Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2023/1841 E. 2023/1944 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1841
KARAR NO: 2023/1944
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/04/2023
DOSYA NUMARASI: 2022/1005 Esas – 2023/320 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 07/12/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, … San. Tic. Ltd. Şti ve … San. ve Tic. A.Ş. bünyesinde motorlu kurye olarak çalıştığını, müvekkilinin, mezkûr şirket bünyesinde çalışırken 17.10.2017 tarihinde sevk ve idaresinde olan motosikleti ile görevi gereği … adlı işyerinden çıktıktan sonra yaralamalı bir trafik kazasının meydana geldiğini, bu doğrultuda müvekkilince davalı şirketlere karşı iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat alacağına ilişkin dava ikame edildiğini, bu davanın İstanbul Anadolu 15.İş Mahkemesi’nde 2022/384 esas sayısı dosyası ile görülmeye devam edildiğini, müvekkili tarafın SGK kaydı, ihyası talep olunan … San. ve Tic. A.Ş. nezdinde olduğunu, … ve … ortakları ve yetkililerinin aynı ve yan yana iki şirket olduğunu, İTO kayıtları incelendiğinde görüleceği üzere, …. San. ve Tic. A.Ş. yetkilisinin … olduğunun görüleceğini, aynı zamanda …San. Tic. Ltd. Şti’nin de ortakları arasında yer aldığını, ihyası talep olunan ….Tic. A.Ş. tarafından müvekkilinin iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacağını ödenmeden, bu şirketin tasfiye sürecine girdiğini, tasfiye ve terkin edildiğini, 31.05.2021 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde de şirketin terkininin ilan edildiğini, … San. ve Tic. A.Ş. ile … adlı şirket arasında organik bağ bulunduğunu ve müvekkilinin, … adlı firmada sigortalı olarak çalışırken aynı zamanda … adlı firmaya karşı da işgörme edimini yerine getirdiğinden, iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacağından sorumululuğun bu iki şirkete ait olduğunu, … San. ve Tic. A.Ş. hakkında alınan tasfiye kararının mevcut durumda müvekkilinin alacağına kavuşmasına engel mahiyetinde olduğunu, sicilden terkin edilen şirketten müvekkilinin iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacağı olduğunu, bunun da müvekkilinin korunmaya değer menfaati teşkil ettiğini, sicilden terkin edilen şirketten tazminat alacağının ihya olmaksızın tahsilinin mümkün olmadığından, hukuki yarar şartı olduğundan ihyası istenen şirket ile müvekkil arasında İstanbul Anadolu 15.İş Mahkemesi’nde 2022/384 esas sayılı dosyası ile müvekkilinin iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat alacağına ilişkin dava da derdest olduğundan, tasfiye halinde olan ve terkin edilen …San. ve Tic. A.Ş. isimli şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; 2018 yılında işten ayrılışı gerçekleşen davacının o dönemde tüm haklarının verildiğini ve iyi niyetli olarak ayrıca özel hastane masrafının karşılandığını, hastane çıkışında beklenerek maaş ve sigortalarının yatırılmaya devam edildiğini, karşılıklı olarak sözleşme imzalandığını ve ayrılışının tamamlandığını, sonraki süreçte 2021 yılında şirketin zararlarından dolayı tasfiye sürecine karar verildiğini, tüm yasal prosedürlerin gerçekleştirilerek tasfiye sürecinin yaklaşık 2 yıl boyunca sürerek tamamlandığını, yaklaşık olarak 6 yıl üzerinden geçtiğini, şirketin işleyişinin tamamlandığını, bu süreçte davacının tüm haklarının verildiğini ve itiraz gerektirecek bir durum olmaması gerektiğini, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/04/2023 tarih ve 2022/1005 Esas – 2023/320 Karar sayılı kararı ile; ” Dava; dava dışı tasfiye halinde …San. ve Tic. AŞ.’nin, İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi’ nde 2022/384 esas sayısı dosyasında taraf teşkili sağlanabilmesi için açılan şirketin ihyası davasıdır. … ticaret sicil numarasına kayıtlı dava dışı tasfiye halinde … San. ve Tic. A.