bahisle talebin reddine karar verilmiştir. İİK’nun 257/1 fıkrası uyarınca; rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nun 258 maddesi uyarınca; ihtiyati haciz talep eden alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Burada aranan ölçü yaklaşık ispat ölçüdür. Somut olayda mahkemece; taraflarca bildirilen deliller toplanarak, taraf defterleri üzerinde inceleme yapılmak üzere dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olduğu, henüz raporun ibraz edilmediği; davacının, davalıdan ticari satış ilişkisi kapsamında muaccel, rehinle temin edilmemiş bakiye alacağının varlığı ve miktarı hususunda, mevcut delil durumuna ve dosyanın bulunduğu aşamaya göre yaklaşık düzeyde ispat koşulunun oluşmadığı, mahkemece talebin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85. TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/10/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.