Ş.’nin, ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde; şirketin sermayesinin 60.000,00 TL, ana sözleşmesinin11.08.2015, yönetim kurulu üyesi ve tek yetkilisinin … olduğu, şirketin son tescilini 28.05.2021 tarihinde yaptırdığı görülmüştür. Davacı tarafından dava dışı tasfiye halinde … San. ve Tic. AŞ.’nin, İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi’nde 2022/384 esas sayısı dosyasında taraf teşkili sağlanabilmesi için dava dışı şirketin ticaret sicilden resen terkin edilmesinden dolayı ihya davası açıldığı görülmüştür. 6102 sayılı TTK’nun 547/(2). maddesi gereğince ek tasfiye, ihya ve tasfiye işlemlerinin yapılması için de bir yada birkaç kişinin tasfiye memuru olarak atanması ve ek tasfiye ile atanmaya ilişkin keyfiyetin sicilde tescil edilmelidir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/2122 esas 2020/4238 karar sayılı 19.10.2020 tarihli ilamı aynı yöndedir.). Bu kapsamda şirketin ihyasında davacının hukuki menfaatinin bulunduğu tespit edilmiş olup, 6102 sayılı TTK 547. maddesinde “…tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinden bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilir”, şeklinde düzenleme bulunduğu, davacının tasfiye esnasında derdest olan icra takibi dosyası nedeniyle bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu, bu nedenle davanın kabulüyle İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … ticaret sicil numarasına kayıtlı dava dışı tasfiye halinde ….. San. ve Tic. AŞ.’nin, İstanbul Anadolu 15.İş Mahkemesi’nde 2022/384 esas sayısı dosyasındaki işlemler ile sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye işlemlerini yerine getirmesi için, TTK’nın 547/2. maddesine göre, şirketin yetkili ortağı … tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiş, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ise yasal hasım olması ve davalı ticaret sicil müdürlüğünün iş bu davanın açılmasında üzerine atfedilecek bir kusur ve ihmalinin bulunamaması karşısında, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yargılama giderleriyle sorumlu tutulamayacağı, fakat davalı tasfiye memurunun, hem icra takibi varken hem de itirazın iptali davası açılmışken bu konuda bilgi sahibi olmasına rağmen tasfiyeyi sonlandırmasının hatalı olduğu ve bu davanın açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle yargılama masraflarından sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmış olup aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KABULÜ ile, TTK’nun 547. maddesi gereğince İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … ticaret sicil numarasına kayıtlı dava dışı tasfiye halinde … Tic. AŞ’nin İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi’nin 2022/384 esas sayılı dosyasındaki işlemlerle sınırlı olmak üzere ihyasına, 2-Şirketin ticaret siciline tescil ve kararının özetinin Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanına, 3-TTK’nun 547/2. maddesi uyarınca … (T.C.:…)’in tasfiye memuru olarak atanmasına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkeme tarafından verilen kararın ve gerekçesinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkilin bilgi sahibi bulunduğu derdest icra takibi bulunmadığını, Her ne kadar gerekçeli kararda davalı tasfiye memurunun, hem icra takibi varken hem de itirazın iptali davası açılmışken bu konuda bilgi sahibi olmasına rağmen tasfiyeyi sonlandırmasının hatalı olduğu ve bu davanın açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle yargılama masraflarından sorumlu tutulması gerektiği anlaşılmış olup gerekçeli karardaki gibi hüküm kurulmuşsa da 03.03.2017 ve sirketin tasfiyesinin tamamlandığı 28.05.2021 olduğu müvekkille o süreçte tebliğ edilen o dönemde … açılmış bir dava veya resmi bir takip olmadığını, davacı tarafça müvekkil adına veya tasfiyesi yapılan eski şirketi adına da başlatılan herhangi bir icra takibi bulunmadığı gibi müvekkile tebliğ edilen bir ödeme emri olmadığını, ayrıca müvekkilin açmış olduğu bir itirazın iptali davası da bulunmadığını, bu sebeple her ne kadar karar gerekçesi olarak icra takibi varken hem de itirazın iptali davası açılmışken bu konuda bilgi sahibi olmasına rağmen tasfiyeyi sonlandırması şeklinde hüküm kurulmuşsa da bunun gerçeği yansıtmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacının menfaati bulunmadığını, Davacı taraf her ne kadar iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat alacağı olduğu iddiasıyla bu davayı açmış ve davacının hukuki menfaati bulunması sebebiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; müvekkil tarafından 2018 yılında işten ayrılışı gerçekleşen davacının o dönemde tüm haklarının verildiğini ve iyi niyetli olarak ayrıca özel hastane masrafının karşılandığını, hastane çıkışında beklenerek maaş ve sigortalarının yatırılmaya devam edildiğini, karşılıklı olarak sözleşme imzalandığını ve ayrılışının tamamlandığını, sonraki süreçte 2021 yılında şirketin zararlarından dolayı tasfiye sürecine karar verildiğini, tüm yasal prosedürlerin gerçekleştirilerek tasfiye sürecinin yaklaşık 2 yıl boyunca sürerek tamamlandığını, bu hususların ek olarak sunmuş oldukları delil niteliği bulunan makbuzlarla ve banka dekontları ile sabit olup davacının müvekkilinden alacağı bulunmadığını, yaklaşık olarak 6 yıl üzerinden geçtiğini, şirketin işleyişinin tamamlandığını, bu süreçte davacının tüm haklarının verildiğini ve itiraz gerektirecek bir durum olmaması gerektiğini, bu nedenle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, … Şirketi arasında organik bağ olmadığını, … 11.08.2015 yılında … Kurduğunu, aynı zamanda … şirketini de 01.10.2015’de kurduğunu, Müvekkillin şirketlerin kuruluş bağları herhangi bir ilişkisi olmadığını, ek sunmuş oldukları belgelerin mevcut olduğunu, kurucularının belli olduğunu, iki şirket arasında organik bağ olduğunu tespit için Yargıtay tarafından geliştirilmiş birtakım kriterler bulunmakta olduğunu, Şirketlerin; – hakim sermaye ortaklarının aynı olması, – kayıtlı adreslerinin aynı olması, – faaliyet konularının aynı olması, – aynı adreste faaliyet göstermeleri gibi hususların organik bağa işaret etmekte olduğunu, Şirketler arası organik bağ varlığına delil olarak gösterilebilecek en önemli unsurlar arasında işyerinin devredilmesinin yer almakta olduğunu, iş yerini devralan yeni şirketin ortalarının eskisi ile kısmen aynı olması ya da şirket yetkililerinin akraba olması, eski işyeri çalışanlarının devredilen işyerinde aynı kadro ile çalışmaya devam etmesi, yeni şirketin aynı adreste farklı isimle aynı faaliyeti yürütmesi gibi durumların Yargıtay tarafından organik bağın varlığını kanıtlayan hususlar arasında sayılmakta olduğunu, hatta Yargıtay’ın borçlu şirket adına gönderilmiş kolilerin, evrakların, faturaların ve diğer sair evrakların bu yeni işyerinde bulunması halini de organik bağın göstergeleri arasında kabul ettiğini, ancak sadece iki şirketin kurucularının aynı olmasının ya da şirketlerin aynı alanda faaliyet göstermelerinin her zaman için organik bağ göstergesi sayılmadığını, Yargıtay’ın bu noktada aynı gruba ait şirketlerin arasında organik bağ bulunmasının olağan olduğunu belirttiğini ve bu durumlarda daha somut olguların bulunmasını ve daha detaylı incelemelerin gerçekleştirilmesini gerekli gördüğünü, sonuç olarak Organik bağ ilişkisinin, borçlunun alacaklının alacak taleplerine ve hakkına karşı varlıklarını kaçırmak adına bir başka kişilik adı altında faaliyetlerine devam etmesi halinde alacakların tahsili için ispat edilmesi gereken bir ilişki olduğunu, organik bağın varlığını gösteren en belirgin göstergeler arasında iş yerinin devredilmesi, şirketlerin faaliyet konusunun, adreslerinin ve yetkililerinin aynı olması, eski işyerine ait herhangi bir belge bulunması durumlarının bulunmakta olduğunu, Yukarıda organik bağ şartlarının iki şirket açısından mevcut olmadığını, 03.03.2017 sadece … ticari olarak devraldığını, davacının açtığı davada … ve … yiyecek içecek şirketlerini organik bağı olduğunu söylemekte olduğunu, müvekkilin … şirketini devraldığı dönem … şirketi ile hiçbir bağlantısı bulunamadığını, ayrı bağımsız iki şirket olduklarından müvekkilin bilgisi bulunmadığını, davacı … 2015 yilında işe aldığı elemanı olduğunu, 2 yıl 4 ay … elemanı olduğunu, müvekkilin devir aldığı dönemde (2017 sonrası) … .ile sadece 6 ay çalışıldığını, 2018 yılında işten ayrıldığını, davacı dahil bütün çalışanların müvekkilin devraldığı dönemler içerisinde tüm alacaklarının ödenmiş olduğunu, müvekkile ait şirketin tasfiye işlemlerinin 12.02.2020 ve 28.05.2021 yılları arasında yaklaşık 1.5 yıl tasfiye süreci olduğunu, müvekkilin bağımsız bir kişi olarak … belirttiği dönemde devraldığını, 2017 yılında 2018 yılında davacı …’ün işten ayrıldığını ve yaklaşık 2 yıl sonra … şirketinin olumsuz mali tablosundan dolayı 2020 yılında şirketin tasfiye sürecinin başlatıldığını ve 2021 yılında şirketin kapandığını, hiçbir dönemde … ve davalı müvekkil …’ın bir ilişkisi olmadığını beyanla; Açıklanan nedenlerle yerel mahkemece kabul edilen davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; Yerel mahkeme kararında aleyhlerine olacak şekilde ve hukuka aykırı olan kararın bozulmasına, davanın reddine, Tüm yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; 6102 sayılı TTK nın 547.maddesine dayalı olarak açılan şirketin ihyası talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 547/1 maddesine göre; Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir. Somut uyuşmazlıkta; ihyası talep edilen Tasfiye Halinde …Tic. AŞ’nin 06/01/2020 tarihinde tasfiye kararı alıp, kararın 23/01/2020 tarihinde tescil edildiği, tasfiyenin 28/05/2021 tarihinde sona erdiği ve tasfiyenin sona erdiğinin 28/05/2021 tarihinde tescil edilerek sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi’nin 2022/384 esas sayılı dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, dava konusu şirketin sicilden terkin edilmesi sebebiyle taraf teşkilinin sağlanması ve müteakip işlemlerin yapılması için davacı tarafından iş bu şirketin ihyası davasının açıldığı anlaşılmıştır. Davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine açılan iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat dosyasında taraf teşkilinin sağlanması ve müteakip işlemlerin yapılması için şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yararı mevcuttur. İhyası talep edilen şirket tasfiyenin tamamlanması nedeniyle sicilden terkin edildiğinden, ek tasfiye zorunluluğu nedeniyle ihya istemi hak düşürücü süreye tabi değildir. Tasfiyenin tamamlanması nedeniyle tüzel kişiliği sona erdirilen şirket hakkında, tasfiyeden sonra açılan ve derdest bulunan davanın yürütülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin yeniden ihyası ve şirkete tasfiye memuru atanması gerekmektedir. Mahkemece bu gerekçelerle davanın kabulüne ve terkin öncesi tasfiye memuru olan davalı … yeniden tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının, ihyası istenen şirkete karşı açılan iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat davasının davalıları arasında organik bağ bulunmadığına yönelik davalı savunmaları ihya davasının konusunu teşkil etmemektedir. Bu sebeplerle davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine aykırılık da tespit edilmediğinden, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı Tasfiye Memuru … istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin davalı Tasfiye Memuru … tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı bulunması halinde kararın kesinleşmesine müteakiben yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 07/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.